23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 EYLÜL 1999 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur(â cumhuriyet.com.tr 15 Canan Gerede, bir aşk ve intikam öyküsü olan 'Parçalanma'da taraf tutmadığını vurguluyor 'Yaşam siyah beyaz değilctir 9 GÜL ERÇETİN Canan Gerede Amerikan tarzındaki fılmı "Robert'sMovfe" ve Bergen'ın ya- şamını aniattıgı "Aşk Öiümden Soğuk- tur"'un ardından ülkenuzde bır dönem çok tartışılan 'Izlandalıanne' konusundan yo- la çıkan üçüncü filmi 'Parçalanma'yı ta- mamladı. Kültür uyuşmazlığı ve kişılık farklılıklan nedeniyle aynlmak üzere olan tzlandalı Helga ve Türk HaHI ile kızlan Ayşeve Leyla'nın yaşamlannın bir döne- mine ışıktutan film, aslında tzlandalı yö- netmen FridrikThorFridriksson'ınpro- jesıydi. Fridriksson, 198O'üyıllardalzlanda'da evlenen çiftin 90'iı yıilarda aynlmaya ka- rar vermesinin ardından Halıl'ın Türki- ye'ye tatil için getırdigi kızlanna tzlan- da'ya dönmemelen ıçin Müslümanhk esaslanna dayalı yeni bir yaşam oluştur- masıyla başlayan öyküyü beyazperdeye taşımak istiyordu. Ancakyapımcılığını üst- leneceği fılmı Canan Gerede'nin çekme- sıni daha uygun gördü. Uzun bir hazırlık döneminin ardından Türkiye, îzlanda, Fransa ve Hollanda ortak yapırru filmi Ge- rede'nın yönetmesine karar venldi. Türkçe ve îngilizce olarak çekilen (alt yazılanyla birlıkte) fılmde Mahir Gün- şırav, Bennu Gerede, Baltasar Korma- kur, Tuncer .Necmioğlu, Cezmi Baskın, Bedri Ba\ kam, Sibel Ba> kam, Melis Şen, Seda Çetin, Dila Y iğitoğlu \ e Burçin Ab- duüah roi alıyor. - Filmi Fridriksson ile yönetecektiniz. Daha sonra senaryoda da değişiklik ya- pıkü. Hazırük aşamasını biraz aniabr nu- SIIUZ? GEREDE - Fridnksson ıle Hamburg'da. benim 'Aşk Öfümden Soğuktur" filmimin, onun da 'CoU Fever' adlı çalışmasının gös- terildiğı bırfestıvaldetanıştık. Bana "Bir hikâyem var yönerir misüı" dedi. Türk- tzlanda ortak yapırru olması ıdeal bir fi- kirdi. Ancak ben filmi bırlikte yönetmek ıstedim. Bır şey demedi. Bana altı, yedı sayfahk bir sinopsis verdi. Türkiye'de benzer olaylan araştırdıktan. Izlanda'ya gıdip ınsaniaria konuştuktan ve her ıkı ül- kenin basınını taradıktan sonra bu zor fil- mi birlıkte yönetmenın mümkün olmaya- cağını gördüm. Onun böyle bir talebi za- ten yoktu. Prodüktörlük yapmak istiyor- du. Filmin çerçevesini toparladıktan son- ra bir senaryo yazdım. Ancak o senaryo çok para istiyordu. Baktık kolay olmaya- cak. daha belgesel nıtelikte bir şey çeke- lim dedık Senaryo epey kırpıldı. Başka bir tarza dönüştürüldü. Bu değişiklik de çok şey kazandırdı filme. Ama tarz baş- langıçtaki senaryodan tamamen farklı ol- du. -Fridriksson'a üç >il önce İstanbul Film Festnaü'nde bu konuvla ilgiiiolarak, han- gi tarafi tuttuğu sorulduğunda "Bız maç yapmıyoruz, ben de taraf tutmuyoruırT • 'Izlandalı anne - Türk baba' konusundan yola çıkarak senaryosunu yazdığı ve yönettiği 'Parçalanma'da, olaylara kendi yorumunu getirdiğini belirten Canan Gerede, kesinlikle taraf tutmadığını vurguluyor. Türkiye, Îzlanda, Fransa ve Hollanda ortak yapunı fihnde Bennu Gerede ve Mahir Günsıray oynuyor. demişti. Sizin yönetmen olarak duruş nok- tanızne? GEREDE - Ben de tamamen aynı gö- riişteyım. Benim için de kesinlıkte bır maç değil anlattığımız olay Olaylara yö- netmen ve senarist olarak kendime göre bir yorum elbette getırdım ama bu kesin- likle taraf tutma şeklinde olmadı. Zaten hayatta taraf diye bir şeyi kabul etmıyo- rum. Siyah ve beyaz yoktur. Herkes ta- rafindan başka türlü görülebilir bu olay: sonuçta ıkisi de insan. Bır erkek ve ka- dın arasındaki mücadele olsa da onlar ın- sandır benim için. llk önce öyle bakmak gerekli olaya. -Filmi"bir aşk ve intikam hikâyesi' ola- rak tammlıyorsunuz_ GEREDE - Evet bu benim kişisel yo- rumum. Çok yaralanmış bir insan, ıntı- kamını bır şekilde alıyor ya da hayat onu oraya getıriyor. Hayattaki tesadüflere, sü- rüklenmelere çok inanıyorum. Çok belır- siz bir şey hayat. Her şey çok ince smır- larla belirlenıyor. Olaylar anlaşılır gibı değil ama kendı içınde birtakım mantık- lan da var. Aşk ve intikamı da bunlara da- yandınyorum. İld mflyon dolara mal oldu - Film ne kadara mal oldu. Bütçesi na- sıl karşüandı? GEREDE - Proje Türk, Îzlanda. Fran- sa ortak yapırru olarak başlamıştı. Anapro- dûktörTürkiye olacaktı. Parayetersiz ka- lınca Hollanda da girdi işin içine. Ve son aşamada asıl prodüktör Fridriksson oldu. Türkiye sadece Türkiye'deki çekim bö- lümünü üstlendi. Yaklaşık 2 mılyon do- lara mal oldu film. -1 luslararası festh-al programı var mı filmin? GEREDE - Festivaller bu filmde be- nim denetimimde değil. Dünya dağıtı- mını henüz çekim aşamasındayken An- ko Entertaınment Group şirketi üstlendi. Filmin ses çalışmalan îzlanda'da, labo- ratuvar çalışmalan Almanyatia, monta- jı da Fransa'da yapıldı. Böyle olunca da iletışım problemi çektık. Hâlâ doğru dü- rüst bır kaset bile geçmedi elime. - Antalya Film Festh-ali'nden bir bek- lentiniz var mı? _ GEREDE-Onu dakestirmek zor.'Aşk Ölümden Soğukhır'la ödül alacağımı hıç beklemiyordum aslında. Bu kez de ılk defa 11 kişilik bu kadar kanşık bir jûri görüyorum. Antalya beni Mahir Günşi- ray için ilgılendiriyor. Bence çok güç bir rolde olağanüstü bir performans sergile- di. Daha çok onun için katılmak istedim. Bu filme ödül vermek kolay değil çün- kü. - Kmnryla yalıpnak zor OİUyor mu? GEREDE-Binnci filmde zorlanmış- tım. Bennu anne - kız ilişkisini kanştın- yordu. 0 da büyüdü artık, alıştı. Bu kez çok rahat ve zevkli çalıştık. Onun rolü de çok minimalistik, aktanlması güç bir rol- İ^üj z Diyalogtar gerçek hayattan H -tlkikifîlminizingösterimJerindeşans- (j sızlıklarva$anmjştı.'Parçalanma'göste- H rime girecek mı') X GEREDE - Evet, büyük şanssızlıklar <~ yaşanmıştı. Dağıtımcılar yanhş tarihleri â seçmişlerdi. Ezan sesinde sevişiliyor dı- 3 ye ikincı filmim ramazan ayında göste- w rimde cekilmiştı. Dağıtıma gırerken bü- yük çıkmak gerekiyor. Bu da para gerek- tiyor. Bızim filmi çoğaltacak, dağıtacak, reklamı karşılayacak paramız yok. Bu iş- len üstlenecek bır dağıtımcı firma anyo- ruz. - Sizin beigeselci ve gazeteci bir geçmi- şmiz var. Aşk Ölümden Soğuktur'da da belgesel bir yan vanu. BelgeseL, sinemada taranızı beu'rliyor mu? GEREDE - Belgeselcilik ön araştır- malarda, diyaloglarda çok yardımcı olu- yor. Teyple çalışınm ve gerçek hayattan alınm diyaloglan. Ancak sinemada ille de beigeselci gıbi davranacağım diye bir kuralım yok. Bergen'in hayatı çok ilgi- mi çekiyordu. llk filmimin çekimlerine başladığımda ölmüstü. O çok Amerikan tarzı bir fılmdi. tkinci fılmimde Türk me- lodramı olmayan tam bir Türk filmi çek- mek istedim. Son filmde ise öykü benim değıldı. lnşallah bu sinemada son belge- sel çalışmam olur. -Amerikan veAvnıpa sinemalarınınya- nı sıra Yılmaz Güney' lede çauştınız. Bü- tün bunlann sonucundaotuşan sinema di- linizi nasıl tanımlıyorsunuz? GEREDE- Beş yaşımdan beri sinema- ya gıdıyorum. Ancak gelişme çağımda si- nema d'ilimi Bertolucd ve Elia Kazan et- kilemiştir. îkisıni de şahsen tanıyorum. Elia Kazan'la çok daha uzun süreli bir dost- luğumuz oldu. Benim için en büyük oyun- cu yönetmenidir. Kendimi oralarda gör- müyorum ama bir gün olabilirim diye düşünüyorum. - Eklemek istedikleriniz? GEREDE - Parçalanma, bir eleştiride Geceyansı Ekspresi ve Kıznn Ohnadan Asla'ya benzetildi. Çok talihsiz bir ben- zetme. Onlar ırkçı filmlerdir. Bu film ise kesinlikle ırkçı bir film değil. Stanley Kubrick'in bir çocuk robotun öyküsünü içerenfılmini ünlü dostu tamamlayacak 'En ulealyönetmen Steven Spielberg' Toronto Film Festivali Türkiye'den iki yapım katılıyor Küttür Servisl-Toronto Uluslararası Film Festivali'nin Günümüz Sinema- sı bölümüne Türkiye "den Ferzan Özpe- tek'in 'Harem Suare' ve Yeşim Usta- oğlu'nun 'Güneşe Yolculuk' adlı fılm- leri katılıyor Festıvalin Gala bölümün- de gösterilecek olan filmler ise sırasıy- la Amerıcan Beauty-Sam Mendes, Anywhere But Here-Wajı>e VVang. The Cider House Rules-Lasse Hallstrom, Est-quest Regis VVargnier. Fehcia's Jo- urney- Atom Egovan. The Gir! of Yo- ur Dreams-Fernando Trueba. Jakob the Liar- Peter Kassovitz. Love in the Mirror-Salvatore Maira. MyMyself I- Pip KarmeL Mumford-Lawrence Kas- dan. Musıc of the Heart- Wes Craven, Onegın-Martha Fiennes, Orfeu-Car- los Diegues. Ride vvith the Devil-Ang Lee, Simpatico- Matthew VVarchus, Snow Falling on Cedars-Scott Hkks, Sunshine-Ist\an Szabo ve Sweet and Lowdown- Woody Aflen. Festivalin yaratıcı beyinlerinden Ste- ve Gravestock da 'Dialogııes: Talking with Pictures' adlı programda konuk yö- netmenlenn kendı sanat söylemlerini etkileyen fılmleri, kendı ağızlanndan aktaran bir söyleşi dizisi sunacak. Söy- leşiferde yönetmenlerin sanatsal bıldi- risi, onlann sanat uğraşını bıçımlendi- ren öğeler ve diğer ustalardan seçtık- leri favori yapıtlan tartışılacak. Festi- valin bu bölümüne Lavrrence Kasdan, Tım Roth. Sylvia Chang, Patricia Ro- zema, Carios Diegues, Gregg Araki, Harmonie Korine, George Romero gi- bi isimlerkatılacak ve söyleşıleri eleş- tirmenlerle sinemaseverlerde izleyebi- lecek. Kültür Servisi-Stanlev Kubrick'in bır çocuk robotun öyküsünden yola çıkan son projesi .-M'ı Stev«n SpieJberg tamamlayacak. Kubnck'in aılesi ve uzun yıllar bırlikte çalıştığı film şir- keti Warner Brothers da yanm kalan projeyi Spıelberg'üntamamlamasını onaylıyor. Ünlü yönetmen geçen Mart ayın- da baş rollerini Nicole Kidman ve TomCruise'uı paylaştıklan, onümüz- deki ay ülkemizde de gösterime gi- recek olan GozJeri Sımsıkı Kapah'yı (Eyes Wide Shut)tamamladıktan son- ra yaşamını yitirmişti. Ancak ölme- den önce yeni projesinin bütün aynn- tılannı. 'ET' ve 'Schindler'in Liste- si' gibi fılmlerini çok beğendiği Ste- ven Spıelberg'e uzun sohbetleri sıra- sında anlatmıştı. Amerika'da dünyaya gelen, yaşa- mının son 30 yılını lngıltere'de geçi- ren, eleştirmenlerden tam not alma- sına karşın uzun süre tartışılan film- leriy le tanınan aykın yönetmen Kub- rick ile ticari Hollywood fılmlerinin başanlı temsilcisi Spielberg 1980'de ben yakm dosttu. Ancak dostluldan, bırbirlerine duyduklan saygı ve hay- ranlık pek çok lcışi tarafmdan bilın- miyordu. Bu gizli dostluk ilk olarak, Kubrick'in ölümünün ardından Spi- elberg'ün hemen Amerika'dan tngil- tere'ye uçak bularak dostunun sade ve sadece özel davetlilerin katıldığı cenazesine gitmesiyle açığa çıkmış- tı. Spielberg. her yeni filmi öncesin- de senaryonun birkopyasım stüdyo- sundanönce tngiltere'dekı Kubrick'e göndenrgörüşlerini ahrdı. Kubrick'in ise kendi senaryolannı gönderme gi- bi bir alışkanhğı yoktu. Ancak her fırsatta fıkir danışırdı dostuna. 18 yıl telefonda görûştfiler 1990'lann başında Kubrick üze- nnde çalıştığı son projesi VVartimeLi- es'ı Spilberg'ün yedı Oscarlı filmi Schindler'in Listesi'yle arasındaki benzerlikten dolayı iptal etmişti. Kub- nck filmde Nazilerin zulmüne ugra- yan Yahudi bir anne ile oğlunun öy- küsünü anlatacaktı. Son otuz beş yı- lm Amerikalı en büyük iki yönetme- nı olarak görülen Kubrick ve Spiel- Lubrick'in ailesi yönetmenin yanm kalan son projesi 'Al'ın Spielberg tarafından çekilmesi gerektiğini düşünüyor. Film yapımcısı damadı Jan Harlan da Spielberg'ün Al'daki insani ve felsefi yönü ortaya çıkarabilecek en ideal yönetmen olduğunu savunuyor. berg'ün tarzlan ne kadar farklı olur- sa olsun iki yönetmenin ortak nokta- lan en ufak aynntıyı bile kendılerine takıntı haline getirmeleriydi. Şu anda Jurassfc Park'm üçüncü bö- lümünun çekimleri ve Bir Geyşanın Amlan'nm uyarlaması üzerinde ça- lışan Spielberg, 18 yıldır telefonda en çok göriişrüğü kişinin Kubrick ol- duğunu belirtıyor. Al'ın aynntılı bir senaryosunu okuduğunu, Kubrick'le filmin olay örgüsü üzerinde tartıştık- lannı da kabul ediyor. Hatta Kubrick bir keresinde yapımcılığını üstlene- ceği bu fikni yönetmesini bile teklif etmiş Spıelberg'e. Böylelikle sine- maseverler yapımcı hanesinde Kub- rick. yönetmen hanesinde de Spiel- berg imzası bulunan efsanevı bir fil- mi izleme olanağını bulacaklardı. Kubrick'in ailesi filmin Spielberg tarafından çekilmesi gerektiğini dü- şünüyor. Fufl MetalJacket The Shin- ningve Gözlen Sımsıkı Kapalf nın ya- pımcısı da olan damadı Jan Harlan da Spielberg'ün Al'daki ınsanı ve fel- sefi yönü ortaya çıkarabilecek en ide- al yönetmen olduğunu savunuyor. Kubrick yapay zekâ temasından yola çıkan Al'ı sinemaya uyarlama- yı yaklaşık 30 yıl önce Brian AJdiss' in kısa biröyküsünü okuduktan sonra ka- rar vermişti. 1982 yılında öykünün haklannı yazardan satın aldı. Al, ço- cuğu olmayan bu nedenle 5 yaşında bir çocuğa benzeyen bir android ev- lat edınen kadının öyküsünü anlatı- yor. Robotun insan olduğunu hiçbir zaman öğrenemeyecek şekilde prog- ramlanmış olmasına karşın kadın ço- cuğu sevemeyeceğini fark ediyor. On çekimleri Kubrick yaptı Wamer Brothers yetkilileri ile Spi- elberg filmin konusu hakkında daha fazla bilgi vermemeyi yeğliyorlar. Bugüne dek yayımlanmış 30 kitabı bu- lunan Brian Aldis ise Chanel 4'ün hazırladığı Kubrick belgeselinde yö- netmenin kitabın haklannı satın alır- ken android ıle Pinokyo arasında bağ- lantı kuracağmı söylediğini belirti- yor. Kubrick'in ölmeden önce film ıçin robotlarla testler yaptığı ve bir çocuk oyuncuyla birlikte ön çekimler ger- çekleştirdiği de bıliniyor. Filmin büt- çesi şimdilik 100 milyon dolar olarak açıklandı. Gözleri Sımsıkı Kapalı 60 milyon dolara mal olmuştu. Aldiss ile aynı belgeselde kocası- nı anlatan Kubrick'in dul eşi Chns- tiane de OtomatikPortakal'ın göste- rimden çekilmesinın asıl nedeninin ai- lelerinin aldığı ölüm tehditlen oldu- ğunu, polisin de önerisi üzenne Kub- rick'in filmin gösterimini durdurdu- ğunu açıkladı. KUŞBAKIŞI ; MEMET BAYDUR Yan Değiniler Ludvvig Wrttgenstein ın ünlü Tractatus Logico- Philosophicus'u Kürnbergerden bir alıntıyla baş- lar. "...vebirinsanınbütünbildiğı, kurugürültüolma- yanın dışında her şey, üç sözcükle anlatılabilir." Üç beş gün önce Ege kıyılannda küçük bir kasabada, bilim adamı birdostumla gecenin geç saatlenne ka- dar konuştuk VVittgenstein'ı. ilginç ve yer yer komık bir sohbetti. llginçliği dostumun söylediklerinden, komikliğiyse benim eklediklenmden kaynaklanıyor- du. Ankara'ya dönünce ilk gırdiğim kitapçıda Wirt- genstein'ın yeni yayımlanmış bir kitabı çıktı karşıma: Yan Değiniler. Altıkırkbeş Yayınlan. Oruç Aruoba'nın gerçekten yetkin, metnin derinliktenne inen, güzel Türk- çesiyie çevrılmiş dilimıze. Sayın Aruoba boylesi me- tinlerde izlenmesi gereken bır tutum olarak yapıtın özgün halini, Almancasını da eklemiş çalışmasına. Kutlanması gereken bir iş çıkmış ortaya. Daha ya- prtın başında, altıncı yan değinide şoyle yazmış VVrtt- genstein: Kendı zamanından once olmakla yetine- ni, gün gelir, yakalar zamanı. Bu kitabı okuyun. Yüregim kitabın tümünü satırsa- tırburadayinelemek ıstiyorama bir "pazar denem'e- cisi" için mümkün değildir bu. • • * Sanat belirii aralıklarla belirli miktarlarda gelişen bır olgu değildir. Uzun sayılabilecek durgun dönemler- den sonra (bu durgun dönemler, içinde yaşayaniar tarafından çoğunlukla durgun olarak tanımlanmaz) . kısa bir zaman aralığı içinde bakarsınız uçup gıtmjş. Birbirinden büyük, önemli, değerli işler gelsin git§in o zaman! Sanatta da, aynı bilimde olduğu gibi içm- den çıkılmayacak çıkmaz sokak yoktur. Büyük bir sanat olan caz müziğini düşünün biraz Armstrongdan başlayıp Roy Eldridge'den geçen (arada Cootie VVilliams gıbi devler de var) sonun- da Dizzy Gillespie'nin trompetinde demir atan bir gelışım söz konusuydu kırk yıl önce. Dört trompet- çi ismi saydık bır çırpıda. Armstrong'un arkasında Ferl Hines, Roy Eldridge'ın arkasında Teddy Wjl- son, Cootie'nin arkasında Duke Ellington, Dizzy Gil- lespie'nin arkasındaysa Bud Powell vardı piyano- da! Dudak uçuklatıcı dığer ısımlere geçmıyorum. (Charlie Parker, Sonny Rollins, Horace Silver ve- saire...) Derken Miles Davis diye bır adam çıktı ve tam kırk yıl önce etrafına benzeri genç denalan top- layıp Kind of Blue adında bir albüm çıkardı. Şımd^iki bebelerin pek bilmediği bir longplay, uzunçalar. J . Caz sanatı aşağı yukan kırk yıldır bu plakla ölçü- lüyor artık. Adını 'Bir Çeşit Mavi' diye de çevirebı- leceğimiz bu yapıtın kırkıncı yılı kutlanıyor bu sıralar cazseverlerin arasında. Miles Davis'i ışın başından beri çağdaşlanndan ayı- ran önemli bir tek olgu vardır. Davıs, çağdaşları gtoı düşünmez. Onun müzıği tümuyle ıçe dönüktür. So- nunda dinleyicisine, giderek kendini sevenlere de sjr- tını dönmüş bir garip müzik dehasıdır o. Bir Çeşit Ma- vi albümünde insanın yüreğini titreten durulukta "ba- sülikte" sololan vardır. Bu o denli karmaşık bir iştır ki, yazılanın ötesine geçip, kendısi gibi, yalnızca kerı- disi gibi çalmaktadır bu adam. Caz ilk kez oda mü- ziği ile buluşmaktadır sanki. Arkasındaki pianıst ise Bill Evans'tır. Izlenimcı pıanonun eşı benzeri bulun- maz ustası. Sahici caz heveslilerı bu yazıda, o plak- tan söz ederken neden Coltrane'den, Cannonbal Adderley'den ve diğerlerinden laf açmadığıma fcı- zacaklardır haklı olarak. Ama neresinden bakılırsa ba- kılsjn aslında Miles Davis ıle Bill Evans'ındır bu ba- şeser. ; Başlangıcından beri bir "deprem" yazısı yazma- maya çalışıyorum sevgili okur. Kimilerine aklı bir ka- nş havada bir "entel" gibı göründüysem, bu da ken- dimce mütevazı birçabanın sonucudur. Herzaman- ki gibi büyük bir acının tanıklığını yapıyoruz. Televız- yona, büyük ve san basmımıza hayretle bakıyorum Bizi yönetenlereyse daha büyük bır hayret ve bulan- tıyla bakıyorum. İçinde bir tek muhalif içermeyen bir topluluk tarafından yönetilmenın dayanılmaz ağırlı- ğı çöküyor üstüme. Ludvvig VVrttgensteın okuyup Miles Davis dinüyorum. Denıze ve gökyüzüne bak- tığım da oluyor. Can YücePı düşünüyorum, olmu- yor. Ece Ayhan'ı okuyorum olmuyor. Ham halat rrtil- liyetçilerimizi, bir sürü cahil cühelayı yetkili yertere yer- leştiren halkımızı düşünüyorum, hiç olmuyor. Kürt- len düşünüyorum olmuyor, Türkleri düşünüyorum olmuyor! Haftaya bir deprem yazısı yazmak istiyrj- rum. Yılmaz Güney anılıyor : • Kültür Servisi-Yılmaz Güney ölümünün 15. yıldönümü nedeniyle bugün saat 10.00'da Bulunmaz Kültür Merkezi'nde anılacak. 'Ölümünün 15. yıldönümünde Yılmaz Güney ve Sanatı' başlıklı konferansın yanı sıra etkinlik kapsamında Yılmaz Güney belgeseli, müzik dinletisi. saydam gösterisi, tiyatro ve resim sergisi izlenebilecek (244 59 19) ÇataHıöyük yarışması sonuçlandı • Kültür Servisi - Ingilız Havayollan British Ainvays'in Radikal gazetesıyle işbirlığıyle dünyarnn en eski yerleşim alanlanndan biri olan Çatalhöyük'le ilgiii düzenlediği Çatalhöyük, Geçmiş ve Gelecek konulu yanşmada dereceye girenler belli oldu. Yanşmada resim dalında Ece ' Oztürk, kompozisyon dalında ise Ilkay Ivgin birincilik ödülüne değer bulundular. * İDOB, sezonu depremzedeler » • Kültür Servisi- İstanbul Devlet Opera ve Bales» 1999-2000 sezonunu depremzedeler için hazıriadlğı Mozart'ın Requıem'i ile açıyor. 23-24 Eylül İ tarihlerinde saat 20.00'de Atatürk Kültür MerkezF Büyük Salon'da sunulacak olan Requiem*in geliri- depremzedelere aktanlacak. Şef Rengim Gökmen'in yöneteceği Requiem'ın koro şefi ise' Yıldız Künutku. Konserde solist sanatçılar Efsun Öztoprak, Işın Güyer, Hüseyın Likos. Suat Ankan. Nursel Öncül, Lynn T.Çağlar, Efe Kışlalı ve Kenan Dağasan ile İstanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestrave Korosu yer alıyor. ' Devlet Tiyatroları Bulganistan'ıia1 Apka Bahçe'yi sahneleyeceh • ANKARA (AA)- Devlet Tiyatroları (DT), "Arka Bahçe" adlı oyunla Bulgaristan'ın Razgard kentıne konuk olacak. Ankara Devlet Tiyatrosu'ndan (ADT) yapılan açıklamaya göre, 1998-99 tiyatro mevsımi oyunlan arasında yer alan yapıt, 14-17 Eylül o tarihleri arasında Bulgar sanatseverlen selamlayacak. Bilgesu Erenus'un yazdığı, tskender Altın'ınyönettiği eserde, Laçin Ceylan ile Servet Pandur Ozbayer rol alıyor. ..
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle