Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12EKİM2001CUMA
14 U.K. kuttur@cumhuriyet.com.tr
100. yıldönümünde Nobel Edebiyat Ödülü'nü V. S. Naîpaul kazandı
ezilerdenkitap damıttıGURHANUÇKAN
STOCKHOLM - 2001 yılının Nobel Ede-
biyat Ödülü, Trinidad kökeıüi 69 yaşındaki
Ingıliz yazar VI S. >aipauJa verildi. Ödülün
veriliş nedeni, "Bizleriunutulmayaterkedi-
kn tarihin varhğmı görme zorunda bırakan
son derece duyarb ve kesin gözkmkri içeren
yazarhğı" olarak açıldandı. Isveç Akademı-
si Nobel Komitesi'nin yapnğı açıklamada Na-
ipul şöyle tanımlanıyor:
" V S. NaipauledebiyatdünyasmdayeJken-
k seyreden bir yokudur. Asbnda biitün yol-
culuklan kendi dünyasmda yapar. Edebi
aJamlardan başkalannda ender gö'rülen bir
beceriyle uzak kabr. Kendi yaa biçemini ko-
rur. Onun edebiyatmda kurguyla gerçek ara-
smdaki belirsiz sınır fazla önem taşunaz.
Karaipler'deki Trinidad Adasu yazarm flk
yaprtlannda önenıli yer tutar. Bunlan daha
sonra Hindistan, Afrika ve knzeyden güne-
ye Amerika gezikrinin etldleri izler. Naipa-
ul, bir imparatorhığun kaderini, Conrad'a öz-
gü bir mirasla insan odakh olarak anlaür."
V. (ıdnalbar) S. (urajprasad) Naipaul,
1932'de Trinidad'da Port of Spain yakınla-
nndaki küçük yerleşim yeri Chaguanas'ta,
Hint kökenli bir ailede dünyaya geldi. Ba-
bası gazeteci yazardı. 18 yaşındayken In-
giltere'ye göç etti ve 1953'te Oxford Üni-
versitesi'nden mezun oldu. Roman, öykü
ve gezi notlan romanı dallannda çok sayı-
da ürün verdi.
Ilk yapıtı 1957'de çıkan romanı "The
MystieMasseur"dır (John Lewellyn Ödülü).
1959'dalVDguelSokağı'nıyayunladı. 1960'ta
tngiltere dışına yolculuklar yapmaya başla-
yarak gezi türünde başanlı yapıtlar verdi. The
Middk Passage'da (1962) Batı Hint Adala-
n ve Güney Amerika'daki sömürgecileri ve
işbirlikçileri anlattı. Yan-otobıyografik ro-
manı An Area of Darkness'da (1964) Hin-
distan'da geçirdiği bir yılda edindiği izlenim-
leri aktardı. The Overcrowded Barracoon
(1972) seçilmiş makalelerinden oluşur. A
WoundedCrvifization (1977) Hindistan hak-
kında analitik bir çahşmadır.
The Return of Eva Peron ve KiDmgs in
Trinidad (1980) gerilla faaliyetleri sırasın-
da Arjantin'deki olaylan, Mobutu'nun Kon-
go'sunu ve Michael X Black Power hareke-
tini konu eder. Among the Befievers: An Is-
lamic Journey (1981), yazann 1979 ve
1980'de Iran, Pakıstan, Malezya ve Endonez-
ya'ya yaptığı yedi aylık bir yolculuktaki iz-
lenimlerini anlatan geniş kapsamlı bir araş-
tırmadır. India: A MiDion Mutinies Now ise
modern Hindistan'daki toplumsal huzursuz-
ÜÇÜNCÜ DÜNYA tNSANININ Y4ZARI-kitaptanndaGüneyAmerika'danEndonezya'ya,
Afrika'ya~ Üçüncü Dünya'nın ezilen, altta kalan insanlannı anlatü. (Fotoğraf: AP)
lukları konu alır. V S. Naipaul, 1993'te 'ya-
şayan tngüiz vazariannm yaşam boyu çalış-
mâlanna' verilen David Cohen Ödülü'nü
kazandı. Naipaul'un toplumsal ve politik
olarak üçüncü dünya ülkelerine bakışı sol gö-
rüşlü yazarlann eleştirisine neden oldu.
Naipaul'un diğer yapıtlan ise şunlar: The
Suffrage of Elvira (1958), A House for Mr.
Bisroas (1961), Mr. Stone and the Knights
Companion (1963, Havvthorden Ödülü), The
Mimk Men (1967, W. H. Smith Ödülü), A
Flagon the Island (1967), The Loss of El Do-
rado (1969), In the Free State (1971, Booker
Ödülü), GuerUlas (1975), A Bend in the Ri-
ver (1979) ve TheEnigmaofArrival (1987).
Yazann 'MigudSokagV, 'Taktitçfler', *Ge-
rillalar' ve 'Nehrin Dönemeci' adlı kitapla-
n Türkiye'de îletışim Yayınlan tarafindan ya-
yımlandı.
V S. Naipaul, Booker (1971) ve T. S. EH-
ot(1986) gıbı önemli edebiyat ödülleri ka-
zandı. Çeşitli üniversitelerde onur doktoru
seçilen yazara 1990'da KraKçe Elizabeth ta-
rafindan soyluluk unvanı verildi.
AlfredNobeVden
dünyaya armağan
Kültür Servisi - Ilk kez 1901 yılında
verilen Nobel Ödülleri bu yıl 100.
yıldönümünü kutluyor. Isveçli kiınyacı
Aifired Benıhard IN'obeTin vasiyeti
üzerine kurulan fonda her yıl aitı
(1969 a kadar beş) dalda ödül veriliyor.
Fizik, kimya, fizyoloji ya da tıp,
edebiyat, ekdhomi ve banş daJlannda
bir önceki yıl insanJığa en büyuk yaran
sağlayanlarödüllendiriliyor.
Sonradan eklenen ekonomi ödülü
1968'de îsveç Merkez Bankası tarafindan
konuldu ve ilk kez 1969'da verildi. Banş
Ödülü dışıodaki ödöller yalnızca bireyiere
veriliyor. Banş ödülü uygun görülürse
kurumlara da verilebiliyor.
GERİÇEVİRENLER
|
j • 1958 - Boris Pasternak, romancı, şair
! (SSCB)
• 1964 - Jean-Paol Sartre, felsefeci, oyun
yazan (Fransa)
SON 10 YILDA KAZANANLAR
• 1990 - Octavio Paz (Meksika)
• 1991 - Nadine Gordimer (Güney
Amerika)
• 1992 - Derek Wdcott, (Saint Lucia)
• 1993 - ibniMorrison (ABD)
• 1994 - KfinzaburoOe(Japonya)
• 1995 - SeamusHeaney (frlanda)
• 1996 - Wislswa Szymborsa (Polonya);
• 1997-DarioFo(îtaIya);
• 1998- Jose Sanunago (Portekiz)
• 1999 - Günter Grass (Almanya)
• 2000 - Gao Xingjian (Çin)
NOBEL KAZANAN INGIÜZLER
• 1907 - Rudyard Kipfing, şair - romancı
• 1932 - John Gabworthy, romancı
• 1948 - T. S. Hkrt, şair - eleştirmen
• 1950 - Bertrand Russefl, fılozof
• 1953 - Sir Wînstoo t hurchüL deviet
adamı- anı yazan
• 1983 - VVîffiamGokBng, romancı
YAZIODASI
Iı yıl MrlüKiti dizınlulyır
Uluslararası
Tarih Kongresi
bugün başlıyor
Kültür Servisi - Tarih Vakfi ve Istanbul
BUgi Üniversitesi işbirliği ile yapılan
IV. l luslararası Tarih Kongresi bugün
başlıyor. 14 Ekim'e dek sürecek olan
ve 'Tarih Yazmunda Anı ve
Yaşamöyküleri' başlığını taşıyan kongre
programının içeriği oldukça geniş.
Kongre 12 Ekim Cuma günü
tlhan Teketi 'Sorunun Tanımı', Cemfl
Koçak 'Anılarla Yazmak'. Andrew
Mango 'Yaşamlann Incelenmesıne
Dönüş', Nonnan Stone 'Komünist
Yaşamöyküleri', Carter Findley 'A.
Midhad'dan F. Aliye'ye Mektuplar',
Nüüfer Haterai 'Mareşal Çakmak'ın
Günlükleri' Edhem Eldem 'Bir
Şehzadenin Anılan' ve Gün Soysal
'A. Ağaoğlu'nun Malta Güncesi'
başlıklannı tartışacak.
13 Ekim Cumartesi günü Ayşe
DurakbasaTarhan 'Halide Edib'in
Anılan', hberOrtavh 'Osmanlı
Biyografılerinin Sorunsalı, Sabri
Yetkin 'Günlükler - Mahrem Kayıtlar ve
Tarih Yazımı', Necdet Sakaoglu
'Tükenen Kaynak Nesil: Osmanlı
Ahaüsi' başlıklı konulann dışında 'özel
otunım' bölümünde 'Bir Kurumsal
Biyografı - Tarih Vakfi'nın On Yühk
Yaşamöyküsü - Geçmişin EleştirOmesi'
ve 'Geleceğin Kurgulanması:
Yöntemsel Sorunlar' tartışılacak.
Sempozyumun son günü olan 14 Ekim
Pazar günü Cristoph Neumann 'Osmanlı
Bıyografı Türlerinin Zorlaması Olarak
Tarih -1 Ata', Leyla Neyzi 'Amele
Taburlanna Içeriden Bir Bakış ve H.
Albukrek'ın Güncesi', Asmı
Karaömerüoğiu 'Parvus'un Hayat
Hikâyesi', Ahmet Demirel 'tsmet
Paşa'nın 50 yıllık Günlükleri', Birsen
Tday 'B. Önger'in Yaşamöyküsü', Yavuz
Sefim Karakışla' Sultan II.
Abdulhamıt'in Güncesi Sahte mi?',
Yücel Demirel 'Zeki Kadirbeyoğlu'nun
Anılan", Murat Koraltürk 'Nuri
Conker'e Mektuplar temasının yanı sıra
Mete Tunçay sonuçlar; değerlendirecek.
Özellikle çağdaş sanatımızı temsil edecek sanatçılann seçimi önemli bir sorun
Uzmanlara gereksinim varKültürServia- Ilk bıenalden bu
yana sorgulanan 'küratör' kavTa-
mı 7. Uluslararası tstanbul Bıenali
dolayısıyla yeniden sanat ortamı-
nın gündemine oturdu. Zaten var
olan bu kimlik, özellikle son yıl-
larda sanat ortamı tarafindan da
kabul görmesine karşın Türkiye'de
uygulanış bicimiyle hâlâ tartışdı-
yor. Ülkemiz sanat ortamının ön-
de gelen adlanna. Türkiye'deki kü-
ratör kımliğının oluşumu, gelişimi
üzerine ne düşündüklerini sorup
kavramı izlek-sanatçı-sanat yapı-
tı üçgeni çerçevesinde değerlen-
dirmelerini istedik.
KAYA ÖZSEZCİN
Küratör, Ingıhzce kökenh "cu-
rator" sözcügündengebyor. Özel-
likle son yıllarda, çağdaş sanata
mal olmuş görünen bu terim, In-
gilizcedeki anlamıyla, daha çok
müze kültürü içinde geçen kon-
servatörün görevlerinden birinı
karşılıyor. Sergi komiserhğınin
farklılaşmış biçimi olarak küratör-
lüğün, çağdaş sergileme konsepti-
ne ilişkin öngörüleri gündeme ge-
tinneyi amaçlayan bir sanat yö-
netmenliği olduğu söylenebilir. Is-
tanbul Sanat Bienali'nin düzenle-
diği ilk yıllarda da bu anlamda kul-
lanılmışhr. Fransızcada bu kavra-
mı karşılayan "curateur" ise kö-
kensel açıdan özen göstermek, ti-
tızlikle uygulamak anlamını içeren
Latince "curare''den geliyor. Bız-
deki "kayyum'' anlamını karşılar.
Genellikle uluslararası düzeyde
bir serginin ("biennal") yapımcı-
lığını üstlenen kişidir küratör. Bu
kişi, meslekten gelme (sanat tarih-
çisi, eleştirmen) biri olabileceği
gibi, yakın bilim alanlarından ge-
len biri de olabilir. Her iki durum-
da da küratörün, işbirliği içinde
çahşabileceği uzmanlara ihtiyacı
vardır. Böyle bir çevrenin eksikli-
ği, küratörü birtakım açmazlarla
-£Vüratör, farklı kültürlerin farklı sanat
konseptlerini gerektirdiği gerçeğinden yola çıkarak,
konuyu hem çağdaş bileşenleri açısından hem de
günümüz düşünce dünyasının yönelimleri açısından
ele almakla yükümlüdür.'
karşı karşıya bırakabilir. Farklı kül-
türlerin, farklı sanat konseptlerini
gerektirdiği gerçeğinden yola çı-
karak, konuyu hem çağdaş bile-
şenleri açısından hem de günümüz
düşünce dünyasının yönelimleri
açısından ele almakla yükümlü-
dür küratör.
Türkiye'de küratörlüğün bu an-
lamda bir sorumluluk düzeyine
ulaşmış olduğunu, meslekten olsun
ya da olmasın, kendini yetiştirmiş
ya da bu kültürü bütünüyle almış
kdşiler tarafindan yürütüldüğunü
söylemek zordur. Sanat bienab için
dışardan davet edilen küratörlerin
de salt ıthal edilmiş olmalan nede-
niyle, bu işi gerektiğı gibı yapacak-
lanna peşinen inanmanın birta-
kım yanılgılar yaratacağını göz-
den uzak tutmamak gerekiyor.
Özellikle bienalde çağdaş sanatı-
mızı temsil edecek sanatçılann se-
çimi, bu küratörler açısından önem-
li bir sorundur.
Öte yandan küratör, başka ülke-
lerden gelen sanatçılann, öngörü-
len konseptle ne ölçüde uyumlu
ışler ortaya koyduklannı titizlikle
denetlemek durumundadır. Sergi-
nin tümel kapsanunın, öngörülen
konseptle örtüşüp örtüşmemesi,
küratörün varhğını belgeleyecek
başlıca unsurdur.
Bu yıl Japon asıllı küratör Ha-
segawa tarafindan belirlenen "ge-
lecek oluşum için egodan kaçış"
(Egofugal) konsepti, farldı kültür-
lerin bir arada yaşadığı dünya ken-
ti olarak Istanbul'u içerebilecek
değerleri özendirici bir kapsamlı-
hk taşunadığı gibi, benzerleri ara-
suıda kendine yer açacak birikim-
leri oluşturması beklenen Istanbul
Sanat Bienali için de yeterii bir öz
yansıtmamaktadır.
Aya Irini ve Yerebatan Sarayı gi-
bi ana mekânlann dışında, amaç-
lanan konsepte uygun gelebilecek
başka mekânlann seçiminde, sanat-
çılar özgür bırakılmalı, bu tür de-
ğişik mekânlan devreye sokacak
sponsor kuruluşlarla daha yakm-
dan diyalog sağlanmahdnm
.
Idealleştirilmiş kurallar sistemi
olarak kültür kavramının belirgin
özelliklerinden biri değişimdir.
Toplumsal koşullar değiştikçe, kül-
tür ve sanat da kendi içinde uyum-
lu sentezlere yönelir. Böyle bir de-
ğişimi, salt biçimsel anlamda dü-
şünmekyanıltıcıdır. Bizim gibi ge-
lişmekte olan ülkeler, değişimi te-
melden kavrayacak ve yansıtacak
etkinliklerin içinde ohiıalı, ulus-
lararası nitelikte bir bienali oldu-
bittiye getirecek bürokratça tasar-
ruflardan kaçınmalıdır. Söz konu-
su etkinliği resmi kurumlann üst-
lenmesi halinde ortaya çıkabile-
cek çelişkilerin bir benzerini ser-
gilemek yerine, bu tür etkinlikle-
re öncülük yapan kuruluşlann ayı-
ncı bakışını somutlaştıracak ola-
naklan araştırmalıyız.
SÜRECEK
SELÎMİLERİ
Bir Kez Daha
'Aşk-ı Memnu'
Cihangir, 1960'larda bir yıl, belki biraz öncesi.
Oturma odamızdaki üç kapaklı dolabın bize gö-
re sol kapağını açıyorum. Burada ablamın ders
kitaplan var. Ablam lise sonda okuyor. Bu ders ki-
taplarından Türk diline ve edebıyatına sayfalar
açmış olanı alıp bir köşeye çekileceğım.
Kitabı Nihat Sami Banariı hazırlamıştır. Son-
radan "ger/c/"lığıne karar vereceğim, ama şim-
diyse, hiç de yabana atılmayacak bir edebiyat
tarihçisı dediğim Nıhat Sami Banariı.
Banariı, lise son sın/flarda okutulan kitabında Ha-
lit Ziya Uşaklıgil e uzun bir bölüm ayırmış. Bö-
lümde Aşk-ı Memnu'dan uzun uzadıya söz açı-
lıyor. "Aşk" sözcüğünün anlamını elbette biliyo-
rum, gelgelelim "memnu"dan pek bir şey anla-
mıyorum.
Yine de o sayfaları coşkuyla okurdum, hem de
defalarca.
Aşk-ı Memnu, Banariı için, Halid Ziya'nın şahe-
seriydi. "Artistik nesir sanatkârı" Halid Ziya, Aşk-
ı Memnu'da belki geniş bir zümreyi kaleme ge-
tırmiyordu; tam tersıne, toplumun küçük bir ke-
simini, "salon hayatı"n\r\ kişilerini saptıyor, bizde
alafranga yaşamın inanılmaz bir panorarrjasını çi-
ziyordu...
"Salon hayat" o yıllara özgü bir deyiş. Aşk-ı Mem-
nu'nun dar çevresini bugün daha başka türiü ta-
nımlayabiliriz. Ben, Aşk-ı Memnu'da, yaşadıkla-
n toplumsal, ekinsel. siyasal koşullar sebebiyle hep
içe kapanan, gitgide kendi özbenlerine bile giz-
lerini söyleyemeyen bir avuç mutsuz insanın ha-
yatını hıssederım. Öylesıne yaralayıcı bir yalnız-
lıktır kı, insan kendi kendinin yalnızı olup çıkmış-
tır. Aşk-ı Memnu'u Sultan Hamid devn baskısı-
nı ılıgınde kemiğınde hıssetmış bir romancının
eseri diye de okuyabilıriz.
HaJid Ziya Uşaklıgil, Mâı ve Siyah'ta olsun, Aşk-
ı Memnu ya da BirAcı Hikâye'de olsun, gerçek-
ten 'politik' biryazardır. Bıreyin özgiüriüğü soru-
nuna ilk neşter vuran Turk romancısı.
Şımdı yine Banarlı'nın krtabına döneceğim. Aşk-
ı Memnu'dan seçilmiş sayfalar arasında, doğup
büyüdüğü yerlerin güneşini özleyen, zavallı, ta-
lihsiz, tutsak, zencı Beşir'in veremden ölüşü de
yer alıyordu. Işte asıl bu sayfalan defalarca okur-
dum.
Gerçı dil, anlattm beni aşıyordu. Sadece biracı-
nın dile getirildiğini sezebiliyordum. Tam anlamıy-
la bir sezıştı. Ve roman sahnesıne vurulup kalıyor-
dum. Aşk-ı Memnu'u Beşir'e borçluyum.
Nice zamanlar Aşk-ı Memnu'yla biriikte yaşa-
dım. Enis Batur bu yaşayışı niçin yazmadığımı
sormuştu. Kendi olanaklanyla çok değerti bir ede-
biyat dergisi çıkanyordu o zamanlar Enis. Yazı
dergisi için Aşk-ı Memnu ya da Uzun BirKışın Si-
yah Günleri'ni yazmaya koyuldum.
Yaklaşık yirmi yıllık Aşk-ı Memnu okumalanm
sonradan bir kitaba dönüştü. Romanda satır sa-
tır, hatta, cümle cümle yol almama karşın, Halid
Ziya'nın esen bende hıçbır zaman noktalanma-
dı.
Tam tersıne; Aşk-ı Memnu her yeni okuyuşta
farklı birgörüngesini bıze açacak derin romanlar-
dandır. Roman mimarısı açısından okuyun, şehir
mimarisi açısından -çünkü on dokuzuncu yüzyı-
lın sonlanndaki Boğaziçi'ni, Beyoğlu'nu, Buyüka-
da'yı bir anda görebilirsiniz- okuyun, bireyin gö-
nül tarihi açısından, ışte hangi görüngeden ister-
seniz öyle okuyun, Aşk-ı Memnu size büyüleyici
gelir.
Kof krtaplann cint attıgı piyasa ortamında, bu
eserin özgün diline sadık kalınarak, özgür Yayın-
lan'nca yeniden yayımlanmasına çok sevindim.
1900 tarihlı Aşk-ı Memnu yüz bir yıl sonra da olan-
ca gençliğini koruyor. Kaç roman koskoca bir
yüzyılın çökertışlerine meydan okuyabilir?!
Romancı, Suud Kemal Yetkin'e 1943'te yaz-
dığı mektupta diyor ki:
"Firdevs Hanım, Nihal, Bihter, hele bedbaht Be-
şir, şimdi uzaktan bunlan düşünürken hepsiniay-
n ayn görûyor zannındayım. Hele Nihal gözleri-
min önünde sapsarı, süzgün simasıyla hep Ada
çamlıklannda babasının yanında dolaşıyor gibi-
dir. Beşir'in öksürükleriniişitiyorum..."
Büyük bir kıskançlıkla ben de görüyor ve işiti-
yorum...
Takvimde tz Bırakan:
"Bırakıp gitti bütün anılar" Salâh Birsel, "Bir
Gazel Sevilere", Haydar Haydar, 1972.
Halikarnas Balıkçısı anılıyor
• BODRUM (AA) - Kıtap, yazı ve makaleleri
ile Bodrum'un, Türkiye'nin uluslararası
tanıtımına katkıda bulunan edebiyatçı
'Halikarnas Balıkçısı' Cevat Şakir Kabaağaçh,
ölümünün 28. yıldönümünde bir dizi eddnlikle
anılacak. Bugün saat 11 30'da Oasis Kültür
Merkezi'nin arkasında sembolik ağaç dikimi
ve saat 13.00'te de lıseler arasmda düzenlenen
'Hayalinizdeki Halikarnas Balıkçısı' konulu
kompozisyon yanşmasının ödül töreni
yapılacak. Dereceye giren öğrencilerden
birinciye üniversiteye hazırlık kursu, ikinci ve
üçüncüye ise tngilizce kursu verilecek.
Balıkçı'nın ölüm tarihi olan yann ise saat
16.00'da, Cevat Şakir Müzesi'nde anma
töreni gerçekleştirilecek.
Güney'in Kuduz Aşısı' Yaba'da
• Kültür Servisi - Yılmaz Güney'in hiçbir
kitabında yayımlanmayan 'Kuduz Aşısı' adlı
öyküsü Yaba edebiyat dergisinin 12. sayısında
yayımlandı. Aynca dergide, Graham
Greene'in 'Kazanılmış Bir Gün', Aydın
Doğan'ın 'Ölümle Oyun' adlı öyküleri,
ağustos aymda yaşama veda eden Abdullah
Rıza Ergüven'in son yazısı ile bir mektubu ve
Ergüven'e ait yazılar, Willi Fleming'in 'Şiirde
Biçem ve Tek Yapıf, Vedii îlmen'in
'Aydınlanmaya Yanıt Romantik Devnm', Dilek
Demirkol'un 'Cahit Sıtkı Tarancı', Andre .
Bazin'in 'Resim ve Sinema', Nihat Ateş'in
'Yılmaz Güney'in Öykücülüğü', Cengiz
Yıldınm'ın 'Osmanh'da Düşünce Özgürlüğü',
Adnan Acar'ın 'Dolar Nerenın Parası?', Yaşar
Günenç'in 'Okuma Serüveni' adlı yazılan
bulunuyor.