Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26 OCAK 2002 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
IV | JI j I U J \ kuttur@cumhuriyet.com.tr 13
Ulusalla evrenseli özgür bir potada birleştiren usta ozanın yüzüncü doğum yıldönümünü kutluyoruz
Nâzınt içinüç kırmızı karanfil
^EDENIGLTtSEL
ISâzun Hikmet'in yüzuncü do-
ğum yıldönümünü kutluyoruz.
1902'de Selanik'te doğan şair,
1963'te "düşlerinin beyaz kenti
^Moskova'da" sürgünde öldü. O za-
rnandan bu yana da nice sular aktı
köprülenn altından. Nâzım'ın
1924"te tabutunun başmda nöbet
tııtmakla övündüğü Lenin, Kızıl
Nleydandaki anıt mezannda bir
sembol bile değil artık. Heykelleri,
eskı sosyalist ülkelerin alanlanndan
protesto göstenlenyle kaldınldı.
Oysa Nâzım. ömrünün sonuna dek
gençlik ülküsüne, yani Ekım Dev-
rimı'nin ıdeallerıne bağlı kaldı.
Yaşadığı donemde, ozellıkle de
20. Kongre'den sonra, Komünist
Parti'den aynlan Fransız aydınlany-
la tartışmalara girdiğini, Stalinizme
karşı olmakla bırlıkte komünist re-
jimin düzeltilebileceğine olan inan-
cının en umutsuz durumlarda bile
sarsılmadığını söyleyebiliriz.
Şair. kuşkusuz, sürgünde bir iki-
lem yaşadı. Tüm varoluşunu adadı-
ğı ülkünün eksiklenni. baskıcı yö-
nünü, yanlış uygulamaları. "halk
demokrasileri
r>
ndeki demokrasi
yokluğunu keşfetti. Ama "Otobi-
yografi" adlı şıirinde. kendisinı par-
tiden ayırmak istedilerse de bunun
"sökmediğiııi" yazdı. Ve yaşadığı
bunalımı, ifade özgürlüğünün öne-
mini, eleştirel düşüncenin izdüşüm-
lerini nedense yaratıcı etkınliğıne
yansıtmadı. Bu konudaki muhalif
tavnnı bazı yakınlannın, özellikle
de Zekeriya Sertel'ın yazdıkların-
dan bıliyoruz.
'Sevdahnız komünisttir*
Ne var ki Nâzım Hikmet ne bir sı-
yasal lider, ne de bir ideologdur. O,
çağımızın en önemli şairlerinden
biridir. Dolayısıyla şiirini salt siya-
sal bir yaklaşımla yorumlamak in-
dirgemeci bir tutum olur. Sanat,
eğer evrensel bir öz taş,ıyorsa. gün-
diye özlemden yanıp tutuşarak ses-
lendiği Türkiye' nin pasaportunu ta-
şıyordum.
Nâzım Hikmet yaşasaydı bugün
yüz yaşında olacaktı. Oysa bir şi-
irinde "insanoğlunun ömrü/bel-
ki liizumundan fazla kısa / belki
lüzumundan fazla uzun "diye yaz-
masına karşın altmış bir yaşında,
Prag baharından altı, Berlın duvan-
nın çökmesinden ise yırmi altı yıl
önce öldü. Lüzumundan fazla yaşa-
dığını söyleyemeyiz. Yirminci yüz-
yılın sonunda dünyamızın geçirdi-
ğı büyük dönüşümleri göremedi.
Sovyetler Bırlıği'nde buzlar çözü-
lürken bu denn oluşumdan gerekli
dersı çıkaracak zamanı da olmadı
Yine de geçen yüzyılı en ıyi anlatan
şiirlerden bınni o yazdı:
Asrım sefîl,
asrım yüz kızartıcı,
asrım cesur,
1
anat, eğer evrensel bir öz taşıyorsa, günceli, siyasal görüş ve
ideolojileri aşmalıdır. Bu anlamda Nâzım Hikmet'in yapıtı elbette
insancıl ve evrenseldir. Asıl önemi ise bence Türk şiirinde yol
açtığı yenilikçi hareket ve gelişiminin belli bir evresinde
geleneksel halk yazınıyla kurduğu bağ çerçevesinde aranmalıdır.
celı. siyasal görüş ve ideolojileri aş-
malıdır. Bu anlamda Nâzım Hik-
met'in yapıtı elbette insancıl ve ev-
renseldir. Ama onun şiirini, yaşadı-
ğı dönemden ve siyasal savaşımın-
dan da ayn düşünemeyiz.
Nâzım Hikmet'in asıl önemi, ben-
ce Türk şiirinde yol açtığı yenilikçi
hareket ve gelişiminin belli bir ev-
resinde geleneksel halk yazınıyla
kurduğu bağ çerçevesinde aranma-
lıdır. O. ulusalla evrenseli özgür bir
potada birleştiren ender sanatçılar-
dandır çünkü. Cahit Sıtkı'nın.
En yavuz evlâdı bu memleketin
Nâzım ağabey hapislerde çürür
dizeleriyle bıten şiirine gönderdiği
yanıtta şöyle seslenir Bursa'dan:
Sevdalınız komünisttir
On yıldan beri hapistir
yatar Bursa kalesinde.
Bu şiirin bir yerinde.
Memleket toprağındadır kökü
Bedreddin gibi taşıryükü
demesi boşuna değildır. Gerçekten
de Anadolu toprağına, ulusal kültü-
rümüzün içıne kök salmıştır Nâzım
Hikmet'in şıiri. Bu kültürden fışkı-
ran söz, kendi biçim özellikleri için-
de tikelden genele, ulusaldan evren-
sele doğru bir gelişim izler. Yalnız-
ca Avrupa'da değil, dolaştığım her
yerde. gittiğim her ülkede, yabancı
dostlanm Nâzım Hikmet'in ülke-
sinden gelen biri olarak karşıladılar
beni. Çünkü onun dilini konuşuyor,
onun
Sen şimdi yalnızca saçımın akııtda
infarktında yüreğimin
almmın çizgilerindesin memieketim
memleketim
memieketim
ve kahraman.
Dünyaya erken gelmişim diye
kahretmedim hiçbir zaman.
Ben yirminci asırlıyım
ve bununla övünüyorum.
Şimdi yırmı binnci yüzyıldayız
ve Nâzım'ın uğruna hapislerde yat-
tığı, sürgünlerde öldüğü sınıfsız top-
lum özlemi bir ütopya bile değil ar-
tık.
Nâzım Hikmet bugün yüz yaşın-
da. yani aramızda hâlâ. Çünkü şiir-
lerini bugün de okuyor, duygulanı-
yoruz. Ve ne yazık ki Moskova'da
Novodivitçiye mezarlığında gömü-
lü. 1982 yılında mezannı ziyarete
gittiğimde şunlan yazmıştımgünlü-
ğüme:
"Üç kırmızı karanfil götürdüm
Nâzım'a. Doğrusu şairimize yakışır
bir mezar yapmışlar: Biraz öne eğfl-
miş, hamle yapar gibL Sanki kaya-
mn içinden çıkıp yanıma gelecek."
Vasiyetinde Anadolu'da bir köy me-
zarlığına gömülmek isteyen Nâzım
Hikmet'in kemıklen umanm bir
gün yurduna getirilir.
Cameron Crowe'\m yönettiği 'Vanilla Sky
y
dün gösterime girdi
Rüya gerçek olursa...
KARMAŞIK İLİŞKİLER YUMAĞI - New Yorklu
yayıncı Aames'in (Tom Cruise) Sofıa'yla (Penelope
Cnız) tanışmasmın ardından tüm yaşamı altüst olur.
Kültür Senisi - Dün vızyo-
na giren, yönetmenliğinı ve se-
naristlığını Cameron Cro-
weun yaptığı 'VanillaSky' ad-
lı fılmde başrollen Tom Cru-
ise, Penelope Cnız, Jason Lee
ve Cameron Diaz paylaşıyor.
Crovve, filmi çekmeden ön-
ce Tom Cruise'un önensı üze-
nne yönetmen Alejandro
Amenâbar'ın bir Ispanyol ge-
rilımı olan 1997 yapımı 'Aç
Gözünü' (Abre los Ojos) adlı
yapıtını izler. 'Jerry Magu-
ire'da da Cruise'la çalışan Cro-
vve, Amenabar'ın yaptığı bu
filme adeta tutulur.
"Bu filmi gördükten sonra
birbaşkaversiyonunuçekmeküzere hemen
çalışmalara başladım. Amenabar'dan izin
almadan ön çalışmalara başladık. Bu du-
runı beni rahatsız ediyordu fakat sonradan
Amenabar'la konuştuğumuzda Jerry Ma-
guire' adlıfümimiçokbeğendiğinivebizim
bu çalışmamızı onayladığını söyledi."
Bu onayın ardından Vanilla Sky'ı yazan
Cro\ve çekimler için çahşmalara başlar.
Filmde Cruise, göz kamaştıncı bir yaşam
tarzı olan, yakışıklı. zengın ve karizmatık
New Yorklu yayıncı David Aames rolün-
de. Aames, yaşamında her şey göz kamaş-
tıncı gibı görünse de aslında içten içe bir
şeylerin eksik kaldığını hisseden biradam-
KARİYERİ İÇİN ÖNEMLİ - Aames'in sevgilisi rolûndeki
Cameron Diaz film teklifini hiç düşünmeden kabul etnıiş.
dır. En iyi arkadaşı Aaron'la (Jason Leei
partiden partiye günübirlik yaşamaktadır.
Sevgilisi Julie'yle (Cameron Diaz) tama-
men özgür bir yaşam sürdüğünü düşün-
mektedir.
Bir gün Sofia (Penelope Cruz) ile tanı-
şan Aaemes ona âşık olur. Aaemes'in gör-
düğü, bir cinayet suçlaması ve sürekli So-
fia'yla ilişkisine dair kanşık hayallerin
yer aldığı bir rüyası gerçeğe dönüşecek ve
yaşamını altüst edecektır. Film bu noktadan
sonra tam bir fantastık bir havaya bürünür.
Aames cinayet suçlamasıyla hapıshaneye
düşer ve Sofia'yı aklından çıkaramaz.
Crovve, filmi için 'evrensel bir versiyon'
tanımını kullanıyor. "Bence'Aç Gö-
zünü'. Amerikanlaştınlmış, benim
çektiğimse evrensel. Filmdeki ka-
rakterlerevTenseldL Onlan hissede-
biliyordum. Onlan ben de yazabüir-
dim diye düşündüm ve yazdım."
Vanilla Sky, bırçok yönüyle alı-
şıhnadık bir film. Şiddet sahneleri
ve kendıne özgü anlatınuyla olduk-
ça sarsıcı. Aynca çoğu filmlerde
ıkiz kulelenn silinmesine karşın
Vanilla Sky'da buna gerek görül-
memiş. Yetişkın bu" seyirci kitlesi-
ne hıtap eden hıkâye oldukça kan-
şık. Sanki 5000 parçalık bir yap boz
ve seyırcınin bunu bir araya getır-
mesi gerekiyor.
Penelope Cruz ise daha önce 'Aç
Gözünü' filmindeki Sofia rolünü yeniden
canlandırmakta hiç tereddüt etmemiş. "Aç
Gözünü, kariyerimde en önem verdiğim
filmlerden biri. İki film de insanlan düşün-
düriiyor ve hikâye tarüşmaya açık. Seyirci-
ter sinemadan çıkarken havanın nasıl oldu-
ğunu değfl filmi konuşuyorlar. Eminim bir-
çok kişi tekrar tekrar izlemek isteyecek.
Film, aşktan ve hayatta yapOğumz seçimler-
den bahsediyor. Seyirci gözüyle iziediğimde
içimde tam bir duygu firünası yaşadıgunı
hissettim. Güldürdüğü, ağlatüğı kadar kor-
ku ve ktzgmlık da yaraüyordu."
(Film Review dergisinden çeviren Yıl-
maz Güney)
Sadberk Hanım Müzesi
koleksiyonu Japonya'da
Genç kalemler Cumhuriyet'te...
Kültür Senisi - VKV Sadberk Hanım Mü-
zesı'nden seçilen örnekler 'Türkiye Kültür
Hazinelerinden Seçme Eserier, Sadberk Ha-
nım Müzesi Koleksiyonu' adıyla 9 Şu-
bat-20 Ekım tanhlen arasınd'a Ja-
ponya'dakı Fukuoka Eyalet Mü-
zesi ile Ivvakı, Okazakı ve Shi-
zuoka sanat müzelerinde ser-
gılenecek.
'Anadolu Uygariıklan Mü-
zesi' olarak da tanımlanan Sad-
berk Hanım Müzesi'nden seçi-
lip götürülecek toplam 621 yapı-
tı kapsayan sergi. prehıstorik çağ-
lardan 20. yüzyıla kadar Anadolu'da
yaşayan uygarlıklarla bu uygarlıklann yarat-
tığı kültür varlıklannı ıçenyor.
Koleksiyonda, klasik döneme ait yapıtlann
yani sıra Iznik çinileri ve 17. yüzyıldan 20.
yüzyıl başlarına uzanan dönemın kadın giysi-
lenyle Türk-İslam sanat ürünleri yer alacak.
2003 yılı, Japonya'da 'TürkiyeYıh' ılanedıl-
di. Kültür Bakanı İstemÛıanTalav, 'Tür-
kiye Kültür Hazinelerinden Seçme
Eserier. Sadberk Hanım Müzesi
Koleksiyonu' sergısını, Türkiye
Yılı etkınliklerinin başlangıcı
olarak kabul ettiğinı söyledi.
Vehbi Koç'un eşinin adını ta-
şıyan ve Türkiye'nin ilk özel
müzesi olan Sadberk Hanım
Müzesi. 14 Ekım 1980"dehizme-
te gırmıştı. Arkeolojik Eserier ve
Türkİslam Eserleri bölümlerinden olu-
şan müze, 1989 yılından bu yana açtığı sergı-
lerle Fransa, Almanya, Amenka. Japonya gı-
bi ülkelen Anadolu kültür ve uygarlıklanyla
tanıştırdı. (0 212 347 00 52-143)
SANA
Sensizim yine, uzanmışım yatağıma
Karşımda ayna...
Seni görüyorum, uzakta ve içimde,
Hep benimle yan yana...
insanın sevmesi ne güzel. Değil mi?
Yetmez mi artık dert etme bana
Uzak olmak düşünmek, senden ayrı seninle...
O kadar yorgunum ki, birtürlü atamıyorum ezikliğimi.
Bazen isyan ediyorum;
Duygularımın varlığına, sonsuzluğuna
Dalıp gidiyorum her an
Sana seslenen satırlarıma
Baktığımda yine sen, seninle eş,
Seninle yoldaş çağrısı yapan beni
Görüyorum gönlümün taaa derinliğinde seni...
Yılmadan, usanmadan bir ömür boyu sevmeyi,
içimden gelerek vaat etmişim sana
Bilmelisin can yoldaşım,
Bırakmayacağım seni,
Severek ÖVMEYİ...
ÖMER DEMİREL
KARANLIK ŞEHRİN
BEYAZ EVLERİ
Karanlık şehrin
Beyaz evleriydi.
Aklımda kalan
geniş avlulannda
gezen ak topuklu
kızlar.
Sadece beyaz topuklarından,
haberdar delikanlılar
Karanlık şehrin beyaz
evlerindeki insanlar
umuda ekmek
ekmeğe umut diyen
Sadece gebeliğinde
bilirdi kadın olmak
için kadınlar.
Bilmezdi beyaz evlerde
yaşayan kadınlar
korku duygulann en
cücesidir, yüreklerde
devleşir, devteştirir acılar.
KADRİYE MENEKŞE
EStNTÎLER
ZEYNEP ORAL
Kutlama... Anma...
EleştirL.
Bilıyorsunuz, kımilerı, fena halde kızıyor, yine mi Nâ-
zım Hikmet, yeter artık diye... Ama bunu dıyen gaze-
tecılere, ozellıkle köşeyazartannasormak gerek, bizsı-
zın akşam yemeklerinızi. eşlennızı, annenızı ya da ke-
dinızi, köpeğinızi her gunokumakzorundamıyız diye...
Bir kesım, Nâzım Hikmet'in yuzuncu yılının, tiyatro,
şıır, konserlerle kutlanmasına karşı çıkıyor, onu "en akıl-
cı, en güzel anma şeklı, ışçı sınıfının örgütienmesidtr"
diyor. Bence bırı, ötekıne engel değil. Madem Nâzım
Hikmet, ınançları, ıdeolojısı, sanatı. eserlenyle bir bü-
tündür. bırakın dıleyenler onu şıırten, tıyatrosu, fılmle-
nyle ansın, dıleyen ondan ışçı sınıfını örgütlemek ıçın
yararlansın. Ama kimse "ışçı sınıfını örgütlemek" ışi-
ni, zaten fazlasıyla çalışan Nâzım Hikmet Kültür ve Sa-
nat Vakfı'ndan beklemesin. Sendikalar ne güne duru-
yor?
Kımileri Kültür Bakanlığı'nın katkılanna karşı çıkıyor,
şaın anmasına, yüceltmesine çok öfkelenıyor. Işte bu-
na katılmıyorum. Evet, bu devlet Nâzım Hıkmet'e çok
uzun yıllar çok zulüm etti. Ama Türk şairi için bugün
Kültür Bakanlığı kollan srvadıysa, UNESCO'ya başvu-
rusuyla yuzüncü ythnı dünyaya yayıyorsa, Fazıl Say'ın
"Nâzım" esen gıbı senfonık bir yapıt kazandırdıysa,
(ornekleri çoğaltabilirim) ben ancak mutlu olur, teşek-
kür eder, keşke daha çok olanağı olsa da daha çok şey
yapabilse denm.
Yine "O, banka duzenine karşı hep mücadele etti"
diyerek, şimdi kitaplannın Yapı ve Kredi Yayınlan'ndan
çıkmasına da fena öfkelenenler var. Doğrusu bu anla-
şılması zor, tuhaf. hatta gülünç bir durum. Bunu söy-
leyenler herhalde onun yasaklı yıllannı, şiırlennı elden
ele, defterden deftere gızlıce, bölük pörçuk, yanm ya-
malak, doğru yanlış kopyaladığımız gunleri yaşamadı...
Keşke Yapı Kredi Yayınlan, yalnız Nâzım Hikmet'in de-
ğil, daha birçok şaırimizın tum eserlerinı, boyle özenli
ve ciddi biçımde yayınlasa... Yıllarca Cem Yaymları'na,
Memet Fuat ve Adam Yaymları'na her fırsatta teşek-
kür ettim, şimdi de Yapı Kredi Yayınlan'na teşekkür
borçluyum.
Bir yaygın eleştırı var kı, ona kesınlıkle katılıyorum.
Medyada Nâzım Hikmet'in, bütunlüğunden, duşun-
celerınden, eserlennın ıçerığinden koparılıp yalnız aşk-
lanyla gundeme getınlmesı... Bu, medyamızın genel tu-
tumudur. Yalnız Nâzım Hıkmet'e ılişkın değil, her ko-
nuda aynı tavn secgıler
Ama şımdı önümuzde bu olumsuzluğu gıderecek ıyi
bir fırsat var. Vakfın duzenledığı "Uluslararası Nâzım
Hikmet Sempozyumu"... Bakalım bu eleştıriyi yapan-
lar, MımarSınan Ünıversrtesı Odıtoryumu'nu doldura-
cak mı? Mıllet kapılardan sığmayacak mı? Ve medya-
mız, televizyon kanallanmız bu sempozyuma ne kadar
yer ayıracak? Ve çok merak ediyorum, şu son eleştiri-
yı getirenlenn kaçta kaçı bu bılımsel toplantıyı ızleye-
cek?
Sız bu yazıyı okuduğunuzda, uç günluk sempozyu-
mun binnci günü geçmiş olacak. (Tum programı 24 O-
cak tarihli Cumhuriyet'te okuyabılırsınız. Ne yazık ki,
medyamız, programı, sempozyum duyurusunu bile
yayınlamaya yer bulamadı!)
Sempozyuma çok ılgınç bir de sergı eşlik edıyor:
Rusya Devlet Kütuphanesı, Millı Kütüphane ve Nâzım
Hikmet Vakfı'nın ışbirliğıyle düzenlenen sergı şairin
dünyanın çeşitlı yörelennde, çeşıtlı dillerde yayınlanmış
kitaplannı ılk kez bir araya getıriyor. Kitaplann getırıl-
mesınde Rusya'nın Ankara Buyükelçisı Lebedev'ın ve
Istanbul Başkonsolosu Veliçkin'ın buyük katkısı oldu.
Bu sergı Istanbul'dan sonra Türkiye'nin çeşitlı kentle-
rinı dolaşacak.
Sempozyumun yabancı katılımcıları arasında, Rus-
ya'dan Turkolog ve Moskova Doğu Dıllerı Enstrtüsü
Başkanı Svetlana Uturguari, Nâzım Hikmet'le çalış-
mış. onun Rusya'daki tum oyunlarını ızlemiş. yakın
dostu, araştırmacı Antonina Scerçevskaya ve Nâzım
Hikmet'in yapıtlanndan çevnlen filmlerin senanstı Mar-
garita Malayeva var. Ingılız şair Richard McKane,
Lübnan asıllı şairAdonis. Danımarkalı şair Erik Stinus.
Alman şairier Monika Carbe ve Dietrich Gronau, is-
raılli şair Hava Pinhas Cohen, Azerbaycan Yazarlar
Bııiığı Başkanı Anar Rızaev var. Bu şaırierın çoğu, Nâ-
zım Hikmet'in şiirlerinı kendı dillenne çevırmişler. Fark-
lı dillerde, farklı toplumlarca Nâzım Hikmet'in nasıl al-
gılandığını anlayabilmek için bence bulunmaz bir fır-
sat.
Evet, "Nâzım Hikmet Yüz Yaşında" etkinlıkleri sürü-
yor ve sürecek.
Ülkemizde Nâzım Hikmet öyle uzun yıllar yasaklan-
dı, esen yok sayıldı, unutturulmaya, ızi silinmeye çalı-
şıldı kı, şımdı bu yapılanları, bu yolda çaba gösteren-
lerı, bu etkinliklerden heyecan duyanlan, bu etkinlıkler-
lezengınleşenleri kımsenın horlamaya hakkı yok. Eleş-
tinlerde de yıkıcı değil yapıcı olunmalı.
Nâzım Hıkmet'e hâlâ "vatan haıni" deyıp, küfür
edenleri bir yana bırakıyorum. Onlar rflah olmaz.
e-posta: zeynep«> zeyneporal.com
Faks:(0 212)25716 50
BUGUN
• MSÜODİTORYUMl nda saat 10.00 -
12.30da UluslararasıNâzun Hikmet
Sempozyumu kapsamında AtiOa Dorsav'ın
yönettiği 'Nâzım Hikmet Sinemasına Bakış' ve
saat 14.00- 16.30'da Zeynep Oral'ın yönettiği
'Nâzım Hikmet'in Oyun Yazarlığı' konulu
oturumlar. (0 212 252 63 14)
• AKM'de saat 11.00'de Ü)SO konseri. Şef
Konstantin Krimetz, solistler trompet sanatçısı
Sergei Nakarakov ve pıyanist Vera
Nakariakova. (0 212 243 10 68)
1. AFM FİLM FESTİVALİ'NDE BUGUN
• AFM l'de saat 12.00'de Andrew Dominikin
'Katil', saat 15.00te CoryMcAbee'nin
'Amerikalı Astronot', saat 19.00 da Darren
Aronofsky nin 'Bir Rüya İçin Ağrt'. saat
21 30da MichaelCuesta'nın 'LongIsland
Karayohı', saat 24.00'te \lrginie Despentes'in
'Düz Beni' adlı filmlerinin gösterimi.
(0 216 454 15 55)
• AFM 2 de saat 12.00'de Meredith Monk'un
'Günlerin Kitabı', saat 15.00'te JoelCoenin
'Orada Olmayan Adam', saat 19.00'da
Richard Glarzer, Wash West'in 'Kıjakçı', saat
21.30'da llan Duran Cohen ın 'Cinsiyetlerin
Kanşımı'. saat 24.00'te "Dünyanın Merkezi'
filmlerinin gösterimi. (0 216 454 15 55)
• BİLGİ ÜNtVERSİTESİ SIRASELVİLER
KAMPUSU'nda saat 15.00'te 'Türkiye'de
Sinema Yapmak / Finans, Hukuk ve
Olasüıklar" konulu sohbet. Katılımcılar: Faruk
Günaltav, Ömer Vargı, Avfer Tokatüoğlu,
Ömer Tuncer. (0 212 216 22 22)