Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
31 OCAK 2002 PERŞEMBE • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERtN DEVAMI 17
C r U N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK
• Baştarafı 1. Sayfada
la çıkıyor.
Ne var ki; 'bu inanış, bu toplumsal saptama yeni-
len büyük ölçüde yanılgıya düşürebilir".
Bır tarihte yenılığe ve hatta. genç siyasetçiye top-
lumdaki büyuk özlemin varlığına inanarak yola çıktı
C«m Boyner. 0 kadar ki, ilk seçimde yüzde 40'ın
üzerinde oy alacağını içeren demeçler verdi.
Yüzdesini anımsamıyorum ama; Boyner ilk seçim-
de yüzde bin bilmem kaç oy toplayarak siyasetten
iş alanına çekildi.
Kök salmış partilerin temelteri hâlâ sağlam. Oyla-
rı düşebilir, ama bir zaman sonra oyları yükselebilir
de...
Yeni kımi partiler var ki, örneğin AKP, kurucuları es-
ki bir partinin temelleri üzerine yeni bir bina (portre)
inşa ettiğı için kamuoyu araştırmalannda ötekilere
fark atıyor, hayli önde görünüyor.
Ne çare, AKP de sorunlu bir parti. Eskiden kalma
iç ve dış dünyadaki kuşkuları gidermek için New
York'taki Davos'a çağrıhyor ama, günlerce önce gıt-
tiği VVashingtorTda "kendini anlatma çabalan" için-
de.
Kimı haberlere göre Recep Tayyip Erdoğan'ın
(RTE'nin) görüşme isteklerine ABD resmi çevrelerin-
den yanıt gelmemiş.
Bu davranışın anlamı basıt: Türkiye'de geçmişin-
den kaynaklanan kuşkulardan ötürü hâlâ güven du-
yu/mayan RTE'ye Amerikan usulü selam!
ABD yönetimi bu davranışını başka yoldan gider-
meyi tabii biliyor.
Böyle olmasa; Türkiye'de ılımlı Islamın yerleşme-
sinin baş savunucusu, CIA adamı, ABD yönetımle-
rinde her zaman baş uzman diye kabul gören ünlü
Graham Fuller ve Ankara daki büyükelçiliği sırasın-
da ABD'nin ulusal yararları uğruna Türkiye'yi kullan-
mak için elinden geleni yapan Morton Abramouritz
ile RTE neden görüştürülüyor?
Meşreplerı ve "misyonlan" bilinen iki Amerikalının,
Amerika adına (sonradan gereken yerlere rapor ver-
mek üzere) gayri resmi yoldan RTE'yı tarttıkları, AB-
D'ye bugünkü ve gelecekteki olası bağhlığını ölçtük-
leri yadsınabilir mi?
Gayri resmi kimi kuruluşlardaki toplantılar, elbette
resmi görüşmeler kadar gürültü koparmaz. Ama çok
işe yarar.
RTE, kuşkusuz gayri resmi kuruluş ve kişilerle ya-
pacağı görüşmelerin sağlayacağı yararların bilincin-
de.
Ikiyüzlülük gırla
Elbette bılıncinde; VVashington'daki konuşmala-
nnda ABD'yi ürkütmemek, hatta hemen bütün siya-
set adamlanmız (son zamanda Ecevit'ın de), özen-
le kazanmaya çalıştığı "ABD desteğıni" sağlamak
için "eskiideallenni" bir kenara atan söylemlerde bu-
lunuyor.
Örneğin, ABD yönetiminin istediği yönde Ameri-
kalılara seslenirken "Islamla Batı arasında anlayış ku-
nılması lazım. Türkiye gibi bir ülke ve bizimki gibi bir
siyasi parti, bu anlayışa katkıda bulunabilir" diyerek
hizmet sunuyor VVashington'a.
Bu sunuşun arkasından Türkiye'de "sisteme"ters
düşmediğine değinen ve fakaaat, RTE'nin daha ön-
ceki düşünce, inanç kavramlannı unutturmaya çalı-
şan bir-iki cümle söylüyor:
Buyrun, izleyin ve bu cümleterle eski-yeni RTE ara-
sındaki uçurumu saptayın: "Laiklik Türkiye'de ana-
yasal düzende var ve bu özellikleriyle Türkiye örnek
altnabilir."
Türkiye siyaset alanında hemen hergün inanılma-
sı güç kimi öyle ömekler veriyor ki... RTE'nin dünkü
siyasal açıdan inanç ve görüşlerini, ayaklarını sağ-
lam basma uğruna bugün bir kenara atmasına hay-
ret edenlerin sayısı azalıyor.
Şaşırtmacı siyasal oyunlara bir başka örnek belki
ilginizi çekebilir.
Geçen akşam Hulki Cevizoğlu, "Ceviz Kabuğu"
programında Kürtçe eğitim konusunu ışlerken, ko-
nuklanndan biri, PKK'nin tezgâhladığı Kürtçe eğitim
girişimlerini dolaylı dolaysız savunan HADEP'in Ge-
nel Başkan Yardımcısı Osman Çelik idi ve belki inan-
mayacaksın/z, ama şöyle dedi:
"Kürtçe yayın yapan bir gazetede Kürtçe köşe ya-
zıyorum. Bu gazete Türkiye'nin heryerinde bayiler-
de bulunuyor."
Bunlar böyle konuşuyor; Batı'ya, örneğin Karen
Fogg gibi, Almanya gibi Kürt bağımsızlığına hizmet
verenlere gidiyor ve mazlum rolü kesiyorlar.
Türkiye üzerinde oyunlar bitip tükenmiyor. Tüken-
meyecekde...
Dincisinde, Kürtçüsünde ikiyüzlülük gırla!
SP'nin tüzük oyunu
BÜLENT SAR1OĞLU
ANKARA - Saadet
Partisi'nin (SP), genel
idare kuruluna (GÎK)
geniş yetki tanımak
amacıyla tüzükte yap-
tığı tek sözcüklük oyun
Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısı Sabih Ka-
nadoğlu'nun gözün-
den kaçmadı.
SP yönetimi, yasaya
aykun olması nedeniy-
le başsavcının reddetti-
ği hükümleri hafta sonu
kurucular kurulu top-
lantısıyla tüzükten çı-
karacak. SP yönetimi,
TCY'nin 312 ve 159.
maddesi nedeniyle
"ülkenin hapishaneye
dön üşriirüldüğünü "
savunmasına karşın tü-
züğüne eleştirdiği dü-
zenlemeyi ararmaya-
cak bir madde koydu.
SP tüzüğüne göre Mec-
lis kulisinde konuşmak
bile partiden ihraç ne-
ienleri arasında yer alı-
/or.
Başsavcının SP'yi
ıyarmasına neden olan
ısulsüz ifade, Siyasi
Partiler Yasası'ndaki
tek sözcüğün tüzüğe
"yanlış yazılmasın-
dan" kaynaklanıyor.
SPY'nin 16. maddesin-
de, "Merkez kararor-
ganı, zorunln sebepler
dolayısıyla büyük
kongrenin toplana-
madığı hallerde, par-
tinin hukuki varlığına
son veriimesi ve tüzük
ve programın değişti-
rilmesi 'dışındaki' bü-
tün kararlan alabi-
lir" deniyor. Bu tüm-
cedeki "dışındaki"
sözcüğü tüzüğe "da-
hil" biçiminde yazıldı.
Böylece GÎK'e tanınan
yetki sınırsızlaştınldı.
Başsavcı, aynca yurtdı-
şı temsilciliklerin han-
gi ülkelerde açılacağı-
nın da rüzükte belirtil-
mesi ve parti yönetimi
için genel başkana ta-
nınan bazı kontenjanla-
nn iptal edilmesi için 2
ayn uyanda bulundu.
Başsavcının onayından
geçen bazı tüzük hü-
kümleri ise SP'nin de-
mokrasi çelişkisini or-
taya koyuyor.
£ans Topu'nu bir kişi tutturdu
I Haber Merkezi - Şans Topu'nda bu haftaki
anslı numaralar dün akşam yapılan çekilişle 5-
1-13-16-29 ve artı 5 olarak belirlendi. Şansh 6
lumarayı bilen 1 kişi 371 milyar 859 milyon
00 bin lira, 5 bilen 50 kişi 1 milyar 144 milyon
25 bin lira ikramiye kazandı.
Taylor kuralı Türkiye'ye uymadı
BANUSALMAN
ANKARA - Türkiye'de işadamlanndan
sonra hükümette üst düzeyde kabul gören
ABD Hazine Müsteşan Jobn Taylor'un
kendi adını taşıyan ikrisat kuramını, Mer-
kez Bankası'nın 1998 yılında Türkiye'ye
uyarlayan teknik bir çalışma yaptığı orta-
ya çıktı.Ancak, Merkez Bankası,Taylor'un
kısa dönem faizler kuJlanılarak düşük enf-
lasyon ve istikrarlı büyüme hedefine ula-
şıimasına dayanan kuramının, kronik enf-
lasyon yaşanan Türkiye'ye uymadığı sonu-
cuna vardı. Buna karşın şubat krizinden
sonra en önemli Merkez Bankası politika
aracı olarak kısa vadeli faizler sunuldu.
Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serden-
geçti, kısa vadeli faizlerin etkın olarak kul-
lanılamadığını Kasım 2001 'de itiraf etti.
Stanford Üniversitesi'nde görev yapmış
olan John Taylor, ABD Hazinesi'nin dış
yardunlar bölümünü yönetiyor. Taylor'un,
ABD Hazinesi'ndeki görevi, uluslararası
ekonomik ve fınansal konulann yanı sıra
IMF ve Dünya Bankası gibi mali kuruluş-
lan da kapsıyor. Taylor, IMF politikalan
uygulanması sırasında krize girmiş ülkele-
rin dış borçlannın ödenebilirliğinin sağ-
lanması için borç verilmesine karşı çıkar-
ken, "Batanlan kurtaracaksa IMF ka-
patıisın" eleştirisinde bulunmuştu.
Merkez Bankası Araştınna Genel Mü-
dürlüğü'nden Mehtap Kesriyeli ile Cihan
Yalçın'ınEkim 1998'deyayımlanan "Tay-
lor Kuralı ve Türkiye Uygulaması Üze-
rine Bir Not" başuklı çalışmalan, Jobn
Taylor'un geliştirdiği modelinTürkiye için
geçerli olmadığını ortaya koyuyor^Çalış-
maya göre; Taylor kurah, özetle "Üretün
dözeyinin veya enflasyon oranının uzun
dönem dengesinden sapması durumun-
da, Merkez Bankası kısa dönemli nomi-
nal faiz oranlarını değiştirerek enflas-
yoo oranı veya üretim düzeyini etkileye-
bilmektedir" mantığına dayanıyor.
Taylor kuralmı Türkiye'ye uyarlayan ça-
hşmada şu sonuçlara vanlıyor:
- Gelişmiş ülkeler için yapılan çalışma-
lar, bir para politikası aracı olarak kısa dö-
nemli faiz oranlannın enflasyonun doğru-
dan hedeflenmesi pobtikasıyia birlikte kul-
lanılması durumunda fiyat istikrannı sağ-
lamada ve istikrarlı bir ürerim düzeyinin
oluşturuhnasında diğer para politikası
araçlanndan (para ara, döviz kuru gibi)
daha etkih' olduğunu göstermektedir. Tay-
lorKuralı 'mn daha çokdüşük enflasyon ve
istikrarlı büyümeye sahip gelişmiş ülkeler
için geçerli olabileceği düşünülmektedir.
- Bir para politikası aracı olarak kısa dö-
nemli faiz orannun, yüksek ve kronik enf-
lasyona sahip Türkiye'de enflasyonun dü-
şürülmesinde ve fiyat istikrannın sağlan-
masuıda tek başına yeterince etkih oünası
beklenmemektedir. Kısa vadeli faizlerin
Türkiye'de etkin olamayacağını bu çalışma
ortaya koymasına karşın, şubat krizinden
sonra para politikası kısa vadeli faizlere
dayandınldı.
IMF kredisi için aclıııı atdıııal
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - ABD Hazine Müsteşan
John Taylor, işadamlanyla yap-
tığı temaslann ardından dün baş-
bakan yardımcılan Mesut Yıl-
maz, Devlet Bahçeli, Hüsamet-
tin Ozkan ile De\ let Bakanı Yü-
maz Karakoyunlu ve Maliye
Bakanı Sümer Oral'la görüştu.
IMF desteğıne yönelik olarak
Türkiye'nin atması gereken
adımlar üzerinde duran Tay-
lor'ın, terörün finansmanıyla il-
gili olarak da daha etkin çalışma
yapılmasını istediği belirtildi.
Taylor, Özelleştirme Yasası ve
yabancı sermayenin yatınm yap-
ması önündeki engellerin kaldı-
rümasına ilişkin çalışmalan göz-
den geçirdi.
Taylor, dün hükümet düzeyin-
de gerçekleştirdiği görüşmelerin
ardından Başbakanhk'tan aynhr-
ken açıklama yaptı. Taylor, IMF
veABD'ninTürkiye'den beklen-
tileri olup ohnadığı sorusu üze-
rine, yeni kredinin verileceğini
belirtirken "Ancak belirli adım-
ların atılması için tabii ki bek-
lenriler var" dedi. IMF'nın,
programın uygulanıp uygulan-
madığına bakarak kredileri vere-
ceğinin altını çizen Taylor,
"Programın doğru şekilde uy-
gulanıp uygulanmadığı takip
edilecektir" dıye konuştu. Tay-
lor, terörün finansman kaynak-
lanyla mücadeleyı de görüşme-
lerde ele aldıklannı belirtti.
TL'nin dolar karşısındaki de-
ğerinin tehlikeli olmadığtnı sa-
vunan Taylor, "Kur politikasın-
da etkin bir döviz kuru belir-
lenmeye çalışılıvor. Bu poliri-
kanın özellikle düşük miktar-
larda kalması önem taşıyor"
dedi. Taylor, ekonomik büyüme-
Taylor, MHP lideri Bahçeli'yle de göriiştü. (Fotoğraf: AA)
yi arthrmarun en önemli yolla-
nndan birinin düşük enflasyon
olduğunu savundu. Taylor, gö-
rüşmelerde Türkiye'deki yaban-
cı sermaye yatınmlan ve ulusla-
rarası ticaretkonulannı ele aJdık-
lannı, ancak uluslararası şirket-
lerle ilgili spesifik konulara de-
ğinmediklerini belirtti.
Taylor, ANAP'lı Birkan Er-
dal, Nesrin Nas ile DSP'li Er-
tuğrul Kumcuoğlu, MHP'li Sü-
leyman Sazak, AKP'li Vecdi
Gonül ve DYP'Ii Ufiık Söyle-
mez'le de yemek yedi.Milletve-
killerine bankacılıkla ilgili dü-
zenlemeyi soran Taylor'm "TB-
MM'den bugün (dün) geçer"
yanıtınıalınca "Bu.çokolumlu,
dönüm noktası olacak" dediği
aktanldı. Taylor'ın, "'Güçlü, so-
runlarını çözmüş bir Türkiye
bizim için çok önemli. Olumlu
şeyler yapılıyor ama başarı öy-
küsü için kararlılığın sürdü-
rülmesi gerekir" uyansmda
bulunduğu öğrenildi.
Küresel sermaye yön amyor
• Baştarafı 1. Sayfada
başlıkla ele alınacak "-
Güvenliğin geüştirilme-
si ve tehdide karşı ya-
nıt.
- İş dünyasında yaşa-
nan sorunların yeniden
tanımı.
- Fakirliğin azaltıl-
ması ve eşitliğin güçlen-
dirilmesine yönelik ça-
Iışmalar.
- Liderlik ve yönerici-
liğin yeniden tanımlan-
ması.
- Sürdürülebilir bü-
yumenin onarılması.
- Değerlerin paylaşı-
mı ve farldılıklara say-
gi-"
ilk olarak 1971 yılında
Avrupah işadamlarmın
bir araya gelmesiyle ya-
şama geçen Dünya Eko-
nomik Forumu, bugün
tüm dünya ülkelerinin
önem verdiği bır iş-siya-
set-ekonomi zirvesi hali-
ne geldi. Resmi toplan-
tısı her yıl ocak ayında
yapılan Dünya Ekono-
mik Forumu'nda, küresel
ekonomik ve siyasal po-
litikalar şekillendiriliyor,
ülkelerin yıllık raporlan
değerlendirilerek ulusla-
rarası yatınmJara ve ser-
maye akışına yön verili-
yor. Liderlerin çokuluslu
şirketlere kendi ülkeleri-
ne dair tüm raporlan ay-
nnhlı olarak aktardığı fo-
rum, kimi çevrelerce
"ülkelerin şirketler için
görücüye çıktığı yer"
olarak değerlendiriliyor.
New York'taki Da-
vos 'ta bu yıl aynca bir ilk
gerçekleşecek. Farklı
dinlerden 4O'ı aşkm din
adamı kültürler arası di-
yaloğun geliştirilmesi
için bir araya gelecek.
Dünya Ekonomik Foru-
mu toplantılannın yapı-
lacağı VValdorf Astoria
Oteli çevresinde ikiden
fazla kişinin maskeyle
dolaşması yasaklandı.
Polis, otel çevresinde
görülecek maskeli kişile-
rin tutuklanacaklanm
açıkladı. Maske kapsa-
mına kar maskeleri ve
yüzü kapatan fularlann
da girdiğini belirten yet-
kililer, gösteri yapacak-
lann yüzlerinin açık ol-
ması gerektiğini kaydet-
ti. Karara karşı çıkan
"Anti-KapitaüstYakın-
Grubu" adlı ör-
gütün mensuplan, yasa-
ğa rağmen maskeyle gös-
teri yapacaklannı açıkla-
dı.
Forumu protesto ama-
cıyla New York'a çok sa-
yıda göstencınin gelece-
ği tahmin edilırken küre-
selleşme politikalannı
protesto eden yaklaşık
200 gruba karşı New Y-
ork polisi, toplantılann
yapılacağı VValdorf Asto-
ria ve Intercontinental
otelleri çevresinde yoğun
gü\ enlik önlemlen ahna-
ya başladı. Otellenn çev-
resine geçişi engelleyen
büyük beton bariyerler
yerleştirildi. Toplantılar
sırasında görev yapacak
4 bin polisin büyük işyer-
lenni, havaalanı ve köp-
rüleri de kontrol alhnda
tutacağı bildirilirkenyet-
kililerin 3 eylem için izin
verdiği kaydedildi. Top-
lantılar sırasında olaylar
çıkması halinde, metro
sürücülerine tehlikeli
gördükleri duraklarda
durmama yetkisi verildi.
Ünlûler katılıyor
Katıhmın 25 bin dolar
olduğu toplantılara eski
ABD Başkanı Bill Clin-
ton ve eşi Hillarv Clin-
ton, Birleşmiş Mılletler
(BM) Genel Sekreteri
Kofi Annan, ABD Dı-
şişleri Bakanı Colin Po-
well. Afganistan'ın yeni
başbakanı Hamid Kar-
zai'nin yanı srra 30 dev-
let ve hükümet başkam
ve 100'den fazla dışişle-
ri bakanı kahlacak.
DEF'te Türkiye de
gündeme gelecek
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Dünya Ekonomik
Forumu (DEF) toplantılan
kapsamında yapılması planla-
nan "Türkiye'nin göriinü-
mü" konulu toplantıda, Türki-
ye'nin geleceği görüşülecek.
Toplantıda yabancı yatınmcı-
laraTürkiye'de yatınm ortamı-
nın iyileştirihnesi için atılan
adımlar anlatılacak. Forum
kapsamında Dışişleri Bakanı
İsmail Cem'i yoğun bir gün-
dem bekliyor.
• "Türidye'iningörününıü"
konulu toplantı, 3 Şubat Pazar
günü gecesi Waldof Astoria
otelinde gerçekleşecek. Top-
, lantıda "Ekonomik politika
yoluyla neler çözümlenebilir,
siyasal liderliğin sorumluluk
alanına neler giriyor?" soru-
lanna yanıt aranacak. Türki-
ye'nin yeni lider adaylanndan
biri olarak boy gösterecek olan
Cem, dışpolitika açısından bü-
yük önem taşıyan ikili temas-
lar da gerçekleştirecek.
Cem'inABD Dışişleri Bakanı
Colin Powell, Yunanistan Dı-
şişleri Bakanı Yorgo Papand-
reu, Afganistan Dışişleri Ba-
kanı Abdullah Abdullah ve
İsraıl Dışişleri Bakanı Şimon
Küreselpolitikalara
karşısivilalternatif
Peres ile bir araya gelmesi ön-
görülüyor. Cem'in Kofi An-
nan'ı da ziyaret etmesi bekle-
niyor. Cem'in. Powell ve Ab-
dullah ile yapacağı görüşme-
lerde öne çıkacak konular ara-
smda Afganistan'ın yeniden
yapılandınlması ve Türki-
ye'nin rolü yer alıyor.
Filistin lideri Yaser Ara-
fat'ın Ankara'ya ilettiği mesaj
ve Ankara'nın değerlendirme-
leri de Cem'in Şimon Peres ile
görüşmesinde Israil tarafina ak-
tanlacak. Toplantılann ikinci
günü Cem, Powell, NATO Ge-
nel Sekreteri Lord Robertson,
AB Dış Pohtika ve Güvenlik
temsilcisi Javier Solana ve
Fransa Dışişleri Bakanı Hubert
Vedrine ile birlikte "İstikrarü
bir dünya için bir koalisyon
oluşturmak:Yükü kim payla-
şacak?" konulu panele kahla-
cak. Bakan öğleden sonra "Or-
ta Asya'ya genel baloş" konu-
lu panele katıldıktan sonra
M
Avrupa ortaya bir dış politi-
ka koyabilir mi?" tartışması-
na kahlacak. Devlet Bakanı
Kemal Derviş ise cuma günü
"Dünya ekonomisinde küre-
sel büyümenin tesisi" konulu
toplantıyı yönetecek.
Ekonomi Servisi - Dünya
Ekonomik Forumu'yla eşza-
manlı düzenlenen ve "Küresel
saldırıya karşı küresel dire-
niş" sloganıyla Brezirya'mn
Porto Alegre kentinde örgütle-
nen Dünya Sosyal Forumu'na
130 ülkeden 60 bini aşkın insa-
nın kahhnası bekleniyor. Kü-
resel sermaye hareketine mu-
halif gruplann oluşturduğu
ikinci büyük sivil girişim ola-
rak nitelendirilen foruma 5 bi-
ni aşkın siviJ örgüt kaülıyor.
Gruplar, kendi deyimleriyle
"zengini daha zengin, yoksu-
lu daha yoksul eden küresel
politikalara" karşı alternatif
bir dünya düzeninin var edile-
bileceği savunusuyla, "shil bir
küresel yaklaşımın" oluştu-
nümasını hedefliyor. Beş gün
sürecek forum boyunca yapıla-
cak seminerlerde, daha önceki
kitlesel protestolara paralel ye-
ni gösterilerin örgütlenmesi
amaaylayeni stratejiler belirle-
necek. Porto Alegre toplantısı-
nın diğer gündem maddelerini
ise dünya ekonomisinde yaşa-
nan durgunluk, Arjantin krizi,
ABD'de yaşanan 11 Eylül sal-
dınlan ile sonrasındaki geliş-
meler ve dünya banşı oluştura-
cak. Seattle eylemlerinin lideri
Jose Bove de Porto Alegre'de
olacak. Bove, AFP haber ajan-
sıyla yaptığı söyleşide, Porto
Alegre toplantısının, katılacak
olan pek çok siyasetçiyle bir-
likte, küreselleşme karşıtı ha-
reketin meşruluğunu gözler
önüne sereceğini vurgulayarak
"Artık anlamaya çalışan ve
sorgulayan onlar" dedi.
Küreselleşme karşıtlannın
öne çıkanbirbaşka ismi ise Ar-
jantin krizinin "serbest tica-
ret polirikasının yarattığı fe-
laketin en açık kanıtı oldu-
ğunu" savunan Bernard Cas-
sen. Cassen ve grubu, yoksul-
lara karşılıksız mali destek ve-
riimesi amacıyla bir dünya ver-
gisi oluşturulması gerektiğini
öne sürüyor. Sokak çatışmala-
nna yönelik endişeler ve Bre-
zilya Işçi Partisi üyelerine ge-
len ölüm tehditleri nedeniyle
güvenlik önlemleri de sıkılaş-
tınldı. Brezilya'h yetküiler, fo-
ruma Ispanya'mn Bask bölge-
sinin bağımsızlığmı savunan
ETA Örgütü gibi yapılanmala-
rm katılacağj duyumunu aldık-
lanm belüterek hiçbir şiddet
olayını hoş görmeyeceklerini
söyledi.
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
ayrımını ve kamu düzenıni bozacak konuşma ve
davranışlarda bulunmayı suç saymak. Bu suçu iş-
leyenleri para ve hapıs cezas/na çarptırmak.
Hemen vurgulayalım; bunlar sadece bize özgü de-
ğil, evrensel suçlardır. Demokrasisini rayına oturt-
muş hemen her ülkede benzeri yasa hükümleri var-
dır. Her ülke, kendi gerçeklerinden yola çıkarak bu
düzenlemeleri yapmıştır.
Ingiltere'de terör örgütünün görüntüsünü ve sesi-
ni yayımlamak da suç sayılmıştır.
Norveç'te bir kişiye etnik kökenı nedeniyle haka-
ret etmenin, ırk, din aynmı yapmanın yanı sıra eşcin-
sellerı aşağılamak da kamu düzenini bozucu suç ola-
rak kabul edilmiştir.
Yunanistan Ceza Yasası'nın 192. maddesine gö-
re, kamu düzenini bozmanın yanı sıra yurttaşlar ara-
sında kırgınlık ve uyumsuzluk yaratmak da suçtur.
Danimarka'da ırk, renk, milliyet, cinsiyet ayrımı yap-
mak, bu yolda açıklamada bulunmak ve bu yönde-
ki bilgıleri yaymak da suç.
Fransa'da aynmcılığı körükleyen şarkı sözünün ce-
zası 5 yıla kadar hapsi gerektirebiliyor.
Bizdeki mevcut düzenlemeler de bu ülkelerinkine
benzer. Içine bır ölçüde kendi gerçeklerimizi koymu-
şuz. Demokratikleşiyoruz adı altında getirilen deği-
şikliklerse bizde ilk şu çağrışımı yaptı:
Birinci amaç, devîeti, kamu düzenini değil, hükü-
meti korumak!
Yargıçlara güven
Yürürlükteki 312. madde, dil, din, ırk, bölge gibi her
tüıiü aynmcılığı 1 yıldan 3 yıla kadar hapisle cezalan-
dırıyor. Devamında şöyle diyor:
"Bu tahrik, umumun emniyeti için tehlikeli olabile-
cek bir şekilde yapıldığı takdirde, faile verilecek ceza
üçte birden yanya kadar arttırılır."
Tartışılan değişiklikte bu bölüm şöyle:
"Sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığı-
na dayanarak insanlan birbinne karşı kamu düzenini
bozma olasılığını ortaya çıkaracak bir şekilde..."
Aslında burada "olasılık" yerine "kamu düzenini
bozmak" biçiminde net bir tanım konsa sorun çözü-
lecek.
159. maddeye geçelım. Mevcut durumun özü şu:
"Türklüğü, Cumhuriyeti, Büyük Millet Meclisi'ni,
hükümetin manevi şahsiyetini, bakanlıklan, devletin
askeri veya emniyet muhafaza kuvvetlerini veya ad-
liyenin manevi şahsiyetini alenen, tahkir ve tezyif..."
Değişiklikte ise yukandaki kurumlann adı aynen
korunup şu eklenmiş:
"...veya bunlan temsil eden birkısmını..."
Bu da tıpkı olasılık gibi içine her şeyin konabitece-
ği bir kavram.
Konunun kamuoyu önünde çok da tartışılmayan
bir başka boyutuna geçelim:
Yargıçlara güven!
Yargının içinde bulunduğu durum herkesin gözü
önünde. Sadece sözünü ettiğimiz maddeler açısın-
dan bakarsak; hükümetin yargıçlara geniş takdir hak-
kı vermiş gibi göründüğünü, ancak gerçeğin böyle
olmadığını söyleyebiliriz. özellikle 159'daki değişik-
likle suçun kapsamı çok genişletilerek bu tür dava-
lann mutlaka mahkûmıyetle sonuçlanmasını sağla-
mak gibi bır amaç dikkati çekiyor!
2001 yılı eylül, ekimini anayasa değişiklikleriyle ge-
çirdik. 34 maddelik bu değişiklıklerin içinde gözaltı
süresinin kısalmasından kişi hak ve özgürlüklerinın
genişletilmesine kadar bir dizi yeni düzenleme var-
dı. Tartıştığımız maddeier de bu düzenlemenin yasa-
lara indirgenmiş hali.
Anayasada düşüncenin alanını genişletelim diyo-
ruz, yasalarda talanı genişletiyoruz. Ardından da ola-
sılık mı diyelim, ihtimal mi diye tartışıyoruz. Bunun
adına da uyum diyoruz... Siyasette uyum buysa...
Bir ihtimal daha var...
ankcum@ttnet.net.tr
AKP Wcvshington
y
a
temsücüik açacak
ALPER BALLI
WASHINGTON -
ABD'de bulunan AKP
Genel Başkanı Recep
Tayyip Erdoğan. parti-
sinin Washington'da
temsilcilik açmayı plan-
ladığını bildirdi. Erdo-
ğan, Türkiye'nin Islam
dünyasma model olarak
gösterilmesiyle ilgili ola-
rak Başbakan Bülent
Ecevit ile kendilerinin
"model" anlayışlanmn
farklı olduğunu belirte-
rek "Ecevit seçimden
önceki söylemini bırak-
tı" dedi. '
NewYork'ta yapılacak
"Dünya Ekonomik Fo-
rumu" toplantısına ka-
tıhnak üzereABD'de bu-
lunan Erdoğan, Was-
hington'da kaldığı Svviss
Otel'de Türk gazeteciler-
le toplantı düzenledi.
Konuşmasmda ABD ve
dünyada yakm hissettik-
leri partilerle daha da ya-
kınlaşma çabası içine gi-
rerek bir dünya partisi ol-
mayı hedeflediklerini be-
lirten Erdoğan, ABD'de
hangi partiye yakın ol-
duklan sorusuna yaruC
vermekten kaçındı. Bir
gazetecinin, "Değiştik
diyorsunuz ancak sizi
burada hâlâ İslamcı gö-
rüyorlar" yönündeki
sorusu üzerine Erdoğan
şöyle konuştu: "Benim
kendime ait değerlerim
var. Toplumun gerçek-
lerine uygun kabuk de-
ğişimi derseniz. bu be-
nim gençliğimden beri
uyguladığım bir şey.
AKP'yi kurarken de
dünyayı, siyasi hareket-
leri inceleyerek progra-
mı ortaya koyduk. Bizi
değerlendirecek olan
tüzüğe, programımıza
bakıp değerlendirsin."
TSİP UJRKIYE SOSYALİSTİŞÇI PAflf/S/ YÖNETİCİLERİNDEN,
ÖDP PARTt MECÜSİÛYESİ, ,
SOSYALİST İNSAN
JS44-.»
VELİ GÜRCAN'ı
YİTİRDİK.
BAŞIMIZ SAĞOLSUN
DOSTLARI
31 Ocak 2002 Pefşembe (bugün) Saat 13 OO'te, ÛDP Bornova
llçe Merkezı onunde (Gedız Cad. Şakır Dağüstu Srtesö
yapılacak cenaze torenının ardından Bomova Mezarlığı'nda
toprağa venlecettr