25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 EYLÜL 1999 PAZAR HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Yazarımız Ali Sirmen yıllık iznini kullanıyor. Bu nedenle yazılarına bir hafta ara veriyor. Turkiye İnsan Hakları vakfı 'İşkenceciye af toplumsal banşa darbe' ASUMAN ABACIOĞLU İZMİR- Işkence gören kişilenn tedavısi için uğ- raş veren Türkiye tnsan Haklan Vakfı, (TÎHV) "işkencecilerin afledilme- stoe" tepki gösterdi. TlHV îzmir Temsilcisi Prof.Dr VeH Lök, Başba- kan BûJent Ecevit'e mek- tup yazarak "İnsanlığa karşı suç işlemis olan iş- kencecilerin, ceza indiri- mi yoluyla dahi olsa, hiçbir şekilde affedilme- mesini talep ediyorum" dedi. 'Af Yasası değlşsln' " TlHV Izmir Temsilcisi Prof. Dr.Veli Lök, AfYa- sası'nın bu haliyle kabul görmesmın, kendısine, "işkenceyi savunan ve iş- kenceye imkân tanıyan . bir devlet ve toplumun , üyesi ouna" nitelıği yük- leyeceğini, kendısını. "adaiete ve insanlık de- ğerierine yönelik işlenen birsuçunortağı halinege- tireceğüû" belırterek "Sa- hip çıknğun insanlık de- ğeıieri ve onnrum. bu su- ça ortak olmamı engeüi- yor* görüşüne yer verdı. Işkencenin insanlarda yarattıgı olumsuz sonuç- lann giderilmesi ve ışken- cenın msanlığın yaşamın- dan topyekûn çıkartılma- sı için 1986 yıhndan bu yana İnsan HakJan Der- neği Izmir Şubesi "lşken- ceveCezaevleri Komisyo- nu Başkanı", tzmır Tabıp Odası "Muayene ve Ra- por Komisyonu Başkanı", Türkıye İnsan Haklan Vakfi Izmir Temsilcisi olarak, ulusal ve uluslara- rası düzeyde mücadele veren Prof. Dr. Veli Lök, Af Yasası'njn "işkenceci- lerin affi" bölümüne yö- nelik eleştirilenni bir mektupla Başbakan Bü- Ient Ecevit'e iletti. Af Yasası'nı, "bütün yönleriiletartışmalıveçtf- te standartü, evrensei hu- kuk normlanna a>kırı, toplumsal banş fikrinin öziine ters. suça teşvikedi- ci ve toplumdaki hak ara- ma bilincini geriletici. ada- let duygusunu ise yarala- yra" olarak nıtelendiren Prof. Dr. Lök, "İşkence herşeyden önceinsanhgın tentel değerierine yönelik bir suçtur. Bu nedenle, dünyanuı neresinde oJur- sa olsun işkence suçlulan . hiçbir hükümet ve devlet taraftndan affedilemez. Bir genel af uygulaması hiçbir şekiide temel hak ihlallerinin sorumlulannı kapsayamaz, kapsama- malıdır"' dedı. EvTensel hukuk ilkele- n açısından, devlet ve hü- kümetlerin. tûzelkişilik olarak ancak "kendfleri- ne karşı islenmiş suçlan" affedebıleceklenni. "ken- dilerinden kaynaklanan suçlan" ıse affedemeye- ceklerinı kaydeden Lök. "Hükümeder, kişinin td- şiye yöneiik isJediği suçla- n, mağdurun iradesine ve duygulanna rağmen af- ferme vefkisini, genel bir toplumsal konsensüs ol- madığı sürece, kendilerin- de bu denli rahat bulama- mahdıriar. Aksi durum, bireylerin adalet ihtiyao nı karşılamaz, ku-gınûk ve güvensizh'k duygulan oluşturur. Bu da bir bü- tün olarak kamu vicdaıu- nın \ ara almasına ve top- lumdaki adalet duygusu- mın zedelenmesine yol açar" görüşünü savundu. cezaevlerinln durumu TtHVTedaviveReha- bilitasyon Merkezi'nin 1998 Raporu'nda, ceza- evlerinde mahkûmlann karşı karşıya kaldığı olumsuz koşutlarirdelen- di. Raporda temel sağlık hizmetlerinın yetersizlıği- ne işaret edildı. Rapora göre. TlHV'ye başvuran tutuklu ya da hükümlüler- den yüzde 86'sı beslenme, yüzde 85'i bannma, yüz- de 86'sı hijyen, yüzde 79'u iletişim, yüzde 88'i sağlık hizmetleri, yüzde 61'ı havalandırma ve sportif faaliyetler, yüzde 74'ü yazı11 ve görsel eser- lerden yararianma koşul- lan, yüzde 90'ı sevk ko- şullan açısından kaldıkla- n cezaevlerini kötü olarak değerlendırdi. Rapora göre, sağlık hizmetlerinden duyulan rahatsızlıklar arasında. sağlık hizmetine ulaşma- nın güvenlik gerekçe gös- terilerek engellenmesi, insani olmayan koşullar- da muayene ve tedavi ol- maya zorlama önemli yer tutuyor. İHD ayrımsızgenel afistedi tnsan Haklan Derneği (İHD) tstanbul Şube Başkanı Avukat Eren Keskin, tutuklu ve hükümlü çocuklann da yararlanabildiği aynmsız genel af istedi. tHD İstanbul Şubesi'nden bir grup tutuklu ve hükümlü yakuuyla Bakırköy Çocuk ve Kadın Tutukevi öniinde yaphğı basın açıklamasında, Türkiye'de yargının bağımsız olmadığını arük yüksek yargı organlanrun en üst kaönda bulunan hukukçulann da dile getirdiğini belirten Keskin, "Gözaltı sürelerini bu topraklann batısında ayn, doğusunda ayn düzenleyen, infaz sisteminde adli suçlu-siyasi suçlu ayrunı yapan, birçok aynmcıhğı içinde besleyen sistem, doğal olarak adil kararlar üretemiyor" göriişünü savundu. Hükümefin, ' hazuiadığı af yasa tasansının siyasi içerikli cezalan kapsamadığını kaydeden Keskin. "Oysa suçu üretenin toplumsal sistem olduğu gerçeği, aynmsız bir genel affin, hükümetin sorumluluğu olduğunu göstermektedir" dedi. (KADER TUĞLA) Toplum, 12 Eylül darbesinin üzerinden 19 yıl geçmesine karşın sonuçlanndan hâlâ kurtulamadı Türkiye faşist darbenin etkisiııde ALPERTURGUT Bilim adamlan. hulcukçular, emek ör- gütleri, üniversiteler, bugün hâlâ Türki- ye 'yi derinden sarsan, ülkeyi geriye gö- türen. toplumsal muhalefeti susturan, binlerce aileyi acıya boğan, anayasa, YÖK ve DGM gıbi yasalan ve kunimla- nyla günümüzde de tartışılan 12 Eylül ve onun getirdıği ruh halinden kurtulma mücadelesi venyor. Türkiye, 12 Eylül 1980 günü tanıştığı ve bugün de o dönemin ürünü kurumlar- la yaşamaya devam ettıği karanlık ve bas- kıcı uygulamalar nedeniyle çok şey kay- betti. Darbeyle birlikte. siyasi parriler, sendikalar, dernekler kapatıldı. Cezaev- leri dolduruldu, işkenceler, baskınlar, ka- yıplar, yargısız infazlar, idamlar, faili meçhuller çığ gıbi yayıldı. Aydınlar, hu- kukçular. sanatçılar. öğretim üyeleri, öğ- retmenler, ögrencıler, emekçiler tüm top- lumsal muhalefet susturuldu. Tutuklu ve hükümlüyakınlannın çocuklan ıçm ger- çekleştirdiği protesto gösterileri ile Toplama kampianna dönen" cezaevle- rindeki açlık grevleri ve ölüm oruçlan eylemleri dışında 12 Eylül'ün baskıcı yö- netimine karşı çıkılamadı. Apolitik ku- şaklaryaratıldı. örgütlenme rafa kaldınl- dı, şeriatçılann ve çetelerin önü açıldı. 12 Eylül'le çok şey değlştl Yaşarmn heralanım kapsayan baskı ve şiddet politikalanmn en büyük payını solcular alırken MHP lıderi Alpaslan Türkeş'in, "Biz içerde, fıkirierimiz ikti- darda" sözleriyle altmı çizdigi gibi ülkü- cüler de 12 Eylül'ün gerçek yüzüyle ta- nıştı. 12 Eylül yönetimi, solcularla ülkü- cüleri aynı koguşlara koyarak "Kanşür, banşnr" politikalannı hayata geçirdi. Bazı ülkücüler, "Biz devlet için mücade- le ettik. Karşüığında cezaevleri, işkence hattaidanüacezalandınlıy ornz" diyerek tepkı gösterdıler ve MHP'den aynlarak BBP'yı kurdular. 12 Eylül'ün karanlık yüzüyle karşılaşmayan şeriatçı tehdit ise büyüyerek ve gücüne güç katarak bu- günkü durumuna geldı. Islamcılann yük- selmesinde 12 Eylül yönetiminin de ro- lü vardı. Nakşibendi TurgutOzal'ın ve o- nun partisi ANAP'ın 1983'te başbakan- lığa getirilmesiyle tarikatlann örgütlen- mesi hız kazandı. 12 Eylül'ün ardından kadroiannm büyük bir kısmını yurtdışı- na çıkaran ve 1984'te başlattığı silahlı saldınlan günümüze dek sürdüren PKK de 12 Eylül karanlığından Güneydo- ğu'daki cezaevleri dışında etkilenmedi. 12 Eylül'le birlikte enflasyon yüzde 70'lere işsizlik de yüzde 22'lere ürman- dı. Gelir dağılımında ücretlilerin payı yüzde 14'lere, tanm kesiminin payi yüz- de 12'lere düşerken sermayenin payı yüzde 74'lere yükseldi. Sendikal örgüt- lenme, toplusözleşme ve grev haklan uluslararası normlara ve ILO standartla- nna göre büyük ölçüde budandı. Top- lusözleşme ve grev hakkı sembolik hale getirilirken birçok işkolu grev kapsamı dışına çıkanldı. Yüz binlerce işçinin sen- dikal gücü DİSK, 11 yıl kapalı tutuldu. Safıneye mafya ve çeteler çıfctı En iyi şekılde yöneticilerinin "Besle- meyelim asahm" ve "Benim memurum işini bilir" sözleriyle anlatılan 12 Eylül karanlığı, rüşvetçiler, hayali ihracatçılar, karaborsacılar, kara para ve uyuşrunacu tacirlerinin hâkimiyetine yol açtı. Top- lumsal muhalefetin susturulmasının ar- dından önü açılan çeteler ve organize suç örgütleri, "koİayparakazannuyı", "ran- ü" ve "köşe dbnmeciliği'' Türkiye'nin gündemine oturttu. Darbe süreciyle bir- likte eleştiri ve muhalefet ıstemeyen 12 Eylül yöneticilen, basm kuruluşlannı susturma yolunu seçti. 13 büyük gazete için dava açıldı, 400 gazetecınin ceza- landınhnası istendi, 40 ton yayın yakıl- dı ve 3 gazeteci öldüriildü. 12 Eylül'ün ardından 1 miryon700bin kişi fışlendi. Gözaltına alınan 650 bın ki- şiden 229'u gördüğü işkenceler sonucu yaşamını yitirdi, çok sayıda kişi sakat kaldı. Tam 210 bin dava açıldı, 100 bin kişi örgüt üyeliğiyle suçlandı, 60 bin ki- şi cezaevine gönderildi. Mahkemeler. 517 kişi hakkmda idam karan verdi. 308 kişinin dosyası, idam karannın onaylan- ması için Meclis'e gönderildi. Aralann- da 17 yaşındaki Erdal Eren'ın de bulun- duğu 49 uısan idam edildi. Zincirbo- zan'da 16 politikacı, 2 Haziran 1983'ten 30 Eylüi 1983'e dek zorunlu ikamete ta- bi tutuldu. İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇÎN 12 yaşındaki H. Ibrahim Okkalı'ya işkence yapan polislere verilen cezalara onay Içişleıi'nden işkence tazıııiııatı istendi NECATİAYGIN tZMtR -12 yaşındaki Halil tbra- himOkkahya işkence yapan polis- lere verilen cezalar Yargıtay 8. Ce- za Dairesi'nce onaylandı. Karann kesinleşmesi üzerine Okkalfnın avukatı Arif Ali Cangı, Içişleri Ba- kanlıgı'na başvurarak 3 mılyar hra manevi tazminat talebinde bulundu. Avukat Cangı, ıstenen paranın 60 gün içinde odenmemesi durumunda Izmir ldare Mahkemesi'ne dava aça- cağını söyledi. Olay tarihinde 12 yaşında olan Halil fbrahim Okkalı, çalıştığı bu" ış- yeri sahibinin bankaya yatırmak üzere verdiği parayı çaldırması ve işyen sahibinin şikâyeti üzerine, 27.1.1995 tarihinde, Çmarlı Polis Karakolu'nda gözaltına alındı. Ok- kalı'ya gözaltında kaldığı süre için- de kârakolda görevli komiser trfan Demirel ile polis memuru Mustafa Yıunaz tarafindan işkence yapıldı. Koma halinde serbest bırakılan Halil Ibrahim Okkalı ailesi tarafın- dan Tepecik SSK Hastanesi'ne kal- dınldı ve 3 gün yoğun baknn teda- visinin ardından taburcu edildı. Baba Mehmet Yaşar Okkalı ile anne Ayşe Okkalı, işkenceci polisle- rin cezalandınlmalan için hukuk mücadelesi başlattı. Ailenin savun- manhğın! üstlenen Avukat Arif Ali Cangı, Banu Dalgıç Cangı ve Burcu Cangı, işkenceci polisler hakkmda dava açtılar. lzmır 2. Ağır Ceza Mahkeme- si'nde, bir yıl süren dava sonucunda mahkeme heyeti, sanık Başkomiser lrfan Demirel ile polis memuru Mustafa Yılmaz'a, TCK'nin 245. maddesine göre "efrada kötü mu- amele" yapmaktan 2"şer ay 15'er gün hapıs ve ceza süresince memu- nyetten men cezası verdi. Ancak ve- rilen cezalar750'şerbin lira para ce- zasına çevrilerek tecil edildi. Mahkemenin verdiği karara Halil Ibrahim'in avukatlan Yargıtay'a başvurarak itıraz ettiler. Dosyayı in- celeyen Yargıtay 8. Ceza Dairesi, sa- nıklann eylemlerinin, "efrada kötü muamele" değil. TCK'nin 243. maddesine göre "cûrümü söyletmek amacıyla işkence" yapmak olduğu- nu belirtti ve polislerin cezalandınl- malan istemiyle Izmir 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği karan boz- du. Izmir 2. Ağır Ceza Mahkeme- si'nde yapılan ıkinci yargılamada mahkeme heyeti, Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nin karanna uyarak sanık- lara 10'ar ay hapis ve 2'şer ay 5'er gün meslekten geçıci olarak uzak- laştırma cezası verdi. Mahkemenin verdiği bu karar Yargıtay 8. Ceza Daıresi'nce onaylanarak İcesinleşti. Avukat Arif Ali Cangı. işkencenin yargı karanyla kesinleşmesi üzerine, Halil Ibrahim ile anne ve babasının uğramış olduklan manevi zarar kar- şılığında Içişleri Bakanlığı'ndan 3 milyar lira istediklerini açıkladı. Cangı ve arkadaşlan, Içişlen Ba- kanlığı'na yaptıklan baş\oıru dilek- çesınde. "Yargrtay'ın onayı ile mü- vekkih'mize, kamu görevlisi olan sa- nıklar tarafindan hukuka ay kın ola- rak 'ışkence' yapıkuğı kesinlik ka- zanmışör. Mûvekldlimiz olay tari- hindehenüz 12 yaşmdadır. Bu yaşta- ki bir çocuğun kârakolda kötü mu- ameleye maruz kalmasu ruhunda kapanmayacak yaralara yol açacak, belki de tüm hayahnı etkileyecek ni- tetikte bir olaydır. Nitekim mağdur, bir poüs gördüğünde korkmakta ve geceleri uykusundan bağırarak uyanmaktadır. Müvekkilimizin gör- düğü işkence, beden bütünlüğünün kamu görevlileri tarafindan ağır bi- çimde ihlali niteliğinde olup mağdu- run çok büyük acı veiizüntü )ı aşama- sına yol açmışnr. Müvekldlimizle bir- likte anne ve babası da çocuklannın uğradığı insanlık dışı ey lem nedeniy- le çok büyük acılar çekmisrir'" de- nildi. Cevheri, Toptan ve Akçalı toplantıya katılmıyor DYP'nin aslanndan 2'nci Danca zirvesine veto ANKARA (ANKA) - İstanbul'da 14 Eylül 'de "Mer- kezSağuıGekceğrnin tartışılacağı toplantıya DYP'nin ağır toplanndan veto geldi. İlki eski Kocaeli Milletvekili İsmaü Amasyafa'nın Danca'da bulunan evinde gerçekleştinlen ve merkez sağ partilerden birçok siyasetçi ve bilim adamını bir araya getiren topJantımn ikinci perdesi olarak değer- lendirilen zirve, salı akşamı tstanbul Maslak'ta bulu- nan Princess Hotel'de gerçekleştirilecek. Amasyalı'tun evinde temmuz ayı sonuna dogru yapıîan ve kamuoyu- na DYP Kocaeli Milletvekili Meral Akşener'e atfen Genel Başkan Tansu Çiller'ı hedef alan açıklamalar özellikle DYP cephesinde büyük tepki toplamışü. Ismail Amasyalı, önderliğini yaptığı toplantının amacını "merkez sağın birteştirilınesine ddnük" ola- rak açıklarken DYP muhaleferinde etkin olan Necmet- tin Cevheri Köksal Toptan ve Rıza Akçah gibi isim- lerin zirveye katılmayacaklan ögrenildi. Tepkiler 12 Eylül'ün faturası hâlâ ödenîyor • Genel-lş Sendikası Genel Başkanı Ismail Hakkı Önal, 12 Eylül karanlığının toplumsal yaşamda yarattıgı depremin faturasının ağır biçimde ödendiğini ve halen de ödenmeye devam edildiğini söyledi. İstanbul Haber Servisi -DlSK'e bağlı Ge- nel-lş Sendikası Genel Başkanı Ismail Hak- kı OnaL bugünün 12 Eylül darbesinin 19. yıldönümü olduğunu anımsatarak - 12 Eylül darbesiyle gerçekleşen depremin artçı sarsın- ulannı toplum her gün vaşıyor" dedi. Önal. 12 Eylül karanlığının toplumsal yaşamda yarattığı depremin faturasının ağır biçimde ödendiğini ve halen de ödenmeye devam edildiğini savundu. 12 Eylül'ün, demokra- siyi ve siyasal özgürlükleri kısıtlayarak iş- levsiz hale getirdiğini kaydeden Önal, sen- dikal hak ve özgürlükler alanında getinlen kısıtlamalar ve yasaklann, sendikal hareke- ti kendi mecrasmdanuzaklaştırdığına dikkat çekti. DlSK'e bağlı Dev Maden-Sen Genel Baş- kanvekili Tayfun Görgün de, 12 Eylül dar- besiyle getirilen anayasa ve hukukun, işçi ve emekçiler aleyhine işlediğüıi bildirdı. Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV) Baş- kanı Ercan Karakaş da "Demokrasiiçin da- ha cesur olalım" başlığıyla yaptığı yazılı açıklamada, "12 Eylül darbesinden 19 >il sonra, ülkemizde halen 82 Anayasası'nın ve bu anayasaya paralel olarak çıkarulan temel yasalann yürürlükte olması son derece üzü- cü ve düşündürücü bir dunundur. Türkiye, 3. binyıla bu anayasa ve mevcut demokrasi anlayışry la girmemeUdir" diyerek laik cum- huriyeti savunan herkesin gücünü \e enerji- sini demokrasının eksiksiz hale getirilmesi için seferber etmesi gerektiğini ifade etti. Kültür merkezleri, dergıler, müzik, fotoğ- raf ve tiyatro topluluklan ile sanatçılar Ca- hit Berkay, Sadık Gürbüz, Onur Akın, Zu- hal Olcay, Haluk Büginer ve Nejat Yavaşo- ğuDan'nın da aralannda bulunduğu "Faşizm Karşıü Sanatçılar" ise tepkilerini. "12 Ey- lül'e nokta koymamn zamanı geuniştir. Biz- ler sorumluyuz. Ama sorumluluğumuz yo- bazlarm, faşistlerin. para babalannın göbe- ğine oturduğu bir Türkiye\w karşı degildir. Bider, eşit ve özgür bir Türkrye'ye karşı so- rumluyuz" biçiminde dile getirdiler. Açıİdamada şu görüşlere yer verildi: "21. yüzyıla 12 Eylül'ün utancıyla girme- ye Dİyetimiz yok. ANAP'ından VIHP'sine, CHP'sinden DSP'sine. D\ P'sinden FP'sine kadar hepsi memleketimize ihanet etmişier- dir. Kenan Paşa'sından Demirel ve Ecevit'ine vebugünkü tüm diğer iktidar sahiplerine ka- dar hepsi, 12 EylüTün devamcısı ohnuşlar- dır. 12 Eylül'ün 19. >ıhna girdigımiz şu gün- lerde memleketimizde yaşananlar, talihsiz- \jk ya da tesadüf degildir. Bu yaşananlann ar- dından açılan 'af gündemi, 12 Eylül'ün uzanosı degildir de nedir? Üstelik tüm bu karanhk tarihin ardından, o devleti küçült- me edebiyao yapanlar, şimdi de devletin te- mel fonksiyonlannı shil toplum üıisiyatifle- rine yamamaya kalknvriar. Kendi sorum- hıluklanndan yine kaçıyoriar." Özbudun, partilerin zaaflan yüzünden ortaya çıkacak yeni anayasanın, şimdikinden daha kötü olabileceğine dikkat çekti 6 Dalıa da kötü bir anayasa çıkahflir' uyarısı ANKARA (ANKA) - Yargıtay Başkanı'nın adli yılın açılışında gündeme getirdiği anayasa değişikliği konusunda siyasi partilerin "TBMM açıldığında hemen gündeme getirih'p değişim vapılsın" yaklaşımına karşın, hukukçular. bunun olanaklı olmadığını belırtiyor. Yüriirlüktekı anayasanın mimarlanndan Orhan Aldıkaçu, anayasanın tamamının değişimi için ihtilal ohnası gerektiğine işaret ederken, Bilkent Oniversitesi'nden Prof. Ergun Özbudun. değişimi yapacak partilerin öncelikleri yüzünden yeni anayasanın eskisini aratır nitelıkte olabileceğıni söyledi. Aldıkaçtı, anayasanın tamamının değiştirılmesı istemlerinı, "pespaye bir yaklaşım" olarak nitelendirerek, değişimin madde madde olması gerektiğini savundu. Aldıkaçtı, eleştirilenn o dönem koşullanmn dikkate alınarak yapılması gerektiğini belirterek "Toplum değiştikçe, kültür geüştikçe kaideleri befrkyen hukuk kurallannda değişim yapmak da kaçınılmazdır. Toplumun gefişmişUği anayasamn çağdaşnğı ile orannlıdır. Biz, çok safiyane düşünerek, o dönem koşullannda bu anayasayı hazzriamışük" dedı. Kendişinin de içinde bulunduğu Danışma Kurulu'nun hazırladığı taslaktaki 132 maddenin Güvenlik Konseyi tarafindan değiştirildiğini anımsatan Aldıkaçtı, daha sonra Avrupa Konseyi'nin de anayasayı incelediğini ve demokratik bulduğunu belirtti. Bilkent Onıversitesi Siyaset Bilimi Bölüm Başkanı Prof. Ergun Özbudun da anayasamn değişimi konusunda her kesimin fikir birliği içinde olmasının sevindirici olduğunu ancak uygulamada bu birliğin sağlanmasının olanaklı olmayacağını söyledi. Anayasaya alternatif daha iyi bir anayasanın çıkanlabıleceğinden endişe duyduğunu dile getireren Özbudun, "Af konusunda vanlan ozlaşma günün koşullanna uygun gerçekçi bir anayasanın yapılamayacağun da göstermiştir. Ziru. her partinin kendi öncelikleri var ve partilerin bu önceüklerin yaşama geçirihnesinde gösterdüderi zaaflan gördük. Yapılan pazarhklar sonucunda yasa öyle bir hale gekü ki, kimsenin içine sindiremediği bir ucubeye döndü. Aynı durumun anayasa konusunda da yaşanacağından kuşkum yok" dedi. Özbudun. anayasanın bütününün değil de, ilk aşamada en çok eleştirilen ve değiştırihnesinde herkesin fikir birliğine vardığı maddelerin değiştirilmesi üzennde çalışılması gerektiğini kaydetti. Aldıkaçtı ve Özbudun, anayasada yapılması gereken öncelikli değişiklıklen ise şöyle sıraladılar: # Yargı bağunsızhğnun sağlanması için gerekenler yapdmah. Hâkim ve Savcılar Yüksek Kuruhı'nun seçim ve işkyişini düzenleyen hükümlerin degJştirflmesi öngörübneh'. Yürüönenin bu kurum üstündeki etldsi kaldınlmah. 9 Anayasanın geçici 15. maddesinin 3. fikrası kakhrümahdır. Bunun kaldınlması ile 600 kanunun anayasaya uygunluğunun denetienmesi sağlanabihneiL • Sdayönetim ve OHAL durumlanndald kanun hükmünde karamamelerin anayasaya uvgunluğu konusunda 4nayasa Mahkemesi'nin denetleme yapabilmesini içeren hükümler getirilmelL • TBMM'ye af yetkisi verilmeK. • Memurtara sendikalaşma hakkı verümelL • Dokunuhnazhk kaknnlmalı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle