22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 EKİM 2002 PA2AR 12 PAZAR KONUĞU Çukurova Grubu Başkanı, Akşarn ve Show TV'nin sahibiMehmet Emin Karamehmet ilkkez Cumhuriyet'e konuştu S Ö Y L E Ş İ : LEYLA TAVŞANOCLU leyla.tavsanogju@ cumhuriyet.com.tr Bugünlerde bizim sektörde ortalık toz duman. Medya gruplarının sayısı arttıkça sinirler geriliyor. Büyümeyen pastanın dilimlerinin sayıcafazlalaşması karşılıklı suçlamalara neden oluyor. Aydın Doğan, Dinç Bilgin ve Turgay Ciner den sonra Çukurova Grubu 'nun patronu olan Mehmet Emin Karamehmet de konuştu. Karamehmet çok eski, tarımcı ve sanayici bir ailenin oğlu. Reel üretim sektöründen geliyor. Aile reel sektörde pek çok "ilk"e imza atmış. Ama her nedense son bir yıldır bir bankası fona devrediliyor; öbür banka sallantıda. Bu arada Karamehmet Grubu başka sektörlerin yanında medya sektöründe de atılım yapıyor. Gazeteîeri ve televizyonu başa güreşmeye başlıyor; grup ikinci dağıtım şirketi olan Birleşik Basın Dağıtım 'a da (BBD) giriyor. Bütün bunların amacı, anlamı nedir? Bu sorulara yanıt arayarak Yapı Kredi Plaza daki bürosunda Karamehmet'in karşısına oturuyorum. Şimdiye kadarki suskunluğunu ilk kez Cumhuriyet 'e ve bana bozan Mehmet Emin Karamehmet 'le bakın neler neler konuşuyoruz. Anlattıklarını dinledikçe medya dünyasındaki kavganın nedenini de daha iyi anlıyorum. gibi- Şu sıralar çokgündemdesiniz. Ancak kamu- oyu sizin bugünküyaşamınızı biliyor;geçmisiniz ve aileniz hakkında bilgilenmek istiyor. Siz ikin- ci Dünya Savaşı 'nda orduya elbiseyapan bir ai- leden geliyorsunuz. Yanlış bilmiyorsak babanız Konya Ereğlisi 'nde orduya atyetiştiren bir hara- nm da sahibiydL Bize o günleri anlatır mtsınız? MEHMET EMtN KARAMEHMET - Okul bı- tince kısa bir müddet babamın yanında çiftçüik yaptıktan sonra 1970 senesinın başında Çukurova şirkehne satış temsilcisi olarak girdim. Tabıi aılem Adana ve Tarsusludur. Uzun seneler- den beri o bölgede oturmaktadır. Çiftçüikten baş- layarak sanayiciliğe geçmiştir. İlk olarak kurduk- lan Çukurova Sanayi Işletmeleri (tekstil şirketidir) 1888 tarihinden beri Tarsus'ta üretim yapmaktadır. 1923 senesinde Cumhuriyet ile birlücte anonim şir- kete dönüşmüştür ve tabii gerek Kurtuluş Sava- şı'nda gerekse ondan sonraki senelerde diğer ku- ruluşlar gibi ordumuza bahsettiğiniz işleri yapmış- hr. Babam yanş atlanna çok meraklı idi. Gerek Tarsus'ta gerek Konya Ereğlisi'nde çifUiklerimız ve haralanmız var. Konya'daki hara ve çiftlik çok bü- yüktür; atlar ıçin bir cennettir. Kardeşlerim at ye- tiştırme ve yanşürmayla hâlâ uğraşıyorlar. Zama- nım ohnadığı için ben pek alakadar olamıyorum. - Hangi sektörierde iş yapıyorsunuz? Yanınız- da kaç kişiçalışünyorsunuz? Negibi üretim için- desiniz? - Çukurova Grubu sadece geniş faaliyet yelpa- zesi üe değil aynı zamanda girişimci ruhu ve stra- tejik alanlardaki yatınmlanyla da Türkiye'nın baş- lıca sermaye gruplanndan biridir. Çukurova Tür- ldye'nin geleceğinin yatınm misyonunu taşırken, geleneksel sanayi alanlanndan telekom ve bilişim sektörüne, bankacılıktan medyaya, enerji sektörü- ne kadar üretımin bırçok dalında girişimlerde bu- lunmuştur. Daha önce de söylediğim gibi 1888 yı- hnda temeli atıhnış olan Çukurova Sanayi îşletme- leri'nden başlayarak 2002 yılına gelindiğinde Çu- kurovaGrubu genelinde yurtiçindeve dışmda 150'yi aşkın şirketiyle sanayi. ticaret, turizm, inşaat, ula- şım, gemicilik, medya, bankacılık, sermaye piya- salan. sigortacılık, diğer fınansal hizmetler, ileti- şim ve bilgi teknolojilerinde faaliyet göstenr. Bu şirketlerde 32.000 kişı direkt olarak çahşmakta, di- rekt ve dolaylı grubumuzdan ücret alan çalışanla- nn sayısı ise emekhlerle birlücte 80.000 kişiyi geç- mekte ve her gün grup 22 milyondan fazla kişiye hizmet ulaştırmaktadır. Çahşanlarîa birlücte grup- tan etkileşim sağlayan toplam istihdam (taşeron, iş ortagı, bayi) 100.000'in üzerindedir. Size grubun büyüklüğü hakkında 2000 yıh değerleriyle dolar ba- zında şu rakamlan verebüirim. Toplam varlıklan- mız 24 milyar 200 müyon dolar. Toplam öz kay- naklanmız 2 müyar 100 müyon dolar. 2000 yıh için toplam gelırlerimiz 8 milyar 600 milyon dolardır. Sızi rakamlarla sıkmayacaksam Çukurova Gru- bu'nun ödeme gücü hakkında şu rakamlan verebi- lirim. 1996 senesinden beri grup toplam 9 milyar 335 müyon dolar vergi ödeyerek devletımize kat- kıda bulunmuştur. Sadece 2001 yılında Pamuk- bank ve Yapı Kredi Bankası hariç 2 katrilyon 202 trilyon 113 müyar Türk Lırası toplamvergi ödemış- tir. 2000, 2001 ve 2002 senesinın ılk üç ayı 2 mü- yar 118 müyon dolar borç ve kredi geri ödemiştır. Fon bankalanna yapüan ödemeler ise kriz dönemın- de de 541 müyon dolann üzerindedir. Medyayı kullananların sonu kötü - Medya sektörüne nasılgirdiniz? - Sizi biraz şaşırtacağım. Bizim medya sektörü- ne girişimiz asluıda eskidir. Biz Akşam gazetesine ük olarak 1977 yüında sahip olduk. Gazete o za- man küçük bir ilan gazetesi kimliğindeydi. Ak- şam'ı alarak dönemin siyasi ve sosyal olaylanna kar- şı tutumumuzu ortaya koymak, Türkiye'nin o ka- otik ortamında toplumsal sorumluluğumuzu yeri- ne getirecek bir çıkış yapmak istedüc. O dönemde de krizi ve sosyal bunalımı görmüş, yaşamış mü- dahü ohnak istemiştik. Gazetenin başmda o zaman rahmetlı Kayhan Saptmer vardı. Ama olaylar öy- lesine hızlı gehşti ki, biz bu düşüncelerimızi ger- çekleştirmeye firsat bulamadan, bir yandan ekono- mik kriz, diğer yandan anarşi ve terör Türkiye'de yeni bir şey ortaya koymayı imkânsızlaştırdı. Son- rasmda da 12 Eylül geldi. Biz de bu karmaşa orta- mnıda basın projemizi erteledüc. Daha sonra da Akşam'ı devTettik. - Çıkarlannızda kullanmak için mi medya sek- törüne yatınm yapünız? - Leyla Hanım, bizim böyle bir düşüncemiz, ey- lemimiz olsa, bugün içinde bulunduğumuz süan- tüarla karşı karşıya kalır mıydüc? Bizim 1977 de- neyimimiz de ortada. Orada da hiçbir şey yapama- dan o dönemi kapatmıştüc. Bir kişi çıkıp, çücarla- nna kuüandılar, diyemez. Biz asla medyayı bir si- lah gibi kullanmadık. Bunu aklımıza bile getirme- düc. Amacımız topluma bügiyi doğnıdan aktanp ge- lişime ve halkm bilgilenmesine katkı sağlamaktı. medyayı silah Hanmacbk' Bir de ticari amacımız var. O da şirketlerimizın reklam bütçelerini ve tanıumlannı kendi medyamız- da yaparak kâr eder durumda olmak. Sermayenin basında baskısı arttıkça ürün kötüleşıyor. Bunu okuyucu olarak bile görüyoruz. Geçmışte basın patronlan birbirlerine neler yapmadılar ki? Bu ne- denle halk güvenmiyor basına. Biz medyaya, hal- kın doğru bilgilerle donanması, halka bilgi ulaştı- nhnası, fikri ve entelektüel ortamtn geliştirihnesi için gırdik. Bizim amacımız kavga ve çıkar peşin- de koşmak değil. Medyayı öyle kuUananlann, med- ya aracüığıyla siyaseti, sosyal yaşamı yönlendirmek isteyenlerin, devleti yönetmeye kalkışanların so- nunu kötü görüyorum. Bizim bunlarla hiç alakamız, ilgimız yoktur, olmayacaktır. Diş güçler medyayı kultamyor - 8O'liyülann medya yapıstyla bugünün med- yasınmyapısını nasıl görüyorsunuz?Nasılbirh- yaslama yapıyorsunuz? - Biz o dönemlerde ekonomik kriz, terör ve ola- ğanüstü koşullar yüzünden medyada atılım sağla- yamadık. Bir de o yıllarda ben yurtdışında kalmak durumunda oldum. -1981,1984 yıllannda yurtdışında kaçak ola- rak bulunduğunuz dönemi mi kastediyorsunuz? - Leyla Hanım, bir düzeltmeyle devam edeyım. Ben kaçak olmadım hiç. 19811de dönemin Başba- kan Yardımcısı TurgutOzal ile ABD'de idim. Ora- dayken aranma karanm çıkn. Hiç alakam olmayan, saçma sapan bir işten dolayı. Gümrükten gelen bir malla alakalı. Sonra döndüm. Yargılandım. Aklan- dım. Dava tam 12 yıl sürdü. Bu döneme ilişkin de- dikodular bilgisizİikten kaynakJanıyor. Yargılan- mamız sonucunda, suçlamayla hiç alakamızın. il- gimızin bulunmadığı saptandı. Olayın gerçek olma- dığı mahkeme karanyla netleşmiş bir konudur. O yıllann ekonomik yaklaşımlan, sosyal yakla- şımlan, siyasi gelişmeleri dönemin gazeteciliğini ve toplumsal gelişımi etkiledi. Basın patronluğu ka\Tamında yeni oluşumlar ortaya çıktı. Gazetecı- lik daha magazinel ve sosyal boyutta yapılır hale geldi. Fikri boyutu ağır yaralar aldı. Sermayesi de- ğişti. Işe sanayiciler girdi. - Sizce medya araç mı, amaç mı olmalı? - Medya bir araçtır. Toplumun bilgi edinmesini sağlayan, onu ayakta tutan dinamiklen doğrularla besleyen bir araç. Aynı zamanda bu hızmetleri gö- türmek ıçin amaç da olmalıdır. Amacın ne olduğu- nu medya sahıbı buradan yaphğım gibi açık açık deklare etmelidir. Toplum onun ne için medya sek- töründe bulunduğunu bilmelidir. Amaç kamusal ve toplumsal hizmet olmalıdır. Halkın doğru bilgi- lendirilmesi olmalıdır. Tarafsız ve yansız yayıncı- lık ohîiahdır. Ülke ve bütün ınsanhğın gehşimine katkı sağlayacak çalışmalar ohnalıdır. Medya sahibi olmarun amacı Ankara ve siyase- te baskı ile köşeyi dönme oldu mu, bunlar saklı giz- li uygulamaya konuldu mu, arkasmda kötü niyet ara- mak gerekır. Şimdi dış güçlerin de kullanmak iste- diği bir medya gücü var. Bunu da görmezden ge- lemeyiz. Bakın IMF ile ilgili haberlere.. neyi kas- tettiğimi göreceksiniz. Bunun örnekleri bugün Türk medyasuıda görülüyor. - Siz medyapatronlan veyöneticilerinin bugün siyasilerle iliskilerininasıldeğerlendiriyorsunuz? - Inanılmaz olarak değerlendiriyorum. Medya sahibi veya diğer ışadamlarmın Ankara ile niye iç- li dışlı olduklarmı, devleti yönetmek konusunda MEKVlETEMİNKARAMEHMEr 1944, Tarsus doğumlu. İlköğrenimini Tarsus 'ta Sadık Eliyeşil İlkokulu 'nda, ortaöğrenimini İstanbul Robert Kolej'de, yükseköğrenimini de ekonomi dalında İngiltere'de Dover College 'dayaptu Türkiye'ye döndüğünde babası rahatsızlandığı için çiftliklerin yönetimini üstlendi. Babası iyileştiğinde, 1970'te İstanbul'da Çukurova şirketinde işe başladu Sonraki yıllarda şirket gelişerek çok çeşitlişirketleri bünyesinde banndıran bir grup haline geldi Şu anda Çukurova Şirketler Grubu 'nun Yönetim Kurulu Başkanı. neden bunca çabaladıklarmı hiç anlayamadım. Be- nım Ankara ve siyasete bakış açım şöyle. Ben si- yaseti, kurumlannı ve yöneticilenni çok önemsi- yorum. O kadar çok önemsiyorum kı onlann ülke- yi yönetmelerine hiç kimsenin kanşmaması gerek- tiğini düşünüyonım. Hallon vekâletini alan kişile- rin, işi nasıl yapmalan gerektiğini söyleyecek med- ya patronlanna ihtiyaçlan yoktur. Onlar sadece so- runlan dınleyebilir, tıkanılan konularda bilgi ala- bilirler; yol gösterirler. Ama menfaat peşinde ko- şan, iş takibinde bulunan, devleti yönetmek için bürokratve siyasetçi a\ina çıkan işadamhğını, med- ya patronluğunu asla kabul etmiyorum. Halkın ira- desine saygısızlık sayıyorum bunlan. Ankara be- nim devletımin başkenti. Bana nüfus cüzdanımı veren bu devlete, onun başkentine sonsuz saygım var. Canım feda. Oradan gelen taleplere de saygım var. Ankara istedığı ıçin yaptıkJanm nedeniyle bu- gün zordayım. Ama devlet isteyınce o zaman yap- tıklarımı bugün de olsa yine yaparım. Benim An- kara'dan vatandaş olarak ıstediğim şey, aradığım, bekledığim şey adalettir, hakkaniyettir, eşıtlıktir, hukuk üstünlüğü kavramına saygıdır. Ben ne vefa bekliyorum ne de kollanma istiyorum. Ben eşitlik istiyorum. Benımle aynı durumdayken kollananla- nn bunu nasıl elde ettıklerini merak ediyorum. Ankara medya patronlanyla bütünleşen kirli si- yasetin, bürokrasinin oluşturduğu oligarşinin eline bırakılamaz. Ankara'ya, devletin kurumlanna, yar- gıya, medya patronlannın siyasilerle geliştırdıği üişkiler nedeniyle ambargo kon\ılamaz, bu kurum- lar devletin varlığı. Bunlar medya patronlannın et- kisine açık olamaz. Buna izin verilmemelidir. tliş- kiler saygm, düzeyli, memleket sevgisi üzerine lcu- ruhnalıdır. Siyasetçinin, bürokratın hamisi gibi ken- dini göstererek, canı istedığınde onu yok etmek için elindeki basm gücünü kullanan, canı istediğin- de yağlayıp ballayan vıcık vıcık üişkiler Türkiye'ye çok zarar verdi. Medya tarihi, yakın dönem geliş- meler bunun örnekleriyle dolu. Neredeyse hükü- met yıkıp yenisini kuracak kadar ileri gıttı bu üiş- kiler. -Bu dönem şirketinizde çalışanlardanya da bir yakınınız 3 Kasım seçimleri için herhangi bir partiden adayhğını koydu mu? - Çok çahşanımız var. Ama benim bıldiğim ça- hşanlanmızdan hiç kimse aday değü. Yakınlanm- dan da hiç kimse yok aday olan. Blz ulusal grubuz - Size niçin saldmyorlar? - Meyveli ağaç taşlanır. Bizi yok etmek isteyen- lerin, şirketlerimızi ele geçirmek içm çabalayanla- nn laf ebehğiyle, entrika ve komplolarla, ithal üca- meci, üretken olmayan geri kalmış ekonomüc an- layışlarla, yaratmadan, geliştirmeden, ahn teri dök- meden ganimet ekonomisiyle ele geçırmeye çahş- tüdan bütün işyerlerini, yeni sektörleri bizim gru- bumuz yarattı. Üstelik biz ulusal bir grubuz. Gü- cümüz de buradan geliyor. Bizi yerli ışbirhkçile- riyle yok etmek isteyenler, saldıranlar çok zor du- rumdalar. Sabah kalktüdarmda bizim ürünlerimiz- le başlıyorlar güne. Sonra günleri bizim ürünleri- miz veya şirketlerimizin yarattığı iş ve üretimi iz- leyerek geçiyor. Yatarken de bizimle uyuyorlar. Sonra kıskançlık ve yetersizükten gece rüyalann- da kâbuslar görüyorlar. O kâbuslarla kalktüdannda başhyorlar kötü dü- şünmeye. Nasıl yok ederiz, nasıl ele geçiririz, ne komplolar kuranz diye. Adamlanru yolluyorlar An- kara'ya. Herkesin hallolan ışı, bıze geldi mi asla hal- lolmuyor. Herkes devlettenalacagını ahyor, bize gel- di mi yok. Ankara"da adamlan, "Banrın bunlan" diye dolaşıyor. Kuhs yapıyor. Biz rekabete, yanşa açığız. Onlar çehne takma peşindeler. Haraç isti- yorlar resmen. Böyle alıştırılmışlar. Işlerimize be- dava ortak olmak istiyorlar. Alamayınca da saldınyorlar. Para vermeden, üret- meden sahip olacaklar ya... Ama bizim karşımız- da yenilecekler. Çünkü biz haklıyız, hukuka inanı- yoruz, kuldan utanıyoruz. Allahtan korkuyoruz ve vicdanımızla huzur içindeyiz. Doğru ve iyi olanla hiçbir kötü baş edemez. Bize hangi kulisle, hangi adamlanyla saldınrlarsa saldırsınlar, haklıhğımızı gölgeleyemeyecekler. Güneş balçıkla sıvanamaz ki... - Bunlar kimler? - Bunlann kim oldugunu kamuoyu da, siz de bı- üyorsunuz. Yeterince açık tanfettim sanıyorum. On- lar kifayetsiz muhterisler. - TÜStAD ile ilişkileriniz nasıl? - Ben inanmadığım için yıllarca üye olmadım. Ge- çen yıl ısrar üzenne girdim ve bu yıl da istifa ettım. Bankacılıkta tüm yenilikleri biz yaptık - Çukurova Grubu olarak birdenfazla ban- kası olan birgrupsunuz- Aynı zamanda Tür- kiye 'de, bankacılık dendiğinde de akla gelen birkaç gruptan birisiniz. Bankacılık sektö- rüne neden ve nasıl girdiniz? - Evet haklısınız. Son 20 yılın tarihine bak- tığınızda, bankacılık dendiğinde, belki de ilk akla gelen grup biziz. Bankacılık özellüde bu son 20 yıllık dönemde sadece ülkemizde de- ğil, dünyada da hem dinamik hem de en faz- la yenilikçi sektör oldu. Bu özelliklerle bizim grup olarak yönetim felsefemiz ile örtüşüyor. Geriye dönüp baktığınızda belirttiğim bu dö- nem içinde bankacılıkta yapılan yenilüderin hemen hepsinin öncüsü olarak grubumuzu ve bizim grup bankalannı görürsünüz. Bu, olayın bir yönü. Ancak Türkiye'de grup- lann neden bankacıhğa girdüderini daha iyi an- layabihnek için biraz bankacıüğımızın tarihi- ni irdelemek gerekir diye düşünüyonım. Cum- huriyet döneminin başlangıcma gidersek, o günlerde ülkemizde bir sermaye birikimi ve ge- lişmiş bir özel sektör yok idi. Bu nedenle dev- let önce belirli sektörierde yatınm yapmak amacıyla, Sümerbank, Etibank ve Denizcilik Bankası'nı kurdu ve bu kuruluşlann yatınm- lannı fınanse edecekleri kaynaklan bulabilme- leri için de mevduat kabul ve bankacılık yet- kisi verildi. Devlet bu kuruluşlan birer barika- sanayi işbirliğini ve birlikteliğini esas alan bir yapıda örgütlendirdi. Bu yaklaşım o günlerde doğru idi. O günlerde özel ve devlet karma ser- mayesi ile kunılan T. îş Bankası da o günden bu yana bu modelde yönetilegelmektedir. Ban- kacılık sektörü II. Dünya Savaşı sonuna kadar devlet bankalannın hâkim olduğu bir model olarak geldi. Özel bankalar az sayıdaki küçük yerel bankalardan ibaretti. 1940'ların ikinci yansından itibaren özel bankalar kurulmaya başlandı. Bu kadar uzun bir dönemden sonra bile hâlâ sistemde kamu bakalannın ağırlığı sürüyor. Kamunun mali sektördeki yüksek pa- yuun yanı sıra, kamu borçlanmasını da dücka- te aldığınızda Türkiye'de tasarruflann hâlâ çok büyük bir kısmmın kamu tarafindan kul- lanıldığını ve bu orarun eğilim olarak azal- mak yerine sürekli olarak ve istikrarlı ~b\ı bi- çimde arttığun görürsünüz. Bu sadece özel kesime, giderek daha az kaynak kahnası gibi bir etkiyi yaratmıyor, aynı zamanda özel ke- simde yapısal bozukluklar da yaratıyor. Büyümeyl hedeftemlştllc Tarihsel olarak Sümerbank ve Etibank'ın başanlı ohnası hem özel sektörde hem de dev- lette sanayi-banka işbirliği modeline dayanan bankacılık modeli düşüncesini destekledi. Ban- kacılık sistemini düzenlemek, bankacılıkta oyunun kurallannı koymak devletin işi. Dev- let, sistemi nasıl düzenlerse özel kesim ancak bu düzenleme içinde ve bu kurallar çerçeve- sinde bankacılık yapabilir. Nitekim devlet 1936'dan bu yana çıkardığı bütün Bankalar Kanunlan ile belirttiğim sanayi-banka işbirli- ğine ve birlikteliğine dayanan modeli teşvik etti. Belirli sektörierde faaliyette bulunması ko- şuluyla iştiraklere sermaye tahsisi ve kredi açılmasını ya kanundaki smırlamalann dışın- da tuttu ya da özendirdi. Diğer yandan bu mo- delin başanlı örnekleri oldu. Türkiye İş Ban- kası, Yapı Kredi, Akbank gibi... Özellikle de '60Tı vet 70*li yülardaki bankacüığın yapısı böy- lesi bir modeli esas alan bankacıhğa dayana- rak büyümeye de çok uygundu. Enflasyon dü- şük, faiz oranlan ve yapısı uygun, ekonomi nis- peten istikrarlı ve oynakldc azdı; devlet iç borç- lanması yoktu. Bu yapı banka-sanayi birlücte- liğine dayanan model için uygun bir ortam yaratıyordu. Aynca bankacılık dışında özel kesimin fmansman buhna olanaklan bu dönem- de çok sınırlıydı. O zaman bir grup için büyü- yebihnek bir banka sahibi olmaktan geçiyor- du. Bankanızın olmaması; büyümeniz, yeni ya- ünmlaryapmanızve yeni alanlaragirmeniz için önünüzde bir engel anlammı taşıyordu. Dev- letin koyduğu oyunun kurallan, doğnı ve yan- lış, bu sonucu doğuruyordu. Ancak burada önemlibirnoktamnaltınıçizmeliyim. 196O'lı ve 1970'li yıllar ile 1980'lerin ortasma kadar devlet yeni bir özel banka kurulmasına izin ver- medi. Bu nedenle de banka sahibi olmanın yolu mevcut, eski, kurulu bankalardan birisi- ni almaktan geçiyordu. O yıllar bugünkünden farklı olarak banka lisansının çok değerli ol- duğu yıllardı. Sanınm bu acıklama neden grup olarak bankacıhğa girmemiz gerektiğine ve ban- kacıhğa girdiğimize ışüc tutacaktır. Biz o ta- rihlerde de dinamik bir grup idik, büyümek ve yeni alanlara girmek istiyorduk. Bunun yolu da bankacıhğa girmemizden geçiyordu. Ayn- ca geleceğin hizmetler sektöründe oldugunu daha o günlerde görmüş ve öncelikle bu sek- törde büyümeyi hedeflemiştik. Siirecek
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle