08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 MART2000CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Depremi felakete dönüştüren yağmacı politikalar aynen sürüyor... Her şey yine 'esldsi gibf • Hemen herkesin "ders aldık" dediği 17 Ağustos 1999 yıkımından bu yana hükümetin izlediği hemen tüm uygulamalann karan "deprem öncesine" dayanıyor. Bunlar arasında deprem nedeniyle "terk edilmesi" gerekenler ise • ardı ardına yürürlüğe sokuluyor... "daha da etkin küacak" ve "depremden önce betirlenmiş" eski siyasal programından yine de vazgeçmek istemiyor. Yine de deprem felaketıni hazırlayan da "şehircinğe aykın yerieşme kararlan " da sadece ormanların özel üniversite kampuslanna açılmasında değil, deprem kuşağında bile hâlâ "bölge planlaması yapümadan yeni kent alanlan yaratma" tutumlarında da sürdürülüyor. Bu konuda Akkuyu'daki "nükleere sevdah" gelişmeler ise tam bir "vurdumduymazhk" ömeğiyken deprem nedeniyle özellikle betonarme binalarda oluşmuş ve bilimsel açıdan "giderilmesi olanaksız" hasarlar için yüz binlerce vatandaş da "Bakanhk belgeM özel onarun şirketieriıün soygununa" açıkça ve denetimsiz olarak teslim edilebiliyor... Aynı tutumlara koşut olarak, yıkılan yapılann "gerçeksorumhılan" olan bilim dışı ve "ölümcüT imar izinlerini verenleri yargılayabilmek için gerekli yasa değişiklikleri TBMM'nin henüz komisyonlanna bile gelemezken, Içişleri Bakanhğı'nda ilk hazırlıklan daha "depremden önce" yapılan ve siyasilerin ımar yetkilerini şehircilik ilkelerine aykın kullanmalanna "önlemler" öngören Yerel Yönetimler Yasası tasansı da aynı siyasilerin tepkileri yüzünden "değiştirüiyor" ve "erteleniyor''. Şonuçta denebilir ki büyük depremin 8. ayına yaklaşırken artık "önceki gibi olmayan" hemen tüm "yeni" uygulamalar, aslında "srvasi hedeP olarak "17 Ağustos 1999'dan önce" belirlenmiş "eski kararlardan" başka şey değil... Buna karşılık en yoğun mesaisini kamu mallannın satışına, Hazine ve vakıf arazUerinin pazarlanmasına, ulusal şırketlenn elden çıkartılmasına ve 17 Ağustos 1999'u felakete dönüştüren politikalann "tarihsel sorumhüaruu" hâlâ en yetkili yerlerde tutmaya ayıran bir hükümetin, depremden "ders" almak bir yana "etküendiğini" söylemek bile pek mümkün görünmüyor... GENÎŞ AÇI HtKMET BİLA BeşlktaşÇankaya CHP Gene) Başkanı Aitan Öymen haklı çıktı. öymen, Demirel'in görev süresini uzatma çabalan başladığında, "Ikinci bir Sunay olayı yaşanabilir" demişti de, kimse önemsememişti. Ama öyle oldu. 1973'te de Demirel ve Ecevit, dönemin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'ın süresinin iki yıl uzatılması karannı almışlar, ancak öneri bir oy farkla reddedilmisti. önceki gün Demirel için oylama yapan Meclis, bir yanlışlıklar komedyasına sahne oldu. Şimdi bir kısım basında ve siyaset çevrelerinde anayasa değişikliği teklifine imza verdiğı halde, ret oyu kullanan milletvekilleri eleştiriliyor. Yüz kadar milletvekili imzasının arkasında durmamakla suçlanıyor. Suçu bu milletvekillerinin üstüne atmak acaba ne kadar haklı? Haftalarca, aylarca yapılan baskının, bir gün bir şeklide geri tepebileceğini düşünmek, deneyimli politikacılar için bu kadar zor muydu? Liderler, disiplin ile baskı arasındaki farkı görmeyecek kadar gözü kara mıydılar? Anayasa değişikliği oylamasının gizli yapılmasının amacı nedir? Böyle önemli bir kararda milletvekillerinin lider ya da grup baskısı altmda kalmadan özgür iradelerini kullanabilmeleri. Ama siz lideıiiği ceberrut bir baba gibi kullanırsanız, ters sonuçlar almaya da hazır olmalısınız. Basit bir psikoloji kuralıdır: Çocuğa bile sürekli baskı yapar, sürekli korkutursanız, onu yalan söylemeye, gerçek niyetlerini saklamaya zoriamış olursunuz. Meclis'te olan da bundan farklı değildir. Üstelik, korktuğunuz milletvekillerine, "Ben yine de size güvenmiyorum" derseniz ve gider başka partilerle . pazarlığa oturursanız. o milletvekillerini büsbütün kendinizden uzaklaştırmış olursunuz. Onun onur ve ' gurur damarlarına basmış olursunuz. 5 artı 5'i geçirmek için yanına milletvekilliği emek' liliğini ve parti kapatmayı zorlaştıran maddeyı ekle' mek, bütün parlamenterlere güvensızlik değıl mıydi? Bunlann içinden yüz milletvekilinin direnmesini "im î zasının arkasında durmamak"\a suçlamak ne kadar i mantıklıdır? ; Başbakan Ecevit dün ikinci oytamanın sonuçlarını, da görmek istediğini açıkladı. Anlaşılan Meclis'ten ilk turda vize alamayan teklifte ısrar edilecek. Ikinci tur; da sonuç almanın koşullan belli. Ya ret oyu kullanan milletvekilleri bir şekılde beyaz oy vermeye zorlanacak ya da Fazilet'e 69'uncu madde ve 312'nci madde konusunda istediği ödünler verilecek. Yani yanlış, katmerli yanlışa dönüşecek. Anayasa da, Meclis de, ' cumhurbaşkanı da kolay kolay onanlamayacak ağır * yaralar alacak. Yorgunu yokuşa sürmenin ne gereği vardı? ödünlerle ve baskılarla lekelenmiş bir anayasa değişikliği için harcanan çaba, yeni bir cumhurbaşkanı adayında anlaşamaya harcansaydı, sorun çok daha kolay çözülürdü. Sosyal Sigortalar Yasası'nda Tah kim Yasası'nda, Vergi Yasası'nda tüm muhalefete ' rağmen uzlaşıp birlesebilen iktidar, bir cumhurbaşkanı adayı bulamaz mıydı? Bal gibi bulabilirdi. Ama aramadı. Neden aramadı? Kendini ve destekçyerini "çok önemli" sandığıjiçiın;» "Benyapanm olur" dediği için. "MedyayKta arkamar âiınfn,% ölur biter" drye düşünötaüğii'içi*. <3öst»Fhi için. llkeler ve kurallar yerine kişiler ve kışisel ince hesaplar öne çıktığı için. önce milletvekilleri, sonra bütün kamuoyu "sıradan" görüldüğü için. Beşiktaş Kulübü Başkanlığı'na seçüen Serdar Bilgili ne demişti: "önemli güçlere karşı kazandık." O günlerde yazılanlara göre "önemli güçler", bazı holdinglerle medya gruplanndan oluşuyor. "önemli güçler", kendilerini fazla "önemli" görmenin kurbanı oldular, karşı çıktıklan Bılgili kazandı. "Istediğim zaman, istediğim şekilde, istediğimi seçtiririm" rahatlığı, gün gelir kayaya toslar. BeşiktaşÇankaya hattında olup bitenleri bir kez daha düşünmekte yarar var. hikmetbtg rrtv.com.tr OKTAY EKfiSCİ Türkiye'yi sarsan Körfez depreminden sonra hemen herkesin ortak söylemi şöyleydi: "Arük, hiçbir şey eskisi glbi olmayacak." Bir an için bu sözün "deprem nedeniyle" söylendiğini unutursak, 17 Ağustos 1999'dan bu yana gerçekten de birçok şeyin artık "eskisi gibi olmadığını" görebiliriz. Örneğin, depremden önce "uluslarar a s tahkim" bugünkü gibi "geriye dönük bfle geçerti olan yasalarla" henüz tam bir "güvenceye" bağlanmış değildi. Şimdi yatınmcılar, özellikle "plans n " ve "çevre düşmanı" yer seçimlerini, Danıştay'ın da ışlevsiz kıldığı bir "özgüriük ortamında" diledikleri gibi belirleme olanağına sahipler... Benzer şekilde yine depremden önce "ormanlara kurulan üniversiteler" için açılan davalarda yüksek yargı buna olanak sağlayan tahsis işlemlerini yasalara aykın bulup iptal edebiliyordu... Şimdi bu durum da "değişti"; çunku yeni yasal düzenlemeyle özel üniversitelere ormanlann peşkeş çekilmesi de hukuksal güvenceye bağlandı. (O kadar ki "depremzede" Kocaeli Üniversitesi bile yeni kampus alanı için "orman arazisme" talip...) Yine depremden önce henüz kesin olmayan bir başka karar da Akkuyu'ya nükleer santral kurulmasıydı. 17 Ağustos 1999 sarsmtısı, sanki bu projeyle ügili kaygılan da yok etti; ve bölgedeki "fay" riskine rağmen hükümet "depremden de beter olan" nükleer tehlikenin ülkeyı tutsak alması için projeyi ihaleye çıkanverdi... Bütün bu "yeni" gelişmelere deprem bölgesindeki kimi "kabcı konutiann" da artık eskisi gibi kimliksiz apartmanlar şeklinde değli, "Osmanh mimarisinden çizgiler taşıyan" özel tasarımlarla ınşa edilmelen karannı eklersek 17 Ağustos'un "nefcre kadir" olduğunu da fark edebiüriz. Asıl yapılması gerekenin "Anadohı'nun geleneksel yapı tarzını genştirmek" olduğunu unutup, depreme karşı güvenilir olmadığı 25 bin kişinin "ağır tabüyeler aranda ezilerek" ölmesıyle kanıtlanan tehlikeli bir sistemde hâlâ ısrar ederek, "dışı Osmanta görünümlü içi yine betonafme" binalarla kültürel kimliği yakalamaya çahşmak da "ab*' surfw olsa bıleen azmdan "yeni" bir tutum değil midir?.. Işte böylesine bir deprem sonrası süreçte, asıl eskisi gibi olmaması gereken "imar hukukunda" ise henüz ciddi ve önemli bir değişikliğe gidilmemiş olması, 7.5 aydır izlenen "yenfliklerle" de birlikte ele ahndığında, karşımıza şu sonucu çıkartıyor: Demek ki hükümet depreme rağmen "eski bikiiğini okuyor". 7.4'lük sarsıntıyı felakete dönüştüren "temel yanhşl a n " düzeltmek yerine, aynı yanlışlan UlMt TÂU 'genelgeleıinde' Depremi felakete dönüştüren "temel yanfaşlan" önlemek için ilk önce yapılması gereken İmar Yasası'nı düzeltmek. Çünkü, hatalı yer seçiminden denetimsiz yapılaşmaya, kaçak uygulamalann özgürleşmesinden yetkilerin sorumsuzca kullanılmasına dek bir çok "hukuksal boşhık" bu yasadakı kimi yoruma açık ifadelerden ve en önemlisi de "yapünmeksikliğinden" kaynaklanıyor. Ne var ki hükümet, İmar Yasası'ndaki bu sakıncalan giderme konusunda yaklaşık 7.5 aydır hemen hiçbir ciddi girişimde bulunmadığından. Bayındıriık Bakanhğı Teknik Araşnrma ve Uygulama Genel Müdüriüğü de (TAU) ülkede imar disiplinini sağlayabilmek için "genelgelere" umut bağlamış durumda. Bu "duyarh gene^elerdeki" önemli vurgulamalar özeüe şöyle: • Arsalar "imar parseüT olacak: Bir arsaya inşaat izni verilebilmesi için, o arsanın imar planındaki durumuna uygun "imar parseh" halıne getirilmesi gerekiyor... • Jeokıjik Rapor: Bu rapor olmadan imar planı hazırlanamayacağından, sorumlusu da "ilgili idare"dir. Bu nedenle belediye (ya da valilik) eksikse jeolojik raporlan hazırlatacak ve arsa sahıplenne "imar durumu ekinde" gerekli bilgiyi verecek. • Zemin etütkri: Etüdü ügffi mühendbler yapacaklar ve elde edilecek sonuçlara göre statik projeler hazırlanacak. Parsel eğer 1. ve 2. derece deprem bölgesinde değilse ve jeolojik sakınca yoksa, toprak zemine oturan temeller için 2 katı, kaya zemindekiler için 4 katı geçmeyen konut yapılannda bu etüt zorunlu değil. • "Müktesep Hak": Ruhsatı olmayan ve inşaatına başlanmış yapılar için "müktesep hak" yoktur, bunlann projelen onaya sunulmuş olsa da *yeni kurallara' uyacaklardır. • Kullanma tzni: Proje müeüifte. rinın, "yapınm onavkprojeye uygun otamamJatutagna^ hetiıten raporu ol , madan kullanma iznî Verifâe^ecek, kamu hizmetlerinden yararlandınlmayacaktır. • Kamu Lojmanlaru Sosyal Tesiskri: lmar yönetmeliğinde ruhsat için Bakanlık onayuıın yeterli görüldüğü altyapı yannmlan dışmda kamu kurumlanna ait "tojman", "sosyal tesis" vb. gibi binalara da diğer binalarla aynı kurallar uygulanacaktır. • tdarenin Denetimi: tlgıli idareler (belediyelervalilikler) ruhsat verdikleri inşaatın projeye ve mevzuata uygun yapıhp yapılmadığını da "denetkmek" zorundadırlar. • Meslek Odası'nın Denetimi: Mımar ve mühendisler, ıdareye proje sunarken meslek odalanndan alacaklan "büro belgelerini" de verecekler. • Fenni Mesuliyet (Teknik Sorumhıhık): İlgili Nlimar ve mühendisler, yapt sürecini uzmanlık alanlanna göre deneüemekten sorumludur. Bu sorumluluğu "müteahhit" konumundaki mimar ya da mühendis ise üstlenemez. Aynca her teknik eleman, "aynı anda 10'dan fazla yapuun" denetim sorumlusu olamaz... TAU'un genelgelerinde, yasal ve bilimsel kurallar şöyle beürtiüyor • Plancının imzast: İmar planlannda ve değişıkliklerinde, "yetkffi plancınm hnzası" şarttır. • Plancıbulunamıyorsa: Değişiklik yapılacak planın müellifi öhnüşse, Şehir Plancılan Odası ya da aynı yeiki grubundan bir başka plancuıın "uygun görüşü'' alınmadan plan değiştirilemez. • Altyapı dengeieri: İmar planlannda sosyal ve teknik altyapı azalülamaz, bu donanımlan yetersiz kılacak yoğunluk artışı da getirilemez. • Plan imar affi yaratamay: Kaçak yapılan yasallaştırmaya hizmet edecek imar planı yapılamaz, mevcut planlar bu amaçla değiştirilemez. AsHtürk'ün davası ertelendi • tstanbul Haber Servisi Eski Şişli Belediye Başkanı Gülay Ashtürk'un de aralannda bulunduğu 29 sanık hakkında, "zimmet" ve "ihaleye fesat kanştınnak" suçlanndan dolayı açılan davaya Istanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Tutuklu sanık Altan Demirel'in katıldığı, davanın gıyabi tutuklu sanıklan Gülay Ashtürk ve Oğuz Öngen ile diğer 26 sanığın katılmadığı duruşma, dosyadaki eksikliklerin tamamlanabilmesi için ertelendi. brahim Şahin uyutuluyop • BURSA (Cumhuriyet) Eski Özel Harekât Dairesi Başkanvekili ve Susurluk davasının önemlı sanıklanndan tbrahim Şahin'in Gemlik yakınlannda geçirdiği trafik kazası sonrasuıdaki tedavisi sürüyor. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakultesi Dekan Vekili Prof. Dr. Selçuk Küçükoğlu, Şahin'in durumunda değişiklik olmadığını; Şahin'in, beynine zarar verecek ıstem dışı hareketlerini engellemek için sürekli uyutulduğunu ve konuşmasına izin verilmediğini bildirdi. İBOAC • SAMSUN (Cumhuriyet) Samsun'un Çarşamba ilçesinde düzenlenen operasyonlarda İBDAC ile ilişkileri olduğu gerekçesiyle gözaltına alınan 5 sanık, Emniyet Müdürlüğü'ndeki sorgulamalan tamamlandıktan sonra adliyeye sevk edildi. Nöbetçi mahkemeye çıkanlan Namık Kemal Daşçı (23), Metin Sevindik (37), Ahmet Şahin (44), Adem Yaldız (33) ve Ahmet Rençber (32) ve Osmaniye'de gözaltına alınan Ahmet Bozdağ ilksorgulan sonucunda tutuklanarak Samsun Kapalı Cezaevi'ne konuldu. l>üi< lı;ı Bilim çevreieri durmadan tarüşırken, deprem öncesi kurallara göre basla\an inyıartar hızla devam ediyor. Hükümet Karadeniz Cençleri Cevre Konferansına ilgi göstermedi 'Türkiye, çevrede yolun başında' AHMET TEVFÎK ORIAÇ Karadeniz'de kıyısı bulunan Rusya Federasyonu, Romanya, Bulgaristan, Ukrayna, Gürcistan ve Türkiye ile bu denize kıyısı olmadığı halde çok yakın etki alanında bulunan Azerbaycan da dabil olmak üzere 7 bölge ülkesiyle Britanya'dan yaklaşık 30 çevreci genci 3 gün boyunca bir araya getiren ve Karadeniz'in sahip olduğu çevre sorunlannı tartışıp birlikte çözümler üretmeyi amaçlayan Ingiliz Kültür Merkezi "British Councfl Ankara Ofisi''nin organize ettiği Karadeniz Gençleri Çevre Konferansı, îstanbuTda gerçekleştirildi. Türkiye'de daha önce yapılan çevre korferanslannın temel oluşturduğu ve îngiltere'nin parlamenter düzeyde eski Çevre Bakanı John Gununer, TV için hazırladığı çevre programlanyla tanınan Prof. David BeUamy ve Plymouth Üniversitesi profesörlerinden Laurence Mee tarafindan temsil edildiği toplantıya Türkiye'den davet edildiği halde hükümet adına hiç kimse katılmazken, sadece Galler'in Swansea kenti ile ekokardeşkent ilan edilen Zonguldak Valisi Ismet Metin bir konuşmayla katıldı. Ingiliz eski Çevre Bakanı ve Muhafazakâr Parti milletvekili John Gununer Cumhuriyet'in sorulannı yanıtladı: Karadeniz'in kryı sorununda Türkiye neden bu kadar önem taşryor ? J.G.: Avrupa'yı ilgilendiren tarihi olaylara sahne olmuş bir ülke olmanın ötesinde, Bulgaristan, Romanya gibi ülkelere komşu olması, Türkiye 'yi Avrupa'ya yaklaştırmaktadır. Bu ülkeleri de içeren bir kirlilik sorununda, en önemli sorumluluğun Boğazlar'dan geçen tankerlerin olacağını düşünüyoruz. Türkiye çevreyi koruma adına yeterli adunlan atmamıştır. Güney sahiîleri için başlatılan koruma çalışmalannm pek çoğu kuzey sahillerini kapsamma almamaktadır. Dolayısıyla AB'nin maddi anlamda destek verebileceği projelere doğru yol alması gerekiyor. Sizce bölgesel sorunlardan ötürü, bugün hâlâ çevre alanında bir işbirtiğine gftmek sorunlu olacak nudır? J.G.: Geçmişte yaşanan Soğuk Savaş ya da Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki eski sorunlar, bugün bu ülkeleri bir araya getiren ortak bir sorunu çözmekten ahkoyamazlar. Çünkü bu yalnızca o ülkelerin sorunu değil, dünyayı ilgilendiren bir meseledir. Bu ülkelerdeki poütikacuar sizce sorunlara ivedüikle çözüm bulmakiçin ne yapmahlar? Î.G.: Uluslararası deniz taşımacıhğı yapan şirketlerle bazı uzlaşmalara vanlması gerekiyor. Özellükle maddi bakımdan daha güçlü şirketlerin çevre kirliliği alanında bilinçlenmesi ile, daha güçlü çaptaki kuruluşlar da çevreyi korumak adına gerekli çabayı gösterecektir. Esas büyük sorun butyoruz ki Tuna ırmagL Bu alanda çahşan pek çok biMm insanı Tuna'nın Karadeniz için bir no'hı kirletici olduğu savmı öne sürüyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? J.G.: Tuna ırmağı ile ilgili geçmişte kalmış bir öyküyü öne sürerek, yine üzerine düşeni yapmamakta ısrar ediyor söz konusu ülkeler. Bu geçerli bir sebep olamaz! Herkes kendi sorumluluğunda bulunan konulara eğilecek olursa sorun yavaş yavaş çözührıeye başlayacaktır. Prof. Dr. Afife Batur 'Deprem olursa yalnız Ayasofya yapılabilir' İstanbul Haber Servisi Mimarlar Odası İstanbul Şubesi Başkanı Prof.Dr. Afife Batur, Sultanahmet Camıı. Topkapı Sarayı gibi kültürel varlıklanmızın hiç birisinin proje ve rölövesinin bulunmadığını kaydetti. Amerikalı sanat tarihçisi Prof.Robert Van Nke başkanlığındaki bir ekibin 19391964 yıllan arasında Istanbul'a gelerek Ayasofya'yı santim santim kayda aldığını anlatan Batur, Ayasofya'mn olası bir depremde yıkdması halinde sıfırdan yeniden birebir olarak yapılabileğini belirtti. Batur, "Sadece Dolmabahçe Sarayı'nın bir cephe rölövesi olduğunu bttiyonım. Tarihi yapılardan sorumlu Vakıflar Genel > I üdüriü ğü ve konuyla ilgili olması sereken Kültür Bakanlığı'nın ne bu çahşmalan yapacak bir kardosu var ne de böyle bir yönetim modefi" dcdi. Batur, 17 Ağustos'un. deprem gerçeğinin kavranması açısmdan Türkiye için "düşünsel mflat" olduğunu belirterek "1993'te düzenlenen II. Ulusal Deprem Sempozyumu'nda Marmara'daki deprem riskine dikkat çekildi, başta medya olmak üzere kimse ilgi göstermedi" şeklinde konuştu. BBKO işçflerbıe kötü haber • ANKARA (Cuıahuriyet Bürosu) Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Ankara Anakent Belediyesi'ne bağlı BelİJD'dan atılan 26 işçiye "köü niyet tazminatı" ödennesine ilişkin yerel mahceme karannı, "eksik sorujtunna" gerekçesiyle bozai Belko'dan atılan 26 iiÇİ tarafindan açılan davala Ankara 3. Iş Matkemesi, işverenin "köü niyet tazminatı" ödenesine karar vermişti. Mrat Demirel'e icratakibi • kanbul Haber Servisi Taarruf Mevduarı Sigırta Fonu'na de\edilen Egebank'tan şirietlerine kullandırdığı krealer nedeniyle alınan hacz karan uyannca, bananın eski yönetim kurılu başkanı Murat DeMrel'in evinden, 1 miîar 600 milyon üralık mahaciz edildi. StVİL TOPLUM GÜNDEMİ • tSKt, "Uzaktan Algüama TeknoJojisi fle Su Havzalannda Arazi Kullanun AnaKzi" konulu bir seminer düzenüyor. Aksaray'daki İSKİ binasında düzenlenecek seminere, Yardımcı Doç. Dr. Çiğdem Göksel konuşmacı olarak kablacak. • Pendik Belediyesi saat 19.00'da "Şiyasal Islam" konulu bir panel düzenliyor. Doç. Dr. Nilüfer Karlı, Doç. Dr. Şükrü Karatepe ve gazeteciyazar Ali Bulaç'm konuşmacı olarak katılacağı panel, Pendik Atatürk Kültür Merkezi'nde gerçekleşecek. • Marmara Üniversitesi Sağtık Kültür ve Spor Dairesi Baskanhğı, üniversitenin tüm mensuplan ve öğrencüerinin kanlabüeceği "Hafta Sonu EtkmlOderi" düzenliyor. Dans, baskettmL, satranç, tenis, briç gibi etkinliklerden oluşan program, üniversitenin değişik salonlannda farklı saatierde haziran ayuun sonuna kadar devam edecek. Ceaevinde P hayatının geri kalan kısmının ilk giinü." CHMUSKKMQI stanbul Haber Servisi li tutuklulann kaldığı Paskapısı Cezaevi'nde Jariarma Koruma Bölük İGautanlığı tarafindan yajlan aramada, 1 adet cejtelefonu, 5 adet delici vtesici alet ile 1 deste o>yn kâğıdı ele geçirildi. KEEP.^WALKING
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle