25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 ARALIK 2002 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr 15 KULE CANBAZI SUNAYAKEV Balina kenti IstanbulL G ünlerden bir gün, beyaz bir balina Karadeniz sulanndan başını çıka- nr ve gülümser... Halk, görmek için her gün deniz kenan- na koştuğu balinaya "Aydın" adı- nı koyar. Yanına gıdemeyenler te- levizyon haberlerindeki görüntü- süyle severler Aydın'ı. Oylesine benimsenır kı beyaz balina, resmi makamlar, ona hîzmet için bir san- dal tutulmasına, günlük balık hak- kının bütçeden karşılanmasına ka- rar verirler. Aydın'ın, Rusya'daki bir eğitim havuzundan kaçtığj öğrenildiğinde, beyaz önlüklü okul çocuklan tara- fından daha da çok sevilir!.. Asıl adı "Mişa"ymış meğer. Gitmemesi için toplanan imzalar bir sonuç ver- mez ve Ruslar ahr götürürler beyaz balinayı. Kısa bir süre sonra bir kez daha kaçar Aydın. Yaptığı şakalarla yeniden yüzünü güldürür kararmak- ta olan Türkiye'nin. Görünmez olunca da bir telaş sarar yürekleri. Evine geri döndüğü haberiyle de ne- redeyse "nankör" ilan edilir. Beyaz balinadan geriye Erdal Atabek'in bir kıtabı kalır. Adı "Be- yaz Balinayı Sevmek" olan kitabın sayfalanndan şöyle seslenir Atabek: "Siz aslında onu sevmediniz, ken- di balinanız olduğu için sevmek istediniz. Adını Aydın koydunuz değil mi? Onun adı Mişa olsaydı ne çıkardı? Hiç adı olmasaydı ne olurdu? Ama siz o zaman beyaz balinayı böyle sevmezdiniz. Onun adını Aydın koydunuz, sizin olma- sını istediniz, o zaman sevebilir- diniz. Oysa Aydın size gerçek sev- giyi anlattı. Onu olduğu gibi kabul etmenizi, böyle sevmeniz gerekti- ğini anlattı. Asıl şimdi onu sevme- niz gerekiyor." 'Cüney balinası1 Marmarada Beyaz balina denildiğinde, akılla- ra ilk önce Herman MelviUe'in ün- lü "Moby Dick" adlı eseri gelir. Melville, kitabının 45. bölümünde, M.S. 10. yüzyılda îstanbul'da yaşa- yantarihçi Procaopios'un. Marma- ra Denizi'nde gemilere saldıran bir balinadan söz ettiğini yazar. Melvil- le'e göre, "güney balinası" Çanak- kale'den geçerek Marmara'ya gir- miş ve mürekkepbalıklan, kafadan- bacaklılar gibi deniz canlılannı yi- yerek yaşammı sürdürmüştür. MelviUe'in anlattıklan gerçek olabihr mi? Marmara Denizi'nde balina kuyruklan görmek doğal mıydı bir zamanlar? Prens Adalan arasında yüzen, küçük adacıklar da var mıydı? Bu sorulann yanıtını, Procopi- os'tan daha yakın tarihlerde Istan- bul'da yaşamış olan bir edebiyatçı- da buluruz: Ahmet Mithat Efendi "Sayyadane Bir Cevelan" adlı ki- tabında, Sarayburnu'ndâki surlar üzerine asılı balık kemiklerini anla- tır. 1891 yılmda yayımlanan ve ge- zi edebiyatının ilk örneği kabul edi- len kıtapta "Yunus cinsinden mi balina türünden mi her ne türden- se" diyen Ahmet Mithat Efendi, Bi- zans döneminde kıyıya vuran büyük bir balıkla ilgili şu yorumu yapar: "O zamanlar öyle tabiat tarihi müzesi yok ki, bu acayip deniz ya- ratıldannın kemiklerini bir mfi- zeye koysunlar. Bununla birlikte mahvetmeye de kıyamadıklann- dan Sarayburnu'na ve kale duva- rına asıvermişler." Ahmet Mithat Efendi'nın "her ne türdense" diye geçiştirmesine bak- mayın siz, o kemıkler balinadan baş- kasına ait olamaz. Yunus öldürme- nin balıkçılar tarafından uğursuzluk sayılması bir yana, çok görünen bir deniz canlısının kemiklerini surlara asmanın bir anlamı da olamaz. Ah- met Mithat Efendi, Melville'i oku- muş olsaydı, kemıkleri başka bir gözle görecekti. Bizanslılar'ın kutsal saydıklan balina kemiklen. Osmanlı dönemin- de surlann onanmı sırasında bir ke- nara atılır. Gelgelelım o yıl. deniz- den balık çıkmadığını gören balık- çılar, padişaha bir dilekçe sunarlar. Gerisini kitaptan okuyoruz: "Hal- kın inançlanna aykın bir zorlama yapılmasın diye, kemiklerden bu- lunabilenlerin yerine asüması için padişah emri çıkmış, işte kemik- İer bu suretle oraya takılmış." 1856 yılının, 12 Aralık günü, 37 yaşındaki bir Amerikalı, bir zaman- lar balinalann yaşadığı Marmara Denızi'nden geçerek Istanbul'a ge- lir. Gemiden lımana ınerken cebin- dekı pusulayı çıkaran ve kent sokak- lannda gezinirken elinden hiç dü- şürmeyen ziyaretçi, yazmış olduğu kitaplann beğenilmemesınden do- layı biraz kırgındır yaşama. Deniz kıyısında bir at leşinin başında top- lanan sokak köpeklerini görür ama, Sarayburnu'nda surlara asılı balina kemiklerinden haberdar olacak za- manı yoktur. Çünkü, Moby Dick'in yazan Herman Melville, yalnızca altı gün kalır Istanbul'da!.. Kutsal bahklar burada' Melville, Istanbul'da bir başka ba- lığın peşindedir!.. Ama bu balık de- nızde değil, kentin bir su kaynağın- da yaşamaktadır. Melville, "Kutsal bahklar burada" dediği yeri şöyle anlatır: "Üzerinde Meryem Ana'nın tasvirleri bulunan kilise bayraklarla donatılmış. Güzel bir mağara şapeli. Ayazma var bir de, Rumlar buraya geliyor, yıkanıyor ve mum yakıyorlar." Silivrikapı yakınlanndaki Balıklı Ayazma'dır sözü edilen. Bir avcı ge- misiyle okyanusta dört yıl balina ko- valayan Melville'in ziyaret ettiği ba- lıklann öyküsü ise şudur: 1422 yılı- nın Haziran ayında, ayazma yakın- lannda balık kızartan bir adama, kenti kuşatan II. Murat'ın îstan- bul'u ele geçirdiğı söylenir. Bunun üzerine adam, kızarmakta olan ba- lıklann tavadan atlamasına ne kadar inanılırsa, bu habere de o kadar ina- nacağı karşılığını verir. Işte o an olan olur ve ateş üstündeki bahklar canlanarak tavadan atlarlar. Melvil- le'in görmeye gittiği balıklann o günden beri ayazmanın havuzunda sıçradıklanna inanılır. Moby Dick yazannın bu öyküyü, Robert Walsh'ın 1838 'de yayımlanan vefs- tanbul'u anlatan kitabmdan okudu- ğunu düşünebiliriz. Aynı kitabın sayfalannda. Thomas Allom'un, ayazma havuzunda sıçrayan balıkla- n gösteren bir gravürü de yer almak- tadır. Kaptan Ahab'ın dllefll Galata ve Beyazıt kulelerine çı- kan Melville, Istanbul'dan aynlma- dan bir gün önce, 18 Aralık'ta kayık- la Üsküdar'a geçer. Yazann "Üskü- dar'da büyük bir kışla var" diye tarif ettiği Selimiye Kışlası'dır el- bette. O yıllarda kışla, Kınm Sava- şı nedenıyle hastane olarak kullanıl- mak üzere tngilizlere verilmiştir. Florance Nightingale'in yardımı- na koştuğu yaralılar arasında Tomas Ashe adında bir asker de vardır. Aradan yıllar geçer, Melville'in Moby Dick adlı eseri sinemaya uyarlanır. Onu artık tüm dünya gi- bi, Istanbul da tanır ve ayakta alkış- lar. Alkışlanan biri daha vardır; film- de, tek dileği beyaz balinayı avla- mak olan Kaptan Ahab rolündeki ünlü sinema oyuncusu... O oyuncu, Melville gibi Istan- bul'a gezmek için değil, savaşmak amacıyla gelen Tomas Ashe'in toru- nudur ve Gregory Peck adını taşı- maktadır! Suavi, yarın Atatürk Kültür Merkezi'ndeki konseriyle 'Adım Adım Istanbul' projesine ses verecek Düşüncelerini müziğiyle haykınyor ECE BAKTIAYA Semt semt. sokak sokak dolaşıp Is- tanbul'u; kültürel birikimi, tanhsel do- kusu, folklorik yapısı, musikisi, giysi- leri ve doğal güzelliğiyle harmanlayıp tanırmak ve yannlara taşımak 'Adım Adım İstanbul' projesinin amacı... Is- tanbul'u, 21. yüzyılda bir 'dünya şeh- ri'ne dönüşrürme düşüncesinden do- ğan projeyi Turizm Geliştirme Vak- fı hayata geçıriyor. Suavi ise dünden bugüne şarkılanyla projeye ses veri- yor. Yann akşam 20.30'da Atatürk Kül- tür Merkezi Büyük Salon'da yapılacak konserde sanatçı, 'Deli Gönlüm'den, 'Yıllar Sonra'ya, "Yaljçapkını'ndan 'Tükenme'ye uzanan geniş bir reper- tuvar sunacak dinleyicilerine. 'Hedeflmlz para değil, prestij' - 'Adım Adım tstanbul' projesinin ve bu konserin sizin için önemi ne- dir? SUAVİ - Konserim Turizm Geliş- tirme Vakfi'nın ilk 'merhaba'sı. Pro- jeye destek vermek amacmı taşıyan bu konser, bu yönüyle benim için önem- li. Kültür Bakanlığı'ndan destek alan bu çalışmanın hedefi, Türkiye tanıtı- mı adı altında, Istanbul'un kültür biri- kimini, kalıntılanm ve tarihsel doku- sunu semt semt taramak ve tanıtmak. Vakfin, "tlk çahşmamızı Suavi'yle yapmak istiyoruz, nasıl bakarsı- nız?" önerisinı büyük bir heyecanla kabul ettim. 35 yıllık sanat geçmişime rağmen. kimi yerlerde çok rahat kon- serler veremiyordum. Benim cephem- den çok anlaşılır nedenler, bilinen ge- rekçeler bunlar... Bu nedenle, bu kon- ser daha bir anlam kazanıyor. Özel bir ışık efektı, çok doğru bir ses dü- zeni ve dönüşü olmayacak hataları önlemek için çok çalışıldı. AKM'de olması da daha titiz olmayı gerektinyor. Büyük bir dikkat- le izleneceksıniz. Bu, heyecan verici oldu- ğu kadar bizi daha sorumlu ohnaya itiyor. Bu yanıyla bir sınav ve başanyla geçmek isti- yoruz.. hem Suavi, hem de vakfin yeni ham- lelerini engellememek adına... Hedefımız TM. u unzm Geliştirme Vakfi'nın îstanbul'u, 21. yüzyılda bir 'dünya şehri'ne dönüştürme amacını taşıyan projesine bir konserle destek veren Suavi, "35 yıllık sanat geçmişime rağmen, kimi yerlerde çok rahat konserler veremiyordum. Benim cephemden çok anlaşılır nedenler, bilinen gerekçeler bunlar... Bu nedenle, bu konser daha bir •anlam kazanıyor" diyor. para değil, prestij: "Buradan Suavi geçti ve çok şık bir etkinlikti" dedırtmek. Yılbaşın- dan önce bir yeni yıl buluşması da diyebili- nz... - Sizi uzun yıllar engelleyenlerin şimdi bunu yapmamasını nasıl yorumluyorsu- nuz? " SUAVt - Nedenine ilışkin elimde çok so- mut bir tespitim yok. Bildiğim tek şey, hiç slogan şarkıcıhk yapmamama, Suavi'yi ve çabasını, bir grubun çığırtkanı durumuna asla indirgemememe rağmen, politik duru- şumun bu konuda etkin olduğu.. Dünyaya bakışınız, birilerininkiyle örtüşmediği nok- tada engellenebıliyorsunuz. Sanatın insan ve insanlık onunınu redde- den, inciten her türlü sisteme karşı bir haykınş olduğuna inanıyorum. Bu an- lamda sanat, partiler üstü bir kavram. O nedenle amacım, şu iktidardaki Tu- rizm Bakanı ya da Kültür Bakanı'na bir gönderme, bu iktidardakine bir sempati içermez. Ama sanatçı böyle bir çahşmada yer alırken doğaldır kı, iktidar olanı, egemen olanı, erki red- dedebiliyor. Muhalif olan yanınızdan yola çıkıyorsunuz çünkü. Sanat bu ya- nıyla özgür bir ifade. Kendi içinde ku- rallan olmakla birlikte yine bu yanıy- la kural tanımazlık... Bize karşı kullanılan da bir yaptı- nmdı. Sanat gerçekliğin imgelenerek yeniden üretilmesiyse, işte gerçeklik, imgeye de pek gerek yok! Çınlçıplak bir gerçeklik: Hayat, sanat ve Suavi... Kararlılık ve aklm yolu birdir dediğin noktada, doğru olan yer anlam kazanı- yor. 'Önemli olan çıtayı yükseltmek' - Projelerinizin bir sonraki adımı ne? SUAVÎ - Bu anlamda çok periyodik çalışmalar yapmıyorum. '12 Öz, 12 Söz' adında yeni bir albüm hazırlıyo- rum. Kendimi şair olarak görmediğim için, ben ve ülkemizin önemli 11 şairi- nin buluştuğu bir albüm olacak. Akif Kurtuluş'tan Ataol Behramoğlu'na, Ahmed Arif e kadar uzanan bir yelpa- ze... Hepsinden birer şiir alıyorum, be- nim bir şiirimle birlikte 12 ayn şiir olu- yor, Suavi'nin bestesiyle anlam bulu- yor. Bu anlamda '12 Oz, 12 Söz' diye düşünüyorum bu projeyi. Onun dışın- da konserlerle buluşacağız. Bar çalışmalan gibi işlerden müm- kün olduğu kadar uzak durmaya çalı- şıyorum. Çünkü ben eğlendiricı deği- lim. MüzikJe, sanatın bana sunduğu bütün de- ğerleri, yeteneklerimle buluşturup, hiç şab- loncu olmaksızın kendi yorumumla, birini taklit etmeksizin, Suavi diye bir isim yara- tabildim. Önemli olan buna denk düşen ve bulunduğunuz çıtayı hep yükseltebileceği- niz çahşmalara doğru hedef belirlemeniz. (Bilgi için: 0212 251 56 00) ı Tamerl Onup Üstesi'nde • Kültür Servisi - Ülkü Tamer, Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanan Harry Potter serisinin ilk kitabı Felsefe Taşı'nın çevirisiyle merkezi Isviçre'de bulunan IBBY (Internatıonal Board on Books for Young People - Gençler için Uluslararası Kitap Yönetim Kurulu) tarafından 'IBBY Onur Listesine alındı. Ülkü Tamer'ın bu başansından dolayı uluslararası platformlarda Türkiye'yi temsil etmek üzere seçildiğinin belirtildiği bıldiride, aynca IBBY Onur Listesi Kataloğu'nun bırçok konferans ve fuarda sergıleneceğı vurgulanıyor. Dünya çapmdaki tüm kitaplan ve çocuklan bir araya getırmek ısteyen ve hiçbır kâr amacı gütmeyen IBBY'nin, çocuk kitaplannın yayım ve dağıtım kalitesini artırmak ıçın özellikle gelişmekte olan ülkelere destek vermek: aynca çocuklara, yüksek kalite ve standartlardaki kitaplara ulaşabilme ımkânı sağlamak gibi hedefleri var. BUGUN • BOĞAZtÇt ÜNtVERSİTESÎ ALBERT LO\G HALL BİNASI'nda 19.30'da şef Viyaj Upadhyaya'nın yöneteceği, Jeremy Joseph in (org) solist olarak katılacağı koro konseri. (0 212 287 02 32/134) • DİVRİĞ1 KÜLTÜR MERKEZt'nde 15.00'te Oral Çalışlar, Fikri Sağlar ve Turgut Kazan'ın konuşmacı olarak katılacağı 'Hukukta ve Basında tnsan Haklan' konulu panel. (0 212 292 20 20) • RİTÜEL'den 20.00'de 'Güngör Tekçe'den Büyüklere Kuşlu Mektuplar'. (0 212 243 13 91) M AKATLAR ŞİŞLİ TERAKKİ VAKFI'nda Manchesterlı dansçılar Emma More ve Mushi çifti salsa dersı verecek. (0 212 245 13 06) M YUNUS EMRE KÜLTÜR MERKEZÎ nde Bakırköy Belediye Tiyatrolannın 10.30'da 'Masal' adlı çocuk oyunu, 15.30'da 'Odada Savaş' adlı oyunu. (0 212 661 38 95) • İŞ SANAT'ta 12.00 ve 14.15'te Peter Jacksonın yönettiği 'Yüzüklerin Efendisi V fılminin gösterimi. (Biletix: 0 216 454 15 55) ISTANBUL KITAP FUARINDA BUBÜN • YEŞİLKÖY CNR EXPO FUAR MERKEZİ A SALONU'nda 11.30'da Prof. Dr.Toktamış Ateş'ın katılacağı 'Banş ve Aydmlanma' (Bilgi Ün. Yay.) adlı söyleşi, 13.00'te 'Savaş ve Banş' (Scala - Sosyal Araştırmalar Vakfı) adlı panel, yöneten: Bedahet Tosun, katıhmcılar: Rasih Nuri 1leri, Haluk Gerger, Cengiz Bektaş, 14.45'te 'Teknik Analiz mi Dedin? - Borsada Durum' (Scala) adlı panel, yöneten: Hakan Fevyat, katılımcılar: AIi Perşembe, Tuncer Şengöz, Levent Gürses, 16.30'da 'Âşık Mahsuni Şerif'in Yazınsal Yönü' (Türkiye YazarlarSendikası) adlı panel, yöneten: Adnan Özer, katılımcılar: Öner Yağcı, Hasan Hüseyin Yalvaç, Lütfü Kaleli, 18.15'te 'İbrahim Sadri Şür Dinletisi'(Timaş). • B SALONU'nda 12.00'de Müslim Çelik'ın 'Türk Şiirinde Kuşlar ve Lir Kuşu'(Adam) adlı söyleşisi, 13.00'te 'Kendi Kendine Hipnoz ve Motivasyon'(Hayat) adlı Adil Maviş söyleşisi, 14. 45'te 'Silahsız Askerler - Silahtan Annmak, Pasifizm ve SavunucuIan'(Çitlembik) adlı Mark Lieberman'ın katılacağı söyleşi, 16.30'da 'Astroloji ve Yaşamımıza Katkılan'(tlhan) adlı Banş tlhan'ın katılacağı söyleşi. (0 212 663 09 45) M. TÜRK DÜNYASI SİNEMA GÜNURİ • MUAMMER KARACA TtYATROSU'nda 13.00'te 'Üç Öykü'(Kırgızistan), 15. 30'da 'Aşk lstasyonu'(Kazakistan)'Kırgızistan Sineması İstasyonu'(Kazakistan) adlı fibnlerin kapsamında 'Göçmen' adlı belgesel ile 'Maymun' adlı fıhnin gösterimi. (0 212 252 44 56) • TARIK ZAFER TUNAYA KÜLTÜR MERKEZt SİNEMA SALONU'nda 14. OO'te 'Sevgi Serabı', 16.30'da 'Tehmine', 19.30'da 'Gökdağı' adlı filmlerin gösterimi. (0 212 293 12 70) • TARIK ZAFER TUNAYA TOPLANTI SALONU'nda 'KKTC Belgesel Sinema Günü' kapsamında 'Açılış ve Film Gösterimleri'. (0 212 293 12 70) UZAKDOĞUrHMFESTfVALhDCBUGÖN • BİLGİ ÜNİVERSİTESİ KUŞTEPE KAMPUSU'nda 14.00'te Yasuomi Umetsu'nun 'Kite', Hsiao-Hsien Hou'nun 'Elveda Güney' filmlerinın gösterimi. (0 212 293 50 10)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle