Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 EYLÜL 1999 SALi CUMHURİYET SAYFA
kultur@cumhuriyet.com.tr 15
Galeri Apel'de resimden seramiğe, fotoğrafik enstalasyondan videoya, çeşitli anlatım biçimleri bir arada
Konukseyerlik bağLamında 'sokak'
Yrd. Doç. Dr. AYŞEGÜL GÜÇHAN
Yeditepe Üni. Güzel Sanatlar Fat
Galen Apel Altmcı Uluslararası Sanat
Bienali ile eşzamanlı olarak yıne bır tema-
lı sergiyle sergi sezonunu açıyor "Sokak".
Me\ İutAkyıMız. Sefim Cebeci. Sakine Çü,
Inci Eviner, Can GökniL Şirin İskit, Suzy
Hug- Levy. Ne\zat Sayıa, Emre Zeytinoğ-
lu veMüşerref Zcytinoğhı'nun katılımıy-
la gerçekleşen sergi 14 Eylül-13 Ekım ta-
rihleri arasında tstanbullu izleyıciyle bu-
luşuyor.
Serginin koordinatörü Nuran Terrioğ-
lu'nun sergıye çerçeve oluşturan sokağın
koordinatlanru Faik Paşa, Çapanoğlu ve Ce-
zayır sokaklanna açılan Hayriye Caddesı
olarak belirlediği, -kı. burasi Apel Gale-
ri'nin yer aldığı caddedır- sergıye sanat-
çılartuval resminden seramiğe. fotografık
enstalasyondan videoya, çeşıtlı anlatım
biçimlen ile yanıt veriyorlar.
Suzy Hug-Levy iç ve dış mekânın smır-
larını sorgulayan çalışmasında. kımhkten
anndırdığı fıgürlen birer devinı içinde
dondurarak salt sokağın değil. devıninın
öz niteliği konusunda da izleyıcıye soru-
lar sordurmayı denerken, galeri içerisine
ördüğü du var ve bu duvann. karşısına yer-
leştırilmış aynaya düşen yansımasıyla Sa-
kine Çıl, galeri içinde gerçek bır sokak
kurmayı deniyor. En geleneksel malzeme
ile çağdaş. bir iş gerçekleşhren ve yapımın-
da ateş tuğlası kullandığı duvan bır mıma-
ri öğe olarak düşünme>ıp bır duvar gaze-
tesi gibi niteleyen Çıl. duvann mülkiyeti
koruyan niteliğindense iletışimsel yönü-
nü öne çıkanyor. Duvar kavramı üzerine
bir de incelemesı bulunan sanatçı, smırla-
ma ışlevı tarih boyunca vurgulanan duva-
nn 196O'lı yıllarda graffiti ile yaşayan bır
organızma haline gelişi üzennde duruyor
ve Bastil'in duvarlannın yıkılmasıyla baş-
layan Fransız Ihtilali'nden Berlin Duva-
n'nın yıkılmasına uzanan tanhsel çızgı
içerisinde kazandığı simgesel değeri kul-
laruyor.
Sokaktaki alanlar ve' içerf
Emre Zeytınoğlu'nun "Lavabolar \e
Metro Haritası" adlı fotografık yerleştır-
mesi(140x300cm)sokakkavramını ya-
tay ve dikey / düşeyde irdeleyen bır yapıt.
Sokak ilk anda "dışan" kavramını çagnş-
tırmakla birlikte, bu çağnşımın çok da ke-
sin biraçıklaması olmayışı noktasından ha-
reket eden sanatçı. "özd alanlar" ile "dt-
şan/kamusal alanlar" arasındaki aynmın
da yalnızca "ev" ve "sokak" çerçevesm-
de açıklanamayacağı görüşünde. Kamu-
sal alanın insanlann demokratik bir or-
tamda, bıreysel özelliklenni özgürce bir-
birlerine sunacağı ve bu özellikJen yeni so-
nuçlar çıkarmak için kullanacaklan bir
yer olmayıp daha çok, bir devlet erkinin,
• Nuran Terzioğlu'nun koordinatörlüğünü üstlendiği sergide Emre Zeytinoğlu,
'Lavabolar ve Metro Haritası' adlı fotoğrafik yerleştirmesiyle sokak kavramını irdeliyor.
Suzy Hug Levyiç ve dış mekânın sınırlannı sorgulayan çalışmasında, salt sokağın değil,
devinin öz niteliği konusunda da izleyiciye sorular sordurmayı deniyor. Müşerref
Zeytinoğlu, kolayhkla insanın metaforu olabilecek sokak köpeklerini gözlemliyor.
ıdeolojisınin, kapalı bır cemaat yapısının,
kültûrel ya da sınıfsal davranış biçımleri-
nin uygulandığı ve yansıtıldığı alanlarbü-
tünü olarak algılanması gerektiğıni savu-
nan Emre Zeytinoğlu, bu yönüyle sokak-
taki söz konusu alanlann, "dışan" olmak-
tan çok, "içeri" kavramını banndırdığını
savlıyor.
Kant'ın Ebedi Banş Üzenne Üçüncü Be-
lırleyıci Madde adlı metnini çıkış noktası
olarak alan Jacques Derrida'nın "konuk-
severük" kavramı analızlen üzennde du-
ran Zeytinoğlu, volcunun özgürlüğünü ko-
nu edıniyor ve "hoşgeldiniz" ıfadesıyle
karşılanan kışmin. aslında. yeni bir erk'in
etkisi altına gırışını sorunsallaştınyor.(l)
"Konukseverlik"kodunun. "kabuletmek"
ve "kendi mülkünde ağırtamak" yan an-
lamlannı ıçerdiğı göz önünde bulundu-
rulduğunda. kurallan ev sahibi tarafından
belirlenen bir tür ıktidar olarak algılan-
masının kaçınılmazhgı ortaya çıkar. Bu
iktidirı kırmak içın sanatçının önerisi.
alanlar arasında varolan sınırlan kat ediş
anını, bu alanlar arasında yapılacak yol-
culuklan, insanın kendi alanından çıkış
ve geri döniiş durumunu, sınırlann birer
"çngP olarak sağmdaki ve sohındaki alan-
lardan nasıl aynlabildiğini de gündeme
getirme gerekliliğı olarak özetlenebilir.
Bu hareketlerin, insanlann kendi kımlık-
lerinı terk etmelen ve demokratik ılişkı-
leri daha gerçek biçımde yaşamalan an-
lamına geldiğmi behrten Zeytinoğlu, böy-
lelılde ilişkilerde "konukseverler" olma-
yacağı gıbi. "hoşgeMiniz" sözünü kullana-
cak kimsenin de bulunamayacağmı savu-
nuyor.
Aynca, sokağı enine genışleyen bır alan
olarak görme alışkanlığmı da gözden ge-
çırmeyı öneren sanatçı, kentın. üzerinde du-
rulan toprak parçasının sınırlanndan ıba-
ret olmadığını ve böyle bir düşüncenin
kenti, yalnızca toprağın en üst katmanıy-
la ve bu katmanın oluşum zamanıyla al-
gılamak olacağını savunan çalışmasıyla
bu kez Gabriella Baptist'e göndermede
bulunuyor. Kentın alt katmanlanndan ol-
duğu denlı, kentin gökyüzünden de söz
etmeyi bırzorunluluk olarak ortayakov an
Zeytinoğlu, bireyın, alt katmanlann kül-
tûrel binkimiyle, gökyüzüne açılan uydu
antenlerin kanşımının merkezinde durdu-
ğunu imlıyor. tşte, "LavabolarveMetroHa-
rittsı" adlı yapıt tam da bu noktada. üze-
nne bastığımız kımlik alanlannın ve bu
alanlar arası (genellikle kimlık bozucu)
sınır çizgilerinin yer aldığı, ama aynı za-
manda da dıkey-düşey genişlemelere sa-
hıp olan, çok zamanlı, çok boyutlu uzam
kavramı üzennde kurulmuş bır çalışma.
Zamanlararası bir yolculuk
Kımlik alanlannı dikey-duşey hareket-
ler içinde görebıldiğımızde, bu geçış alan-
lannı çızgı kahnlığından kurtanpdaha ge-
nış alanlara yayma olanağına sahıp olaca-
gımızı savunan sanatçıya göre, bu geçış
alanlannın en önemlısi metrodur. Metro-
da, kimlık alanlannın terk edıldığinı ve o
mekânın yalnızca geçış amacıyla kullanıl-
dığını bıhyoruz. Metro bır bakıma ince
geçış çizgılennin alanlara dönüşmüş du-
rumuysa ve her şeyden önemlısi, ayağımı-
zı bastıgımız katmanın aitında yer alıyor-
sa, bu kımliksız alan aynı zamanda bizi za-
manlararası bır yolculuğa da çıkartıyor
demektır. Yani, dünün kutsal varhklan-
nın, atalann, eski kahramanlann ve bugü-
nün lağım yollannın ıçıne bir yolculuk...(2)
Yapıtın en küçük bırimı olan lavabo ise,
Roman Polanski 'nin yeni şeytanfılmi 'Dokuzuncu Kapı 'nin prömiyeri Fransa 'da yapıldı
Rahatsız edici birgerüimfüml
Kültür
Servisi -
Ünlü
yönetmen
Roman
Pobnsld.
kansının.
Charles
Manson'ın
satanist hippi
çetesi
tarafindan
öldürülmesinin
ve başyapıh
'Rosemarv'nin
Bebeği'mn 30 yıl
ardından çevirdiği
yeni şeytan Fılmi
'Dokuzuncu
Kapı'nın (La
Neuvieme Porte)
Fransa prömiyerini
gerçekleştirdı. Polanskı'nin
'Hitchcoockyen' olarak
değerlendırdiği filmın
prömiyerinde farklı kesimlerden
izleyiciler bir araya geldi.
Fransız Liberation gazetesi,
Dokuzuncu Kapı'nın klasikler
arasına gireceğini, ancak sinema
tanhinde delilik ve azami
saçmalığın fılmı olarak da adeta
bir atasözü niteliği kazanacağını
behrttı. Le Parisien, başanlı ve
rahatsız edici bir geriiim filmi
olarak tanıttı Polanski'nin son
çalışmasını. Tüm eleştinlerin
birleştiği nokta ise filmde bir
antıka kıtap tacinni canlandıran
Jofanny Depp'ın ne denlı başanlı
bir perfbrmans çıkarttığıydı.
Fransa ve Ispanya'nın mekân
olarak kullanıldığı ve bütçesi
Fransa tarafından karşılanan
fılm, lngilizce çekilmiş.
Dokuzuncu Kapı, Polanski'nin,
şeytandan hamıle kalan bir
kadının öyküsünü anlattığı 1969
yapımı Rosemary'nin
Bebeğfnden bu yana şeytan
temasmı işlediğı ılk film. Aynı
yıl Polanskı'nin bebek
beklemekte olan eşı Sharon Tatc.
Charles Manson'ın şeytana
tapan hippilerden kurulu 'ailesi'
tarafindan öldürülmüştü.
Dokuzuncu Kapı'da ise Johnny
Deep'in canlandırdığı Dean
Corso büyük bir ustalıkla az
bulunan kitaplann izini sürüyor
ve onlara sahıp olrnak ıçm
elınden geleni yapıyor.
Müşterilerinden biri olan Boris
Balkan zengin bir
koleksıyonerdir. Corso'yu
şeytansal ruh çağırma aymlerinin
son iki el yazması örneğıni
bulmakla görevlendirir.
Gölgenin Dokuz Kapısı adını
taşıyan bu eser 17. yüzyılda
karabüyü yapmak için din diri
yanan bir basımcı tarafindan
yazılmıştır. Araştırmaya
başladıktan sonra birçok ceset
ortaya çıkmaya başlar. Sonralan
doğaüstü yeteneklen olan bir
genç kız tarafindan ızlenmeye
başlanır. Eleştirmenler
Polanski'nin yeni filmine geçer
not verdi. Dean Corsa'yı
canlandıran Johnny Depp, güzel
ve çıplak bir kadın olarak
görûnen şeytanı, Polanski'nin,
ikıncı çocuklan Elvis'i fılmden
hemen önce dünyaya getıren
yeni eşi Emanuelle Seigner
canlandınyor. Eleştirmenler
Rosemary'nın Bebeğı'yle
Dokuzuncu Kapı arasında,
özellikle de Polanski'nin şeytana
tapınma konusuna yakJaşımı
açısmdan paralellik olduğunu
belirtiyorlar. Polanskı'nin
satanist ayinleri 'saçma ve
gülünç bir parodi" olarak
yorumladığı görüşündeler.
Polanski de Figaro gazetesine
yaptığı açıklamada, şeytanın
kesinlikle bir kurgu olduğuna ve
insanlar tarafindan kendi
gûnahlannın bir özrü olarak
kullanıldığına inandığını
söylüyor.
Emre Zeytinoğtu "Lavabolar ve Metro
Haritası" (yanda)yapıtırKİa sokakkavra-
mını irdelerken, Müşerref Zeytinoğlu
soka^ferkhaktörkTİrugadernliyor(üs«E)
dennine bir hareketın çağnşımmı gerçek-
leştirdiği gibi. çeşitli amaçlar için kulla-
nılan sıvılann alt katmana gönderimini de
sağlamaktadır Böylelikle, bugünün lağı-
mı ile derimne hareketın çağnştırdığı alt
karman objelen arasındaki bağdan söz
eden yapıtta her lavabo bır metro istasyo-
nunun kapısı olarak düşünüldüğünde, fark-
lı sıvılann birbinne kanşarak aşağı doğru
sürekli bır hareket (alt katmanlara aktanm)
çağnşımı hiçbir zaman kesilmeyecektir.
Müşerref Zeytinoğlu'nun "Sokak" ser-
gısı içın gerçekieştırdıği video-enstalasyon
ise bıçim olarak öncekı çahşmalanndan
farklıhk göstermekle birlikte -sanatçının
video enstalasyonu ilk ve son kez Anka-
ra Urart Galeri'de ReyyanSonnıncuoğlu ile
birlikte gerçekleştirdiği "Kirlenirken" ad-
lı yapıtında kullandığı bıluııyor- ıçerik ola-
rak sanatçının genel tavnyla uyum içinde.
Kariyerinin başlangıcından bugüne değin
gerçekleştirdıkleri anımsandığında, "bir
toplumsal gözfemd" olarak nitelenebile-
cek olan Müşerref Zeytinoğlu bu kez so-
kağın "farklı" aktörlerinı gözlemliyor.
Gözlemlediğı aktörler ise, kolaylıkla insa-
nın metaforu olabilecek sokak köpekleri.
Sanatçının önceki çalışmalanndaki meta-
fonk anlatım düşünüldüğünde, bu çıkanm
anlam kazanıyor.
Iktidar karşrthğı
Mekân olarak Istanbul'unkalatalıkcad-
de ve sokaklannın ("dışansı") seçildiği
yapıtın merkezinde "kentiçindeköpek" ve
"sürekli yer değiştiren köpek" kavramla-
nnın durduğu söylenebılır. Bır
— — ^ ^ öykü üzerinde temellenme-
yen ve minimal bır anlatım
dılıne sahip olan yapıt, sokak-
taki canlmın, sokağın sahibi-
nı. ıktidan görmezlikten ge-
lışı üzenne ıronik bır bakış
açısından okunduğunda ıkti-
dar / mikro ıktidar karşıtlığı
üzerinde kurulu gibi duruyor.
Gaston Bachelard'ın, ben-
zersiz yapıtı "Mekânın Poeti-
kası"nda savunduğu dışan ve
içerinin "gelgit'' diyalektiğı-
nin geometrisinın, onu eğre-
tıleme alanlannataşıdığı an tı-
kanıp kalma olgusu, Müşer-
ref Zeytınoğlu'nun yapıtını
okurken izleyiciye yön göste-
rebilir. Dışan ve içeri terim-
lerinın birbiriyle bakışımsız
sorunlar ortaya koyduğunu
savunan Bachelard, içerinin
somut, dışannın engin oluşu-
nun bu iki terimi karşıtlaştır-
mayıp, içeri ve dışan diyalek-
tiğmi sonsuz ince aynnılarla
çoğaltıp farklılaştırdığıru öne
sürer. (3) Çalışmanın aktörle-
n olan sokak köpekleri ye-
mek, içmek, uyumak, seks
yapmak gibi -insanlarla ortak
olan- işlevleri kamusal alan-
da, sokakta yerine getirirken
videoya alınmış. însana göre
kamusal olan, köpeğe göre
hem kamusal. hem de özel bir
alansa, doğaya ait olan, fakat
ait olduğu doğa yok edilen
köpekle, kûltüre ait olan ve
doğayı yok eden insanın ıç ve
dış uzamlannın sının nerede
başlamaktadır, ya da böyle bir
sınır var rrudır? Köpeğin, "so-
kaldannda"dolaşrnasını "boş
gören" ıktidar sahibi insanın,
ona Derridacı anlamda "hoş
geklin" derneye hakkı var mı-
dır? Bu sorunun yanıtını bil-
miyoruz; bildiğirniz bir şey
varsa, o da mekânı kodlayan
iktıdara karşı, her yeri tanı-
dık olarak kabullenen köpe-
ğin mikro-iktidannın sınırla-
n yok sayan özgürlükçü tav-
nnın kutsandığı: Ama içimiz-
de, sınır yoktur artık! (4)
(1) Jacques Derrida, Konuk-
sev(-er / -mez)lık, s.51. (Yay.
Hazırlavan) FentaKeskin-Onay
Sözer, Pera, Peras, Poros. Is-
tanbul: Yapı Kredi Y, 1999.
(2) GabrieDa Baptist, "Başk*-
smın Keoti". Y.a.g.y.. ss.122-
123.
(3)Gastoo Bachebrd, Mekânın
Poetikası. Çev.: Aykut Der-
man tstanbul: Kesıt Y, 1996,
s. 229.
(4) Tardieu'den alıntılayan
Gaston Badıebrd, a.g.y, s. 228.
Saim Akçıl, 18 Eylül'de Almatfda
konser yönetecek
• Kültür Servisi -
Mimar Sinan
Üniversitesi Devlet
Konservatuvan öğretım
üyelerinden Prof. Saim
Akçıl. 18 Eylül'de
Kazakistan Devlet
Akademisi solistlerinin
katılacağı sezonun
açılış konserini
yönetmek üzere
Almatı'ya davet edıldı.
Italyan solistlerin de
katılunıyla
Mendelssohn'un
keman-piyano konçertosunun seslendirileceği
konserde aynca Çaykovskı, Ulvi Cemal Erkın ve
Nikos Skalkottas'ın eserleri de yorumlanacak. Akçıl,
Kazakistan ve Özbekistan'da vereceği diğer
konserlerde program değişikliği yaparak Türkiye ve
Yunanistan'daki depremlerde yaşamını yitirenler için
Mozart'ın Requıem'ini seslendirmeyi planlıyor.
Efsanevi münsyen ivioondog'
Almanya'da öhlü
• MUENSTER(AFP)- Amenkan müziğinin
efsanevi adı Louıs Hardın, takma adıyla 'Moondog',
Almanya'nın Muenster kenrinde yaşamını yitirdi. 26
Mayıs 1916'da Kansas eyaletinin Marysville kentinde
dünyaya gelen Hardın, henüz 16 yaşındayken
geçirdiği bir kaza sonucunda görme yetisini kaybetti.
Sanat yaşammın en başlannda ticari amaçlı müzik
yapmaktan kaçınarak yalnızca müzığinı gelıştırmeye
odaklanan Hardin'in profesyonel sahne yaşamına i
atılması l%O'ı buldu. Klasık müzik. caz ve rock'ı '
Kızıldenli ezgileriyle başanlı bir şekilde bir araya
getiren sanatçının en başanlı albümlennden bin olan
'Moondog' (1%9), ona yaşamı bo>r
unca taşıyacağı
lakabı armağan etti. 1970'lenn sonunda kariyerini
Avrupa'da sürdüren sanatçı, 198O'lerde>eniden ı
parlamaya başladı ve tsviçreli şarkıcı Stephan
Eicher'la birlikte 'Guggisberg' adlı bir albüm vaptı
Charlıe Parker'ın yakm dostlanndan biri olan '
Hardin'in parçalan daha sonralan Janıs Jophn'den ;
Stereolab'a ve Kronos Dörtlüsü'ne kadar pek çok ünlü '.
şarkıcı ve grup tarafindan yorumlandı. Paul Simon'ın
da kendine örnek aldığı müzisyenlerden biri olan
Hardin, son olarak 1991 "de "Sax Sax for a Sax" ve
1996'da 'Big Band' adlı aJbümlen yaptı. Sanatçının
ağustosta Fransa'nm Arles kentinde gerçekleştirdiği
son konserin kaydı ise yakında satışa sunulacak
Uğur Seyrekln heykel sergisr
• Kültür Servisi -
Uğur Seyrek'in heykel
sergisi Ankara'daki
Vakko Sanat
Galensı'nde sürüyor.
Sanatseverler,
Seyrek'in yapıtlannı 2
Ekim'e kadar görme
olanağını bulacaklar.
1958yılmdaDenizli'de
doğan sanatçı,
yaşamını 1981
yılından bu yana
Almanya'da
sürdürüyor. Heykelin
yanı sıra dans,
koreografı ve resimle
de ilgilenen Seyrek,
1985'ten beri Almanya
ve Türkiye'de kişisel sergiler açıyor, karma sergilere
katıhyor. (0312-425 22 85)
Toronto FHm Festivalj'nin
açılışmda hükümete protesto
• TORONTO (AFP) - Kanada'nın Toronto kentinde
düzenlenen Toronto Film Festıvalf nin geçen
perşembe gerçekleştirilen açılışının başrollerinde
sinemacılar değil, hükümeti eleştıren protestocular
vardı. Kanadalı ünlü yönetmen Atom Egoyan'ın
'Felıcia's Journey' adlı filmıyle gerçekleşen açılış
töreninde, yaklaşık 50 kişiden oluşan bir topluluk.
törenın yapıldığı Roy Thoson Salonu'nun önünde
oturma eylemi yaparak pankart açtı. Ontario
eyalerınde uygulanan sosyal ve ekonomik
politikalan protesto eden grup, geleneksel festival
kortejınde de kargaşaya yol açtı. ÖzellikJe
'Hollyvvood'a geri dönün' yazılı bir pankart
dikkatlen çekti. Festivalın ağır toplanndan olan
Atom Egoyan ise, protestoculan destekledığini
söyleyerek herkesi şaşırttı. Açılış gecesinde sahneye
çıkarak Ontario Başbakanı Mike Harris'e, sosyal
reformlara köstek olmaya bir son vermesi için
çağnda bulunan Egoyan, Felicia's Journey adlı
fılmını de uyuyacak bir yen olmayan bütün ınsanlara
adadı. 310 filmin gösterileceği Toronto Fıhn
Festivali'nde 70 fılm prömiyerini yapacak.
Çocuk Hakları Okulu 20
Kasım'da açılıyor
• Kültür Servisi - Çocuk Vakfi, 4 Ekim 1999 Dünya
Çocuk Günü'nde açılışını gerçeJdeştireceği Çocuk
Haklan Okulu'nun açılış tarihini deprem felaketi '
nedeniyle 20 Kasım'da kutlanacak olan Dünya .
1
Çocuk Haklan Günü'ne erteledi. Çocuk Vakfı
Başkanı Mustafa Ruhı Şirin, depremden zarar gören
çocuklann her türlü sosyal ihtiyaçlannın i
karşılanması içın çalışmalannı sürdürdüklerini
belirtti. Çahşmalann 31 Arahk'a kadar devam •
edeceğini söyleyen Şirin, Türkiye Gönüllü Çocuk
Dostlan ile deprem bölgesinde düzenledıkleri "
etkinliklerin çocuklann acılanm hafıfletmesini c
umduklannı dile getirdi. *
Sessiz sinemanın yıldızı
Ctiili Bouchier öldü
• LONDRA(AFP)-Ingiliz sessiz sinemasının
ünlü ismi Chili Bouchier, 89 yaşmda öldü. 'The
Blue Danube', 'Ebb Tide' ve 'Murder in Reverse'
gibi fılmlerle üne kavuşan sanatçı, ünlü milyarder "
Hovvard Huges'un yaptığı evlenme teklifini
reddederek dikkatleri üzerine çekmişri.Asıl adı
Dorothy Irene Bouchier olan sanatçı, Harry Mılton
;
ve Peter De Greef adlı aktörlherle ve Avusturalyalı
film yönetmenı Bluey Hill'le evlilik yapmıştı
Zeyfinburnu Musiki Derneği'nde
yenidönem
• Kültür Servisi - Zeytinburnu Belediyesi Musiki
Derneği, yeni dönem çalışmalanna 4 Ekım'de
başlıyor. Vedat Çetinkaya'nın yönetiminde
gerçekleşinlecek olan dersler Pazartesi ve Çarşamba
günleri 18.00-20.00 saatleri arasında Zeytinburnu
Belediyesi Atatürk Kültür Merkezı'nde yapılacak. ;
Aynntıh bilgi almak isteyenler 0212 558 89 83
numaralı telefonu arayabilirler.