Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1EKİM2002SAU
10 DIŞ HABERLER dishab(g cumhuriyet.com.tr
KAVŞAK
OZGEN ACAR
New York'ta Savaş, Washingtonf
da Klas
E/lul'ün ıkinci yansında dünya dip-
lomattan New Yor1<'ta Birteşmiş Millet-
ler'de. ekonomistleri VVashıngton'da
Uluslararası Para Fonu (U PF) ile Dün-
ya Bankası (DB) Genel Kurullarında
buluşuriar. Bu yı! da öyle oldu. New
York'ta "savaş", VVashinçjton'da
"iflas" sesleri yükseldi.
Dünya ekonomistleri gele-
cekyıla ilişkin beklentilerinde
dahakaramsarbirhavaya bü-
ründüler. Bu kurumlann falLann-
da 2003 yılında dünya kalkınma
hızı tahmini (eğer Irak savaşı olmaz-
sa) yüzde 4'ten 3.7'ye indirildi. ABD
için bu oran yüzde3.4'ter» 2.6, AB'de
2.9'dan2.3'edüşürülürken, birkaçyıl-
dır durgunluk yaşayan Japonya'da
beklenti yüzde 0.8'den 1.1 'e yüksel-
tildi. (Japon hükümeti d e bu hedefe
ulaşmak için hafta sonunda ıstifa et-
ti.) Bu toplantılarda Türk hükümetini
Devlet Bakanı Masum Türker başkan-
lığında bürokratlartemsil etti. Toplan-
tılan, setefi Kemal Derviş de iztedi. Tür-
kiye'den genelde "ekonomısi sorun-
lu" bır ülke "ama, öngörülen prog-
ramı başanlı uyguluyor" yargıla-
rı ile söz edildi.
Bu arada, "Türkiye UPF ile
Dünya Bankası 'ndan bu deste-
ği alırken terorizmle mücade-
lede ABD'nin en çok gerek dpy-
duğu ülke olduğu" anımsatmasının
yapıldığı da dikkatlerden kaçmadı.
Kısacası, uluslararası kuruluşlann ke-
selerinin ağızlarını açmada Türki-
ye'nin kara kaşına, kara bıyığına olan
beğeni ile ilışkisınin bulunmadığı da
özenle vurgulandı.
Devalüasyoncumuz Krueger sahnede
UPF 2. Başkanı Prof. Dr. Anne
O. Krueger'i, dünyada e n çok Türk
ekonomistleri tanır. 1970*te karargâ-
hını kurduğu Merkez Bankası'nda
dolan 9 liradan 15 liraya çıkaran de-
valüasyonun miman idi._ Daha son-
raki yıllarda Boğaziçi Üniversite-
si'nde dersler verdi. Eylül 2001 'de
UPF'ye ikinci Başkan olan Krueger,
göreve başladıktan iki ay sonra özet-
le şu ilginç açıklamayı yaptı.
"Nasıl özel kişiler, özel kurumlar
iflas ediyorsa, egemen devletierde
iflas edebilmeli. İflas cfunımunda
nasıl özel kişiler, özel kurumlar için
her ülkede çeşitli yasalar uygulanı-
yorsa, iflas eden egemen devletler
için de uluslararası uygulamayı ön-
gören bir düzen zorunludur."
Bu açıklama üzerine ilk tepkiler
ABD'deki çeşitli bankacılık kuruluş-
lanndan geldi. Krueger, çeşitli top-
lantılarda bu konuda konuşmalar
yaptı. Bu tartışmaların ışığı altında
yeniden düzenlediği 40 sayfalık ra-
porunu Nisan 2002'de UPF'ye ver-
di. "A New Approach To Soverign
Debt Restructing (Egemen Borçla-
nn Yeniden Yapılanmasına YeniBir
Yaklaşım)" adlı rapor http://wvvw.imf.
org/external/pubs/ft/exrp/
sdrm/eng/sdmn.pdf adresinden edi-
nilebilir. Krueger'in yeniden yapılan-
ma için önerdiği "mechanism (çark)"
ilk anda borçlu ülkelerde "borçlan-
nı ödemediklerinde bağımsızlıktan
söz edilebilir mi" gibilerden bir iz-
lenim yarattı. Bu nedenle "iflas sı-
nınnda" pekçok ülkedenolumsuz
tepkiler yükseldi. Hafta sonunda
VVashington'daki konuşmalarda Kru-
eger'in "Egemen Borçlann Yeni-
den Yapılanması Çarkı (EBYYÇ)"
önerisi baş köşeye oturdu. Bu ko-
nu UPF'nin Nisan 2003'teki bahar
dönemi toplantısında karara bağla-
nacak. Konu ister istemez Türk oku-
runda, Osmanlı'nın son döneminde-
ki "Düyun-u Umumiye mi hortla-
yacak?" sorusunu akla getiriyor!
Amaç kâr-zarara ontak olmak
Kendilen ile görüştüğüm, daha ön-
ce Dünya Bankasında, UPF'de ça-
lışmış Türk uzmanlar bu ilk izlenimin
yanıltıcı olabileceği düşüncesinde-
ler. Önerinin gelişmekte olan ülkele-
rin çıkarlarını, bir bütün olarak koru-
mak gibi bir sonucu yaratabileceği-
ni söylediler.
Son beş yılda bazı devletler iflasın
eşiğine geldiler. Bunlardan biri olan
Türkiye, Kasım 2000 ile Şubat 2001 'de
art arda iki dev ekonomik bunalım ya-
şadı. Arjantin, Brezilya, Bolivya ise sü-
rekli bunalımdalar. Rus ekonomisi
1998'de birden çöktü. Bu ülkeler iç ve
dış ödemelerini yapamaz duruma gel-
diler. Borçlular kadar, alacaklılar da
şaşınp panikledıter. Bu ülkelerin buna-
lımdan çıkmak için genelde iki yola
başvurdukları gözlendi.
Türkıye'nin yaptığı gibi sermaye gi-
riş-çıkışlanna yasak konulmadı, an-
cak bu nedenle büyük sermaye kaçı-
şı yaşandı. Türkiye'nin yardımına je-
opolitiği yetişti. UPF-DB devreye gir-
di. Uzun süre kullanılmayan birtulum-
bayla kuyudan su çekebilmek için tu-
lumbaya bir bardak su ekleme yönte-
minde olduğu gibi
UPF-DB kredileri
devreye sokuldu.
Bukredilergelirken
Türk halkının bir kez
daha kemersıkarak
Türkiye'nin iç-dış
borçlannı nasıl öde-
yeceği planlaması
öne çıktı.
Türkiye Şubat
2001 'de ikinci yola
da başvurabilirdi.
Ankara,tüm serma-
ye çıkışlannıyasak-
lar, dış borçlannı as-
kıya alır, morator-
yum ilan eder, içeri-
deyinekemersıkıp
bir plana bağlı ola-
rak iç-dış borçlannı
ödeyebilirdi.
1998'de Rusya bu
yolu seçti. Borç ve-
ren yabancı kurum-
lar başta Alman
bankaları. önemli ölçüde zarar gördü-
ler. Alacaklılar, o devlete ait uçaklara,
gemilere kendi mahkemelerinde haciz
karan ile el koydurup tek tek alacak top-
lamak zorunda kaldılar. Böyle bir yola
başvurulduğunda o ülkenin dış piya-
salarda yeniden güven kazanmasının,
vatandaşlannın en basit ticari işlemler
için inanılırlıklarını yeniden kazanma-
lannın uzun yıllan gerektirecegi bir ger-
çektir. Başlangıçta piyasalarda zaten
fazla bir itibarı olmayan Rusya, bu yol-
da Rusya olduğu için yürüyebildi. Ay-
nca sonsuz doğal kaynakları, geniş in-
san gücüne sahip olmasından dolayı
fazla bir kaybı olmadı. Rusya'nın izle-
diği bu yolda Türkiye'nin, Meksika'nın
yürümesi elbette beklenemezdi.
Krueger'in önerisini algılayabilmek
çin ödeme güçlüklerinin nedenlerini
de irdelemek gerekır. Eğer alacaklıla-
ra ödeme yapılamaması bir "iflas (bank-
ruptcy-insolvency)" durumundan kay-
naklanıyorsafarklı, "nakit bunalımı ya
da güçlüğünden (liquidity crisis)" do-
ğuyorsa uygulamafarklı olacaktır. Şu
anda her iki durumda da UPF devre-
Kamu borçlanmn GSYtH'ye oram (%)
• • • 1997 sonu —m 2002 sonu tahmini
0 20 40 60 80 100 120 140
ye giriyor, tüm borçlar(iç- dış, özel-ka-
mu) ayınmı yapılmadan vergı yüküm-
lüsü vatandaşın sırtına bindiriliyor. Kru-
eger önerisine göre, ödeme olanak-
lan tükenen ülke UPF ya da oluşturu-
lacaközel bir kurula başvurarak, öde-
melerini "geçici bır süre için askıya al-
mak zorunda olduğunu" bildirebile-
cek. Yeşil ışık yakması durumunda
UPF, alacaklıları bir araya getirerek
borçlu ülkenin ödeme olanakları sap-
tanacak, alacaklılar arasında bunun
nasıl paylaşılacağı kararlaştırılacak.
Kurulun örneğin yüzde 60'ının oluruy-
la hazırianacak bir ödeme planında
alacaklılar, alacaklarının tümünü ol-
masa bile, paralannın önemli bir bö-
lümünü geri alabılecekler. Rusya ör-
neğinde alacaklılann sayısı sınırlı idi.
Alacaklılar büyük bankalar olduğu için
Alman hükümetinin gözetiminde ara-
lanndadisiplınli bir düzen sağlanabil-
miştı. Ancak. alacaklılar çok, üstelik çe-
şitli ülkelerde ise uzlaşı güç olacaktır.
Bu nedenle Krueger önerisinın borç-
lu için yararı. iflas durumunda ortaya
çıkan değer kaybının tümünü yüklen-
meyişidir. Öneri alacaklılar için adil sa-
yılmayabilir. Her
"borç" bir "alacak"
demektir. "Yanlış
borçlanma" daiki
yanlı bir olgu olup
genellikle iflaslann
temel nedenini
oluşturmaktadır.
Oysagünümüzde,
borçlanmadan do-
ğan "kâr" borçlu ile
alacaklı arasında
paylaşılmakta, "za-
rar" olduğu zaman
bu yalnızca borç-
lunun sırtına yük-
lenmektedir. Oneri
bu yükü paylaştı-
racak, alacaklıyı da
tedbirliolmayazor-
layacaktır.
Krueger, "iflas"
kavramı en aynntı-
lı bıçimde Ameri-
kan yasalannda be-
liriendiği için tartış-
malarda bu kurallara ağırlık veriyor.
Amerikan lcra-lflas hukukunda, özel
kişi ya da şirketlerin borçlannı ödeye-
memedurumuna "Chapter 17 (Bölüm
11)" iflası deniyor. Bu durumda, mah-
keme alacaklılar arasında dağıtım ya-
parken borçlu kişi ya da şirketin tüm
kaynaklarını hesaba katıyor. Söz ko-
nusu müflis bir belediye ya da kamu
göreviyle yükümlü bir kurumsa, o za-
man "Chapter 9 (Bölüm 9)" uygula-
nıyor: Bu durumda borçlunun bütün
kaynaklanna değıl, kamu görevlerini ye-
rine getirmesine yetecek kaynaklar
ayrıldıktan sonra yalnızca geriye ka-
lan kaynaklar alacaklılaradağrtılıyor. Ge-
nelde bır belediye, piyasaya sürdüğü
bonoya, güvenilir bir büyük şirketin
piyasaya sürdüğü bonodan daha faz-
la faizöder. Çünkü alacaklı açısından,
belediye bonosunun riski daha yük-
sektir. Krueger önerisine göre devlet
borçlarına uygulanacak iflas kavramı
"Bölüm 11" değil, daha çok "Bölüm
9" benzeri olacaktır.
Konuyu irdelemeyi gelecek hafta
sürdüreceğiz.
Elmek: oacar@superonline.com Fax: 0312. 442 79 90
Türkiye-KKTC Ortaklık Konseyi, bütünleşme ve işbirliğini derinleştirme karan aldı
İşbirliğindeyeniadımlarANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Türkiye ile Kuzey Kıbns Türk Cumhu-
riyeti (KKTC), iki ülke arasında ekono-
mik bütünleşme çabalannı ilerletme ka-
ran aldı. Ankara'da toplanan Türkiye-
KKTC Ortaklık Konseyi, bütünleşme-
nin, iki ülke arasında adalet ve içişleri
alanında işbirliğinın geliştirilmesi ve
parlamentolar arasında Karma Parla-
mento Komisyonu kurulmasıyla derin-
leştirilmesini kararlaştırdı.
Dışişlen Bakanı Şükrü Sina Gürel.
Türkiye ile KKTC arasında işbirliği ve
bütünleşme çabalannda iki önemli adım
ahldığını söyledi. KKTC ile Türkiye'nin
gelecekleri arasında bir fark görmediği-
ni söyleyen Gürel, "KKTC ile biriikte
• Dışişleri Bakanı Gürel, Türkiye ile KKTC arasında işbirliği ve
bütünleşme çabalannda iki önemli adım atıldığını söyledi.
• Kıbns'ta 39 yıldır uzlaşıya vanla-
mamasının temelinde, Rum tarafimn
Kıbns'ı bir "Elen" adasına dönüştürme
emellerini sürdürmesi yatmaktadır.
• Güney Kıbns Rum yönetiminin
uluslararası anlaşmalara aykın olarak
AB tam üyelik sürecini nihai aşamaya
taşımak istemesi, adadaki bölünmeyi
derinleştireceği gibi bölgede istikran
olumsuz bir şekilde etkileyecektir.
• Türkiye ve KKTC, ekonomik ve
mali bütünleşme, güvenlik, savunma ve
dış politika alanlannda ortaklık esası-
na dayalı kısmi bütünleşme çalışmala-
volalacağnmza obn inanamıatekrarvur-
gulamak istiyoruz" dıye konuştu.
Ortaklık Konseyi Eşbaşkanı, KKTC
Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı
SaHh Coşar da kültürel ve sosyal bütün-
leşmenin tamamlandığını belirterek "Şkn-
di sıra ekonomik bütünleşmede" dedi.
Coşar, Türk işadamlanna KKTC'ye
yatınm yapma çağnsında bulundu. Kıb-
ns'tan sorumlu Devlet Bakanı Tayji-
be Gükk ile Coşar eşbaşkanlıklannda
yapılan konsey toplantısı, ortak bildi-
rinin yayımlanması ile sona erdi. Or-
tak bildiride şu görüşlere yer verildi:
nnın derinleştirilmesi konusunda görüş
birliği içindedir.
• Yürürlüğe giren Ticaret ve İşbirli-
ği Anlaşması'nın daha etkin uygulana-
bilmesi için ortak tedbirler alınacaktır.
• KKTC'ye yönelik yaünmlann özen-
dirilmesi amacıyla Yahnmlarda Devlet
Yardımlan Anlaşması kapsammda teş-
vik belgesi alan projelerin yaşama geç-
mesi için gerekli tedbirler alınacaktır.
• KKTC 'nin üç yıllık ekonomik pla-
nına ekonomik, mali, ticari ve teknık
yardımlar sürecek. Eğitim, yükseköğ-
retim, sağlık, kültür, spor alanlannda da
yeni yatınm projeleri teşvik edilecek.
• KKTC'deki KOBÎ'lere yönelik ye-
ni önlemler alınacak. ;
Adams'a agır suçlama
Sinn Fein liderinin pek çok kişinin ölümünden sorumlu olduğu öne sürüldü
Dış Haberler Servisi - Irlan-
da Cumhuriyetçi Ordusu'nun
(IRA) siyasi kanadı Sinn Fe-
in'in lideri olarak Kuzey Ir-
landa banş sürecinde önem-
li bir rol üstlenen Gerry
Adams'ın, 1970'li yıllarda
bir "öfiim timi" kurdurarak
ERA içindeki hesaplaşma yü-
zünden 9 kişiyi öldürttüğü
öne sürüldü.
trlanda'nın Sunday Tribu-
ne ve Ingiliz The Guardian ga-
zeteleri, "IRA'nın GizK Tari-
hi" adlı, Adams'ın örgüt için-
deki yerini de anlatan kitaptan
bazı alıntılaryayımladılar. Ki-
taba göre, 1972 yılında örgü-
tün kayıplan olarak tarihe ge-
çen 9 kişi asluıda kaybolma-
dı, örgüt ıçi bir hesaplaşma
yüzünden ortadan kaldınldı.
Bu dönemde Belfast'taki
birimin başında Gerry
Adams'ın yönetici durumun-
da bulunduğunu öne süren ya-
zar Ed Moloney, Adams'ın
atanmasıyla 9 kişinin birer bi-
rer kaybolmalannın aynı dö-
neme denk geldiğini öne sür-
dü. Moloney'e göre, Adams
iki ayn IRA istihbarat grubu
kurdu ve "biünmeyenler" adı
verilen bu gruplan doğrudan
kendisine bağladı.
Bu gruplann sadece
Adams'a bilgi verdikleri ve
IRVnmGbJiTarihikıtabındaAdamsm, 1970'knJe"ölümtiırû"kurdu^önesürüklü.Adaıns(sokla),
87 tarihlifotoğrafta,bir cenazede Sinn Fein"den Martin McGuiness ile birlikte görülüyor. (AP)
emirleri ondan aldıklannı öne
süren Moloney, "bifinmeyen-
ler"in IRA içindeki "İngfliz
ajanı" olduğundan kuşku du-
yulan kişileri teker teker orta-
dan kaldırdığına inanıyor.
Moloney'e göre, Adams,
bu olaylann emrini ya bizzat
verdi ya da en azından ken-
disine bu konularda bilgi ve-
rildiğinde infazlan onayladı.
Thatcher'la gizli görüşme
Aynı kitapta, önjüte karşı
sert tutumuyla tanuıan Mar-
garet Thatcher hükümetinin
bazı örgüt yöneticileriyle giz-
li görüşmeler yaptığı da iddia
edildi. Yazar, 1986 yılında
başladığı öne sürülen görüş-
melerin Thatcher'e yönelik
1984'teki suikast girişiminden
2 yıl sonraya denk geldiğine
dikkat çekti.
nin
hedefi
partiler
Dış Haberler Servisi - îspanya'da Bask
bölgesinin bağımsızlığı için silahh
mücadele yürüten ETA örgütü, siyasi
kanadı Batasuna'nın kapatılmasının
ardmdan. siyasi parti bürolaruıın
u
saldınlanıun meşnı hedefi" olacağmı
açıkladı. Bask'ta yayımlanan "Gara" adlı
gazetede yer alan ETA'nın açıklamasmda,
halka, Başbakan Jose Maria Aznar'ın
lideri olduğu Halk Partisi (PP) ile
anamuhalefet Sosyalist îşçi Partisi
(PSOE) bürolarmdan uzak durmalan
uyansmda bulunuldu. Açıklamada, "Bu
andan itibaren faşist PP ve PSOE
partOerinin bûrolan, Eusadi Ta
Askatasuna'nm askeri hedefleridn-"
tehdidinde bulunuldu. Halk Partisi'nin
Bask yerel meclisindeki sözcüsü
Jaime Mayor Oreja, ETA'nm bu
açıklamasıyla ilgili olarak "Açıklama,
ETA'nın zâlim, totaüter ve Nazi yajHsmı
göstermektedir" dedi.
I^OK!»yî-i^
UNANÎSTAN
17 Kasım
marka
oldu
MURATtLEM
ATİNA- Yunanistan'da 27 yıl-t
dan bu yana kanlı eylemlere im-
za atan ve bugüne kadar 17 mi-
litanı cezaevine konan 17 Kasım
örgütünün sempatizanlan sahne-
ye çıkmaya başladı. Bir grup genç
17 Kasım adıyla müzik toplulu-
ğu kurarken, örgüt sempatizanla-
nnın bugün Atina'da Eksarhia
semtinin gençlerinin girişimleri
ile toplanarak yürüyüş yapmala-
n beİdeniyor. Gösteriler sırasuı-
da çıkması muhtemel olaylan ön-
lemek isteyen emniyet güçleri,
yürüyüşe 24 saat kala yoğun gü-
venlik önlemleri aldı.
'Gazetecileri tinç edm*
Bazı gruplar ise başta Atina ol-
mak üzere çeşitli kentlerde yaphk-
lan afişleme çalışmalanyla örgüt
aleyhine belgeler ortaya koyan ga-
zeteciler hakkındapropaganda ça-
lışmasınabaşladılar. Yunanistan'ın
önde gelen gazetecilerinin hemen
tamamının polisin adamı olduğu-
nu ileri süren örgüt sempatizanla-
n, astıklan afışlerde bu kişüerin gö-
rüldükleri yerde "Bnç" edilmele-
rini istiyorlar. Internet ortarrunda
faaliyet gösteren bazı gruplann ise
örgütün militanlann adma şarkı-
lar besteledikJeri öğrenildi. Ör-
gütün ilk ele geçirüen militanı
Sa\
r
vas Ksiros adına bestelenen
şarianm adı, bombanın patladığı
geceyi anımsatan "Pire'debirge-
ce". Şarkı sözlerinin genelinde
örgütün başına gelenler mizahi
anlamda notalara dökühnüş. Av-
riani gazetesinde yer alan bir ha-
bere göre de ülkenin önde gelen,
ancak isimleri verilmeyen 100
önemli şahsiyeti örgüt adına par-
ti kurmaya hazırlanıyor.
Bu ilan C u f T l h u r İ y ö t ' i n katkılarıyla yayınlanmaktadır.
Sevgili Çocuklar; Sevgili Evlatlarımız!
Dünya Çocuklar Günü'nüzü kutluyorum. Bu anlamlı günde
çocuklara karşı kendi görev ve sorumluluğumu hatırlıyorum.
Toplum olarak, çocuklara karşı görev ve
sorumluluklanmızı hatırlatıyorum.
Yoksulluk en çok çocukları etkilemektedir.
Beslenemeyen onlar,
Okuyamayan onlar,
Çocukluklarını yaşayamayan onlar...
Çocuklar; açlığın, ©ğitimsizliğin, yoksulluğun, yoksuzluğun,
şiddetin hertürlü ihmalin kurbanı olmasınlar..
Bu anlamlı günde bütün ana-babalan, çocuk haklarının
inançla mücadelesini yapanları, çocuklan korumaya amaç
edinen bütün dernek, vakıfların üye ve yöneticilerini
saygıyla selamlıyor; çocuklar için yaptıkları hizmetlerden
dolayı kendilerini kutluyorum.
Çocuklara 23 Nisan Günü'nü bayram olarak bırakan
Büyük ATATÜRK'ü, saygıyla anıyorum. Bütün Dünya
çocuklanna sevgilerimi yolluyorum.
YURT PARTİSİ olarak, yurt ve dünya çocuklarının
haklannın yaşama geçmesi için gereken her türlü hizmeti
yapacağıma, en etkin mücadelemizi kararla
yürüteceğimize söz veriyorum.
Saygılarımla ;
YURT PARTİSİ GENEL BAŞKANI
Sadettin Tantan