19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 ARALIK 2001 PAZARTESİ HABERLER CUMHURİYET SAYFA Ekononıik krizle birlikte Dilekçe Komisyonu'na başvurular bir ydda yüzde 75 artü TBMMişkurumu • Yaşanan ekonomik kriz nedeniyle Meclis, yurttaşların "iş umudu kapısı" oldu. Dilekçe Komisyonu'na yapılan başvurularda son l yıl içinde iş isteklerinde yüzde 75 oranında bir artış kaydedildi. ise üçüncü sırada yer alıyor. Bazı yurttaşlar da ekonomik kriz nedeniyle Başbakan Büleııt Ecevit ve yardımcılannı komisyona şikâyet etti. Yaşanan ekonomik kriz nedeniyle TBMM, yurttaşların "iş umudu kapısı" oldu. Komisyona yapılan başvurularda son l yıl içinde iş isteklerinde yüzde 75 oranında bir artış kaydedildi. Önceki yıllarda yüzde 4 ile alt sıralarda yer alan iş başvurulan, yüzde 7 düzeyine cıkarak birinci sıraya yerleşti. İş isteklerinı, belediyelerin işlemlenyle ilgili şikâyetler, adaletin geç sonuçlanması, emeklilikle ilgili sorunlar, Tclekom ile ilgili başvurular, verilen dilekçelere kamu kurum ve kuruluşlarının yanıt vermemesi, zorunlu göçle ilgili sorunlar ızliyor. Komisyona yapılan bazı başvurularda yurttaşların yakınmalan şöyle: •ladeli taahhütlü olarak gönderilen evrakların işleme konulmadan kaybedilmesi. • Ağır hasarlı olarak belirlenen konutun orta hasarlıya çevrilmesi. • Tapulu arsaya 20 yıldan beri inşaat izni verilmemesi. • Emekli aylığı bağlanmasında yapılan yanlışlığın düzeltilmesi. Tutanaktaki sansür. Bütçe görüşmelerindeki tutanaklardan iki örnek: Musa Uzunkaya (AKP): (YÖK Başkanı'na) Çek git! Yüksel Yalova (Başkanvekili): Sayın milletvekilleri, burada kendisi hakkında yapılan eleştirilere yanıt vermek durumunda olmayan bir anayasal kuruluş başkanı için, tekrarlamak istemediğim o kelimeler, sizin de şeyinize yakışmaz. Istirham ederim. (AKP sıralarından gürültüler) İkinci örnek ertesi günden: Fethullah Erbaş (SP): Meclis'teki grup başkanvekillerinden tutun, Meclis'in özel araçlarının kullanım şekline bir bakın. Bakıyorsun, beyefendi buradan başlıyor, en uzak yurt köşesindeki iline resmi araçla gidip geliyor. Bunları yapan Meclis başkanhğındaki insanlar! Bu Meclis nasıl diğer araçları denetleyecek? öncelikle kendinden başlaması lazım. Görüşmenin bu bölümünde Başkanvekili Kamer Genç oturduğu yerden eleştirileriyle Erbaş'ı destekledi. Bir milletvekili "Buradan Van'a kadar resmi araçla gidiyorlar" dedi. Bunun üzerine oturumu yöneten Ali llıksoy, "Kimmiş ya Van'a kadar giden" diye şaşkınlığını belırtti. Ancak bunlardan hiçbiri tutanakta yer almadı. İlk örnekte Yüksel Yalova'nın "tekrarlamak istemediği" sözcükler de, aslında tutanakta yer alandan farklıydı. Salonda oturan milletvekilleri Uzunkaya'nın "Defol git" dediğini duymuştu. Ancak bu ifade tutanaklara "Çek git" diye yansıtıldı. Ya bazı vekiller yine soluğu Tutanak Müdürlüğü'nde almıştı ya da birileri "Meclis'in itibarı" için devreye girmişti. Geçmişte basın localarından bile duyulan küfürlerin tutanaklarda yer bulmamasına alışkın olan gazeteciler buna da pek şaşırmadı... EMtNE KAPLAN ANKARA Ü Ikede yaşanan ekonomik kriz, TBMM Dilekçe Komisyonu'na yapılan başvurulann niteliğini de değiştirdi. Komisyona yapılan başvurularda iş istekleri yüzde 75 'lik bir artışla birinci sıraya yerleşti. Yurttaşların belediyeler ile ilgili sorunları ikinci, adaletin geç sonuçlanması ve emeklilik işlemlerine ilişkin başvurulan ÖZGÜR RADYO BAŞVURDU Yayın durdurma cezasıAİHM'de ANKARA (AA) Türkiye'de ilk kez bir yayın cezası, Avrupa tnsan Haklan Mahkemesi'ne (AlHM) götürüldü. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun (RTÜK), "bölücü yayın" yaptığı gerekçesiyle 365 gün yayın durdurma cezası verdiği Özgür Radyo, Avrupa lnsan Haklan Mahkemesi'ne başvurdu. Radyo, başvurusunda, üst kurulun verdiği cezayla, lnsan Haklan Avrupa Sözleşmesi'yle teminat altuıa alınan, "düşüncc özgürlüğü ile basının haber ve düşünceleri elde crme ve bunlan iletnıe, ulaşürma özgürlüğü"nün ıhlal edildiğini öne sürdü. RTÜK Başkanı Nuri Kayış ise Özgür Radyo'nun bu başvurusunu saygı ile karşıladığınıbclirterek "Kendilerine karşı RTÜK ve Türkyargı organlan tarafından bir haksızbk yapıunışsa, elbette bıınun telafi edilnicsi gerekir. Ancak hukukçu arkadaşlanm, radyonun davasınınDanıştay'da devam ettigini, dolayısıyla AİHM nczdinde açılan davanın usul açısından tartışmalı olduğunu söylediler" dedi. 'Harbiye ile Mülkiye özelleştirilsin' Son aylarda ANAP sözcüleri gündemi belirleyen, altüst eden, ortalığı karıştıran yorum ve değerlendirmelerle kamuoyu önüne çıkıyor. Tartışma yaratacak son öneri, TBMM lnsan Hakları Komisyonu Başkanvekili Emre Kocaoğlu'ndan geldi: Harbiye ile Mülkiye'yi özelleştireceksin. Ancak o zaman demokrasinin önü açılır. Bu iki kurum demokrasinin önünde engel... Rakamlardaki kara tablo Bütçe görüşmeleri sırasında ortaya konan bazı veriler iktidarla muhalefeti aynı noktada büluşturdu. SP'Iİ Yaşar Canbay ile Mehmet Batuk ve ANAP'lı Salih Yıldırım ın MEB bütçesi görüşülürken aktardığı bazı rakamları sütunlarımıza taşıdık: • Ülkemizde 400 binden fazla kahvehane olmasına karşm, 500 dolayında kütüphane var. • ödünç verilen kitap sayısı düşüyor. 1997'de 4 milyon 707 bin 687 kitap ödünç verilirken, 2000'de bu rakam 3 milyon 926 bin 314'e düştü. • Geçen yıl üniversite sınavında 1882 lise birincisı herhangi bir yükseköğretim programına yerleşemedi. 9 bin 322 öğrenci sıfır puan aldı. Okuryazar oranımız yüzd$ 82. Dokuz milyonu aşkın insan okuryazar değil. • Ortaöğretimden mezun olan öğrencilerin yüzde 21'i bir yükseköğretim kurumuna gidebiliyor. 1983'te bu oran yüzde 59.5'tu. • Genel liselerden mezun olanların yüde 10.7'si üniversiteye girebiliyor. Bu oran, imamhatip liselerinde yüzde 4.8, mesleki ve teknik liselerde yüzde 4.8, akşam liselerinde yüzde 1.9. • 15 yılhk bir öğretmenin OECD ülkelerinde yıllık geliri 28 bin dolar. Türkiye'de ise 3500 dolar. • öğretmenlerin yüzde 46.4'ü meslek değiştirmek istiyor, yüzde 70'i ikinci bir işte çalışıyor, yüzde 86'sı borçlu ve yüzde 38'i kitap okuyamıyor. Gazeteciler, yoğun kar yağışına karşm dün de görcvlcrinin başmdaydLAnkara^lakcndisiıüi/kyenkameranıanlanngörüntüsü Başbakan Bülcnt Eccvit'i de üzdii. Ecevit, Başhakanlık Mcrkcz Binası'na gelişinde, kendisini izleyen gazetecilerie tek tek tokalaşn, bayramlannı kutladı. Eccvit, "Böyle soğukta beklemeni/den üzüntü duyuyorum" dedi. (AA) G(l7CtCCİlCY EcCVİt'İ ÜzdÜ Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ve İçişleri Bakanlığı, sanıkların yargılanmasını istedi 'Kayıp Silahlar'a çiflte temyiz ANKARA (AA) Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, "2. Kayıp Silahlar" davasında bazı sanıklann şartla salıverilme yasasından yararlandınlması yönündeki karan, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ve İçişleri Bakanlığı tarafından temyiz cdi ldi. Ankara Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Yalçın ile davanın müdahili İçişleri Bakanlığrnın avukatı SemaÖzgül, Hospro Şirketi'nce, Emniyet Genel Müdürlüğü'ne hibe edilen 10 adet 9 mm. Mikro Uzi, 10 adet Süper Mg, 11 adet 22 kalibre Bererta nıarka tabanca ile bu tabancalara ait susturucular ve 1 adet AL 50 Hv roketatarın kaybolması ile ilgili olarak açılan "2. Kayıp Silahlar" davasında verilen karan temyiz ettiler. Savcı Yalçın'ın temyiz başvurusunda, Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği karann "usul veyasaya" aykın olduğunu, sanıklann eyleminin "görevi ihnıal" olarak değerlendirilemeycceğini savunduğu öğrenildi. İçişleri Bakanlığı'nın temyiz dılekçesınde, eski Emniyet Genel Müdürlüğü Özcl Harekât Dairesı Başkanvekilı İbrahiın Şahin ile sanıklar I ,ütfi Eraslan, Şemsettin Canpolat ve Necmettin Ercan' ın, aynı konuya ilişkin Ankara 6. Asliye Ceza Mahkcmesi'nde yargılandıklan gerekçesiyle, davanın bu sanıklar yönünden reddedilmesinin "yerinde" olmadığı öne sürüldü. Dilekçede,eski Emniyet Genel Müdür Danışmanı Mehmet Korkut Eken ile APK uzmanı Ertuğrul Ogan'ın eylemlerinin "ihtilasenzimıner olduğu savuııularak bu sanıklar yönünden 4616 sayılı Şartla Salıverilmeye, Dava ve Cezalann Ertelenmesine Dair Kanun uyannca erteleme karan verilemeyeceği ifade edildi. Dosyanın tebligat aşamasında olduğu, henüz Yargıtay'a göndenlmediği öğrenildi. Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi, lbrahim Şahin, Lütfi Eraslan, Şemsettin Canpolat ve Necmettin Ercan'ın aynı suçlamayla Ankara 6. Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılanmış olmalanndan dolayı, davanın bu sanıklar yönünden reddine karar vermişti. Mahkeme heyeti, Eken ve Ogan'ın suçunun, iddianamcde ileri sürüldüğü gibi "ihtilasen ztaımet" değil "görevi ihmal" olduğunu kabul ederek bu sanıklar hakkındaki davanın da suç tarihi itıbanyla 4616 sayılı Şartla Salıverilmeye, Dava ve Cezalann Ertelenmesine Dair Yasa'nın 1/4. maddesi kapsamında olması nedeniyle ertelenmesini kararlaştırmıştı. 12 Eylül mağdurları dava açtı ANKARA (ANKA) 12 Eylül askeri darbesinin hukuk dışı uygulamalanyla Türk Silahlı Kuvvetleri'nden çıkanlan emekli subaylar, anayasa değişikliğinin ardından Askeri Yüksek Fdare Mahkemesi'ne başvurarak emeklilik işlemlerinin iptalini istedi. 12 Eylül'deresen emekli edilenlerden son olarak dava açan Jandarma Üsteğmen Rahmi Yıldının, talebi kabul edilirse albay rütbesiyle yeniden subay üniforması giyecek.Eylül s Emeklileri Derneği'nin başkanhğını yapan ve 12 Eylül döneminde resen emekliye aynlan Jandarma Üsteğmen Arkın Argın, 12 Eylül döneminde 397 subay, 176 astsubay ve 447 askeri öğrencinin TSK ile ilişkisinin kesildiğini anımsartı. Argın, 50 dernek üyesinin, zorunlu olarak emekliye aynlmalanna ilişkin işlemlerin iptali istemiyle dava açtığuıı bildirdi. TürkIş Hen emeklilik önerisi ANKARA (AA) Türklş, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen kademeli emekliliğe ilişkin yeni bir öneri tablosu hazırlayarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığf na sundu.Türklş'in öneri tablosunda, hizmet yıhna göre kadınlarda emeklilik yaşı 39'dan başlayıp 48 yaşına kadar, erkeklerde ise 44'ten başlayıp 55 yaşına kadar çıkıyor. Öneri tablosunda, sigortalılık ' süresi 16 ile 18 yıl arasında olan kadınlar 39 yaşında 5 bin gün prim ödeme koşuluyla emekli olabilirken sigortalılık süresi 1 yıldan az olan kadınlar ise 48 yaşında ve 6 bin gün prim ödeme koşuluyla emekli olabilecekler. Sigortalılık süresi 21 ile 23 yıl arasında olan ve 5 bin gün prim ödeyen erkekler 44 yaşında, 23 yıllık sigortalılık süresi olan ve 5 bin gün prim ödeyen erkekler ise yaşa bakılmaksızın emekliliğe hak kazanabilecekler. Kuyrukta talim Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, kendisini ziyaret eden lnsan Haklarını Inceleme Komisyonu üyelerine, insan haklarının gelişiminde eğitim ve kültürün önemini anlatırken kuyruklardan örnek verdi: "Yıllar öncesinde halkımız minibüs duraklarında itiş kakışla araca binmeye çalışırdı. Şimdi bakıyorum, herkes kuyruğa giriyor, birbihnin hakkına saygılı davranıyor. Birbirinin hakkına hukukuna saygılı davranma, zamanla ve eğitimle gelişiyor." Komisyonun DYP'Iİ sözcüsü Kadir Bozkurt ise karşısındaki iktidar üyelerine dokunduran bir yorumla Cumhurbaşkanı'na takıldı: "Sayın Cumhurbaşkanım, halkımız daha çok ekmek kuyruklarından alışkındır." IRMIKI AYDIN ENGtN Ortalığı beyaz bir aydınlığa dönüştüremeden, ama durmaksızın da yağan sulusepken karda "gerçek dünya"da dolanmak zor. Üşürsün, ıslanırsın. Buna karşılık evin sıcaklığında, sanal dünyanın bütün iklimlerinde, dağlarında, bayırlarında alabildiğine dolanmak mümkün, pek kolay ve pek keyifli. Ne zamandır yapmadığımı yaptım. Internette kocaman bir "sanal dünya" turuna çıktım. Ulaşabilineceğini gözlediğim bilgilerin genişliği, zenginliği, hatta derinliği şaşırtıcı. Ama daha da şaşırtıcı olan, dünyanın dört bucağındaki insanların birbirleriyle bu kadar kolay, bu kadar dolaysız iletişim kurabilme olanakları. Çok değil yirmi yıl önce bu sadece bir düştü. Şimdi yaşanan bir gerçek. Günlerdir(aylardır, yıllardır) politikanın tatsızlığından, politikacının çapsızlığından kararmışyüreğimde, politikacıları aşarak alabildiğine kirlenmiş politikanın labirentlerinde kaybolmadan "daha iyi bir dünya" üretilebileceği umudu, bir başka deyişle de aenginO'doruk.net.tr mokrasi işte bu. Yandaşları örnek olarak Isviçre kantonlarını gösteriyorlardı. Oradaki doğrudan katılım süreçlerini sergiliyor ve o uygulamanın genelleştirilmesini savunuyorlardı. Ancak karşıtlann itirazlan elbette çok kolay ve etkiliydi: Saçmalamayın! Birkaç bin kanton yurttaşı ile demokrasicilik oynayabilirsiniz, ama 70 milyonluk Federal Almanya'da, 200 milyonluk Rusya'da, milyarlık Hindistan 'da, Çin 'de nasıl uygulayacaksınız şu doğrudan demokrasiyi?.. Soru doğru ve tartışmayı bitiriciydi... Intemet çağı gelip çatana kadar!.. Internet çağı geldi çartı. Dahası, çocukluk hastalıklarını hızla geride bıraktı, delikanlı oldu. Temsili demokrasiden katılımcı demokrasi diye tanımlanan ara durağı atlayarak "doğrudan demokrasi"ye sıçramanın teknolojik temelleri artık var. "Doğrudan demokrasi" bizlerden sadece bir "tık" boyu uzakta. Eski Bir Düş: Kanton Demokrasisi mokrasiyi profesyonel politikacının saldırısından, sataşmasından kurtarma umudu ışıdı... • •• Demokrasinin kim bilir kaç tanımı var. Ama ben en çok "Demokrasi rejimlerin en az kötü olanıdır"\ severim. Bu tanımda bir demokrasi övgüsü kadar yergisi de saklı. Yergi; çünkü demokrasinin sakıncaları da az değil. Örneğin oligarşi, bir azınlığın çoğunluk üstündeki tahakkümü (=baskıcı egemenliği) ise demokrasi de bir çoğunluğun azınlık üstündeki tahakkümü olabiliyor. Yüzde 51 'lik bir kıl payı çoğunluk, geride kalan yüzde 49'a kendi siyasal, ekonomik, kültürel tercihlerini dayatabiliyor. Rejimlerin en az kötüsü demokrasinin sakıncalarını aşmak, en azından Batı Avrupa ülkelerinde ciddi ve sancılı bir aydın uğraşı. Yeşiller belki de kuruldukları, siyasal arenaya çıktıkları günden beri bu sakıncayı aşmak çabasındalar. Sosyal demokratların sol kanatları ıçin bu sakınca hem ülkedeki sistemin, hem parti içi demokrasinin sancılarının kaynağı ve sosyal demokratlar her iki cephede soruna çözüm, soruya yanıt peşindeler. Keza komünist partilerin (kimilerinin adları aynı kalsa bile programları ve örgüt tanımlamaları değişti) dönüşmesiyle oluşan yeni sol partiler de proletarya diktatoryasından klasik demokrasi kalıplarınadönmeyi değil; katılımcılığın.toplumun kılcal damarlarına kadar yayıldığı bir demokrasi arayışına yöneldiler. Itirazlar özellikle temsili (=representativ) demokraside yoğunlaşıyor. Politikacılığın gitgide bir mesleğedönüşmesi. Meslekten politikacılığın gitgide kirlenmesi ve demokratik gelenekleri çiğnemeyi huy bellemesi temsili demokrasinin ilk göze çarpan sakıncası. Bunun, yurttaşın demokrasiyi dört yılda bir sandık başına gitmek ve ötesi ile dört yıl boyunca bir daha ilgilenmemek olarak algılamasına yol açan sonuçları var. Bu ise yurttaşları politikadan uzaklaştırıyor, soğutuyor ve meydan çoğu kez bir avuç madrabaza kalıyor. Temsili demokrasinin sakıncaları yine demokrasi içinde kalınarak çözülecekse ki daha iyi bir düzen henüz icat edilmediğine göre, akla uygun olanı da bu galiba en uygun çözüm, temsili demokrasinin tersine ulaşmak. Yani: Doğrudan demokrasi! Yani, demokrasiyi oy vermeye indirgemeyen, bütün yurttaşların bütün kararlara dolaysız katıldıkları bir demokratik işleyiş. Sorunun ortaya atılmasından tartışılrnasına, olumluolumsuz sonuçların sergilenmesine, yurttaşların tercihlerini "evethayır" yalınlığında belirtebilecekleri bir bilinç açıklığına ulaşmalarına ve sonunda öneriye evet ya da hayır demelerine kadar uzanan birsüreç. Doğrudan de Maaş zammıyla seçmenin hedefi olan milletvekillerinin son derdı lojmanlar. Lojman kira ve yakıt bedeline gelecek yıl yüzde 100 dolayında artış yapılacağına ilişkin haberler vekilleri isyan ettirdi. Gelen haberler doğruysa, yakıt parasıyla birlikte aylık lojman masrafı 500 milyon lirayı geçecek. Milletvekilleri, lüks semtlerde çift katlı benzer binaiarı yarı fiyatına kiralayabıleceklerini belirterek Başkanlık Divanı üyelerini eleştiri yağmuruna tuttu. Üstelik binaların bakımsızlığı, şebekelerin çürüklüğü, duvarların inceliğinden yakındılar. Lojmanda kira isyanı DYP Kayseri Milletvekili Sevgi Esen de basit bir hesapla TBMM Başkanı'na çağrıda bulundu: "Sayın Başkan'a önerim, binalara kiralık levhası asıp, yeni kiracılar bulsunlar. Çünkü kira bedeli kent içindeki benzer dairelerinkini geçti, ödeyecek gücümüz kalmadı. Maaşımız çok görülüyor. Her hafta Kayseri'ye gidiyorum; bu ayki benzin param 1 milyar lira. Yılbaşı ve Ftamazan Bayramı için yerel gazetelere verdiğim ilanlar ile kartlann bedeli de 1 milyar lira dolayında. Sonuçta bu maaşı biz milletle birlikte yiyoruz." Torun büyüyor, inşaat yürümüyor... TBMM Bayındırlık Komisyonu'nda Ihale Yasa Tasarısı'nın görüşmelerinde müteahhit kökenli milletvekilleri, tasarının içeriğinden çok kendi sorunlarını gündeme getirdi. ANAP'lı Mehmet Güneş, istimlaklerin yapılmamasından yakındı ve ekledi: "Urfa'da istimlakler yapılmadığı için kanal projeleri yürümüyor. Sonra ben 1991 'de bir ihaleyi aldığım gün bir torunum oldu. Torunum 10 yaşına geldi, projenin henüz ancak yüzde 18'itamamlandı." Türey Kösc, Emine Kaplan, Bülcnt Sanoğlu, Sertaç Eş [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle