Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12 EYLÜL 1999 PAZAR
HABERLER
DÜNYADA BUGÜN
ALİ SİRMEN
Yazarımız Ali Sirmen yıllık iznini kullanıyor.
Bu nedenle yazılarına bir hafta ara veriyor.
Turkiye İnsan Hakları vakfı
'İşkenceciye af
toplumsal
banşa darbe'
ASUMAN
ABACIOĞLU
İZMİR- Işkence gören
kişilenn tedavısi için uğ-
raş veren Türkiye tnsan
Haklan Vakfı, (TÎHV)
"işkencecilerin afledilme-
stoe" tepki gösterdi.
TlHV îzmir Temsilcisi
Prof.Dr VeH Lök, Başba-
kan BûJent Ecevit'e mek-
tup yazarak "İnsanlığa
karşı suç işlemis olan iş-
kencecilerin, ceza indiri-
mi yoluyla dahi olsa,
hiçbir şekilde affedilme-
mesini talep ediyorum"
dedi.
'Af Yasası
değlşsln'
" TlHV Izmir Temsilcisi
Prof. Dr.Veli Lök, AfYa-
sası'nın bu haliyle kabul
görmesmın, kendısine,
"işkenceyi savunan ve iş-
kenceye imkân tanıyan
. bir devlet ve toplumun
, üyesi ouna" nitelıği yük-
leyeceğini, kendısını.
"adaiete ve insanlık de-
ğerierine yönelik işlenen
birsuçunortağı halinege-
tireceğüû" belırterek "Sa-
hip çıknğun insanlık de-
ğeıieri ve onnrum. bu su-
ça ortak olmamı engeüi-
yor* görüşüne yer verdı.
Işkencenin insanlarda
yarattıgı olumsuz sonuç-
lann giderilmesi ve ışken-
cenın msanlığın yaşamın-
dan topyekûn çıkartılma-
sı için 1986 yıhndan bu
yana İnsan HakJan Der-
neği Izmir Şubesi "lşken-
ceveCezaevleri Komisyo-
nu Başkanı", tzmır Tabıp
Odası "Muayene ve Ra-
por Komisyonu Başkanı",
Türkıye İnsan Haklan
Vakfi Izmir Temsilcisi
olarak, ulusal ve uluslara-
rası düzeyde mücadele
veren Prof. Dr. Veli Lök,
Af Yasası'njn "işkenceci-
lerin affi" bölümüne yö-
nelik eleştirilenni bir
mektupla Başbakan Bü-
Ient Ecevit'e iletti.
Af Yasası'nı, "bütün
yönleriiletartışmalıveçtf-
te standartü, evrensei hu-
kuk normlanna a>kırı,
toplumsal banş fikrinin
öziine ters. suça teşvikedi-
ci ve toplumdaki hak ara-
ma bilincini geriletici. ada-
let duygusunu ise yarala-
yra" olarak nıtelendiren
Prof. Dr. Lök, "İşkence
herşeyden önceinsanhgın
tentel değerierine yönelik
bir suçtur. Bu nedenle,
dünyanuı neresinde oJur-
sa olsun işkence suçlulan
. hiçbir hükümet ve devlet
taraftndan affedilemez.
Bir genel af uygulaması
hiçbir şekiide temel hak
ihlallerinin sorumlulannı
kapsayamaz, kapsama-
malıdır"' dedı.
EvTensel hukuk ilkele-
n açısından, devlet ve hü-
kümetlerin. tûzelkişilik
olarak ancak "kendfleri-
ne karşı islenmiş suçlan"
affedebıleceklenni. "ken-
dilerinden kaynaklanan
suçlan" ıse affedemeye-
ceklerinı kaydeden Lök.
"Hükümeder, kişinin td-
şiye yöneiik isJediği suçla-
n, mağdurun iradesine ve
duygulanna rağmen af-
ferme vefkisini, genel bir
toplumsal konsensüs ol-
madığı sürece, kendilerin-
de bu denli rahat bulama-
mahdıriar. Aksi durum,
bireylerin adalet ihtiyao
nı karşılamaz, ku-gınûk ve
güvensizh'k duygulan
oluşturur. Bu da bir bü-
tün olarak kamu vicdaıu-
nın \ ara almasına ve top-
lumdaki adalet duygusu-
mın zedelenmesine yol
açar" görüşünü savundu.
cezaevlerinln
durumu
TtHVTedaviveReha-
bilitasyon Merkezi'nin
1998 Raporu'nda, ceza-
evlerinde mahkûmlann
karşı karşıya kaldığı
olumsuz koşutlarirdelen-
di. Raporda temel sağlık
hizmetlerinın yetersizlıği-
ne işaret edildı. Rapora
göre. TlHV'ye başvuran
tutuklu ya da hükümlüler-
den yüzde 86'sı beslenme,
yüzde 85'i bannma, yüz-
de 86'sı hijyen, yüzde
79'u iletişim, yüzde 88'i
sağlık hizmetleri, yüzde
61'ı havalandırma ve
sportif faaliyetler, yüzde
74'ü yazı11 ve görsel eser-
lerden yararianma koşul-
lan, yüzde 90'ı sevk ko-
şullan açısından kaldıkla-
n cezaevlerini kötü olarak
değerlendırdi.
Rapora göre, sağlık
hizmetlerinden duyulan
rahatsızlıklar arasında.
sağlık hizmetine ulaşma-
nın güvenlik gerekçe gös-
terilerek engellenmesi,
insani olmayan koşullar-
da muayene ve tedavi ol-
maya zorlama önemli yer
tutuyor.
İHD ayrımsızgenel afistedi
tnsan Haklan Derneği (İHD) tstanbul Şube
Başkanı Avukat Eren Keskin, tutuklu ve hükümlü
çocuklann da yararlanabildiği aynmsız genel af
istedi. tHD İstanbul Şubesi'nden bir grup tutuklu
ve hükümlü yakuuyla Bakırköy Çocuk ve Kadın
Tutukevi öniinde yaphğı basın açıklamasında,
Türkiye'de yargının bağımsız olmadığını arük
yüksek yargı organlanrun en üst kaönda bulunan
hukukçulann da dile getirdiğini belirten Keskin,
"Gözaltı sürelerini bu topraklann batısında ayn,
doğusunda ayn düzenleyen, infaz sisteminde adli
suçlu-siyasi suçlu ayrunı yapan, birçok aynmcıhğı
içinde besleyen sistem, doğal olarak adil kararlar
üretemiyor" göriişünü savundu. Hükümefin,
' hazuiadığı af yasa tasansının siyasi içerikli cezalan
kapsamadığını kaydeden Keskin. "Oysa suçu
üretenin toplumsal sistem olduğu gerçeği, aynmsız
bir genel affin, hükümetin sorumluluğu olduğunu
göstermektedir" dedi. (KADER TUĞLA)
Toplum, 12 Eylül darbesinin üzerinden 19 yıl geçmesine karşın sonuçlanndan hâlâ kurtulamadı
Türkiye faşist darbenin etkisiııde
ALPERTURGUT
Bilim adamlan. hulcukçular, emek ör-
gütleri, üniversiteler, bugün hâlâ Türki-
ye 'yi derinden sarsan, ülkeyi geriye gö-
türen. toplumsal muhalefeti susturan,
binlerce aileyi acıya boğan, anayasa,
YÖK ve DGM gıbi yasalan ve kunimla-
nyla günümüzde de tartışılan 12 Eylül ve
onun getirdıği ruh halinden kurtulma
mücadelesi venyor.
Türkiye, 12 Eylül 1980 günü tanıştığı
ve bugün de o dönemin ürünü kurumlar-
la yaşamaya devam ettıği karanlık ve bas-
kıcı uygulamalar nedeniyle çok şey kay-
betti. Darbeyle birlikte. siyasi parriler,
sendikalar, dernekler kapatıldı. Cezaev-
leri dolduruldu, işkenceler, baskınlar, ka-
yıplar, yargısız infazlar, idamlar, faili
meçhuller çığ gıbi yayıldı. Aydınlar, hu-
kukçular. sanatçılar. öğretim üyeleri, öğ-
retmenler, ögrencıler, emekçiler tüm top-
lumsal muhalefet susturuldu. Tutuklu ve
hükümlüyakınlannın çocuklan ıçm ger-
çekleştirdiği protesto gösterileri ile
Toplama kampianna dönen" cezaevle-
rindeki açlık grevleri ve ölüm oruçlan
eylemleri dışında 12 Eylül'ün baskıcı yö-
netimine karşı çıkılamadı. Apolitik ku-
şaklaryaratıldı. örgütlenme rafa kaldınl-
dı, şeriatçılann ve çetelerin önü açıldı.
12 Eylül'le çok şey değlştl
Yaşarmn heralanım kapsayan baskı ve
şiddet politikalanmn en büyük payını
solcular alırken MHP lıderi Alpaslan
Türkeş'in, "Biz içerde, fıkirierimiz ikti-
darda" sözleriyle altmı çizdigi gibi ülkü-
cüler de 12 Eylül'ün gerçek yüzüyle ta-
nıştı. 12 Eylül yönetimi, solcularla ülkü-
cüleri aynı koguşlara koyarak "Kanşür,
banşnr" politikalannı hayata geçirdi.
Bazı ülkücüler, "Biz devlet için mücade-
le ettik. Karşüığında cezaevleri, işkence
hattaidanüacezalandınlıy ornz" diyerek
tepkı gösterdıler ve MHP'den aynlarak
BBP'yı kurdular. 12 Eylül'ün karanlık
yüzüyle karşılaşmayan şeriatçı tehdit ise
büyüyerek ve gücüne güç katarak bu-
günkü durumuna geldı. Islamcılann yük-
selmesinde 12 Eylül yönetiminin de ro-
lü vardı. Nakşibendi TurgutOzal'ın ve o-
nun partisi ANAP'ın 1983'te başbakan-
lığa getirilmesiyle tarikatlann örgütlen-
mesi hız kazandı. 12 Eylül'ün ardından
kadroiannm büyük bir kısmını yurtdışı-
na çıkaran ve 1984'te başlattığı silahlı
saldınlan günümüze dek sürdüren PKK
de 12 Eylül karanlığından Güneydo-
ğu'daki cezaevleri dışında etkilenmedi.
12 Eylül'le birlikte enflasyon yüzde
70'lere işsizlik de yüzde 22'lere ürman-
dı. Gelir dağılımında ücretlilerin payı
yüzde 14'lere, tanm kesiminin payi yüz-
de 12'lere düşerken sermayenin payı
yüzde 74'lere yükseldi. Sendikal örgüt-
lenme, toplusözleşme ve grev haklan
uluslararası normlara ve ILO standartla-
nna göre büyük ölçüde budandı. Top-
lusözleşme ve grev hakkı sembolik hale
getirilirken birçok işkolu grev kapsamı
dışına çıkanldı. Yüz binlerce işçinin sen-
dikal gücü DİSK, 11 yıl kapalı tutuldu.
Safıneye mafya ve
çeteler çıfctı
En iyi şekılde yöneticilerinin "Besle-
meyelim asahm" ve "Benim memurum
işini bilir" sözleriyle anlatılan 12 Eylül
karanlığı, rüşvetçiler, hayali ihracatçılar,
karaborsacılar, kara para ve uyuşrunacu
tacirlerinin hâkimiyetine yol açtı. Top-
lumsal muhalefetin susturulmasının ar-
dından önü açılan çeteler ve organize suç
örgütleri, "koİayparakazannuyı", "ran-
ü" ve "köşe dbnmeciliği'' Türkiye'nin
gündemine oturttu. Darbe süreciyle bir-
likte eleştiri ve muhalefet ıstemeyen 12
Eylül yöneticilen, basm kuruluşlannı
susturma yolunu seçti. 13 büyük gazete
için dava açıldı, 400 gazetecınin ceza-
landınhnası istendi, 40 ton yayın yakıl-
dı ve 3 gazeteci öldüriildü.
12 Eylül'ün ardından 1 miryon700bin
kişi fışlendi. Gözaltına alınan 650 bın ki-
şiden 229'u gördüğü işkenceler sonucu
yaşamını yitirdi, çok sayıda kişi sakat
kaldı. Tam 210 bin dava açıldı, 100 bin
kişi örgüt üyeliğiyle suçlandı, 60 bin ki-
şi cezaevine gönderildi. Mahkemeler.
517 kişi hakkmda idam karan verdi. 308
kişinin dosyası, idam karannın onaylan-
ması için Meclis'e gönderildi. Aralann-
da 17 yaşındaki Erdal Eren'ın de bulun-
duğu 49 uısan idam edildi. Zincirbo-
zan'da 16 politikacı, 2 Haziran 1983'ten
30 Eylüi 1983'e dek zorunlu ikamete ta-
bi tutuldu.
İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇÎN
12 yaşındaki H. Ibrahim Okkalı'ya işkence yapan polislere verilen cezalara onay
Içişleıi'nden işkence tazıııiııatı istendi
NECATİAYGIN
tZMtR -12 yaşındaki Halil tbra-
himOkkahya işkence yapan polis-
lere verilen cezalar Yargıtay 8. Ce-
za Dairesi'nce onaylandı. Karann
kesinleşmesi üzerine Okkalfnın
avukatı Arif Ali Cangı, Içişleri Ba-
kanlıgı'na başvurarak 3 mılyar hra
manevi tazminat talebinde bulundu.
Avukat Cangı, ıstenen paranın 60
gün içinde odenmemesi durumunda
Izmir ldare Mahkemesi'ne dava aça-
cağını söyledi.
Olay tarihinde 12 yaşında olan
Halil fbrahim Okkalı, çalıştığı bu" ış-
yeri sahibinin bankaya yatırmak
üzere verdiği parayı çaldırması ve
işyen sahibinin şikâyeti üzerine,
27.1.1995 tarihinde, Çmarlı Polis
Karakolu'nda gözaltına alındı. Ok-
kalı'ya gözaltında kaldığı süre için-
de kârakolda görevli komiser trfan
Demirel ile polis memuru Mustafa
Yıunaz tarafindan işkence yapıldı.
Koma halinde serbest bırakılan
Halil Ibrahim Okkalı ailesi tarafın-
dan Tepecik SSK Hastanesi'ne kal-
dınldı ve 3 gün yoğun baknn teda-
visinin ardından taburcu edildı.
Baba Mehmet Yaşar Okkalı ile
anne Ayşe Okkalı, işkenceci polisle-
rin cezalandınlmalan için hukuk
mücadelesi başlattı. Ailenin savun-
manhğın! üstlenen Avukat Arif Ali
Cangı, Banu Dalgıç Cangı ve Burcu
Cangı, işkenceci polisler hakkmda
dava açtılar.
lzmır 2. Ağır Ceza Mahkeme-
si'nde, bir yıl süren dava sonucunda
mahkeme heyeti, sanık Başkomiser
lrfan Demirel ile polis memuru
Mustafa Yılmaz'a, TCK'nin 245.
maddesine göre "efrada kötü mu-
amele" yapmaktan 2"şer ay 15'er
gün hapıs ve ceza süresince memu-
nyetten men cezası verdi. Ancak ve-
rilen cezalar750'şerbin lira para ce-
zasına çevrilerek tecil edildi.
Mahkemenin verdiği karara Halil
Ibrahim'in avukatlan Yargıtay'a
başvurarak itıraz ettiler. Dosyayı in-
celeyen Yargıtay 8. Ceza Dairesi, sa-
nıklann eylemlerinin, "efrada kötü
muamele" değil. TCK'nin 243.
maddesine göre "cûrümü söyletmek
amacıyla işkence" yapmak olduğu-
nu belirtti ve polislerin cezalandınl-
malan istemiyle Izmir 2. Ağır Ceza
Mahkemesi'nin verdiği karan boz-
du.
Izmir 2. Ağır Ceza Mahkeme-
si'nde yapılan ıkinci yargılamada
mahkeme heyeti, Yargıtay 8. Ceza
Dairesi'nin karanna uyarak sanık-
lara 10'ar ay hapis ve 2'şer ay 5'er
gün meslekten geçıci olarak uzak-
laştırma cezası verdi. Mahkemenin
verdiği bu karar Yargıtay 8. Ceza
Daıresi'nce onaylanarak İcesinleşti.
Avukat Arif Ali Cangı. işkencenin
yargı karanyla kesinleşmesi üzerine,
Halil Ibrahim ile anne ve babasının
uğramış olduklan manevi zarar kar-
şılığında Içişleri Bakanlığı'ndan 3
milyar lira istediklerini açıkladı.
Cangı ve arkadaşlan, Içişlen Ba-
kanlığı'na yaptıklan baş\oıru dilek-
çesınde. "Yargrtay'ın onayı ile mü-
vekkih'mize, kamu görevlisi olan sa-
nıklar tarafindan hukuka ay kın ola-
rak 'ışkence' yapıkuğı kesinlik ka-
zanmışör. Mûvekldlimiz olay tari-
hindehenüz 12 yaşmdadır. Bu yaşta-
ki bir çocuğun kârakolda kötü mu-
ameleye maruz kalmasu ruhunda
kapanmayacak yaralara yol açacak,
belki de tüm hayahnı etkileyecek ni-
tetikte bir olaydır. Nitekim mağdur,
bir poüs gördüğünde korkmakta ve
geceleri uykusundan bağırarak
uyanmaktadır. Müvekkilimizin gör-
düğü işkence, beden bütünlüğünün
kamu görevlileri tarafindan ağır bi-
çimde ihlali niteliğinde olup mağdu-
run çok büyük acı veiizüntü )ı
aşama-
sına yol açmışnr. Müvekldlimizle bir-
likte anne ve babası da çocuklannın
uğradığı insanlık dışı ey lem nedeniy-
le çok büyük acılar çekmisrir'" de-
nildi.
Cevheri, Toptan ve Akçalı toplantıya katılmıyor
DYP'nin aslanndan 2'nci Danca zirvesine veto
ANKARA (ANKA) - İstanbul'da 14 Eylül 'de "Mer-
kezSağuıGekceğrnin tartışılacağı toplantıya DYP'nin
ağır toplanndan veto geldi.
İlki eski Kocaeli Milletvekili İsmaü Amasyafa'nın
Danca'da bulunan evinde gerçekleştinlen ve merkez
sağ partilerden birçok siyasetçi ve bilim adamını bir
araya getiren topJantımn ikinci perdesi olarak değer-
lendirilen zirve, salı akşamı tstanbul Maslak'ta bulu-
nan Princess Hotel'de gerçekleştirilecek. Amasyalı'tun
evinde temmuz ayı sonuna dogru yapıîan ve kamuoyu-
na DYP Kocaeli Milletvekili Meral Akşener'e atfen
Genel Başkan Tansu Çiller'ı hedef alan açıklamalar
özellikle DYP cephesinde büyük tepki toplamışü.
Ismail Amasyalı, önderliğini yaptığı toplantının
amacını "merkez sağın birteştirilınesine ddnük" ola-
rak açıklarken DYP muhaleferinde etkin olan Necmet-
tin Cevheri Köksal Toptan ve Rıza Akçah gibi isim-
lerin zirveye katılmayacaklan ögrenildi.
Tepkiler
12 Eylül'ün
faturası hâlâ
ödenîyor
• Genel-lş Sendikası Genel Başkanı
Ismail Hakkı Önal, 12 Eylül
karanlığının toplumsal yaşamda
yarattıgı depremin faturasının ağır
biçimde ödendiğini ve halen de
ödenmeye devam edildiğini söyledi.
İstanbul Haber Servisi -DlSK'e bağlı Ge-
nel-lş Sendikası Genel Başkanı Ismail Hak-
kı OnaL bugünün 12 Eylül darbesinin 19.
yıldönümü olduğunu anımsatarak -
12 Eylül
darbesiyle gerçekleşen depremin artçı sarsın-
ulannı toplum her gün vaşıyor" dedi. Önal.
12 Eylül karanlığının toplumsal yaşamda
yarattığı depremin faturasının ağır biçimde
ödendiğini ve halen de ödenmeye devam
edildiğini savundu. 12 Eylül'ün, demokra-
siyi ve siyasal özgürlükleri kısıtlayarak iş-
levsiz hale getirdiğini kaydeden Önal, sen-
dikal hak ve özgürlükler alanında getinlen
kısıtlamalar ve yasaklann, sendikal hareke-
ti kendi mecrasmdanuzaklaştırdığına dikkat
çekti.
DlSK'e bağlı Dev Maden-Sen Genel Baş-
kanvekili Tayfun Görgün de, 12 Eylül dar-
besiyle getirilen anayasa ve hukukun, işçi ve
emekçiler aleyhine işlediğüıi bildirdı.
Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV) Baş-
kanı Ercan Karakaş da "Demokrasiiçin da-
ha cesur olalım" başlığıyla yaptığı yazılı
açıklamada, "12 Eylül darbesinden 19 >il
sonra, ülkemizde halen 82 Anayasası'nın ve
bu anayasaya paralel olarak çıkarulan temel
yasalann yürürlükte olması son derece üzü-
cü ve düşündürücü bir dunundur. Türkiye,
3. binyıla bu anayasa ve mevcut demokrasi
anlayışry la girmemeUdir" diyerek laik cum-
huriyeti savunan herkesin gücünü \e enerji-
sini demokrasının eksiksiz hale getirilmesi
için seferber etmesi gerektiğini ifade etti.
Kültür merkezleri, dergıler, müzik, fotoğ-
raf ve tiyatro topluluklan ile sanatçılar Ca-
hit Berkay, Sadık Gürbüz, Onur Akın, Zu-
hal Olcay, Haluk Büginer ve Nejat Yavaşo-
ğuDan'nın da aralannda bulunduğu "Faşizm
Karşıü Sanatçılar" ise tepkilerini. "12 Ey-
lül'e nokta koymamn zamanı geuniştir. Biz-
ler sorumluyuz. Ama sorumluluğumuz yo-
bazlarm, faşistlerin. para babalannın göbe-
ğine oturduğu bir Türkiye\w karşı degildir.
Bider, eşit ve özgür bir Türkrye'ye karşı so-
rumluyuz" biçiminde dile getirdiler.
Açıİdamada şu görüşlere yer verildi:
"21. yüzyıla 12 Eylül'ün utancıyla girme-
ye Dİyetimiz yok. ANAP'ından VIHP'sine,
CHP'sinden DSP'sine. D\ P'sinden FP'sine
kadar hepsi memleketimize ihanet etmişier-
dir. Kenan Paşa'sından Demirel ve Ecevit'ine
vebugünkü tüm diğer iktidar sahiplerine ka-
dar hepsi, 12 EylüTün devamcısı ohnuşlar-
dır. 12 Eylül'ün 19. >ıhna girdigımiz şu gün-
lerde memleketimizde yaşananlar, talihsiz-
\jk ya da tesadüf degildir. Bu yaşananlann ar-
dından açılan 'af gündemi, 12 Eylül'ün
uzanosı degildir de nedir? Üstelik tüm bu
karanhk tarihin ardından, o devleti küçült-
me edebiyao yapanlar, şimdi de devletin te-
mel fonksiyonlannı shil toplum üıisiyatifle-
rine yamamaya kalknvriar. Kendi sorum-
hıluklanndan yine kaçıyoriar."
Özbudun, partilerin zaaflan yüzünden ortaya çıkacak yeni anayasanın, şimdikinden daha kötü olabileceğine dikkat çekti
6
Dalıa da kötü bir anayasa çıkahflir' uyarısı
ANKARA (ANKA) - Yargıtay
Başkanı'nın adli yılın açılışında
gündeme getirdiği anayasa değişikliği
konusunda siyasi partilerin "TBMM
açıldığında hemen gündeme getirih'p
değişim vapılsın" yaklaşımına karşın,
hukukçular. bunun olanaklı olmadığını
belırtiyor. Yüriirlüktekı anayasanın
mimarlanndan Orhan Aldıkaçu,
anayasanın tamamının değişimi için
ihtilal ohnası gerektiğine işaret
ederken, Bilkent Oniversitesi'nden
Prof. Ergun Özbudun. değişimi
yapacak partilerin öncelikleri
yüzünden yeni anayasanın eskisini
aratır nitelıkte olabileceğıni söyledi.
Aldıkaçtı, anayasanın tamamının
değiştirılmesı istemlerinı, "pespaye bir
yaklaşım" olarak nitelendirerek,
değişimin madde madde olması
gerektiğini savundu. Aldıkaçtı,
eleştirilenn o dönem koşullanmn
dikkate alınarak yapılması gerektiğini
belirterek "Toplum değiştikçe, kültür
geüştikçe kaideleri befrkyen hukuk
kurallannda değişim yapmak da
kaçınılmazdır. Toplumun gefişmişUği
anayasamn çağdaşnğı ile orannlıdır. Biz,
çok safiyane düşünerek, o dönem
koşullannda bu anayasayı
hazzriamışük" dedı. Kendişinin de
içinde bulunduğu Danışma Kurulu'nun
hazırladığı taslaktaki 132 maddenin
Güvenlik Konseyi tarafindan
değiştirildiğini anımsatan Aldıkaçtı,
daha sonra Avrupa Konseyi'nin de
anayasayı incelediğini ve demokratik
bulduğunu belirtti. Bilkent
Onıversitesi Siyaset Bilimi Bölüm
Başkanı Prof. Ergun Özbudun da
anayasamn değişimi konusunda her
kesimin fikir birliği içinde olmasının
sevindirici olduğunu ancak
uygulamada bu birliğin sağlanmasının
olanaklı olmayacağını söyledi.
Anayasaya alternatif daha iyi bir
anayasanın çıkanlabıleceğinden endişe
duyduğunu dile getireren Özbudun,
"Af konusunda vanlan ozlaşma günün
koşullanna uygun gerçekçi bir
anayasanın yapılamayacağun da
göstermiştir. Ziru. her partinin kendi
öncelikleri var ve partilerin bu
önceüklerin yaşama geçirihnesinde
gösterdüderi zaaflan gördük. Yapılan
pazarhklar sonucunda yasa öyle bir
hale gekü ki, kimsenin içine
sindiremediği bir ucubeye döndü. Aynı
durumun anayasa konusunda da
yaşanacağından kuşkum yok" dedi.
Özbudun. anayasanın
bütününün değil de, ilk aşamada en çok
eleştirilen ve değiştırihnesinde
herkesin fikir birliğine vardığı
maddelerin değiştirilmesi üzennde
çalışılması gerektiğini kaydetti.
Aldıkaçtı ve Özbudun, anayasada
yapılması gereken öncelikli
değişiklıklen ise şöyle sıraladılar:
# Yargı bağunsızhğnun sağlanması için
gerekenler yapdmah. Hâkim ve Savcılar
Yüksek Kuruhı'nun seçim ve işkyişini
düzenleyen hükümlerin degJştirflmesi
öngörübneh'. Yürüönenin bu kurum
üstündeki etldsi kaldınlmah.
9 Anayasanın geçici 15. maddesinin 3.
fikrası kakhrümahdır. Bunun
kaldınlması ile 600 kanunun anayasaya
uygunluğunun denetienmesi
sağlanabihneiL
• Sdayönetim ve OHAL
durumlanndald kanun hükmünde
karamamelerin anayasaya uvgunluğu
konusunda 4nayasa Mahkemesi'nin
denetleme yapabilmesini içeren
hükümler getirilmelL
• TBMM'ye af yetkisi verilmeK.
• Memurtara sendikalaşma hakkı
verümelL
• Dokunuhnazhk kaknnlmalı.