19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 ARALIK 2001 SALI HABERLER Halkevi davasında beraat • ANKARA (ANKA)Açlık grevleri ile birlikte gündeme gelen F tipi cezaevlcrinin kullanıma açılmasını protesto eylemlcrine katılan Halkevleri yöneticileri Ankara 2 No'lu DGM'de görülen davada "atılı suçun yasal unsurlan oluşmadığından" beraat ettiler. Ankara Dikmen, İlker, Mamak, Seyranbağları, Kalaba ve Keçiören halkevleri şube başkanlannın da aralarında bulunduğu 30 kişi, 7 yıl 6 aya kadar hapis cezası istemiyle yargılanıyordu. CUMHURİYET SAYFA Veıgi yükü rekor düzeyde AJNKARA (Cumhuriyet Bürosu) 2002 yılı mali bütçe yasa tasarısının TBMM Genel Kurulu'nda görüşülmesine başlanırken Maliye Bakanı Sümer Oral, Türkiye'de vergi yükünün, OECD ülkelerine göre rekor düzeyde arttığını söyledi. Yaşanan bunalımlann ardından resmi döviz rezervlerinin 3 milyar dolar azaldığını belırten Oral, sermaye hareketlerinde ise 10.6 milyar dolarlık bir çıkış olduğunu bildirdi. Hükümeti eleştiren DYP Genel Başkanı TansuÇiller ise geçen yıl olduğu gibi bu yıl konan hedeflerin de tutmayacağını belirterek enflasyonun yüzde 60 düzeyinde olacağını söyledi. 2002 yılı mali bütçe yasa tasansının TBMM Genel Kurulu'ndaki sunuşunu yapan Maliye Bakanı Sümer Oral, dünya ekonomisinde genel bir durgunluk yaşandığını dile getirdi. AB'ye aday olan Türkiye'nin Kobat bunalımının ardından gelen süreci şöyle değerlendirdi: "Bu dönemde cari işlemler dengcsinde 23 milyar dolar fa/la olıışmıış, sermaye hareketlerinde 10.6 milyar dolar çıkış olmuş ve resmi rezervler 3 milyar dolar azalmışür. Merkey, Bankası'ndaki mevcut döviz rezervi 17.7 milyar dolardır." lç borç stokunun ekim ayı itibanyla 109.4 katrilyon olduğunu kaydeden Oral, bunun 57 katrilyonunun bankacılık sektöründen kaynaklandığını söyledi. Toplanan vergilerin borç faizlerini karşılama oranına konuşmasında yer vermeyen Oral şu değerlendirmeyi yaptı: "Faiz ödemelerinin GSMH'ye ora2002 yüı mali bütçe yasa tasansının Genel Kurul'da görüşülmesine başlandı. (AA) nı 2001 yılındaki yüzde 22 seviyesinden 2002 yıhnda yüzde 153'e, giderpenhag ekonomik ölçütlerini yakalamave Şubat 2001 bunalımlannı anlattı. ler içindeki payı da yüzde 52'den yüzsı gerektiğini anlatan Oral, 57. hüküBu yılın ocakeylül döneminde gayri de 43.6'ya inmektedir.' met döneminde uygulamaya başlanan safi milli hasılanın (GSMH) yüzde 8.3 Oral, vergi yükü artışı karşılaştırilk ekonomik program, Kasım 2000 oranında gerilediğini belirten Oral, şumasında Türkiye'nin gelişmekte olan ülke olarak küçümsenemeyecek ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART bir düzeyi tutturduğüna işaret ederek "Vergi yükü arüşında son on yılda OECD ülkeleri arasında rekor düzeyde bir artışı gerçekleştirdiğimizi de burada vurgulamak istiyorum''dedi. Vergi gelirlerinde ve katma değer vergisi tahsilatındaki artışların ekonomideki canlanma işareti olduğu iddiasında bulunan Oral, 2002 yıhnda yüzde 50.3'lük bir vergi artışı tahmin ettiklerini bildirdi. Partisi adına konuşan DYP Genel Başkanı Çiller, hükümete yüklendi. Hükümetin ilk programının çökmesinin ardından kendi 350 mevcudundan bir bilen çıkmadığı için dışandan "tahsildar bakan" ithal ettiğini yineledi. SP Genel Başkanı Recai Kutan, ise Necmettin Erbakan hükümetınden karşılaşnrmalar yaparak bütçeyi eleştirdi. DSPTi Masum Türker, Türkiye'nin borcunun, geçmişte veresiye defterlerine yazılan borçlann bugün açığa çıkması nedeniyle arttığını kaym.kart(«)superonline.com.tr detti. 2002 yılı bütçesinin sunuş konuşmasını yapan Bakan Oral, sermaye çıkışını itiraf etti POLfflKA GÜNLÜĞÜ HtKMET ÇETtNKAYA Çukurova... Yağmur dört gündür yağıyor Çukurova'ya. Gri bir gökyüzü altında Adana. Seyhan Irmağı bulanık akıyor... Leylaklar getiren, düşüncelergibi fılizlenen ölümsüz mevsımler, sarı sıcağın toprak üzerindeki sessizliği bitmiş, güneşlerToroslar'ın arkasınaçekilmış!.. Hava soğuk, üşüyorum!.. Kurukopru, KüçükSaatMeydanı'ndayıllardır olduğu gibi 'işçi pazarı' kurulmuş yine!.. Elleri ceplerinde genç adamlar yağmurdan korunmak için saçak altına sığınmışlar!.. Sakalları uzamış bir genç yanıma yaklaşıyor: "lşçi mi lazım abi!" Atarabaları, traktörler, otomobiller, lahmacun satıcıları Adana caddelerinin doğal görüntüsünü çiziyor!.. Bana "lşçi mi lazım abi" diyen genç adama sordum: "Adın ne senin?" Beni tepeden aşağı süzüp yanıt verdi: "Benim adım Mehmet'.." "Nerelisin?" "Urfalıyım ama Adana'da oturuyorum..." "Ne iş yaparsın sen?" Yanıtı kısa oldu: "Herişi yaparım!" Mehmet lise mezunuydu. O da üniversiteye girememişti. Sekiz kardeşi vardı. Babası BağKuıJdan emekliydi. Aylardır iş bulamıyordu... 2002'ye bir ay kala Adana iç göçü yaşıyordu. Diyarbakır'dan, Urfa'dan yüzbinler Çukurova'ya iniyordu... Aynı durum Tarsus ve Içel'de de yaşanıyordu!.. Adana'da iki farklı kesim yaşıyor... Varsıllar ve yoksullar!.. Varsıllar Seyhan Irmağı'nın çevresindeki villalarda ve çok katlı apartmanlarda oturuyorlar... Burası Kuzey Adana oluyor... Yoksullar ise Güney Adana'nın varoşlannda... Sabah saat 8.30... Güney Adana'yı geziyorum... Taksi şoförü Turgut, "Beyim her şey çok çabuk değişiyor Adana'da" deyip ekliyor: "Şu taksi plakası Adana'da 250 milyona satılıyor..." Turgut'a, "Işlerkötü mü" diye soruyorum... O sağımızdan, solumuzdan geçen minibüsleri gösteriyor... "Minibüsler çoğalınca taksiye binenler azaldı..." Yağmur hızlandı... Güney Adana'da adım başı kahve var... Bir çay içimi kahveye giriyoruz!.. Ürkek yüzler!.. Tedirginlik!.. Kahvede oturanların büyük çoğunluğunu gençler oluşturuyor... Onlara kendimi tanıtıyorum... Selim adlı bir genç, "Söylediklerimiyaz abi" deyip anlatmaya başlıyor: "Adana'ya göç ettiğimizde 12 yaşındaydım, şimdi ise 23 yaşındayım. Bir yıl önce askerden geldim. Işsizim. Babam hasta, annem hasta. Kardeşlerim tablacılık yapıyor..." Ibrahim söze giriyor: "Kahvede oturmaktan başka yapacak bir iş yok. Devlet bizi beslesin demiyoruz. Ama iş bulsun, Işsiz genç ne olur? Ya terörist olurya da hırsız." Güney Adana gerçeğinin altında Güneydoğu'dan gelen insanlarımızın yaşamı yatıyor... Bırakın 30 yıl önceyi, 20 yıl önce 'zenginler kenti' olarak bilinen Adana'da 'kent kültürü' şimdilerde 'varoş kültürü'ne dönüşmüş... Ne Adana, ne Tarsus, ne de Içel artık eskisi gibi değil!.. Adana giderek yoksullaşmış!.. Çetin Yiğenoğlu, Adana'yı şöyle anlatıyor: "20 yıl önce Türkiye ekonomisinin lokomotifi olan Adana bugün sancılı bir dönem yaşıyor. Adana'da tanma dayalı sanayi çöktü..." Tuncelili, Diyarbakırlı, Siirtli, Urfalı gençler kahve köşelerinde oturuyor... Diyorlar ki: "Bizi potansiyel suçlu görüyorlar!" Ayakta kalmak için direniyor gençler!.. Adana'da varsılyoksul aynmı açık biçimde ortaya çıkıyor!.. Çukurova çelişkiler yumağı içinde... hikmet.cetinkayai'cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 'AGSK'ye onay verilmemeli' • Istanbul Haber Senisi lşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, yaptığı açıklamada Avrupa Ordusu'nun (AGSK) Türkiye'yi bombalamak için kurulduğunu belirterek Türkiye'nin Avrupa Ordusu'na onay vermesinin tarihi bir hata olduğunu vurguladı. Yüzde 5.1 Öğrenciler gözaltına alındı • İstanbul Haber Servisi Terör örgütü PKK üyesi olduklan ileri sürülen 14 üniversite öğrcncisi gözaltına alındı. lÜ'de öğrenim gören 14 kişiyle birlikte bir adet el kamerası ile sahte ÎETT indirim kartı ve bol miktarda örgütsel dokümanın ele gcçirildiği bildirildi. Öğrencilerin üniversite içerisinde pankart asma ve bildiri dağıtma gibi eylemlere katıldıklan iddia edildi. Elektrik yine zamlandı ANKARA (ANKA) Türkiye Elektrik DağıtımAŞ(TEDAŞ), elektrik fiyatlarına l Aralık'tan geçerli olmak üzere yüzde 5.1 oranında zam yaptı. TEDAŞ'ın yaptığı zamla, l Aralık'tan itibaren geçerli olmak üzere konutlarda kullanılan elektriğin birim fiyatı, 150 kilovatsaate kadar IO3bın65Oliradan 108 bın 900 lıraya, 150 kilovatsaatin üstü için ise 155 bin 475 liradan 163 bin 350 liraya çıktı. Kalkınmada öncelikli yörelerdeki konutlarda kullanılan elektriğin birim fiyatı ise 150 kilovaatsaate kadar 96 bin 850 liradan İOI bin 800 liraya, 150 kilovatsaatin üstü için 145 bin 275 liradan 152 bin 700 liraya çıkarddı. Sanayi elektriğinin birim fiyatı normal yörclerde 102 bin 300 liradan 107 bin 450 liraya yükseltildi. • •• • tstanbul Haber Servisi Ümraniye'de 3 ayn kuyumcu soygununa kanştıklan ve DHKP/C örgütü üyesi olduklan iddia edilen 7 kişi gözaltına alındı. İstanbul DGM'ye sevk edilen bu kişiler Cumhuriyet Savcısı Ahmet Ayvaz tarafindan sorgulandı. Savcı, 4 kişiyi serbest bırakırken, 3 kişiyi tutuklanmalan istemiyle istanbul Nöbetçi 5 No'lu DGM Yedek Hâkimlıği'ne sevk etti. Nöbetçi mahkeme, Onur Toprak, Murat Arslan ve Burhan özemiroğlu'nu "terör amaçlı soygun" suçundan tutukladı. DHKPC operasyonu Bakanlık, destekleme primlerinin soya ve kanola ile sınırlandınlmasına karşı çıkıyor Henkes hesabını vermeli • tstanbul Haber Servisi An Harekeli'nden yapılan açıklamada, bireyler, kurumlar ve toplumun bütününün, "Hesap verme sorumluluğu" ilkesine sahip çıktığı taktirde, siyasetçilerin de bu ilkeyi benimsemek zorunda kalacaklan belirtildi. Açıklama, "Bu süreç, Türkiye'de güven kavramının yeniden temininde yadsınamaz bir rol oynayacaktır" denildi. Tarnnda tasarruf karmaşagı EBRU TOKTAR ANKARABaşbakanhk'ın IMF'nin isteği doğrultusunda açıkladığı tasarruf paketi, bakanlıklardan tepkı görmeye devamediyor. Başbakan Bülent Ecevit tarafindan kurulan Tannı Komıtesi'nde yer alan Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, soya fasülyesi ve kanola dışındaki ürünleri prim ödemesinden çıkaran karan genişletmeye çalışıyor. Başbakanhk tarafından açıklanan tasarruf paketinde tarımda destekleme primlerinin "soya ve kanola" ile sınırlanmasımn tarımı öldüreceği uyansında bulunan Tanm ve Köyişleri Bakanlığı, kapsamı genişletmek için çalışmalar yapıyor. Kütlü pamuk, yağlık ayçiçeği ve zeytinyağının desteklenmemesi halinde Türk tanmımn, dolayısıyla Türk ekonomisinin zarar göreceğini belirten Tarım ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Ziya Gökalp, konuyu 22 Kasım'da toplanan Bakanlar Kurulu'nda da gündeme getirdi. Gökalp, özellikle tavukçuluk sektöründe yaşanan knzin destekleme kapsamındaki ürünlerle olan ilgisini ortaya koydu. Yemi yurtdışından ithal etmek zorunda kalan tavukçuluk firnıalarının, dalgalı kura geçilmesiyle birlikte ödeme güçlüğüne düşünce ya üretimi kısmak ya da durdurmak zorunda kaldığını anlatan Gökalp, 5 bin işçinin açıkta kaldığını, 2 bin 500 çiftçi ailesinin sözleşmelerinin de feshedildiğini bildirdi.Gökalp, birçok tavukçuluk şirketinin kapandığını raporlaştırdı. 2000 yıhnda, Türkiye'nin ürettiği 766 bin ton tavuk etiyle dünyada 13. sıraya kadar yükselmişken şubat krizi sonrasında tavuk ithal etme noktasına geldiğini anlatan Gökalp, raporunda şu saptamalara yer verdi: "Mısır ve soya gibi yem hammaddeleri ithalatla tedarik edOdigiiçindörâarüşlarınıalryerJeriartürdL Firmalann bankalara borçlan her geçen gün kabarmış ve artan faiz oranlarının da etkisiyie ödeme giiçlerini tamamen yitirmişlerdir. Soya, ayçiçeği, pamuk, kanola gibi ürünlere teşvik primleri muüaka ödenmeli." Bu rapor üzerine Bakanlar Kurulu'nda Başbakan Bülent Ecevit'in talımatıyla; Tanm ve Köyişleri Bakanı Gökalp, Devlet Bakanları Kemal Derviş Şükrü Sina GUrel ve Tunca Toskay ile Maliye Bakanı Sümer Oral'dan oluşan bir komisyon kurulmasına karar venldi. Bu komite nezdinde çalışmalara başlayan Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, destekleme prim ödemelerinin kapsamının genişletilmesi yönünde baskı yapıyor. ••• Açıklama Cumhuriyet Bilim Teknik'in bu haftaki sayısında yayımlanan "Aşırmalarla Dolu Bir Kitap ü a h a " başlıklı haberle ilgili olarak, "Laparoskopik Cerrahi" adlı kitbın telifhakları sahibi TAŞ. Med. Sağlık Hizmetleri Ltd. Şti. adına Prof. Dr. Mustafa Taşkın bir açıklama yaptı. Açıklamada, 61 kaynağı bulunan kitabın, "editör" sıfatı ile düzenleme kurulunda bulunan üç kişiden birinin Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu olduğu belirtilerek, "Alemdaroğlu'nun kitap ile ilgili sorumluluğu Ccrrahpaşa Tıp Fakültesi Cerrahi Tıp Bilimleri Bölüm Başkanı olması nedeniyle kitapta cerrahi bütünlüğü sağlama girişimidir. Konuların sorumluluğu isc tamamen yazarlara aittir" denildi. IRMIKI AYDIN ENGtN Başlıktaki duyguyu bölüşüyor musunuz? Kuşatılmışlığın boğuntusu sızi de boğuyor mu? Ahmet Arif'in o unutulmaz dizesini, o dizede yansıyan çaresizliği anımsayın: "Dört yanım puşt zulası..." Şairin kullandığı sözcükler kadar şiddetlisıni kullanmaktan çekiniyorum. Ama alın ülkenin doğusunu: Afganistan'da, Israil'de çok değil son birkaç günde olup bitenler ve olup biteceği bugünden belli olanlar ve bu olup biten karşısında elinden hiçbir şey gelmeksizin seyretmek ve adım adım yaklaşan tehlikeyi gözlemek... Afganistan'daki savaş neredeyse sıradan habere dönüştü. llkgünlerdeki duyarlıklar yerini yavaş yavaş kanıksamalara bıraktı. Anımsayın "Teröristleri cezalandırma gerekçesiyle Afgan bebeklerinin üstüne ölüm yağdıran bombalar..." diye başlayan cümleleri en son ne zaman okudunuz? Israil'de birbiri ardına patla aenginfadoruk.net.tr ğümünden Susurluk utancına kadar bir dizi sorunu çözüverirdim. "Dear Bülent" muhabbeti, kuşatılmışlığımızın bir başka boyutunu kanıtlıyor. Bütün umudunu IMF kredilerinin son dilimine ve yeni yılla birlikte geleceği söylenen 10 milyar dolara bağlayan; bunlar gelmezse ekonomik çöküşün kaçınılmaz olduğunu pek iyi bilen Türkiye'nin, kuşatmanın Batı yakasından gelen dayatmalara direnecek gücü yok. TCC kasım ayı raporu: Kuşatılmışlığın Boğuntusunda yan bombaların, "intihar saldırısı" denen görünüşte haklı, sonuçta kendi halkının başına daha büyük yıkımlar, daha ölümcül sonuçlar getiren "teröreylemleh "nin sıradanlaşması, gazetelerde, TV'lerde "haberlerden bir haber"e dönüşüvermesi içinize ürküntüler salmıyor mu? ABD Dışişleri Bakanı'nın Türkiye gezisini, "PoweMVn gündeminin ilk maddesi Irak" başlığıyla "haberlerden bir haber" gibi okumak ve bir başka habere geçivermek nasıl biryorgunluğun belirtisi olabilir? Bizi kuşatan tuzakların salt doğudan gelenleri üstüne birkaç cümlecık daha: Afganistan'da Kandahar da düşüp, Taliban dağlara çekildiğinde ve Bonn'daki görüşmelerin ardından kurulacak göstermelik bir hükümete "yeni Afganistan 'ı" yaratma ödevi dayatıldığında, itiraz edecekleri susturmak, "yeni Afganistan^ sağlama bağlamak üzere o topraklarda konuşlanacak askeri birliğin ağırlığını ve sorumluluğunu hangi ülke taşıyacak? "Türkiye bu yeni paylaşımda söz sahibi olacaksa, büyük devlet olduğunu kanıtlayacaksa savaş sonrasında kurulacak Afganistan'da başat bir rol oynamalıdır" palavraları ile ülkeyi sonu gelmez bir batağın içine yollamak ısteyenler, Afganistan'dan art arda, "Mayınabastığıiçin... 7aleban 'ın kurduğu pusuya düşürülerek... Asilerin açtığı ateş sonucu... Pamir Dağları'nın Batı yamaçlarında çıkan çatışmalar sırasında..." gibi yalın cümleler eşliğinde Türkiye'ye "şehit" tabutları gelmeye başladığında ne yazacak, neler söyleyecekler dersiniz? Israil'de siyonıst ırkçılıkla karşı karşıya imiş gibi görünüp "sonuçta" kol kola gırmiş, otobüslerde bomba patlatarak kendini bombaya dönüştürerek, Filistin halkını terörün batağına, bugüne dek ödediklerinden daha ağır bedeller ödemeye itenlerin yaktığı savaş ateşlerinin Türkiye'ye sıçramayacağından, en azından Türkiye'yi de etkilemeyeceğinden kim, nasıl emin olabilir? Powell'ın gündeminin ilk maddesi Irak ise bunun ABD için anlamının canı cehenneme... Peki Irak halkı için, Türkiye halkı için anlamına da "canı cehenneme" demek olası mı? Dönelim Batı'ya... Ingiltere Başbakanı "Dear Bülent" dedi ve Türkiye'nin Avrupa Ordusu (AGSP) konusundaki direnci kırılıverdi; bu konudaki temel tezlerden vazgeçıp, AB'nin istediği çözüme "evet" dendi öyle mi? Bu, "Dear Bü/enf"diyen bir mektupla olabileydi, ben yüzlerce "Dear Bülent" mektubu yazar; F tipi hapishane kördü Gazeteci öldürerek savaş kazanılamaz İstanbul Haber ServisiTürkıye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Araştırma Grubu'nca hazırlanan Kasım Ayı Basın Raporu'nda, "gazetecilerin susturularak savaş kazanılamayacagını" vurgulandı. TGC'nin Kasım Ayı raporu yayımlandı. Raporda, 11 Kasım'da, RTL muhabiri Picrre Billaud ile Radio Irance International muhabiri Johanne Sutton ve Stern dergisi muhabiri Volkcr Handloik'in, Afganistan'daki savaşı izlerken, açılan makinelı tüfek ve havan topu ateşiyle can verdiği belirtildi. 19 Kasım'da Celalabad'dan Kâbil'e giden konvoydaki Reuters Haber Ajansı adına çalışan Avustralyalı ve Afgan iki muhabirle ltalyan ve Ispanyol gazetecilerin, araçlarından indirilerek kurşuna dizildiklerinin anımsatıldığı raporda, ttalyan kadın gazeteci Maria Cra/ia Cutuli'nin öldürülmesini günışığına çıkartmak için, Dışişleri Bakanlığı ile işbirliği içinde çalışılacağının açıklandığı kaydedildi. Raporda, gazetecilerin susturularak savaş ın kazanılamayacağına dikkat çekildi. • •• 2. Dünya Savaşı ve sonuçlarının yarattığı küresel çalkantıdan bu yana en büyük (sahiden çok büyük) bir çalkantı, bir altüstlük yaşanıyor ve Türkiye bunlan yönlendirebilecek, etkileyebilecek olanaklardan, ağırlıktan, güçten alabildiğine yoksun ve fakat bu çalkantıların tam da göbeğinde... Bu durumu bir kuşatma olanak nitelemem yanlış mı? Bu kuşatılmışlığın beni (bızi) boğduğunu söylemem yanlış mı?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle