Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
JVYFA CUMHURİYET 27 MAYIS 2002 PAZARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
Pişmanlık
AVRUPA'DAN müzakere taıihi kopaımaya
kilitlenmiş bir Türkiye daha ötesini düşünmeye
gerek duymuyor. Tarihin niteliği bile sorgulan-
mamakta.
Ya tarih de koşula bağlanır ve "Şunlar olursa
şu tarihte" denirse?
Koşullaryerinegetirilipotarihegelinsede, mü-
zakerelerde başka koşul ileri sürülmez mi?
Başlamak, sonucun olumlu olacağı anlamı-
na gelmeyecek. Üstelik, AB'ye katılım, şimdiki
ve sonraki üyelerin hepsince ulusal parlamen-
tolann onayından geçirilmekzoaında. 27'lerden
kimbilir hangisi nasıl nazlanıp neler isteyecek?
Vade ne kadar uzun? Keynes'in dediği gibi,
"Uzun vadede hepimiz öleceğiz..." Ya üyelik
hiç olmazsa? Şimdi "haziran sonu" telaşıyla
apar topar yapılanlar, onlann yanına kâr, torun-
lanmıza pişmanlık olarak kalırsa?
Kıbns, sanılanın aksine, AB istese de isteme-
se de, Ankara'nın zaten çözüme bağlama-
yı istediği bir sorundur. Ama, sağlam, güvenilir
bir çözüme.
Bu ise, üç koşul ister.
Birincisi, kuruluşa gidişte KKTC "egemen
ctev/ef"sayılmalı ki, egemenlik devredilerek ku-
rulacak "yeni ortaktık"ta eşit payı bulunsun.
Ikincisi, Türkiye'nin güvencesi kalmalı ki, Kıb-
nslı Türkler ezilmesin.
Üçüncüsü, Türkiye AB'ye girmemiş olsa bi-
le, çözümden sonra adayla ilişkilerinde AB üye-
leriyle aynı haklara sahip olmalı ki, orası zaman-
la Yunanistan'la bütünleşmesin. Eşzamanlı gir-
meyiş ancak böyle telafi edilebilir.
Tehlike şurada: Türkiye'nin tam üyelik koşu-
lu sayılan konulardan bazılan, başkaları için
ne anlam taşırlarsa taşısınlar, bu topîum ve bu
ülke için sıkboğaz edilerek karar vermeye gel-
meyecek kadar önemli sorunlardır.
örneğin, anadil konusu: öğrenim mi, öğretim
mi? özgüriük hakkı mı, devletin ödevi mi? Top-
lumun gelecegi açısından etkisi ne olabilir?
örneğin, Kıbrıs: Yeterli güvenceler sağlan-
madan, "Türkiye de üye olunca herşeyyertiye-
rine oturur" umuduyla iğreti bir çözüme razı ol-
mak neye yarar?
öyle sorular ki, her gün degişik sinyaller ve-
ren, başka uygarlıklann insanları topraklanna
geldikçeeski sömürgeciliğin günahlannı unutup
sinirlenen ve bu yüzden gitgide dar kafalı ikti-
darlann yönetimine kayan bir Avrupa karşısın-
da hiçbirini gönül rahatlığıylayanıtlamak müm-
kün değil.
Böyle olunca, günün birinde ulusça büyuk
hayal kırıklığına uğradığımızda, şimdi itile kakı-
la yaptıklarımızı düşünüp birbirimizin yüzüne
aval aval bakarak, ünlü fıkrada olduğu gibi, "Pe-
ki ama, biz bu şeyi niçin yedik?" demez miyiz?
ANTALYA 2. tCRA
MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN İLAMSIZ
TAKİPLERDE ÖDEME EMRİ
1- Alacakh ve varsa vekili adresı: Kayalar Isıtma
San. Tic. Ltd. Şti. Av. Erhan Tunç
2- Borçlu ve adresi: îbrahım Nail Alkan Fener
Mah. 1968 Sk. Aylin Apt. Antalya.
3- Alacağın tutan ve faizi: 919.000.000 TL aslı,
156.859.452 TLfaiz
1.075.859.452 TL aslı, % 70 faiz. vekâlet ücreti.
giderler.
4- Borcun sebebi: 12.10.2000 tarihli fatura.
5- Bir terekeye karşı yapılan takiplerde mirasçılann
adı, soyadı, şöhreti ve ikametgâhlan:
Ödeme emrinin ilan tarihinden ıtıbaren borcu ve ta-
kip masraflannı 20 gün içinde ödemeniz, borcun ta-
mamına veya bir kısmına veya alacaklının takibat ic-
rası hakkına dair bir itirazınız varsa ıcra daıresine ya-
zılı ve sözlü olarak 10 gün içinde bildirmenız, bildı-
rilmedıgi takdirde borcun size ait sayılacağı ve 10
gün içinde îlK madde 74 gereğince mal beyanında
bulunmanız, aksi halde hapisle cezalandınlacağınız.
borç ödenmez ve itiraz edilmezse cebri ıcraya devam
olunacağı ihtar olunur. Basın: 31349
Aydmlanma Devriminin Son Halkası: 27 Mayıs I Mustafa Baibay
H. BaSlİ AKGİRAY Hukukçu, Eski Parlamenter
H
er ulusun geçnuşin-
de, kıvanç ve coş-
kuyla anılacak bel-
ligünlervardır. Bu
konuda ulusumuz
oldukça varsıl bir geçmişe sahip-
tir.
Örneğin, 19 Mayıs, 23 Nisan, 29
Ekim günlerini her yıl ulusal bay-
ram olârak kutlanz; her biri, ay-
dınlanma döneminin meşalesi
olan, Atatûrk'ümüzün önderli-
ğinde başardığımız devrimleri gu-
rur ve kıvançla ananz.
42 yıl önce olgulanan ve toplu-
mumuza, özlemini çektiğimiz öz-
gürlükleri getiren 27 Mayıs Dev-
rimi'ni de 20 yıl süreyle ulusal
bayram olarak kutlamıştık. Ne ki,
devrim sözcüğüne bile dayana-
mayan 12 Eylül darbecileri, bu
kıvancı ulusa çok gördüler.
Oysa 27 Mayıs, ne demokrasi
ve özgürlûk karşıtı kafalann da-
yathğı bir 12 Mart Muhtırası idi;
ne de biçimsel Atatürkçü beş pa-
şanın, çağdışı kalmış 12 Eylül dar-
besi... 27 Mayıs gerçek bir devrim-
di ve ulusal bayram olmaya değer-
di.
Gerçi seçilmiş olmayı, ulusun
salt egemeni olma hakkı sanan
DP yöneticileri ve onlann iktida-
nndan çıkar sağlayanlar, 27 Ma-
yıs'ı hiçbir biçimde haklı görme-
mişler ve sürekli eleştirmişlerdir;
ama aslında bu kabul etmeyiş, bir
bakıma, insanın doğası gereğidir.
Şundan ki, her suçlu kendini hak-
lı görûr. Gerçekten de ben. 31 yıl-
hk yargıçhk ve savcılık yaşamım-
da, hiçbir suçlunun suçunu kabul
ettiğine tanık ohnadun.
Aslında, seçimle iktidar olmuş
bir siyasal gücün, zor kuUanılarak
yönetimden uzaklaştınlması, ku§-
kusuz, hiçbirbiçimde demokrasiy-
le bağdaşır bir davranış olmadığı
gibi, bağışlanacak bir tutum da
değildir. Ne var ki, meşruiyetini yi-
tirmiş bir iktidara karşı, seçimle de
gelmiş olsa, güç kullanmak ya da
baş kaldırmak haklı olabilir. De-
mokrat Parti iktidannm hukuk-
sallığını (meşruiyetini) yitirmiş
olup olmadığını ve dolayısıyla 27
Mayıs'ın hakhlığını, o on yılkk dö-
nemi yaşayan bizim kuşak çok iyi
değerlendirebilir.
DP'nin iktidar olduğu 14 Ma-
yıs 195O'de ben, Artvin ilinin Yu-
sufeli ilçesinde genç bir cumhu-
riyet savcısı olarak göre\- yapıyor-
dum.
Ulusumuzu, 2. Dünya Savaşı
belasına bulaştırmayan, çok par-
tili demokratik yaşama geçmemi-
zi sağlayan, Sevgfli Atatûrk'ümü-
zün can yoldaşı, silah arkadaşı ve
Lozan kahramanı L İnönü yü çok
seviyor ve takdir ediyordum. Ama,
özlemini çektiğjm yargı bağımsız-
hğmı, basın özgürlüğünü ve öteki
özgürlülderi getireceğini "yeter,
söz miDetindirî" diye haykıran
DP'nin iktidar ohnasını istiyor-
dum. Üçede benden başka hemen
tüm kamu görevlileri, CHP'nin
seçımi kazanması yanlısıydılar.
Kaymakam ve öbür arkadaşlarla
coşkulu tartışmalar yapıyorduk;
bu tartışmalar kimi zaman birbi-
rimızi kıracak kadar sertleşiyordu
da... Seçimler yapıldı ve DP bü-
yük bir çoğunlukla iktidar oldu. Ar-
hk yeni bir demokratik yaşam baş-
layacaktı; daha özgür, daha mut-
lu bir toplum olacaktık. Ama ol-
madı, umutlanmız söndü, düşle-
rimiz yıkıldı.
Hükümetin kurulmasından çok
kısa bir süre sonra ilçerun kayma-
kamından, orman işletme şefli-
ğindeki kâtibe kadar varan bır sür-
gün ftıryası başladı. DP ılçe baş-
kanı ve yandaşlan, kaşuıı gözünü
beğenmedikleri kamu görevlileri-
ni bır gecenın sabahında yerlerin-
den ediyorlardı; yabnz bana do-
kunmadılar ama ben onlardan so-
ğudum.
Ankara'dakilerin ise ilk işleri
ezanı yeniden Arapçaya çe\Trmek
oldu. "Yeter, söz miDetindirr di-
yenler, basın özgürlüğü için söz ve-
renler, önce basını susturdular,
halkın sesini kestiler. Il, ilçe par-
ti yöneticileri, "devlet benim" şı-
manklığıyla vali, kaymakam, sav-
cı, yargıç gibi kamu görevlileri
hakkında gizli sicil dosyalan dü-
zenlediler. 31 yıllık bir yargı gö-
revlisi olarak, 10 yıllık DP iktida-
n döneminde, yargı bağımsızlığı
ilkesine ters düşen keyfi uygula-
malardan, sadece benim yaşadığım
olayları bile, burada sergilemek
olanaksız.
O dönemi yaşayanlar tanıktır-
lar; ezanı ve anayasa dılini Arap-
çaya çeviren, vatan cephesi-husu-
metcephesioluşturarak ulusu kar-
şıt cephelere bölen; yüksek yargıç-
lan, generalleri, bir gecenin saba-
hında görevden alan ve bağışlan-
ması olanaksız. anayasal bir suç
olan Tahkikat Komisyonu oluş-
turmak suretiyle yargıya el atan bir
siyasal iktidarın yasallığı söz ko-
nusu olamazdı.
Gerçekten, ışık içinde yatsın de-
ğerlı hocamız Tank Zafer Tüna-
ya'nın deyişiyle "İktidar=kuv-
vet+kamın"dur.(l) Kanuna say-
gılı olmayan, onu dışlayan ikti-
darlar, sadece kuvv ettır; ama meş-
nı olmayan bir kuvvettir. Böyle
olunca da ulusun başkaldın hak-
kı meşru duruma geür. Nıtekim,
tahkikat komisyonu kurulması
hakkındaki yasa tasarısının
TBMM'de görüşüldüğü 18 Nisan
1960 günü. İ. tnönü'nün "-.Şart-
lartamanı oMuğuzaman mflletiçin
ihtüal meşru bir haktir..." uyansı
bu yargıyı doğrulamaktadır. As-
lında. bu doğru yargı günümüzün
ve geleceğin iktidarlan için de
unutulmaması gereken bir düstur
ohnalıdır.
DP iktidannın hukuksallığını
yitirdiğinin bir başka bilimsel ka-
nıtı da ünlü hukukçu OıtLPnrf. Sıd-
dık Sami Onar'ın başkanhğında
kurulan ve OrdProf.H. VekletVfe-
Hdedeoğlu, Prof. Dr. Naci Şensoy,
Prof. Hüsevin Naili Kubah, Prof.
Ragıp Sanca, Prof. T. Zafer Tuna-
ya \ e Doç. L Giritli'den oluşan Bı-
lim Kurulu'nun düzenlediğı
28.5.1960 günlü raporda da görül-
mektedir. Söz konusu raporda
^Hakvehukııkaaylandevktfik-
riyle hiçbir Ugjsi olnıa> an bu gibi
harekederi yapnran birzümre ar-
nk miOeti temsfl eden bir müesse-
se savılamazdı. (.„) Eski iktidar
BMM'yi de, gerçek kanun Vssşvt-
cu ve müdahak edid organ ofanak-
tan çıkanp. şahıs ve zümre men-
faatine hizmet eden bir parti hali-
ne getirmek suretivle bu MecMs'in
meşrurv etini yok etmiştir. Böylece
anayasadakiday'anağmıtamanıen
kaybeden MecHs, hukuken kendi
kendine yok otanuştur»"
Görüldüğü gibi, gerek siyasal,
gerekse bilimsel açıdan meşru-
iyetini yitirmiş bir iktidara karşı
ulusun başkaldın hakkı meşru ola-
rak kabul edilmiştir. Şimdi önem-
li olan, bu hakkın nasıl kullanıla-
cağıdır. Bu hak, Spartaküs ya da
Şeyn Bedrettinyöntemiyle de kul-
lanılabilirdı. Ama ulus, böyle bir
yanlışa düşmedi. Işte 27 Mayıs
bu hakkın en doğru ve başanh bi-
çimde kullanıldıgını gösteren bir
davTanış olmuştur.
Kudamabyız
27 Mayıs Devrimi'ni, doğru-
dan TSK'nin eseri olarak kabul et-
mek de doğru değildir. Bu devrim,
ulusun istencine dayanan, sivil-
asker gençlerin, daha öz bir deyiş-
le, Türk gençliğinin yaşamlan pa-
hasına başardıklan bir yengidir.
O günlerde, meydanlarda, sokak-
larda, haykınlan "Ordu-miDet el
efc, ordu-gençlik el ele" özdeyiş-
leri annnsanmalı. Erdeüıun, Ar-
güç, Onat ve ötekı üst düzey as-
kerlerin de\Tİme karşı tutumlan
unutuhnamalıdn".
Bu nedenle 27 Mayıs hıç kuş-
kusuz, ulusun istencine dayah si-
vil-asker gençliğin eseridir. Tu-
ran Emeksiz'lerin, Nedim Özpo-
lat'lann şahadeti, Hüseyin Onur'la-
nn yaralanması ve yüzlerce gen-
cın zindanlara kapahlması bu bır-
liktehğın çimentosunu oluştur-
muştur. 27 Mayıs, eylemsel başa-
nsı ve getirdiği kurumlarla aydın-
lanma döneminin son halkası ol-
muştur ve bu nedenle her yıl kut-
lanması gereken bir gündür.
Isa'nın doğumunu coşkuyla kut-
layan, yılın 7 gününü dinsel bay-
ram olarak yaşayan, yabancı kay-
naklı. tüketime dönük, analar, ba-
balar günleriyle coşkulanan ın-
sanlanmıza, 27 Mayıs gibi ulusal
bir devrimi yasaklamanın, 1 Ma-
yıs gibi emekçi bayramını kısıtla-
manın anlamı yoktur.
(lj Tarık Zajer Tunaya "SiyasiMü-
esseseler ve Anaıasa Hukuku, Savfa
323 "
Adana'da Unutulan Şair Ziya Paşa
HıncerUÇAROL
-_? *y nlü şairimiz Ziya
I I Paşa'nın mezan
L J Adana'da!
1867 yıhnda Avrupa'ya
birliktekaçnklan, 1876'da
Kanuni Esasi Encüme-
ni'nde birlikte çalıştıklan
NamıkKjemal ın mücade-
le arkadaşı koca Ziya Pa-
şa'nın mezan, Adana'da!
Düşünsel huzursuzluk-
larla siyasal ve toplumsal
sorunlanmızı şiirimize ilk
getirenlerden, yazı ve şiir
dilimizin sadeleştirilme-
sinin öncülerinden, Tan-
zimat edebiyah ile günü-
müz Türk edebiyatınınku-
ruculanndan koca Ziya
Paşa'nın mezan, Ada-
na'da!
Bugünkaç Adanah; be-
yitleri atasözü gibi hâlâ
dilden dile dolaşan Ziya
Paşa'nrn sürgünde Adana
valisiyken 17 Mayıs 1880
günü Adana'da sıtmadan
öldüğünü, mezannın Ada-
na'da olduğunu bilir?
Bundan kırk yıl önce,
10 Kasım 1959'da Yeni
Adanagazetesınde, "Ada-
na'daUnutubnZKaPaşa"
diye bir yazı yazmışnm. O
PHIL
Philip Morris/Sabancı
DUYURU
ŞİRKETİMİZİN TORBALISİGARA FABRİKASI'NDA
İMAL EDİLEN YENİ ÜRÜNLERİ
MARLBORO MENTHOL BOX,
MARLBORO LIGHTS MENTHOL BOX,
27 MAYIS 2002 PAZARTESİ GÜNÜNDEN
İTİBAREN SATIŞA SUNULMUŞTUR.
MARLBORO MENTHOL BOX
MARLBORO LIGHTS MENTHOL BOX 1.800.000 T L
PHILSA Philip Morris Sabancı
Sigara ve Tütüncülük Sanayi ve Ticaret A.Ş.
zamandan bu yana, me-
zannın bulundugu Ulu Ca-
mi arkasındaki Ziya Paşa
Parb'na, sadece bir büs-
tü dikildi, hepsi o...
Geçen yıl mayıs ayında
Adana'ya gittiğimde de,
Ziya Paşa'yı yine mezann-
da ziyarete gittim, yine fo-
toğraflannı çektim. Bu kez
de parkı, şairimizin ölüm
gününde bile (sözde güzel-
leştirilmek üzere), toprak
ve gübre yığınlan arasm-
daydı! O yığınlann aylar-
dn" orada olduğu da söy-
lendi... Parkta, Ziya Pa-
şa'nın güzel bir mermer
altlık (kaide) üzerinde
bronz büstü var ama, alt-
lık üstündeki demir yazı-
larpaslanıp dökülünce üst
tarafina güzel bir plaket
takılmış; ama bu kez de o
paslanıp yer yer dökülen
harflerden kalanlar sökü-
lüp yok edihnemiş! Öyle
duruyorlar orada... Parkla-
ra, anıtlara Adana Beledi-
yesi mi bakıyor, yoksa
Adana Valiliği Kültür ve
Turizın müdürlükleri mi?..
Bu ilgisizliğe, zevksizli-
ğe de üzülmez misiniz?
îstanbul'da kaknası sa-
kıncah göründüğü için IL
Abdülnamit'çe önce Su-
riye, Konya valiliklerine,
1878 yıhnda da Adana Va-
liliği'ne sürüldüğünden
beri. Ziya Paşa bir Adana-
lı... Belki de Adanahlarm
ona 123 yıktar tam sahip
çıkmamalarmın basit bir
nedeni var! llgili ve yetki-
li Adanahlarm, öğretmen-
lerin, onun beyitlerini ez-
berlemiş Adanahlarm ço-
ğunun onun mezannın
Adana'da olduğunu bil-
memelerl» Eskiden Ulu
Cami haziresi olan şimdi-
ki Ziya Paşa Parta içinde-
ki tek mezar, onun, ancak
yanında, parkmnı girişin-
de. bu mezann şairimize
ait olduğunu açıklayan bir
plaket yok...
1880'dekitümOsman-
lı yönetici ve aydınlannı
utandıran bu mezar taşın-
da (eski Türkçeyle) ne ya-
zıyor, onu da büemiyor
gelenler...
Adana'daZiyaPaşa adı-
nı taşıyan okul, bulvar. ma-
halle, park v^r. Birzaman-
lar Ziya Paşa Tiyatrosu da
\3rdı... Ama Adanah, onu
kentinin henüz ünlü,
önemli bir parçası edine-
medi, kent kimhğinin bir
parçası yapamadı!.. Yapa-
bilse, paşa değil, Adana
kazanacak... 123 yıllık
hemşerisinı tanımıyor,
okumuyor da Adanah...
Oysa paşanm, iki yıl ka-
dar süren valiliği sırasın-
da, Adana'ya önemli kat-
kılan da oldu. Değerbilir
ildeşimiz M. Demirel Ba-
bacanoğhı da Adana Eksp-
res gazetesinde
(17.5.2001) belirtmiş.
Adana'da ük tiyatroyu, ilk
basımevini açtı... Adana
topraklannın sulanması
için Seyhan Irmağı üze-
rinde çarklar kurdurdu, ka-
nallar açtırdı... Kentin yok-
sullannı koruyucu çahş-
malaryapü... Düşünce suç-
lulannı (bu arada şair Ada-
nah Ziya'yı) hapisten çı-
kardı, onu istanbuTa gön-
dererek okumasını sağla-
dı...
Ziya Paşa'ya, Adana
Belediyesi, Adana Valili-
ği, Çukurova Üniversite-
si. basın ve yayın, Kültür
ve Turizm bakanlıkları
(Tarsuslu Kültür Bakanı-
mız Sayın tstemihan Ta-
lay), onu sevenler, öğret-
menler sahip çıkmalı...
Adını taşıyan okuUar, bul-
varlar, parklar, mahalle-
ler, bu çevrelerdeki esnaf
ve tacirlerle deraekler, va-
kıflar onu yaşatmah.
KAKTAL BİRİNCt ASIİYE HUKÜK HÂKİMLİĞİ'NDEN
Savı: 2001/810
Mahkememızın yukanda esas numarası belırtilen davasında da\acı Çoşkun Baba tarafın-
dan davalı Fıgen Baba alejhıne mahkememize şiddeth geçımsızhk sebebi ile da%a açılmış
olup, davalı Figen Baba"ya tebligata yarar açık adresi tespıt edilerek da\etı>e teblığ edıle-
mediğinden, ilanın gazetede yayımlandığı tarihten 7 gûn sonra teblığ \apilrms. sayılacağın-
dan davalı Fıgen Baba'mn tebliğden ıtibaren 10 gûn içinde da\aya karşı cevaplannı bıldır-
mesı, tavın edilen 2.7.2002 günü saat 11.20'dekı oturumda hazır bulunması \e>a kendısıni
bır \ekılle temsıl ettırmesı, duruşmada hazır bulunmadığı veya kendisını bır vekılle temsıl
ertırmediği takdirde HUMK'nın 213. \e 3""7. maddelen uvannca yargılamanın yokluğunda
yapılarak karar venleceğı hususu da\ etı\ e yenne geçmek üzere ilan olunur. Basın: 31897
1.800.000 TL KARTAL 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
Sayı. 2001 1258
Da\acı Atıla Karan tarafından davalı Suzan Berker aleyhme açılan \erasetın ıptalı da-
\asının mahkememızde yapılan açık duruşmasmda verilen ara karan gereğince;
Kartal 2. Sulh Hukuk Mahkemesi'nce \erilen 15 02 2001 tarih ve 2001 132 Esas.
2001 184 Karar sayılı muris Ali Rıza Çankaya'nın veraset ılamında davacı annesinin is-
minın yanlış yazılmasından dolayı mirasçı olarak göstenlmedığınden bahısle veraset ila-
mının iptaline karar verilmesı talebi ile \erasetin ıptalı davası mahkememize açılmış
olup. davada davalı Emine Füsun Kutay adına çıkarılan teblıgat yapılamamış, tüm arama-
lara rağrnen tebligata yarar açık adresi de bulunamamış olduğundan yukanda dava dilek-
çesı özeti belırtilen da%alı Emıne Füsun Kutay'a teblığine karar venlmış olmakla, adı ge*
çen davalmın duruşma günü olan 20 06.2002 gûnü saat 09 30'da dava ile ılgili tüm belge-
leri ile birlikte mahkememız duruşma salonunda hazır bulunması veya kendisıni bir vekıl
ile temsıl ettirmesı. aksı takdırde yargılamanın HUMK'nin 509'uncu maddesi uyannca
yokluğunda devam edilerek karar venleceği hususu dava dilekçesı yerine kaım olmak
üzere ılanen teblığ olunur 22 05 2002 Basın 31906
Güvercin, Kurt, Bir de An
Ele Geçirince İktidarı...
politik fabl
6500ooo-a
Mustafa Balbay, tıpkı La Fontaine masallanndaki gibi,
orman kahramanlarının kılığına büründürdüğü
politikacılarımızın seruvenlerini esprili eleştirilerle
dile getiriyor.
www.bilgiyayinevi.com.tr
BİLGİ YAY1NEVİ Meşrutiyet Cad. No:46/A Yen:şehır - 06420>'ANKARA
Tel (0-312) 434 49 98-434 49 99 Faks (0-312)43177 58
BİLGİ DAĞIT1M Nariıbahçe SOK No 17, Kat 1, Cağaloğlu - 34360/ISTANBUl
Teı (0-212) 522 52 01 - 520 02 59 Faks (0-212) 527 41 19
BİLGİ KJTABEVİ Sakarya Cad No 8/A Kızılay - 06420.ANKARA
Tel (0-312) 434 41 06 - 434 41 07 Faks (0-312) 433 19 36
Işık Kansu
ÇOCUKLUĞA
YOLCULUK
Işık Kansu
Çocukluğa Yolculuk'ta,
Kerim Afşar'dan
Ahmet Taner
Kışlalı'ya, Ayla
Kutlu'dan Mümtaz
Soysal'a, ülkemizde
farklı alanlarda
.—-* farklı özelliklerle
tarunmış kişilerin,
çocukluklarının yaşamöykülerine olan
izdüşümlerini ele alıyor.
Kitap fotoğraflarla bezeli bir belgesel
aynı zamanda.
www.bilgiyayinevi.com.tr
BİLOİ YAY1NEVİ Meşrutıyet Cad. No 46/A Yenışeh.r - 06420/ANKARA
Tel. (0-312) 434 49 98 - 434 49 99 Faks (0-312) 431 77 58
BİLGİ DAĞITIM Nartıbahçe Sok. No 17, Kat1, Cağaloğlu - 34360/İSTANBUL
Tel (0-212) 522 52 01 - 520 02 59 Faks (0-212) 527 41 19
BİLGİ KİTABEVİ Sakarya Cad. No:B/A Kıztiay - 0642&ANKARA
Tel (0-312) 434 41 06 - 434 41 07 Faks: (0-312) 433 19 36
IANKARA
MÛZİK
f/ivtS 2002
Cumhurbafkam Sayın Ahmet Necrfet Seztrln
Yükstk HimoytleniKİt
Tarih Eddnlik Salon
07MŞ&S* au<B^TS&*ONO«KETOAS
(»Mjjs.PeT. BUDAPE5r£ÇfeANSff*CNO«£5rRAS
"lOIKenr"
lOM^Gjra Mfi£SATHOOOS10ANC»S
TANGO OSKESTRAS
^ ^ m ,2^tar «mNOTMKOKHJ
^ ^ ^ ^ H 3Mı^Ptes NUOVACOMPAOMAa
^ ^ ^ ^ H CANTOPOKXAf<£
• ^ ^ ^ H !6Mj».f^i- UllJSAl.SCrrA&A^I
^ ^ ^ ^ | l8>V.CtES TTUOBETTCO
^ ^ ^ ^ H ÇAâOAŞPIrANORESrTAÜ
^ ^ ^ ^ H Î I M ^ S » MOOB^NOA^TOFUjyjâJ
^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ | George nper C^rx& Kûrtf; DffBÇİF
^ ^ ^ ^ | 22Mws.t>> CANATLANMifc
^ ^ ^ ^ H 23IV,lfe} OtHANAHEKALS
^ ^ ^ ^ | 24M9S,Qım PRAGOOAORKESTKA3
^ ^ ^ ^ | •&ftqa,Par CAW.CSBARBOSMJMAGfTARRESTAU
^ ^ ^ H Vh^Pas KAZAKCDAONCEmAS
^ ^ ^ ^ B 2SMıps.S* |ANAALSAK>tOVAPIrANORE9TALl
^ ^ ^ ^ ^ | iSMj^Sü AUOOFAa.m
29MjyB.Çjrs. KUOCSSffJFOMORKBTMS
Mffi
«
Mffi
MS
MB
ı-e
MB
MB
MB
oreiA
MB
MB
MB
MB
MB
RHW
Mffi
MB
KAVAKLJDERE
S«vdi-C«vap And MOdı VlM
SJe-. Sıo; vc 4ıfc» ll^lder HcrVts
Tunalı Hdtnı Cii IIV26 Kıt I
Tel «]3l2)«7 0eS5.*S8 07+4
Fıx (0 312) 467 31 39
S*ta Satışian Hlfiarın Her Gunu
Sü-_ 0 00- 18.30 n j
KIZILAY
Mıfli Pvftogj Idaresı Gqesı
GMK Bulyjn No 4
Tel (0312)41791 00
Bıiec SaDflan Pmr Hjr»; Her Gtifı
S 0 9 0 0 7 0 0
BİLKENT
&lkem IConser Salonu Gijesı
Tel (0312)26443 82-290 177!
Hırn Her Gür
1100/ 1300- 1700 ın>
StVDA-CfNAT AND
MÜZİK VAKn
SCA
MUS1C lOUNDATlON
BEŞEVLER
MEB Şun Sitorj
Bılet Sac; Gı^sı
Bılet Sınjlın Pmf Hınç Her Gür
Sut0900. 1700 m ı
fiu ıton Cumhurfyet CczetesTnm katkdon^a y
i european
(estivals
I association
j mosıc-theatre-dance