25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 MART 2000 PERŞEMBE O L A Y L A R V E G O R U S L E R olay.gorus@cumhuriyetcom.tr Sağlıkta Devlet Desteği PlDf. Dr. NeVZat EREN Halk Sagltgı Uzmam iranımsatma: 1889'da metlerini düzeltmek için, bu sorunlatstanbuTda, Tıbbiye'de n zorunlu hizmetle halka koşan hekimbir ilkbahar günü. Oku ler göğüslemişlerdir. Halkın her alanlun bahçesinde Diyar da hizmete gereksinmesi varken, yarbakırü ishakSükuti ile dımına yalnız hekimler koşmuşlardır. Eızurumlu tbrahimTe Özetle, hekünler her zaman bu ulkemo, vatanı kurtarmak için ne yapmak nin almyazısmda belirlevki görevkr gerektiğini tartışıyorlarmış. Yanlanna üstienmişierdir. BakuluHuseyinzadeAMgelmış. BirzaBu sözler, bir yüdönumunun coşkuman dinJemiş, dernek kurmaktan baş su içinde söylenmiş sözler olarak deka yol olmadığını söylemiş. tbrahim ğerlendirilmemelidir. Temo, sormuş: "Nasıl kuruhır böyie 2000'K yıDann başlannda: Yeni mıbir dernek?"... Hüseyinzade ,41i çevlenyuma halk, sayılamayacak kadar resine bakmış... AbdullahCevdet bir çok sorunlarla gınruştır. Sağlık alarunsıraya oturmuş kitap okumaktaymış... daki sorunlar ise, artık dizboyu ile öl"Şu Arapldıüyle sen konuş" demiş. çülemez büyüklüktedir. Sorunlar saSonra tek başına dalgın dolaşan Kaf yılamayacak kadar çok, uzmanlan ise kasyalı Reşit'i göstermiş: "Ben de daha da çoktur. Hiç kimse sağhk yöÇerkezoğlu'nu raa ederim, dernek netimi ve sağhkplanlaması diye bilim kurulmuş olur." Dediği gibi, kuruldallan olduğunu aklına getirmemekmuş dernek. Bu, Ittihat ve Terakki Ce tedir. Önüne gelen, sağlık alanında miyeti'dir. Osmanlı împaratorluğu'nun "reform" ya da "devrim" yapma peson yıllan ile Türkiye Cumhuriyeşindedir. Bu kişilerin dillerinden "özel ti'nin ilk yıllanna damgasını vuran bu sektör" sözü hiç düşmemektedir. Akıldemeği beş tıp öğrencisi kurmuştur. lannca "özel sektör, guzei sektör "dür. Bir başka aıumsatma: 19 Mayıs Oysa özel sektörün sağhk sorunlan19191da bir vapur Samsun limanına ya nı daha da karmaşıklaştıracağı bilünnaştı. îçindekı 15 kişi, vatanı kurtarsel kurullarca saptanmış ve açıklanmak için büinmeyen bir geleceğe doğ mıştır (Çalışma Gruplan Raporlan, ru yola çıkmıştı. Başkanlan Mustafa T.C. Sağhk Bakanlığı yayını 1992, Kemal Paşa idi. Paşanın yanında üç de Ankara). Bir aile hekimliği sözü ordoktor vardı. Adlan Refik Saydam, talıkta dolaşmaktadır. Ellerinde, aile Abdulhak Adnan (Adıvar) ve Dr. Re hekimliğinin görev tarumlaması ve şit'ti. Onlar, paşanın çevresindeki bir görev analizleri (ne yapacaklan) koavuç yurtseverlerdendiler. nusunda bir çahşmalan, bir hazırlıklan da yoktur. Bu çabalara "garyrı dd1980'li yıllann başlannda, halkın di" sıfatı kolayca yakjştınlabilir. Akılson derecede bozuk olan sağlık hiz B lanna "sağhkhizmetierinin sosyafleştirflmesi" modelinı işletmek gelmemektedir. Iki alandaki büyük yanılgılan onlan koşullandırmaktadır 1. Bunlardan birincisi, anılan örgütlenme modelinin kentlerde başanh olamadığı yolundadır. Bu savın aslı astan yoktur. Bu örgutlenme modeli, iyi uygulanan her yerde, bu arada kentlerde de çok başanh olmuştur. Bunlar arasında Muğla, Edirne, Etimesgut, Çubuk sayılabilir. 2. Bu kişiler, sağlık hizmetlerini devletkştiren devletlerin yeniden özel sektöre dönmekte olduklanm ileri sürmektedirler. Vazgeçemedikleri örnekleri de îngiltere'dir. Bu sav doğru değildir. Şimdiki hükümeti kurmuş bulunan îngiliz siyasal partisi, devletleştirmeye (sosyalizasyona) dönmek vaadinde bulunmuştur ve bunu gerçekleştirme çabasındadır. Aile hekimliği ve sosyalleştirme konularında 200'ü aşkın uzmanın görüşü ve karan, yukanda anılan Sağlık Bakanlığı yayınının 188. sayfasında şöyle açıklanmaktadır: a) Sosyalleştirilmiş sağhk hizmetlerinin başansız oluşu, kurumsal yapısının eksikliği ya da yanhşhğından değil, uygulamadaki hatalardan kaynaklanmakladır. b) Birinci basamak sağlık hizmetleri koruyucu, tedavi verehabiliteedici hizmetleri de kapsar ve bir ekip hizmetidir. Hizmeti tedavi edici ve koruyucu olarak ayıran ve bireysel çalışmayı getiren özel hekim statüsündeki aile hekimliği sistemi bir geriye gi diştir ve çağdaş sağlık anlayışına aykındır. Devietin Katkısı: Halkı yanıltan iki durum daha belütilebilir. Bunlardan birincisi, devietin sağlık harcamalanna katkısı konusudur. Ütide bir sağlık alanında devietin 1013 milyon insanın sigorta primlerini karşılayacağı ileri sürülmektedir. Globalleşmeyi ve Avrupa standartlanm her konuda ileri süren bu "refonncular", Avrupa ülkelerinde sağlık harcamalanna hükümetlerin katkısının en az %35 olduğundan, bu oranın Kuzey Avrupa ulkelerinde %80'i aştığından hiç söz etmemektedirler. Halkı yanıltan diğer bir konu ise "devietin görevferine'" ilişkindir. Milli Eğitim'i hayırsever yurttaşlara, sağhk hizmetlerini ise halktan toplanacakprimlere havale eden devlet, halkı doğrudan ilgilendiren başka hangi görevleri yapacaktır? Özelleşen sağhk hizmetleri kâr getirici değilse, özel sektör neden yatınm yapacaktır. Bu ulkenin en tanınmış özel hastanelerinden biri (Ankara'da) milletvekillerinin gelişleri, bir nedenden kesilince iflas durumuna düşmüştür. Bu hastanenin iflası, milletvekilleri ve yakınlannın gelişleri sağlanarak önlenebilmiştir. Bunun anlamı, devlet desteğinin yeniden sağlanmasıdır. Bayram mı, yas mı: Ülkemizde 14 Mart "Tıp Bayramı" olarak algılanmaktadır. Günümüzden 23 yıl önce, bu sanrlann yazan, Ankara Tabip Odası Başkanı olarak, 14 Mart töreninde yaptığj konuşmada, bu günün bayram olamayacağını, tersine, yas tutulacak bir gün olması gerektiğini ileri sürmüştür. Durum gunömuzde de farkh değüdin Sağlık örgütünde çalışan emekçiler mutsuz, halk perişandır. Bu satırlann yazan son bir yıl içinde, biri tstanbul'da olmak koşuluyla, bir buçuk ayı aşkm süre hastanelerde yatmıştır. Her yattığı yerde de birçok öğrencisi ile karşılaşmıştır. Bu öğrencileri ona bir tür "özel davramşta da buhuvmuşlardır." Buna karşın bu bir buçuk ayı yazar dayanıhnaz bir süre olarak anımsamaktadır. Türkiye'de hükümetlerin önem ve önceük verdikleri yataklı tedavi kurumlannın, üniversite hastaneleri de içinde olmak koşulu ile, çok büyük bir çoğunlugunda durum içler acısıdır. Koruyucu hizmetler ise tam olarak durmuştur. Sağlık ocaklannda ya hekim yoktur ya da "oturacak bir iskemle bulamayacak savtda" çok hekim vardır. Bazı ocaklarda görevli hekimlerin kalabalık oluşlan nedeniyle, haftada bir ya da iki gün işe geldÜderine ınsanın inanası gelmemektedir. Aksaklıklar saymakla bitmeyecek çokluktadır. Ancak bu durumlann sorumlusu olarak hekımlen almak doğru degildir. Bu durumu açıklamak başka bir yazının konusu olabilir (*). (*) Halk sağlığımn bu büyük bilim adamı, neyazıkkiartık 'birbaşkayazıda'düşüncelerini açıklayamayacak: 14 Mart 2000 günü onu sonsuzluğa uğurladık Bu son yazısı, ölümünden epey sonra gazetemize ulaştı. PENCERE Okuyakn ve Düşüneim... Aşağıdaki yazıyı birlikte okuyalım: "Avrasya Balkanlan!.. Nefretin kolgezdiği, güç lü ve birbirine rakip komşularia çevrili bu devasa bölge savaş alanı olmaya adaydır, hem ülkelerara sındaki savaşlar için hem de etnikve dinişiddetten doğan iç savaşlar için... Turttiye ve Iran 'ın iç sancılan daha kötuleşmekle kalmayacak, aynı zamanda bu ülkelerin, bu volkanik bölgede istikraryolunda oynayabilecekleri rolü, büyük ölçüde dumura uğratacaktır. Bu tür gelişmeler sonucunda Orta Asya'nın yeni ülkelerinin uluslararası toplumla bütünleşmeleri güçleşecek, Yugoslavya 'da yaşanan krizi götgede bırakan bir kriz doğabilecektir. Avrasya Balkanlan diyebileceğimiz bu bölgenin istikrarsızJığını arttıran ve potansiyel patlama tehlikesi yaratan unsur, komşu iki ülkenin Iran ve Türkiye jeopolitik yönelimlerindeki kararsızlık ve kendi içlerindeki kaynaşmalardır. Bu iki ülkede kargaşa çıktığı takdirde tüm bölgenin muazzam bir kargaşa içine girerek var olan etnik ve toprak çatışmalannın kontrolden çıkması olasılığı büyüktür. Bu yüzden Türkiye ve Iran yalnız önemlijeostratejik oyuncular değil, aynı zamanda jeopolitik pivotturian iç durumlan tüm bölgenin yazgısını etkileyecektir. Buna karşın her iki ülkenin gelecekteki jeopolitik eğilimi, hatta ulusal bütünlüğü belirsizdir." Kim bu yazının sahibi?.. Uykuda gördüğü karabasanı mı dile getiriyor?.. Dengesiz mi?.. "Felaket tellalı" bir köşe yazan mı?.. Yoksa her baktığı yerde bir düşman görecek kadar kafayı yemiş biri mi?.. EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Yazanmız Oktay Akbal yıllık izninin bir bölümünü kullandığından yazılanna ara vermiştir. Prof. Dr. Nevzat Eren: Bir Sağlık Ocağı Emekçisiydi ARADA BİR AYŞEN LAÇtNEL fa D9mizi BiyOP musunuz? Bu da ne demek demeyin, şöyle bir bakın, gerçekten kaçımız söylemek istediklerini yazabiliyor, söyleyebiliyor? Hep derler.ya birileri için, "Daha dilekçe yazmayı bile bilmiyor..." Bilgisayar programlan biçimsel olarak yetişiyor tmdada, ama içerik? Yaşamak nasıl yürek isterse yazmak da yürek ister. Yaşamak hüzünlüdür, bazen sonbahardırmevsim. Bazen karakış marttır sanki; şaşırtıp kazma kürek yaktıran... Yaşamak bahardır da... Renkler içinde bir evren. Yazmak, yaşamak, yaşadığını aktarmaktır, paylaşmaktır. Duyduklanmızı, düşündüklerimizi tam olarak doğru ve etkili anlatmayı başarabilseydik, ilkel dönemlerden kalan kıyıcılık, acı verme duygusu gün yüzüne çıkmazdı. Akıl ve yürek koşut (paralel) gelişmemişse kaba güç ve düşmanlık boy gösterir. Montaigne, "öğrenimden kazancımız, daha iyi ve daha akıllı olmaktır" derken aldığımız eğitimler, bitirdiğimiz okullann amacını da veriyor. Dil, düşüncenin kalıbıdır. Gelişim, dili doğru kullanıp kullanmadığımızla da ilgilidir. Eğitim, her boşluğun ve yanılgının en büyük düşmanıdır. Akılcı, çağdaş, yürekli bir eğitimle kendini bilen, başkalannı sayan, okuyan, dinleyen, konuşan gençler yetişecektir. "Bir ulusun gerçek umudu, gençliğin iyi eğitilmesinde yatar" diyen Erasmus'a katılmamak mümkün mü? Zamanımızda medyanın da Türkçeyi yozlaştırdığı, ilk ve orta dereceli okullarda uygulanan test sınaviannın öğrencileri konuşamaz, yazamaz, okuyamaz duruma getirdiği, bazı sanatçılann (!) düzeysiz konuşma biçimleriyle bunu halka yansrtmaya, kabul ettiımeye çalıştıklannı görüyoruz. Dolayısıyla Türkçeye yazık ediliyor. Iş yaşamında da güzel bir dille konuşmanın ne denli gerekli ve etkili olduğu yadsınamaz. Tatlı dilli, güler yüzlü, gülen düşüncelerie dolu insanlar, bu ışığı çevrelerine de yayartar. Cenap Şahabettin, "Şen adam güneşe benzer, girdiğiyeri aydınlatır" demiş. Ne güzel söylemiş. Bulunduğumuz ortamlar ne denli zorlu olursa olsun, yaşamdan vazgeçilmez. Yaşamak bir armağan... Varsın güçlükler olsun, varsın hayal kınklıklan yaşansın. Mutluluk var, sevgi var, değer bilenler var ve o kadar zengin, öylesine güçlüyüz ki! O güzel Türkçemize sanlalım. enı Ş Plt)f. Dr. ŞÜkrÜ H A T U N Aocae/i Üniversitesi TıpFakültesi Öğretim Üyesi imdi unutuldu, ama 1976 kuşağı Prof. Dr. Nevzat Eren dı. aynı zamanda zorunlu hizmet kuNevzat Eren, bir sağlık ocağı emekçisiydi şağıdır. O yıl Tıp Fakültesi'ne gi ve biz onu 14 Mart 2000 günü yitirdik. O, öğren çocuklar, 1980'in yaralan ka retmeni Prof. Dr. Nusret Fişek tarafindan gepanmadan 198283 yıllannda Ana liştirilen ve esası "herkese sağhk hizmeti gödolu'nun köylerindeki nüfus he turmek" olan tophnn hekimliği felsefesinin sadık bir savunucusuydu. Onun gözünde yılda sabına göre eşit dağıtılrnış sağlık ocaklanna 3040 çocuğu zatürreeye bağh ölümden kurhekimlik yapmaya gittiler. Zorunlu hizmet taran sağlık ocağı hekimi en az bir kalp ceryasası "Bayrağın ucundan rut desek, kaç parahisi profesörü kadar değerhydi. Yaşamını bu ra drye sonıyorlar'' diye hekimlere hakaret edenler tarafından çıkanlmıştı, ama onlar ça görüş özetlediği için bazılan kalp cerrahı anhşanlı profesör rektörlerce kendisinden prolıştıklan bölgelerin aşılama oranlannı yüzde 1 ÖO'e çıkarmayı yurtseverlik sayan, sınanmış fesörlük kadrosu esirgendi ydlarca. Son 20 yılbir hekimlik bilinciyle döndüler büyük kent da tıp fakültelerinin ve hekimlerin toplumdan lere. Çahştıklan sağlık ocağının adı, yaşam uzaklaştığını, ideallerin sönmeye yüztuttuğularuıda en değerli sözcükler olarak kaldı hep. nu, tedavi edici hekımJığın ve buna bağh olaÇocuklanna çalıştıklan yerleri anımsatan ad rak hastaneciliğin önem kazandığım, tam gün çalışmanın demode olduğunu, hatta aşağılanlar koydular daha sonra. Issız dağ köylerinın ya da küçük nüfuslu şehirlerin insanlan, ya dığını, sağlık hızmetlennin özelleştirüdiğini, uzman olmanın fetişleştirildiğini ve pratisyen şamlan ile meslekleri arasında insan olmanın hekimliğin değersizleştirildiğini gördü ve gitemel değerleri ekseninde bağ kuran, çoğu derek artan bir kahırla sürdürdü yaşamını. zaman iç karartıcı yoksunluklara karşın daha iyi sağlık hizmeti için çabalayan, uzakta ol"Evlat, nasıkın?": Ben onun Hacettepe Tıp manın kapahlığına direnerek çağdaş tıp bil Fakültesi'nden öğrencisiyim ve onu "Evürt, gisiyle hastalannı sağaltmayı (tedavi etmeyi) nasüsm?" diyen sevecen sesiyle anımsıyorum sürdüren binlerce hekimle tanıştı o yıllarda. hep. Öğrenciliğimde onu Cuinhuriyet'in ikinO sağlık ocaklannın masalannda Tıpta Uz ci sayfasındaki yazılanndan tanıyordum, ama manlık Sınavı (TUS) kitaplan istilasından ön ilk kez 1979 'da önemsiz bir gözaltma alınmace telefonun hemen yanında bir kitap vardı. nın arkasından okul yönetimince hakkunda açıBaşlan sıkıştığında o kitaba bakarlardı. Birlan soruşturma nedeniyle soruşturmacı olarak çoğu ilk adlî raporlannı bu kıtaptan kopya et karşılaştım onunla. Benimle uzun bir süre kotiler, ev halkı tespit fişlerinin nasıl dolduru nuştuktan sonra "Evlat, merak etme" diyerek lacağını ondan öğrendiler. Kitabın adı, "Sağ uğurlamıştı odasından. Yıllar sonra okulu bihk Ocağı Hekimleri İçin Kılavuz", yazan ise tirmeye yakın Ankara'nın Çubuk ilçesinin bir köyündc sağlık ocagında çalışırken o sesi yine duyacaktım: "Evlat, nasdsa?" Bir kış günü danışmanı olduğu iki öğrenciyle çalışmaya gelmişti sağlık ocağına. Okulu bitirdikten sonraki yıllarda ara sıra bölümdeki odasına uğrar, nelerle uğraşüğımdan haberdar ederdım. Onunla yeniden 1992 'den ia'baren Türk TabipleriBirliği'ndekiçahşmalar nedeniyle birlikte oldum. Seçimlere ayn listelerden girsek ve zaman zaman sertleşen tartışmalann taraflan durumuna gelsek de onu hep "bocam" olarak gördüm. Onun her gördüğünde söylediği "Evlat, nasdsm?" diyen sesinden destek aldım. Hep sevgisini yüreğimde duydum. Onu en son geçen haziranda Türk Tabipleri Birliği Kurultayı sonrası Hacettepe Kafeteryası'nda verilen akşam yemeğinde gördüm. Giderek bozulan sağlığı nedeniyle sesi zayıflamıştı. Beni göfünce "Evlat, Türk TabıpJeri Biriigi'nde On Yıl tdtabuu alünı çizerek okudum. EMne sağUc, anıa dankoazsan bir eteştirim van Kendinivearkadaşljuınıpekeleştinnemi$suı"de Yazryı okumayı sürdürelim: "Osmanlı Imparatorluğu sonrası hâlâ kimliğini tanıma sürecinde olan Türidye, üç yöne doğru çekiştirilmekte olan birülkedir. Modemistler Türkiye'nin bir Avrupa devleti olmasını istediklerinden Batı'ya, IslamcılarOrtadoğu ve Müslüman topluluğuna bağlı olduklanndan Güney'e, bölgesinde egemen bir Türkiye için Orta Asyalı Türk halklanna yakınlık duyan milliyet çilerise Doğu'ya dönüktür. Bu yaklaşımlann her biri ayn bir stratejik eksen demek olup, aralanndaki çatışma, Kemalist devrimden sonra ilk kez Türkiye 'nin bölgedeki rolüne ilişkin belirsizliğe bir parça yol açmaktadır." Yukandaki alıntılar ünlü Zbignievv Brzezinski'nin "Dev Satranç Tahtası" adlı kitabında ileri sürdüğü fikirlerdir; üşütük biryazann gelişigüzel döktürdüğü marifetler degildir. Her baktığı köşede düşman gören bir milliyetçi yazann ürünü de degildir.. "Türk'ün Türkten başka dostuyoktur" drye tutturan bir aşın sağcının da degildir. Brzezinski 19771981 yıllannda Beyaz Saray'ın MiBi Güvenlik Danışmanı'ydı; üniversite öğretim üyesi, bir Amerikalı yazari.. Peki, yazdıklan ne ölçüde geçerif ya da'tütatr' sayılabilir?.. rim \ (,.. ^ u ^ M / ^ a J O ayn bir konu. .•„...,r: Ancak Türkiye'nin Avrasya merkezindeki konumunun sakaya gelecek yanı oJmadığını herkes biliyor. Bu ortamda Genelkurmay, Türkiye'de "Ordu'nun modernizasyonu" için hazırlanan programı açıkladı: "10 yıl içinde savunma endüstrisine 20 milyar dolar harcanması gerekiyor; tutan 150 milyar dolan bulan 41 projeden oluşan birpaketinparçasıbu." ... . . . , . Nedemeli?.. Ben hiçbir şey demiyorum; düşünmeye açık bir yazının sonuna nokta konmaz; noktalı virgülle yazıyı bitirmeyi yeğliyorum. dı. Gözyaşlanmı göstermemeye çalışarak sanldım ona, içimden vedalaştım ve kendisi bilmese de hayatıma yön veren kişüerden olduğunu söyledim. Yanından ayrüırken "Böyle < A duğunu bfliyorum evlat Sen bana yeni bir kitap gönder de, ben de sana aranı ytzttigim ldtabuu vereyim; ha bir de unutma, öğrenciyken verdiğin ifadeni sakuyonım. Bir gün uğra da al"dedi. Öldügünü Cumhuriyet gazetesinde çıkan ilanlardan öğrendiğimde, içünde onun "Evlat, hoş kal!" diyen sesini duydum ve ben de ona içimden "Nur içindeyat hocam'' diye seslendim. . . . .„• . „ : . • . . Demirel'le Bir Beş Yıl Daha mı? Dursun KUT Eği TEŞEKKÜR Göz ameliyatmı başanyla gerçekleştiren M 1961 Anayasası ve Çağdaş Demokrasi Vakfı "Küreselleşme Olgusu ve Türkiye" konulu panele katılmanızı rica eder. " NumanEsin Vakrf Başkanı ayıs 2000'de cumhurbaşkanı seçimi yapılacak. Nerdeyse sağın da sağına geçecek, dünün solcusu, sosyal demokratı Başbakan Sayın Ecevit, Demirel'den başka aday düşünemiyor. Bu yöndeki girişimlerini artnrarak yoğunlaştırdı. DYP'nin ise eli hükümlü: Ya yeniden seçilmez de gelip partinin başına geçmeye kalkarsa... Tüm karşıtlannı partiden uzaklaştırmış, çevresini kendisine bağunh duruma getirmiş Tansu Hanım ne olacak? Bu nedenle elbette oylannı Demirel için kullanacaklar. tlk girişimlere çoktan başladı Tansu Çiller. Hükümet ortaklan arasında bu konuda oldukça uyumlu bir durum gözleniyorsa da, çatlak sesler de epeyce gelmeye başladı. Demirel sık sık dinden diyanetten söz ettiğine, laikliği dini vicdan özgürlüğünün ve ÇUBUK ASÜYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1999/77 KararNo: 2000/43 Mahkememızde davacı Pembe Avcı tarafindan davalı Halil tbrahım Avcı aleyhine açılan boşanma davasmın karan gereğince: Davanın kabulüne karar verilerck. Kırşehir ılı Merkez Ulupmar köyu 39 kürük sırada nüf. kayıtlı Mustafa kıa 10.8.1968 d.lu Pembe Avcı ile aynı yer nüfusuna kayıtlı Ganb oğlu 26.2.1967 Alu Halil Ibrahım Avcı'run boşanmalanna, Taraflartn müşterek çocuğu 1994 d.lu Gızem'in velayetınm davacı annede bırakılmasına, çocuğu şahsi münasebetinin tesısı açısından ner yıl dini ve mıllı bayramlann 2. günü saat 10.00'dan ertesi günü saat 16.00'ya kadar ve her yıl 1 Temmuz15 Temmuz arası çocugun babasının yanında kalmasına karar venlmişür. Ilanen teHiğ olunur. 22.3.2000 Basm; 15338 ıbadetin güvencesi olarak gördüğünü ifade ettiğine göre, Fazilet Partililer bugün karşı gibi görünseler de, bakarsuı son anda onlar da "Demirel'' deyiverirler. Diyelim ki anayasada gerekli değişiklik yapıldı, Demirel yeniden (5 yıl için) cumhurbaşkanı seçildi. Ne değişecek? Geçmişten bir anımsatma yapalım: Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'm cumhurbaşkanlığının bir dönem daha uzatılması konusu basında, meclislerde gündeme getirildiği ve taröşıldığı günlerde Isınet Paşa Senato'da yaptığı kısa konuşmada Sunay için "Şimdfye kadar ne yapöysa, onu yapmaya devam edecektir" demiş ve böylece konu kapanmıştı. Demirel de şimdiye kadar yaptıklannın aynını yapmayacak mı? Her yerde konuşacak. Bulunduğu ya da kanldığı topluluklara uygun düşecek sözlerle seslenecek. Ülkenin çeşitli yörelerinden getirilen kişi ya da topluluklan Çankaya Köşkü'nde kabul edecek. Kimilerine plaket verecek, kimilerine devlet onur nişanı... "Bir bflen" yöntemiyle siyaset... Kendisine yeniden cumhurbaşkanlığını isteyip istemediği sorulduğunda, bu göreve talip olmadığını, ama halk (ya da Meclis) böyle bir görev verirse de görevden kaçmayacağuıı söylüyor. Halk deyimiyle, "yan cebime koy" demektir bu. Yakın, biraz da uzakça geçmişine baktığımızda nelerini gördügümüz pek çok sayıhp döküldüğü için yeniden sayıp dÖkmeye gerek yok. "Aile fotoğraflan"ndakileri de hep biliyoruz... 5 artı S'in sakıncalan da ortadayken... Sonuç: Bugün Türkiye'de devlet sorumluluğunu üstlenecek bihm adamı, diplomat, yönetici yok mu? Olmaz olur mu; var ohnasına hem de çok var, ama ortalık devlet adamı özelliği taşımayan politika bezirgânlanndan geçilmiyor. oPt. Dr. ASIM SEVİL Anestezi Uzmanları Dr. AYDOCAN BARUT Dr.ALİKIVANÇ Dr. KUTAY ÇOLAKOCLU Ameliyathane Hemşiresi •'•.• A Y Ş E C E N G İ Z : V ^ Anestezi Teknisyeni Hemşire DİLEK YACIZ Ameliyathane Teknisyeni ATİLLA ATALAY ile ÖZEL ACIBADEM HASTANESİne teşekkür ederim. > £•• PROGRAM 13.0013.30 Kayrt 13.30Açılış Numan Esin: 1961 Anayasası ve Çağdaş Demokrasi Vakfı Başkanı . PANEÜSTLER 13.4515.45 Birinci Oturum Sn. Prof. Dr. Erd Manısalı Istanbul Üniversitesi Iktisat Fakülfesi öğretim Üyesi •' (Tüfkıye'dekı ve Dünyadakı Ekonomik Dengeter ve Küreselleşme) Sn. Prof. Dr. Suna Kili Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi (Küreseiteşme, Dünya ve Turkrye) " *'* . ••. Sn. llhan Kesicı 20. Dönem Miltetvekili, eski DPT Müsteşan *" ;". v ' ; . (Dünyadakı Siyasi ve Ekonomik Gelişmeler ve Türkiye) . • Sn. llhan SeJçuk • • Cumhunyet Gazetesı Yazan ' .,'•• (Küreselleşme ve İnsan) ACI KAYBIMIZ Güler yüzlü, güze! dost, güzel insan, karikatür sanatçısı HİKMET ÇETİNKAYA Değerli insan karikatür sanatçısı TîK MUSTAFA EREMEKTAR Son esprisini doğum gününde aramızdan aynlarakyapt MUSTAFA EREMEKTAR'I yitirdik. Sevgili Mıstık seni çok özleyeceğiz. Güle Güle (Mistık) 1 5 . 4 5 1 6 . 0 0 Kahvearası •' •." •'• : SORUVECEVAPLAfl 16.0017.45 Ikincı Oturum 17.4518.00 Özet ve kapanış .. > " " ' . . Tarih : 30 Mart 2000 Perşembe, saat: 13.00 18.00 Yer : The Marmara Otelı Taksım Balo Salonu B Cenazesi bugün 15.30'da Türkiye Gazeteciler Cemiyeti önündeki törenden sonra, ikindi namazında Teşvikiye Camii'nden kaldınlacaktır. AİLESİ 30 Mart Saat: 15.00 . . ... Gazeteciler Cemiyeti ' , ; • İkindi namazı (Teşvikiye Camii) ;'".,'' • Kulaksız Mezarlığı (Kasımpaşa) MUSTAFA EREMEKTAR'I (Mıstık) kaybettik. Üzüntümüz sonsuz. CUMHURİYET ÇALIŞANLARI Romanlannız ve ansiklopedileriniz yerinizden alııur. Tel:554 0804 i KARfKATÜRCÜLER DERNEĞİ YÖNETİM KURULU
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle