19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 NİSAN 2001 CUMARTESİ KRİZİN ETKİLERİ Örnekşehir olarakgösterilen tekstilin başkenti, krizinyarattığı sorunlara çare artyor Denizli'de bıçakkemiğe dayandıYUSUFÖZKAN DENÎZLİ - Ortaya koyduğu geliş- meyle 1997 yılında DPT tarafından 'örnekşehir' gösterilen ve Hekstil sek- törününbaşkenti' olarak nitelendirilen Denizli, ekonomik krizin yarattiğı olumsuzluklann boyutunu anlamaya, sorunlanna çare bulmaya çalışıyor. Denizli ekonomisine yön veren, başta tekstil olmak üzere buna bağlı yan sa- nayi kuruluşlannın temsilcileri, bugün için oluşan tabloyu. "Anadolu kapla- nrydık, Anadolu faresine döndük" di- ye tanunlarken kentteki esnaf ve sıra- dan yurttaş da her şeyin tükenme nok- tasına geldiğini ve artık 'bıçağm kemi- ğe dayandığmr söylüyor. Denizli, ekonomi uzmanlannca, Türkiye'de krizin olumsuz etkilerinin en az yansıdığı kentlerden biri olarak gösterilmesine karşın sıkıntı tûm ağır- lıgıyla hissediliyor. 1998 krizinde 9 bin 280 kişinin işten çıkartıldığı kent- te, son krizde de şimdilik yaklaşık 1.200 kişi atılmış. 'Şimdilik', çünkü hemen tüm kesünler daha fazla daya- namayacaklannı vurguluyor. Kepenkler kapanıyor Esnaftemsilcileri, yeni yılın ilk gü- nünden bu yana 861 esnafin kepenk kapatmak zorunda kaldığuu belirtir- ken tanm sektörü temsilcileri, uygu- lanan ekonomik programın üreticiyi tamamen bitirdiğîni ve bugün Deniz- li'de binin ûzerinde üreticinin tanm kredi kooperatifıyle, 1.500'ün üzerin- de ûreticinin de bankalarla icralık ol- duğunu bildiriyor. Aynı durum sanayici ve tüccarlar açısından da geçerli. Ekonominin re- el kesiminin temsilcileri, bankalann uyguladığı yüksek orandaki faiz geri ödemelerinin kentte her gûn 2 işlet- menin kapanmasına yol açtığına dik- kat çekiyor. Denizli Ticaret Odası Başkanı Na- ilKalemd'nin verdiği bilgiye göre de, kent içindeki esnafin durumu çok kö- tü durumda. Kalemci, Denizli'nin ay- nası durumundakı Kaleiçi bölgesın- deki 400 esnaftan 300'ünün 'siftah' bile yapamadığma dikkat çekerek bayram öncesinden bu yana 'kesete- rinden yediklerini' söylüyor. Sanayl ve ticaret keslml Denizlili sanayicinin, dayanabildi- gi sürece işçi çıkartmayı düşünmedi- ğini belirten TOBB Yönetim Kurulu Uyesi ve Denizli Sanayi Odası Yöne- tim Kurulu Başkan Yardımcısı Süley- man Ögeri, hükümetin kararlı adımlar atmasını ve reel sektöre daha fazla ku- lak vermesini beklediklerini söylüyor. Daha önceki ekonomik paketi kayıt- enizli ekonomisine yön veren, başta tekstil olmak üzere buna bağlı yan sanayi kuruluşlannın temsilcileri, bugün için oluşan tabloyu "Anadolu kaplanıydık, Anadolu faresine döndük" diye tanımlarken kentteki esnaf ve sıradan yurttaş da her şeyin tükenme noktasına geldiğini söylüyor. sız şartsız destekleklediklerini anım- satan llgeri, "Arükpaketindoğruyön- lerini destekleyeceğiz. Vergikrin taba- na yayümasını. kayıtdışı ekonominin kayıt ahma ahnmasmı istiyoruz" di- yor. Denizli Organize Sanayi Bölgesi olarak 105 ülkeye 75 çeşit ürün sattık- lannı ve 21 bin kişi çalıştırdıklannı bildiren llgeri, krizden bu yana işçi çıkarmamalarına karşuı bu olumsuz sürece en fazla 2 ay daha dayanabile- ceklerini belirtiyor. Yüksek faiz slteml . llgeri de, diğer kesimler gibi banka- cılann yüksek faizli uygulamalann- dan yakınıyor ve şunlan söylüyor: "Bankalaryüzde95'laverdiklerikre- dileri vadesi dolmadan yüzde 2l'k ge- ri istiyorlar. Bu süreç tersine dönerse bu bankalan teker teker baûnnz. Bankalar hem bankacüık sistemini hem memleketin ahlakuu bozuyoriar. Bence devlet garantisi mutlaka kalk- malı. Firmalar bankalann uyguiama- lan nedeniyle isün değçiktiğine gftme- ye başladılar." Organize sanayi bölgesinde, yüzde 68'i tekstil, yüzde 12'si metal, yüzde 18 'i yan ve yüzde 5 'i diğerleri olmak üzere 137 fabrika var. Krizi bahane ederek iç piyasaya borcunu ödeme- yen işletmeler de sıkıntı yaratıyor. Yi- ne Ilgeri'nin verdiği bilgiye göre, ça- hşanlann yüzde 35'i maaşlannı ala- mamaktan yakınıyor. Anadolu ffaresl olduk Denizli Ticaret Odası Yönetim Ku- rulu Başkanı Nail Kalemci de, "bir dokunup bin ah işittikkrimizin'' en başında geliyor. "Anadolu kaplanlan Anadolu faresi oktu. Arnkkaçacak de- lik anyoruz. Cretenkr artık üretemi- yor. Denizli adeta bir yangın yeridir" şeklınde ortaya oldukça karamsar bir tablo koyan Kalemci, sözlerini şöyle sürdürüyor: "Döviz dengeye oturmadL Üreten- lerin maluu satanlar ahcı bulamıyor- lar, satsalar da karşıhğını alamıyorlar. Hemen hemen bütün çekler dönüyor. Ben kendim beyaz eşyacryım, her gün 10 senedi icraya veriyorum. Paralan- nu alamaz oklum. tnsanlar bunahm- da.Kavgaedecekyeranyoriar. lnsan- lara maddi ohnasa bile en azından ma- neviyönden destekgereldyor. Oysa hü- kûmet halkmdan kopmuş. Türiaye el- den gidiyor, büyük sıkınü içinde, ama hûkümet henüz bunu anlamış değU. Kemal Derviş çokvatanseverolabilir, ama siyasikrin çahşürabileceğini san- mıyorum." Tekstil ağıkhklı Denizli'de, bu sek- tördeki işçileri kapsayan Türk-tş'e bağlı TEKSÎF Sendikası Başkanı Ca- hit KarakoL, kentteki işçi sorunlany- la ilgili bilgi verirken, son krizle bir- Ukte ortalama 1.200 çalışanın işten çı- kanldığını vurgulayarak "Biziın işçi- miz ağlama duvan gibL Her krizin fa- turası ilkönce işçrve çıkanhyor" diyor. 50 bine yakın tekstil sektöründe çalı- şan kişinin bulunduğu Denizli'de üye sayılannın 1.800'de kaldığını belirten Karakol, yürüttükleri çalışmalar sa- yesinde örgütlü olduklan işyerlerinde önemli başanlar elde ettiklerini ve üretimi arttırdıklannı savunuyor. Denizli'de tanmın ağırlıklı olarak pamuk, tütün, buğday ve mısır üzeri- ne kurulu olduğunu ifade eden De- nizli Ziraat Odası Başkanı HalukTel- Hoğhı, devletin desteklemede Avrupa ve Amerika'daki gibi olumlu bir yak- laşmı içinde ohnaması nedeniyle re- kabet güçlerini sürekli kaybetnkleri- 50 bine yakın tekstil işçisinin bulunduğu Denizli'de korkulu günkr yaşamyor. Geçmişte dolu olan tezgâh- lar boşalma tehlikesiyle karşı karşıya™ . ni söylüyor. Üreticinin önünü göre- mediğini ve ne yapacağını bilemedi- ğini vurgulayan Tellioğlu, 70 bin tü- tün üreticisinin bulunduğu Denizli 'de, TEKEL'in bile alım bedellerini nasıl ödeyeceğini bihnediğini savunuyor. Tellioğlu'na göre diğer ürünlerde de aynı durum söz konusu. Kendisinin uzun yıllardan bu yana buğday üret- tiğini belirten Tellioğlu, şunlan diyor: "Geçen yıl tarlamdan çıkan buğda- ym küosunu 86 bin liradan sanmşüm. Uretim girdileri sürekK artu, ama bu yıl ürûnûmü 90 bin liradan vermek zorunda kaldım. 50-60 dekarlık bir arazinin tanmsal getirisi bu yıl sadece SOOmilyonliraoldu." Eve ekmek gltmiyor Kentte olumsuz gidişten en çok et- kilenenlerin başında, herkesin görüş birliğine vardığı gibi esnaf geliyor. Iş- lerin tamamen durduğunu, esnafin evine ekmek bile götüremez duruma geldiğini ileri süren Denizli Esnaf ve Sanatkârlar Birlıği Başkanı Musa Çe- tikkol, yılbaşından bu yana 861 esna- fin işyerini kapattığuu belirterek "Bu rakam daha bir şey değiL Böyle gider- se sonumuz çok perişan olacak" diyor. Çelikkol, şunlan söylüyor: "Önümüzde bir hasta var. Dirtttip ondan sonra hakkunızı isteveKm diyo- ruz, ama gûn geçtikçedayandmaz olu- yor. Esnafimızkan ağhyor. Tüm oium- suzluklara, SSK'nin primleri yüzde 48 gibi oldukça yüksek bir oranda artur- ması tuz biber ekiyor. Bunlar yetmi- yonnuş gibi yeni vergüer koymaya ha- zniamyorlar." Kentteki ekonomik durgunluğu kı- sa turumuzda da gözlemleyebiliyo- ruz. Kentin en işlek caddelerinden bi- rinde oyuncak satan Mehmet Güler, hükümeti kastederek, "Abi no'lur bunlara biraz baskı yapuı. Halkuı du- rumunu görmüyorlar mı" diyor. Gü- ler, günlerdir tek bir oyuncak bile sa- tamadığını söylüyor. Oyuncakçı dükkânının yanındaki dükkâmn sahibi Muharrem Coş- knn'un da sıkıntısı yüzünden okunu- yor. 'Yüzde 70-80 indirim' yazan bu- tiğinin vitrin camınm önünde sorula- mızı yanıtlayan Coşkun, "Arük her şey brttL YıDardır bu işi yapıyorum, böyle şey görübnüş değO. Vrtrindeki fryatian görüyorsun. Bir kişi bfle dö- nüp bakmıyor. Vatandaş ne yapsın" diye sitem ediyor. Sonuç olarak Denizlili, ekonomik krizden ne oranda etkilendiğini anla- maya ve sorunlan kendi iç dinamik- leriyle aşmaya çalışıyor. Pek umutlu olamasa da... Yarın: MERSİN "BİSEV BİGA SAĞLK ve EĞİTJM VAKR GENELKURÜLDAVETI: Vakfımızın genel kurulu 21 Nisan 2001 Cumartesi gü- nü saat: 14.30'da Kennedy Caddesi Sahil Yolu No: 32 Ahırkapı Istanbul Citadel Hotel'de yapılacaktır. Çoğun* luk sağlanamadığı takdirde, 28 Nisan 2001 Cumartesi günü aynı yer ve aynı saatte toplanacaktır. Toplantı Gündemi: 1- Yoklama yapılarak katılanlann tespiti, 2- Bisev Başkanı tarafından toplantının açılması, 3- Başkanlık Drvanının teşkili için Başkan vekili ve kâtibin seçilmesi, 4- Başkanlık Divanına toplantı tutanaklannı ımzala- mak için yetki verilmesi, 5- 2000 Yıh Faaliyet Raporu ve Bilançonun okunma- sı, 6- 2000 Yıh Denetleme Kurulu Raporunun okunma- sı, 7- 2000 Yıh Faaliyet Raporu ve Bilançosu Ue Denet- leme Kurulu raporunun görüşülmesi, ayn ayn oylana- rak Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulu üyelerinin ak- lanmalan, 8- 2002 Yıh Çalışma Programı ile Bütçenin görüşü- lerek kabulü, 9- Yeni Mütevellüerin oylanarak kabulü, 10- Normal odalann iki milyar TL., suitlerin üç mil- yar TL. bağışta bulunanlara oda suit isim hakkı veril- mesi karannın oylanması, 11- Dilekler ve temenniler, 12- Kapanış. 1961 ANAYASASI VE ÇAĞDAŞ DEMOKRASt VAKFI GENEL KURUL DAVETİ: Vakfımızın Genel Kurulu 26 Nisan 2001 Perşembe gü- nü saat: 18.00'de Baltalimanı Profesörlerevi'nde yapda- caktır. Çoğunluk sağlanamadığı takdirde. 03 Mayıs 2001 Perşembe günü aynı yer ve aynı saatte toplanacaktır. Toplantı Gündemi: 1- Başkanlık Dıvamnın teşkili ve Dıvana tutanak im- za yetkisi verilmesi, 2- 2000 Yıh Faaliyet Raporu, Bilançonun ve 2000 Yı- u Denetçiler Raporunun okunması, görüşülmesi, Yöne- tim ve Denetçiler Kurulunun ibrası, 3- 2001 Ydı Çahşma Raporu ile Bütçenin okunarak gö- rüşülmesi ve kabulü, 4- Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulunun seçimi, 5- Dilek ve temenniler. BORNOVA 2. ASIİYE HUKUK MAHKEMESt 2000/1079 Esas Davacüar Cevriye Idin vekili tarafından davalılar Gencay Gökçe vs. aleyhine açılan tazminat davasında: Davacı vekili dilekçesi Ue 2.9.2000 günü Bornova AJtındağ Kıvanç Caddesi önünde davalı Gençay Gökçe'nin işleteni olduğu diğer davalı Naım Umaç'ın sevk ve idaresin- deki 35 CLC 51 plakalı araç ile davacılann rnurisi Hayrettin Idin'e yaya olarak çarpıp ölümüne neden olduğunu, kazanın meydana gelmesinde davaluun kusurlu olduğunu, 1.090.000.000 TL. maddi, 5.000.000.000 TL. manevi ohnak üzere 6.090.000.000 TL. maddi ve manevı tazmınaün davahlardan tahsiline karar verilmesini isteyen dava dilek- çesi davahlardan Gençay Gökçe'ye tebliğ edilememiş, zabıta manfetiyle adresinin tes- piti mümkün olmamış, dava dilekçesi ve duruşma gününün ılanen teliğme karar veril- mekle: Davalı Gençay Gökçe'nin duruşma günü olan 26.4.2001 günü saat 9.30'da Boraova 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde hazır bulunması, kendisini bir vekil ile temsil ettinne- si, hazır bulunmadığı, kendisini bir vekil ile temsil ettinnediği takdirde yargılamaya yokluğunda devamla karar verileceği hususu davetiye yerine kaim olmak üzere ilan olu- nur. 22.2.2001. Basın: 18121 İLAN ANKARA16. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2000/1110 Davacı Şerife Sönmez vekili Av. Cem Taş tarafından davalılar Haydar Sönmez ve aıkadaşlan aleyhine mah- kememize açılan Ankara ili, Mamak ilçesi Tuzluçayır Mahallesi 36957 ada 5 parselde kayıtlı taşınmaz ile ıl- gili ortakhğın giderilmesı davasının yapılan duruşma- sında verilen ara karar gereğince Davetiye ile adına tebligat yapılamayan davalılar 1b- rahim Totik, Yakup Kaya ve Kasun Gürüzlük'e ılanen tebligat yapılmasına karar verihniştir. Davalilar Ibrahim Totik, Yakup Kaya ve Kasım Gü- rüzlük'ün duruşmanın bırakıldığı 30.5.2001 günü saat 10.35'te duruşmada hazır bulunmalan, hazır bulunma- dıklan takdirde veya kendilerini yasal bir vekil ile tem- sil ettirmedikleri takdirde davaya gıyaplannda devam edıleceğı gibi yine gıyaplannda karar venleceği husu- su ılanen tebligat yerine kaim ohnak üzere tebliğ olu- nur. 29.3.2001. Basın: 181513 KARS1. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Sayı: 1998/42 Esas /1998/159 Karar Davacı Rahime Koıkmaz (îzbulucum) tarafından Tay- yar Özbulucum aleyhine açmış olduğu boşanma davası- nm mahkememizce Kars merkez Digor ilçesi Bacalı kö- yü nüfusunun cih: 005/02, sayfa: 34 KSN: 32'de nüfusa kayıtlı davacı Yusuf ve Zero kızı 1945 dogumlu Rahime Korkmaz (Özbulucum) ile aynı hanede kayıth davah Ah- met ve Verdek'ten olma 1948 doğumhı Tayyar Özbulu- cum'un M.K'nun 134/1 maddesi gereğince boşanmala- rına karar verildiği, karar davalı Tayyar Özbulucum'a tebhğ edilemediğinden karann ilanen tebhğine, itirazı- nız varsa ilan taıihinden ıtibaren 15 gün içerisinde itiraz etmeniz, etmediğinız takdirde karann kesinleşeceği ilan olunur. Basm: 18138 ANKARA 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2000/559 Davacı ASKİ Genel Müdürlüğü vekili tarafından da- vah Erdem Gökçe aleyhine açılan alacak davası sonun- da; davanın kabulü ile 407.469.000 TL. kaçak su bede- linin tutanak tarihi olan 31.3.2000 taıihinden itibaren ya- sal faizi ile davahdan tahsiline, davacı vekili için takdir edilen 40.597.520 TL. nisbi vekâlet ücretinin davalıdan tahsiline, bakiye 11.999.300 TL. karar harcının davacı- dan tahsiline ve toplam 22.003.326 TL. karar harcı ile davacı tarafından yapılan 10.775.000 TL. yargılama gi- derinin davahdan tahsiline karar verümiş olup, davalı Er- dem Gökçe'ye Bahçekapı 2. Cad. No: 17/A Yenimahal- le/Ankara adresine mahkeme karannın ilanen tebhğine karar verildiğinden mahkeme karan yerine kaim ohnak üzere ilanen tebliğ olunur. 15.03.2001. Basm: 18146 ANKARA 13. NOTERLİĞİ'NDEN İLANEN TEBLİGAT Meşnıtiyet Caddesi No: 15/1-4 Kızılay-Ankara Tel: 418 49 52-425 58 33-Faks: 418 26 06 Keşideci: Nurolbank-Nurol Yannm Bankası A.Ş. Nurol Plaza, Büyükdere Caddesi No: 69 Kat: 17, 80670 Maslak-lstanbul. Muhatap: Erdem Özkaşıkçı Bükent 2 Sitesi A2/B1 BiDcent-Ankara. Konu: Ankara 13. Noterliği'nden tanzim ve tasdikli 02.03.2001 tarih 11073 yevmiye no'lu ihtarname ile Ankara 13. Noterliği'nden tasdikli 13.03.2001 tarih 11692 y. nolu ih- tarnamelerde behrtilen adreste ihtarnamenin ilgilisi Erdem Özkaşıkçı'nın bulunamama- sı ve borçlannm Nurol Yatınm Bankası A.Ş. (Nurolbank)'a odenmemesi ile muaccel hale gelen borcunuzun derhal ödenmesi, aksi takdirde yasal yollara başvurulacağının ihbanndan ibarettir. Bankamızla imzalamış bulunduğunuz 8.12.1999 tarih ve 11.4.2000 tarihli 2 adet ge- nel kredı sözleşmesi uyannca 2.3.2001 tarih sayıh borçlu cari hesaplaruuz 409.324.445.832 TL. ile 15.08.2000 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi uyannca 12.03.2001 tarihinde ödenecek olan 520.523.70 ABD Dolan halen şubemize ödenmesi gerektıği halde ödeme zamanında yapıhnamıştn". Bu nedenJe Genel Kredi Sözleşmesin- de behrtilen oranda gecikme faizi, gider vergisi ve bu yönden sarfîna mecbur kahnan masraflar ile avukathk ücretinin de tarafınıza ait olacağını, fazlaya dair faiz talep ve ta- lep etmediğimiz faizleri tahakkuk ettirip istemek hakkımı? sakh kalmak kaydıyla ihta- ren bildiririz. Işbu ilanen tebhgatın Türkiye genelinde yayınlanan harhangi bir gazetede yaymlan- ması için gereğini arz ederiz. Basm: 18177 T.C. ZEYTİNBURNÛ SULH HUKUK MAHKEMESİ Esas No: 2001/352 / Karar No: 2001/255 Hâkim: Kemal Güzel 20998 Kâtip: Zarif Nalbantoğlu Hükümözeti Mahkememize ait 19.3.2001 gün ve 2001/352 esas, 2001/255 karar sayıh ilam ile Ah- met Çalık vesayet altına alınarak kendisine babası Hamdi Çalık vasi tayin edilmiştir. 19.3.2001. Basın: 18099 CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Sarhoş Atlar Zamanf Iranlı yönetmen Bahman Ghobadi'nin "altın ka- mera" ödüllü filminin etkisinden kurtulamıyorum. Filmdeki çocuk yüzleri, yabanıl doğa, renkler, de- vinimler, görünümlergözlerimin önünden gitmiyor. Öyküsü olağanüstü bir sanat yapıtı mı bu? Bence değil. Öyleyse etkileme gücü nereden geliyor? Her şeyin olağanlığından. Gerçeğin tıpatıp, abartısız, nasılsa öyle ortaya konulmuş olmasından. Ama bu gerçek öylesine acıtıcı ve etkileyici ki, abartıya za- ten gereksinimi yok... • • • Gerçekçilik, sanat kuramının henüz tam olarak çözümlenememiş bir konusudur... Ya da tam ola- rak anlaşılamamış... Sanatta gerçekçilikten yana olanlar çoğu kez yalınlaştırmacılığın tuzağına dü- şerier. Ünlü "yansıtma" kuramı ister istemez biraz böyledir... Gerçeği olduğu gibi yansıtacaksak onu yansrtmanın ne gereği var? Bunu yaptığımızda bel- geselliğin ötesine geçemeyiz. Bu anlamda bir bel- geselliğin de sanat olduğu çok kuşkuludur. Öyley- se ne yapmalı? Gerçekliği, kimi yönlerini abarta- rak mı göstermeli? Bu da bizi bir başka tuzağa, do- ğalcılığa götürecektir... Gerçekçi yöntemin karşrt- ları ise onun bu kınlgan, eleştıriye dayanıksız yön- lerinden; bir başka deyişle de gerçekçilikteki sap- malardan cesaret bularak bu yöntemin tümüyle karşısına çıkariar. 19. yüzyıl sonlanyla 20. yüzyıl başlanndaki sanatsal çatışmalann hemen tümünün kaynağında bu karşıtlık vardır. • • • Sanatın amacının (bir amacı varsa eğer) eninde sonunda gerçekliği yansıtmak olduğundan kuşku duymamak gerekir. Bu yansıma, karşılığını zihni- mizde, duygulanmızda, beğenimizde ya da tümün- de birden bulacaktır. Sanat yapıtı, gerçekliğin ye- niden üretilmesi, sonuçta da izleyicide bu gerçek- liğe ilişkin güçlü bir duygunun uyandınlmasıdır. Mü- zik, resim gibi sözel olmayan sanatlar için de ge- çerlidirbu... Sorun, bu sonuca nasıl ulaşılacağıdır... Sanatsal yaratının temel sorunsalı da, sanıyorum ki bundan başka bir şey değildir... Iranlı genç yö- netmen bu sorunu kendince çözümlemiş... Belge- selliğin, yalınlaştırmacılığın ya da abartının tuzağı- na düşmeden gerçekçi bir yapıt yaratmayı başar- mış. Bu nedenle de "Sarhoş Atlar Zamanı", izleyi- cinin zihninde, duygulannda ve beğenisinde güç- lü bir gerçeklik duygusu uyandırmayı başanyor... • * • Filmin öyküsünün hiçbir olağanüstü yönü yok. Iran'ın Irak sınınna yakın bir Kürt köyündeki yoksul insanlann, onlann içinde de anne ve babalannı yi- tirmiş beş kardeşin günlük yaşamıdıranlatılan. Yok- sullukve acımasız doğa koşullannda, henüz ergen- lik yaşını bile tamamlayamamış "ağaöey'in de yaz- gısına düşen, öteki yaşıtlan ve daha da küçük yaş- takiler gibi, ölesiye bir tempoda çalışmaktır. Yıne ergenlik yaşındaki "abla "nın yazgısı ise, hasta kar- deşin tedavi ettirilmesi ya da bir katır karşılığında, komşu köye, kendinden en az on yaş büyük biri- ne "gelin" gitmektir... "Ağabey", hasta kardeşin tedavisi, "okurunöa başanlı küçük kız kardeşe defter alabilmek, "a//e"nin başkaca gereksinimle- rini karşılayabilmek için, çocuk omuzlannın kaldı- rabileceğinin çok üstünde bir yükün altına girmiş, Iran'dan Irak'a katır sırtında kaçak kamyon teker- leği taşıyan köylülerinin arasına katılmıştır. öykü özetle budur. Anlatılan bölge bakımından, bizim kendi ülkemizin benzer bölgeleri bakımından ve hatta büyük kentlerimizin kenar semtleri bakımın- dan (değişik öğelerle) olağanüstü yönü olmayan bir öyküdür bu. Olağanüstülük ya da büyük sanatsal başarı, senarist ve yönetmenin bu gerçek öyküyü işleyişinde, anlatımındadır... • • • Bahman Ghobadi, her şeyden önce, anlattığı or- tamın yaşama ritmini, temposunu yansrtmayı ba- şarmış... Kimi kez hızlanan, kimi kez inadına ağır- laşan, hırçın ve derin bir nehrin akışını andınyor bu tempo... Fakat bir an bile duraksamayan birtem- podur bu... Çünkü acımasız yaşam ve doğa koşul- lannın duımaya, duraksamaya izni yoktur... Çün- kü umutsuzca da, çaresizce de olsa, bu çırpınışın dışında kalmak, tümüyle yokoluş demektir... Iran- lı genç yönetmenin büyük sanatsal başansı ben- ce, öncelikle devinimlerle, seslerle, görüntülerle, gerçekçi öyküsünü bu tempoya oturtabilmiş ol- masındadır... ••• "Ş/dctef"in anlatılmasına, abartılmasına onca olanak sağlayan bu ortamda, piyasa ya da kimi sa- natsal filmlerden alışık olduğumuz şiddet öğeleri- nin birteki bile yok... Yoksul kaçakçılann arasında- ki kavga sahnesi bile olanca yalınlığı, doğallığıyla gösteriliyor... Abartılı hiçbir söz, hiçbir hareket yok... Yansıyan sadece, birzavallılık, çaresizlik, hatta ace- miliktir... Tıpkı hayatın kendisinde de olduğu gibi... Şiddet denilebilecek iki sahneden biri, "a<5abey"in küçük kız kardeşi tokatlaması; ikincisi, amcanın yeğeni tokatlamasıdır... Hepsi bu kadar... Ama, gi- rişte söylediğim gibi, öykünün (daha doğrusu an- latılan gerçekliğin) kendisi, herhangi bir abartıya gereksinimi olmayacak kadar acımasız ve serttir... Buna karşılık, bu sert yaşam koşullannda büyük bir sevecenliğe tanık oluyoruz: Hasta, sakat kardeşe öteki kardeşlerin duyduğu sevgi... Kardeşler ara- sındaki sevgi... Rus yazan Babel, Gorki'nin "Ya- şanmış Hikâyeleri" için, "Bütün bir burjuva ve kü- çük burjuva Rus edebiyatının tümünde Gorki'nin bu öykülerindeki kadar çok sayıda güneşin doğuş ve batış sahneleri betimlenmemiştir" der... Bah- man Ghobadi'nin fılmindeki kadar, bir kardeşin ya- nağından, bu kadar çok sayıda ve sevecenlikle öpüldüğüne bir başka filmde rastlamadım... "6u film beni şok etti" diyen Ingiliz sinema eleştirme- ninin şok oluş nedenlerinden biri de bu olsa gerek... • • • "Sarhoş Atlar Zamanı" Türkiye'yi de kapsayan bir coğrafyada yaşanmakta olan bir gerçekliğin "ömek" bir gerçekçilikle anlatılan öyküsüdür... İLAN T.C. KADIKÖY 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ Dosya No: 2001/76 Vasi Tay Mahkememizce venlen 13.03.2001 tarih 2001/76 Es. 2001/178 K. sayıh karar ile, M K. 355. maddesi gere- ğince, Yorgi ve Katerma kızı 16.01.1951 doğumlu So- fîya Arseniyadis vesayet altına alınarak, kendisine Eftat Arseniyadis vasi tayin edılmiştir. Keyfîyet ilan olunur 13.03.2001. Basın: 18227
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle