Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 HAZİRAN 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Bilim adamlan ve sivil toplum kuruluşlan, Dünya Çevre Günü nedeniyle ortak bildirge yayımladılar
'Ekolojik cinayetler iilkesi^
f-Dildirgede
yurttaşlann kamu
makamlanndan
çevreyle ilgili bilgi
alabilme, karar
sürecine katılım ve
yargıya başvuru
haklannı
güvenceye alan
yasal
düzenlemelerin bir
an önce yapılması
istendi.
Temiz ve
tehlikesiz
boğaz
istemi
tstanbul Haber Servisi - Dünya Çevre Günü ne-
deniyle çeşitli kuruluşlarca düzenlenen etkinlikler
dün de sürdü. Türkiye Çevre Kozası tnisiyatifi ta-
rafından, Çevre Bakanı Fevzi Aytekin' in katüımry-
la Istanbul Boğazı'nda düzenlenen etkinlikte, tek-
neleriyle boğaza açılan çevreciler bogazlardaki teh-
likeli madde geçişlerine dikkat çekti.
Türkiye Çevre Kozası Inisiyatiff nin düzenledi-
ği ^KaradenbNçTürkBoğaziarıiKİaTelılikefi Mad-
de Taşımacılığına Hayır" etkmhği'ne TEMA, Ba-
hkadamian Demeğı. Deniztemiz-Turmepa, Çağdaş
Yaşamı Destekleme Derneğı (ÇYDD), ÇEVKO ve
Karadeniz Vakfı'mn da aralannda bulunduğu çok
sayıda sivil toplum kuruluşu katıldı. Etkinlik, Çen-
gelköy koyunda teknelerin buluşmasıyla başladı.
Daha sonra boğaza açılan teknelerde bulunanlar,
horon tepti, şarkılar söyledi. Eşi Gûler Aytekin'le
birlikte etkinliğe katılan ÇevTe Bakanı Fevzi Ayte-
kin, tehlikeli madde ve atıklann boğazlardan geç-
mesine karşı olduğunu, ancak konuyla ilgili bazı
uluslararası anlaşmalarbulunduğunu anımsattı. Ay-
tekın, ulusal çıkarlar göz önünde bulundurularak
mümkün olduğunca daha az sayıda tehlikeli mad-
de geçmesi taraftan olduğunu kaydetti. Çevre ko-
nusunda medyaya da önemli görevler düştüğünü
belirten Aytekin, bakanlık olarak kendilerinin pek
fazla bir şey yapamadığını dile getirdi. Bakan Ay-
tekin, "Fırüna Vadja" ile ilgili bir soru üzerine de,
sanayiye karşı olmadıklannı. ancak doğayı ve çev-
reyi katlederek yapılan yatınmlara şahsen karşı ol-
duğunu ve doğayı korumak için yapılan her girişi-
min arkasında bulunduğunu söyledi.
Eski Çevre Bakanı tmren Aykut da tüm çabala-
ra rağmen hâlâ fantazi olarak görülen çevre sorun-
lannın birçok ülkenin gündeminin birinci madde-
sini işgal ettiğini söyledi. Türkiye Çevre Kozası
tnisiyatifi adına konuşan Yüksel Cstün de Çevre
Bakanı Aytekin"e çahşmalan hakkında bilgi vere-
rek kendisini eylül ayında yapmayı planladıklan
"ühıslararas Karadeniz Ortaklan" toplantısına
davet etti ve üzerinde "Habfcat" yazıh bir plaket
sundu. Abhazya Çevre Bakanlığı Ekokyi Sorunv
lusu Romans S. Dbar da etkinliğe katkıda bulun-
mak için geldiğinı belirterek Karadeniz'deki çevre
sorunlanna büyük önem verdiklerini söyledi. Et-
kinliğe, Izmit Büyükşehir Belediye Başkanı Se&
Sinnen, Beşiktaş Belediye Başkanı Yusuf Namoğ-
lu da katıldı.
tstanbul Haber Servisi - Bilim adam-
lan, ıdare hukuku ve uluslararası hukuk
uzmanlan. devletın. yurttaşlann bilgı-
lenme, katılım ve yargıya başvuru hak-
kını garantı altına alan Aarhus Sözleş-
mesı'nı ımzalamasını ıstediler.
5 Hazıran Dünya Çevre Günü dola-
yısıyla düzenlenen "Çevre ve kent ala-
nında bilgiye ulaşma. karar sürecine ka-
ülun ve >argıva giriş hakkı" konulu sem-
pozyum. Fransız hukukçulann da katı-
lımıyla öncekı gün İTÜ Maçka Sosyal
Tesıslerı'nde yapıldı. Marmara Üniver-
sitesi Hukuk Fakültesi. Dünya Yerel
Yönetım ve Demokrasi Akademisi. Li-
moges Ünıversıtesi ve tstanbul Baro-
su'nun düzenlediği sempozyumda tüm
katılımcılar yay ımladıklan ortak sonuç
bildirgesinde. ülkede ekolojik felakete
yol açan. çevre koruma ile kalkınmayı
çatışma halınde gören anlayışın terk
edılerek.polıtikalannsürdürülebilirge-
lişme çerçev esinde yürürlüğe konulma-
sını ıstediler.
Çeşitli sivil toplum kuruluşlannın da
imzaladığı bildirgede, çevTe hakkını ve
kentsel haklan güvence altına almaya
yönelik mekanizmalan içeren ve Türki-
ye'nin onayladığı uluslararası belgeler
ışığmda uyum düzenlemelerinin yapıl-
ması istendi.
Çevre hakkını güvence altına alan ve
Avrupa'da imzaya açılan Aarhus Sözleş-
mesi'nin Türkiye tarafından imzalanma-
sının istendiği sonuç bildirgesinde şu ta-
leplere yer verildi:
- ÇED, halkın gerçek bir kaûlıın ara-
cı olarak görülmeü ve bunun işlerügi sağ-
lanmalı.
- Çevre alanında politikacılann huku-
ka hâkimiyetine son verilmeli, sivil top-
lum örgütleri siyaset adamlannı düzen-
li ve kararlı biçimde izlemeli.
- Kürrür ve Tabiat Vartıklannı Koru-
ma Kurullan güçlendiribnelL
- Yargı kararlannın uygulanmasını
sağlamak amacıyla tdari Yargılama Usu-
lü Kanunu'na özel hükümler konulmalı.
Eski Rus evleri ve 10. yüzyıldan kalma kiliseleri ile Kars köMü bir tarihi banndınyor
Kars'ın en büyük sorunu işsizlik
KARS - Eski Rus evleri;
10'uncu yüzyıldan kalma Er-
meni kiliseleri, ll'inci yüzyıl-
dan kalma Selçuklu camileri,
Kafkas oyunlan. geniş çayır ve
meralan, balı ve "Çeçil peyni-
ri"yle nam salmış. Türkiye'nin
en genış kültür mozaiğine sahip
şehırlerinden bınsı, Kars. Etnik
kökenını Azeri. Terekeme (Ka-
rapapak), Kürt. Türkmen \e
yerlilerin oluşturduğu yaklaşık
90 bin nüfusu olan Kars"ın en
büyük problemi ise Türkıye'nın
genel sorunu olan işsizlik.
Baş geçim kaynağı hayvancı-
Iık olan Kars'ın caddelerinde
sabah eriten saatlerdeyürürken.
hayvan pazanna götürülen bir
koyun sürüsü ya da grup halin-
de dolaşan ineklerle karşılaş-
mak mümkün. Ancak geniş ça-
yır ve meralan olmasına karşın
"büimsel hayvancdığnr gelişmemesi ve
devletin yardım elini uzatmaması nedeniy-
le bölgede hayvancılık da gitgıde ölmeye
yüz tutmuş durumda.
Kars'ın Rus işgali döneminde yapılmış
eski taş Rus evleri ıse dıştan eski görkem-
lerini korumalanna karşın içleri. oturanla-
rın "maddi imkânsızhklardan dolayı onara-
mamalan nedeniyle"' neredeyse bırer hara-
beye dönmüş durumda. Ancak Mimarlar
Odası'nın önümüzdekı avlarda Kars'ta dü-
Rus işgali sırasında yapılan evler dışandan görkemlerini korumalanna karşu içleri harabeye dönmüş
zenleyeceğı sempozyumla bu bınalann ona-
nlması projesıni gündeme taşıyacağı belir-
tiliyor. Kars'ın tanhi ve kültürel değerleri
eski Rus evieriyle sınırlı değil. Şehir için-
dekı eski kılıse ve camilerin yanı sıra ilk
yerleşim tarihi MÖ 5000'lere dayanan,
10'uncu yüzvıldan kalma Ermeni kiliseleri
ile Selçuklu mımansimn en güzel eserleri-
nin yer aldığı Ani Harabeleri de "bakunsız-
bk Dedeniyte" ayakta kalma savaşımı veri-
yor. Anı Harabeleri'nin tam yanındaki Ani
köyünden geçerken, toprak damlannın üze-
rinde ot bitmiş evlerin eski çağlardaki "ma-
ğara evlerie" olan benzerliğini fark ediyor-
sunuz. Ancak mağarayı andıran bu evlerin
eskilennden bir farkı var. o da hepsinin da-
mında mutlaka bir "çanak anten" bulun-
ması. Türkiye'nin "en doğusu"nda "mağa-
ra evler
r
'de yaşayan bu msanlann "iletişim
teknok)jisi"nden geri kalmadıklannı görü-
yor, hatta bunu kanıtlayan başka örneklerle
de karşılaşıyorsunuz: Susuz'un Çamçavuş
köyünden bir "dede". sizinle
cep telefonunun "alarm gibi ya-
nıp sönen anteoi" hakkında ko-
nuşurken, sız daha şaşırmaya
vakıt bulamadan birden size o
"can ahcı" soruyu yöneltiyor:
"tstanbul'da nerelere takıhyor-
sun?" (Bunun Kars'ta "Nerede
oturuyorsun" anlamına geldiği-
nı daha sonra öğreniyoruz.)
Kars'ta "sos>«l ha>nt" ise
kentın merkezindeki büyük ha-
vuzun çevresindeki binalarda
sürüyor. Şehir kulübü, oteller.
lokantalarve vitrinlerini Kars'ın
"tekerlekkaşarpeynirinin" süs-
lediği dükkânlann çoğunlukta
olduğu çarşı burada. Penceresin-
de "Herakjamcanh müak-B«-
yansanatcT ılanı asılı şehrintek
ban ıse adıru Istanbul'dakı "ün-
lü" bardan almış: "Şamdan
Bar". Kars'ta her yerde. herke-
se "çay" ikram ediliyor. Girdiği-
niz her yerde, bindiğiniz her ta-
şıtta sanki herkes birbiriyle "tanışıyormuş-
çasma" koyu muhabbetlere koyuluyor. Kah-
velerde "Gel hele. gel otur, bir çayınuzı iç"
dıye karşılanıyor, Doğu'nun bu "sıcakkan-
h ve konuksever" yöresinde, "Arûk btemi-
TOrum" anlamına gelen çay kaşığmızı bar-
dağınızın üzerine koyma hareketini bilmi-
yorsanız, 20-30 kadar çayı üst üste içebili-
yorsunuz. Ve tüm bunlardan sonra, Kars'tan
tstanbul'a "avaklannız geri gide gide
r
dö-
nüyorsunuz.
- Ekolojik suçiar çevre mevzuatına ko-
nulmak.
- Bu çerçevede iktisadi liberalizm ve
si>asal liberalizm arasındaki çarpıklık,
ikincisine ilişkin kaü kurallann esnek ha-
le getirilmesiyle giderilmelidir.
Sempozyumun katılımcılanndan An-
kara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakül-
tesi öğretim üyesi Prof. Rıışen Keleş, yap-
tığı konuşmada, yurttaşlann sonuç ala-
mayacaklanna dair kaygılan nedeniyle
yönetime katılmayı pek tercih etmedikle-
rini söyledi. Yasalara göre.
idareye ve yargıya başvuru
hakkınm açık tutulduğunu
anımsatan Prof. Keleş, ör-
gütlenmenin çevre alanında
da demokratik bilıncın geliş-
mesine paralel olduğunu
söyledi.
Türkiye'nin, çevre alanın-
da imzaladığı uluslararası
sözleşmelere uygun politika-
lar izlemediğini belirten ts-
tanbul Üniversitesi Siyasal
Bilgiler Fakültesi öğretim
üyesi Prof. Ulkü Azrak da
Türkiye'yi üyeliğe kabul et-
meyen AB'nin, bu nedenle
Avnıpa Konseyi'nden bile
çıkarabileceği uyansında
bulundu.
Marmara Üniversitesi Hu-
kuk Fakültesi Anayasa Hu-
kuku Anabilim Dalı Başka-
nı Prof. tbrahim Kaboğlu da
iktisadi liberalizm ile siyasi
liberalizm arasında Türki-
ye'de bir dengesizlik olduğu-
nu belirterek, bu dengesizlik
için
u
tlgili mev^uatı göz ardı
ederek Gökkafes gibi bir
gökdeien yaparsınız; para,
hapis gibi cezalar almaröınıy.
Ama bu yasadışı yapıvı pro-
testoetmek isterseniz poüs si-
ri karakoia çeker" örneğini
verdı. Sempozyııma, Fran-
sa'nın Limoges Üniversıte-
si'nden katılan Prof. Mkfael
Prieur, Prof. Jean Pierre
Marguenaud ve Doç. Ge-
rard Monediaire de çevresel
enforraasyona ulaşma, karar
sürecine katılım ve yargıya
başvuru hakkını düzenleyen
Aarhus Sözleşmesi konu-
sunda bilgi verdiler.
T E M A ' d a n i k i n c i T r a k y a ç ı k a r m a s ı
'Toprağnmzı koruyalmı
9
ERDALOZCAN
ÇORLU - TEMA Vakfı, "Trakya Top-
raklannı Kurtarma Kampanyası" kapsa-
mında ikinci mitingini dün Çorlu'da gerçek-
leştirdi. TEMA Vakfı Başkanı Hsyrertin Ka-
raea. 2010 yılında 3 milyar insanın aç kala-
cağmı belirterek "Onun için şündiden önle-
mimizi alahm. Toprağımızı koruyatam" de-
dı.
Miting alanında, Çe\Te Bakanı Fevzi Ay-
tekin ve TEMA Vakfı Başkanı Hayrettin
Karaca. Ergene nehrinin doğduğu Çakıllı
beldesinden getirilen suyu içtiler. Bakan ve
beraberindekiler. "ToprağaSavgı" çelengi-
ni Ergene nehnnin geçtığı dere kenannda-
ki toprağa, "Suya Se\gi" çelenginı Çorlu
köprüsünün üzerinden iple Ergene nehrinin
üzerine, "Havaya Şükran" çelengini ise de-
re kenanndaki bir direğe astılar. Çevre Ba-
kanı Aytekin, Çorlu mitingine Trakyalılann
yığılması gerektiğini belirterek "Toprakla-
nmızı, nıitingimize katılım olmazsa kurtara-
mayız. Çev re kirüliğinden hepimiz sorumlu-
yuz. ÇevTe konusunda üzerimize düşen gö-
revieri yapmazsak, bu iilke ve insanına iha-
net etmişoluruz" dedı. H ayrettin Karaca ıse
yaptığı konuşmada, mera ve hayvancılığın
birbinne bağlantılı oldu-
ğunu, hayvancılığın ol-
madığı yerde toplumsal
banşın olamayacağını,
dünya insanımn bu yüz-
den açlıkla karşı karşıya
olduğunu belirtti. Mitin-
ge katılan yaklaşık 3 bin
kışı. "Ankara, Ankara
duy sesimizi. yasalarla
kurtar Ergenemiz'i" ve
"Ergene'ye kıydınız. bi-
ze kıymayın" şeklinde
slogan attılar. Miting,
Nevv Holland Trakmak
sponsorluğunda gerçek-
Çoriu'dakimitingekaüiım büvükoldu. (KAAN SAGNAK) leşti.
Utopyalarunızıpaylaşma zamanı
İZMjR(CumhuriyetEgeBürosu)-"Gün- yorbuyıl. tlkı 1994 yılında Datça'da, geçen
lük hayat bizi sürüklüvor'. vavaşça biz'den
ben'e geçiyorduk. Nevdi günlük havat? Kitie-
leşmiştik ve günlük havat avunmasıyla başa
çıkmakzorundavdık." 'İ topvalarda Günlük
Vaşam,Günlük Yaşam Ütopvalan'nın tartışı-
lacağı 6. Ütopyalar Toplantısı. 9-13 Haziran
tarihleri arasında Ürkmez'deki Ütopya Tatil
Köyü'nde yapılıyor.
Yaşanacak bir dünyanın kurgusunu daha
da mükemmel üretebilmek; eylemi günlük
yaşama taşıyabilmek ıçm 'tüketim. vazu boş
zaman,dnsiyet evlat, sevda, gönül. dil, üretim'
gibi kavramların bir tek genış tabanda sorgu-
lanacaği ütopv alar toplantılannın ö.'sı yapılı-
ikı yılda da Karaburun'da gerçekleştirilen top-
lantılarda bugüne kadar ütopyanm tanımı,
kent. aile. kadın. tıp, bilim, teknoloji gibi_pek
çok konu tartışıldı. Seferihisar'a bağlı Ürk-
mez'deki Ütopya Tatıl Köyü'nde gerçekleş-
tirilecek etkinliğe katılmak isteyenler, tatil
köyünün 0 232 7
42 22 44 numaralı telefonu-
nu arayabılecekler. Bunun yarunda 0 232 224
1141 numaralı telefondan Y. Savaş Emekde.
başvuranlarla ilgilenecek. 9-13 Haziran ta-
rihleri arasında yapılacak toplantıya katıla-
caklar için konaklama ücretınin kişi başı tam
pansiyon 3 milvon 500 bin, çadırla gelenler
için de 3 milvon olduğu belirtildi.
Kartal
Şubeniz
hizmetinizde!
Türkan Gümüşler ve ekibi
tüm bankacılık işlemleriniz için
sizinle görüşmeye hazır.
IKTİSAT
Memnuniyetle
Ankara Caddesi 36 Kartal Iscanbul
Tel: ( 2 1 6 ) 3 8 7 90 90 Faks: (2 16) 3 8 7 90 99
• Ifafaz (212) Z?4TO»•tonohz(21$ 282S 26 vttra^
' BAçtfafı (212) 512 0160 • Mori*- (212) 5+J 53 93 •tamnpasa:(212) 56514 30 • Bejikaş; (2U) 258 0' 07 • Q&k (216)192 7881 «£11011* (212)230 0918 •EraofeSs: (21©
3682682«E»l^(212)287IIW«Fnikz>t(212)5322979«GeE«î
e(2l6l3W3912.ai^(212)6ii8822.fadiwM216i.W
2517238»fc*op^ (216) 414716i »ta>«#(21Ö467M10M.l«tf (212)32545^^^
(212)29616(»'S««I^(216)369^01-ŞerasefcGürel»-(216H78»XI »Ş^l^^)231 «11-0*1^.(216)4928510-
012) 41799 80 'MkıaB*çâekr. (312) 212 2990« Bfen (312) 266 M00» GaüDamnpa^t Ö12) *P 5829 «.tariyıı: (242) 2« 6981 »Buısı (224) 255 ^OSO'ÇoıktfiK) 6538333
• Dat& (258) 265 20 41 • EsU^Mr (222) 220 27 80 • Guuriep. (342) 220 78 50 • Getee (262) 643 »120 • laar (232) 4636969* G&eMı: (232)24-'1619-&ş)«la (232) 364 44 40
AYDINLANMA
EIVtRE KONGAR
Savaşın Farkındayız ve
GüHiane Parkı'ndayız!
1968 yılında başlayan öğrenci eylemleri yavaş ya-
vaş "toplumsal dinamitin fitiliyiz" yanlışına dönü-
şürken, yan eleştirel, yarı sarkastik iki argo tekerte-
me, genel durumu çok iyi özetliyordu.
Birinci olarak en ırfak bir tartışma ya da çatışma
işaretinde gençler hemen artık bir slogan haline gel-
miş olan yanrtı yapıştınyorlardı: "Varsa bir durum,
yapalım açık oturum."
İkinci olarak, özellikle provokasyon, ihbar ve ben-
zeri kanşık durumlarda derhal sloganlaşmış olan
öteki deyiş gündeme geliyordu:
"Her şeyin farkındayız ve Gülhane Parkı'nda-
yız."
Birinci tekerleme bir yandan her sorunun ancak
tartışılarak, karşılıklı bir etkileşim içinde çözüleceği-
ne ilişkin bir inancı, öte yandan sürekli yapılan açık
oturumlara yönelik, "artık çok mu oluyor" biçimin-
deki hafîf bir özeleştiriyi; ikinci tekerleme ise bütün
eylemlerin aslında "yönlendirilmekte" olduğu iddi-
asına karşı, bu iddianın gerçek olduğunu fark edip
de bir şeyier yapamamanın yansrttığı umutsuzluğu
ifade ediyordu.
Nitekim, sadece 12 Mart ve 12 Eylül darbelerinin
artık tarihe mal olmuş bulunan ve Türkiye'yi yıllarca
geriye götüren gerçekleri değil, sonradan yayımla-
nan ve en son örneği Hasan Cemal'ın kitabı olan,
soldaki ve sağdaki anılar da, 1968'de başlayan bü-
tün bu eylemlerin nasıl "yönlendirildiğini" açıkça
ortaya koydu.
Işte son günlerde Türkiye'nin bu kez de "ulusla-
rarası platformda" hızla bir yerlere doğru gittiğini
(ya da daha doğru bir deyişle götürüldüğünü) gör-
düğümde, 1968 yılında başlayan eylemlerin "ay-
mazlığı" aklıma geldiği için yazımın başlığında bu
aymazlığa karşı üretilen biraz "gayri ciddi" bir slo-
gan kullandım.
•••
Önce mevcut duruma soğukkanlı bir biçimde
"nesnel" olarak bakalım:
Türkiye'nin savaş uçaklan NATO üyesi ülkelerin
uçaklan ile birlikte, Yugoslavya'yı bombalıyor.
Müttefikimiz Amerika Birleşik Devletleri'nin sa-
vaş uçakları, bizim havaalanlanmızdan kalkarak,
komşumuz Irak'ın göklerinde devriye uçuşu yapı-
yor ve bazı askeri hedefleri bombalıyor.
NATO içindeki müttefiklerimizin Yugoslavya'yı
bombalayan uçaklannın bir bölümü bizim ulusal ha-
vaalanlanmızı kullanıyor.
Kara birliklerimiz Kıbns'ta, iki yüz bin kişinin can
güvenliği için ulusal bekçilik görevi yapıyor.
Yıne kara birliklerimiz Bosna Hersek'te Balkan-
lar'ın bir bölümünde sağlanmış görünen bir ateşkes
için nöbet tutuyor.
Güneydoğu'da, komşulanmız tarafından destek-
lenen ve şoven bir ırkçı ideoloji adına eylem yapan
teröristler, sürekli olarak karakollanmıza ve sanayi
tesislerimıze saldırı düzenliyor ve sonra da sınırı ge-
çip yıne komşu devletlere sığınıyor.
Türk Silahlı Kuvvetleri, komşularımızda üslenen
bu teröristleri kovalamak için, sürekli olarak sınıria-
nmızın dışında "sıcak takip" yapıyor
Hem komşulanmız hem de bazı emperyalist güç-
lerce desteklenen PKK'Iİ teröristler, psikolojik açıdan
toplumu "Türkler ve Kürtler" olarak bölmek için
"Türider arasında Kürt düşmanlığı yaratmak" ama-
cıyla büyük kentlerde amaçsız, ama vahşi terör ey-
lemleri düzenliyor, masum insanlan katlediyorlar.
Batı, doğu, kuzey ve güney komşulanmız, içinde
bulunduğumuz Batı htifakı'nın (bu ne biçim ittifak-
sa) başka bazı üyeferi ile birlikte, Türkiye'nin "des-
tabilize" edılmesi için, bir yandan teröristlere para
ve silah yardımı yapıyor, öte yandan siyasal arena-
da da destek sağlıyoriar.
Hemen her gün çevremizdeki ailelerden birinden
bir "şehtt cenazesi" çıkıyor.
Çok kısa olarak özetlediğim şu duruma bakıp da
söyler misiniz lütfen, "savaşın bundan farklı bir
tanımı mı var?"
• • •
Bütün bu koşullar, gittikçe küçülen bir dünyada,
"21. yüzyıla girerken Türkiye'nin oynayacağı rol-
ler" ile yakından ilgili.
Türkiye, Imralı duruşmalan dolayısıyla, yalnızca
bir terörist saldınyı değil, 21. yüzyılda nasıl bir dün-
yada, nasıl bir bölgede ve nasıl bir rttifak içinde
yer aldığını da ırdelemek zorundadır.
Bu yapılmadığı takdirde, bugüne dek "ülkenin bü-
tünlüğü adına dökülmüş olan kanlar" boşuna akrtıl-
mış hale dönüşebilir.
Dikkat edelim de otuz yıl sonra bir başka köşe ya-
zan "Her şeyin farkındaydılar ve Gülhane Par-
kı'ndaydılar" demesin bizim için.
web sayfası: http^/remzi.com.tr/yazar.html
Sar Matheus Kudüs'e yürüyor
'Çevre sorunları
evrenseldir
9
ANKARA (Cumhumet
Bürosu)-'Doğa>ıkirlerme-
yin, geleceği tüketmeyin"
mesajı ile 9 ay önce Ams-
terdam'dan 'yürümeye'
başlayan çevTe gönüllüsü
Sar Matheus, Türkiye'deki
gezisini tamamlarken bir
sonraki durağı olan Suri-
ye'den giriş izni alamadı.
Çevreci eylemini, 2000 yı-
lmı Kudüs'te karşılayarak
sona erdirmeyi planlayan
Hollândalı mühendis Mat-
heus'a, Israil'e gideceği
için Suriye Konsolosluğu
vize vermedi.
Suriye sımnndan Israil'e
geçeceğini belirtmeyerek
giriş yapmayı deneyeceği-
ni bildiren Matheus, tekrar
geri çevrilmekten endişeli.
Çünkü Amsterdam-Kudüs
'yürüyüşünde' hiçbir araç
kullanmayacak olan Mat-
heus'un, tsrail'e girmek
için tek seçeneği kalıyor:
Yüzmek! Çevre sorunlan-
nın evrensel olduğunu vıır-
gulayan Matheus, Amster-
dam'dan Kudüs'e yürüye-
rek değişik uluslardan yurt-
taşları çevTe kırlilıği ve tü-
ketim çılgınlığı konusunda
HoDandah Sar Matheus 9
a\ önce Amsterdam'dan
yürümeve başladı.
uyarmayı, bunlann alterna-
tiflerinin olduğunu göster-
meye çalıştığını söyledi.
Türkiye'de geçirdiği dö-
nemde Türkleri yakından
ızlediğini anlatan Matheus,
"Türklerin çoğu çevre kir-
liliği, doğal kay naklann rü-
kenmesi konulannda kaygı
taşımıjor" diye konuştu.