Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27" MflflS 2002 RAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
J l i J v U l 1UIVJJ. ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13
Uç sektörde
yatırn patiamaa
• A-NKARA (ANKA) -
Üç önemli sektördeki
hızlı büyûme eğilimi
dikkati çekiyor. Yılın ilk
dört ayında teksril, kimya
ve turizm sektörlerinde
rekor tutarlarda yatınm
kararlan alındı. Ocak-
nisan döneminde teşvüc
kapsamına alınan tüm
sektörlere yönelik toplam
4 katrilyon 75.1 trilyon
liralık yatınmın dörtte
birini tekstil yatınmlan
oluşturdu. Kİmyaya
yönelik tutarda geçen
yıla oranla yüzde 722'lik
bir artışla 667.2 trilyon
liraya ulaştı. Teşvik
belgesine bağlanan
turizm yatınmlan da
yüzde 175.6'lıkbir artışla
265.4 trilyon liraya çıktı.
Çiftçiler de
kaçıyor
• İZMÎR(AA)-Ege
Ziraat Odalan Birlıği
Başkanı Reşit Kurşun,
Bulgaristan ve Rotnanya
gibi ülkelerde üretim
yapmayı tercih eden
çiftçilerin sayısmın
giderek arttığını söyledi.
Uretim koşullannın çok
zorlaştığını belirten
Kurşun, "Bu ülkelerde
gübre, mazot, işçilik ve
enerji gibi tüm girdiler
daha ucuz. Çiftçiler arazi
kirahyor" dedi.
Arçelîk satıştan
memnun
• ÎSTÂNBUL(AA)-
Koç Topluluğu'nun
amiral gemisi Arçelik,
satışlarını düzenli olarak
arttırarak geçen yıla göre
iç ve dış piyasalarda
toplam yüzde 40'lan
geçen bir büyüme
gösterdi. Genel Müdür
Nedim Esgin, Arçelik" in
iç piyasa satışlannda
yüzde 10 ile yüzde 20
arasında bir artış
olduğunu belirterek
"Yurtdışında da bir
büyüklüğümüz var.
tkisını topladığımız
zaman yüzde 40'lan
geçen bir büyümemiz
var" diye konuştu. Esgin,
Dünya Kupası'nın
televizyon satışlarını
arttırdığını söyledi.
Kamu îhale Yasası'nda yabancıların ihalelere giriş sının aşağı çekiliyor
IMF istedi,kapılar açıldıRANU SALMAN
ANKARA - Türkiye, 2003'te yürür-
lüğe girecek Kamu thale Yasası'nda ya-
pacağı değişiklikle yabancıların ihale-
lere giriş sınınnı belirleyen eşik değer-
leri aşağı çekiyor. Ancak, AB 'nin 5 mil-
yon Euro'luk eşik değer talebi kabul
edilmezken Dünya Ticaret Örgütü'nün
standartlarına göre eşik değerlerin ye-
niden belirlenmesı öngörülüyor. Buna
göre, "750 milyar lira, f trüyon lira, 173
trilyon lira'' olan eşik değerlerin "300
miryar lira, 500 milyar Bra, 11 trüyon B-
raya* çekileceği öğrenildi. Kamu îhale
Kurumu'nun örgüt yapısıyla ilgili dü-
zenlemelerin de yer alacagı yasa deği-
şikliğinde, işin bitirilmesi koşuluyla
yüzde 50 oranında keşif arhşına olanak
tanınacak.
Dünya Bankası'nın Kamu thale Ya-
sası daha Cumhurbaşkanı'nın onayına
sunulduğu Ocak 2002 'de gündeme ge-
tirdiği değişiklik istemi, IMF'yle yapı-
• Dünya Bankası ve IMF istemiyle, TBMM'den çıkanlmasının
üzerinden henüz 4 ay geçen yasa yeniden değiştiriliyor. 17.5
trilyon liralık yabancı sının 11 trilyon liraya çekiliyor.
lan 18. stand-by anlaşmasına da koşul
olarak yerleştirildi. Kamu Öıale Yasa-
sı'nın mayıs ayı sonuna kadar değişti-
rihnesi, IMF heyetinin çalışmalanm
sürdürdüğü ikinci gözden geçirmenin
önkoşulu niteliğini taşıyor.
Ancak ay sonuna kadaryasanın yetiş-
mesi mümkün görülmezken IMF Icra
Kurulu'nun 1.1 milyar dolarlık ikinci
dilim kaynağı onaylayacağı ikinci göz-
den geçirmeye ilişkin toplantısı öncesi-
ne bu yasanın yetiştirilmeye çahşılaca-
ğı belirtiliyor.
IMF ve Dünya Bankası istemleriyle
yasalann yap-boz tahtasına dönüştürül-
mesinin yeni bir ömeği Kamu Oıale Ya-
sası'nda yaşanıyor.
Resmi Gazete'de 22 Ocak 2002 tari-
hinde yayımlanan 4734 sayılı Kamu
îhale Yasası, aradan 4 ay geçtikten son-
ra yeniden değiştiriliyor. Mevcut yasa-
da, yabancılann ihalelere giriş sınırla-
nnı gösteren eşik değerler şöyle:
X Genel bütçeye dahil daireler ve kat-
ma bütçeli idarelerin mal ve hizmet
alımlannda 750 milyar lira.
X Kanun kapsamındaki diğer idarele-
rin mal ve hizmet alımlannda 1 trilyon
lira.
/ Kanun kapsamındaki idarelerin ya-
pım işlerinde 17.5 trilyon lira.
Yasada, "Ancak Türkiye'nin AB'ye
tam üyeliği halinde, AB'ye üye ülkeler
için bu eşik değerler yerine AB mükte-
sebaünda yer alan eşik değerler uygula-
mr" ifadesine yer veriliyor.
Yeni yasa değişikliğiyle bu sınırlar
aşağı çekilerek yabancılann kamu iha-
le pazanna girişi daha da kolaylaştınla-
cak. Ancak, Türkiye'nin AB'ye girme-
den AB standartlarına göre kamu ihale
pazannı bu ülkelere daha açık hale ge-
tirmesi kabul edilmedi.
4734 sayılı Kamu îhale Yasası ilk
TBMM'ye sunulduğunda, AB mevzu-
atına uyum gerekçesiyle eşik değerler
"180 milyar bra, 280 milyar lira, 7 trö-
yon 400 rnilyar Bra" olarak belirleniyor-
du. Ancak önce TBMM Bayındırlık,
Imar, Ulaştırma, Turizm Komisyo-
nu'nda bu eşik değerler, Dünya Ticaret
Orgütü değerleri esas alınarak "300 mfl-
yar lira, 500 milyar lira ve 11 trilyon li-
raya'' yükseltildi. Ardından TBMM
Genel Kurulu'nda yapılan görüşmeler-
de bu sımrlar daha da yükseltilerek "750
milyar lira, 1 triryon Bra, 17.5 trflyon li-
raya'' kadar çıkanlmıştı.
thaleyle verilen bir iş için aynlan öde-
neğin tükenmesi durumunda, işin biti-
rilmesi koşuluyla yüzde 50'ye kadar va-
ran oranlarda keşif artışına izin veren bir
düzenlemenin de bu değişiklik kapsa-
mında yapılacağı öğrenildi.
SENDİKALAŞMA KORKUSU
Tersanelerde
acı tablo
HÎLALKÖSE
GÜLŞAHKARADAĞ
Tuzla tersanelerinde çalı-
şanlann "sendika mücadeie-
si" trajikomik gelişmelere
sahne olurken istihdam edilen
10 bin işçiden yaklaşık 8 bini-
nin hâlâ sigortasız çalıştığı
bildiriliyor.
DlSK'e bağh Limter-tş
Sendikası, tam 8 yıldır toplu-
sözleşme masasına oturmaya
çalışıyor. Ancak her çoğunluk
sağlandığında toplu işten çı-
karmalar yaşanıyor.
Sendikanın, ilk yetki bel-
gesini 1999 yılında aldığı. an-
cak bir türlü sözleşme masa-
sına oturamadığı Yonca Tek-
nik AŞ'de, Yargıtay'ın toplu-
sözleşme hakkını geri verme-
sinin ardından işten atılan iş-
çiler bir aydır grev sürdürü-
yor. Sendika Genel Sekreteri
Hacı Yapıcı, sendikalaşma ça-
lışmalan nedeniyle 32 işçinin
işten atıldığını ifade ederek
"Orgüdenıneye başladığunız-
dan beri işverenin tahrik ve
tacizlerine manız kaldık" de-
di. Yapıcı, Yonca Tersane-
si'nde 1999'da işverenin 8 ki-
şiyi işten atıp 40 işçiyi istifa
ettirerek toplusözleşme gö-
rüşmelerini engellediğini be-
lirtti.
Yapıcı, "Geçen yıl ekimde
Yargıtay karanyla toplusözleş-
me hakkını yeniden eJde ettik
Ancak işveren şubat sonunda
toplam 32 işçiyi işyerinden at-
ü" dedi. Yapıcı şöyle devam
etti: "Asnotmayanihbariarso-
nucu 16 Mayıs günü sendika-
ıraz basddı ve Genel Başkanı-
mız Kazım Bakış ve üyeteri-
miz gözalOna alındıT
Yapıcı, Yonca Teknik AŞ'de
yeter sayıyaulaşılmaması için
birparavan şirket kullanıldığı-
nı öne sürdü.
Yapıcı, Yonca Teknik AŞ ile
aynı adreste bulunan Yonca
Onuk Adi Ortaklığı adh bir
fırma bulunduğunu, işverenin
aynı işin yapıldığı tersanede
Yonca Teknik yerine işçileri
bu ortaklığa kaydettiğini an-
latö. Grevdeki işçilerden Cen-
giz Cimiç, tazminat davası
açacaklarını söyledi.
Sendikalarla
işverenler
arasmdaki hedef
enflasyon
tarüşması birbiri
ardına
uztaşmazbkta
sonuçlanıyor.
Türkiye çapında
12 işyerinde
greve başlandığı
ya da grev
karannın
alındığı bildirildi
Geçen yılkriz
nedeniyle grev ve
yüksek
zamiardan uzak
duranişçi
sendikalan. yeni
döneminde
ücreflere geçen
yüki enflasyon
oranında zam
\apilmasinda
ısrara. Ancak
hükümetifl hedef
enflasyon
seviyesinde zam
eğiltmininiş
çevrelerinde
kabul gördüğü
gözleniyor.
Türk
Telekomun
tekeli
kalkmalı
1
ANKARA (ANKA)- Telekomünikasyon
Kurumu'nca hazırlanan "Türk Telekomü-
nikasyon Sektöründe Tam Serbestieşme"
başlıklı raporda, Genel Müdür İbrahim
Hakkı Alptürk'ün geçen yılki 1.6 katril-
yon liralık kânyla övündüğü Türk Tele-
kom'un, gelirleri açısından A\Tupa'nın en
düşük düzeydeki işletmecisi olduğu belır-
tildi.
Ulaştırma Bakanı Oktav Vural'a sunulan
raporda, 2003 yılrnın sonunda ses tekeli
kalkacak olan Türk Telekom'la ilgili çarpı-
cı saptamalara yer verilerek verimli ve kâr-
h bir Türk Telekom için tekelin zaman yi-
tirilmeden kaldınlması önerildi. Türk Tele-
kom'un gelirlerinin, gayri safi yurtiçi hası-
laya oranma babldığında Avrupa ortala-
masının çok altında olduğuna dikkat çeki-
len raporda, "Avrupa'da hat bekleyen abo-
neden söz edilemedien Türkrye'de bu ora-
nın halen yüksek olduğu göriilmektedir"
denıldi.
Yatrnmlann, Avrupa ortalamasma ya-
kın olmakla birlikte, istenilen düzeyin al-
tında bulunduğu belirtildi.
Raporda, Türkiye'deki yerel tarifelerde-
ki ücretlerin Avrupa ortalamasının altında,
buna karşüık uzak mesafe ve uluslararası
görüşmelerdeki tarifelerin ise Avrupa orta-
lamasının çok üstünde bulunduğuna işaret
edildi. Raporda, telekom hizmetlerinden
ayhk sabit ücret ahnayan tek OECD ülke-
sinin Türkiye olduğuna dikkat çekildi.
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
27 Mayıs'ı Kavramak
Yakın tarihimizin önemli dönüm noktalanndan biri, 27
Mayıs 1960 askeri hareketidir. Nedenleri ve sonuçla-
nyla 27 Mayıs, günümüzün ekonomik ve siyasal geliş-
melennin kavranmasında ve açıklanmasında da kilit
işlevi görür.
• • •
Seçim sisteminin bir sonucu olarak 1950'de, De-
mokrat Parti (DP) aldığı yüzde 53.3 oy oranına karşılık,
toplam 487 milletvekilinin 408'ini, yani yüzde 83.8'ini
aldı. CHP yüzde 39.9 oy almasına karşın yalnızca 59
milletvekilliği (toplamın yüzde 14.2'si) kazandı. DP, 1954
seçimlerinde de oy oranını üç puan arttırmasına karşı-
lık, milletvekili sayısında, toplam 535 milletvekilhğinin
490'ını alarak, yine ezici bir çoğunluk sağlamıştı.
Ancak, bu seçim başanlarına karşın DP iktidara gel-
diği günden başlayarak laıklık, eğitimin birtiği gibi Cum-
huriyet'in temel değerterine ters düşmeye başladı;
temel hukuk ilkelerini çiğneyen eylemlere girişti. Köy
Enstitüleri, Halkevleri ve Halkodalan kapatıldı. CHP'nin
tüm mallarına el konuldu. Millet Partisi yargı karanyla
kapatıldı, genel başkanı tutuklandı; siyası parti çaış-
malanna ağır sınırlamalar getirildi; Meclis'te milletve-
killerinin hükümeti denetleme süreçleri iyice kısrtlandı;
üniversiteözerkliği yok edildi; basın, sözvetoplantı öz-
gürlükleri sınırlandı; basında iktidarı destekleyen-des-
teklemeyen ayrımı yapılarak iktidarı destekleyenlere
hükumetçe parasal yardım yapıldı ve besleme basın
yaratıldı; DP'ye oy vermediği için Kırşehir ıli ilçe; Aca-
na ilçesi de bucak yapıldı; tarafsız olması gereken Cum-
hurbaşkanı, muhalefetin "kannca gibi ezileceğinden"
söz etti; DP, tarikatlann siyasete kanşmasının ilk ve
büyük adımlarını attı; Vatan Cephesi yaratılarak halk
arasında cepheleşmenin temelleri de atıldı, muhals-
feti susturmak için bunlardan vurucu güç oluşturuldu...
İlk yıllannın iç ve dış koşullan, birikmiş altın ve dö-
viz kaynaklannın varlığı ve dış yardımlar DP' nin eko-
nomide parlak bir başlangıç yapmasına olanak verdi.
Ancak, ekonomik sıkıntılar, siyasal baskılara koşut bir
artış gösterdi. 1950-60 döneminde, dolaşımdaki para
miktannın ve bütçe harcamalarının arttırılması sonucu
ekonominin parasallaşması yaygınlaştı; iç pazar geniş-
ledi; toplumsal dönüşüm hızlandı. Ancak, makroeko-
nomik anlamda tutartı bir yatınm politikası izlenmedı.
bunun ağır sıkıntılan yaşandı. Türkiye döviz sıkıntısı ve
dış borç nedeniyle ilk kez IMF kapısına düştü. Trak-
tör kullanımının artmasıyla büyük kentlere göç, gece-
kondulaşmaya yol açtı. Kentlerde, eğitim, barınrra,
sağlık ve gıda yetersizlikleri enflasyonu kamçıladı. Dış
ödeme güçlükleri ve karaborsa yoğunlaştı. Enflasycn,
dar ve sabit gelirlileri göreli olarak yoksullaştırdı. DP'nın
çok büyük bir ekonomik gelişme başansı sağladığt
görüşü de yanırtıcıdır Uluslararası ıstatistikler, 1950-
60 onyılında, Türkiye'nin kişi başına gelirinin yüzde
48.9 arttığını, buna karşılık kişi başına gelir artışının, ay-
nı dönemde, Italya'da yüzde 67.7; Portekiz'de yüzde
55.1, Yunanistan'da yıizde 53.0 ve ispanya'da yüzde
49.4 olduğunu kanıtlıyor. Türkiye'nin kişi başına geli-
ri, DP yıllannda, dört Güney Avrupa ülkesınden daha
az artmıştır
• • •
DP'nin hak ve özgürlükler üzerindeki baskı ve sınır-
lamalannın ağırlaşması ve ekonomik sıkıntılar, CHP'nın
başını çektiği muhalefeti güçlendirdi. CHP'nin 1957
Seçim Bildirgesi ve Ocak 1959da toplanan XIV. Kurul-
tay'ın yayımladığı İlk Hedefler Beyannamesi. ülkenin
demokratikleşme programı özelliğini taşıyordu. 1961
Anayasası'nın temel taşlarını oluşturan bu ilkeler için-
de, insan haklarına dayalı bir hukuk devletinın oluştu-
rulması; yargı bağımsızlığının ve yargıç güvencesinin
sağlanması; çift meclise dayalı parlamenter düzen;
anayasa mahkemesinin kurulması; seçimlerde nispi
temsil; söz, basın vetoplantı özgüriüklerinin sağlanma-
sı; yolsuzlukların önlenmesi; yargılamada ispat hakkı
tanınması; ekonominin plana bağlanması; sosyal gü-
venlik ve sosyal adalet; işçiye toplusözleşme ve grev
hakkı.. özellikle dikkat çekicidir.
özetle, 27 Mayıs'a, demokrasiyi rafa kaldınrken eko-
nomiyi de tökezleten DP'nin "Önce ekonomik kalkın-
ma sonra demokrasi" anlayışıyla hak ve özgürfüklerin
sosyal adalet ilkesiyle ekonomik içerik kazanması, ya-
ni "ekonomikgelişme ile demokratikleşmenin birlikte''
gitmesi gerektiği anlayışının çatşmasıyla gelindi. Tür-
kiye, 1961 Anayasası'ylatarihinin en partak demok-
ratik açılımını sağladı. Ancak, sağcı iktidarlann esas
olarak DP çizgisini izleyen baskıcı uygulamalan. ülke-
yi önce 12 Mart'ın (1971) alacakaranlığına, sonra da 12
Eylül'ün (1980) karanlığına taşıdı.
27 Mayıs, ülkede, siyasal, ekonomik ve sosyal hak
ve özgürtüklerin nasıl yeşermeye başladığının ve bir-
likte gelişmesi gerektiginin ilk büyük adımıdır.
yakup@metu.edu.tr
DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ /ERGÎN YILDIZOĞLU LONDRA
ABD, Avrupa ve de Rusya-IBush'un Avrupa ve Rusya'yı kapsayan "ta-
ihselgezisi" sırasında, bu geziyi izleyen ulus-
ararası basında ilginç bir konsensüsün oluş-
uğu görüldü: ABD'nin gözünde, bir strate-
ik ortak olarak Avrupa'nın önemi azalırken
^usya'nın önemi giderek artıyor.
ABD veAvrupa arasmdaki tarihe bakarak bu
.aptananın gerçekçı olmadığı söylenebilir.
Jstelk "Avrupa" homojen de değil. Ingiltere.
:alya. Ispanya kendilerini ABD'ye çok yakın
lissecen hükumetlertarafından yönetiliyorlar.
)iğer taraftan, bir ülkenin karmaşık sınıflar
latris üzennde yükselen siyasi iktidannı onun
ndak hükumetine indırgemek de doğru ol-
laz. Bu yüzden de söz konusu "konsensü-
ün" Bush hükümetinin kendine özgü siyasi
Jeoloık özelliklerinden kaynaklandığı. büyük
ir olasılıkla da geçici olduğu ıleri sürülebilir.
•rneön eski Savunma Bakanı Albright'ın,
ım Blsh'un gezısi başlarken yaptığı, ABD dış
olitikasını "şizofrenik ve yan pişmiş" ol-
takla suçlayan açıklaması, ABD dış politika
=vrelerinde farkJı yaklaşımlann da olabildiği-
gössriyor. Ancak ABD'nin gözünde, Avru-
a'nınstratejik öneminin azalmaya başladığı-
Î ilişknin gozlemlere yol açan görüntülerin ar-
îsınca birçok yapısal, üstelik de yeni olma-
m, gderek de güçlenme özelliği gösteren
namfJer olduğunu düşünenler de var.
BD başka hava çalıyor,
vrtpa ba$ka...
SoğJ< savaş b'rttiğinden beri, ABD ve Av-
pa a^sında, uluslararası politika alanında
ktik aman zaman da stratejik farklılaşma-
in ol-ştuğu sık sık dile getiriliyordu. Bir ta-
ftan /SD'nın tek "süpergüç" olarak kalmış
nası diğer taraftan Avrupa'nın tek bir eko-
>mik -atta giderek siyasi birim olarak şekil-
ımesnin hızlanması, ister istemez ABD he-
»norasıyla. Avrupa'nın yeni bir siyasi guç
îrak 'ükselme eğiliminin çelişmeye başla-
Jnı ajşündürüyordu. Ancak 1990'lar bo-
nca, -
er ıkı taraftan siyasi analistler, hükü-
a sccülen bu çelişkiyi ikinci plana itip,
ABD-Avrupa ittifakının, uluslararası ilişkilerin,
diğer bir deyişle Batı merkezli, uluslararası
egemenlik ve bağımlılık ilişkilerinin korunma-
sında merkezi bir öneme sahip olduğunu vur-
gulamaya devam ettıler.
Ancak giderek farklı bir yaklaşım da oluşu-
yordu. Örneğın, ABD'nin önde gelen muha-
fazakâr siyasi analistlerinden, Project for a
New American Century'nin başkanı, We-
ekly Standart'ın editörlerinden Robert Ka-
gan'ın "Power and Weaknes" (iktıdar ve Za-
af) başlıklı denemesinde (Policy Rev»ew, Ha-
ziran/Temmuz 2002) yukanda değindiğim ge-
nel çizginin aksine, ABD veAvrupa'nın dış po-
litika yönelimleri arasmdaki farklann çok
önemli bir yapısal temeli olduğunu savundu.
(http://w\ww.ceıp.org/files/Publications/2002-
06-02-PolicyReview.asp?from=pubdate)
Kagan'ın kapsamlı çözümlemesinin anate-
zi şöyle özetlenebilir sanınm: ABD, Avrupa'ya
kıyasla çok daha kolay güç yansıtma, askeri
müdahalede bulunma, hersorunu anında, ço-
ğu kez de güç kullanarak çözme. hatta sorun-
lan, "ya benden yanasın ya da bana karşı".
"şerekseni" gibi "basite indirgeme" tehditle-
ri çoğu kez abartma eğilimindeyken Avrupa,
daha diplomatik, dolaylı, siyasi ekonomik et-
kilen kullanmayı, uzun görüşmelere, süreçle-
re dayanan yöntemleri tercih ediyor. ABD gi-
derek daha çok tek taraflı davranma eğilimi
gösterirken Avrupa, uluslararası yasalar, "glo-
bal yönetişim", "uluslararası topluluk" kav-
ramlanna Birleşmiş Milletler gibi kurumlara
vurgu yapıyor, uluslararası ilişkilerin düzen-
lenmesinde bunlann geçerli olmasını arzulu-
yor. Avrupa, birlik sürecı içinde üye devletle-
rinin ulusal egemenliklenni kısrtlama yönünde
adımlar atar, dolayısıyla, buna uygun bir post-
Westphalia dönemi söylemi geliştirirken
ABD, ulus devletini güçlendirmeye, hatta gi-
derek "tek vazgeçilemez ülke" (Albright), ya
da "dünyada küresel çıkarlan olan tek ül-
ke" (Rumsfeld-Quadrennial Defence revievv
2002) gibi emperial bir söylem kullanmaya
başlıyor.
Büyük askeri eşltslzllk
Kagan'a gore. Avrupa veABD rttifakında gi-
derek derinleşen bu çatlağın kaynağında. bü-
yük bir askeri eşitsizlik var. ABD ve Avrupa-
lı muttefikleri arasındaki bu askeri eşitsizlik,
dünyada oJuşan gelişmelere ilişkin, fartdı stra-
tejik yargılara, oluşan tehditlere ilişkin, farklı
değertendinnelere, "doğal olarak" da politika
araçlan konusundafarklı eğilimlereyol açıyor.
Bu iki eğilimden biri güçlünün, diğeri de za-
yıfın kendi çıkarlannı koruma yöntemlerine
karşılık geliyor Güçlü, sorunlaraacilen müda-
hale edebiliyor, tehditleri daha erken algılayıp
üzerine gidebiliyor. Uzlaşmayı daha az, doğ-
rudan, çoğu kez tek başına davranarak hatta
askeri yöntemlerie sorunlan çözmeyi daha
çok tercih edebiliyor. Diğer bir deyişle biri salt
askeri gücüne dayanarak etki alanını genişlet-
meyi amaçlar, böylece bir imparatoriuk oluş-
tururken diğeri, bu imparatoriuk içinde bir uy-
duya dönüşmemek için, bu gücü nötralize
edecek, uluslararası kurumlar, pazarlık süreç-
leri, "çokyönlüittifaklar", "uluslararası toplu-
luk"gibi moral dayanaklar yoluyla kendi çıkar-
lannı korumaya, askeri güç açığını ekonomik.
diplomatik, hatta kültürei yollaria kapamaya
çalışıyor. Kagan, 19. yüzyıldaABD'nin, tek ba-
şına davranma ve Avrupalı güçler karşısında
kendini koruma kapasitesi çok sınıriı olduğu
bir dönemde, bugün Avrupa'nın uyguladığı
yöntemleri uyguladığını, sık sık uluslararası
yasalara, ahlaki kurallara dayanmaya çalıştı-
ğını hatıriatıyor.
Avrupa ve ABD arasmdaki askeri eşitsizlik
yeni bir olgu değil. Hatta, eşitsizlik 1950'lerde
çok daha büyüktü. Ancak, Doğu Bloku'nun
varlığı, ABD ve Avrupa arasmdaki amaç birii-
ği, savunma refleksi askeri güç farkı sorunu-
nu gündeme getirmedi: NATO bünyesinde tek
erginy(Ş tr.net
bir askeri kapasite vardı! Soğuk savaşın bit-
mesiyle birlikte bu durum değişmeye başla-
dı. Şimdi, ABD tek süper güç olarak rakipsiz
kalmıştı. Avrupa bir ekonomik siyasi blok ola-
rak güçlenmeye ve kendi ortak çıkarlannı ifa-
de etmeye başlıyordu. 1990'lar boyunca,
Rusya henüz bir enkaz ve belirsizlikleryığınıy-
ken dış politikası ABD hegemonyasına karşı
konuşlanmaya çalan "Primakov doktrini" ta-
rafından belirlenirken Batı yanlısı bir kapitalist
sınrf henüz doğum sürecindeyken, Avrupa
ABD için çok önemli bir müttefik, "uiuslarara-
s/ topluluk" konumunu korumaya devam et-
ti. Ancak, üç önemli gelişme, ABD ve Avrupa
arasmdaki ilişkileri yeniden şekillendirmeye
başladı. Birincisi Rusya'da Putin iktidara gel-
dı. Petrol gelirierinin de yardımıyla. ekonomi-
sini tamir etmeye, GKB'yi kullanarak merke-
zi devleti güçlendirmeye başladı. Putın birsü-
re sonra da bu ekonomik gücün sınıriannı. ar-
tık iyice şekıllenen yeni kapitalist sınıfın da yar-
dımıyla fark ederek Primakov doktrininden
vazgeçti, en azından bir süre için ABD hege-
monyasını kabul etmeye karar verdi. Ikincisi
Kosova savaşı sırasında, Avrupa ile ABD ara-
smdaki askeri eşitsizliğin, artık neredeyse tek-
nolojik-kurumsal uyumsuzluk noktasına ulaş-
tığı ortaya çıktı. Üçüncüsü ABD'de, ABD'nin
ekonomik gücünün smtriannın, ama asker gü-
cünde rakipsizliğinin farkında olan Bush eki-
bi iktidara geldi. Bu ekip, şiddet ve kabul den-
gesine dayanan hegemonyacı bir dış politika-
dan uzaklaşmaya, şiddet yoluyta dayatmaya
dayanan bir imparatoriuk refleksi geliştirme-
ye başladı. 11 Eylül saldınsı bu üç gelişmenin
etkilerinin daha da güçlenmesine neden oldu.
Bu noktadaAvrupa, ABD'nin güç yansıtma
kapasitesinden kuşku duyar, bir korunma ref-
leksi geliştirirken Putin yönetiminin, Batı'ya
yakınlaşmaya başladığını görüyoruz. Uzun
dönemde Çin'in yükselişini büyük bir tehdit
olarak gören ABD için ise Avrasya'nm en
büyük ülkesi Rusya ile kurulacak yakın bir it-
tifak yeni olanaklar demekti.
(Çarşamba günü devam edecek)
AKHAYAT
SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ
DUYURU
AKHAYAT SİGORTA A.Ş.
2001 HAYAT BRANŞ1KÂR PAYI DAĞfTIMI
2000 yıl sonu itibariyle hayat sigorta poliçelerine
art toplam matematik karşılık
2001 yılı içinde toplam net birikim prim üretimi
2001 yılı içinde elde edilen net gelir
5.769.278.472.422 TL
6.573.215.227.107 TL
1.773.653.681.523 TL
W * E GRUPURİU GÖRE KÂR WM
TL. Tarrfeler İçin
Dağrtılan net kâr payı oranı : % 60.45
Dövize Endeksli Tarifeler İçin
Dağrtılan net kâr payı oranı
Amerikan doları ($) : % 9.17
Alman Markı (DM) : % 8.51
AÇKLAMALAR
1. Net birikim primi sigortalılann ödedikleri primlerden riziko primi varsa giderpayı
ve aracı komisyonu kesintileri dışında kalan kısımdır.
2. Yıl içerisinde elde edilen net gelir 2000 yılı sonunda sigortalılara ait matematik
karşılıklar ile yıl içerisinde toplanan net birikim primlerinin günlük olarak yatınma
yönlendirilmesi sonucu elde edilen net gelirdir.
3. Kâr payı oranlan fonlann yıllık ortalama net getiri oranı olup, günlük kâr payı
uygulaması nedeniyle her sigortalının kâr payı dağıtım oranı farklı olabilir.
AKHAYAT
Meclıs-ı Mebusan Cad. No: 147 Fındıklı-lstanbul Tel: 0212 251 63 74 Faks: 0212 293 07 77
•©©•