Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8 MAYIS 1999 CUMARTESİ
8 HABERLER
Hiçbir ayrıcalık istemeyen 'örnek lider' Che, kafasındakiyeni sosyalist insan tipiniyaşama geçiriyor
I Tidel, Merkez Bankası
r^ başkanlığı için iyi bir
A. ekonomist aradığını
söylediğinde Che elini
kaldırdı. Fidel şaşkınhkla
'Sen iyi bir ekonomist misin?'
deyince Che, 'Ben, iyi bir
komünist anyorsun
sanmıştım' diye yaptığı
espriyle işi bitirdi.
C
omandante asker
maaşıyla yetiniyor,
bakanlık maaşını
almayı reddediyordu. Bunun
sonucu olarak Aleida 'ay
sonunu getirmeyi
başaramayınca' kocasının
koruma görevlilerinden borç
para almak mecburiyetinde
kahyordu.
Ödün venneyen Comandante
C
omandante Guevara, I959yılının 12
Haziram'ndan 8 Eylülü'ne kadar üç
ay süreyle delegasyonuyla beraber
uzun bir seyahate çıku. Yalnızbazı sos-
yalist ülkeleri değil, neredeyse tüm Af-
rika ve Asya'yı resmi olarak ziyaret etti. Sonuç çok
başanlıydı. Gerek siyasi, gerek ticari ilişkilerde
ve alışverişlerde Küba devnmine büyûk destekler
saglamıştı. Che'nin 'örneklider' olma hedefinde-
ki aşm özen, günümüzün Büient Ecevit"ini bile
gölgede bırakabilecek birtablo çiziyordu. Pazar gün-
leri tek dinlenme günüyken, onun da yansından ço-
ğunu fabrikalarda ve tarlalarda gönüllü çalışmay-
la geçıriyordu. Hem de bunu poz vermek için de-
ğil, gerçekten saatlerce terleyerek, 'gönülden' ya-
pıyordu. Ne öğle ne de akşam yemeği molası ve-
riyor. çogu zaman 36 saat durmadan çalışıp. gece
12'den sonra bile toplantılar düzenlıyordu. Onun
ntmine yetişmek pek mümkün değildi. 'İşyemek-
leri'ni bile reddetmesinin gerekçesini şöyle izah edi-
yordu: "Ağnnda yemek varken zaten konuşamaz-
sm." Tüm çalışmalan boyunca ise aynı ağızda,
Monte Christo No: 4 purosu bulunmasında bir
mahzur yoktu. Önerdigi 'yeni insan' profilini çı-
zerken fedakârlık, vatan sevgisi, maddi değerlere
uzaklık ve ilgisizlik en önemli noktalardı. Ameri-
kalı gazetecı John Gerassi onu şöyle tantmlıyor-
du: "Çok yoğun ve hep bir şeylere yetişmeye çafe-
şan bir insan. Bizde bıraktıgı izlenim, sanki sürek-
K olarak pek yakında ölecegini düşünüp. sonu geJ-
meden her hedefini başanya taşunaya çalışryorgi-
biolmasıydL" Hiçbirkonuda kendisine veyaes,me
hiçbir iltimas yapılmaması konusunda aşın titiz-
di. Eşine hediye gelen bir çift Fransızpabucu anın-
da 'aynen' iade olmuştu.
Ay sonunu getlremiyordu
Hasta çocuklannı hastaneye arabayla goturme-
ye kalkan genç kadın yine zılgıtı yemiş, 'halk gı-
bi otobüsebinmesi gerektiği' kocası tarafından ken-
disinetebligedilmiştı: HalkınbenziniözelişJerde
kullanılamazdı. Endüstn Bakanlığı ve Merkez Ban-
kası Başkanlığı yapan Che, bakanlık maaşını al-
mayı reddediyor. 250 S kadar olan •Comandante'
asker maaşıyla yetiniyordu. Bunun sonucu olarak
Aleida 'ay sonunu getirmeyi başaramayınca'' koca-
sının koruma görevlilerinden gizlice borç para alı-
yordu. Küba'yı ve onun merkez bankasını hem fi-
ilen hem de manen yöneten adam kendi nzasıyla
üç kuruş maaşa talim ediyor. böylece halkıyla ya-
şam tarzmda da bütünleştiğine inanıyordu. Zengin-
lerin kaçarken arkalannda bıraktığı lüks Jaguarlar-
dan birinı birgün başkan yardımcısı Oıiando Bor-
rego kullanmaya kalkınca "Sen pezevenk misin?"
lafını yiyip o sevdayi orada terk edivermiştı. Che,
Merkez Bankası Başkanlığı'nı nasıl aldığının hi-
kâyesini hep ballandırarak anlatırdı. Rivayete gö-
re 26 Kasım 1959 günkü bakanlar kurulunda Fi-
del, "İyi bir ekonomisteihtiyacını var"dedikten son-
ra Che elini kaldırmıştı. Fidel bunun üzerine. "Se-
nin ekonomist okiuğunu bilmiyordum" deyince
Che, "Hay AHah,ben de, senin iyi bir komünist ara-
dığını sanmıştım" esprisini patlatıp işi bitirmişti.
Tabii bu atama, iş çevreleri üstünde soğuk duşun
ötesinde bir etki yapmıştı. Bankada ilk toplantıda
Che, bankanın altın rezervinin nerede saklandığı-
nı sordu. Yanıt. "Fort Knox, Kentucky/ABD" ola-
rak gelince, Che onlan derhal Isviçre ve Kanada
bankalanna nakit olarak transfer ettirdi.
Cesur kararlar
196O'ın başlannda ABD, Küba'nın kendi top-
raklannda bulunan tüm kapitallerini dondurunca.
Che'nin bu öngörüşlü cesur karan sayesinde. üi-
kesini belki de iflastan kurtardığı ortaya çıkıyor-
du. Bu başanyı Che, çok iyi ekonomi bıldiğinden
değil, hasmının hamlelerini iyi tahmin eden bir
komutan olmasından dolayı elde ediyordu. Banka-
nın 32.katlı yeni bina projesini yapmakla görevli
mımar Nicolas Quintana karşısına geldiğinde
Che'nin ilk sorusu şu olmuştu: "Sen küçük bir
burjuva mısın?" Quintana, 'hayır' deyince ikinci
soru gelmişti: "Yani bir devrimci misin?" "Hayır,
ben biiyük bir burjuvayım, benim mağaza müdü-
rümburjuvadır"yanıtın] vermişti. Yanıttanmem-
nun kalan Che. Quintana'ya ilk defa onun sınıfın-
dan açık sözlü, dürüst birine rastladığını vurgula-
yınca, Quintana bu sefer "Hayır, çok rastiayabiKr-
siniz, ama siz onlarla konuşmuyorsunuz" dıve yi-
ne havalı bir cevap çıkarıvermiştı. Che bu sefer bir-
den dondu ve ciddileşti. "ComandanteGuevaraDe
konuştuğunu unutma" cümlesini duyunca Quin-
tana fazla ilen gittiğini anladı. Anekdotun gensi
ise tam bir fikraya dönüşüyordu. Che, 32 katlı bi-
nanın asansörûnü reddetmekle işe basladı. "Bea bu
ağır astnnlı halimleüıipçıkabileceğime göre. negs-
rek var asansöre?" diyordu. Aynca fırtınalara da-
yanıklı ithal camlan reddetmesinin yanı sıra tuva-
letlerin de yansını projede iptal ediverdi. Quinta-
na, "Ama devrimden sonra insanlar tuvalete eski-
si kadargtaneye devam ediyorlar*deyınce Che'den,
"Hayır, fedakârlıkta bulunurlar, sen merak etme"
gibisinden bir yanıt aldı. Sonunda tabii 32 katlı ye-
ni Merkez Bankası projesi, yerini Hermanos Ame-
ijeirasHasta-
nesi'ncbttak-
tı.
Yıllar son-
ra günümüz-
de Küba'da
turistlerin ar-
ök esosa ne-
redeyse hiç
dokunama-
dıklan yeni ortamdabir kafeteryada benden bir mey-
ve suyu rica eden adama bu ikramı yaptıgımda ba-
na teşekkür etmek için iki tane 'üç pesos' bankno-
tu verdi, Bunlar üzerinde Che'nin resmi îhıhınan
paralardı. Bankanın başkanı tabii değişmişti! Ar-
tık paralann üstünde meşhur 'Che' imzası yoktu.
Ama ön yüzündeki Che portresi. devrimcinin dün-
yanın her yerinde görülen o meşhur simge resmiy-
di. Santa Clara'daİci Che müzesinde o meşhur gün
giyilen deri mont ve bereyi karşımda görüace tctm
tabii ki bir tuhaf oldu. AlbertoKordao fotoğrafı -
arük bijindigi gibi- bir cenazesırasında çekmıştı.
Fransız La Coubre gemisi Havana'ya Belçikave
halya'dan silatılar getırmiş. Fidel'in iddialanna
göre de CIA'nın yapöğı sabotajla gemi limanda üst
uste iki patlamayla havaya uçmuştu. Fidel liman-
da yere yapışıp yardımalan onu korumak üzere bo-
ğarcasına üzerine çullannnşken. Che tüm ikazla-
ra ragmen yüzü aşkîn kişinin öldüğü gemiye ilk fır-
layıp giren olmuştu. Ertesi günkü eenaze törenin-
de genç fotoğrafçı Alberto Korda üzgün ve kızgm,
affetroez gözlerle cenazeyi izleyen Comandante''yi
gördü ve deklanşöre basö. Böylece 20. Yüzyılın
en çok yeniden basılan, en çok resnri yapüan, en
çok tanınan görüntüsü doğmuş oldu. Arâdan bir-
kaç yıl geçtikten sonra bu fotoğrafı Korda'dan alan
bir Italyan yayıncı sayesinde dünyamn en çok du-
var süsleyen posteri tedavüle girebildı.
Bugün ise Kübah tüm eski fotoğrafçılann omuz-
lannda bu resmin yükü var. Yine Che'nin en meş-
hur resimlerinden bazılannı çeken, ama 'o'görün-
tünün gücüne erişemeyen Ferfecto Romeroda bon-
lardan biri. Bana, Che'nin yine oldukça etkileyici
'başka' bir resmini hediye etti. Bakışlannda, bilin-
çaJtında sanki hep 'Bak, bu da aslında çok iyi de-
ğil mi?' diyormuşçasına bir hali vardı. Ama Kor-
da'nın o fotoğrafiyla başedilemeyecef ini kendi de
biliyordu. Che'nin Fide) ve başka yoldaşlanyla kol
kola bir yürüyüşte çekilmiş başka çok meşhur bir
resmini gösterdi bana Romero. "Budaocenazegû-
nü çekUdi" dedi. iki fotoğrafa bakıp, Che'nin bi-
rinde montlu, öbüriinde ise yelekli ve asker ceket-
li olduğuna dikkat çektim. Şaşırdı. 30 yıldır 'o' re-
simle yanşırken kimsenin ıskalayamayacağı bu
koca farkı gözardı etmişti. O gün Romero'nun
evinde, Che'nin bilinen ve çoğu hiç bilinmeyen yüz-
lerce resmine dalıp gittik.
Che'nin bu ödünsüz ve nefes kesici sert tavırla-
n sonucunda burjuvalar ve toprak sahiplerinin ço-
ğu adım adım Küba'yı bırakıp gitmeye başlamış-
lardı. Bu arada Fidel 'in çeşitli girişimlerine rağmen
ABD ile ilişkilerbirtürlü normalleşemiyordu. Che
onlarla yakınlaşmaya zaten hiç meraklı değildi. 7
Kasım 1960 günü Moskova'da Kızıl Meydan'da Ni-
kita Kruşçef in yam başında halkın çılgınca alkış-
lan arasında kendini suda balık gibi hissediyordu.
'Soğuk savaş' günleri Latin Amerika ve Rusya ara-
sma girerken Küba-ABD ilişkileri birden gergin-
leşiyor, ABD meşhur ambargonun ilk sinyalini ve-
riyordu. Küba buna 166 Amerikan ortaklı firma-
yı devletleştirerek cevap verdi. 3 Ocak 1961'de
Küba ve ABD ilişkileri donduruldu. ABD, Mi-
ami'de sürgündeki Kübah mülteciler ve CIA ajan-
lanyla beraber meşhur 'Domuzlar Körfezi Çıkar-
ması'nı 17 Nrsan'da başlatmadan önce Küba uçak-
lannı bombaladı. 16 Nisan günü tepki olarak Cast-
ro, Küba devriminin ağır basan sosyalist yönünü
vurguladı. Puıardel Rio'da kumandayı Che ele al-
dı ve sonra ABD"lilerin paralı askerlen çıkartma-
lanndan sonra iki günde darmadağın edildiler.
Kennedy'nin poz vermesine rağmen askcrkrini ve
uçaklannı yollamamasj, daha sonra kendi katline
kadar giden birtepki sürecinin de tetiğmi çekti. OB-
wr Stooe'un JFK fılminin açıkça detayına indigi
bu flişkiter dizisi dışında, Che'ntn Domuzlar Kör-
fezi'nden sonra Kennedy"ye bir de teşekkürü (!)
vardı: "PlayaGironsa>^ıdaıı<m»devrimçoksai-
lanoda gibhdi. Şimdi ise hiç bir zaman olamaya-
cağı kadar sağtam."
Santa Cla-
ra'dan Hava-
na'ya döner-
kenDomuzdar
Körfezi 'nde
'PiavaGiron'
savBş müzesi-
ne uğradık.
Yînetarihinin
her 2erresine
sahip çıkan bir ulus vardı karşımda. Müze müdü-
rü bize savaşın videosunu da gösterdi. Paralı as-
kerlenn çıkarmasında vurulan ve ölürken duvara
kanryla 'Fidel' yazan askeri, Eduardt) Garcia De-
Igado'vu tanıttılar. Neden bizim, Ankara'da Ktb-
ns çıkarmasını bu şekilde tüm detaylanyla tanıtan
müzemız yok diye yine hayıflandım. Müzeninonur
defterine yazarken. daha önce kaç Türkün bu mfl-
zeyi ziyaret em'ğini merak ettim.
Domuzlar Körfezi'nin kürtaja ugrayan çıkar-
ması, Kübalılann gözünde Amerika'nın tüm ka-
ranhkiiişkilerirü durmadan gündemegetiren Che'yi
hakîı çıkarmıştı. Araiık 1961 'de Fidel daha da ile-
ri giderek ilk defa, "Ben bir Marksbt-Leninistim,
ölene kadar da öytekalacagım'" deyince arnk Ame-
rika, burnunun dibinde kimmle muhatap oldugu-
nu daha iyi anladı. Bu ortamda, Sovyetler'in, Kü-
ba'ya 'misiF fûzeleri yerleştırip, böylece Ameri-
kan tehdidine karşı Küba devriminî koruma tekli-
fine Che ve Fidel hemen 'evrt'i bastılar. Buna Rus-
lardaşaşırmıştı. Küba tam tersine birdeaskeri art-
laşmayla bu ilişkiyi tam bir kâğıt üstünde bağla> ı -
cı zemine çekmeye çalışrı. Kübalılar, Sovyetlerin
'Kfiba'yayapdanhersaldırnıkendHeıiKyapılnijş
kabul etmelerini' iştiyorîardı.
Yani, Ruslann planı, ABD'yi onlann ksndileri-
ne karşı kurduklan senaryoyia baş başa bırakmak-
u. Nasıl Sovyetler bumunun dibinde Türkiye'de ken-
disine çevrilmiş ABD füzeleriyle karşı kaışıyay-
sa, ABD de artık Küba ile aynı tehlike>i yaşaya-
caktı. Amerikan isrihbarat servisleri Küba'da ha-
zırlanan Sovyetfüze rampaJannın vaıiığını teyit edin-
ce Sovyetler ABD'ye bunun kesinlikle yalnız Kü-
ba"nın savunrnası için yerleştirikcek silahlar oldu-
ğunu söylediler. Buna güvenmeyen 'JFK' 150.000
yedek askeri devreye sokmak için Senato'dan izin
kopardı.
15 Ekim 1962'de 39 füze rampası Pınar Del Rio
bölgesinde tespitedilince ABD, Küba'nın tam bir
kuşatma altına alınmasını ve silah taşıyan hiç bir
geminin adaya yaklaştınlmaması karannı aldı. Al-
tı gün boyunca dünya tarihinin en ciddi nükleer sa-
vaş tehlikesi yaşamrken, 24 Ekim günü Sovyetler
ilk geri adımı attlar. Küba'ya silah taşıyan 24 Rus
gemisini 500 deniz mili mesafede 184 Amerikan
gemisi durdurup geri çevirmeyi başardı. ABD, Do-
muzlar Körfezi mahcubiyetinin bir rövanşını almış
sayılırdı. Bunun karşılıgında ise Kennedy hem ada-
yı işgal etmeme sözü verecek hem de Türkiye ve
ltalya'dan Jüpiter füzelerini geri çekecekti. Kendi-
ni kullamlmış bir piyon gibi hisseden Fidel, 28
Ekim 1962 günü Associated Press Ajansı'ndan. So\'-
yetler'in Küba'daki füzelerini geri çektigini ögre-
nince sinirden duvara bir yumruk patlatmıştı. Kü-
ba savaşa girip bomba yemeyi bile tercih ediyor-
du. Rivayetlere göre Fidel'in bir tuşa basarak bir
gün önce düşürdügü Amerikan casus uçagı bu sı-
cak günlerin tek can kaybına neden olacaktı. Sov-
yetler, Küba'yı 'satmışlardı' ya da en azından bu,
adaya hâkim olan histi.
Ama adaya hâkim olan bir his daha vardı. O da,
iktidan paylaşan birçok eski gerilla veya yeni bü-
rokratın Che'yi artık çekememeleriydi. Onun ha-
tasız ve ödünsüz yapısı, onlann erişemedikleri bir
mükemmeliyet olduğu için alaylar veya saldırgan-
lıkla buaçığı örtmeye çalışıyorlardı. Onun hep da-
kik olması. Küba"nın 'tranquilo' denilen rahat ya-
şama ve eğlenme kültürünü yok sayması, en sert
eleştirilerde etrafındakilere suçlannı haykırması,
'kraldan daha kralcı' bir 'Arjantinli-Küba devrim-
dsi' olması, toprak reformunu yürürlüğe koyup
her türlü mal-mülk edinme heveslilerinin önünü rj-
kaması. kaçınılmaz insani tepkiler yaratıyordu. Bir
tane Che vardı. Ama her yerde olduğu gibi orta-
Iıkta en iyi ihtimalle 'vasat' olan onca adam gezi-
niyordu.
'D€vrlmln afacanı'
Ama Che düşmanlannın en büyük şanssızlığı,
hem Fidel'in hem de halkın arasının Che ile çok
iyiolmasıydı. 'Devrimineleavucasığmazkorkunç
afacanı' (enfant terrible) ağzına gelen hiç bir sözü
sakmmıyordu. 9 Araiık 1964 te Birleşmiş Millet-
ler'de de bu yine aynen yaşandı. Karizmasıyla,
'dfişmanın inine girmesine' ragmen Che, Ameri-
ka'nın tüm suçlannı ortaya döktüğü o müthiş ve
tarihı konuşmasıyla ortalığı kanştınyor, çıktşta
kendisıne saldırmaya çahşan sürgündeki Kübalı-
lara en çıldırrıcı aldırmaz sıntmalan atıp yürü-
mekle yetiniyordu. Aslında Che'nin o konuşma-
smdaki en önemli nokta şu sözlerinde gizliydi:
"Kongo'oun başbakanıPatrice Lumumba'yıorta-
dan kaJdıranlar kim? Bunlar, İngiliz üslerinden
Amerikan uçaklan ile kalkan Belçikalı komando-
far! Dûnyadaki tüm özgür insanlar Kongo cinaye-
tisin intikamını ahnaya hazuianmalıdırlar!'' Bu
sözler, onun önündeki aylarda hangı hedefe yöne-
leccgİTii açıkça dünya önünde ifşa ediyordu.
O çılgın kentte kapitalizmin 'en kral' ailelerin-
den BoboRockefeDer onun şerefine bir yemek ve-
riyof. orada da bir ögrenci lideri gelip. ABD'de
gerilla örgütü kurmak için kendisinden akıl talep
ediyordu! Che'nin aşın medyatik kişiliği ve elekt-
riğı her yerde bir çok yeni olay yaratmaya gebey-
di.
Aslında kendisini sürekli Moskova'dan Paris'e,
New York'tan Kahire'ye atan bu bitmez rükenmez
dıplomatik trafik Che'yi yormaya başlamıştı. Ef-
saoe henüz yeni şekilleniyordu. Paris'te onu sokak-
ta görenler, "Bak, kendini Che zanneden biri da-
ha"deyipgülerekgeçiyorlar, ımzaısteyenlerolun-
ca da Che, "Ben sinema sanatçısı değüim" diyerek
reddediyordu. Aslında aklı fikri dagiarda kalmış-
tı. Bu seyahatlerin ortasında, Venezuela Kurtuluş
Ordusu'nun başındaki Medina Silva'ya, onlann
hareketinin başma geçmeyi önermiş, ama Medina
ancak kendi emirleri altına girerse bunu kabul ede-
bileceğini söyleyince vazgeçmişti.
Arjantln
Daha önce 1962-63'te Arianrinli gazeteci Ma-
settiaraahğıyla onun geçici liderliginde kendi ger-
çek vatanında bir devrimci hareket başlatmak için
harekete geçecekti.Cne onlara çok ciddi bir konuş-
ma yapıp, Arjanrin'e giderken şimdiden kendile-
rini 'öfe'kabul etmelerini istemişti. Masetti ve ar-
kadaşlan Arjantinli bir gerilla eğitim kampı kur-
muşlardı, ama 7 Ts^nnuz 1963 seçimlerini aşın sağ
yerine merkez radikal parti kazanınca olayda bü-
yük bir ivme kaybı yasanmıştı. Daha sonra Maset-
ti, Bustos ve diğcrleri buna ragmen projeyi yürüt-
me karan aldılar. Ancak paranoyak derecede her
an çevresinde ihanetler gören Masetti, kendi ge-
rillalannı bir çok şüphe ve tartışma sonucu öldür-
tünce, birdetüm ikazlanna rağmen birbölgede uzun
süre kalıp kendini ve ekibinin deşifre edilmesine
sebep olunca Arjantin ordusu ile çıkan çatışmalar-
da kaybolup bulunamadan tarihe gömüldü. 1965
yıhnda Che artık bir yerlerde devrim yapması ge-
rektiğini biliyordu. Bu, emperyalizme karşı ulus-
lararası savaşın üç ana ayagı olarak gördüğü Latin
Amerika, Asya veya Afrika (tricontinental) kıta-
lanndan birinde olabilirdi. Mühim olan karar ve-
rip uygulamaktan ibaretti. Sosyalist dünyanın ku-
rulması operasyonuna bir ucundan artık girişmek
kendisi için karşı konulmaz bir arzu ve his halini
almıştı.
Sürecek
Gebze Belediye Başkanı9
na İstiklal Marşı soruşturtnası
• Gebze Belediye
Meclisi toplantısında
Âtatürk ve silah
arkadaşlan için saygı
duruşu yapılması ve
Istiklal Marşı'nın
okunması, FP'li
Penbegüllü tarafından
engellenmişti.
GEBZE (Cumhuriyet) -
Kocaeli'nin Gebze llçesi
Belediye Mecüsi'nin ilk
oturumunda yaşanan Istiklal
Marşı krizı nedeniyle
Cumhuriyet savcılığınca, FP'li
Belediye Başkanı Ahmet
Penbegüllü hakkında
soruşturma başlatıldı.
Soruşturmayı yürüten
Cumhuriyet Savcısı Suna
Baran, DSP'li belediye meclisi
üyelerinin ifadesini aldı.
Baran'ın, ANAP ve MHP'li
üyelerin de bilgisine
başvurduktan sonra, FP'li
üyeler ile Başkan Ahmet
Penbegüllü'nün de ifadesini
alacağı öğrenildi.
Öte yandan, Gebze Belediyesi
Basın-Yayın Müdürlügü'nce
yapılan açıklamada,
gerginliğin, DSP'nin eseri
olduğu öne sürüldü.
Açıklamada, "DSP'li üye Sedat
Tüze'nüı, yasalara ve
teamüllere avkın bir şekilde,
başkanlığm vetki alanına
müdahale etmesi sonucu, kısa
sfireli bir tatsızlık yaşandığı'"
belirtildi.
Meclisin saygı duruşu ve
Istiklal Marşı'na geçişinin,
başkanın direktifiyle mümkün
olabileceğinin ifade edildiği
açıklamada şöyle denildi:
"Belediye Başkanı Ahmet
Penbegüllü'nün. meclis
açıusında. üyeleri ve
dinleyicileri, saygı duruşu ve
Istiklal Marşı'na daveti, zaten
beklenen ve japılması
kararlaştınlan bir harekettL"
Gebze Belediye Meclisi
toplantısında Atatürk ve silah
arkadaşlan için saygı duruşu
yapılmast ve Istiklal Marşı'nın
okunması, FP'li Penbegüllü
tarafından engellenmişti.
Penbegüilü, (stiklal Marşı'nı
okuyan DSP'li üyeleri "Bir
daha oJmasın" diye tehdit
etmişti. Penbegüllü'nün bu
tavn Gebze'de büyük tepki
yaratmıştı.
CHP'nin
kurultayı
tabana açıldı
• Cevdet Selvi dün CHP Genel Merkezi'nde
düzenlediği basın toplantısında, olağanüstü
kurultay hazırlıklannı anlattı. Geçmişte ve
halen partide sorumluluk üstlenen bazı
kişilerin medyada yer alan bazı
demeçleriyle kurultay sürecini son derece
olumsuz etkilediklerini belirten Selvi,
tarafsız gerçeklerin ve hukuk gereklerinin
çarpıtıldığını söyledi.
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-CHP'nin 22 Ma-
yıs Cumartesi günü yapı-
lacak 28. olağanüstü kurul-
tayı Atatürk SporSalonu'na
alındı ve tüm izleyicilerin
katılımına açıldı. CHP Ge-
nel Başkanvekili CniietSei-
vi, muhalifleri, CHP'yi ken-
di içinde çatışan bir görün-
tüye taşımak \e CHP'ye
karşı kuşku ve güvensizlik
ortamı yaratılmasına katkı-
da bulunmakla suçladı.
CHP'de genel başkanlık
için adı geçenler "tekaday"
için "djyaktgturlannı" sür-
dürüyor. Daha önce eski
SHP Genel Sekreteri Er-
tuğrul Günay ile bir araya
geien Ercan Karakaş. dün
de Fikri Sağlar ve Hasan
Fehmi Güneş ile ayn ayn
görüştü.
Fıkn Sağlar dün yaptıgı
yazılı açıklamada. partinın
yeniden yapılanmasını sağ-
layacak görüş ve düşünce-
lerin saptanması ile genel
başkan ve parti meclisinin
oluşumunun belirlenmesi
için tüm il örgütlerini ve il
kongre delegelerini 16 Ma-
yıs'ta kendi ıllerinde toplan-
tı yapmaya çagırdı. Kurul-
taya çok adaylı gitme ve
parçalı görünmenin yeni
sorun ve parti içi tıkanık-
lıklara neden olacağını be-
lirten Sağlar. "Bu açtdan
tüm öneçıkan partili arka-
daşlanriOT durumlannı ye-
niden gözden geçirmeyçça-
ğtnyorum" dedi.
Cevdet Selvi dün CHP
Genel Merkezi'nde düzen-
Iedigi basın toplantısında,
olağanüstü kurultay hazır-
lıklannı anlattı. Geçmişte
ve halen partide sorumluluk
üstlenen bazı kişilerin med-
yada yer alan bazı demeç-
leriyle kurultay sürecini son
derece olumsuz etkiledikle-
rini belirten Selvi. tarafsız
gerçeklerin ve hukuk ge-
reklennin çarpıtıldığını söy-
ledi. Selvi. "Bu tutumJanae
CHP'yi adeta kendi içinde
çanşan bir göriintüye taşı-
makta. kamuov u ve parrüi-
lerimizdeCHP'yekarşı kuş-
kuvegu\ensizlik ortamı \a-
rablmasına katkıda bulun-
maktadırlar" dedi.
Siyasi Partiler Yasası 'nın
15. veCHPTüzügü'nün42.
maddelennın. genel başka-
nın aynlması durumunda
olağanüstü kurultayın 45
Doğu Perincek
gün içinde yapılması zo-
runluluğu getirdiğini anla-
tan Selvi, merkez yönetim
kurulu (MYK) olarak, bu
nedenle kurultayın 22 Ma-
yıs'ta yapılması karannı al-
dıklannı anımsattı.
Tüzük gereğı olağanüs-
tü kurultayTn gündeminı yal-
nız seçim maddesinin oluş-
turduğunu belirten Selvi,
"Kurulta\ın tarihi ve gün-
demi ile ilgili olarak vasa ve
tüzükten ka>nakianan bu
durumun bazı partililerce
hâlâ neden tarnşma konu-
su vapümakta olduğunuan-
la>umamakta\un" dedi.
.MYK'nin İ8 Nisan se-
çımlerinde CHP ve demok-
rası açısından ortaya çıkan
olumsuz tablonun bilincin-
de olduğunu belirten Sel-
v i, bu tabloya neden olan
tüm etmenlenn uygun za-
manda, partinin meşru ze-
minlerinde. CHP gelenek-
leri içinde. tüm boyutlan ile
tartışılması gerektiğine inan-
dıklannı söyledi. Selvi, bu
konuda medya üzerinden
sürdürülmek istenen "ÖD-
yargıh taroşmalann" parti
içi karşılıklı saygı vegüven
çizgısinm çokgerisinde kal-
dıgını kaydetti.
Selvi, daha önce Selim
Sırrı Tarcan Spor Saio-
nu'nda yapılacağı ve seçim-
li olması nedeniyle yalnız-
ca delegelerin alınacağı du-
yurulan kurultaya ilişkin bir
değişikliği de haber verdi.
Olağanüstü kurultayın
Atatürk Kapalı Spor Salo-
nu'nda yapılacağını ve tüm
ızleyicilere açık olacağını
belirten Selvi. "Son gün-
lerdebaa panüüer tarafın-
danmedyaya \vrUengeienek
dışı \e tahrik edici bevanlar
kuruhavımızın huzur için-
de gerçekleşmesini engelle-
vemeveeektir. Bundan hiç
kuşku duymuyorum. 22
Mavis kurultavı bazuannın
beklediği gibi bir kavga ku-
ruhayı değiL bir kucaklaş-
ma, bir \eniden yapüanma
kurultayı olacaktır" diye
konuştu.
Selvi. bir gazetecinin so-
rusu üzerine, genel başkan
adaylan arasında adı geçen
Murat Karayalçın'm, ge-
nel başkan adayının "aday-
sız önseçim" yöntemiyle,
tüm illenn, tüm delegele-
rin görüşleri alınarak belir-
lenmesi önerisine destek
vermediğıni söyledi.
'Türban, şeriat
kalkışmasının
siyasi bayrağı'
tstanbul Haber Servisi-
işçiPartisi(lP) Genel Baş-
kanı Doğu Perincek. Cum-
hurbaşkanı Süleyman De-
mirel ve Başbakan Büient
Ecevit'in "Fethullah ödü-
lünü" reddetmesini istedi.
Perincek. laikliği ortaçağ
ilişkilerinden her alanda
kurtulma davası olmaktan
çıkanp biçimle ilgili iki-
yüzlü gösteriler alanınahap-
sedenlerin, artık bütün mil-
letüı önünde komedi oyna-
dıklannı belirtti. Ha>Tnana
Cezaevi'nde bulunan İP
Genel Başkanı Doğu Pe-
rincek, TBMM'deki türban
kriziyle ilgili yaptığı yazı-
lı açıklamada. "MerveKa-
vakçı, Demire/'lerin, 12
Mart'm. 12 Eylül'ün, Özal
ve ÇiBer takımının. Ecevit
ve Bavkal'lann ortak ürii-
nüdür. VIHP">çgeiince,oda
Kflvakçı'nın biraderidir"
değerlendirmesini yaptı.
-Fethullah Hoca'dan ödül
alan Cumhurbaşkanı De-
mirelveBaşbakan Ecevit'in
Cumhuriyet Devrimi'nin
yıkımına katkılan. Merve
Kavakçı'dan daha mı az-
du-" diye soran Perincek,
kendi sorusunu "karşılaş-
nnlamaz bile" diye yanıt-
ladı. Cumhurbaşkanı ve
Başbakan'ın Fethullah Ho-
ca'dan ödül almalannın "en
büyük p-rovokasyon" oldu-
ğunu savunan Perincek.
şunlan söyledi: "Türban
şeriat devleri için kalkışma-
nın siyasal bavrağı olarak
kullanılıyor. Cumhurbaş-
kanı Demirel'in ve Başba-
kan Ecevit'in laiklik göste-
rilerinin inandıncı olması
için önce ber Udsinin de Fet-
hullah Hocaödülierini iade
etmeleri gerekir. Bu talep
bir şaka değildir. Çünkü
Fethullah Hoca vaABD"nin
ıhmlı tslam projesinde,Tür-
kiye coğrafyasuu da aşan
roDerverilmiştir. Çokiyibi-
linmelidirkiTürkiyedehiç-
bir kuvvet Kemalist Dev-
rim'in kazanımlarını
ABD'ye yaslanmadan yı-
kamaz."
28 Şubat kararlannı uy-
gulamanın devrimciliğin
en somut ölçüsü olacağını
vurgulayan Perincek, "Ba-
tı destekü irticayı, ulusun
istegi doğrultusunda gere-
ginde askeri güçle tasfiye
etmeyevar mıyız" diye sor-
du.