17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 MAYIS 1999 CUMARTESİ 8 HABERLER Hiçbir ayrıcalık istemeyen 'örnek lider' Che, kafasındakiyeni sosyalist insan tipiniyaşama geçiriyor I Tidel, Merkez Bankası r^ başkanlığı için iyi bir A. ekonomist aradığını söylediğinde Che elini kaldırdı. Fidel şaşkınhkla 'Sen iyi bir ekonomist misin?' deyince Che, 'Ben, iyi bir komünist anyorsun sanmıştım' diye yaptığı espriyle işi bitirdi. C omandante asker maaşıyla yetiniyor, bakanlık maaşını almayı reddediyordu. Bunun sonucu olarak Aleida 'ay sonunu getirmeyi başaramayınca' kocasının koruma görevlilerinden borç para almak mecburiyetinde kahyordu. Ödün venneyen Comandante C omandante Guevara, I959yılının 12 Haziram'ndan 8 Eylülü'ne kadar üç ay süreyle delegasyonuyla beraber uzun bir seyahate çıku. Yalnızbazı sos- yalist ülkeleri değil, neredeyse tüm Af- rika ve Asya'yı resmi olarak ziyaret etti. Sonuç çok başanlıydı. Gerek siyasi, gerek ticari ilişkilerde ve alışverişlerde Küba devnmine büyûk destekler saglamıştı. Che'nin 'örneklider' olma hedefinde- ki aşm özen, günümüzün Büient Ecevit"ini bile gölgede bırakabilecek birtablo çiziyordu. Pazar gün- leri tek dinlenme günüyken, onun da yansından ço- ğunu fabrikalarda ve tarlalarda gönüllü çalışmay- la geçıriyordu. Hem de bunu poz vermek için de- ğil, gerçekten saatlerce terleyerek, 'gönülden' ya- pıyordu. Ne öğle ne de akşam yemeği molası ve- riyor. çogu zaman 36 saat durmadan çalışıp. gece 12'den sonra bile toplantılar düzenlıyordu. Onun ntmine yetişmek pek mümkün değildi. 'İşyemek- leri'ni bile reddetmesinin gerekçesini şöyle izah edi- yordu: "Ağnnda yemek varken zaten konuşamaz- sm." Tüm çalışmalan boyunca ise aynı ağızda, Monte Christo No: 4 purosu bulunmasında bir mahzur yoktu. Önerdigi 'yeni insan' profilini çı- zerken fedakârlık, vatan sevgisi, maddi değerlere uzaklık ve ilgisizlik en önemli noktalardı. Ameri- kalı gazetecı John Gerassi onu şöyle tantmlıyor- du: "Çok yoğun ve hep bir şeylere yetişmeye çafe- şan bir insan. Bizde bıraktıgı izlenim, sanki sürek- K olarak pek yakında ölecegini düşünüp. sonu geJ- meden her hedefini başanya taşunaya çalışryorgi- biolmasıydL" Hiçbirkonuda kendisine veyaes,me hiçbir iltimas yapılmaması konusunda aşın titiz- di. Eşine hediye gelen bir çift Fransızpabucu anın- da 'aynen' iade olmuştu. Ay sonunu getlremiyordu Hasta çocuklannı hastaneye arabayla goturme- ye kalkan genç kadın yine zılgıtı yemiş, 'halk gı- bi otobüsebinmesi gerektiği' kocası tarafından ken- disinetebligedilmiştı: HalkınbenziniözelişJerde kullanılamazdı. Endüstn Bakanlığı ve Merkez Ban- kası Başkanlığı yapan Che, bakanlık maaşını al- mayı reddediyor. 250 S kadar olan •Comandante' asker maaşıyla yetiniyordu. Bunun sonucu olarak Aleida 'ay sonunu getirmeyi başaramayınca'' koca- sının koruma görevlilerinden gizlice borç para alı- yordu. Küba'yı ve onun merkez bankasını hem fi- ilen hem de manen yöneten adam kendi nzasıyla üç kuruş maaşa talim ediyor. böylece halkıyla ya- şam tarzmda da bütünleştiğine inanıyordu. Zengin- lerin kaçarken arkalannda bıraktığı lüks Jaguarlar- dan birinı birgün başkan yardımcısı Oıiando Bor- rego kullanmaya kalkınca "Sen pezevenk misin?" lafını yiyip o sevdayi orada terk edivermiştı. Che, Merkez Bankası Başkanlığı'nı nasıl aldığının hi- kâyesini hep ballandırarak anlatırdı. Rivayete gö- re 26 Kasım 1959 günkü bakanlar kurulunda Fi- del, "İyi bir ekonomisteihtiyacını var"dedikten son- ra Che elini kaldırmıştı. Fidel bunun üzerine. "Se- nin ekonomist okiuğunu bilmiyordum" deyince Che, "Hay AHah,ben de, senin iyi bir komünist ara- dığını sanmıştım" esprisini patlatıp işi bitirmişti. Tabii bu atama, iş çevreleri üstünde soğuk duşun ötesinde bir etki yapmıştı. Bankada ilk toplantıda Che, bankanın altın rezervinin nerede saklandığı- nı sordu. Yanıt. "Fort Knox, Kentucky/ABD" ola- rak gelince, Che onlan derhal Isviçre ve Kanada bankalanna nakit olarak transfer ettirdi. Cesur kararlar 196O'ın başlannda ABD, Küba'nın kendi top- raklannda bulunan tüm kapitallerini dondurunca. Che'nin bu öngörüşlü cesur karan sayesinde. üi- kesini belki de iflastan kurtardığı ortaya çıkıyor- du. Bu başanyı Che, çok iyi ekonomi bıldiğinden değil, hasmının hamlelerini iyi tahmin eden bir komutan olmasından dolayı elde ediyordu. Banka- nın 32.katlı yeni bina projesini yapmakla görevli mımar Nicolas Quintana karşısına geldiğinde Che'nin ilk sorusu şu olmuştu: "Sen küçük bir burjuva mısın?" Quintana, 'hayır' deyince ikinci soru gelmişti: "Yani bir devrimci misin?" "Hayır, ben biiyük bir burjuvayım, benim mağaza müdü- rümburjuvadır"yanıtın] vermişti. Yanıttanmem- nun kalan Che. Quintana'ya ilk defa onun sınıfın- dan açık sözlü, dürüst birine rastladığını vurgula- yınca, Quintana bu sefer "Hayır, çok rastiayabiKr- siniz, ama siz onlarla konuşmuyorsunuz" dıve yi- ne havalı bir cevap çıkarıvermiştı. Che bu sefer bir- den dondu ve ciddileşti. "ComandanteGuevaraDe konuştuğunu unutma" cümlesini duyunca Quin- tana fazla ilen gittiğini anladı. Anekdotun gensi ise tam bir fikraya dönüşüyordu. Che, 32 katlı bi- nanın asansörûnü reddetmekle işe basladı. "Bea bu ağır astnnlı halimleüıipçıkabileceğime göre. negs- rek var asansöre?" diyordu. Aynca fırtınalara da- yanıklı ithal camlan reddetmesinin yanı sıra tuva- letlerin de yansını projede iptal ediverdi. Quinta- na, "Ama devrimden sonra insanlar tuvalete eski- si kadargtaneye devam ediyorlar*deyınce Che'den, "Hayır, fedakârlıkta bulunurlar, sen merak etme" gibisinden bir yanıt aldı. Sonunda tabii 32 katlı ye- ni Merkez Bankası projesi, yerini Hermanos Ame- ijeirasHasta- nesi'ncbttak- tı. Yıllar son- ra günümüz- de Küba'da turistlerin ar- ök esosa ne- redeyse hiç dokunama- dıklan yeni ortamdabir kafeteryada benden bir mey- ve suyu rica eden adama bu ikramı yaptıgımda ba- na teşekkür etmek için iki tane 'üç pesos' bankno- tu verdi, Bunlar üzerinde Che'nin resmi îhıhınan paralardı. Bankanın başkanı tabii değişmişti! Ar- tık paralann üstünde meşhur 'Che' imzası yoktu. Ama ön yüzündeki Che portresi. devrimcinin dün- yanın her yerinde görülen o meşhur simge resmiy- di. Santa Clara'daİci Che müzesinde o meşhur gün giyilen deri mont ve bereyi karşımda görüace tctm tabii ki bir tuhaf oldu. AlbertoKordao fotoğrafı - arük bijindigi gibi- bir cenazesırasında çekmıştı. Fransız La Coubre gemisi Havana'ya Belçikave halya'dan silatılar getırmiş. Fidel'in iddialanna göre de CIA'nın yapöğı sabotajla gemi limanda üst uste iki patlamayla havaya uçmuştu. Fidel liman- da yere yapışıp yardımalan onu korumak üzere bo- ğarcasına üzerine çullannnşken. Che tüm ikazla- ra ragmen yüzü aşkîn kişinin öldüğü gemiye ilk fır- layıp giren olmuştu. Ertesi günkü eenaze törenin- de genç fotoğrafçı Alberto Korda üzgün ve kızgm, affetroez gözlerle cenazeyi izleyen Comandante''yi gördü ve deklanşöre basö. Böylece 20. Yüzyılın en çok yeniden basılan, en çok resnri yapüan, en çok tanınan görüntüsü doğmuş oldu. Arâdan bir- kaç yıl geçtikten sonra bu fotoğrafı Korda'dan alan bir Italyan yayıncı sayesinde dünyamn en çok du- var süsleyen posteri tedavüle girebildı. Bugün ise Kübah tüm eski fotoğrafçılann omuz- lannda bu resmin yükü var. Yine Che'nin en meş- hur resimlerinden bazılannı çeken, ama 'o'görün- tünün gücüne erişemeyen Ferfecto Romeroda bon- lardan biri. Bana, Che'nin yine oldukça etkileyici 'başka' bir resmini hediye etti. Bakışlannda, bilin- çaJtında sanki hep 'Bak, bu da aslında çok iyi de- ğil mi?' diyormuşçasına bir hali vardı. Ama Kor- da'nın o fotoğrafiyla başedilemeyecef ini kendi de biliyordu. Che'nin Fide) ve başka yoldaşlanyla kol kola bir yürüyüşte çekilmiş başka çok meşhur bir resmini gösterdi bana Romero. "Budaocenazegû- nü çekUdi" dedi. iki fotoğrafa bakıp, Che'nin bi- rinde montlu, öbüriinde ise yelekli ve asker ceket- li olduğuna dikkat çektim. Şaşırdı. 30 yıldır 'o' re- simle yanşırken kimsenin ıskalayamayacağı bu koca farkı gözardı etmişti. O gün Romero'nun evinde, Che'nin bilinen ve çoğu hiç bilinmeyen yüz- lerce resmine dalıp gittik. Che'nin bu ödünsüz ve nefes kesici sert tavırla- n sonucunda burjuvalar ve toprak sahiplerinin ço- ğu adım adım Küba'yı bırakıp gitmeye başlamış- lardı. Bu arada Fidel 'in çeşitli girişimlerine rağmen ABD ile ilişkilerbirtürlü normalleşemiyordu. Che onlarla yakınlaşmaya zaten hiç meraklı değildi. 7 Kasım 1960 günü Moskova'da Kızıl Meydan'da Ni- kita Kruşçef in yam başında halkın çılgınca alkış- lan arasında kendini suda balık gibi hissediyordu. 'Soğuk savaş' günleri Latin Amerika ve Rusya ara- sma girerken Küba-ABD ilişkileri birden gergin- leşiyor, ABD meşhur ambargonun ilk sinyalini ve- riyordu. Küba buna 166 Amerikan ortaklı firma- yı devletleştirerek cevap verdi. 3 Ocak 1961'de Küba ve ABD ilişkileri donduruldu. ABD, Mi- ami'de sürgündeki Kübah mülteciler ve CIA ajan- lanyla beraber meşhur 'Domuzlar Körfezi Çıkar- ması'nı 17 Nrsan'da başlatmadan önce Küba uçak- lannı bombaladı. 16 Nisan günü tepki olarak Cast- ro, Küba devriminin ağır basan sosyalist yönünü vurguladı. Puıardel Rio'da kumandayı Che ele al- dı ve sonra ABD"lilerin paralı askerlen çıkartma- lanndan sonra iki günde darmadağın edildiler. Kennedy'nin poz vermesine rağmen askcrkrini ve uçaklannı yollamamasj, daha sonra kendi katline kadar giden birtepki sürecinin de tetiğmi çekti. OB- wr Stooe'un JFK fılminin açıkça detayına indigi bu flişkiter dizisi dışında, Che'ntn Domuzlar Kör- fezi'nden sonra Kennedy"ye bir de teşekkürü (!) vardı: "PlayaGironsa>^ıdaıı<m»devrimçoksai- lanoda gibhdi. Şimdi ise hiç bir zaman olamaya- cağı kadar sağtam." Santa Cla- ra'dan Hava- na'ya döner- kenDomuzdar Körfezi 'nde 'PiavaGiron' savBş müzesi- ne uğradık. Yînetarihinin her 2erresine sahip çıkan bir ulus vardı karşımda. Müze müdü- rü bize savaşın videosunu da gösterdi. Paralı as- kerlenn çıkarmasında vurulan ve ölürken duvara kanryla 'Fidel' yazan askeri, Eduardt) Garcia De- Igado'vu tanıttılar. Neden bizim, Ankara'da Ktb- ns çıkarmasını bu şekilde tüm detaylanyla tanıtan müzemız yok diye yine hayıflandım. Müzeninonur defterine yazarken. daha önce kaç Türkün bu mfl- zeyi ziyaret em'ğini merak ettim. Domuzlar Körfezi'nin kürtaja ugrayan çıkar- ması, Kübalılann gözünde Amerika'nın tüm ka- ranhkiiişkilerirü durmadan gündemegetiren Che'yi hakîı çıkarmıştı. Araiık 1961 'de Fidel daha da ile- ri giderek ilk defa, "Ben bir Marksbt-Leninistim, ölene kadar da öytekalacagım'" deyince arnk Ame- rika, burnunun dibinde kimmle muhatap oldugu- nu daha iyi anladı. Bu ortamda, Sovyetler'in, Kü- ba'ya 'misiF fûzeleri yerleştırip, böylece Ameri- kan tehdidine karşı Küba devriminî koruma tekli- fine Che ve Fidel hemen 'evrt'i bastılar. Buna Rus- lardaşaşırmıştı. Küba tam tersine birdeaskeri art- laşmayla bu ilişkiyi tam bir kâğıt üstünde bağla> ı - cı zemine çekmeye çalışrı. Kübalılar, Sovyetlerin 'Kfiba'yayapdanhersaldırnıkendHeıiKyapılnijş kabul etmelerini' iştiyorîardı. Yani, Ruslann planı, ABD'yi onlann ksndileri- ne karşı kurduklan senaryoyia baş başa bırakmak- u. Nasıl Sovyetler bumunun dibinde Türkiye'de ken- disine çevrilmiş ABD füzeleriyle karşı kaışıyay- sa, ABD de artık Küba ile aynı tehlike>i yaşaya- caktı. Amerikan isrihbarat servisleri Küba'da ha- zırlanan Sovyetfüze rampaJannın vaıiığını teyit edin- ce Sovyetler ABD'ye bunun kesinlikle yalnız Kü- ba"nın savunrnası için yerleştirikcek silahlar oldu- ğunu söylediler. Buna güvenmeyen 'JFK' 150.000 yedek askeri devreye sokmak için Senato'dan izin kopardı. 15 Ekim 1962'de 39 füze rampası Pınar Del Rio bölgesinde tespitedilince ABD, Küba'nın tam bir kuşatma altına alınmasını ve silah taşıyan hiç bir geminin adaya yaklaştınlmaması karannı aldı. Al- tı gün boyunca dünya tarihinin en ciddi nükleer sa- vaş tehlikesi yaşamrken, 24 Ekim günü Sovyetler ilk geri adımı attlar. Küba'ya silah taşıyan 24 Rus gemisini 500 deniz mili mesafede 184 Amerikan gemisi durdurup geri çevirmeyi başardı. ABD, Do- muzlar Körfezi mahcubiyetinin bir rövanşını almış sayılırdı. Bunun karşılıgında ise Kennedy hem ada- yı işgal etmeme sözü verecek hem de Türkiye ve ltalya'dan Jüpiter füzelerini geri çekecekti. Kendi- ni kullamlmış bir piyon gibi hisseden Fidel, 28 Ekim 1962 günü Associated Press Ajansı'ndan. So\'- yetler'in Küba'daki füzelerini geri çektigini ögre- nince sinirden duvara bir yumruk patlatmıştı. Kü- ba savaşa girip bomba yemeyi bile tercih ediyor- du. Rivayetlere göre Fidel'in bir tuşa basarak bir gün önce düşürdügü Amerikan casus uçagı bu sı- cak günlerin tek can kaybına neden olacaktı. Sov- yetler, Küba'yı 'satmışlardı' ya da en azından bu, adaya hâkim olan histi. Ama adaya hâkim olan bir his daha vardı. O da, iktidan paylaşan birçok eski gerilla veya yeni bü- rokratın Che'yi artık çekememeleriydi. Onun ha- tasız ve ödünsüz yapısı, onlann erişemedikleri bir mükemmeliyet olduğu için alaylar veya saldırgan- lıkla buaçığı örtmeye çalışıyorlardı. Onun hep da- kik olması. Küba"nın 'tranquilo' denilen rahat ya- şama ve eğlenme kültürünü yok sayması, en sert eleştirilerde etrafındakilere suçlannı haykırması, 'kraldan daha kralcı' bir 'Arjantinli-Küba devrim- dsi' olması, toprak reformunu yürürlüğe koyup her türlü mal-mülk edinme heveslilerinin önünü rj- kaması. kaçınılmaz insani tepkiler yaratıyordu. Bir tane Che vardı. Ama her yerde olduğu gibi orta- Iıkta en iyi ihtimalle 'vasat' olan onca adam gezi- niyordu. 'D€vrlmln afacanı' Ama Che düşmanlannın en büyük şanssızlığı, hem Fidel'in hem de halkın arasının Che ile çok iyiolmasıydı. 'Devrimineleavucasığmazkorkunç afacanı' (enfant terrible) ağzına gelen hiç bir sözü sakmmıyordu. 9 Araiık 1964 te Birleşmiş Millet- ler'de de bu yine aynen yaşandı. Karizmasıyla, 'dfişmanın inine girmesine' ragmen Che, Ameri- ka'nın tüm suçlannı ortaya döktüğü o müthiş ve tarihı konuşmasıyla ortalığı kanştınyor, çıktşta kendisıne saldırmaya çahşan sürgündeki Kübalı- lara en çıldırrıcı aldırmaz sıntmalan atıp yürü- mekle yetiniyordu. Aslında Che'nin o konuşma- smdaki en önemli nokta şu sözlerinde gizliydi: "Kongo'oun başbakanıPatrice Lumumba'yıorta- dan kaJdıranlar kim? Bunlar, İngiliz üslerinden Amerikan uçaklan ile kalkan Belçikalı komando- far! Dûnyadaki tüm özgür insanlar Kongo cinaye- tisin intikamını ahnaya hazuianmalıdırlar!'' Bu sözler, onun önündeki aylarda hangı hedefe yöne- leccgİTii açıkça dünya önünde ifşa ediyordu. O çılgın kentte kapitalizmin 'en kral' ailelerin- den BoboRockefeDer onun şerefine bir yemek ve- riyof. orada da bir ögrenci lideri gelip. ABD'de gerilla örgütü kurmak için kendisinden akıl talep ediyordu! Che'nin aşın medyatik kişiliği ve elekt- riğı her yerde bir çok yeni olay yaratmaya gebey- di. Aslında kendisini sürekli Moskova'dan Paris'e, New York'tan Kahire'ye atan bu bitmez rükenmez dıplomatik trafik Che'yi yormaya başlamıştı. Ef- saoe henüz yeni şekilleniyordu. Paris'te onu sokak- ta görenler, "Bak, kendini Che zanneden biri da- ha"deyipgülerekgeçiyorlar, ımzaısteyenlerolun- ca da Che, "Ben sinema sanatçısı değüim" diyerek reddediyordu. Aslında aklı fikri dagiarda kalmış- tı. Bu seyahatlerin ortasında, Venezuela Kurtuluş Ordusu'nun başındaki Medina Silva'ya, onlann hareketinin başma geçmeyi önermiş, ama Medina ancak kendi emirleri altına girerse bunu kabul ede- bileceğini söyleyince vazgeçmişti. Arjantln Daha önce 1962-63'te Arianrinli gazeteci Ma- settiaraahğıyla onun geçici liderliginde kendi ger- çek vatanında bir devrimci hareket başlatmak için harekete geçecekti.Cne onlara çok ciddi bir konuş- ma yapıp, Arjanrin'e giderken şimdiden kendile- rini 'öfe'kabul etmelerini istemişti. Masetti ve ar- kadaşlan Arjantinli bir gerilla eğitim kampı kur- muşlardı, ama 7 Ts^nnuz 1963 seçimlerini aşın sağ yerine merkez radikal parti kazanınca olayda bü- yük bir ivme kaybı yasanmıştı. Daha sonra Maset- ti, Bustos ve diğcrleri buna ragmen projeyi yürüt- me karan aldılar. Ancak paranoyak derecede her an çevresinde ihanetler gören Masetti, kendi ge- rillalannı bir çok şüphe ve tartışma sonucu öldür- tünce, birdetüm ikazlanna rağmen birbölgede uzun süre kalıp kendini ve ekibinin deşifre edilmesine sebep olunca Arjantin ordusu ile çıkan çatışmalar- da kaybolup bulunamadan tarihe gömüldü. 1965 yıhnda Che artık bir yerlerde devrim yapması ge- rektiğini biliyordu. Bu, emperyalizme karşı ulus- lararası savaşın üç ana ayagı olarak gördüğü Latin Amerika, Asya veya Afrika (tricontinental) kıta- lanndan birinde olabilirdi. Mühim olan karar ve- rip uygulamaktan ibaretti. Sosyalist dünyanın ku- rulması operasyonuna bir ucundan artık girişmek kendisi için karşı konulmaz bir arzu ve his halini almıştı. Sürecek Gebze Belediye Başkanı9 na İstiklal Marşı soruşturtnası • Gebze Belediye Meclisi toplantısında Âtatürk ve silah arkadaşlan için saygı duruşu yapılması ve Istiklal Marşı'nın okunması, FP'li Penbegüllü tarafından engellenmişti. GEBZE (Cumhuriyet) - Kocaeli'nin Gebze llçesi Belediye Mecüsi'nin ilk oturumunda yaşanan Istiklal Marşı krizı nedeniyle Cumhuriyet savcılığınca, FP'li Belediye Başkanı Ahmet Penbegüllü hakkında soruşturma başlatıldı. Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Suna Baran, DSP'li belediye meclisi üyelerinin ifadesini aldı. Baran'ın, ANAP ve MHP'li üyelerin de bilgisine başvurduktan sonra, FP'li üyeler ile Başkan Ahmet Penbegüllü'nün de ifadesini alacağı öğrenildi. Öte yandan, Gebze Belediyesi Basın-Yayın Müdürlügü'nce yapılan açıklamada, gerginliğin, DSP'nin eseri olduğu öne sürüldü. Açıklamada, "DSP'li üye Sedat Tüze'nüı, yasalara ve teamüllere avkın bir şekilde, başkanlığm vetki alanına müdahale etmesi sonucu, kısa sfireli bir tatsızlık yaşandığı'" belirtildi. Meclisin saygı duruşu ve Istiklal Marşı'na geçişinin, başkanın direktifiyle mümkün olabileceğinin ifade edildiği açıklamada şöyle denildi: "Belediye Başkanı Ahmet Penbegüllü'nün. meclis açıusında. üyeleri ve dinleyicileri, saygı duruşu ve Istiklal Marşı'na daveti, zaten beklenen ve japılması kararlaştınlan bir harekettL" Gebze Belediye Meclisi toplantısında Atatürk ve silah arkadaşlan için saygı duruşu yapılmast ve Istiklal Marşı'nın okunması, FP'li Penbegüllü tarafından engellenmişti. Penbegüilü, (stiklal Marşı'nı okuyan DSP'li üyeleri "Bir daha oJmasın" diye tehdit etmişti. Penbegüllü'nün bu tavn Gebze'de büyük tepki yaratmıştı. CHP'nin kurultayı tabana açıldı • Cevdet Selvi dün CHP Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında, olağanüstü kurultay hazırlıklannı anlattı. Geçmişte ve halen partide sorumluluk üstlenen bazı kişilerin medyada yer alan bazı demeçleriyle kurultay sürecini son derece olumsuz etkilediklerini belirten Selvi, tarafsız gerçeklerin ve hukuk gereklerinin çarpıtıldığını söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-CHP'nin 22 Ma- yıs Cumartesi günü yapı- lacak 28. olağanüstü kurul- tayı Atatürk SporSalonu'na alındı ve tüm izleyicilerin katılımına açıldı. CHP Ge- nel Başkanvekili CniietSei- vi, muhalifleri, CHP'yi ken- di içinde çatışan bir görün- tüye taşımak \e CHP'ye karşı kuşku ve güvensizlik ortamı yaratılmasına katkı- da bulunmakla suçladı. CHP'de genel başkanlık için adı geçenler "tekaday" için "djyaktgturlannı" sür- dürüyor. Daha önce eski SHP Genel Sekreteri Er- tuğrul Günay ile bir araya geien Ercan Karakaş. dün de Fikri Sağlar ve Hasan Fehmi Güneş ile ayn ayn görüştü. Fıkn Sağlar dün yaptıgı yazılı açıklamada. partinın yeniden yapılanmasını sağ- layacak görüş ve düşünce- lerin saptanması ile genel başkan ve parti meclisinin oluşumunun belirlenmesi için tüm il örgütlerini ve il kongre delegelerini 16 Ma- yıs'ta kendi ıllerinde toplan- tı yapmaya çagırdı. Kurul- taya çok adaylı gitme ve parçalı görünmenin yeni sorun ve parti içi tıkanık- lıklara neden olacağını be- lirten Sağlar. "Bu açtdan tüm öneçıkan partili arka- daşlanriOT durumlannı ye- niden gözden geçirmeyçça- ğtnyorum" dedi. Cevdet Selvi dün CHP Genel Merkezi'nde düzen- Iedigi basın toplantısında, olağanüstü kurultay hazır- lıklannı anlattı. Geçmişte ve halen partide sorumluluk üstlenen bazı kişilerin med- yada yer alan bazı demeç- leriyle kurultay sürecini son derece olumsuz etkiledikle- rini belirten Selvi. tarafsız gerçeklerin ve hukuk ge- reklennin çarpıtıldığını söy- ledi. Selvi. "Bu tutumJanae CHP'yi adeta kendi içinde çanşan bir göriintüye taşı- makta. kamuov u ve parrüi- lerimizdeCHP'yekarşı kuş- kuvegu\ensizlik ortamı \a- rablmasına katkıda bulun- maktadırlar" dedi. Siyasi Partiler Yasası 'nın 15. veCHPTüzügü'nün42. maddelennın. genel başka- nın aynlması durumunda olağanüstü kurultayın 45 Doğu Perincek gün içinde yapılması zo- runluluğu getirdiğini anla- tan Selvi, merkez yönetim kurulu (MYK) olarak, bu nedenle kurultayın 22 Ma- yıs'ta yapılması karannı al- dıklannı anımsattı. Tüzük gereğı olağanüs- tü kurultayTn gündeminı yal- nız seçim maddesinin oluş- turduğunu belirten Selvi, "Kurulta\ın tarihi ve gün- demi ile ilgili olarak vasa ve tüzükten ka>nakianan bu durumun bazı partililerce hâlâ neden tarnşma konu- su vapümakta olduğunuan- la>umamakta\un" dedi. .MYK'nin İ8 Nisan se- çımlerinde CHP ve demok- rası açısından ortaya çıkan olumsuz tablonun bilincin- de olduğunu belirten Sel- v i, bu tabloya neden olan tüm etmenlenn uygun za- manda, partinin meşru ze- minlerinde. CHP gelenek- leri içinde. tüm boyutlan ile tartışılması gerektiğine inan- dıklannı söyledi. Selvi, bu konuda medya üzerinden sürdürülmek istenen "ÖD- yargıh taroşmalann" parti içi karşılıklı saygı vegüven çizgısinm çokgerisinde kal- dıgını kaydetti. Selvi, daha önce Selim Sırrı Tarcan Spor Saio- nu'nda yapılacağı ve seçim- li olması nedeniyle yalnız- ca delegelerin alınacağı du- yurulan kurultaya ilişkin bir değişikliği de haber verdi. Olağanüstü kurultayın Atatürk Kapalı Spor Salo- nu'nda yapılacağını ve tüm ızleyicilere açık olacağını belirten Selvi. "Son gün- lerdebaa panüüer tarafın- danmedyaya \vrUengeienek dışı \e tahrik edici bevanlar kuruhavımızın huzur için- de gerçekleşmesini engelle- vemeveeektir. Bundan hiç kuşku duymuyorum. 22 Mavis kurultavı bazuannın beklediği gibi bir kavga ku- ruhayı değiL bir kucaklaş- ma, bir \eniden yapüanma kurultayı olacaktır" diye konuştu. Selvi. bir gazetecinin so- rusu üzerine, genel başkan adaylan arasında adı geçen Murat Karayalçın'm, ge- nel başkan adayının "aday- sız önseçim" yöntemiyle, tüm illenn, tüm delegele- rin görüşleri alınarak belir- lenmesi önerisine destek vermediğıni söyledi. 'Türban, şeriat kalkışmasının siyasi bayrağı' tstanbul Haber Servisi- işçiPartisi(lP) Genel Baş- kanı Doğu Perincek. Cum- hurbaşkanı Süleyman De- mirel ve Başbakan Büient Ecevit'in "Fethullah ödü- lünü" reddetmesini istedi. Perincek. laikliği ortaçağ ilişkilerinden her alanda kurtulma davası olmaktan çıkanp biçimle ilgili iki- yüzlü gösteriler alanınahap- sedenlerin, artık bütün mil- letüı önünde komedi oyna- dıklannı belirtti. Ha>Tnana Cezaevi'nde bulunan İP Genel Başkanı Doğu Pe- rincek, TBMM'deki türban kriziyle ilgili yaptığı yazı- lı açıklamada. "MerveKa- vakçı, Demire/'lerin, 12 Mart'm. 12 Eylül'ün, Özal ve ÇiBer takımının. Ecevit ve Bavkal'lann ortak ürii- nüdür. VIHP">çgeiince,oda Kflvakçı'nın biraderidir" değerlendirmesini yaptı. -Fethullah Hoca'dan ödül alan Cumhurbaşkanı De- mirelveBaşbakan Ecevit'in Cumhuriyet Devrimi'nin yıkımına katkılan. Merve Kavakçı'dan daha mı az- du-" diye soran Perincek, kendi sorusunu "karşılaş- nnlamaz bile" diye yanıt- ladı. Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın Fethullah Ho- ca'dan ödül almalannın "en büyük p-rovokasyon" oldu- ğunu savunan Perincek. şunlan söyledi: "Türban şeriat devleri için kalkışma- nın siyasal bavrağı olarak kullanılıyor. Cumhurbaş- kanı Demirel'in ve Başba- kan Ecevit'in laiklik göste- rilerinin inandıncı olması için önce ber Udsinin de Fet- hullah Hocaödülierini iade etmeleri gerekir. Bu talep bir şaka değildir. Çünkü Fethullah Hoca vaABD"nin ıhmlı tslam projesinde,Tür- kiye coğrafyasuu da aşan roDerverilmiştir. Çokiyibi- linmelidirkiTürkiyedehiç- bir kuvvet Kemalist Dev- rim'in kazanımlarını ABD'ye yaslanmadan yı- kamaz." 28 Şubat kararlannı uy- gulamanın devrimciliğin en somut ölçüsü olacağını vurgulayan Perincek, "Ba- tı destekü irticayı, ulusun istegi doğrultusunda gere- ginde askeri güçle tasfiye etmeyevar mıyız" diye sor- du.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle