Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13 HAZİRAN 2001 ÇABŞAMBA CUMHURİYET SAYFfc
17
Elektronik posta: denizsom@cumhuriyet.com.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 9?
- Köprû ve otoyola zam
yoldaymış...
"Dumrul Sevahat
hizmetinizder
Çöp cezası
Geçenlerde
Kadıköy'den
Boğaz
Köprüsü'ne
-'- doğru giderken
bir vatandaş
önündeki otomobilden
yola bir çöp torbası
fırfatldığım görmüştü...
Türkiye'nin yollannda
sıradan sayılan bu
görüntüyü farklı kılan,
penceresinden çöp
atılan otomobilin resmi
plakalı bir polis
otomobili olmasıydı...
Biz de "çöppolisi" diye
yazmıştık... Istanbul
Emniyet Müdürtüğü,
plakasından otomobili
ve o saatte otomobilde
görevli ojan polisi
buldu... Üsküdar
bölgesinden bir trafik
polisiymiş... Istanbul
Trafik Denetleme Şube
Müdüriüğü de yola çöp
atan trafik polisine,
çevreyi kiriettiği için
Karayollan Trafik
Yasası'nın 73.
maddesine göre 13
milyon 200 bin lira
para cezası kesti...
Trafik polisine trafik
cezası kesilmesi galiba
bir ilk... Değilse bile,
kurallann herkes için
geçerti olduğunu
göstermesi
bakımından iyi bir
örnek...
esinleşmiş yargı karanna karşılık Başba-
kanlık'ın TÜBtTAK'a verdiği yazılı talimatla
hazırlatılan "bilimsel rapor" sayesinde Ber-
gama'da Eurogold'un yerini alarak siya-
nürle altın üretimine başlayan Normandy Madenci-
lik A.Ş.'nin Enformasyon ve Bilgi Işlem Müdürü Dr.
Vedat Oygür'den uzun bir mektup geldi...
Mektup, dilin yanlış kuUanımı nedeniyle bir ger-
çeğin itirafı niteliği taşıyor: "Ovacık Altın Madeni yü-
zünden ne yöre halkının sağlığı ne de suyu, topra-
ğı, havası tehlike altında değildir."
Bilindiği gibi Türkçede "ne" edatı, fiile anlamının
tam tersini yüklüyor... Bu duaımda Dr. Oygür, "Ova-
cık Altın Madeni yüzünden yöre halkının sağlığı, su-
yu, toprağı, havası tehlike altındadır" demiş oluyor.
Vedat Oygür, açıklamasında tabii ki tam tersini id-
dia ediyor ve bu iddiasının kanıtları arasında gaze-
telere verdikleri ilanı gösteriyoıi
Oygür, bir yandan "Ovacık Altın Madeni'nin ma-
den ruhsatı ve işletme izni yargı karan ile iptal edil-
Noroiandy'den
memiştir" derken bir yandan da "Ovacık Altın Ma-
deni tesislerinin inşaatı döneminde, mevzuat gere-
ği olan bütün izinler alınmıştır. Yargı karan ile askı-
ya alınan bu izinler, idarenin yeni bir işlem oluştur-
ması sürecinde tekemmül ettirilmiş ve işletmenin fa-
aliyete geçebilmesi için gerekli olan bütün izinler
tamamlanmıştır" diyor.
Böylece, Türkiye'de idarenin yargıyı askıya aldı-
ğını bir şirket açıklamasından öğreniyoruz.
Hem de eski bir kamu görevlisi olan Dr. Vedat Oy-
gür, bu konuyu birkaç kez yineliyor:
"Danıştay kararında belirtilen risklerin ortadan
kalktığı sonucuna varan idare, mevzuata uygun ola-
rak Ovacık Altın Madeni hakkındaki idari işlemlerin
tekemmülünü başlatmış ve askıya alınan izinler can-
landırılmıştır."
Demokraside yargının karannı idare askıdan indi-
rebilir mi; yürütme kendi başına yasamanın ve yar-
gının yerini alabilir mi? Bu soruya "evet" yanıtını dik-
tatörlerden ya da sömürge valilerinden başka kim
verebilir?
Normandy Madencilik A.Ş.'nin müdürü Dr. Vedat
Oygür, açıklamasında sık sık "şirketimiz" diyor ki,
geçen yılîara ait uygulamalar dikkate alındığında o
tarihteki şirketin Eurogold olduğu görülüyor.
Bu bakımdan açıklamasında "Ovacık Altın Made-
ni hakkında öğrenmek istediğiniz her türlü ilave bil-
giyi verebileceğimizi size belirtmek isterim" diyen Dr.
Vedat Oygür'e merkezi Ankara'da bulunan Nor-
mandy Madencilik Anonim Şirketi'nin ticaret sicili-
ni kamuoyu ile paylaşması gerekiyor. Sonradan çı-
kan bu şirket yani Normandy ne zaman, kimler ta-
rafından kurulmuş bilelim ki, karşımızdakileri daha
iyi tanıyalım...
Başbakanlık'ın talimatı üzerine siyanürie altına ra-
por veren "bilim" insanlarını tanıdığımız gibi!
SESSÎZ SEDASIZ (!) NURlKURTCMBM
Yüksek Yerilim Hattı
erdincutkuiN yahoo.com
Şimdiki aklım olsaydı,
bu kadar akıllı olmazdım!
Pazardaki Türkiye'yi olgunlaştırmak
Amerikan mahkemelerinde Philip
Morris aleyhine açılan davalar nede-
niyle şirketin el konan iç yazışmalann-
dan birinde -belgeler internet orta-
mında www.pmdocs.com ad-
resinde- Türkiye'de henüz si-
S = ^ gara üretimine geçmemiş olan
~l L Philip Mom's'in bir ilgilisi 1984
yılında -ki Turgut Özal'ın baş-
bakanlığı sırasında- merkeze şu bil-
giyi veriyor:
"Büyükelçi Varol Özkoçak ve Ha-
şim Öğüt ile yemek yedim. Tarım ve
Sağlık Bakanlan, öğüt'ün eski arka-
daşları. Bu nedenle Türkiye'ye gitme
işi olgunlaşmış durumda ve acele ya-
pılmalı. özellikle karar verrne konu-
mundaki insanların hızlı değiştiği dik-
kate alınırsa. Büyükelçi tarafından
kuvvetle önerilen işlem şu şekilde:
Her iki bakan ile iyi ilişkisi olan Öğüt
bize yaklaşım ve içerik açısından bil-
gi verebilir... Ikinci aşamada Büyükel-
çi, Dışişleri'nden bize ilk olarak Tarım
Bakanı'ndan ve Sağlık Bakanı'ndan
randevu alınmasını sağlayacak... Bu
arada Öğüt, arkadaşı bakanlara mek-
tup yazarak Dışişleri Bakanı'nın bizi
görmelerini isteyeceğini bildirecek...
Sunuşumuzdan sonra Tanm ve Sağ-
lık Bakanı, Dışişleri Bakanı'na bizim bu
sunuşu Cenevre'deki Türk Büyükel-
çisineyapmamız gerektiğini söyleye-
cekler. Kendisi daha önce Dışişleri
Bakanlığı yapmış, ulusal ve uluslara-
rası saygınlığı olan bir kişidir."
ÇED KOŞESÎ
OKTAY EKİNCİ
Mimarlık ve Şehircilik
Yanşmaları
Mimari projelerin ve kent
planlannın "yarışmayla" el-
de edilmesi "uygarlaşma"
demektir. Çok sayıda fıkır ara-
sindan "en uygun çözüm"
seçikiiği zaman, sadece proje
müellifleri degil, toplum da
"kazanmış" olur...
Bizde de Cumhuriyet'le
birlikte ömeğin Köy Enstitû-
leri, Halkevleri, çok sayıda
kamu hizmet binaları, İcent
planlan ve hatta "kasabalara"
ait imar planlan için bile ya-
nşmalardüzenlendi... 1980'ler-
den sonraki "işbitirid" dö-
nemde ise merkezi ve yerel
yöneticiler "yanşma" denin-
ce köşe bucak kaçar oldular...
Çünkü. proje ve planlann
"sipariş" dururken yanşmay-
la üretilrnesi, o yatınmdan bek-
lenen "özel ve ayncabklı çı-
karlar için" birriskti...Han-
gi yanşma; "kenti, toplumu
ve çevreyi değil, sadece ran-
tı gözetin..." şeklindeki bir
şartaameyle ilan edilebilirdi?..
menin bir ürünü oisa gerek...
Nitekım, Melih Gökçek de
yeni başkanhk binasının adı-
nı "Ankara Sarayı" koyarak
yanşmaya çıkardı... Ne var ki
jürinin birincı seçtiği projeyi
buna "yakıştırmamış" ola-
cak ki şimdi uygulamıyor...
Böylece jüriye ve çok sayıda
yanşmacıya saygısızlık yap-
tığı gibi. kazanan projelerin
parasını bile ödenıeyerek, yi-
ne "krallık hukukunu" sür-
dürüyor...
İstanbuTdan
'kaçanlar'
Istanbul da AJi Müfît Gür-
tuna da yeni belediye sarayı
için "yer seçimini" akıl al-
maz bir vefasızlık içinde tutup
Çağlayan semtinde yaparak
sadece binanm projesi için ya-
nşma düzenledi...
Oysa Istanbul Belediyesi'nin
mutlaka Suriçi'nde olması, ya-
ni "Tarihi tstanbul Yanma-
dası" içinde bulunması gerek-
İstaıbul Belediye Sarayı... Yenisine ne gerek var?
Ne w ki yanşmalan işte bu
"niyetlerie" dışlayanlar, amaç-
lanrn aynı açıklıkta dile geti-
remedikleri için. adeta koro
halirde şu "bahaneyi" ileri
sürneye başladılar: "Pahalı-
ya naî oluyor, fazla paramız
yok.."
O^sa, bir bakıma sadece bu
gerecçe ("parasızlık") bile
yansnanın nedeni değil mi-
dir?. Nitekim. Cumhuriyet'in
o "pırasız dönemlerindeki"
yarısma şartnamelerinde şu
koşu da vardı: "Aynı zaman-
da, oı ekonomik çözümü de
bulnak..."
Şindi ise "krizdeyiz" ve
bu mdenle yanşmaya çok da-
ha fklasarılmamızgerekirken
yuk<rda özetlediğim "kirli
emder" sürüyor ve "sipariş
pajzsn" almışbaşını gidiyor...
Işt böylesi bir süreçte, bir-
kaç pncel ömeğe baktığınuz-
da d aynı sipariş kültürünün
bu u'garlık göstergesini bile
"yoraştırdığuu" görüyoruz...
NaEsımı?..
'AjKara Sarayı'
Btediye binalanna "saray"
demresi, "kralüğa" öykün-
mez mi?.. Fatih'in Istanbul'u
alışından 548 yıl sonra. bir be-
lediye başkanı "Istanbul'un
dışına" kaçıyor!.. Üstelik, bir
yandan da coşkulu "Fetih şö-
lenleri" düzenleyerek...
Bakû için açıklama
Ulusal değil "sınırlı yanş-
ma" yeğlendiği için eleştirdi-
ğimiz Bakû Elçilik Binası ko-
nusunda TSMMD'den açık-
lama geldi...
Dernek yöneticileri Coşkun
Erkal ve Turhan Kayasü özet-
le diyorlar ki: "Bakanlığın tek-
lif istediği 15 büronun proje-
leri, hiç değilse bir jüri tara-
fından değerlendirilsin diye
devreye girdik ve gönüllü ola-
rak da görev aldık..."
TSMMD belli kı iyi niyet-
li... Ancak Bakû gibi dünya gü-
zeli bir kardeş kentimiz için
tüm mimarlanmızın yanşma-
sını "engelleyen" bir bakan-
hğın, bu "hakkı"(!) kendin-
de nasıl görebildiğini de "yet-
kili" birilerinin açıklaması
gerekmiyormu?..
Oekincifccumhuriyet.com.tr.
KİM KİME DUM DUMA BEHİÇAK behicak@turk.net
y
/ l
ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI
r
MHARBİ SEMİH POROY semihpomy(nyahoo.com
KEDİ LEVO APTÜLIKA
TARIHTE BUGUN MÜMTAZARIKAN 13 Haziran
SÜL£YMAN/YE C4M/I'NİN TEMEU AT/UYOR.
isso'pe BUGÜN, i&r/iNBuL'PAKi süteytoANiYE CAMİİ'NÎN r&ureu
ATILMlÇn. KANUNİ S
KfHİU HA2IR BlUMUPC/Ğu TOeBNOE, l'UC TMÇt Ş£YHÜLİ
erejp re&L&frr/SMiçry. YAPIAA IÇIN MIMAIS. SINAM'A eöeev
DGtf gt/£ SELArİM CAMİl'MIN INÇASl OOĞAC
AMAN SEJSEJcr/GMEicrerDf re MIMAR SIUAN '
SAŞA14 /-ŞLe-Gr De VAKDI- Bu yA"rAÇL/^MA>lA İUSlLI OLA-
/&)/C,EVL/y/<t Ç£L£Br, İgAtJ ŞAHl'HıN KAHUUfYE
Ç£tCM£C£ POLUSU DEĞEKti W f yOt-LAYIP HAZıNE-
StıUtM BOŞALO/ĞlHl JMA B&İŞİUİANLA7V/P. 4 Î
/SE ÇOK G
TA$lOl-
61 BtR TAÇ MİNAREPE KULLANftUtÇ, Btt A/£"-
OENLE O BOLUMS ŞEgEFE AP/ Y£/eH.Mf?TİG..
ıtja. bir- aÇOma sayılan
•m kaUadk.
PANO
DENİZ KAVUKÇUOGLU
Mide Bulandırıcı Bir Fıkra
Yaşlı bir borsacı öğlen yemeği sonrası bir park"
ta birlikte yürüyüşe çıktığı genç meslektaşına mes-'
leğin inceliklerini anlatır... "Bak evladım.." der, "bıi
meslekte başanlı olmak için yalnızca önüne çıkaır
fırsatlan değerlendirmekle yetinmeyeceksin! Kim'i
fırsatları da bizzat kendin yaratacaksın!.." Genç
adamın dikkatle dinlediğini görünce sürdürür ko-^
nuşmasını... "Gözün hep açık olmalı... Hiç umuhr
madıkbiranda talih kuşu konuverirbaşına..." Son;
ra yol kenarındaki ağaçlardan birinin önünde du-
rur... Eliyle ağacın dibini göstererek "Bak, şu taze
köpekpisliği mutlaka mideni bulandınyordur... Ama
şimdi sana, 'Şundan bir lokma alıp ağzına atarsan,
bir milyar lira veririm' desem, olay senin açından.
nasılda bûyük bir fırsata dönüşüverir, öyle değil miZ
Yaparmısın?" Genç borsacı, "Tabiiefendim.."def,
parmağını taze köpek pisliğine daldınp bir lokrcw
yutar... Yaşlı borsacı da cebinden çek defterini çı-
y
,
kartıp bir milyarlık bir çek yazar, meslektaşına ve-
rir. •'
Bir süre yürürler, genç borsacı dayanamaz so^
rar... "Hocam, ben aynı teklifte bulunsaydım, sizde-
yapar mıydınız? Bakın, burada da birpislik var... Bir
milyar karşılığı siz de denermiydiniz?" Yaşlı borsa-;
cı hiç duraksamadan, "Tabii" deyip yerden bir par-
mak pislik alıp yutar... Bu kez de genç borsacı çek
defterini çıkartır, hocasına bir milyarlık bir çek ya-
zar. Üç beş adım yürüdükten sonra genç borsacı
yine dayanamaz... "Hocam, ne sizin cebinizdekipa%
ranın miktan değişti, ne de benimki... öyleyse bir
bu boku niyeyedik, Allah aşkına?" Kurt borsacınıa
kaşları çatılır, "Görmüyor musun, evladım" derr
"öeş dakikada iki milyarlık işlem hacmi yarattık!."
Farklı uyarlamalanyla da olsa, herkesin bildiğı
bu mide bulandıncı fıkra, geçen akşam bir televizr,
yon kanalında, menkul kıymetler borsasındaki "iş-
lem hacimleri"ne bakarak Türkiye ekonomisi üze~
(
rine "ahkâm kesen" ünlü birtakım eko-tele-voleci'
"bilim adamlan"r»n tartışmalannı izlerken aklıma gel-
mişti. Bunların gözünde "borsa", ekonomimizir»
"canı", "kanı", "her şeyi" \d\... 65 milyonluk birül-ç
kede topu topu iki yüz bin kişinin kâğıt alıp sattığı
menkul kıymetler borsası nasıl oluyor da böylesP;
ne büyük bir öneme sahip olabiliyordu? Hem de
bu "borsa "nın her türlü manipülasyona açık oldu^
ğunun, hatta hakkında konkordato açılmış bir şir-
ketin hisse senetlerinin borsada aynı gün değer ka-
zanması gibi tuhaflıklar yaşandığının da bilinmesi-
nerağmen... *
Hiçbir Avrupa ülkesinde, gazete ve televizyon pat-
ronlarının medya dışındaki şirketleri borsaya açıl-,
mıyordu. Bizde ise başkaydı... Borsada işlem gö-
ren kâğıtların önemli bir bölümü, medya patronla-
nnın farklı alanlardaki yatırımlanna aitti... Bu nederh,
le aslında hiç de şişirildiğı kadar önemi olmayan kâ;
ğıt alışverişlerine gazetelerde çevir çevir bitme?
1
sayfalar, televizyonlarda sonu gelmez saatler ayn-
lıyordu. Gazeteler, televizyonlardevlet ihalelerinde'
olduğu gibi borsa oyunlannda da "pompa" olarak
kullanılıyordu. Sanayi üretiminin durma noktasınâ
geldiği, turizm dışında neredeyse tüm sektörierin
başta bankacılık olmak üzere kan kaybettikleri bfr
süreçte, "borsa"nın ne tür bir zemine oturduğiK
daha doğrusu oturtulduğu hiç sorgulanmıyordu,
"Sorsa"nın aslında önce küresel yüzer-gezer mâ-
li sermayenin, sonra da bu sermayeye göbekten
bağlı yerli oligarşinin avlağı olduğunu teslim et-
mek, buradan beslenen eko-tele-voleciler için pek
kolay değildi...
Ama sonunda tongaya basanlar, biz "saftirikler*
oluyorduk... Bir zamanlar Türkiye ekonomisinirî
"dünyanın en büyük 19. ekonomisi" olduğu söy-'
lendiğinde, bunu bir marifet sanıp şişim şişim ş&
şinmemiş miydik? Beş yıl önceydi... NüfusumuzS^
milyon 697 bin, gayri safi milli hasılamız (GSMH>
177 milyar 530 milyon dolardı. 945 milyon 121 bin
nüfusu olan Hindistan'ın GSMH'si de 357 milyar 759
milyon dolardı aynı yıl. Bu hesaba göre Hindistan
bizden daha "büyük" bir ekonomiye sahipti. Aynı
zaman diliminde 15 milyon 517 binlik nüfusuyla "kü-
çücük" Hollanda ise 402 milyar 565 milyon dolar-
lık bir GSMH gerçeklestirmişti. Iş, "kişi başına dü-
şenyıllıkhasıla"ya gelince, bu Hollanda'da 25 bin
940, Türkiye'de 2 bin 830, Hindistan'da ise yalnız-
ca 380 dolardı!.. övünmenin de, yerinmenin d4
asıl ölçütü buydu... Aradan geçen beş yıl içinde gay-
ri safi milli hasılamız daha da büyümüş, ama "bor-
sa morsa" derken kişi başına düşen pay 2 bin 209
dolara, dünya refah sıralamasındaki yerimiz de 95^
sıraya düşmüştü... "Büyük" olmak, "adam gibtf
yaşamaya yetmiyordu... "Bana yaran dokunma*
yan kiliseninpapazını.." örneği, borsamız çıksa ne
yazar, inse ne yazardı yani?.. "
Faks:0212-723 84 97
(e-posta: dkavukcuoglu(« tuyap.com)
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3SOLDANSAĞA:
1/ Talimat, dı-
rektif.2/tkıbü- '
yüklük, iki nı- 2
celık arasında- ^
kibağınn...Kü-
me, grup. 3/Es- 4
kiden üçgene
verilen ad. 4/
Bir kimsenın
dinin buyrukla-
nnı yerine ge-
tirmekiçınyap-
tıklan...Bircet- 9
vel türü. 5/"—
- Kuyruğu": Aziz Ne-
sin'inöykükitabı... Dü-
zenli olarak ekim ya- 2
pılan arazi. 61 Genel- 3
likle eski kahvelerde ve
evlerde bulunan. duva- 5
ra bitışik tahta sedir...
Anadolu'da kurulmuş
eski uygarlık. II Içel 'ın
Silifke ilçesinde antik
bir kent... Kuran'da bir 9
sure. 8/ Yüksek devlet görevlileri ve elçilerin oturmaf
lanna aynlan konut. 9/ "Yâr dediğin demir —/Ya
alınır ya alınmaz" (Karacaoğlan)... Kabadayı. ~>
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Yahudi takviminde en kutsal sayılan gün. 2/ Otlak..^
Raf, sergen. 3/ ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Daire-
si'nin simgesi... "Adalardan — ettik de vedâVSızh-
yor bağnmız üstündeki dağ" (Yahya Kemal). 4/ Iğdiş
etmek... Vilayet. 5/Saat zincirininsanldığı silindir. 6f
Halk dılinde suda kaynatılmış buğday, mısır, fasulyö
ya da nohuta verilen ad... Bir haber ajansının simge-
si. 7/ Oyunda cezalı çocuk... Tümcenin ögelerinden
biri. 8/ Güzeli en üstün, en yüce değer sayan kişi... Fin-
landiya'nınplakaişareti.9/llkelbirsilah...Birayadı.