09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 MART 2000 ÇARŞAMBA O L A l L A K • JLLI [email protected] Okuma Alışkanlığı... 2 daki kayıplan belki de bir daha yeriA j t e n Ş A N tstanbul 11 Halk Kütüphanesi Müdürü ne konamaz. Düşunebilme yeteneği1 Mart 2000 Pazartesi gu de, öğretim kurumlan aracüığıyla edi nin de okuyarak geliştiğı, okumayan nü başlayan 36. Kütüpha nilen bilgiler kısa zamanda güncelli insanın düşünce yoksunu olduğu bine Haftası etkinlikleri 2 ğini yitirmektedir. ÖzelJikle uygula linen bir gerçektir. Düşünmeyi öğreNisan Pazar gunune ka malı bilim alanlannda meslek seçen nen insan yaşamsal sorunlannın çödar sürecek. Her yıl oldu lerin sürekli bilgilenerek günceli ya zümünde önemli bir aşama kazanmışğu gibi, yine kütüphanele kalamaian bir zorunluiuktur. Bilgı ay tır. Bireyin içe dönük ve çevresiyle rin ve kütüphanecilerin sorunlan tar nı zamanda guç'tür. Uygulayımsal kuracağı sağhklı ıletişimın oluşabilhşılıyor ve çözümler getirilmeye ça (teknolojik) iletişim araçlannın bilgi mesi için düşünmeyi ve konuşmayı hşıyor. Toplum olarak bir türlü edine lenmeyi yeterince sağlayamadığı bi öğrenmesi gereği vardır. Okuma alışmediğimiz "okuma ahşkanlığıT> soruliniyor. Kitaba olan gereksinimi kar kanlığınnı bir başka işlevi, zihinsel nu da, tartışılması gereken konulardan şılayabüecek bir araç henüz buluna aktivitenin ileriki yaşlarda devamını biri ve belki de en önemlisi. Okuma sağlamak ve yaşlanmayı önlemektir. mamıştır. alışkanlığının bireye ve topluma geBu nedenle, bilgi kaynaklan ara Kitie iletişim araçlan ile bilgilenme detireceği kazanımlan böyle bir yazıda sında kitabın önemi ve yeri, özelliği rinlik ve devamlılık sağlayamayacabütunüyle anlatabilmeİc olası değil. ni ve güncellığüıi korumaktadır ve ğı için bilginin özümsenmesi ve kalıAncak, bu kazanımlara kısaca değidoğaldır ki, okuma alışkanlığının edi cılığı da istenen düzeyde olmayacaknilerek konunun ne denli önemli ol nilmesı ve sürdürulmesi de önemini tır. En sağlıklı ve kalıcı bilgi edinmeduğunun bir kez daha anımsanmasın yitirmemiştir. nin okuma alışkanhğından başka bir da yarar var. yöntemi şımdilik yok gibi görünüyor. Okuma alışkanlığının kazanımlan Yapılması gereken, bu alışkanlığın Birey ve toplum için yaşamsal önem bilgilenmeyle sınırlı olmadığından, taşıyan, buna karşın çözümleneme kişilik gelişimine katkısının aynca kazanılmasını sağlayacak ortamlann yen sonmlann, çözümlenınceye kadar lıkh boyutlan vardır. Okumayı alışkan hazırlanmasıdır. Alışkanlıklann edilık durumuna getiren insan, dilini öğ nilmesi çok küçük yaşlarda başlar. Bigündemde tutulması gerekmez mi? Konu ile ilgili kişi ve kuruluşlann so renecektir, dilin öğrenilmesi konuşma rinci evre için en uygun ortam ailedir. Okuyan bir annebabanın çocuğu errunu biliyor olmalannın yeterli olma yeteneğini geliştirir. Konuşabılmek kadar insanca bir davranış biçimi ola ken yaşlarda kitabı tanır, kitaba dokudığı görulüyor. bilir mi? Bazen bir olayın, bir duygu nur, kitapta bulunan resimler aracılıYaşam boyu kişisel eğitim; gelişen ğı ile çevresini tanıma olanağı bulur. toplumun bireyi için yeni bir önem nun ya da bir düşüncenin gerektiği gi Küçük de olsa, her evin bir kitaplığı bi anJatılamamasının insan yaşamınkazanmıştır. Belirli bir yaş dönemin olmalı. Çocuk zaman zaman anne ya da babası tarafindan halk kütüphanelerinin çocuk bölümlerine götürülmeli. Okula başlama yıllannda çocuk bu ortamın devamını okulda bulabilmeü. öğretmenlerin okur olması ve ilgı çekici kıtaplan öğrencilerine duyurması, sırufa getirip göstermesi etkili olacaktır. Çünkü öğretmen, çocuk için bir model ve güven duyulan kişidir. Okul kitaplıklannın yeterli olmadığı, dönem ödevi zamanlannda halk kütüphanelerinin önünde oluşturulan kuyrukiardan çok iyî bir biçımde anJaşılmaktadır. Kıtaplıksız eğitimin sonucu ise içler acısıdır. öğrencilerin, başvuru eserlerini bile kullanmasını bilmedikleri gözlenmektedir. Bütun okuilarda kuruiacak işlevsel okul kitaplıkJanyla hem okuma alışkanlığı edinme ortamı sağlanacak hem de çocuklann dersleriyle ilgılı tamamlayıcı bilgiler için oradan oraya koşuşturmalannın ve zaman kayıplannın önüne geçilecektir. Okul kütüphanesi için çoğu kez okul yapısının itici bir köşesi aynlır. Kütüphane sorumlusu ilgisiz ve isteksiz bir görevlidir. Ögi lilerin konuya bilinçli yaklaşımlan ile bu sorunlann çözümü zor değildir. Kütüphane ortamının çekiciliği ve görevlinin yönlendirici, özendirici tutumu öğrenciyi kütüphaneye alıştınr. Okul çağlannda ders dışı kitap okunmamasının eğitim sisteminden kaynaklanan nedenleri olduğu gibi, 'özendirici bir yol gösterid'nin bulunmayışı da önemli bir eksikliktir. Ders dışı kitap okuma alışkanlığını edinen ögrenci yetişkin bir okur olduğu zaman halk kütüphanesi de hedef kitlesi tarafindan kullanılacak ve işlevsel duruma (konuma) gelecektir. Kütüphanecilik alanındaki bu gelişmenin toplumsal demokratikleşmeye katkı sağlaması gibi cıddi bir işlevi olduğu söylenebilir. Zarnan yitirmeden ilgililerin konuya gerekli duyarhlığı göstermeleri bundan sonrası için kazanım olacaktır. Ve unutulmamah ki, hem geçmişe hem de geleceğe yolculuk okurnayla oluyor. Insana ulaşmanın ve üısanı anlamanın yolu da yine okumayla olasıdır. (Kaynakça: Richard Bamberger; Oİaıma Alışkanhğım Geliştirme, Ankara 1990, Çev: Bengü Çapar.) PENCERE Uzak ile Tuzak özet nedir?.. Siyasetin Türkjye'deki genel geçer gerçeğine bakılırsa, IMF programını aksatmadan uygulamak adına politikada 'istikrar' öncelik kazanıyor. Ülkenin ağırlıklı güçleri bu yönde buluşuyorlar. Demirel'in cumhurbaşkanlığı süresinin uzatılması bu kapsama oturtuluyor. Ecevft'in yazgısı da Süleyman Bey'le özdeşleşti. Peki, ne olacak?.. Görünen odur ki, biraksilik çıkmazsa, Demirel'jn görev süresi uzatılacak; bu uğurda'irtica ile pazariık bile göze alındı. Ya bir terslik çıkarsa?.. Türkiye'de siyaset yapma, mayınla döşeli bir tariada yürümeye benziyor. Akbaba çaylağa dedi ki: Benden daha uzağı gören kuş yoktur!.. Çaylak: Hıh, drye kanat silkti, bu savını kanıtlamalısın, şu ovada nelergörüyorsun?.. Akbaba, bulunduklan yüce doruktan ovaya doğru baktıktan sonra konuştu: Eğer sözüme inanırsan, ovanın bitimindeki ağacın dibinde birbuğday tanesi var. Çaylak şaştı: Haydi, inelim, görelim!.. Birlikte uçtular. "1 Akbaba son hızla taneye koştu; oysa buğday birtuzağın yemi imiş... Zavallı akbaba feleğin ona tuzak kurduğunu bilemeyip tuzağa düştü. Çaylak dedi ki: Ey Akbaba, her sedef inciye gebe olmaz, heratıcı hedefi vuramaz, tuzağı göremedikten sonra taneyi görmekten ne çıkar?.. Ancak akbaba tuzakta çırpınırken kendi kendisini savunmaktan vazgeçmiyordu: Kazaya karşı sakınmak ne işe yarar?.. Ecevit, 'istikrar' için 'riziko'yu göze aldı. Demirel ise sırtında yumurta küfesi taşımıyor; süresi uzatılırsa sorun yok!.. Uzatılamazsa yine sorun yok!.. Ecevit 'istikrar' ile Süleyman Bey'in görevinin uzatılmasını özdeşleştirdiğinden ve ağırlığını bu yolda ortaya koyduğundan başansızlığın faturasını siyasal kişiliğinden ödeyecek... Uzağı görmek bir marifet!.. Ancak 'uzak' ile 'tuzak' arasında yalnız bir harf farkı var. • BâBâyL Prof. Dr. Zeki ARIKAN T ürk sinemasında belli bir yeri olduğuna şüphe bulunmayan, fakat son yıllarda TV kanallannda yozlaşmanın çok ilginç örneklerini sergileyen bir bayan sanatçınm ekranda ilginç bir konuşmasma tanık oldum. Konuşmanın bütününü tam olarak anlayamadım. Ama yanılmıyorsam ailesel bir geçimsizlikten ötürü çocuğunun üeride rahat yaşaması için, onu birkaç yıl sonra yurtdışma göndereceğini söylüyor ve bununla'ilgili gereldi bütün hazırlıklann yapıldığını ekhyor, sözü şöyle bağlıyordu: bâbây! Çocuğunun ancak dış ülkelerde mutlu olabileceğini, mutlu yasayabileceğini dile getiren böyle bir anlayışa karşı bildiğim kadanyla herhangi bir tepki gelmedi. Niçin gelsin? Son on beşyirmi yıl içinde yaşadığımız ve giderek alıştığımız, değerlerin hızla aşınması sürecinde böyle bir anlayışın yer leşmesini doğal karşı lamak gerekir. Son yıllarda yurtdışma kaçmak, orada yaşamak, bilmem hangi kıyılarda mülk edinmek bir moda, bir yaşam biçimi oldu. Yabancı ülkeler, kaçakçılann, suç işleyenlerin, devlet malmı, Hazine parasını deve edenlerin sığındıklan en güvenilir bir liman oldu. Bütün bunlar içine düştüğümüz ikilemi, çelişkiyi bütün çıplaklığıyla gözler önüne sermiyor mu? İnsanın kendi toprağında, kendi yurdunda mutlu olamayacağı gibi sakat mı sakat bir anlayışın yerleşmesı, kökleşmesi ne acı... Dışanda yaşayıp da ülkesinin dağına, beyazpeynirine, rakısına, türküsüne vb. özlem duymayan kaç kişi vardır? Bugün büyük ölçüde ekonomik nedenlerden ötürü milyonlarca insanımız dış ülkelerde yaşıyor, yaşamak zorunda bulunuyor. Aralannda çok başanlı olanlar da var. Bu, onlann yerlerinden yurtlanndan koptuklan anlamına gelmez. Bizim üzerinde durmak istediğimiz nokta; bu topraklarda yaşamayı neredeyse bir "ayıp" sayan ve kapağı dışanya atmayı "nuuifet" belleyen kokuşmuş bir zihniyettir. Böyle bir zihniyet, ne yazık ki yurt sevgisini, okullarda zorla benimsetilen yapay bir duygu olarak algılar. Oysa hiç öyle değil. Yurt sevgısinın, kişinin doğup büyüdüğü topraklara duyduğu özlemin çok geniş, çok derin tarihsel, sosyal, ekonomik, kültürel ve psikolojik nedenleri vardır. Bu yapay bir duygu, sanal bir özlem değildir. Burada okuldan çok sanmm ailenin ve çevrenin etkisi ağır basmaktadır. Rodos şövalyelerinin tarihçisi Caundn, şövalyelerin sözde konuğu, aslında tutsağı olan Cem Sultan'ın, mutfaktan gelen bir Anadolu ezgisinı duyunca üzüntüsünün nasıl sevince dönüştüğünü anlaür. NâznnHOanet, Varna'da bir Türk gemisini görünce yurduna duyduğu özlem (hasret), onun bütün ruhunu, benligini sarmış, gemiyi kucaklayacak gibi olmuştu. 12Mart'tatutuklananİBıanSdçıık'aaskerisavcı, onun dışanya kaçma olasılığının bulunduğunu söylediği zaman, yazann verdiği o soylu yanıtı unutmak olanağı yoktur: "Ben bu ulkenin yazanyun; dışanya kaçamam." Bugün ülkemizde şu ya da bu nedenle huzursuz olan, çocuklukiannı dahi yaşama olanağı bulamayan binlerce çocuk var. Bütün bunlann geleceğini dışanda mı aramak gerekiyor. Bu tür olanaklara sahip acaba kaç kişi, kaç aile var? Bütün maddi kazançlannı, rahatlannı bu ülkeye, bu ülkenin ınsanlanna borçlu olanlar nedense en ufak bir aksaklıkta gözlerini yurtdışına çevirmekten gen kalmıyorlar. Çocuklannın ancak orada yaşayabıleceğıne inanıyorlar. Bu yurdun onlara verdiğini, verebildiğmi acaba hangi ülke kendilerine sağlayabilir? öyleyse bu yurdu yaşanmaz bir yer olarak görmenin, görebılmenin anlamı nedir? Ya o "BâBây!" demek n'oluyor?! . ^ • ı y ısın. .ı,t; SINIRSIZ İNTERNET KONTÖRLÜ 15 SAATLİK İNTERNET HERAV SO &AATE KAOAft SAAT uCRfTI •«a AYM I U 1SAATI BSMVA SABAH 8'DEN AKŞAM 18'E KAOAR İNTERNET ÇOCUKLAR İÇİN KONTÖRLÜ 10 SAATLİK İNTERNET GECE 23'TEN SABAH 7'YE KADAR İNTERNET nu 2 o • o « • lxir Muşterı Destek Hattı: (0216) 458 48 48 Internet Adresı: www.ixir.net EPosta: [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle