Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 HAZİRAN 1999 ÇARŞAMBA
OLAYLAR VE GORUŞLER
Kurultayın Değerlendirilmesi...
AleV C O Ş K U N Eski CHP tzmir ll Başkanı, eski milletveküi ve Turizm Bakanı
2
2 Mayıs 1999 günü yapılan kuruluşunda ve aydınlanma devriminin
CHP Olağanüstü Kuraltay'ı si-
yasal yaşamımız yönünden
önemli sonuçlar getirdi. Kurul-
tay için gazeteler "CHP Tari-
hnûn En Hüzünlü Kuraltayı",
"CHP'de Göz YasT gibı başlıklar attılar.
Gerçekten de CHP seksen yılbk tarihinin
en hüzünlü kurultay ını yapmıştı.
Ulusal DemokratikDevrim'i gerçekleş-
tiren CHP, 18 Nisan 1999 seçimleri so-
nıuıda, TBMM dışında kaldı. Bu nedenle
bu kurultay CHP için dönüm noktasıydı.
22 Mayıs 1999 günü Atatüık Spor Sa-
lonu'nda toplanan kunıltayda bundan ön-
ceki kurulta> larda görülmeyen görsel açı-
dan doğru bır yaklaşım vardı: Atatürk'ün
devr
bir posteri. Türk bayrağı ve CHP bay-
rağı. Aynca Atatürk'ün şu sözleri göze
çarpıyordu: u
Benim tki Büyük Eserim
\fcrdir, Türkrve Cumhuriyeti ve Cumhu-
rivetHalkPaftisL"
Atatürk'ün bu yalın sözü bu kurultayı
daha da hüzünlü kılıyordu. Atatürk, daha
19 Mayıs 1919'da Samsun'a ayak basar-
ken saltanatı ve hilafeti yıkıp cumhuriye-
ti kurmayı yüreğınde ve kafasında kutsal
bir giz olarak taşımış ve aşama aşama bu
ülküsünü gerçekleştirmişti. Laiklik ilkesi-
ne dayalı cumhunyet rejimınin kuruluşun-
dan önce Halk Fırkası kurulmuş, bu dev-
rimci siyasal örgüt daha sonra Cumhuri-
yet Halk Partisi adını alarak cumhuriyetin
gerçekleşmesinde önemli görevler yük-
lenmişti. Ne kadar acıdır ki, 19 Mayıs
1919'dan seksen yıl sonra 1999 yılında
yapılan seçimlerde kökleri Anadolu ve
Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'ne da-
yanan CHP, ağır bir seçim yenilgisi alarak
TBMM dışında kalmıştır. Iste bu yenilgi
sonrasında yapılan bu önemli kurultayın
değerlendirilmesi gerekir. Üzerinde du-
rulması gereken hususlar şunlardır:
• Bu kurultayda yukanda betirtilen bu
büyük seçim yenilgtetnin özetestirisi yapt-
lamamıştır. G«ndbaşkan veyaionçataşma
arkadaşlan (MYK), kunıhaya gefip ken-
di özekştiruerini yapmalıydıUr. CHP'ye
buyakışınh.
• Kurultay böylesi bir dûşünsel fonım
nıteUğpnden çıkmış ne yazık ki, sadece ge-
nel başkanbk yanşma ve seçimiııe dönüş-
müştür.
• 18 Nisan 1999 secimlerinin sonrasn-
da kamuoyu baskısı karşısındatetifaeden
BaykaTmbuda^Taıuşıkamuoyundaoluın-
lu karşılanmıştL Ancak. bu isnfadan hemen
birkaç gün sonra yakuı arkadaşlannın tcJ-
kinlerine uyan BaykaL kurultayda yeni-
den aday ounaeğflimferi{psteriyordu.BaY-
kal ekibinin davrançbn şöyk bir hesaba
dayandu-ıhyordu: Baykal bir öoceid ku-
rultavda defegenin aâa çoğunhıgu De ge-
nd başkan seçilmistL 18 Nisan seçimlerin-
de CHP'nin barajın atanda kalması gün-
hık konjonktürd (Apo'nun yakalanması,
EcevitIn basbakan oiarakbunuiyi kuDan-
ması, basuun CHP'ye yaynm ateşi açması
vb_) hesaptara bağlanıvordu. Oysaseçim-
ler sonunda CHP'nin Mecüst'e temsfl e *
lememesinin sakıncaian açık bir biçimde
ortaya çıknuşü.
Sokaktakd sadevatandaş, gençlerveka-
dınlar bu durumdan rahatsızlık duyuyor-
lardı. Bugün seçim olsa CHP yeniden Mec-
lis'egirebilirdi. Budüşüncelergenel baş-
kan ve ekibine egemen olmuştu. Hatta
Baykai bu mantık çızgisinı TV'deki bir
söyleşide net bir biçimde vurgukmıştı.
Durum böyle ise, kurultayın büyük de-
lege çoğunluğundan toplanacak imza ile
Baykai yeniden genel başkanlığa aday gös-
terilebilirdi. Özetle 18 Nisan'da halk ya-
nılmıştı, şündi durumu kavramıştı, parti-
ye yönelme vardı. Bu durumda neden Bay-
kai yeniden genel başkan olmasındı?!
• Baykai ekibinin bu modeli tutmadı.
Çünkü en kan Baykaka defege bie, Bay-
kal'ı yeniden gend başkanhğa aday göste-
renöoergeyetmzaatmarun "siyasal ahlak"
kuraDannaaykuı olduğunu düşünerek di-
rendL Baykalcı kurultay delegeterinin di-
rend bu oyunu bozdu. Kunıltay rahatia-
dL
• Kurultayda genel başkankk için çok
adayın çtkması yadırganmamabdır. Tersi-
ne bu durum örgürlûkçü ve sağhkn bir or-
tamm göstergesidir. CHP'nin yeni araytş-
bır içersûıde olduğunu göstermesi açısın-
dan çokolumlu karşuanmabdır. KuruKay-
da genel başkanhk seçimine kanlan beş
aday, turtar sûrerken bir bir çeküerek, fld
adayarasmdayapılankıyasryaseçimdeAl-
tan Öymen'in az bir farkla seçilmesi,
CHP'nin özgürlükçü bir parti oMuğunun
göstergesidir.
• Bu kurultayın bir başka göstergesi,
CHP'nin kendi genel başkanuu değistire-
büen tek siyasal parti olmasıdır.
1950 yıfından bu yana 49 yıllık siyasal
yaşamımızda hiçbir siyasal parti kendi ge-
nel başkanını değiştiremedi. Ne DP, ne
Adalet Partisi, ne ANAP, ne de DYP böy-
le bir demokratik olgunluğa erişmiştir.
Ama CHP, Ecevit'i genel başkanlığa se-
çerken lsmet İnönü'yü; Baykai'ı genel
başkanlığa seçerken bir bakıma Erdal Inö-
nü'yü değiştirerek bu görevleri verebil-
miştir. Bu kez de, kurultayın direnci kar-
şısında Baykai adaylığını iieriye süreme-
di. Özgür bir genel başkanlık seçimi ya-
pıldı. Obür siyasal partilerimizde böyle
bir gelişme yaşanmamışür.
• Kurultayda )*aşanan parti medisi se-
çimlerine gehnce. Bu konuda, eski Gend
SekreterKeskıneviiklenilrnektedir.Kurul-
taydaberkesin bir Bsteçtkarması doğakür.
Böyle bir hak veözgürlükten Keskin mab-
rum edflemez. Burada üzerinde durulma-
sıgereken nokta şudur. Parti meciisi seçim-
lerinin sabah 7JO'da başlaması için kara-
ra vanlnusve bu saatilan edümişti. tlan edi-
len bu saatten önce parti medisi seçimleri-
negeçilmesi siyasal ahlakyönünden, kunıl-
ta\ başkanhk drvanı için kabul edilebüirbir
davnuuş degHdir. Çıkanlan anahtar liste-
nin de yeni genel başkan seçilen Altan Öy-
men'in listesi gibi sunulması siyasal ahla-
kaayiandır. Herild davrarus basittanımrv-
la "siyasal düzenbazlıktır."
Kurultayda siyasal ahlaka aykın olan
bu oyun da tutmadı. Bunlardan üerisi için
ders alınmalıdır. Sonuçta, CHP yeni bir
kimlik kazanmıştır. Yasal süresi içinde ye-
ni bir kurultay toplanacaktır. Yeni bir par-
ti meciisi oluşturulacaktır. CHP'nin yeni
kimliğindeparti meclisinde üç önemli öğe-
ye (unsura) yer verilmelidir. Parti mecli-
sinde CHP'nin köklerini bilen, CHP'nin
kademelerinde uzun yıllannı vermiş CHP
kimliğini taşıyan kişilere yer veritaıelidir.
Genel başkanlık yanşına gırmiş olan
tüm adaylar parti meclisine girmelidir.
CHP ilkelerini benimsemiş, ama partide
bugüne dek görev almamış düşünürler ve
akademisyenlere de yer verilmelidir. En
önemlisi parti meclisinde gençler ve ka-
dınlar önemli oranda temsil edilmelidir.
CHP'yi toplumsal akıl, toplumsal dav-
ranış kurtardı. Kurultay ilk aşamada çok
önemli bir görev yaptı, başan sağlayama-
yan ekibi yeniden göreve gelme girişim-
lerinden caydırma sağgörüsünü (basireti-
nı) gösterdi.
Salt bu siyasal yaklaşım. yanı "Başara-
mayanı değiştiren \eni CHP'nin kunımsal
kirnüğl her şeyden daha önemli bir siyasal
kazanımdnf Şimdi yapılacak iş yeni se-
çilen genel başkan'a birleştirici ve geliş-
tirici çalışmalarinda tam destek verilmesidir.
ARADABtR
Uz. Hem. GÜLÇtN BOZKURT
Dr. MERAL KIVANÇ
lstanbul Ümversıtesi Bahrköy Saglık Yüksekokulu
Hemşireliğe Bakış...
19. yüzyılın ilk yansında Rorence Nightingale
ile profesyonel olarak yaşam bulmaya başlayan
hemşiretik, 2000'e yaklaştığımız bugün ne durum-
da?
Tüm mesleklerde olduğu gibi hemşirelik mesle-
ği detoplum gereksiniminden doğdu. Hemşireler
toplumda, sağhklı ya da sağlığı bozulan bütün bi-
reylerin, yaşamlannın her döneminde onlann so-
runlannı çözmek için uğraşı venmektedir. Bu so-
runlan çözerken bireylerle sürekJi iletişim ve işbir-
liği içinde etkileşjmde bulunmaktadır.
Uluslararası Hemşireler örgütü (ICN), hemşire-
lerin toplumda yer alan değişimlere karşı duyarlı
ve tepkili olmalarının gerektiğini belirtmektedir.
Toplumbilimdeki değişmeyen tek şey degişimin
kendisidir, saptamasından da anlaşılacağı üzere,
toplumdaki değişimlerin doğru görülüp, meslek-
sel değişimın de günün koşullanna uygun duru-
ma getirilmesi gerekmektedir.
Bugün profesyonel hemşirelik, aydınca bikji ve
becerisini, kuramsal bilgisi ile bütünleştirerek, ye-
tişkinliğinden yararlanma yoluyla koruyucu ve te-
1
davi edici alanlarda, sorunlann nedenlerini sapta-
yan, çözümlerini bilen, karar verme ve sorun çöz-
meyeteneğine sahip, eğitici, yönetici, araştıncı bi-
reylerden oluşmaktadır. Bütün bu işlevler (fonksi-
yonlar) tabii ki toplum için ve toplumla birlikte ya-
pılmaktadır.
Uluslararası Hemşirelik Örgütü'nün (ICN) profes-
yonel hemşireliğe yönelik saptadığı; "Her birimiz,
yaşadığımız toplumun desteğine gereksinim du-
yanz" ve "Hemşire, bireysel davranışlannda top-
lumun kabul ettiği davranışlara ters düşmemeli-
dir" anlayişlanndan da anlaşıkjığı gibi biz hemşi-
reler toplumla biriikteliğimize çok değer vermek-
teyiz.
Böyle bir yazıda hemşirelerin sorunlanna az da
olsa değinmeden geçemeyeceğiz. Çünkü hemşi-
relerin sorunlan toplumun sağlığına da doğrudan
yansımaktadır. Bugün aldığımız onca yola karşın,
sağlık sistemi içindeki yerimizin yeterince anlaşı-
temaması ve mesleğin hak ettiği değeri bulama-
ması kötüdür. Toplumun hemşireliğe bakışı ve ver-
miş olduğu değer hâlâ olumsuzdur. Toplumun
hemşireliğe bakışını değertendirdiğimizde, hemşi-
relerin görevlerini yeterince yerinegetinmediği, gü-
ler yüzlü olmadıkları düşüncelerinin vb. bakış açı-
larını hâlâ görüyoruz.
Biz hemşireler toplumun bu değerlendirmesine
nasıl neden (sebep) olduk? Hemşirelik işlevlerimi-
zi yerine getirirken, birey merkezli çalışmanın ge-
rekliliğine, bireyin tek oluşuna ve bir bütün oluşu-
na olan inancımız ile bireyin alması gerekenin en
iytsini yapmaya çalışryoruz. Ama bazen bizteri aşan,
sistemden kaynaklı olan, bizlerin bile çözemediği,
farklı rolleri üstlenmemiz gerekmektedir. Bütün bu
rolleri yerine getirirken yaşadığımız sorunlar doğal
olarak yaptığımız ışe yansıyabilmektedir.
Hemşireliğin toplumda hak ettiği değeri bulma-
sı için neler yapılabilir? Hemşirelik, önce toplumu-
muzda çekici bir meslek konumuna getirilmelidir.
Bunun için toplumda yeterince takdirgörme, mes-
leğin günün koşullanna uygun yasalar ile destek-
lenmesi, çalışma koşullannın iyileştirilmesi ve mes-
leğe erkek bireylerin de katılması çözüm getirici ola-
caktır.
Aynca biz hemşirelerin kendimizi sürekli geliş-
tinmemiz, toplumla iyi iletişim kurma, kendimizi ifa-
de etme yollannı iyi kullanmamız, ekonomik ve
sosyal haklanmıza da sahip çıkmamız gerekmek-
tedir.
Toplumumuzun ilgisini hemşireliğe çekebilir ve
kendimizi doğru ifade edebilirsek çok güzel kabul
görebileceğimize, dolayısıyla da pek çok sorunun
da çözüleceğine inanmaktayız. Hemşireler, mes-
leklerini en iyi şekildeyürütmek, onu en iyi şekilde
temsil etmek ve topluma tanrtmak zorundadır.
Mesleğin hak ettiği yerde olması umuduyla...
BAŞSAĞLIĞI
Çok sevdiğim değerli
Devlet Bakanı
Sayın Hasan Gemici'nin
değerli babasının bir trafik kazasında
yaşama gözlerini
yummasından büyük üzüntü duydum.
Gemici ailesine yürekten başsağhğı diler,
acılannı paylaşmm.
MÜYESSER GÜRTÜRK
Emekli Kimya Oğretmeni
Kemalizm Özgün Bir Ideolojidir
BAHtR M. ERÜRETEN Hukukçu
B
anlı yazarlann 19201i nı sağladıktan sonra yeni devleti kur-
yıllardan beri, Ata- malıydı. Bunun için başlangıçtaide-
türk'ümüzün başlarü- olojisini, ulusçuluk ve halkçılık kav-
ğı Ulusal Kurtuluş Sa- ramı üzerinde pekıştirdi. Sonra da sı-
vaşı ve yeni bir dev- rasıyla, cumhunyet, laiklik, devlet-
let kurmak yolunda- çilik ve devrimcilik kuramlannı dü-
yıllardan beri, Ata-
türk'ümüzun başlarü-
ğı Ulusal Kurtuluş Sa-
vaşı ve yeni bir dev-
let kurmak yolunda-
ki düşünce ve eylemlerinin bütünü-
ne yerdikleri ad "Keoıanzın''dir
Ülkemizde Atatürk'ün ölümün-
den sonra aynı anlamda kullanıla-
gelen ad ise genellikle*Atatüri<çülük"
olmuştur. Devrimsel eylemleTİe Türk
siyasal ve sosyal yaşamında etkinli-
ğini sürdüren budüşünce sistemi öz-
gün bir ideolojidir. Onu, öbür ideolo-
jilerden ayıran en belirgin yönü ise
sürekli değişiınciMk içermesidir.
Ulu önderimizi, öbür kuramcılar-
dan ayıran en büyük özellik ise, o yü-
ce kişiliğin, aynı zamanda, hem kur-
tana hem kunıcu ve hem de bu öz-
gün sisteminkuramasınitelığinıki-
şilığinde bırleştirmesidir.
Bu bağlamda, ulu önderin öbürle-
rinden farklı niteliğı, bazen teonnin,
bazen eylemin ön planda topluma
yansımasıdır. Bunun da nedeni, si-
yasal ve toplumsal ortamın o günkü
koşullardaki yetersizliğidir. Bu ger-
çeğı öncelikle kavramış bulunan Ata-
türk, ilkelerini ve bunlann topluma
yansıtılması demek olan devrimle-
rini kabul ettirmekte çok iyi zaman-
lama yapmış, çok iyi bir stratejistol-
duğunu da bu şekilde kanıtlamıştır.
Orneğin, ilk kalkışmanın, işgal al-
tındaki ülkeyi kurtarmak olduğunu
bildiği için ulusal birlik ilk planda tu-
tulmalı, işgalci güçlerle savaşrnalı, ül-
kenin her yönden tam bağımsızlığı-
şünce sisteminden eyleme geçirdi.
Bunlann hepsini birden aynı zaman-
da eyleme geçirmek isteseydi, başa-
nlı olması olanaksızdı. Bu bakımdan
ulu önder, dünyada eşi bulunmayan
gerçekçibb-liderdirvebu nedenle bü-
tün düşünce ve eylemlerinin her aşa-
masında başanlı ohnuştur. Gerçek-
çidir, çünkü onun düşünce sıstemın-
de, ütopinin (hayalciliğin) dogma-
cılığın (Donmuş kalıplar içinde za-
manla eskime) yeri yoktur. Bu neden-
le getirdiğini rejimin, hangi ideolo-
jiye benzediğini soranlara. daha 1921
yılında "Biz künseye benzememek-
le ve benzetmemekle ifiihar ederiz.
Çünkü biz bize benzeriz" dıyerek
yanıtlamıştır.
Kurtuluş ile birlikte kuruluş döne-
mini başlatn. Tüm halkın, ayncalık-
sız eşit bireyler olarak, kendi yazgit
sımn tek ve koşulsuz egemeni oldu-
ğu inancını geliştirerek, ulusal ege-
menlik kavramını cumhunyet ve de-
mokrasiye giden yolda en etkin amaç
olarak yaşama geçirdi.
fstanbul'da altı yüz küsur yıllık
bir imparatorluk, şeklen de olsa mev-
cut iken Anadolu'nun ortasında, hal-
lon temsilcilerinden oluşan ilk Ku-
rucu Meciisi 23 Nisan 1920'de oluş-
turarak devlet kurma sürecinde ilk
önemli başansını sağladı. Sonrasın-
da sırasıyla saltanatı ve halıfeligı kal-
dırarak modern ve laik bir sistemi,
bütün öğeleriyle yerii yerine oturt-
mayı başardı.
Ve düşünce sisteminin aynlmaz
bütünlüğü içinde. bunlan yeri ve za-
manı geldiğinde devrimler şeklin-
de, bir hukuk düzeni içinde uygula-
maya koyarak dünyada eşi görülme-
miş toplumsal reformlan gerçekleş-
tirdi. Yeni çağdaş Türk insanını ve
toplumunu yarattı. Bireyin kul kim-
liğini, yurttaş (vatandaş) kimliğine,
toplumun ümmet kimliğini, ulus bi-
lincine dönüştürdü.
lşte Kemalizm, bu ilkelerin bütü-
nü olan düşünsel sisteme verilen ad-
dır. Yasalarla yaşama geçirilen dev-
rimler, bu özgün düşünce sistemi-
nin amacına yönelik eylemler ve uy-
gulamalardır.
Atatürk, konumu ve durumu ge-
reği, elbette masa başında yamızca
yazınsal olarak ideoloji üreten bir
kimse değildi. Onu başka ideologlar-
dan ayıran bir özgün yan da budur.
O, hem düşünsel yönden bir kuram-
cı hem de kuran ve uygulayan bir
önderdi. Bundan, o yüce kişinin ya-
zınsal yönü olmadığı da asla çıkanl-
mamalıdır.
Amasya Genelgesi'nden (Tami-
minden) başlayan yeni devlet kurma
amacı, Erzurum ve Sıvas kongrele-
rinin sonuç belgelerinde dile getiril-
meye başlamış, ilk Meclis'e sundu-
ğu halkçılık programı ilk anayasayı
oluşturmuş, partinin kurultaylannda
dile getirilen ve halka bildü-ge ola-
rak yayımlanan ilkelerle son şeldıni
almıştır. Büyük Nutuk ise, sistemin
tarihsel toplu bir özetidir.
Kemalizm, birbirini tamamlayan
bu ilkelerbütününe verilen addır. Bu
bağlamda kullanıldığında, Atatürk-
çülük ile eş anlamlıdır. Cumhuriye-
tin 76. yılına girdiğimız bugünlerde
bile Kemalizmi bir ideoloji olarak ka-
bullenmeyenleri görmekteyiz. As-
lında ciddıye almadığımız bu kişile-
ri yanıtlamış olmak için, altını çize-
rek yineleyelim kı Türkiye'de Ke-
malizm sözcüğü, bizzat Atatürk'ün
kurduğu ve ölünceye kadar başkan-
lığını yapüğı CHP'nin 1935 yılında-
ki 4. Büyük Kurultayı'nda ve izle-
yen kurultaylarda am oklu ilkeleriy-
le birlikte açıklanmış, kurultay son-
rasında halka hitaben yayımlanan
program bildirisinde:
"Partiye esas olusturan tüm bu il-
kefer, Kemalizm yoludur" denilmiş-
tir. Ve bu tarihsel bildirge, partinin
genel başkanı sıfatıyla yüce önderin
kaleminden çıkmıştır.
Şimdi, aradan geçen yetmiş beş yıl
sonrasında bırilerinin kalkıp (Bu ara-
da kimi yazarlann kulaklannı çınla-
taltm) Atatürkçülük vardır, ama, Ke-
malizm yoktur, ya da, altı ok ile bu-
gün bir yerlere varmak olanaksızdır
gibi söyjçmlerde bulunanlara, Ata-
türk'ten anektotlar aktararak Ata-
türkçü iedolojiyi yahuzca altı ok'tan
ibaret sayarak, o ilkeleri ve onlara te-
mel olusturan aydınlanma felsefesi-
ni, çağdaşhk yolunda; sömürüye, her
tûr dogmatizme ve köktendinciliğe
karşı kurulan ve sonsuza dek yaşa-
ması amaçlanan anayasal sistemi-
mİ2dn esasınj öğrenmeleri gerektiği-
ni öneririz.
Bilinmesi gerekir ki, Atatürk'e
ulaşmadan Atatürk'ü aşma söylem-
lerinin hiçbir gerçekçi yanı olamaz.
Bir ek
bir de
SevgiliNâzım...
ECZ. DENtZ UYSAL Aydın ADD üyesi
AdreseT
3.000.000 T L .
(KDV dahC)
Her gûnkû iki gereksiniminizin koruyucu torbası
Cumhunyet Kitap Kulübü reyonlannda
S
enin için yaz-
mak kolay de-
ğil. Cesaret is-
teT. Ama ınsan,
benim gibi
içinde duyu-
yorsa şiirlerinin coşkusu-
nu, o ürkek cesareti göste-
rir. Sen ki, insana, insan
emeğine, doğaya ve mem-
leketine böylesine yanan
şair... Yurduna ve insanma
delice taparken, onun eme-
ğini savunurken... Yalnız
kendi insanının değil, tüm
diinya insanlannın hakla-
n, kardeşlıkJeri, sevgileri
için yazarken... Yıllann du-
varlar içinde geçti. Kuvayi
Milliye Destanı'nı yaratan
sen, vatan hainliğiyle suç-
lanıp cezalandınldın. Ve
şimdi, hâlâ sana, yurdunda
bir uluçınaralü bile çokgö-
rülüyorsa, benim de birkaç
saüryazmayahakkımolma-
h.
'YinnindAsraDair'baş-
lıklı şiirinde
"Ben yirmİDCİ asuiıynn
vebuouniaövünüyonnn''
dedikten sonra
"Yirminci asırda oldu-
ğum safta ounak
ve dövüşmek yeni bir
âlern için-." diyorsun.
Ya şimdi, şu anda yaşa-
saydın... 21. yüzyüın (asnn)
eşiğinde, yeni biryüzyda sa-
dece aylar varken yine şu di-
zeleri der miydin?
"Güzel günler göreceğiz
çocuklar
Güneşli günler görece-
gjzw
yada
"Ve elbette ki sevgOim,
elbet
doiaşacakar eftni kolunu
saDaya sallaya
bu güzelim memlekette
hürriyet"
diye yazar mıydın yine?
Yazardm. Sen umudunu
hiç yitirmedin. Oysa deği-
şen hiçbir şey yok. Düşü-
nen, düşünceyi savunan in-
sanlanrmz yine içeride. Yi-
ne içeri atılmakta ya da
memleketinden uzakta ya-
şamak zorunda birakılmak-
ta...
Senin de dediğin gibi,
güzel günler göreceğiz el-
bet, ama çok yolumuz var.
Aydınlığa ulaşabilmek için
hepimizin tek tek kendini
aşması gerekiyor. Aydınla-
n birer birer harcamak, dü-
şünen beyinleri toplumdan
soyutlayarak yok etmeye
kalkmak (her zaman tam
tersi olmuştur), onun yeri-
ne köşe dönücüleri, yeni
dünya düzencilerini kurta-
ncılar olarak piyasaya sür-
mekle artık ınsanlar kan-
dınlamaz. Buna izin veri-
lemez.
Nâzım'lan, tlhan Ar-
sel'leri yurtlanndan kovala-
makla, AzizNesin'leri yak-
maya kalkmakla. Doğu'la-
n, Oral'lan ve daha nice-
lerini hapislere tıkmakla bu
toplum nereye varacak? Bu
yanlışlar süremez.. Acılar-
la da olsa aydınlanma ta-
mamlanacaktır.
Hey koca Nâzım, tstiklal
Destanı'nın yaratıcısı sen,
şimdilikyine yerinde kal. 3
Haziran 1963 'ten beri yat-
tığın yerde rahat uyu. Elbet
bir gün yurdunda. birulu çı-
nar gölgesinde bizimle ola-
caksın.
PENCERE
Geri Zekâlı mısın
• aÇok Kurnaz mısın?
Ulusal Kurtuluş Savaşı ne demek?..
Eskiden tanımı daha kolaydı; Kuvayi Milliye "ka-
pitalizmin emperyalizminden Türkiye'yi kurtar-
mak" için savaşryordu.
İki kutuplu dünyada tanım kesindi; ulusal kurtu-
luş savaşlan, Amerika'ya göre "Barutun icadından
sonra en önemli keşif" idi; Vıetnam'dan Ango-
la'ya, Cezayir'den Küba'ya ve Çin'e dek dünyanın
her yanını saran baş'kaldın, Sovyet desteğini arka-
smda, Amerika'yı ve Avrupa'yi karşısında buluyor-
du; ama, artık tek kutuplu dünyada yaşıyoruz.
Yoksulların birbirieriyie savaşmalan bu dünyada
kimin ekmeğine yağ sürüyor?..
"Yeni Dünya Düzeni"nde etnik savaşlar, emper-
yalizmin ve kapitalizmin işineyaramaktan gayrı bir
anlam taşıyor mu?..
Anadolu'da körüklenen Türk-Kürt savaşı kimin
işine yarayabilir ki?..
Hiç düşündün mü geri zekâlı?..
•
Sosyalizm öğretisi, etnik değil, sınıfsal çelişkiler
üzerine kurulu değil mi?..
Emperyalizmin azgelişmiş ülkelerdeyaşayan ge-
ri zekâlılara uyguladığı yöntem ne:
"BölveyöneV..."
Yoksul Kürt ile yoksul Türk'ü birbiriyle kapıştıran
gücü tanımlamak çok mu zor?.. Anadolu'da 15 yıl-
da 30 bin masum insanın canına mal olan kapış-
ma, yoksullar arasında değil mi!.. Çatışmada ölen
on binlerce kişinin arasında bir zengini, bir kapita-
listi, bir tefeciyi, bir ağayı ara da bul bakalım!.. Ana-
dolu çocuklannı birbirine kırdıran bu üstü örtülü ve
düşük yoğunluklu savaş kimlere yaradı ve yanyor,
birdüşün bakalım!..
PKK'ye silah satan ile devlete silah satanlar ay-
nı yabancı odaklar değil mi!..
Sınıfsal çelişki yerine etnik çelişkiyi öne çıkarmak
çağdışılık değil mi!..
Yoksul halklan birbirine kırdınp her iki cepheyi kış-
kırtanlar kimler?..
Hiç düşündün mü geri zekâlı?..
•
Kürt emekçisiyle Türk emekçisini karşı karşıya
getirip kan davası yaratmak isteyen çaba, kökle-
rini sosyalizmde mi, emperyalizmde mi buluyor?..
Güneydoğu'daki üstü örtülü savaşın emperyaliz-
min ekmeğine tereyağı sürdüğünü görmüyor mu-
sun?.. Yalnız Türk-Kürt düşmanlığı yaratmak ça-
basını içermiyor bu çatşma, Kürt ile Kürdün de bir-
birini kırdığını görmüyor musun?.. Aşiret reisleri-
nin devletleşip korucu ordulanyia sultanlaştıklan-
nın bilincinde değil misin?.. Etnik düşmanlığın to-
humlanması, Kürt ile Türk'ün benek benek serpil-
diği Anadolu'ya nasıl barış getirebilir?.. Birbirini kı-
np öldüren Anadolu çocuklannın bir arada banş için-
de yaşamalarını kundaklamıyor musun?..
Hiç düşündün mü geri zekâlı?
•
Yoksullan birbirine öldürtmek, kırdırtmak, arala-
nnda kan davası yaratmak, emperyalizmin göze-
timindeki ve denetimindeki bir etnik savaşla Ana-
dolu insanını perişan etmek, nasıl bir görevdir?
Ankara'daki üniversite kantininde Marksizm'i
böyle mi öğrettiler sana?..
"Etnik çelişkileh sınıfsal çelişkilerin üstünde tut'
mu dediler?..
"Temel çelişkileh bir yana bırakıp, yoksul halk-
lan birbirine kırdır" mı dediler?..
Hangi kitapta okudun sen bunlan?..
Emperyalizmin elinde kanlı bir kuklaya dönüş-
tüğünün farkında değil misin?..
Geri zekâlı mısın, yoksa çok kumaz mısın, bu işin
içinde bir başka iş mi va
CumhuriYet
kitap kulûbû
24 SAAT NÖBETÇt KİTAPÇI: 0212 514 01 96 HER İŞLEM BİR TELEFONLA
(Kadın Sağlığı ve Aile Planlaması)
Hizmet Sistemi
Bilgi Hattı: 212 - 257 06 46
NtĞDE ÜÎSİVERSİTESİ EĞİTİM
FAKÜLTESİ DEKANUĞI'NDAN
Niğde Üniversitesı Eğıtim Fakültesi Dekanlığı taranndan
a&ağıdakı akademik takvime uygun olarak Yüksek Ögretım
Kurulu'nun Eğıtim Fakültelen Ogretmen Yeöştırme Prog-
ramlannın yeniden düzenlenmesı ile ılgilı yayımlanan ra-
porlan doğrultusunda llköğretim ögretmenligi Sertifıka
Programı düzenlenmiş bulunmaktadır.
Bu programa Millı Eğitim Bakanlığı'nm l Temmuz 1996
tarih ve 2456 sayılı tebliğler dergisinde (*) yer alan "öğret-
menlik için kabul edeceğı lisans programlan öğrenci ve me-
zunlan" baş\Tirabıleceklerdır.
Sertifıka programında verilecek olan teorik dersler
05.07.1999-08. İO.1999 tarihleri arasında, "Okullarda Uy-
gulama" 11.10.1999-10.01.2000 tarihleri arasında yapıla-
cakür.
Programa kanlan adaylardan program süresince program
gideri olarak toplam 180.000.000 (yüz seksen miryon) TL
alınacaktır. Ücretin 5.000.000 (beş milyon) TUsı ön kayıtta,
85.000.000 (seksen beş milyon) TCsı kesin kayıt sırasında,
90.000.000 (doksan milyon) TCsı 15-20 Ağustos 1999 ta-
rihleri arasında alınacaktır.
Yeterlı sayıda başvuru olmadığında program açılmaya-
caktır. Fazla başvuru olduğu takdırde kontenjan, başvuru sı-
rasına göre belirlenecektir.
Bu programda Niğde Üniversitesı'nin "Önlisans ve Li-
sans Eğitim-Öğrehm ve Sınav Yönetmelıği" uygulanacak-
ür.
Öğrenciler teorik derslerden sonra uygulama yapacaklar-
dır. Uygulamayı başardıktan sonra da belgelerini alacaklar-
dır.
önkayıt 01-25 Haziran 1999, kesin kayıt01-O5 Temmuz
1999 tarihleri arasında yapdacaknr.
Programa başvuıan âdaylann kesin kayıtlan aday listele-
ri Yüksek Oğretün Kurulu taranndan onaylandıktan sonra
yapılacaktır.
Bakanı ve belge için td: 0 388 23210 06 veya
232 10 27
Faks: 0 388 232 18 12
ÖNKAYIT İÇİN GEREKLİBELGELER
1- Başvuru dilekçesi,
2- Lisans diploması tasdikli sureti ve ara sınıf öğrencile-
ri için fakülte taranndan onaylanan öğrenci belgesi,
3- Niğde Üniversitesi Döner Sermayesinin TC Ziraat
Bankası Niğde Şubesi'ndeki 30423/664194-1 nolu hesabı-
na 5.000.000 (beş milyon) TL yatırdığına dairbanka dekon-
tu.
KEStN KAYTT İÇİN GEREKLİ BELGELER
1- Vesikalık fotoğraf (4 adet)
2- Nüfus cüzdanı onaylı fotokopisi,
3- lkametgâh belgesi,
4- Binnci taksit 85.000.000 (seksen beş milyon) TLsını
Nigde Üniversitesi Döner Sermayesi'nin TC Ziraat Banka-
sı Niğde şubesındeki 30423/664194-1 nolu hesabına yanr-
dıklanna daır banka dekontu.
(*) Fen-Edebiyat Fakültelerinın Kimya, Fizik, Biyoloji,
Tarih, Türk Dili ve Edebiyatı, Sanat Tarihi, Coğrafya, Ma-
tematik ve Yabancı Dil Bölümleri Fakültelerin Resim ve
Müzik Bölümleri, İş Eğitimi ve Elemanlan Bölümleri, Be-
sin ve Gıda Teknolojisi Bölümleri, Bilgisayar Bölümleri.
Elektrik Elektronik Mühendishği Bölümlen, Su Ürünleri
Bölümû, Radyo Televizyon ve Sınema Bölümleri, llahiyat
Fakültesi, Beden Eğitimi ve SporYüksekokulu, Spor Bilınv
leri ve Teknolojisi Yüksekokulu, Hemşirelik Yüksekokulu,
Sağlık Enstitüsü, Sağlık Eğitimi Bölümüvb. Basın: 25282