Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ŞAYFA CUMHURİYET 20 EYLÜL1999 PAZARTESİ
HABERLERIN DEVAMI
Zonguldak
Marmara. Karade-
niz. Iç Anadolu'nun
batısı, Iç Ege ve Ba-
tı Akdeniz parçalı
yer yer çok bulutlu
ve sağanak yağışlı,
diğer yerter parçalı
az bulutlu geçecek.
Hava sıcaklığında
önemlı bır degişiklık
olmayacak.
DIS MERKEZLER
Oslo
Helsinki
Stockholm
Londra
Amsterdam
Brüksel
Paris
Bonn
Y
PB
PB
Y
Y
Y
Y
Y
14
16
19
18
18
18
20
19
Berlın
Budapeşte
Madrid
Viyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atina
HB
PB
Y
Y
PB
PB
Y
PB
22
25
22
24
28
25
26
29
Moskova
Aşkabat
Astana
Taşkent
Bakû
Bişkek
Tiflis
Kahire
HB
A
Y
A
Y
A
Y
PB
14
34
23
33
25
28
25
32
Münih Y 19 Zürih Y 22 Şam PB 34
0Aç,k Bulutlu k
Çok buiuttu ^ • t Yağmurfu Kart k Gök gürultûlü
GÜNCELCÜNEYT ARCAYÜREK
• Baştarafı 1. Sayfada
ta kuracağı hükümete mahkûm.
Çankaya'da bir değişim rüzgârı aranacak yer-
de eskisi ile yola devam etmeyi içimize sindirme-
ye zorlanıyoruz.
Ülkeyi yıllardır yönetenler, depremin ortaya çı-
kardığı aksaklıkları eleştirenleri "Devleti tahrip ef-
mekle" suçluyorlar.
Demirel de aynı havada. Ecevit de.
Başbakan "Devletin aksayan yönleri varsa, bun-
dan toplumun her kesimini sorvmlu" tutuyor.
Özetle; sen, ben, bizler, sizler...
"Onlar" diye anacağımız devleti bu hale getiren-
lerın sonjmluluğuna ortağız!
Vatandaşı devleti bu hale getırenlerin sorumlu-
luğuna ortak yapmak! Bir bu eksikti.
Sorumluluk yıllardır değışmeyen yöneticilere oy
veren insanlarımızda mı? 76 yaşında devr-i daim
makinesi artık laçka olmuş, on günde kulağını üç
kez muayene ettiren yöneticileri yıllardır destek-
leyen bizlere de ait.
Başbakan "Kızılay'ı yıpratmaya hakkjmız" ol-
madığını özenle vurguluyor.
Ama galiba bir yanlış anlama var orta yerde.
Gazetelerdeki manşetler, daha çok Kızılay'ı bu
duruma getiren ha babam sınıfından 80'lik genel
başkan Kemal Demir'le bir avuç yöneticiden şi-
kâyetçi.
Ecevit, Kızılay'ı savunur, gazeteleri sert bir dille
azarlarken; ilinde, yöresinde devleti temsil eden,
konuştu mu devlet adına konuşan valilerimizden
Memduh Oğuz'un (Kocaeli) sözlerini hangi kita-
ba yazacağız?
Devletin valisi "1 milyon 200 bin nüfusun 350
bini evsiz, geri kalanlar da korkudan dışarda. Aci-
len 50 bin çadıra gereksinim var. Mevçut çadıriar
kış koşullanna dayanıksız" derken, acaba kimi,
yoksa mahalle muhtarı Rıza Efendi'yi mi eleştiri-
yordu? "Kızılay'dan umut kesmek, devletten umut
kesmektir" diyen, böylece "bir hayır kurumu ile
devleti özdeşleştiren" bir başbakan anlayışı; ge-
nelde eleştirileri bir türlü sindiremiyor demektir.
Zaten Ecevit, içtevedıştagazetelerin "bunalım-
lı başlıklar" atmasını pek istemiyor.
Kim güvercin, kim şahin?
Bu görüşü destekleyen bir kanıt ortada. Cum-
huriyet'teki habere göre, Türkiye ve ABD "birbiri-
ni kırmayacak ve tabii 'bunalımlı başlıklara' geç-
meyecek" biçimde önemli sorunlan görüşmeyi
kararlaştırmışlar.
Bu izlenimi sağlamak için; Kıbns ve insan hak-
ları gibi konularda "şahin" diye nitelenen iki ba-
kanı ABD gezi kadrosundan çıkarmış Ecevit. "Gü-
vercin" bakanlan almış.
Kıbrıs konusunda bir zamanlann "şahini" Ece-
vit, ABD'yi "rahatsız etmeyeceğine inandığı gü-
vercin huylu bakanlan" yeğliyor. Vay ki vay!
Başbakan Ecevit, sadece ülke sorunlarında
"güvercin doğalı" haberler istemiyor. Örneğin
kendisiyle ilgili haberlerde de basından rica kılıflı
isteklerde bulunuyor.
Ecevit; çoğu zaman yürüyüşünü etkileyen, ko-
nuşmalarına unutkanlık öğesi getiren görüntüle-
rin gerçek nedenini kamuoyuna açıklayacağı yer-
de; iiçüncü kez kulak denetimi için hastaneyi zi-
yaretinin "yazılmamasını" istiyor.
Kulak denetimi için hastaneye üç kez gelişine
şaşıran genç gazetecilere "Sağhk kontrolünün
'haber' değen taşıdığını sanmadığım" söylüyor
ve gerekçe olarak Türkiye'nin daha önemli sorun-
ları bulunduğunu öne sürüyor.
Türkiye'nin önemli sorunlarını yadsıyan yok.
Ama ülkenin önemli sorunlarını çözmekle birinci
derecede sorumlu olanların sağlık durumlannı
merakla irdelemek, o sorunlar kadar önemli.
Soruna bir kez göz, üç kez kulak "denetimi" ile
yanıt vermek olanaksız. Sağlık sorununun çözü-
mü; kimi doktortann "Eiaşbakan'ın sağlığı mükem-
mel" tekerlemelerini belgeleyecek somut davra-
nışları gerektiriyor.
Ecevit, deprem bölgesinde hükümetin yaptığı
"çok iyi işleri" depremzedelere anlatamadıkların-
dan yakınıyor.
Sağlık durumu gibi!
îsmail Cem, BM'de
• Baştarafı 1. Sayfada
melerde, Türkiye-AB iliş-
kileri ve Helsinki zirvesin-
de Türkiye ile ilgili alına-
cak karann ana konuyu
oluşturması bekleniyor.
BM Genel Kurulu çalış-
malan, Genel Sekreter Ko-
fi Annan ve Genel Kunıl
Başkanı Theo-Ben Guri-
rab'ın konuşmalanyla baş-
layacak. ABD Başkanı Bfll
Cİinton'ın da bugün genel
kurula hitap etmesi bekle-
niyor.
Kıbns Rum yönetimi li-
deri Glafkos Klerides de ko-
nuşmasını perşembe günü
yapacak. .Çarşamba günü
genel kurulda konuşacak
olan Yunanistan Dışişleri
Bakanı Yorgo Papand-
reu'nun cuma günü Cem ile
bir araya gelmesi bekleni-
yor. BM Genel Kunılu'nun,
açılış toplantılan 2 Ekim
Cumartesi günü sona ere-
cek. Genel kurul daha son-
ra gündeminde bulunan ko-
nulan görüşmeye başlaya-
cak.
Diplomatlar, bu yıl da
Kıbns sorununun genel ku-
rulda özel olarak ele alın-
masının beklenmediğini
ifade ettiler. Bununla birlik-
te, Genel Sekreter Kofi An-
nan'ın, güvenlikkonseyinin
kendisine verdiği talimat
geregi, KKTC Cumhurbaş-
kanı Rauf Denktaş ile Rum
lider Glafkos Klerides'i
ekim ayuıda baş başa görüş-
melere davet etmesinin
kuv\
r
etle muhtemel olduğu
öğrenildi. ABD'nin, BM
Genel Kurulu toplantısmda,
Arap-lsrail banş sürecine
BM'nin daha fazla katılımı
yönünde girişimde buluna-
cağı bildirildi.
Dışişleri Bakanlığı yetki-
lilerinden David Welch, dü-
zenlediği basın toplantısın-
da, Ortadoğu'da kapsamlı
bir banşa doğru daha çok
ilerleme sağlanmasına ihti-
yaç olduğunu söyledi.
THY uçağı arıza yaptı
lstanbul Haber Servisi - Istanbul'dan Budapeşte'ye
gitmek üzere saat 16.00'da kalkan Türk Hava Yollan'na
ait bir yolcu uçağı, mürettebatın uçakta meydana gelen
bir anzayı fark etmesi üzerine geri döndü. Atatürk
Havalimanı'na indirilen uçakta bulunan yolcular. başka
bir uçağa bindirilerek Budapeşte'ye görürüldü. Anzanın,
iniş takımlanndan kaynaklandığı ileri sürülürken THY
yetkilileri açıklama yapmaktan kaçındı.
Küçük Ayasofya zor durumdaI Baştarafı 1. Sayfada
istenir. Ancak Aziz Sergios ile Aziz Bakhos, îusti-
nos'un rüyasına girerek yegeninin suçsuz olduğu-
nu söylerler ve bağışlanmasma neden olurlar. Prof.
Semavi Eyfce'nin tstanbul Ansiklopedisi'nde aktar-
dığı aynı söylenceye bağlı yorumlara göre de tahta
geçtikten sonra Sergios ve Bakhos adına bir kilise
yaptırmaya karar veren I. lustinianos, Bizans'ın ay-
nı yerdeki Bûyük SarayTna da hizmet verecek birko-
numda Küçük Ayasofya'yı kente kazandınr. Sergios
ve Bakhos Kilisesi'nin bugünkü "cami" kullanımı-
na dönüştürülmesi de Istanburdaki Osmanlı uygula-
malan arasında yine "Uk" örneklerden sayılabilir.
Fatihin Istanbul'u ahşından yaklaşık 30 yıl son-
ra, n. Bayezid'in Darüssaade Ağası Hüseyin
Ağa'nın binaya olan "hayranüğr sonucunda ca-
miye çevnlen Küçük Âyasofya, avlusunun çevresi-
ne "zaviye bücrelerinin'" de inşa edilmesiyle gide-
rek bır "küHiye'' niteliği kazanır.
Bu uygulama sırasında binanın batı cephesine
müthiş bir "uyumlu oranöjia" eklenen son cema-
at yeri ve revaklı bölüm ise "klasik Osmanb üslu-
bunun" yalın ve zarif bİT mimari ömegi olarak ta-
rihsel sürecin "küMrzincirini'' tamamlıyor. Hüse-
yin Ağa'nın türbesi de binanın kuzeyinde, avlusu
içinde yer alıyor. Bugünkü minaresi ise 1936'da yı-
kılan minarenin yerine 1955'teki son büyük onan-
mı sırasında yapılmış...
Tarıhsel geçmişi bu denli eski, kültürel zenginli-
ği de bu denli renkli olan Küçük Âyasofya, dene-
bilır ki "depremle birlikteyaşamanın" ne demek ol-
dugu konusunda da uygarlık birikimlerimizden ders
almak isteyenlere hâlâ "hocahk" yapabilecek bir
durumda...
Birkere ilk büyük sarsıntıyı, henüz inşaatı bile tam
bitmeden 533'teki depremde tanımış, 10 yaşınday-
ken de tarihinın şiddetli depremlerinden 542 şokiı-
nu yaşamış.
Yaklaşık "920 yıl" Bizans'a kilise olarak hizmet
verip. çok sayıda depremi yine ayakta atlattıktan son-
ra, Osmanlı dönemindeki cami kimliğiyle göğüsle-
diği ılk büyük deprem tarihe "kıyanıet-isuşra" (kü-
çük kıyamet) olarak geçen ünlü 1509 sarsıntısı...
45 gün süren ve Topkapı Sarayı surlannm bile yı-
kıldığı, hatta At Meydanı'ndaki sütunlann devnÜp,
denizin de kabararak surlar üzerinden Istanbul'u bas-
tığı bu dev sarsıntıyı yaklaşık "1000 yaşında" bir ya-
pı olarak atlaian Küçük Ayasofya'nın, onca direniş-
ten sonra ilk pes ettiği sallanmalann ise 1648'deki
ve ardından 1763 'teki depremler olduğu belirtiliyor.
Çünkü yapı, 1831'de ciddi bir onanmdan geçiyor,
1860'ta hemen güney kenanndanbugünkü demiryo-
lu geçince de yine sağlamlaştırmaya dönük onanm-
larla 20. yüzyılı da yaşaması sağlanıyor...
Bina 'bitldn' durumda
Şimdi Küçük Âyasofya. 20. yüzyılın sonunda ya-
kalandığı ve artık "çok yorgun" bir döneminde ba-
şına gelen Körfez depremi sarsıntısından sonra da
1500. yaşını kutlayıp, hatta 3. bin yıla da tanık ol-
maya başlayabilecek mı?Türkiye'nin, ne yapıp edip
bu soruya "evet" yanıtıyla güvence vermesi, sadece
kendi tarihsel kimliğine karşı değil, dünyaya karşı da
bir insanlık borcu.
Birkaç yıl önce Yüdız Üniversitesi'ndeki zemin
mekanıği uzmanlarınca yapılan araştırmalarda, ya-
pının deniz yönündekı kesiminde oturmalar olduğu
ve sütunlar, kemerler ve kubbelerde "yaök bir ko-
numa" geldiği zaten saptanmıştı.
Ancak bu cıddi ve bilimsel saptama. sadece "ra-
pora bağlandığı'' için ve hemen müdahale edilmesi
yönünde ne V'akrflar'dan ne de başka bir "sorumlu
Tekelleşmeye tepld büyüyor
B Baştarafı 1. Sayfada
sı gerektiğini vurguladı.
Cevdet Sehi, "Hiçbirürün
ya da hizmet, maliyetinin al-
Onda saülamaz. Demek ki o
ürün başka yerden ciddi kâr
elde etmekiçin araç haline ge-
tiriliyor" dedi. Rekabetm ko-
runması için yasal düzenle-
me getirildiğini ve önlemler
alındığını anımsatan CHP
Genel Başkan Yardımcısı,
bunlann uygulanmamasını
eleştirdi. Selvi, "Sorumlu
yerlerde bulunup da bunu
görmezden gelenleri görevle-
rini yapmaya davet ediyo-
rum" dedi.
ÇalışBa ve Sosyal Güven-
lık Bakanı Yaşar Okuyan ise
bir de|etlendirmede buhma-
mayacağmı, çünkü konunun
detayını bılmediğini ileri sür-
dü. Devlet Bakanı Şuayip
Üşenmez, serbest piyasa İco-
şuilanna müdahale edileme-
yeceğini belirterek "Bir kişi
urettigi malı istedi*ine satabi-
lir. Ona müdahale etmek söz
konusu olamaz. Bir kişi bir
mal üretiyorsa ve bunu'Şuna
satacağım diyorsa ve siz de
ona. hayu efendim sen şuna
değil buna satacaksın' diye
müdahale etmesi nasıl olur,
bilmiyonım. O zaman piyasa
ekonomisi yönlendirilmiş
olur" dedi. Üşenmez, fıyat-
lann düşürülmesinde bir kur-
gu ve pazarlığın ise onaylana-
mayacağını kaydederek
"Damping yapahm. onlan
batıraJun. bizler dea>aktaka-
lahm sonra da artüralım Uke-
si güdülüyorsa bu yanlış bir
düşüncedir. Ama az kâr ede-
rim.okuyucuya dahaucuz ga-
zete üretirim, deyip yola çıkı-
yorsaonabirşey söylenemez"
diye konuştu.
ANAP Genel Başkan Yar-
dımcısı Ahat Andkan. iki ta-
raflı biı sorunun yaşandığuu;
bır taraftan halka ucuz gaze-
te ulaşması, diğer taraftan da
yalnızca gazetecilikle uğraşan yaym organ-
lan açısından yıpratıcı bir ortamrn oluştuğu-
nu belirtti. Andican şöyle dedi:
"Başka işlerle birfikte basınla uğraşuğuıız
zaman bu tip bir sübvansiyonu karşılamaola-
nağına sahipsiniz. Ama sadece işiniz basınsa,
özellikle \azüı basınsa bu tabii rekabetaçısın-
dan ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkı\or.
Basırun bağımsızuğı açısından sadece haber-
cilikle uğraşan kuruluşlann kötü durumda
bırakdacağı bir ortamın doğmaması lazım.
tşin ticari yamna ise Rekabet Kurulu karar
verecek."
DYP Genel Başkan Yardımcısı Cihan Pa-
çacı, rekabetin tüketici açısından haklı oldu-
ğu sürece yaran olduğunu belirterek "Med-
ya açısından da bu böyledir. Bugün de gaze-
tecilikle ilgili olmavan gruplar bu alana gir-
miştir. Vebir tekelleşmeyaşanmaktadır. Ben-
*Ucuz gazete'
şikâyeti
Cumhurivet
Gazetesi'nin
ÖFKESİCumhurtyvt ga^ctoi. maliyc-
tındcn duiuk gazcıc <>atmnın
hak>ı/ rekabcl" yarat-
tı^ı. bazı kuruluşlan zorda hı-
rakiığı gcrckçcsiylc Rekabcl
Kurulu na başvurdu. Styt» ISt*
CUMHUMYET. uoız
tekn Rekabet Kurulu na *
yct etti. Fmrilannı ındırcn
Star. PtHtd. ttkvım vc Gvz
cu'yu "Mıbycun atunda saüs
yapıp haksa rckabetc yo!
nukla" îuçla>^n Cumhunyct
bu dunımun sctacrdckı 10 hm
çaJıjanı ıynı kayhctmc tehlv-
kcsıylc kai%> Larşrya getırdıgınıUcuz gazete $ikâ
'Haksız Rekabet' iddiası
Cumhuriyet'in basında damping uygulamasuıa karşı çıkan yavııu diğer gazetderde geniş yer buldu.
'Haksız rekabet
9
mücadelesine
basın organlan destek verdi
ANKARA (Cumlmriyet Bürosu)- Hürriyet, Sabah ve
Milliyet gazeteleri ile atv ve Kanal D: Cumhuriyet gaze-
tesini yayımlayan Yeni Gün Haber Ajansı AŞ'nin, Star
gazetesi başta olmak üzere bazı yaym organlannın fiyat-
lannda damping yaparak yarattıklan haksız rekabeti Re-
kabet Kurulu'na şikâyet etmesine destek verdi.
Hürriyet gazetesi dünkü sayısında birinci sayfadan
"Cumhuriyet'in syanı" başlığıyla verdiği haberde,
"Star gazeteanin başlatnğı"zaranna satış",Cumhuriyet
gazetesiniçüedençıkardı.Gazetedün "Basmda haksız re-
kabet' manşetiyie çıktı. Gazete. haberde Rekabet Kuru-
mu'na şikâyet düekçesini yayımladı'' denıldı.
Rekabet Kurulu'na verilen dilekçenin okuyucuya du-
yurulduğuhaberde, RekabetKurulu Başkanı Prof. İamer
Müftüoğlunun konuyu yarmki kurul toplantısının gün-
demine aldıklanna ve inceleyeceklerine ilişkin sözlerine
yer verilirken dampingin de tanımı yapıldı. Haberde
"Damping uygulaması için ekonomi sözlüğünde şöylede-
nffîyor: Mallann maliyet fıyanndiin aşağ) bir fıyatla san-
şa çıkanlması. Raldpkri yoketmek amacrvia yapılabildi-
gj gibibozuiacaknıallan bir anfinceektençıkarmakama-
cıyia da v^pılabüir" acıklaması yer aldı.
Hürriyet, gazetemiz yazan ve Yayın Kurulu Başkanı
ÜhanSelçuk'un 17 Eylül günlü "Basmda Damping" bas-
lıklı yazısmı aynen yayımladı.
Sabah gazetesi de "Cumhurivet gazeteshün öfkesi"
başlığıyla ilk sayfadan duyurduğu haberde. "Cumhuri-
yet,ucuzgazeteleri RekabetKurulu'na şikâyetetti. Fiyal-
laruuindirenStar,Posta,Tak\im veGözcü'yü 'maliyetin
altında satış yapıphaksız rekabete yol açmakla' suçlavan
Cumhuriyet, bu durumun sektördeki 10 bin çauşanı isini
kaybetme tehükesiyle karşı karşıyagetirdiğini vurguladı*"
denildi, Haberde, başvuru dilekçesinden aluıtılar yapıl-
dı. Milliyet gazetesinde, "Ucnzgazete şikâyeö" başlığıy-
la yayımianan haberde Cumhuriyet'in, fıyatlannı düşü-
ren gazeteler için Rekabet Kurulu'na "haksız rekabet"
başvTmısunda bulunduğu belirtildi. Dilekçenin özetlen-
diğı haberde, tlhan Selçuk'un "Basmda Damptng" baş-
lıklı yazısından da ahntılar yapıldı.
Kanal D ve atv de, 18 Eylül günkü ana haber bülten-
lerinde Cumhuriyet gazetesinin dilekçesinin içeriğini ve
başvurunun gerekçelerini izleyicilerine du>-urdular.
ce gazetecilikle ilgili olmayan kişflerin sektö-
re girmesi çok \anlıştır. Tekelleşmeye \xA açar.
Basın sektörü. sadece ga/ttecilik yapan grup-
lann elinde ohnalıdu"" diye konuştu. TM-
MOB Başkanı Yavuz Önen, öteden beri bü-
yük tekellerin birtakım armağanlar vereTek
gazete adlannı unutturması sürecinin yaşan-
dığını belirterek. artık gazetecilerin adlany-
la değil verdikleri ürünlerle anılmayabaşlan-
dığma dikkat çekti. Önen, sözlerini şöyle sür-
dürdü: u
Bu sürec tamamen ticarileşmiş bir
süreç. Basın tekelİeri oluşuypr. Bu tekeller ser-
maye piyasasında halkuı haber alma hakkı ve
özgürlüğüyle ilgili düzenlemelerde de etkin
rol oynuyoriar. Bir kamu göre>i olmaktan çı-
kıvor yani. Haksız, sermaye sıkınusı çeken ti-
rajı düşük olan gazeteler niteliği ne oİursa d-
sun direnemez hale geliyor. Bu da değişikgö-
rüşlerin kamuoyuna aktanlmasıve bakış açj-
lan halkın güçlerini zayıflatan bir süreç yaşa-
tacak."
Marmara Üniversitesi üluslararası Ileti-
şim ve Sorunlan Araştirma Merkezi Müdü-
rü, insanlık Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı
Mahmut İhsan Özgen, şu açıklamayı yaptı:
"Basmda haksız rekabetin ve tekeUesmenin
süraüeönlenmesi gerekir. Türkiye'nin en cid-
di veokunan gazetesi •Cumhunyet gazetesi-
ni' yayımlayan Yenigün Haber Ajansı ve Ya-
>ıncıhkAŞ'nin, basmdahaksız rekabetkilgi-
liolarak'RekabetKurumu'na' başvurusuy-
la gerek haksız rekabete ve gerek Tekelleş-
meye' karşı tam zamanında 'öncülük' yap-
masu hemen berkesimde'takdirle' izfenmek-
tedir."
Basındahaksız rekabetin ve tekelleşmenın
süratle önlenebilmesi amacıyla gerekli 'ya-
salönlemlerin' enkısa süre içerisinde alınma-
sının çok önemli olduğunu
vurgulayan özgen şunlan
söyledi:
"BUindiği gibi, Türkiye'de
günümüzde yayımlanan ga-
zetelerin çoğunluğunu 'gaze-
tecilikle hiç ılgisı olmayan ve
sadece kamuoyunu kendi gö-
rüşleri doğrultusundayönlen-
dirmek ve kullanmak ama-
cıyla eline geçiren büyük hol-
dinglerin ve bankalann pat-
ronlan ve onlann memurlan'
yönetmektedir. Bu tür gazete-
lerde ve televizyonlarda gaze-
tecilik mesleğinden olmadık-
b n halde, 'gazetecilik hüvı-
yeti' altında 'halkın sesini'
değU 'patronlannın seslennı
*ve görüşlerini' yansıtmakiçin
çalışılmaktadır."
• Basının, medyanın esas
görevinin 'halkın sesini' yan-
sıtmak olduğunu, toplulukla-
nn ve halkın içinde bulundu-
ğu sıkıntılan ortaya koyama-
yan gazetelerin inandrncıh-
ğmuı kaybolduğunu ve tiraj-
lannın sürekli düştüğünü söz-
lerine ekleyen Özgen şöyle
devam ettı:
"Bu tür gazeteler,tiraj kay-
betn'kçeçeşitti 'promosyonla-
ra' yönelmekteve hatta gaze-
telerini benzin istasyonlann-
da, markerJenk bedava" da-
ğıtma yoluna ghmektedirier.
Halkın sesini \ansıtan. shil
toplum kuruluşlan temsiici-
leriningörüşierine \erverme-
yen, konuyla Ugiİi öğretim
üyelerinin 'konferanslannı
yayımlamayan', toplulukla-
nn \e halkın ihuyaçlaruu or-
tayakoyanlann düşünceterini
'kasıtlıca yaygınlaştırmayan'
meslek ahlakını hiçe sa>an ve
gazetecilik görevini >aprnayan
gazeteler ve televizyonlar "ın-
fial' içine girmişlerdirr
Rekabet Kurulu'nun Tür-
kiye için 'bayati' olan bu ko-
nuyla çok yakından ilgilene-
rek gerekli 'tedbirteri' akna-
sı gerektiğini savunan Özgen,
bunun yanmda, gazetelerin ve televizyonla-
nn 'gerçek sahiplerinin' açık kimliklerinin
gazetelerde ve televizyonlarda yer alması ve
gösterilmesınin şart olduğunu \urguladi. •
Özgürlük ve DayanışmaPartisi (ÖDP) Ge-
nel Başkanı Ufiık Uras da, tekellerin en teh-
likelisinin "kelam tekett" olduğunu belirte-
rek gazetemizin bu konuya dikkat çekmesi-
nin önemli olduğunu ifade etti.
Dünyanın hiçbir yerinde basının iktisadı
tekellerle bu kadar iç içe ohnadığmı vurgu-
layan ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras, "De-
mokrasinin olmazsa olmaz koşulu olan bilgi-
lenme, öğrenme, haber alma hakkmın belö
merkezlüer tarafindan yönlendirildiğini gö-
rüyoruz. Tekelleşmeyi önleyen yusalann çık-
ması gerekiyor. Siyasiiktidariann bu durumu
göz ardı ermeleri. suça ortak olmalan an-
lamına geliyor" diye konuştu.
Alman SPD'ye bir darbe de Saksonya'dan Şeriatçı gîrişime dur
GÜRAYÖZ
BERLİN-Almanya'nın Saksonya
eyaletinde 120 sandalyeli eyalet mec-
lisi seçimleri herkes için büyük bir
sürpriz yarattı. Hıristiyan Demokrat
Birlik (CDU) hiç beklemediği halde
yüzde 60 oy oranına sahip olurken
Sosyal Demokrat Parti (SPD) yüzde
9.5'lik oy oranıyla hayal kırıklığına
ugradı.
SPD'nin eyalet başbakan adayı ve
partinin eyalet başkanı Karl Heinz
Kunckel görevinden istifa etti.
Kunckel'in yerine yardımcısı Con-
stanze Krehl'in geleceği bildirildi.
CDU ve SPD'nin yanı sıra Demok-
ratik Sosyalizm Partisi (PDS) de u-
laştığı yüzde 21'lik oy oranıyla par-
lamentoya girmeyi başardı. Parla-
mentoda CDU 80. PDS 28, SPD ise
12 sandalye kazandı. Yeşiller ve Hür
Demokrat Parti (FDP) yüzde 2 oy
oranıyla parlamentoya giremediler.
Seçimlerde yanşan aşın sağcı iki par-
ti de yüzde 1.5 oy oranını aşamadı.
Oy oranı yüzde 2'de kalan Yeşil-
ler'de seçim yenilgisinin ardından he-
saplaşma yaşanması bekleniyor. Par-
ti sözcülerini değiştirme eğiliminde
olan Dışişleri Bakanı Fischer'in açık-
lamalanndan sonra, sözcü Gunda
Röstel'in istifa etmesine kesin gözüy-
le bakılıyor.
SPD Genel Sekreteri Franz Mûn-
tefering, partisinin yenilgiye uğradı-
ğını kabul etti. Müntefering, Ber-
lin'de yaptığı açıklamada, son hafta-
larda uğradıklan seçim yenilgilerinin
yarattıği olumsuz sonuçlan henüz gi-
deremediklerini söyledi.
Yeşiller Partisi Sözcüsü Röstel de
alınan sonucu partisi için "acı bir
mağlubiyet" diye tanımladı.
Seçımlerden zaferle çıkan C-
DU'nun genel sekreteri AndreaMer-
kel de SPD'nin acı bir yenilgiye uğ-
radığmı anunsatarak "Hükümet ar-
tık icraatlannda inandıncı değfldir ve
bu nedenk o> kaybina uğruyor" diye
konuştu.
I Baştarafı 1. Sayfada
düren, Almanya'da Türki-
ye kökenlilerin yoğun ol-
duğu yörelerde Dünya İs-
lam Devleti için çalışmalar
yapan örgütlerden bazılan
şunlar: tslamaÇağnCemi-
yeti (Libya), Hamas (Filis-
tin), Mısu-MüshunanKar-
deşler Orgütü, tslami Sela-
met Cephesi (FtS / Ceza-
yir), Ahınediyeciler(Pakis-
tan), Almanya İslam Kon-
seyi ve Zabitatü Alemül ls-
lami (Suudi Arabistan).
Bu şeriatçı örgütleri des-
tekleyen Iran, Suudi Ara-
kurumdan" herhangi bir uygulama da başlaülma-
dığından ötürü, 17 Ağustos 1999 depremi yorgunbi-
nayı "bitkin" hale getirdi.
3 Eylül 1999 günü bınayı inceleyen Vakıflar Tek-
nik Heyeti de "Caminin bu halryle ibadete açık tu-
rulması sakıncalıdır7
" diye bıten yanm sayfalık bir
"gözlem" raporuna, nasıl hesapladıklan da belirsiz
olarak, zemin sağlamlaştmlması ve restorasyon için
"1 trilyon Bra gerekir" notunu düşerekoradan aynl-
dılar.
Şimdi Küçük Ayasofya'mn imamı. "Bu kadar
çattakla binaçökmez" dıyerek. teknik raporu dolap-
ta saklayıp, cemaatle birlikte beş vakit namaza de-
vam ediyor. Binayla surlar arasından her 10 dakika-
da bir geçen trenlerin yarattığı sarsıntıyla bile çat-
laklann çevresindeki sıvalar dökülebüiyor. Dahas»,
16 kaburgalı tonozlardan oluşan kubbedeki çatlak-
lar ise neredeyse en tepeye ulaşmış durumda... SÖ-
zün kısası. tarihin ve uygarlığın büyük ve soylu bir
tanığına bir an önce el uzatmak zorundayız. O. "ken-
dhıe düşeni" onca yaşına rağmen yine yaptı ve yı-
kılmadı. Bize düşen ise "hemen kucaklayip" yine
bizim için gösterdiği direnişine yeniden güç katmak
değil midir?..
Promosyona
yargı
işlemfyor
• Baştarafı 1. Sayfada
sına karşın davanın açıldı-
ğı tarihteki kampanyalarla
ilgili geriye dönük işlem
yapılmadığı gibi yeni kam-
panyalar açılmasmm da
önüne geçilmedi.
Ankara 8. Asliye Ticaret
Mahkemesi'nin, Sanayi ve
Ticaret Bakanhğı'nın Hürri-
yet, Milliyet ve Sabah gaze-
telerinin promosyon hilesi-
ne karşı açtığı davalar sonu-
cundakampanyalann durdu-
rulmasma 10 ay önce hük-
metti. Mahkeme, bu karan-
nı da Anayasa Mahkeme-
si'nin ikincikez promosyon-
la ilgili 4226 sayılı yasanın
anayasaya uygunluğunu sap-
tamasmın ardından verdi.
Mahkeme karanyla, gazete-
lerin dağıtım şirketleri ara-
cılığıyla kampanya yürütme
"hileleri"nin yasaya aykın-
lığı saptandı. Ancak, mahke-
me karannın üzerinden 10
ay geçmesine karşın karann
gereği yerine getirilemediği
gibi yeni promosyon fiırya-
lan da devam etti. Mahkeme
karanndan sonra bağımsız
milletvekilliği yapan Yaiun
Erez, DSP'den yeni dönem-
de de milletvekili seçilerek
Plan ve Bütçe Komısyon
Başkanı olan Metin Şahin ile
MHP'den halen bu görevi
yürütmekte olan Ahmet Ke-
nan Tannkulu sanayi ve ti-
caret bakanlığı yaptılar.
Mahkeme karannın ardın-
dan gazetelerle ilgili icra sü-
recinin başladığı açıklama-
sına karşın bu konudakamu-
oyuna hiçbir açıklama yapıl-
madı. Mahkeme karanndan
hemen sonra bile otomobil-
den yemek takımlarına uza-
nan yeni yıl kampanyalan
başlatan gazeteler. bugün de
mutfak eşyalan gibi yasak
olan ürünlerle kampanyala-
nnı sürdürüyorlar.
Gazetelerin, haber verme
ve kamuoyunu bilgilendir-
me görevleri geri planlara
itilerek gazetenin yanında
promosyon olarak verilen
ürünlerin birincil planda pa-
zarlanmasına göz yumulma-
sı, "maliyetin alünda gazete
sabşlanyla" başlatılan hak-
sız rekabetinbaşka bir boyu-
tunu oluşturuyor.
28 Ocak 1997 tarihinde
yürürlüğe giren ve kültürel
ürünler dışında promosyon
kampanyalarmı yasaklayan
4226 sayılı Promosyon Ya-
sası'nda, yasaklara uymayan
süreli yaym kuruluşlanna
para cezalan öngörülüyor.
1999 yılı geçici bütçesine
konulan düzenlemeyle, pro-
mosyon cezalannın memur
maaş katsayısına bağlı ola-
rak arttınlması benimsendi.
Buna göre son olarak yapı-
lan yüzde 20'lik memur ma-
aş artışıyla birlikte promos-
yon cezalan da yaklaşık 444
milyar liradan başlayacak.
Ancak ceza uygulaması ya-
pılmıyor.
Bazı yetkililer, 8. Asliye
Ticaret Mahkemesi kararına
karşı yeni kampanyalar açıl-
masmın, Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı'na gazeteler hak-
kında tazminat davası açma
ve soruşturma açma hakkı
getirdiğine dikkat çekiyor-
lar.
bistan, Libya gibi bazı ül-
kelerin de bu kuruluşlara
yardım adı altında yüklü
para verebileceği endişesi
yayguı.
Türkiye ve Avrupa'da
meydana gelen her olayda
paratoplayanbu öTgütkrm
milyarlarca marklık mal-
varlığına sahip olduklan
hesap ediliyor.
Bunlann başmı çeken İs-
lam Toplumu Milli Gö-
rüş'ün Avrupa'da taşınmaz
malvarlığınm, bir milyar
markın üzerinde olduğu
belirtiliyor.