18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 OCAK 2002 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA IV | JI j I U J \ [email protected] 13 Ulusalla evrenseli özgür bir potada birleştiren usta ozanın yüzüncü doğum yıldönümünü kutluyoruz Nâzınt içinüç kırmızı karanfil ^EDENIGLTtSEL ISâzun Hikmet'in yüzuncü do- ğum yıldönümünü kutluyoruz. 1902'de Selanik'te doğan şair, 1963'te "düşlerinin beyaz kenti ^Moskova'da" sürgünde öldü. O za- rnandan bu yana da nice sular aktı köprülenn altından. Nâzım'ın 1924"te tabutunun başmda nöbet tııtmakla övündüğü Lenin, Kızıl Nleydandaki anıt mezannda bir sembol bile değil artık. Heykelleri, eskı sosyalist ülkelerin alanlanndan protesto göstenlenyle kaldınldı. Oysa Nâzım. ömrünün sonuna dek gençlik ülküsüne, yani Ekım Dev- rimı'nin ıdeallerıne bağlı kaldı. Yaşadığı donemde, ozellıkle de 20. Kongre'den sonra, Komünist Parti'den aynlan Fransız aydınlany- la tartışmalara girdiğini, Stalinizme karşı olmakla bırlıkte komünist re- jimin düzeltilebileceğine olan inan- cının en umutsuz durumlarda bile sarsılmadığını söyleyebiliriz. Şair. kuşkusuz, sürgünde bir iki- lem yaşadı. Tüm varoluşunu adadı- ğı ülkünün eksiklenni. baskıcı yö- nünü, yanlış uygulamaları. "halk demokrasileri r> ndeki demokrasi yokluğunu keşfetti. Ama "Otobi- yografi" adlı şıirinde. kendisinı par- tiden ayırmak istedilerse de bunun "sökmediğiııi" yazdı. Ve yaşadığı bunalımı, ifade özgürlüğünün öne- mini, eleştirel düşüncenin izdüşüm- lerini nedense yaratıcı etkınliğıne yansıtmadı. Bu konudaki muhalif tavnnı bazı yakınlannın, özellikle de Zekeriya Sertel'ın yazdıkların- dan bıliyoruz. 'Sevdahnız komünisttir* Ne var ki Nâzım Hikmet ne bir sı- yasal lider, ne de bir ideologdur. O, çağımızın en önemli şairlerinden biridir. Dolayısıyla şiirini salt siya- sal bir yaklaşımla yorumlamak in- dirgemeci bir tutum olur. Sanat, eğer evrensel bir öz taş,ıyorsa. gün- diye özlemden yanıp tutuşarak ses- lendiği Türkiye' nin pasaportunu ta- şıyordum. Nâzım Hikmet yaşasaydı bugün yüz yaşında olacaktı. Oysa bir şi- irinde "insanoğlunun ömrü/bel- ki liizumundan fazla kısa / belki lüzumundan fazla uzun "diye yaz- masına karşın altmış bir yaşında, Prag baharından altı, Berlın duvan- nın çökmesinden ise yırmi altı yıl önce öldü. Lüzumundan fazla yaşa- dığını söyleyemeyiz. Yirminci yüz- yılın sonunda dünyamızın geçirdi- ğı büyük dönüşümleri göremedi. Sovyetler Bırlıği'nde buzlar çözü- lürken bu denn oluşumdan gerekli dersı çıkaracak zamanı da olmadı Yine de geçen yüzyılı en ıyi anlatan şiirlerden bınni o yazdı: Asrım sefîl, asrım yüz kızartıcı, asrım cesur, 1 anat, eğer evrensel bir öz taşıyorsa, günceli, siyasal görüş ve ideolojileri aşmalıdır. Bu anlamda Nâzım Hikmet'in yapıtı elbette insancıl ve evrenseldir. Asıl önemi ise bence Türk şiirinde yol açtığı yenilikçi hareket ve gelişiminin belli bir evresinde geleneksel halk yazınıyla kurduğu bağ çerçevesinde aranmalıdır. celı. siyasal görüş ve ideolojileri aş- malıdır. Bu anlamda Nâzım Hik- met'in yapıtı elbette insancıl ve ev- renseldir. Ama onun şiirini, yaşadı- ğı dönemden ve siyasal savaşımın- dan da ayn düşünemeyiz. Nâzım Hikmet'in asıl önemi, ben- ce Türk şiirinde yol açtığı yenilikçi hareket ve gelişiminin belli bir ev- resinde geleneksel halk yazınıyla kurduğu bağ çerçevesinde aranma- lıdır. O. ulusalla evrenseli özgür bir potada birleştiren ender sanatçılar- dandır çünkü. Cahit Sıtkı'nın. En yavuz evlâdı bu memleketin Nâzım ağabey hapislerde çürür dizeleriyle bıten şiirine gönderdiği yanıtta şöyle seslenir Bursa'dan: Sevdalınız komünisttir On yıldan beri hapistir yatar Bursa kalesinde. Bu şiirin bir yerinde. Memleket toprağındadır kökü Bedreddin gibi taşıryükü demesi boşuna değildır. Gerçekten de Anadolu toprağına, ulusal kültü- rümüzün içıne kök salmıştır Nâzım Hikmet'in şıiri. Bu kültürden fışkı- ran söz, kendi biçim özellikleri için- de tikelden genele, ulusaldan evren- sele doğru bir gelişim izler. Yalnız- ca Avrupa'da değil, dolaştığım her yerde. gittiğim her ülkede, yabancı dostlanm Nâzım Hikmet'in ülke- sinden gelen biri olarak karşıladılar beni. Çünkü onun dilini konuşuyor, onun Sen şimdi yalnızca saçımın akııtda infarktında yüreğimin almmın çizgilerindesin memieketim memleketim memieketim ve kahraman. Dünyaya erken gelmişim diye kahretmedim hiçbir zaman. Ben yirminci asırlıyım ve bununla övünüyorum. Şimdi yırmı binnci yüzyıldayız ve Nâzım'ın uğruna hapislerde yat- tığı, sürgünlerde öldüğü sınıfsız top- lum özlemi bir ütopya bile değil ar- tık. Nâzım Hikmet bugün yüz yaşın- da. yani aramızda hâlâ. Çünkü şiir- lerini bugün de okuyor, duygulanı- yoruz. Ve ne yazık ki Moskova'da Novodivitçiye mezarlığında gömü- lü. 1982 yılında mezannı ziyarete gittiğimde şunlan yazmıştımgünlü- ğüme: "Üç kırmızı karanfil götürdüm Nâzım'a. Doğrusu şairimize yakışır bir mezar yapmışlar: Biraz öne eğfl- miş, hamle yapar gibL Sanki kaya- mn içinden çıkıp yanıma gelecek." Vasiyetinde Anadolu'da bir köy me- zarlığına gömülmek isteyen Nâzım Hikmet'in kemıklen umanm bir gün yurduna getirilir. Cameron Crowe'\m yönettiği 'Vanilla Sky y dün gösterime girdi Rüya gerçek olursa... KARMAŞIK İLİŞKİLER YUMAĞI - New Yorklu yayıncı Aames'in (Tom Cruise) Sofıa'yla (Penelope Cnız) tanışmasmın ardından tüm yaşamı altüst olur. Kültür Senisi - Dün vızyo- na giren, yönetmenliğinı ve se- naristlığını Cameron Cro- weun yaptığı 'VanillaSky' ad- lı fılmde başrollen Tom Cru- ise, Penelope Cnız, Jason Lee ve Cameron Diaz paylaşıyor. Crovve, filmi çekmeden ön- ce Tom Cruise'un önensı üze- nne yönetmen Alejandro Amenâbar'ın bir Ispanyol ge- rilımı olan 1997 yapımı 'Aç Gözünü' (Abre los Ojos) adlı yapıtını izler. 'Jerry Magu- ire'da da Cruise'la çalışan Cro- vve, Amenabar'ın yaptığı bu filme adeta tutulur. "Bu filmi gördükten sonra birbaşkaversiyonunuçekmeküzere hemen çalışmalara başladım. Amenabar'dan izin almadan ön çalışmalara başladık. Bu du- runı beni rahatsız ediyordu fakat sonradan Amenabar'la konuştuğumuzda Jerry Ma- guire' adlıfümimiçokbeğendiğinivebizim bu çalışmamızı onayladığını söyledi." Bu onayın ardından Vanilla Sky'ı yazan Cro\ve çekimler için çahşmalara başlar. Filmde Cruise, göz kamaştıncı bir yaşam tarzı olan, yakışıklı. zengın ve karizmatık New Yorklu yayıncı David Aames rolün- de. Aames, yaşamında her şey göz kamaş- tıncı gibı görünse de aslında içten içe bir şeylerin eksik kaldığını hisseden biradam- KARİYERİ İÇİN ÖNEMLİ - Aames'in sevgilisi rolûndeki Cameron Diaz film teklifini hiç düşünmeden kabul etnıiş. dır. En iyi arkadaşı Aaron'la (Jason Leei partiden partiye günübirlik yaşamaktadır. Sevgilisi Julie'yle (Cameron Diaz) tama- men özgür bir yaşam sürdüğünü düşün- mektedir. Bir gün Sofia (Penelope Cruz) ile tanı- şan Aaemes ona âşık olur. Aaemes'in gör- düğü, bir cinayet suçlaması ve sürekli So- fia'yla ilişkisine dair kanşık hayallerin yer aldığı bir rüyası gerçeğe dönüşecek ve yaşamını altüst edecektır. Film bu noktadan sonra tam bir fantastık bir havaya bürünür. Aames cinayet suçlamasıyla hapıshaneye düşer ve Sofia'yı aklından çıkaramaz. Crovve, filmi için 'evrensel bir versiyon' tanımını kullanıyor. "Bence'Aç Gö- zünü'. Amerikanlaştınlmış, benim çektiğimse evrensel. Filmdeki ka- rakterlerevTenseldL Onlan hissede- biliyordum. Onlan ben de yazabüir- dim diye düşündüm ve yazdım." Vanilla Sky, bırçok yönüyle alı- şıhnadık bir film. Şiddet sahneleri ve kendıne özgü anlatınuyla olduk- ça sarsıcı. Aynca çoğu filmlerde ıkiz kulelenn silinmesine karşın Vanilla Sky'da buna gerek görül- memiş. Yetişkın bu" seyirci kitlesi- ne hıtap eden hıkâye oldukça kan- şık. Sanki 5000 parçalık bir yap boz ve seyırcınin bunu bir araya getır- mesi gerekiyor. Penelope Cruz ise daha önce 'Aç Gözünü' filmindeki Sofia rolünü yeniden canlandırmakta hiç tereddüt etmemiş. "Aç Gözünü, kariyerimde en önem verdiğim filmlerden biri. İki film de insanlan düşün- düriiyor ve hikâye tarüşmaya açık. Seyirci- ter sinemadan çıkarken havanın nasıl oldu- ğunu değfl filmi konuşuyorlar. Eminim bir- çok kişi tekrar tekrar izlemek isteyecek. Film, aşktan ve hayatta yapOğumz seçimler- den bahsediyor. Seyirci gözüyle iziediğimde içimde tam bir duygu firünası yaşadıgunı hissettim. Güldürdüğü, ağlatüğı kadar kor- ku ve ktzgmlık da yaraüyordu." (Film Review dergisinden çeviren Yıl- maz Güney) Sadberk Hanım Müzesi koleksiyonu Japonya'da Genç kalemler Cumhuriyet'te... Kültür Senisi - VKV Sadberk Hanım Mü- zesı'nden seçilen örnekler 'Türkiye Kültür Hazinelerinden Seçme Eserier, Sadberk Ha- nım Müzesi Koleksiyonu' adıyla 9 Şu- bat-20 Ekım tanhlen arasınd'a Ja- ponya'dakı Fukuoka Eyalet Mü- zesi ile Ivvakı, Okazakı ve Shi- zuoka sanat müzelerinde ser- gılenecek. 'Anadolu Uygariıklan Mü- zesi' olarak da tanımlanan Sad- berk Hanım Müzesi'nden seçi- lip götürülecek toplam 621 yapı- tı kapsayan sergi. prehıstorik çağ- lardan 20. yüzyıla kadar Anadolu'da yaşayan uygarlıklarla bu uygarlıklann yarat- tığı kültür varlıklannı ıçenyor. Koleksiyonda, klasik döneme ait yapıtlann yani sıra Iznik çinileri ve 17. yüzyıldan 20. yüzyıl başlarına uzanan dönemın kadın giysi- lenyle Türk-İslam sanat ürünleri yer alacak. 2003 yılı, Japonya'da 'TürkiyeYıh' ılanedıl- di. Kültür Bakanı İstemÛıanTalav, 'Tür- kiye Kültür Hazinelerinden Seçme Eserier. Sadberk Hanım Müzesi Koleksiyonu' sergısını, Türkiye Yılı etkınliklerinin başlangıcı olarak kabul ettiğinı söyledi. Vehbi Koç'un eşinin adını ta- şıyan ve Türkiye'nin ilk özel müzesi olan Sadberk Hanım Müzesi. 14 Ekım 1980"dehizme- te gırmıştı. Arkeolojik Eserier ve Türkİslam Eserleri bölümlerinden olu- şan müze, 1989 yılından bu yana açtığı sergı- lerle Fransa, Almanya, Amenka. Japonya gı- bi ülkelen Anadolu kültür ve uygarlıklanyla tanıştırdı. (0 212 347 00 52-143) SANA Sensizim yine, uzanmışım yatağıma Karşımda ayna... Seni görüyorum, uzakta ve içimde, Hep benimle yan yana... insanın sevmesi ne güzel. Değil mi? Yetmez mi artık dert etme bana Uzak olmak düşünmek, senden ayrı seninle... O kadar yorgunum ki, birtürlü atamıyorum ezikliğimi. Bazen isyan ediyorum; Duygularımın varlığına, sonsuzluğuna Dalıp gidiyorum her an Sana seslenen satırlarıma Baktığımda yine sen, seninle eş, Seninle yoldaş çağrısı yapan beni Görüyorum gönlümün taaa derinliğinde seni... Yılmadan, usanmadan bir ömür boyu sevmeyi, içimden gelerek vaat etmişim sana Bilmelisin can yoldaşım, Bırakmayacağım seni, Severek ÖVMEYİ... ÖMER DEMİREL KARANLIK ŞEHRİN BEYAZ EVLERİ Karanlık şehrin Beyaz evleriydi. Aklımda kalan geniş avlulannda gezen ak topuklu kızlar. Sadece beyaz topuklarından, haberdar delikanlılar Karanlık şehrin beyaz evlerindeki insanlar umuda ekmek ekmeğe umut diyen Sadece gebeliğinde bilirdi kadın olmak için kadınlar. Bilmezdi beyaz evlerde yaşayan kadınlar korku duygulann en cücesidir, yüreklerde devleşir, devteştirir acılar. KADRİYE MENEKŞE EStNTÎLER ZEYNEP ORAL Kutlama... Anma... EleştirL. Bilıyorsunuz, kımilerı, fena halde kızıyor, yine mi Nâ- zım Hikmet, yeter artık diye... Ama bunu dıyen gaze- tecılere, ozellıkle köşeyazartannasormak gerek, bizsı- zın akşam yemeklerinızi. eşlennızı, annenızı ya da ke- dinızi, köpeğinızi her gunokumakzorundamıyız diye... Bir kesım, Nâzım Hikmet'in yuzuncu yılının, tiyatro, şıır, konserlerle kutlanmasına karşı çıkıyor, onu "en akıl- cı, en güzel anma şeklı, ışçı sınıfının örgütienmesidtr" diyor. Bence bırı, ötekıne engel değil. Madem Nâzım Hikmet, ınançları, ıdeolojısı, sanatı. eserlenyle bir bü- tündür. bırakın dıleyenler onu şıırten, tıyatrosu, fılmle- nyle ansın, dıleyen ondan ışçı sınıfını örgütlemek ıçın yararlansın. Ama kimse "ışçı sınıfını örgütlemek" ışi- ni, zaten fazlasıyla çalışan Nâzım Hikmet Kültür ve Sa- nat Vakfı'ndan beklemesin. Sendikalar ne güne duru- yor? Kımileri Kültür Bakanlığı'nın katkılanna karşı çıkıyor, şaın anmasına, yüceltmesine çok öfkelenıyor. Işte bu- na katılmıyorum. Evet, bu devlet Nâzım Hıkmet'e çok uzun yıllar çok zulüm etti. Ama Türk şairi için bugün Kültür Bakanlığı kollan srvadıysa, UNESCO'ya başvu- rusuyla yuzüncü ythnı dünyaya yayıyorsa, Fazıl Say'ın "Nâzım" esen gıbı senfonık bir yapıt kazandırdıysa, (ornekleri çoğaltabilirim) ben ancak mutlu olur, teşek- kür eder, keşke daha çok olanağı olsa da daha çok şey yapabilse denm. Yine "O, banka duzenine karşı hep mücadele etti" diyerek, şimdi kitaplannın Yapı ve Kredi Yayınlan'ndan çıkmasına da fena öfkelenenler var. Doğrusu bu anla- şılması zor, tuhaf. hatta gülünç bir durum. Bunu söy- leyenler herhalde onun yasaklı yıllannı, şiırlennı elden ele, defterden deftere gızlıce, bölük pörçuk, yanm ya- malak, doğru yanlış kopyaladığımız gunleri yaşamadı... Keşke Yapı Kredi Yayınlan, yalnız Nâzım Hikmet'in de- ğil, daha birçok şaırimizın tum eserlerinı, boyle özenli ve ciddi biçımde yayınlasa... Yıllarca Cem Yaymları'na, Memet Fuat ve Adam Yaymları'na her fırsatta teşek- kür ettim, şimdi de Yapı Kredi Yayınlan'na teşekkür borçluyum. Bir yaygın eleştırı var kı, ona kesınlıkle katılıyorum. Medyada Nâzım Hikmet'in, bütunlüğunden, duşun- celerınden, eserlennın ıçerığinden koparılıp yalnız aşk- lanyla gundeme getınlmesı... Bu, medyamızın genel tu- tumudur. Yalnız Nâzım Hıkmet'e ılişkın değil, her ko- nuda aynı tavn secgıler Ama şımdı önümuzde bu olumsuzluğu gıderecek ıyi bir fırsat var. Vakfın duzenledığı "Uluslararası Nâzım Hikmet Sempozyumu"... Bakalım bu eleştıriyi yapan- lar, MımarSınan Ünıversrtesı Odıtoryumu'nu doldura- cak mı? Mıllet kapılardan sığmayacak mı? Ve medya- mız, televizyon kanallanmız bu sempozyuma ne kadar yer ayıracak? Ve çok merak ediyorum, şu son eleştiri- yı getirenlenn kaçta kaçı bu bılımsel toplantıyı ızleye- cek? Sız bu yazıyı okuduğunuzda, uç günluk sempozyu- mun binnci günü geçmiş olacak. (Tum programı 24 O- cak tarihli Cumhuriyet'te okuyabılırsınız. Ne yazık ki, medyamız, programı, sempozyum duyurusunu bile yayınlamaya yer bulamadı!) Sempozyuma çok ılgınç bir de sergı eşlik edıyor: Rusya Devlet Kütuphanesı, Millı Kütüphane ve Nâzım Hikmet Vakfı'nın ışbirliğıyle düzenlenen sergı şairin dünyanın çeşitlı yörelennde, çeşıtlı dillerde yayınlanmış kitaplannı ılk kez bir araya getıriyor. Kitaplann getırıl- mesınde Rusya'nın Ankara Buyükelçisı Lebedev'ın ve Istanbul Başkonsolosu Veliçkin'ın buyük katkısı oldu. Bu sergı Istanbul'dan sonra Türkiye'nin çeşitlı kentle- rinı dolaşacak. Sempozyumun yabancı katılımcıları arasında, Rus- ya'dan Turkolog ve Moskova Doğu Dıllerı Enstrtüsü Başkanı Svetlana Uturguari, Nâzım Hikmet'le çalış- mış. onun Rusya'daki tum oyunlarını ızlemiş. yakın dostu, araştırmacı Antonina Scerçevskaya ve Nâzım Hikmet'in yapıtlanndan çevnlen filmlerin senanstı Mar- garita Malayeva var. Ingılız şair Richard McKane, Lübnan asıllı şairAdonis. Danımarkalı şair Erik Stinus. Alman şairier Monika Carbe ve Dietrich Gronau, is- raılli şair Hava Pinhas Cohen, Azerbaycan Yazarlar Bııiığı Başkanı Anar Rızaev var. Bu şaırierın çoğu, Nâ- zım Hikmet'in şiirlerinı kendı dillenne çevırmişler. Fark- lı dillerde, farklı toplumlarca Nâzım Hikmet'in nasıl al- gılandığını anlayabilmek için bence bulunmaz bir fır- sat. Evet, "Nâzım Hikmet Yüz Yaşında" etkinlıkleri sürü- yor ve sürecek. Ülkemizde Nâzım Hikmet öyle uzun yıllar yasaklan- dı, esen yok sayıldı, unutturulmaya, ızi silinmeye çalı- şıldı kı, şımdı bu yapılanları, bu yolda çaba gösteren- lerı, bu etkinliklerden heyecan duyanlan, bu etkinlıkler- lezengınleşenleri kımsenın horlamaya hakkı yok. Eleş- tinlerde de yıkıcı değil yapıcı olunmalı. Nâzım Hıkmet'e hâlâ "vatan haıni" deyıp, küfür edenleri bir yana bırakıyorum. Onlar rflah olmaz. e-posta: zeynep«> zeyneporal.com Faks:(0 212)25716 50 BUGUN • MSÜODİTORYUMl nda saat 10.00 - 12.30da UluslararasıNâzun Hikmet Sempozyumu kapsamında AtiOa Dorsav'ın yönettiği 'Nâzım Hikmet Sinemasına Bakış' ve saat 14.00- 16.30'da Zeynep Oral'ın yönettiği 'Nâzım Hikmet'in Oyun Yazarlığı' konulu oturumlar. (0 212 252 63 14) • AKM'de saat 11.00'de Ü)SO konseri. Şef Konstantin Krimetz, solistler trompet sanatçısı Sergei Nakarakov ve pıyanist Vera Nakariakova. (0 212 243 10 68) 1. AFM FİLM FESTİVALİ'NDE BUGUN • AFM l'de saat 12.00'de Andrew Dominikin 'Katil', saat 15.00te CoryMcAbee'nin 'Amerikalı Astronot', saat 19.00 da Darren Aronofsky nin 'Bir Rüya İçin Ağrt'. saat 21 30da MichaelCuesta'nın 'LongIsland Karayohı', saat 24.00'te \lrginie Despentes'in 'Düz Beni' adlı filmlerinin gösterimi. (0 216 454 15 55) • AFM 2 de saat 12.00'de Meredith Monk'un 'Günlerin Kitabı', saat 15.00'te JoelCoenin 'Orada Olmayan Adam', saat 19.00'da Richard Glarzer, Wash West'in 'Kıjakçı', saat 21.30'da llan Duran Cohen ın 'Cinsiyetlerin Kanşımı'. saat 24.00'te "Dünyanın Merkezi' filmlerinin gösterimi. (0 216 454 15 55) • BİLGİ ÜNtVERSİTESİ SIRASELVİLER KAMPUSU'nda saat 15.00'te 'Türkiye'de Sinema Yapmak / Finans, Hukuk ve Olasüıklar" konulu sohbet. Katılımcılar: Faruk Günaltav, Ömer Vargı, Avfer Tokatüoğlu, Ömer Tuncer. (0 212 216 22 22)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle