19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 NİSAN 2000 CUMARTESİ DIZIYAZI V t SOLGEIKEGI TARTIŞIVOR ORAL ÇAUŞLAR BAR1ŞD0STER -14- CHRİSTİAN STRÖBELE (Birlik 90 Yeşillerin Sol Kanat Lideri) "Almanya'daki sol Doğu Abnanva'ya mesafe- ü vaklaşmasına rağnıen, esld sosyalist ülkekrin yıkümasından çok etküendi. hiçbirzamansololmadıBugün SPD'de, Yeşiller'de ve PDS 'de bazı sol- cular görebiliriz. Buralarda hiçbirkuruluşa bağ- h olmayan, kendilerini seçimlerde, ömeğin ırk- çılığa karşı veya yabancı düşmanlığına karşı ey- lemlerde göstercn çok sayıda solcu var. Sol grup- lann, her ne kadar eylemlerde ve toplannlarda ittifak yapsalar da, aralannda gerçek bir daya- nışma yoktur. Yeşiller hiçbir zaman sol bir parti değildi, ama yıllardır önemli konularda sol görüşler doğrul- tusunda karar verildi. Kosova savaşından sonra bazı insanlann partiden istifa etmesine rağmen bu, bugûn de böyle. SPD'de ise partinin sol kanadı parlamentoda, parti ve meclis grubu disiplinine uymak zorun- da kaldığından, kendini fazla ortaya koyamıyor. Hele baş düşünürleri olan Oskar Lafontaine,po- litikadan çekildiğinden beri hiç görünmüyorlar. Sosyal adalet, 16 yıllık Kohl iktidannda ülke- nin zenginliğinin birkaç kişide toplanmasının telafîsi gibi konularda partiden gelen sinyaller, sosyal demokratlann "ortaya" doğru kaydığını gösteriyor. Servet vergisi gibi somut konularda ise SPD solu, tümüyle marjinalleşti. Ama Yeşiller'in de bu doğrultuda sinyaller verdiğini belirtmek ge- rekiyor. Son seçimlerde elde edilen yenilgiler- den sonra ise Yeşiller içinde açık bir sol eğüim olması gerektiği kabul edildi. Yeşü FDP, olma/! Parlamentoda SDP'nin zayıflayan sol siyase- tinin yerini almak için Yeşiller'in arasında be- nim gibi çalışanlar var. Ama Birlik 90/Yeşiller Meclisi Grubu tarafindan topluma başka sinyal- ler veriliyor. Geçen yıl çok yanlış bulduğum olaylardan biri, Yeşiller'in FDP'nin yerini alma- sı gerektiğinin ileri sûrülmesi, bir 'Yfeşfl FDF oluş- ması gerektiği yolundaydı. Bu, benim savunduğum siyasetin tam tersi. FDP, ne sol, ne dfe sosyal konulan işleyen ve di- le getiren parti. Yeşiller'de partinin başına iki sol eğilimli in- sanın gelmesi yolunda talep var. Ama bu konu- da bence ilk önce solun ne olduğunu tanımlamak gerekiyor. Kimileri, NATO'nun Sırbistan'ı bom- balanmasına evet dedikten sonra solcu oldukla- nnı da belirtiyorsa, doğrusu açıklanması gere- ken çok şey var. Sosyal sorun, yanı bütûn insan- lann eşit olması en azından insanlann eşit öz- gürlüğünü istemek kadar önemlidirve bu, sol gö- rûştür. Yeşiller arasında hiçbir zaman sabit kanatlar olmadı. "Reatos" ve sol kanat ("Fundis") ara- sında bir grup var. Bu grup, somut konulara gö- re karar veriyor. "Parti içinde yûzde 55 sol eği- y^zde 45 sağ eğilimli iki resim var" de- mek yanlış olur. Yeşiller'de sol hiç belirleyici ol- madı. Solun rolû elbette olacak Dünyada adil gelir dağılım sorunu bütûn ül- kelerde ve kıtalarda daha fazla önem kazanacak. Hangi konulann ön plana çıkacağını zaman be- lirliyor. Komünizm gibi bir planlı ekonominin kayboluşundan sonra belirttiğim konular arka planda kalıyor. Kapitalist ekonomi, Karl Marx'ın zamanında belirttiği gibi daha büyük sermaye bi- rikimiyle ve tekelleşmeyle büyük sıçrama yaşa- dı. Kapıtalızm sanki sonsuz bir hareketliUkiçin- deymiş gibi görünüyor. Bütün ülkelerde buna karşı bir eylem oluşa- cak. Ancak bunun 1 yıl sonra mı, yoksa 5 yıl son- ra mı olacağını söyleyemem. Solun gelir dağı- lımı sorununda önemli bir rolü olacak; umanm bu, yönlendirici bir rol olur. Devrimler çağı ÖMER LAÇİNER (Birikim Dergisi Yazart) osyalizm, insanlann eş- değer-eşit olduklan inan- cından yola çıkarak; in- san ve toplum olarak ge- hştırdığırruz maddı, mane- vi ve zihni tüm imkân ve araçlann bu inancı gerçek kılmak için seferber edilmesinin yollannı keşfe ve yarat- maya çalışan ve tarihin başlangıcın- danbensürüp ge- len bir arayışın, mücadelenin 19 yüzyıl koşullann- da aldığı formun adıdır. Bu form, geniş insan yığınlannı giderekniteliksiz- leşen, rutinleşen bir emek türüne mahkûm eden bir "üretim aracı ge- liştirme " mantı- ğını kaçınlmaz sa- yan birinci endüst- riyel devnmin üre- tim, emek, emek- çi kavramlannı ve- ri alarak ve eşit- lik/eşdeğerlilikso- rununu bizzat -her tür- üretimin yapılışında değil, ürün- lerin paylaşım safhasında, bunu be- lirleyen -hukukı- mülkiyetrejiminde çözmeye çahma anlayışı üzerine ku- rulmuş idi. Bu anlayışın çeşitli versiyonlany- la 20. yüzyılda büyük tarihsel dene- melere girişen sosyaüzm akımı, in- sanlık durumunda amaçladıgı devri- mi gerçekleştirememiş ve 21. yüzyı- la tam bir çöküntü içinde gırmıştir. Ama bu olurken, Man'ın "kökkş- tirfcT, "insanhk dışı'' diye niteledi- ği rutin, kol emeğini zorunlu olmak- tan çıkaran, yaratıcı emek tür ve çe- şitlemelenni insan eylem ve ilişkile- rinin eksenine oturtan. bunu her bi- reyin özelliği haline getirebilme po- tansiyeline sahip ikinci endüstriyel devnmin muazzam ımkânlan da önü- müzde belirmiştir. Ezeli eşdeğer- lik-eşitlik arayışı ve ideali, amacına kol emeği üzerin- den ve ona adil bölüşüm koşulla- n sağlamakla va- ramayacağını kendi tarihsel de- neyinden' çıkar- mış olmalıdır. Yüz yılı aşkındır onu şekilleyen, zihniyetini ve perspektifini be- İirleyen bu man- tıkta'n sıynimalf 1 ve "yaraücı etnek/çakşma" ile bunun genelleş- mesinin kendi ideabyle tamamen örtüştügünü, öz- deş olduğunu ve gerçek önkoşullan sağladığmı kavrayabileceği bir "dö- şflnseJ/rihimel devrimi"den geçmeli- dir. Bunu başarabilme oranında 21. yüzyıl, "iiKanhgmtarihönr^T'ni so- na erdırecek sosyalist devnmlerin ça- ğı olabılecektır. 7 SORU 'Sol, dünyada ve Türkiye'de geleceği tartışıyor' yazı dizîsini sosyalist, sosyal demokrat aynmı yapmadan herkese aynı soruları sorarak hazırladık. tşte görüşlerini aldığımız 7 konu: 1. Türkiye - AB İlişkileri. 2. Kürt Sorunu / Güneydoğu Sorunu. 3. Siyasal Islam / Şeriat. 4. Kadın Sorunu. 5. Çeteler ve Devlet. 6. Medya. 7. Sosyalizmin / Sosyal Demokrasinin Geleceği. Siyasi iktidarlar yığınla sorun üretti HALİTÇELENK (Avukat) rürkiye insanı açlıktan, yoksulluktan, işsizlik- ten kurtulma, mutlu- luk ve banş özlemi içindedir. 24 Ocak ka- rarlan, 12 Mart ve 12 Eylül faşistre- jimleri, IMF reçeteleri, özelleştir- meler, sosyal güvenlik (mezarda emeklilik), tahkim, tek kelimeyle ka- pitalist sistemin uygulamalan, ülke- mizi sefaletin çukuruna itmiş ve ulus- lararası emperyalizme daha da bağım- h duruma getirmiştir. Bugün güçlü, şanlı dünyajandar- ması görüntüsüne karşın bu sistem, insanlık tarihinin eski sömürü sis- temleri gibi, zamanı gelince miadı- nı doldurmuş, tarihe malolmuş bas- kı rejimlerinin yanında yerini ala- caktır. Çünkü uluslar, kendilerine banş ve mutluluk yerine açhk, yok- sulluk, savaş ve kan getiren bir yönetim tarzını kabul etmeyecek- ler, bunun için sa- vaşacaklardır. Toplumsal geliş- me yasalannın gereği de budur. însanlığın kur- tuluşu sosyalizm- dedir. Sosyalizm yenilmedi. Bu sis- tem, dünyanın tümezilen,sömü- rülen insanlannın gönüllerinde ya- şamaktadır. Bas- kı ve sömürü var oldukça da insanlığın gündeminde ka- lacaknr.Günümüzdesermayeninkü- resel saldınsına karşın emeğin de dünya çapuıda örgütlenmesi, yeryü- zü ezilenlerirun kurtuluşu için zo- runludur. Geçmiş siyasal iktidarlar, yanlış ve baskıcı yönetimleriyle ülkemiz- de yığınla sorunlar üretmişlerdir. Bunlan çözememiş, çözmek ısteme- mişlerdir. Smıfsal çıkarlan bunaola- nak vermemiştir. Susurluk'lar, dev- let kadrolan içinde yuvalanmış çe- teler, şeriat devleti kurma amaçlı ör- gütlenmeler, cezaevlerine kadar gi- ren yargısız infazlar, faili meçhul ci- nayetler, cezaevlerindeki çifte stan- dartlar, yolsuzluklar, vb. bunlar ara- sındadir. Bütün bu ve benzeri sorunlann tek çözüm yolu, yeterli bir demokratik- leşme programının hayata geçiril- mesındedır. Gel gör ki, iktidarlar, bu , çözüm yollanna başvuracaklan, ge- rekli yeni yasalan çıkarmak ve yasa değişikliklen yapmak, yürürlükteki. • yasalan uygulama yoluna gidecek- , leri yerde, sorunlan daha da artüran düzenlemeler yapmaktaduiar. Sag •• ve sosyal demokrat iktidarlar adeta yürürlükteki baskı düzeniyle özdeş- Ieşmişlerdir. Demokratikleşme ile, yasalann , mali sermayenin çıkarlan yerine hal- kın çıkarian doğrultusunda düzenlen- mesi ile başka bir deyişle hukuk dev- letinin (demokrasi) yaşama geçiril- mesiyle yukanda sözü edilen sorun- lar çözüme kavuşturulabilir. Kadın sorununa gelince: Günümüzde kadının özgürieştne- sini sağlamak amacıyla kimi yasal dü- zenlemeler yapılabilirse de fki yapıl- malıdır) köklü çözüm, tüm insanlı- ğın baskı düzenındcn kurtuluşu ile gerçekleşecektir. Kürt sorununa sınıfsal açıdan, sosyalizm açısın- dan bakmak ve ona banşçiv is-ı, n. mokratik bir çö^ ' züm bulmak ge- rektiğine inanı- yoruz. Bu bağ- lamda, ülkemiz- de, tüm insanlann kendi anadılleri- ni konuşmak, yazmak, kültürel haklannı kullan- ma özgürlüğüne sahip olmalan demokratikleş- meninbirgeregı- dir. Siyasal Lslam ve uzantısı ÎBDA-C, Hizbullah ve benzeri terör örgütle- rinin etkısiz hale getirilmesi, laik eğitim sisteminin tavizsiz uygulan- ması, imamhatip okullannın ve Ku- ran kurslannın kapatılması, şeriat devleti kurma girişimlerinin yasal yaptmmlarla (anımsatalım ki TCY'nin 163. maddesinin kaldınl- ması hatalı olmuştur) mecburi din derslerininkaldınlması ile mümkün- dür. Aslmda siyasal Islamın, Türki- ye özelinde palazlanmasının teme- hnde, sağ siyasal iktidariann siyasal tercihleri ile 12 Mart ve 12 Eylül as- keri cuntalannın uygulamalan yat- maktadır. Bütün bunlar, demokrasiye ina- nan, devrimci, yurtsever, bağımsız- hkçı, emekten yana, çağcü ilkelere bağlı güçler tarafindan gerçekleşti- rilebilir. Pahalıya mal olmuş yeryüzü cehennemiALAİN KRİVİNE (Fransa Devrimci Komümst Birlik Grubu Avru- pa KfiUetvekili) Öncelikle, geçen yüzyıl boyunca verilen onca mücadeleye karşm kapıtalizmin hâlâ ayakta ol- duğunu, buna karşılık, "sosyalizm" bayrağı altın- da kapitalizme alternatıfoluşnjrma çabalannın tü- münün de yenılgiye uğradığını kabul etmek zo- rundayız. Bu yenilginin baş sorumlulan elbette sosyal de- mokrasi ve Stalinizmdir. Gelişmış ülkelerde on- larca yıl iktidardakalan sosyal demokratlar, emek- çilenn oylanyla ıktidara geldikleri halde serma- yenin politikalannı uygulayarak onlara sırt çevir- mişler, hayal kınklığına uğratmışlardır. Başta Çin ve Rusya ohnak üzere daha çok geri ülkelerde on yıllarca iktidarda kalan Stalinistler de, zaten kıt olan kaynaklan parazit bir bürokrasiye peşkeş çekmış, beceriksızce israf etmiş, bu ayıplannı örtmek için de faşizan özelliklertaşıyan anti-de- mokratik baskı rejimleri kurarak milyonlarca emekçiyi katletmişlerdir. Sosyalizm aduıa her türlü rezilhği yapan bu iki akım yüzünden bugün, geniş kitlelerin gözünde sosyalist projenin inan- dıncılığı ve çekiciliği ciddi bir darbe almıştır. Kapitalizm ise XX. yüzyılda üretici güçleri de- vasa boyutlarda geliştirmeyi başarabibniştır Sa- nayide, tanmda, ulaşımda, bilişimde, iletişimde, tıpta, vs. yaşanan devrimlere baktığımızda, bu gelişmelerin boyutlannın, Komünist Manifes- to'nun yazarlannın dahi düşünmekte ve hayal et- mekte zoriuk çekecekleri bir seviyeye eriştiğini itiraf etmeliyiz. Ama ne pahasına?.. Tüm bu ge- lişmelerin, yüz milyonlarca insanın hayauna ya da sakat kalmalanna mal olan iki dünya savaşı ve sayısız yerel savaşlar, katliamlar, göçler, iş kaza- lan, iş hastalıklan; insanoğlunun yerküredeki var- lığını tehdit edecek düzeyde çevre felaketleri; ül- keler, bölgeler, suııflar, u-klar, cinsler arası ta- hammül edilemez eşitsizlikler; yabancılaşmanın ve metalaşmanın akıl almaz boyutlarda yaygın- laşması; dünyanın çoğuna baskıcı ve totaliter re- jimlerin egemen olması, etnik temızlikler, kabi- le savaşlan, hapisler, işkenceler, vb. pahasına ya- şandığını kim inkâr edebilir? Üstelik, uğnma bu kadar büyük ve acı bedeller ödenen bu gelişme- ler, hâlâ ne açlığı, ne kıtlığı, ne yoksulluğu ne de savaşlan önleyebilmektedir. Tümüne kapitalizmin egemen olduğu gezegenimizde bugün vanlan nokta, "pahalıya mal olmuş olan bir yeryüzü cen- neti" bile değil, aksine, bir avuç ayncalıklı kitle dışında kalan insanhğın büyük çoğunluğu için "pa- hahva mal olmuş olan bir yeryüzü cehennemidir." En fakir ülkelerdekı bir milyarlık bir nüfusun günlük kalori tüketimleri Nazi toplama kampla- nndaki kalori tüketimine eşit hale gelmiştir. En zengin ülkelerde bile 100 milyon kişi fakirlik sı- nınnnı altında yaşamaktadır, yüz milyonlarca in- san işsizdir, güvencesiz ya da yanm yamalak iş- lerde istihdam edilmektedir. Sermaye, sahipleri- nin paşa gönlüne göre bir o ülkeden bir bu ülke- ye gıdebılmekte, ülkeleranında "smrfatJayç", anın- da "küme düşebilmekle", milyonlarca insan bir anda işsiz, aç ve sefıl kalabilmektedir. Tüm Av- rupa'da ırkçılık ve faşizm yükselmektedir. Mev- cut parlamenter demokrasilerin bile içeriği gide- rek boşaltılmakta ve tüm kararlar artık ulus-dev- letleri de aşan bir düzeyde, gözden ve denetım- den UÎÜC, bir avuç dev ııluslararası tekelin yöne- tim merkezlerinde alnıır hale gelmiştir. İnsanlık insanlık olalı böyle saçma, akıl ve insanlık dışı birekonomik düzen görmemiştir. Oysa bugün, üre- tici güçlerin gelişme düzeyi açısından bakınca, "herkese ihtiyaa kadar" veren ve "herkesten ve- rebOeceği kadar" alan, kıtlığı ve ondan doğacak tüm savaşlan ve sınıf çalışmalannı yok edebile- cek, gerçek bir komünist toplumun inşasının eko- nomik ve teknolojik altyapısı artık oluşmuştur. Ya- ni Mara'uı sözünü ettiği dünya çapuıda bir ko- münizm artık soyut bir ütopya olmaktan çıkıp somut bir hedefhaline dönüşmüştür. Yeter ki kâr- dan başka bir şey düşünmeyen akıl dışı kapitalist mantıktan kurtulalım. Bugünün dünyasına baktığımızda karşımızda üç tane entemasyonal görürüz. tlki, G-7 zirvele- rinde dünyayı paylaşmak için buluşan uluslara- rası tekellerin, finans dünyasuıın köpekbalıkla- nnnı, mafyanın, savaş ağalannuı sömürü enter- nasyonalidir. Diğeri, ilk enternasyonale nasıl hiz- met edeceklerini tartışmak için buluşan eski bakanlann, mevcut bakanlann ve müstakbel bakanlann sosyal demokrat tkinci Entemas- yonal'idir. Sonuncusu ise tüm dünyanın emek- çilerinin ve ezilenlerinin, Chiapas İcöylülerinin, Koreli sendikacılann, Batı A\Tupa'da şekillen- meye başlayan çoğulcu radıkal sol muhalefetin ve Seattle'da küreselleşmecıleri geriletenlerin oluşturduğu enteraasyonaldir. tşte yannnı sosyalist hareketi, ilk ikisine karşı bu sonuncu enternasyonali örgütleyen, dünün hatalannın dersini çıkarmış, Stalinist ve sosyal demokrat yozlaşmadan annmış, sosyahzmin ger- çek değerleri olan hümanizm, özgürlük ve dayanış- mayı öne çıkaran, çoğulcu ve demokratik, feminist ve çevreci, ırkçılık ve savaş karşıtı bir hareket ol- malı, barbarlık tehdidine karşı gerçek bir sos- yalizmi kurma hedefinı önüne koyan ve inan- dıncı bir biçimde dile getiren enternasyonalist bir hareket olmalıdır. YARIN: Erik Stinus (Danimarkalı şair ve yazar) - Memduh Hacıoğlu (Sanayici) - Güldal Okuducu (CHP Kadın Kolları Başkanı) - Cemal Kıral (DİSK Eski Izmir Temsilcisi)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle