Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 27 EKİM 2002 PA2AR
12 PAZAR KONUĞU
Çukurova Grubu Başkanı, Akşarn ve Show TV'nin sahibiMehmet Emin Karamehmet ilkkez Cumhuriyet'e konuştu
S Ö Y L E Ş İ : LEYLA TAVŞANOCLU
leyla.tavsanogju@ cumhuriyet.com.tr
Bugünlerde bizim sektörde ortalık toz duman. Medya
gruplarının sayısı arttıkça sinirler geriliyor. Büyümeyen
pastanın dilimlerinin sayıcafazlalaşması karşılıklı
suçlamalara neden oluyor. Aydın Doğan, Dinç Bilgin ve
Turgay Ciner den sonra Çukurova Grubu 'nun patronu
olan Mehmet Emin Karamehmet de konuştu.
Karamehmet çok eski, tarımcı ve sanayici bir ailenin
oğlu. Reel üretim sektöründen geliyor. Aile reel sektörde
pek çok "ilk"e imza atmış. Ama her nedense son bir
yıldır bir bankası fona devrediliyor; öbür banka
sallantıda. Bu arada Karamehmet Grubu başka
sektörlerin yanında medya sektöründe de atılım yapıyor.
Gazeteîeri ve televizyonu başa güreşmeye başlıyor; grup
ikinci dağıtım şirketi olan Birleşik Basın Dağıtım 'a da
(BBD) giriyor. Bütün bunların amacı, anlamı nedir? Bu
sorulara yanıt arayarak Yapı Kredi Plaza daki bürosunda
Karamehmet'in karşısına oturuyorum. Şimdiye kadarki
suskunluğunu ilk kez Cumhuriyet 'e ve bana bozan
Mehmet Emin Karamehmet 'le bakın neler neler
konuşuyoruz. Anlattıklarını dinledikçe medya
dünyasındaki kavganın nedenini de daha iyi anlıyorum.
gibi- Şu sıralar çokgündemdesiniz. Ancak kamu-
oyu sizin bugünküyaşamınızı biliyor;geçmisiniz
ve aileniz hakkında bilgilenmek istiyor. Siz ikin-
ci Dünya Savaşı 'nda orduya elbiseyapan bir ai-
leden geliyorsunuz. Yanlış bilmiyorsak babanız
Konya Ereğlisi 'nde orduya atyetiştiren bir hara-
nm da sahibiydL Bize o günleri anlatır mtsınız?
MEHMET EMtN KARAMEHMET - Okul bı-
tince kısa bir müddet babamın yanında çiftçüik
yaptıktan sonra 1970 senesinın başında Çukurova
şirkehne satış temsilcisi olarak girdim.
Tabıi aılem Adana ve Tarsusludur. Uzun seneler-
den beri o bölgede oturmaktadır. Çiftçüikten baş-
layarak sanayiciliğe geçmiştir. İlk olarak kurduk-
lan Çukurova Sanayi Işletmeleri (tekstil şirketidir)
1888 tarihinden beri Tarsus'ta üretim yapmaktadır.
1923 senesinde Cumhuriyet ile birlücte anonim şir-
kete dönüşmüştür ve tabii gerek Kurtuluş Sava-
şı'nda gerekse ondan sonraki senelerde diğer ku-
ruluşlar gibi ordumuza bahsettiğiniz işleri yapmış-
hr. Babam yanş atlanna çok meraklı idi. Gerek
Tarsus'ta gerek Konya Ereğlisi'nde çifUiklerimız ve
haralanmız var. Konya'daki hara ve çiftlik çok bü-
yüktür; atlar ıçin bir cennettir. Kardeşlerim at ye-
tiştırme ve yanşürmayla hâlâ uğraşıyorlar. Zama-
nım ohnadığı için ben pek alakadar olamıyorum.
- Hangi sektörierde iş yapıyorsunuz? Yanınız-
da kaç kişiçalışünyorsunuz? Negibi üretim için-
desiniz?
- Çukurova Grubu sadece geniş faaliyet yelpa-
zesi üe değil aynı zamanda girişimci ruhu ve stra-
tejik alanlardaki yatınmlanyla da Türkiye'nın baş-
lıca sermaye gruplanndan biridir. Çukurova Tür-
ldye'nin geleceğinin yatınm misyonunu taşırken,
geleneksel sanayi alanlanndan telekom ve bilişim
sektörüne, bankacılıktan medyaya, enerji sektörü-
ne kadar üretımin bırçok dalında girişimlerde bu-
lunmuştur. Daha önce de söylediğim gibi 1888 yı-
hnda temeli atıhnış olan Çukurova Sanayi îşletme-
leri'nden başlayarak 2002 yılına gelindiğinde Çu-
kurovaGrubu genelinde yurtiçindeve dışmda 150'yi
aşkın şirketiyle sanayi. ticaret, turizm, inşaat, ula-
şım, gemicilik, medya, bankacılık, sermaye piya-
salan. sigortacılık, diğer fınansal hizmetler, ileti-
şim ve bilgi teknolojilerinde faaliyet göstenr. Bu
şirketlerde 32.000 kişı direkt olarak çahşmakta, di-
rekt ve dolaylı grubumuzdan ücret alan çalışanla-
nn sayısı ise emekhlerle birlücte 80.000 kişiyi geç-
mekte ve her gün grup 22 milyondan fazla kişiye
hizmet ulaştırmaktadır. Çahşanlarîa birlücte grup-
tan etkileşim sağlayan toplam istihdam (taşeron, iş
ortagı, bayi) 100.000'in üzerindedir. Size grubun
büyüklüğü hakkında 2000 yıh değerleriyle dolar ba-
zında şu rakamlan verebüirim. Toplam varlıklan-
mız 24 milyar 200 müyon dolar. Toplam öz kay-
naklanmız 2 müyar 100 müyon dolar. 2000 yıh için
toplam gelırlerimiz 8 milyar 600 milyon dolardır.
Sızi rakamlarla sıkmayacaksam Çukurova Gru-
bu'nun ödeme gücü hakkında şu rakamlan verebi-
lirim. 1996 senesinden beri grup toplam 9 milyar
335 müyon dolar vergi ödeyerek devletımize kat-
kıda bulunmuştur. Sadece 2001 yılında Pamuk-
bank ve Yapı Kredi Bankası hariç 2 katrilyon 202
trilyon 113 müyar Türk Lırası toplamvergi ödemış-
tir. 2000, 2001 ve 2002 senesinın ılk üç ayı 2 mü-
yar 118 müyon dolar borç ve kredi geri ödemiştır.
Fon bankalanna yapüan ödemeler ise kriz dönemın-
de de 541 müyon dolann üzerindedir.
Medyayı kullananların sonu kötü
- Medya sektörüne nasılgirdiniz?
- Sizi biraz şaşırtacağım. Bizim medya sektörü-
ne girişimiz asluıda eskidir. Biz Akşam gazetesine
ük olarak 1977 yüında sahip olduk. Gazete o za-
man küçük bir ilan gazetesi kimliğindeydi. Ak-
şam'ı alarak dönemin siyasi ve sosyal olaylanna kar-
şı tutumumuzu ortaya koymak, Türkiye'nin o ka-
otik ortamında toplumsal sorumluluğumuzu yeri-
ne getirecek bir çıkış yapmak istedüc. O dönemde
de krizi ve sosyal bunalımı görmüş, yaşamış mü-
dahü ohnak istemiştik. Gazetenin başmda o zaman
rahmetlı Kayhan Saptmer vardı. Ama olaylar öy-
lesine hızlı gehşti ki, biz bu düşüncelerimızi ger-
çekleştirmeye firsat bulamadan, bir yandan ekono-
mik kriz, diğer yandan anarşi ve terör Türkiye'de
yeni bir şey ortaya koymayı imkânsızlaştırdı. Son-
rasmda da 12 Eylül geldi. Biz de bu karmaşa orta-
mnıda basın projemizi erteledüc. Daha sonra da
Akşam'ı devTettik.
- Çıkarlannızda kullanmak için mi medya sek-
törüne yatınm yapünız?
- Leyla Hanım, bizim böyle bir düşüncemiz, ey-
lemimiz olsa, bugün içinde bulunduğumuz süan-
tüarla karşı karşıya kalır mıydüc? Bizim 1977 de-
neyimimiz de ortada. Orada da hiçbir şey yapama-
dan o dönemi kapatmıştüc. Bir kişi çıkıp, çücarla-
nna kuüandılar, diyemez. Biz asla medyayı bir si-
lah gibi kullanmadık. Bunu aklımıza bile getirme-
düc. Amacımız topluma bügiyi doğnıdan aktanp ge-
lişime ve halkm bilgilenmesine katkı sağlamaktı.
medyayı silah
Hanmacbk'
Bir de ticari amacımız var. O da şirketlerimizın
reklam bütçelerini ve tanıumlannı kendi medyamız-
da yaparak kâr eder durumda olmak. Sermayenin
basında baskısı arttıkça ürün kötüleşıyor. Bunu
okuyucu olarak bile görüyoruz. Geçmışte basın
patronlan birbirlerine neler yapmadılar ki? Bu ne-
denle halk güvenmiyor basına. Biz medyaya, hal-
kın doğru bilgilerle donanması, halka bilgi ulaştı-
nhnası, fikri ve entelektüel ortamtn geliştirihnesi
için gırdik. Bizim amacımız kavga ve çıkar peşin-
de koşmak değil. Medyayı öyle kuUananlann, med-
ya aracüığıyla siyaseti, sosyal yaşamı yönlendirmek
isteyenlerin, devleti yönetmeye kalkışanların so-
nunu kötü görüyorum. Bizim bunlarla hiç alakamız,
ilgimız yoktur, olmayacaktır.
Diş güçler medyayı kultamyor
- 8O'liyülann medya yapıstyla bugünün med-
yasınmyapısını nasıl görüyorsunuz?Nasılbirh-
yaslama yapıyorsunuz?
- Biz o dönemlerde ekonomik kriz, terör ve ola-
ğanüstü koşullar yüzünden medyada atılım sağla-
yamadık. Bir de o yıllarda ben yurtdışında kalmak
durumunda oldum.
-1981,1984 yıllannda yurtdışında kaçak ola-
rak bulunduğunuz dönemi mi kastediyorsunuz?
- Leyla Hanım, bir düzeltmeyle devam edeyım.
Ben kaçak olmadım hiç. 19811de dönemin Başba-
kan Yardımcısı TurgutOzal ile ABD'de idim. Ora-
dayken aranma karanm çıkn. Hiç alakam olmayan,
saçma sapan bir işten dolayı. Gümrükten gelen bir
malla alakalı. Sonra döndüm. Yargılandım. Aklan-
dım. Dava tam 12 yıl sürdü. Bu döneme ilişkin de-
dikodular bilgisizİikten kaynakJanıyor. Yargılan-
mamız sonucunda, suçlamayla hiç alakamızın. il-
gimızin bulunmadığı saptandı. Olayın gerçek olma-
dığı mahkeme karanyla netleşmiş bir konudur.
O yıllann ekonomik yaklaşımlan, sosyal yakla-
şımlan, siyasi gelişmeleri dönemin gazeteciliğini
ve toplumsal gelişımi etkiledi. Basın patronluğu
ka\Tamında yeni oluşumlar ortaya çıktı. Gazetecı-
lik daha magazinel ve sosyal boyutta yapılır hale
geldi. Fikri boyutu ağır yaralar aldı. Sermayesi de-
ğişti. Işe sanayiciler girdi.
- Sizce medya araç mı, amaç mı olmalı?
- Medya bir araçtır. Toplumun bilgi edinmesini
sağlayan, onu ayakta tutan dinamiklen doğrularla
besleyen bir araç. Aynı zamanda bu hızmetleri gö-
türmek ıçin amaç da olmalıdır. Amacın ne olduğu-
nu medya sahıbı buradan yaphğım gibi açık açık
deklare etmelidir. Toplum onun ne için medya sek-
töründe bulunduğunu bilmelidir. Amaç kamusal
ve toplumsal hizmet olmalıdır. Halkın doğru bilgi-
lendirilmesi olmalıdır. Tarafsız ve yansız yayıncı-
lık ohîiahdır. Ülke ve bütün ınsanhğın gehşimine
katkı sağlayacak çalışmalar ohnalıdır.
Medya sahibi olmarun amacı Ankara ve siyase-
te baskı ile köşeyi dönme oldu mu, bunlar saklı giz-
li uygulamaya konuldu mu, arkasmda kötü niyet ara-
mak gerekır. Şimdi dış güçlerin de kullanmak iste-
diği bir medya gücü var. Bunu da görmezden ge-
lemeyiz. Bakın IMF ile ilgili haberlere.. neyi kas-
tettiğimi göreceksiniz. Bunun örnekleri bugün Türk
medyasuıda görülüyor.
- Siz medyapatronlan veyöneticilerinin bugün
siyasilerle iliskilerininasıldeğerlendiriyorsunuz?
- Inanılmaz olarak değerlendiriyorum. Medya
sahibi veya diğer ışadamlarmın Ankara ile niye iç-
li dışlı olduklarmı, devleti yönetmek konusunda
MEKVlETEMİNKARAMEHMEr
1944, Tarsus doğumlu. İlköğrenimini
Tarsus 'ta Sadık Eliyeşil İlkokulu 'nda,
ortaöğrenimini İstanbul Robert
Kolej'de, yükseköğrenimini de
ekonomi dalında İngiltere'de Dover
College 'dayaptu Türkiye'ye
döndüğünde babası rahatsızlandığı
için çiftliklerin yönetimini üstlendi.
Babası iyileştiğinde, 1970'te
İstanbul'da Çukurova şirketinde işe
başladu Sonraki yıllarda şirket
gelişerek çok çeşitlişirketleri
bünyesinde banndıran bir grup
haline geldi Şu anda Çukurova
Şirketler Grubu 'nun
Yönetim Kurulu Başkanı.
neden bunca çabaladıklarmı hiç anlayamadım. Be-
nım Ankara ve siyasete bakış açım şöyle. Ben si-
yaseti, kurumlannı ve yöneticilenni çok önemsi-
yorum. O kadar çok önemsiyorum kı onlann ülke-
yi yönetmelerine hiç kimsenin kanşmaması gerek-
tiğini düşünüyonım. Hallon vekâletini alan kişile-
rin, işi nasıl yapmalan gerektiğini söyleyecek med-
ya patronlanna ihtiyaçlan yoktur. Onlar sadece so-
runlan dınleyebilir, tıkanılan konularda bilgi ala-
bilirler; yol gösterirler. Ama menfaat peşinde ko-
şan, iş takibinde bulunan, devleti yönetmek için
bürokratve siyasetçi a\ina çıkan işadamhğını, med-
ya patronluğunu asla kabul etmiyorum. Halkın ira-
desine saygısızlık sayıyorum bunlan. Ankara be-
nim devletımin başkenti. Bana nüfus cüzdanımı
veren bu devlete, onun başkentine sonsuz saygım
var. Canım feda. Oradan gelen taleplere de saygım
var. Ankara istedığı ıçin yaptıkJanm nedeniyle bu-
gün zordayım. Ama devlet isteyınce o zaman yap-
tıklarımı bugün de olsa yine yaparım. Benim An-
kara'dan vatandaş olarak ıstediğim şey, aradığım,
bekledığim şey adalettir, hakkaniyettir, eşıtlıktir,
hukuk üstünlüğü kavramına saygıdır. Ben ne vefa
bekliyorum ne de kollanma istiyorum. Ben eşitlik
istiyorum. Benımle aynı durumdayken kollananla-
nn bunu nasıl elde ettıklerini merak ediyorum.
Ankara medya patronlanyla bütünleşen kirli si-
yasetin, bürokrasinin oluşturduğu oligarşinin eline
bırakılamaz. Ankara'ya, devletin kurumlanna, yar-
gıya, medya patronlannın siyasilerle geliştırdıği
üişkiler nedeniyle ambargo kon\ılamaz, bu kurum-
lar devletin varlığı. Bunlar medya patronlannın et-
kisine açık olamaz. Buna izin verilmemelidir. tliş-
kiler saygm, düzeyli, memleket sevgisi üzerine lcu-
ruhnalıdır. Siyasetçinin, bürokratın hamisi gibi ken-
dini göstererek, canı istedığınde onu yok etmek
için elindeki basm gücünü kullanan, canı istediğin-
de yağlayıp ballayan vıcık vıcık üişkiler Türkiye'ye
çok zarar verdi. Medya tarihi, yakın dönem geliş-
meler bunun örnekleriyle dolu. Neredeyse hükü-
met yıkıp yenisini kuracak kadar ileri gıttı bu üiş-
kiler.
-Bu dönem şirketinizde çalışanlardanya da bir
yakınınız 3 Kasım seçimleri için herhangi bir
partiden adayhğını koydu mu?
- Çok çahşanımız var. Ama benim bıldiğim ça-
hşanlanmızdan hiç kimse aday değü. Yakınlanm-
dan da hiç kimse yok aday olan.
Blz ulusal grubuz
- Size niçin saldmyorlar?
- Meyveli ağaç taşlanır. Bizi yok etmek isteyen-
lerin, şirketlerimızi ele geçirmek içm çabalayanla-
nn laf ebehğiyle, entrika ve komplolarla, ithal üca-
meci, üretken olmayan geri kalmış ekonomüc an-
layışlarla, yaratmadan, geliştirmeden, ahn teri dök-
meden ganimet ekonomisiyle ele geçırmeye çahş-
tüdan bütün işyerlerini, yeni sektörleri bizim gru-
bumuz yarattı. Üstelik biz ulusal bir grubuz. Gü-
cümüz de buradan geliyor. Bizi yerli ışbirhkçile-
riyle yok etmek isteyenler, saldıranlar çok zor du-
rumdalar. Sabah kalktüdarmda bizim ürünlerimiz-
le başlıyorlar güne. Sonra günleri bizim ürünleri-
miz veya şirketlerimizin yarattığı iş ve üretimi iz-
leyerek geçiyor. Yatarken de bizimle uyuyorlar.
Sonra kıskançlık ve yetersizükten gece rüyalann-
da kâbuslar görüyorlar.
O kâbuslarla kalktüdannda başhyorlar kötü dü-
şünmeye. Nasıl yok ederiz, nasıl ele geçiririz, ne
komplolar kuranz diye. Adamlanru yolluyorlar An-
kara'ya. Herkesin hallolan ışı, bıze geldi mi asla hal-
lolmuyor. Herkes devlettenalacagını ahyor, bize gel-
di mi yok. Ankara"da adamlan, "Banrın bunlan"
diye dolaşıyor. Kuhs yapıyor. Biz rekabete, yanşa
açığız. Onlar çehne takma peşindeler. Haraç isti-
yorlar resmen. Böyle alıştırılmışlar. Işlerimize be-
dava ortak olmak istiyorlar.
Alamayınca da saldınyorlar. Para vermeden, üret-
meden sahip olacaklar ya... Ama bizim karşımız-
da yenilecekler. Çünkü biz haklıyız, hukuka inanı-
yoruz, kuldan utanıyoruz. Allahtan korkuyoruz ve
vicdanımızla huzur içindeyiz. Doğru ve iyi olanla
hiçbir kötü baş edemez. Bize hangi kulisle, hangi
adamlanyla saldınrlarsa saldırsınlar, haklıhğımızı
gölgeleyemeyecekler. Güneş balçıkla sıvanamaz
ki...
- Bunlar kimler?
- Bunlann kim oldugunu kamuoyu da, siz de bı-
üyorsunuz. Yeterince açık tanfettim sanıyorum. On-
lar kifayetsiz muhterisler.
- TÜStAD ile ilişkileriniz nasıl?
- Ben inanmadığım için yıllarca üye olmadım. Ge-
çen yıl ısrar üzenne girdim ve bu yıl da istifa ettım.
Bankacılıkta tüm
yenilikleri
biz yaptık
- Çukurova Grubu olarak birdenfazla ban-
kası olan birgrupsunuz- Aynı zamanda Tür-
kiye 'de, bankacılık dendiğinde de akla gelen
birkaç gruptan birisiniz. Bankacılık sektö-
rüne neden ve nasıl girdiniz?
- Evet haklısınız. Son 20 yılın tarihine bak-
tığınızda, bankacılık dendiğinde, belki de ilk
akla gelen grup biziz. Bankacılık özellüde bu
son 20 yıllık dönemde sadece ülkemizde de-
ğil, dünyada da hem dinamik hem de en faz-
la yenilikçi sektör oldu. Bu özelliklerle bizim
grup olarak yönetim felsefemiz ile örtüşüyor.
Geriye dönüp baktığınızda belirttiğim bu dö-
nem içinde bankacılıkta yapılan yenilüderin
hemen hepsinin öncüsü olarak grubumuzu ve
bizim grup bankalannı görürsünüz.
Bu, olayın bir yönü. Ancak Türkiye'de grup-
lann neden bankacıhğa girdüderini daha iyi an-
layabihnek için biraz bankacıüğımızın tarihi-
ni irdelemek gerekir diye düşünüyonım. Cum-
huriyet döneminin başlangıcma gidersek, o
günlerde ülkemizde bir sermaye birikimi ve ge-
lişmiş bir özel sektör yok idi. Bu nedenle dev-
let önce belirli sektörierde yatınm yapmak
amacıyla, Sümerbank, Etibank ve Denizcilik
Bankası'nı kurdu ve bu kuruluşlann yatınm-
lannı fınanse edecekleri kaynaklan bulabilme-
leri için de mevduat kabul ve bankacılık yet-
kisi verildi. Devlet bu kuruluşlan birer barika-
sanayi işbirliğini ve birlikteliğini esas alan bir
yapıda örgütlendirdi. Bu yaklaşım o günlerde
doğru idi. O günlerde özel ve devlet karma ser-
mayesi ile kunılan T. îş Bankası da o günden
bu yana bu modelde yönetilegelmektedir. Ban-
kacılık sektörü II. Dünya Savaşı sonuna kadar
devlet bankalannın hâkim olduğu bir model
olarak geldi. Özel bankalar az sayıdaki küçük
yerel bankalardan ibaretti. 1940'ların ikinci
yansından itibaren özel bankalar kurulmaya
başlandı. Bu kadar uzun bir dönemden sonra
bile hâlâ sistemde kamu bakalannın ağırlığı
sürüyor. Kamunun mali sektördeki yüksek pa-
yuun yanı sıra, kamu borçlanmasını da dücka-
te aldığınızda Türkiye'de tasarruflann hâlâ
çok büyük bir kısmmın kamu tarafindan kul-
lanıldığını ve bu orarun eğilim olarak azal-
mak yerine sürekli olarak ve istikrarlı ~b\ı bi-
çimde arttığun görürsünüz. Bu sadece özel
kesime, giderek daha az kaynak kahnası gibi
bir etkiyi yaratmıyor, aynı zamanda özel ke-
simde yapısal bozukluklar da yaratıyor.
Büyümeyl hedeftemlştllc
Tarihsel olarak Sümerbank ve Etibank'ın
başanlı ohnası hem özel sektörde hem de dev-
lette sanayi-banka işbirliği modeline dayanan
bankacılık modeli düşüncesini destekledi. Ban-
kacılık sistemini düzenlemek, bankacılıkta
oyunun kurallannı koymak devletin işi. Dev-
let, sistemi nasıl düzenlerse özel kesim ancak
bu düzenleme içinde ve bu kurallar çerçeve-
sinde bankacılık yapabilir. Nitekim devlet
1936'dan bu yana çıkardığı bütün Bankalar
Kanunlan ile belirttiğim sanayi-banka işbirli-
ğine ve birlikteliğine dayanan modeli teşvik
etti. Belirli sektörierde faaliyette bulunması ko-
şuluyla iştiraklere sermaye tahsisi ve kredi
açılmasını ya kanundaki smırlamalann dışın-
da tuttu ya da özendirdi. Diğer yandan bu mo-
delin başanlı örnekleri oldu. Türkiye İş Ban-
kası, Yapı Kredi, Akbank gibi... Özellikle de
'60Tı vet
70*li yülardaki bankacüığın yapısı böy-
lesi bir modeli esas alan bankacıhğa dayana-
rak büyümeye de çok uygundu. Enflasyon dü-
şük, faiz oranlan ve yapısı uygun, ekonomi nis-
peten istikrarlı ve oynakldc azdı; devlet iç borç-
lanması yoktu. Bu yapı banka-sanayi birlücte-
liğine dayanan model için uygun bir ortam
yaratıyordu. Aynca bankacılık dışında özel
kesimin fmansman buhna olanaklan bu dönem-
de çok sınırlıydı. O zaman bir grup için büyü-
yebihnek bir banka sahibi olmaktan geçiyor-
du. Bankanızın olmaması; büyümeniz, yeni ya-
ünmlaryapmanızve yeni alanlaragirmeniz için
önünüzde bir engel anlammı taşıyordu. Dev-
letin koyduğu oyunun kurallan, doğnı ve yan-
lış, bu sonucu doğuruyordu. Ancak burada
önemlibirnoktamnaltınıçizmeliyim. 196O'lı
ve 1970'li yıllar ile 1980'lerin ortasma kadar
devlet yeni bir özel banka kurulmasına izin ver-
medi. Bu nedenle de banka sahibi olmanın
yolu mevcut, eski, kurulu bankalardan birisi-
ni almaktan geçiyordu. O yıllar bugünkünden
farklı olarak banka lisansının çok değerli ol-
duğu yıllardı. Sanınm bu acıklama neden grup
olarak bankacıhğa girmemiz gerektiğine ve ban-
kacıhğa girdiğimize ışüc tutacaktır. Biz o ta-
rihlerde de dinamik bir grup idik, büyümek ve
yeni alanlara girmek istiyorduk. Bunun yolu
da bankacıhğa girmemizden geçiyordu. Ayn-
ca geleceğin hizmetler sektöründe oldugunu
daha o günlerde görmüş ve öncelikle bu sek-
törde büyümeyi hedeflemiştik.
Siirecek