19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 OCAK 2000 ÇARŞAMBA HABERLER Fazilet'te olum cezası gerginliği ANKARA (Cumhuriyet Börosıı)-FP Genel Başkanı Recai Kutan, ölüm cezasının kaldınlmasına karşı olduğu görüşünü yineledi. FP'de Doğu ve Gûneydoğu milletvekillerinin tepkilerine yol açan ve Diyarbakır Milletvekili Haşim Haşimi'nin istifasına neden olan Öcalan politikasıyla ilgili tartışmalar sürüyor. FP Adıyaman Milletvekili Dengir Mir Fırat, FP grup toplantısında partisının Öcalan konusundaki tavnnı eleştirerek "Öcalan'm ahmdan sandaheyi çeken parti biz obnamahyız'' dedı. FP gnıbunun basına kapalı bölümünde söz alan Fırat, FP'nin insan haklan ve demokratikleşme konusunda daha hassas davranması gerektiğini savundu. Alınan bılgıye göre Fırat, "Toplumun duygulanna yönelik poKtiludann fayda getirmeyeceğini ve partinin «keteriileçeliştiğinr savuuarak Öcalan konusundaki tavnn Doğu ve Gûneydoğu Anadolu bölgelerinde partiyi sıkıntıya soktuğuna dikkat çekti. FP'nin net bir tavır sergileyememesinin gerekçelerini bölge halkına anlatmakta gûçlük çektiklerini belirten Fırat, "Soruna kişisel ölçekte değfl, ülkenin ibti>-aç dnyduğu iç banş açısıııdan ikesel yakbşunda buhınulması gerekir. Eviatiannı kaybeden anaian anlayışla karşdıyonız. Ancak sonunda yine insanlar öiecekse ve Türkiye'nin buzurunu bozacaksa o zaman idamı savunmak neyeyarar?" diye konuştu. Kapatma davası Toplantıda konuşan Kayseri Mületvekili AbdnHah Gûl ile Ankara Milletvekili CemflÇiçek, FP hakkındaki kapatma davasına değindiler. Gûl, Anayasa Mahkemesi'nde devam eden davada endişe edecek bir durumun bulunmadığını savunurken 25 Ocak'ta FP adına Anayasa Mahkemesi'nde sözlü savunma yapacak Cemil Çiçek de hazırlıklan hakkında bilgi verdi. FP Genel Başkanı Recai Kutan da grubun basına açık bölümünde Öcalan konusuna değinirken partisinin bu konuyla ilgili tavnnın net olduğunu öne sürdü. Kutan şöyle devam etti: "Baa partikr Güneydoğu konusunu siyasi rant araa oiarak görmüş ve aynı anlayışla bizim camiamıza 'PKK yanlısı' diye iftira atmışlardır. Bütün bunlar vaşanırken Abdullah Öcalan yakalannuşör. 'Kıbns fatıhı' Ecevit, 'Kenya fatıhı' halme geirken birileri de 'Apo'yu ancak biz asanz' diyerek şehit cenazeierini istismar edip oy topiamışlardır. Bir süre sonra iktidar ortaklan 180 derece çark etmişler ve infazm ertdenmesini savunmaya başlamışlardır. Apo'nun asılmasını savunanlar ise adeta hain haline getirihniştir. Biz konunun TBMM'ye getirilmesini savunuyoruz." Kutan, konuşmasında cumhurbaşkanlığı seçimıyle ilgili görüşlennı açıklarken de Demirerin görev süresinin uzatılması için anayasaya geçici bir madde eklenmesine FP camiasının kesin oiarak karşı çıkacağını söyledı. Bakan İrtemçelik, ölüm cezasını tartışmanın şu anda uygun olmadığını söyledi 'Idamı sonra tarbşabm 9 EBRUTOKTAR ANKARA - İnsan haklanndan sorumlu Devlet Bakanı Mehnıet Ali İrtemçelik, Türkiye'deki gündemin idamuı kaldınlmasını tarüşmaya henüz uygun olmadığını vurgulayarak "Bugünkü süreçte idam, Apo fle özdeşleştirüdiği için idamın kalkmaanm gündeme gelmesi haklı hassasiyet ve tepkilere yol açabinr. İdamın Türk hukuk mevzuanndan çıkanlması için en uygun zamanın beklenmesi doğnı olacakür" dedı. Kürtçe TV'ye mesafeli yaklaşan îrtemçelik, "Bu, Türkiye'nin bir numarah konusu değfl" dedi. Devlet Bakanı Mehmet Ali irtemçelik, " demokrasi. insan haklan, idam ve Kürtçe TV" konusunda sorulanmızı yanıtladı. Türkiye'nin demokrasi ve insan haklan konusunda çok eksiği olduğunu vurgulayan irtemçelik, "Ancak bu konuda haklı engeiler de var. Her şeye • Ölüm cezasının, Öcalan ile özdeşleştirildiği için haklı tepkilere yol açabileceğini söyleyen irtemçelik, cezanın kaldınlması için uygun zamanın beklenmesi gerektiğini vurguladı. İrtemçelik, "Kürtçe TV, Türkiye'nin bir numarah konusu değü" dedi. karşm bunlann giderflmesi konusunda iyiınserim" dedi. Gündemindeki ilk konunun düşünceyi açıklama konusundaki özgürlükleri genişletmek olduğunu söyleyen trtemçelik, "Bu, aşama aşama yaşama geçirüecek" dedi. İrtemçelik, Türkiye'deki dinamık sürece işaret ederken Dışişleri Bakanı tsmail Cem tarafindan önerilen Kürtçe TV'nin Türkiye'nin öncelikli konusu olmadığını söyledi. "Kürtçe TV1 , Türkiye'nin bir numarah konusu değfl. Bu taroşmadan çok daha önceük teşkil eden konular var" diyen İrtemçelik. insan haklan konusundaki reformlann Türkiye'deki koşullara uyum içinde yaşama geçirilmesi gerektiğini vurguladı. irtemçelik, "KoşuBann yumuşatıhnası sürecüıde travma geride bırakıldıktan sonra çağdaş düşüncelerin ele ahnması gerekü" dedi. Baüh ülkelerin ayıbı Idamı değerlendirirken Batıh ülkelerde de insan haklan ihlalleri olduğuna işaret eden Devlet Bakanı irtemçelik, "Avrupa'da idam yoktur. Ama buradaki ülkelerin de kryamet kadar ayıbı var" dedı. "Türkiye'yisokaktabulnıaduV' diyen irtemçelik, demokratik ükelere ulaşma azmi gösterilirken toplumun hassasiyetlerinin de dikkate âlınması gerektiğini belirtti. trtemçelik, bugünlerde idamrn kalkmasuıdan söz edildiği zaman bunun Apo'nun affi şeklinde yorumlandığını savunarak uygun zamanın kollanmasıru istedi. îdamın Türk hukuk mevzuatmdan uygun bir zamanlama ile çıkanlmasının doğru olacağını anlatan İrtemçelik, "tdamın kalkması geçmişte de gündeme gekfi. Bu konu ashnda, bugünün konusu değü, yani yeni bir konu değfl. O nedenle idamuı bugünlerde tartışılması da İSabeÜİ Oİmaz. 7jımaınn yarrtımma ihtiyacımız var" dedi. "Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi'nin Türkiye'nin Apo'yu yargılamasınm adfl olmadığı yönünde" karar alması halinde hükümetin nasıl bir tavır sergileyeceği sorusuna yanıt vennekten kaçınan İrtemçelik, "Eğerfi sorulara yanıt vennem" dedi. İrtemçelik, Türkiye'nin insan haklan ve demokrasi alanında önce kendi en iyisi, sonra tüm dûnyanın en iyisi olacağını vurgulayarak "Bu bir hayal değü" diye konuştu. İĞNELÎ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN Bir Hizbullah Operasyonu... mm KÜÇÜKKEN Tahkim tasansının yeni Susurluk'lann önünü açacağını söyledi Sayman: Hükümet diyet ödüyor Istanbul Haber Servia - Istanbul Barosu Başkanı Yücel Sayman, "Kamu hizmetleri fle ügüi imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinde, bunlardan doğacak uyuşmazhklarda tahkim yohına gidumesi halinde uyulması gereken ilkelere dair yasa tasans"nın, hukuk açısuıdan bilgisizlik ürünü, komik bir tasan olduğunu söyledi. Sayman, tasannın özellikle 7. ve geçici 1. maddesindeki düzenlemelerie ülkenin mali ve doğal kaynaklannın peşkeş çekildiğini, bu düzenlemenin yabancı sermaye için değil, Türk firmalan için yapıldığmı vurguladı. Sayman "Bu düzenleme hükümetin iktisadi talan politikasının, ödemek zorunda olduğu dhetlerin sonucudur. Denetim kaldmlır. her şey toplumdan saklanırsa Susuriuk'lar kaçuulmazdır" dedi. Sayman, Istanbul Barosu'nda düzenlediği basın toplantısında, son tasannın tahkimle ilgısinin olmadığını, gözden kaçınlmak ıstenen başka • Istanbul Barosu Başkanı Sayman, tahkim yoluna gidilmesi durumunda uyulması gereken ilkelere dair olan yasa tasansını eleştirdi. Sayman, "Bu düzenleme hükümetin iktisadi talan politikasının, ödemek zorunda olduğu diyetlerin sonucudur" diye konuştu. seyler olduğunu belirtti. Hükümetin Danıştay'ın, kamu kuruluşlannın yerli ya da yabancı kişi ve kuruluşlaria imzalayacağı sözleşmelere ilişkin "inceteme" yetkisini kaldırdığını anımsatan Sayman, "Arük Danıştay bu sözleşmelerde saptadığı hukuka, kamu yaranna a> kınüklann giderUmesini, bağlayıcı, uyuhnası zonınlu biçünde isteyemiyor" dedı. Yapılan anayasa değişikliklerinin de tahkimle ügisinin ohnadığına dikkat çeken Sayman, Danıştay'ın konumundan rahatsızhk duyanlann yabancı şirketler değil, Türk şirketleri olduğunu vurguladı. "Yapıhmş olan sözkşmeler arük denetimden geçmeyeceği için siyasal nüfuz, baskı jşleyecek" diyen Sayman, Danıştay'ın yetkisinin geriye dönük oiarak kaldınlmasının Türkiye'nin mali, doğal, enerji, elektrik kaynaklannı, kültür ve çevre mirasını peşkeş çekmek, sözleşme imzalayan şirkete bedava, karşdıksız ve haksız vermek olduğunu ifade etti. 'MATyi imzalamaya gerek kalmadı' Böyle bir uygulamanın dünyanın hiçbir ülkesinde görülmediğinı, hukuk devletı ilkesi ile de bağdaşmadığını belirten Sayman, "Artık MAI'yi imzalamaya gerek kalmadL Böyle bir değişikiikle MAI zaten yürüriüğe girer. Bunu Anayasa Mahkemesi iptal edecektir. Ama o ramana kadar da aü alan Üsküdar'ı geçmiş ohır" diye konuştu. Tahkimin geriye yürümesi gibi bir şeyin hukuki olmadığını, talanın geriye yürümesinin amaçlandığını anlatan Sayman, tasannın çalakalem yazıldığını, hatalarla dolu olduğunu, malumu ilan etmeyip, malumu yasalaştırdığuıı söyledi. Sayman, Türk hukukunda milletlerarası tahkim kavramımn olmadığını belirterek Tasan garipfik, komiknk ve bügisiziik ürünü. Yabancılar unsuru ile ilgili düzenleme dünya hukukuna değil ama komiklik hteratürüne çok şey ekleyecek" dedi. Hükümetin bu yeni düzenlemeden hangi şirketlerin faydalanacağını açüdamasını isteyen Sayman şöyle devam etti: "Bondan yaraıianacak olan şirketlerin tamamuıa \ akınu geçmişte >apüklan sözleşmekr Danıştay'dan dönen Türk şirketleridir. Enerji ihalelerinin amndan kimler çıkacak, göreceğiz. Denetimin kaldınlması, karanhğa girilmesi, her şeyin toplumdan kaçınlması yeni Susurluk'lann önünü açar, Susurluklar kaçınıhnaT OİUT." SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR şehit yakınları Demirel sabır istedi • Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, şehit ailelerinden sabır istedi. Şehit aileleri Demirel'i hiç yanlannda görmediklerini söylediler. ANKARA (Cumtauriyet Bürora) - Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Abdullah Öcalan konusunda şehit ailelerinden sabırlı olmalannı ısterken "Yapılan şey kimsenin affidcğDdiı. Hukuk devktiniiL anayasaıun kaplan harfiyen yapüacakör. Türidye'yi Avrupa'mn bir parçası oimaya zorlayan kimse yok" dedi. Demirel, Kınkkale Şehit Aileleri Derneği Başkanı Mehmet Gencer ve beraberindeki şehit aileleri demekleri yöneticileri ile görüştü. 12Ocak karannatepki Dernek yöneticileri, evlatlannı kaybetmekten duyduklan üzüntüyü dile getirerek hükümet ortağı çartilerin liderlerinin, Ocalan'm cezasının infazı sürecine ilişkin oiarak 12 Ocak'ta aldıklan karan eleştirdiler. Dosyanın Meclis'e gönderilmemesi durumunda Devlet Ovünç Madalyalan'm iade edeceklerini büdiren Mehmet Gencer, üç liderin karanru kabul etmediklerini söyledi. Demirel, madalyalann iadesi karannın da üzüntü verici olduğunu belirtti. [email protected] Kadir Çelik'in milyonlann karşısında Ahmet Çetinsaya ile yaptığı tartışma, daha doğ- rusu karşılıklı hakaret etme ya- nşması, geniş tepkilere neden oldu. Kadir Çelik olayı nedir? Yorumsuz bir gözle bakarsak, bir gazetecinin mesleğinin gü- ciinü bir çıkar aracı oiarak kul- lanmasının, kendi yaptığı prog- ramda ortaya çıkması... Üstelik, program küfürieşme- ler, yüz kızartıcı suçlamalaıia sürdü, gazetecilik mesleği bu yaşananlaria ağıryara aldı. Za- ten, yapılan seviyesiz yayınlar- la sürekli itibar kaybeden gaze- tecilik, bu son programla dibe vurdu. Kadir Çelik'in programı, ga- zetecilik mesleğinin çürüdüğü- nün ve iyice kiriendiğinin, yoru- ma gerek kalmaksızjn kanıtlan- ması. Bizler, gazeteciler, bu mesleğın mensubu olmaktan son dönemlerde iyice utanır ha- le gelmiştik. Kadir Çelik, bütün bunlann üzerine tuz biber ekti. Kadir Çelik, aslında bir çürüme- nin simgesi. Birçok gazeteci- Kadir Çelik Olayı nin, hepimizi utandıran ilişkiler içinde bu mesleği kirtettiklerini biliyoruz. Ama, namuslu gaze- tecinin sesi, ne yazık ki güçlü çıkmıyor. Yıllardır bu mesleğin içinde- yim. Bazı sözde önemli(!) gaze- tecinin bu meslek içinde nasıl sivrildiklerinin, nasıl zengin ol- duklarının, nasıl 'deWef/ü' ol- duklannın yakın tanığıyım. Ge- çen aylarda uluslararası bir meslek toplantısında Türki- ye'deki basının da durumunu konuşmuş ve kendi mesleğimi- ze eleştiriler yöneltmiştik. Bu toplantıya katılan Ispanyol ga- zeteci Roger Jimenez, acıklı durumumuzu görünce bizi te- selli etmek amacıyla şunlan söylemişti: "Üzülmeyin, baskı- nın çok olduğu dönemlerde bu meslekkiıieniyor, kötü örnekler çoğalıyor. Biz aynısını Franko diktatöriûğü döneminde yaşa- dık. Demokrasinin ve özgûrfük- lerin gelişmesiyle bu tûrilişkiler de adım adım temizleniyor. Siz de bir süre sonra bunlan mut- laka aşacaksınız." Kadir Çelik bir simge demiş- tim. Aslında yıllardır bu meslek- ten kötü kokular geliyor. Med- yanın bir iktidar aracı oiarak kuvvetli hale gelmesiyle, bu alandaki çıkar kavgası da bü- yük boyutlara ulaştı. Mesleğin akıllılan(!), bu iktidar yoğunlaş- masını kendi iktidarlan ve zen- ginleşmeleri için fırsat oiarak kullandılar, kullanmaya başla- dılar. O geceki programdan an- laşıldığı kadanyla Kadir Çelik, bu işten büyük vurgun vuranla- nn arasına girecek düzeyde bi- le değil. Başanya ulaşmamış bir pizzaortaklığı, birvilla, bu alan- daki pastanın büyüklüğü yanın- da çok da bir şey sayılmaz. Gazetecilik, son olayda da görüldü ki artık bir tehdit silahı oiarak kullanılıyor. Tabii bu sila- hı öncelikli oiarak patronlar kul- lanıyorlar, onlardan sonra sıra yöneticilere geliyor, sonra da daha küçüklere. Baskı dönem- lerinde bu işten büyük pay al- mak isteyenler, baskı rejiminin sahipleriyle ittifak yapıyorlar. Böyle dönemlerde "devlet ga- zetecileri" denen bir gazeteci- lik mesleği oluşuyor. Onlar, hâ- kim ve egemen gazeteciler ha- line dönüşüyorlar. Bağlı oiduk- lan yerin gücüne göre, herkesi tehdit edebiliyorlar. Tehdit etme düzeylen bakanlara, yüksek bürokratlara kadar çıkabiliyor. "Devlet gazetecileri"n\ patron- lar da çok seviyoriar, çünkü iş- lerine yanyor. Çıkar ilişkileri böyle kurulun- ca, gazetecilerin kimi kendisini Dfşişleri Bakanı yerine koyuyor, kimi başsavcı, kimi emniyet müdürü, kimi de Maliye Baka- nı. Eh bu kadar büyük yetkileri kendinde toplamaya başladın mı, infazdayaparsın, tehdit de. Bunu fark eden kanunsuz ka- zanç sahipleri, ya medyada dostlar ediniyorfar ya da devlet içinde. Hangisi olduğu çok fark etmiyor. Ikisinde de güç var. ••• Kadir Çelik olayı aslında bir dönüm noktası. Çürümenin ve dibe vurmanın canlı yayında, ömekJerte kanıtlanması. Artık yolun sonuna geldik. Şimdi bu- radan nasıl kurtulacağız ve hal- ka gerçekleri ulaşbrmak için na- sıl doğru yolu bulacağız? Her şey baskıya boyun eğerek ör- gütlerimizi terk ederek ve ne olursa olsun patronlann hertür- lü işini takip ederek başladı. Patronlann akçalı işlerinin ta- kipçileri, bu işin komisyonlannı da toplamaya başladılar. Kadir Çelik'i yıllar önce bir ka- nalda, patronunun çıkarian için karşı kanalın patronuna belden aşağı vururken izlemiş ve kor- kuya kapılmıştım. O zaman kimse ona ciddi bir eleştiri yö- neltmedi. Yeniden programlar yaptı, yeni kanallarda yeni işle- re imza attı. Kadir Çelik bizden biri. Utanç hepimizin. GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGtN YILDIZOĞLU Kaybolan Ütopya': İnternet Intemet ilk kez yaşamımtza girmeye başladığın- da büyük bir heyecanla karşılandı. Hemen üzeri- ne büyük teoriler kuruldu, ütopyalar inşa edildi: Intemet yeni bir çağın (bilgi çağının) başladığının en elle tutulur, reddedilemez kanrtıydı. Bu Intemet ütopyası, kendi ütopyalannı kaybet- miş eski solcularta Intemet'ten para kazanmaya hazırtanan yeni kapitalistler arasında ve bu trene binmeye hazırianan yazar akademik çevrede bü- yük rağbet gördü. İnternet, platonik aşklann, bir yeryüzü cenne- tinin coğrafyası, pardon "cyber space"\ oldu. Toplumdaki mistik dürtüler kendilerine yeni tat- min alanlan buldular bu uzayda. Neden olmasın? Intemet, dûnyanın hertarafın- daki "hepimizi" bir araya getirecek, eğitecek, ay- dınlatacak ve demokrasiyi güçlendirmeyecek miydi? Ozgür bireyler, büyük şirketlerin, hatta devlet- lerin iktidanna başkaldıracak, özgür iletişim han- gi ırktan ve cinsten olursak olalım "bizJeri", bü- yük coğrafyalan aşarak serbest bilgi alışverişi akı- mı içinde kaynaştıracak, sanal kardeşler (hatta âşıklar) haline getirebilecekti. Kültürel kaynaşma, bilgi demokrasisi, bireyin özgürieşmesi bizi bilgi çağına taşıyordu artık. Karşımızda yeni bir üretim tarzı, yeni bir toplum vardı. Kapitalizm kendiliğinden, el çabukluğu ma- rifet, öyle devrim, reform gibi siyasi enerjiye ge- rek kalmadan yerini "bilgi toplumuna" bırakma- ya başlamıştı. Ütopya beklemediğimiz anda kapıya dayan- mıştı bile. Yalnızca, kimi dinozoriar, bu ütopyayı, deyim yerindeyse, "satın almadı". Oyun bozanlık edip inatla, her yeni teknolojinin, yalnızca gerekçesini ve kaynağını değil, işlevini de içine doğduğu top- lumun ekonomik, siyasi ve mülkiyet ilişkilerinden alacağını, Intemet'in kaderinin de, 1920'lerin rad- yosundan farklı olmayacağını, "siber-uzayın" da kısa zamanda büyük şirketler tarafindan sömür- geleştirileceğini savundular. Geçenlerde de vurguladığım gibi, teknolojik ilerieme ile toplumsal ileriemenin aynı şeyler ol- madığına dikkat çektiler. En ileri teknoloji bile kolaylıkla (çoğunlukla) en gerici amaçlar için kullanılabiliyordu. Dûnyanın en büyük Intemet sunucusu AOL ile dûnyanın en büyük medya tekellerinden biri Tî- me Wamer birteşmesi, Intemet'in kaderinin de kendisinden önceki büyük buluşlardan farklı ola- mayacağını ortaya koydu. Yeni bir teknoloji oiarak İnternet eski medyayı tehdit etmek bir yana, onun daha da güçlenme- sine, Time VVarner Genel Müdürü Levin'in, "Bu birleşmeyi yeni birieşmeler izleyecektir" deme- sinden de anlaşıldığı gibi, giderek daha büyük çapta tekelleşmesine yol açıyordu. Sıradan adamın, serbest piyasanın, demokra- sinin cenneti Intemet tekellerin eline geçiyor, on- lara çalışmayâ başlıyordu artık. Artık Intemet "sû~ per bilgi otoyolu" oiarak değil, elektronik ticare- tin alanı oiarak iigi çekiyordu. Bir araştırmacının şu bulgulan, bu gerçeği çok çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor Büyük ABD gazetelerinde, 1995 yılında "bilgi otoyolu" üzerine 4.562, elektronik ticaret üzerine 950 yo- rum yayımlanmış, 1999'da ise "bilgi otoyolu" üzerine yorum yazılan 842'ye düşerken, e-tica- ret üzerine yorum yazılan 20.641 'e yükselmiş (Norman Solomon, aktaran Edvvard S. Her- man,Znet, 17.01.2000). Bu soğuk istatistikler bir yana, bu gidişle bizi bekleyen kâbusu, The Observer'den Andrew Marr hafta sonunda çok çarpıcı bir şekilde orta- ya koydu: "Tekbirmegaşirket, birABD'lidev, evi- nize kabloyu döşeyecek, bu kablodan size, ken- digerekli gördüğü entelektüel besini (kendiyap- tığı filmleri, komedi programlannı, belgeselleri, haberieri, bilgi işlem hizmetleıini) sunacak, elekt- ronikpostanızj okuyacak, denetleyecek, konuş- ma odalannı (chat-rooms) dinleyecek, sizJbirya- şam boyu yetecek resim ve medya malzemesi içinde boğacak." AOL - Time Vvarner birieşmesi bu yönde ilk so- mut ve gerçek adımı oluşturuyor. Bu kâbus bu- rada da durmuyor. Çünkü hızla gelişen iletişim araçlan, bizi, yal- nızca evde değil, hareketliyken de sürekli Inter- net'e bağlı tutabilecek düzeye gelmek üzere, 24 saat Intemet'e bağlı kaldığınız sürece de nerede ne yaptığınız, kiminle konuştuğunuz, tüketim eği- limleriniz, okuma alışkanlıklannız, zihinsel eğilim- teriniz, hepsi büyük şirketin bilgi alanı içine girmiş olacak. Büyük şirket etrafınızı Intemet ağında oluşan bir köpükle kaplayacak ve sLzi tümüyle tecrit ederek toplumsal olmayan, kendisi tarafindan kurgulan- mış bir simgesel evrene hapsedecek. Büyük şirketler Internet'i sömürgeleştirdikçe bir de kamu alanı daha giderek kaybolacak, ye- rine, büyük şirketlerin denetlediği bir metalarala- nı yerleşecek. Dün radyonun basına gelen, bugün Intemet'in basına gelecek, siber uzay reklam ve propagan- danın, bilginin alınıp satıldığı pazariann gürüttü- sünden yaşanmaz bir hale gelecek. Tabii, bu bizi bekleyen geleceklerden yalnızca biri. Üstelik her ne kadar bugün gidişat bu gele- ceğin güçlü birolasılıkla gerçekleşeceğini göste- riyorsa da sıradan insanın, kitlenin yaratıcılığını, eleştirinin devrimci kapasitelerini, geleceğin ise henüz yapılmamış olduğunu da unutmamak ge- rekir. Bir şeyi daha unutmamak gerekir Bu kâbus gelecekten kendimizi korumak isti- yorsak dikkatimizi, teknolojiden önce, onu belir- leyen sosyo-ekonomik koşullar üzerinde yoğun- laştırmamız gerekir. Geleceğin sihirli formülü işte burada yatıyor; bugünkü ilişkilerin ekonomik verimlilik ve kâriılık saplantısıyla şekillenen bir teknolojinin soğuk el- lerinde değil. Bu yüzden Intemet'in basına gelen kimseyi şa- şırtmamalı. Bu bir istisna değil, genel kural!.. Başka Türkiye Yok Haydi Fıdan Dikelim ORMAN BAKANLIĞI AĞAÇLANDIRMA VE EROZYON KONTROLÜ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle