20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 AĞUSTOS 1999 ÇARŞAMBA 14 KULTUR kultur@ cumhuriyet.com.tr Sonbaharda üçüncü albümünü çıkarmaya hazırlanan Candan Erçetin bu akşam Açıkhava'da w Cam gönülden şarkılarCUMHUR CANBAZOĞLU Açıkhava'da bu gece sahne Candan Erçe- tin'in. CRR Senfoni Orkestrası'yla Bogaziçi Festivali'nde verdiği konserden sonra ilk kez böyle büyük seyircinin önüne çıkacak yorum- cu *Canı Gönfilden Şarkılar' adını verdiği konserde kendi-yapıtlannın yanında Bakk Ay- han'la birlıkte Rumeli türküleri yorumlayacak. Candan Erçetin. çok yüzlü, çok renklı, az kişilikli yerli pop dünyasının 'kendine özgü' işler üretebilen nadir isimlerinden bın. Med- yayla fazla samimi olmamasının, albümleri ge- niş araştırmadan sonra çıkarmasının, beste yazmasının, etnik mûziği akılhca kullanma- sınm meyvelerini kısa sürede topladı. Geçen yıl denedigi birmüzıkal hancinde adımlan doğ- ru atmaya devam ediyor. 10 Şubat 1963 Kjrklareli doğumlu. Ortaöğ- renimini Galatasaray Lisesi'nde, yükseköğre- niminı tstanbul Üniversitesı Arkeoloji Bölü- münde tamamlamış. Belediye Konservatuva- n Şan Bölümü'nde 1979'da başlayan eğitimi ise 1991'debitmiş. Erçetin'in çıkışının genç popçular gibi ılk albümü Hazınm'la ve bu yapıtta yer alan Um- nımda DeğU'le gerçekleştigine inananlann sayısı hayK fazla: ancak Erçetin'in müzik geç- mişi uzun yıllar öncesine gidiyor. 1986'da Türkiye'ye Eurovisıon'da dokuzunculuk ge- tiren Meüh Kibarbestesi HaDey'i yorumlayan KKps ve Onlar grubunda (Eurovision için bir araya gelmiş iki grup) yer alan sanatçı aynı ekip- le albüm de yapmıştı; bir yüzde Klips'in par- çalan, diğer yüzde de Erçetin'le Sevingfil Ba- hadır'dan oluşmuş Onlar'm parçalan kulla- nılmıştı. Bu deneyden sonra lokallerde çeşitli diller- de sarkı söyleyerek, Fransız chansonlannı yo- rumlayarak geçimini sağlayan Erçetin aynı • Batılı ölçüleri yerli popa getirmeye çabalayan Candan Erçetin, bu geceki konserinin ilk bölümünde sevilen parçalannı, ikinci bölümde de Balık Ayhan eşliğinde Rumeli havalarını yorumlayacak. zamanda Galatasaray Lisesi'nde müzik öğret- menlığıni de yürütmüştü. Sonra televizyonda bir program sunmuş, yüzünü bir derece kitlelere tanıtmayı başar- mıştı. 1995 Ağustos'unda Hazınm albümüyle pi- yasaya girdi ve ilk günlerde hiç satmadı; ta ki sandalyeye ters oturup sağa sola sallanarak söy- ledigı Umrumda Değtf klibinin ekranlara ge- lişine dek. Vldeoklipleriyte dikkat çekti Ardından Hangi Aşk Adil ki'nin klibinde tstiklal Caddesı'nde erkekler ordusunu peşi- ne takıp yürümüş, klibin yönetmeni MeteOz- gencil'in bir buluşu daha tam isabet kaydet- mişti. Bu kez klipte arkasına erkekler ordu- sunu takıp tstiklal Caddesi'nde yüriiyor ve sarkısını söylüyordu. Albüm iyi satmış. Erçe- tin-Özgencil ikilisi, piyasanın istediği sansas- yona itibar etmeden, müzik dışı güçlere hiç başvurmadan amaçlanna ulaşmıştı. Ikili, kenanndan köşesınden Batılı tanıtım kartlannı Türkiye piyasasına getirmeye karar- lıydı. Bir yıl geçmeden Umrumda Değirin beş farklı yorumuyla yeni parça Sevdim Sevilme- dim'in remixlerini bir EP'de (midi- uzunça- lar) toplayarak başanyı perçinlemek istedi- ler. Remixlerin altında ErolT. ve Krvanç K.'nin imzası vardı. Balkan havalannın gözde oldu- ğu dönemde Sevdim Sevilmedim tam isabet kaydetmişti. Gelelim 1997 tarihli ikinci solo albüme, adını Çapkın koydu Erçetin ve ilk videoklıp parçası olarak bu yapıtı seçmişti. Baki Çallı- oğlu'nun kırk yıl önce yazdığı şarkı da güzel- di, düzenlemesi de. Ancak tutulmadı. Sanınz ilk albümün kliplerinin basitligi ve sıcaklığı eksikti bu çalışmada. Ancak Çapkın albü- münde boş parça yoktu ve biri olmazsa diğe- rinin müzikseveri yakalayacağını iddia etmek zordeğıldi. Nitekim şehirlerarası otobüste ge- ceninbir yansı çekilmiş görüntüleriyle Yalan adlı parçanın klibi uçurdu götürdü albümü. Öz- bek sanatçı Yıkhz Usmanova'nın bu bestesi- ne cuk oturan sözleriyle 1997'nin en tutulan şarkılannm başında geldi Yalan. Bir lokomotif parçanın ardına takılan sıra- dan çalışmalarla alelacele üretilen yerli pop albümlerin dünyasında pınl pınl parlayan bir yapıttı Çapkın. Kliplerbirbirini izlerken yine Topkapı etiketiyle Oyalama Artık-The Re- mix Ep 2 adıyla yedi parçalık bir remıx albü- mü daha yayımladı. Bu yapıta da yeni parça diye Oyalama Arük'ın üç ayn yorumunu koy- muştu. Bizce bu atak, popta son dönemin en isa- betli kararlanndan bıriydi. Kulakları modern sounda alışmış gençlik de parçalan keşfet- miş. Erçetin'in dinleyicilerine geniş bir hal- ka daha eklenmişti... Bu dört yapıttan sonra Erçetin cephesınde işler ciddileşti; albümlerini yalnız isimleriy- le sattırabilen zirvedekiler müthiş bir kısırlı- ğın içinde kıvranırken, o sürekli yükselişte. Arabeskin kendi tirajını geri aldıgı bir dö- nemde 2000'lerin yerli popuna yol açacak bir albüm beklenebilir Erçetin'den. Candan Erçetin 15 yıknr profesyonel müziğin içinde. yıkdmış düşier/yokuluğun sonu mu?y Kültür Servisi - Edinburgh, 14-19 Ağustos tarihleri arasında Avrupa'daki Müslüman kimliğini sorgulayan ve bu kimliğe yönelik önyargılan yansıtan bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Consuelo Echeverria'nın 'fractured dreams /journey's ead?' (yıkılmış düşler / yolculuğun sonu mu?) başlıklı enstalasyonu St. Giles Katedrali'nin önünde sunulacak izleyicilere. Sergi, Müslümanlann Avrupa'yla bütünleşme sürecini konu ediyor. Proje. Avrupa'da önemli bir rol üstlenmek için yeni yollar arayan Müslüman cemaatine de fikir verme açısından önemli. Serginin Edinburgh'da açılmasının nedeni ise kentin festivaller için ilk düşünülen • Consuelo Echeverria'nın Avrupa'daki Müslüman kimliğini sorgulayan sergisi Edinburgh'da açılıyor. . • I M ' ' yerlerden biri olması ve özellikle 2. Dünya Savaşı'ndan sonra banşı destekleyici bir rol üstlenmesi. Dijital animasyon tekniğı ile yapılan enstalasyonda. Avrupalı Müslümanlar sırtlan izleyiciye dönük olarak Panteon'un kopyasına doğru yürür biçimde gösteriliyor. Projede yer alan figürler, ellerinde Islamiyetin Avrupa kültürüne katkılannı simgeleyen nesneleri taşır biçimde yerleştirilmiş. lslami olduğu kadar çağdaş anlayışı da ifade edecek biçimde, günlük giysileriyle gösterilen Müslümanlar, Pantenon'un sütunlanna doğru ilerledikçe küçülerek yok oluyorlar. Consuelo Echeverria, projede özellikle Panteon'un seçilmiş olmasını; Panteon'un, Atina'nın, Atina'nın ise Batı uygarlığının simgesi olmasına bağlıyor. Edinburgh ve Glasgovv Müslüman cemaatinin katkılanyla hazırlanan proje, Avrupa'da yaşayan Müslümanlann bu topluma entegrasyonunu sorgularken bir yandan da Avrupahlan farklı dinden yurttaşlannın kimlikleri üzerine düşünmeye yöneltiyor. Dört ayakhlar canlanıyor Yönetmen John Stephenson, 'Hayvan Çiftliği 'ni gelişmiş kukla teknolojisiylefılme uyarlıyor Kültür Servisi- George OnvdPın "Hayvan ÇHHgi'' en gelişmiş kukla teknolojisinden yararianılarak filme uyarlanıyor. Stalınızme yergi niteliğindeki yapıt ilk olarak 1954 yılında çizgi filme uyarlanmış, yapıttaki karakterler daha sonra pek çok çizgi film ve çizgi ki- taba esin kaynağı olmuştu. Hayvan Çiflıği bu kez Jim Henson'ın 'yarabcı dükkân'ının animasyon teknikle- ri sayesinde konuşan hayvanlann filmine dönüşecek. Hayvanlann hem birbirleriyle hem de insanlarla kar- şılıklı iletişim kuracaklan filmin yönetmeni ise John Stephenson. OnveU'in 1945 yılında yayımlanan yapıtı, gaddarçift- lik sahibini 'Dört ayak iyidir, iki ayak kötü' sloganıyla deviren hayvanlann öyküsünü konu alıyor. Ancak kahramanlann serüveni "Bütün hayvanlar eşittir, ama ban hayvanlar daha eşittir' diyerek kendilerini sömür- meye başlayan hderleri domuz Napolyon'un idaresi ne- deniyle sona erer. Henson'ın teknisyenleri konuşan hayvan filmlerine yeni bir boyut kazandın- yor. Film için üretilen tüy- lü ve kürklü animasyon fıgürler insana özgü nite- liklerle donatılrruş durum- dalar. Teknisyenler kuk- lalan önceden yazılmış diyaloglara göre program- ladıklan için karakterle- rin dudak hareketleri ve seslendirme arasında senkronizasyon sağlanabi- lecek. Tüy, kürk ve saçlar- la kaplanan özel cins bir silikon da kuklalann ger- çek hayvanlar gibi görün- melerini sağlıyor. Animasyon ve bılgisa- yar grafiği ürünü kuklalar ile gerçek hayvanlardan oluşan hayvan çiftliğinin en önemli karakterleri arasında dört domuz, eski be- lediye başkanı, lider Napolyon, Kartopu ve çoban kö- peği Jessie yer alıyor. Filmin seslendirmesinde ise Pa- ul Scofıeld, Sir Peter Ustinov ve Sir Ian Houn gibi ün- lü isimler görev alacak. Hayvan Çiftliği'nde en zor mimikler yakın çekim- le bile yakalanabılecek. Eski belediye başkanının yü- zünde görünen her kasın oynamasını sağlayan 60 mo- tor var örneğın. Daha önceki animasyon modellerin- de en fazla 30 motor kullanılabiliyordu. Filmin yapımcısı Robert Halmi, Orvvell'in romanı- nın çağımızın en önemli yapıtlan arasında yer alması- na ve film yapımcılan için çok ilginç bir tema sunma- OnvelTın hayvanlanna yeni bir boyut kazandınkh. sına karşın bugüne dek teknik yetersizlıklerin kendi- lerini sürekli sınırladığını söylüyor: "Arük bu hayvan- lann gerçek gibi görünmelerini sağlavabilecegiz. Önla- nn konuşan hayvanlar okhığunu unutacaksmız. Orwei'in karakterleri olarak canlandıracağız ha\~vanlan." Yönetmen Stephenson daha önce bu kadar çok ko- nuşan hayvanm bir arada bulunduğu bir filmin çekil- mediğine dikkat çekiyor. Projelerinin de Disney tar- zından çok faklı olarak romana çok bağlı kalacağını; hüzünlü, karanlık, duygusal öyküyü görsel bir dille anlatacağını söylüyor. Kuklalar gerçek ölçüsûnde 6 ayda yapıidı Oscar sahıbi Jim Henson'ın 1979 yılında kurulan ya- ratıcı dükkânlan Londra, Los Angeles ve Nevv York'ta bulunuyor. Bugüne dek imza attığı yapımlar arasında da Ninja Kaplumbalan, Pinokyo'nun Maceralan ve The Muppets yer alıyor. Hayvan Çiftliği 'nin karmaşık kuklalannın yapımı için kukla uzmanlan ve me- kanik teknisyenlerden olu- şan 70 kışilik birekip 6 ay boyunca çalıştı. Çalışma- lar sırasında gerçek hay- vanlann her türlü ölçüsü alındı, fotoğraflan çekil- di, günlük yaşamlan ka- meraya çekildi. Bütün öl- çümler kuklalann lif cam- dan üretilen modelleri ya- pılmadan önce anatomi konusunda uzmanlaşmış heykeltıraşlar tarafindan denetlendi. Elde edilen kalıplann üzeri silikon ve kürk ile kaplandı. Filmde rol alan bütün kuklalann vücut ve yüzlerinde hare- ketleri denetleyen meka- nik bir iskelet yer alıyor. Farklı hayvanlara özgü hareketlerin aynısının üreti- lebilmesi için bilgisayar mühendisleri ile animasyon model tasanmcılan bir arada çahştılar. Domuz kuİda- sının çerte, ense ve gövde hareketleri hidrolik bir sis- tem tarafindan denetlenirken kol ve bacak hareketleri için kablolardan oluşan bir sisteme başvuruluyor. Hid- rolik teknolojisi en zor hareketlerin bile canlandınla- bilmesi için çok büyük bir çeşitlilik sağlıyor uzman- lara. Hayvan kuklalan asıllanna benzemelerinin yanı sıra insanlar gibi viski içip esneyebiliyorlar. Hayvan Çiftliği, Amerika'daekimayındagösterime girecek. Ingiltere sinemalannda ise ancak 1999 so- nunda yer alacak. 3 TONLUK TAŞ BLOKLAR VÎNÇLE TAŞINIYOR Antik Side Tiyatrosu'nda restorasyon sürüyor ANKARA(Cumhuriyet Bürosu)-Antik Si- de Tiyatrosu'nda taş kaldırma çalışmalan, Avusturya Arkeoloji Enstitüsü'nden sağlanan vinçle başlatıldı. Istanbul Restorasyon ve Kon- servasyon Merkez Laboratuvan Müdürü Ulkû tzmiriigil. ağırlıklan 500 üe 3 bin kılogram arasında değişen taş bloklann kayma olasılığı taşıması nedeniylebüyük tehlike oluşturdugu- nu belirtti. 15 bin kişilik kapasiteye sabip olan Side Ti- yatrosu'nun tarihi M.S. 2. yüzyıhn ortalanna dek uzanıyor. Geç imparatorlıak devrinde glad- yatör yanşlan ve ha^-an mücadelelerinin ya- pddığı arenaolarakkullanılan tiyatronun. M.S. 5. ve 6. yüzyıUarda Bizans döneminde açık ha- va kilisesi işlevi gördüğü belirtiliyor. Dünya Bankası'nm 30 milyon dolar kaynak sağlaması beklenen "Tûrkiye Kültürel Miras Projea" kapsamında yer alan tiyatro, 1994 yı- hnda Antalya Kültür ve Tabiat Varlıklannı Ko- ruma Kurulu'nun aldıgı kararla, yeterli güven- iik. olmadığı gerekçesiyle ziyaretçi girişi ve gösterilerekapatıldı. Gerekli önlemler alınarak tiyatronun ziyaretçıye tekrar açılması amacıy- la hazırlanan projenin Side Belediyesi'nce uy- gulamaya konulmasının ardmdan 1998 yılın- da ziyaretçi girişi yeniden sağlandı. Bu yıl da Avusturya Arkeoloji Enstitüsü ta- rafindan geçici bir süre için verilen vinçle. kay- ma tehlikesi olan taş bloklann kaldmlması ca- hşmalarına başlandı. Tiyatroda restorasyon da halen sürüyor. Istanbul Restorasyon ve Konservasyon Mer- kez Laboratuvan Müdürü tzmirhgit, Arkeoto- ji ve Arkeologlar Derneği'nin "tdor1 adlı der- gisinin temmuz sa>ısında yayımlanan makale- sinde, yapısal özellikleri nedeniyle SideTıyat- rosu'nun tüm Anadolutiyatrolan arasında ay- ncahklı bir yeri olduğunu belirtti. Ancak son yıllarda öreoyennin ulaştığı turistik boyutun, tiyatroyu tehdit ederhale geldiğine işaret eden tzmirligil, "Anadolu'nun en görkemli antik ti- vatrolan arasuıda yer alan Skk Tiyatrosu'nda yapıyı turistik yaşanıa katma amacıyla düzen- lenen etkinlikfcr oirçok tahribatayol açnu$bu- lunmaktadır'" dedi. Tiyatronun en üst oturma basamaklan ve sah- ne binası üzerinde gezen ziyaretçiler için biç- bir güvenlik öniemi alınmadığınadikkat çeken tzmirligil, onanmı yapılan bu yerlenn büyük teh- like oluşturduğunu kaydettı. Izmirligıl, "Ozd- Hkle sahnebinası kahnolan üzerinde dağohkya- par gibi nrmanaraktiyatro> [ a kaçak giren ziya- retçileri önlemek olanaksızdır" diye konuştu. DEFNE GÖLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ Şaip ve Aykıpılık Nâzım Hikmet neden büyük bir şair kabul edi- lir? Bu soruya, "Komünist olduğu için", diye bir ya- nıt verilebilir mi? Komünist olması mıdır onu büyük şair yapan? öyle ise, öteki komünist şairier neden büyük şa- ir olamadılar? • • • Şairlerin farklı kişisel özellikleri olduğu, bu özel- likleri şiirlerinin de gereği yaptıklan bilinir. Kimi komünistliği ile tanınır, kimi kufürbazlığıyla, kimi çok içmesiyle, kimi çapkınlığıyla... Bu özellikleri midir onlan şair yapan? • • • Şiirin bir sanat dalı olarak aykınlıklann peşinde koş- ması; dünyaya, insana aykın bakışlardan yeni söy- leyişler geliştirmesi, yeni ufuklar açması doğal. Doğal olmayan, şiirin peşinde koştuğu şeyi, şa- irin hayatıyla yakalamaya çalışması, ilginç bir kişili- ğin şiirini de ilginç kılacağını düşünmesidir. "Cumhuriyet Dergi"ri\n 25 Temmuz 1999 günkü sayisında Bejan Matur, kendisiyle söyleşı yapan Se- zai Sanoğlu tarafindan, "o, hem Alevi, hem Kürt bir aileden gelıyor ve üstelik de kadın", diye tanıtı- lıyor. Bu özellikler bir şairi ilginç kılmaya yarayacaksa o zaman Sünni, Türk ve erkek bir şair daha baştan ilginç olmaktan çıkıyor. Oysa şiirin ve şairin böylesi şiir dışı ölçütlerle de- ğeriendirilemeyeceğini biliyoruz. Şiirin ölçütü yine şiirdir. Şairin o şiirin arkasında duruş biçiminin ancak bir anlamı olabilir okurlar için. • • • Cemal Süreya, o ünlü şiirleriyle ortaya çıktığın- da, kimse onun 1938 Dersim ayaklanması sırasın- da Batı'ya sürülmüş bir ailenin çocuğu olduğunu bil- miyordu. Hayranlık uyandıran şiirlerinin ardında kuş- kucu kişiler yalnızca "Eluardya da Apollinaire esi- niyle mi böyle yazıyor", diye düşünmüşlerdi. Sonralan yaşamöyküsü daha bilinir olduğunda şiirine ilişkin değertendirmelerde bu nedenle bir de- ğişiklik olmadı. Son yjllarda Almanya'da tanınan bir yazanmız van Sevgi Özdamar. Almanca yazdığı Hayat Bir Ker- vansaray adlı romanıyla önemli edebiyat ödülleri kazandı. Sevgi özdamar'ın başansı, Hıristiyan Alman top- lumunda, Türk. Müslüman ve kadın oluşuna bağla- nabilir mi? özdamar, Türkçedeki çeşitli deyimleri, söz oyun- lannı Almanca söylemeyi başararak, o dile ve kül- türe katkıda bulunmuş, ilgi uyandırmıştır. Ben Bejan Matur'un yayımlanan iki şiir kitabında, başkalanna benzemeyen, kendine özgü bir dünya olduğunu gördüm. Bejan Matur, önemli bir şair olacaksa, ona bu tır- satı o benzersiz dünyası verecektir. Tiyatro liyatro dergisinde Sevda Şener • KüMr Servisi- Tiyatro Tiyatro dergisinin 93-94. sayısı çıktı. Derginin kapak konusu. Türkiye'deki tiyatro eğitimine ve tiyatro kültürüne kırk yıldır büyük katkılar sağlamış, kitaplan ve yazılanyla tiyatro ortamı üzerinde etkili olmuş, ülkemizin ilk tiyatro bilimcilerinden Prof. Dr. ^^^^^mmmm_m_^m^m^^ Sevda Şener. Ayşegül Yükserin Sevda Şener ile yaptığı geniş bir söyleşi, Dikmen Gürün ve Murathan Mungan'ın yazılan, Sevda Şener'e Saygı başlığıyla sunuluyor. Dergi ek olarak Kubilav 1 Tunçer'in geçen sezon Ankara Devlet Tıyatrosu tarafindan sahnelenen Anrico'nun Peşinde oyununu yazarla yapılmış bir söyleşi ile birlikte yayımhyor. Otobiyografık Notlar bölümünde Bilsak Tiyatro Atölyesi'nden Nihal G. Koldaş'ın yazısı yer alıyor. Tiyatro Tiyatro'da Theater der Welt ve Alaçatı festivalleri, Japonya'daki Tiyatro Olimpiyatları: Janusz Wisniewski, Antunes Filho, Kristin Linklater ile yapılan söyleşüer; Ahmet Güngörenin 'Tiyatro Antropolojisi', Kubilay Tunçer'in 'lllüzyon ve Tiyatro', Tijen Savaşkan Gedik'in 'Feminist Perspektif'. Ahmet Levendoğlu'nun 'Izdüşüm', Haluk Şevket'in 'Tiyatroca Düşünmek' yazılan; Savaş Dinçerin çizgi romanı "William Shakespeare'in Hiçbir Şekilde Yasanmamış Başka Türlü Bir Hayat Hikâyesi' de yer alıyor. Aydınlardan iyetanyahu'ya tepki • KUDÜS (AFP) - Israil 'de bir grup yazar ve aydm, bir edebiyat ödülünün törenini, eski başbakan Benjamin Netanyahu'nun katılmasını gerekçe göstererek protesto etti. Törende 'The Grace of Your Youth' adlı kitabıyla ödül alan yazar Eyal Meged ise Netanyahu'nun geçen yıl kitabmı okuduğunu, çok beğendiğini ve kendisiyle kitap üzennde tartıştığını söyleyerek "Toplumda önemli bir konuma sahip olan bir insanın, okuduğu bir kıtabın ödül aldıgı törene katılmasından daha doğal ne olabilir" dedi. Protestolar, Netanyahu'nun ülke yönetiminde gösterdiği antidemokratik tavırlara ülkenin . aydınlannın tepkisi olarak yorumlanıyor. Değlnmendere'de açık hava müzesi • GÖLCÜK(AA) - Kocaeli'ye bağlı Değirmendere beldesi, 7 yıldır düzenlenen Uluslararası Ahşap Heykel Sempozyumu'nda yapılan eserlerle, açık hava müzesine dönüştü. Belde belediyesince, "Değirmendere Temmuzu" adıyla gerçekleştirilen kültür ve sanat etkinliklerinin ağırlığını oluşturan "Uluslararası Zühtü Müridoğlu Ahşap Heykel Sempozyumu"na katılan sanatçılann yapıtlanyla, belde yeni bir çehreye kavuştu. Kentin girişinden başlayıp, sahilin tamamını kapsayan bölgede sergilenen birbirinden ilginç ahşap heykeller, beldenin, yerleşim merkezinden çok, bir müzenin bahçesi izlenimini uyandınyor. Türk sanatçılannın yanı sıra, değişik ülkelerden onlarca sanatçıya ev sahipliği yapan, onlan 1 ay süreyle ağırlayıp, eserlerini de beldenin en güzel yerlerinde korumaya alan Değirmendere, Türkiye'nin en büyük açık hava müzesi olma yolunda ilerliyor. Belediye Başkanı Ertuğrul Akalın, Mimar Sinan Oniversitesi'nin işbirliğiyle, bu yıl 7'ncisi gerçekleştirilen sempozyumda kazanılan eserlerin, görsel anlamda yarattığı güzelliğin ötesinde, halkın sanata ve sanatçıya yaklaşımındaki degışikliği önemsediklerini belirtti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle