Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 MAYIS 1999 CUMARTESl CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Acıyı muüuhığa dönüştürınek
Yönetmen Mehmet Ulusoy, Makedonya 'da savaşa karşın tiyatro yapmaya çalışıyor
FECtRALPTEKÎN
Mehmet Ulusoy, Makedonya"da bulunan Üsküp
HalklarTiyatrosu"ylabiriikte JordanPlevnes'in "R"
adlı oyununu sahneye koyuyor. Ancak gereken pa-
ranm bulunamaması nedeniyle şu an içın provala-
ra ara venlmiş durumda. Oyunun yönetmeni Ulu-
soy, ekonomik sorunlara bir çözüm bulabilmek
için Istanbul'da bulunuyor.
Plevnes' in 10yıl önce yazdığı ve bugüne dek Pa-
ris, Tokyo, New York, Londra gibi dünyanın önem-
li kentlerinde sahnelenen oyunun başlığı "R"nin
üç karşılığı var: Revolution (Devrim). Robespier-
re, Revolte (lsyan).
Şimdi Fransa'da yaşayan Makedon yazar Plev-
nes, oyunu GeorgBüchner'in "Danton"undan esin-
lenerek yazmış. Balkanlar'da yaşanan insanlık dra-
mını yansıtan, u
R"yi "poetik,fiıtîiristveMayakovs-
ki'vari" bir oyun olarak tanımlıyor Ulusoy. "Çok
büyük bir oyuncu,birazdeli,bütün tiyatroyu 48 sa-
at kapatıyor. Kimseyi iceri almıyor. Bu arada bü-
tün se\ diklerini, sevmediklerini düşünüyor; dikta-
törteri, ihtilalkri, kıyunlan, babasuun öldürülüşü-
nü_ Bugünün koşullannda, güncel bir oyun."
60 bin dolara gereksinim var
Makedonya'daki Üsküp Halklar Tiyatrosu'nda
Sırp. Türk, Amavut ve Makedon oyuncularla bir-
likte çaliştıklannı, çok keyifli günler geçirdikleri-
ni söylüyor. "Sanaön ve sanatçıntn işi, acdardan
bir şeylerçıkarmak. acıyı mutluluğa dönüştürmek-
tir_. Nâzım'ın ya da Rimbaud'nun yaptığı da bu de-
P miydi?"
Türkiye Cumhuriyeti sınırlan dışında bulunan
tek profesyonel Türk tiyatrosu olan, Makedon-
ya'daki Üsküp Halklar Tiyatrosu, yanm yüzyılhk
bir geleneğe dayanıyor. Ulusoy'un "çok kültürlü
ve vetenekli" olarak değerlendirdiği tiyatro oyun-
culan ise bugün savaşın ve ölümün acılannı taşı-
yorlar. Heroyuncukendı evinde yaklaşık 20-30 Ko-
sovah'yı konuk ediyor. hüzünlenni paylaşıyor;
ama yine de provalannı aksatmıyorlar. LTusoy"un
sözleriyle "SadecebirazyorgunlarJ". Bir sabahbaş-
rol oyuncusuyla arasmda geçenleri şöyle anlatıyor
yönetmen: "Çaltştıgımızgünlerdegecenin 10'lan-
C/lusoy,
Üsküp Halklar
Tiyatrosu ile
biriikte Jordan
Plevnes'in R'
adlı oyununu
sahneleyecek.
Oyunun
provalan
ekonomik
sorunlar
nedeniyle
yanda kalmış.
Ulusoy.
Balkanlar'da
yaşanan
insanlık dramını
yansıtan oyun
için çözüm
bulma
arayişinda. Hem oyun yönetiyor, hem de filmde oynuyor. (Foioğraf: KADER TUĞLA)
na dek prava yapıyoruz— Bir sabah Selahattin gd-
di, yüzü kirec gibL Önce anlatmak istemedi bfle;
ben zorlayınca konuştu. Kosova'daki kız kardeşini
almaya gitmiş öncekigün. Ancak sınırda oianlar oJ-
muş. Makedonya pasaporthı kız kardeşini ülkeye
getirebilmiş, ama kız kardeşinin kocasıyta çocuk-
larv, Amavut pasaportu taşıdıklan için sının gece-
memişter» E\inegitmesini sö\ ledimse de,' Olmaz..
prova başka şey' dedi."
"R"nin, oyuncular içın de çok keyifli bir dene-
yim olduğunu, ancak maddi sıkmtı nedeniyle iş-
lerinin yanm kaldığını söylüyor Ulusoy. Oyunu
çıkarabilmek için yaklaşık 60 bin dolara gereksi-
nımi var. Iki tiyatro arasındaki işbirliği çerçevesin-
de Şehir Tiyatrolan Genel Sanat Yönetmeni Ke-
nan Işık oyuna katkıda bulunmaya gönüllü olmuş;
dekorlar lstanbul Şehir Tiyatrolan sahne tasantn-
ctlanndan Nuruttah Tuncer tarafından hazırlanı-
yor.
Oyunun müziklerinde ise Kudsi Erguner'in im-
zası var. Ulusoy, Erguner'in tüm Balkan ezgileri-
ni dantel gibi işleyerek "R"nin müziklerini hazır-
ladığını söylüyor.
Filmde malya babası rolünde
Makedonyalılann üç şeyi çok sevdiklerinı belir-
tiyor Ulusoy: u
Osmaıü%TrtoveMustafaKemaLJ'
Y ıllardır Türk oyunlannı sahneleyerek Türk tiyat-
rosunu tanıtmaya çalışan, temsillerinde bütün Türk-
leri bir araya getiren Ûsküp Halklar Tiyatrosu'nun
Türkiye Cumhuriyeti tarafından desteklenmesi ge-
rektiğini vurguluyor.
Söz, buradan devletin ilgisiz kaldıgı bir başka
konuya gelıyor. Osmanlı Imparatorluğu'nun 700.
yılı kutlama etkinlikleri kapsamında, lstanbul Bü-
yükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolan'yla biriikte
Turgav Nar'ın Mofiere'den uyarîayıp yazdıgı "Güz
Bitiminde Moliere ya da Kibaruk Budalası"nı 18-
19 Mayıs tarihleri arasmda Marsilya'da Tarhunda
Tiyatrosu'nda sahnelemeye hazııiananUlusoy'a tek
ekonomik destek Fransa Kültür Bakanlığı'ndan
gelmiş: "Bu kadar büyük bir oyunu Marsilya Şe-
hir Tiyatrosu'nda oynayacağız; ama tek yardım
Fransızlardan gelivor. Yol parasuu da ben karşıh-
yorum..."
Ekonomik sorunlar aşılabılir ve "R" sahneye
konulursa, Fransa ve Türkiye'de de sergilenecek.
Bu arada ikiyıldır ŞehirTiyatrolan ile çeşitli alan-
larda işbirliği yapan Üsküp Halklar Tiyatrosu, 15.
Gençlik Günleri kapsamında Racine'in 'Phedre'
adlı oyununu üç kez sahneledi. Yeni tiyatro sezo-
nu içinde Üsküp Halklar Tiyatrosu'ndan bir yönet-
men de Şehir Tiyatrolan'nda oyun yönetecek.
Mehmet Ulusoy'un Genco Erkal ve iki önemli
Fransız oyuncuyla gerçekleştirmeyi tasarladığı
"Kral Lear* projesi de ekonomik sorunlar nede-
niyle yanm kaîmış. Ulusoy'un bir başka çalışma-
sı ise bu hafta Fransa'da gösterime giren genç Fran-
sız yönetmeni Herve Hadmar'ın çektiği ve bir
Türk mafya grubunun çevresinde gelişen olaylan
konu alan bir film. Fransa'mn kuzeyinde yer alan
Cabourg bolgesinde ve Paris'te çekilen "Comme
Un Poisson Horsde L'eau* (Suyun Dışında Bir Ba-
lık Gibi) isimli filmde, Mehmet Ulusoy, mafya ba-
bası eski ünlü bir opera sanatçısinı oynuyor.
Filmde aynca Pans'te yaşayan Türk sanatçılar-
dan bhan Arkan, Mahmut Demir, AIi thsan Kale-
ci, YaşarZirekde rol alıyor. Yönetmen Herve Had-
mar'ın senaryosunu da yazdıgı filmde mafya ba-
bası eski ünlü opera sanatçısının korumalan da
müzisyen ve sanatçı nıhlu insanlar. Ancak bu in-
sanlar rahatça adam öldürüp her türlü mafya eyle-
mini üstlenebiliyorlar.
Ünlü yazar ölümünün 45. yıldönümünde yarın Burgazada Kalpazankaya'da anılıyor
SaüFaik'in öykülerinde cloğa sevgisiBEHZAT AY
Abartısız. olaysız öykülennı yıllardır
severekokuduğumuz SaitFaik'in doğa sev-
• gisiniröykütenniberdaıyuştadahaiyigö-
rüyoruz.
Ölümünün 45'inci yıldönümü dolayı-
sıyla O'nun öykülennı yenıden okurken
bu yönüne degınmek gereğıni duydum.
Ozellikle u
Son Kuşlar" adını verdiğı
öykü kıtabında, doğa sevgisi, doga betim-
lelen apaçık öne çıkmaktadır. Kıtabın adı
olan "Son Kuşlar" öyküsünden işte kimi
güzel bölümler:
"Kedi sustu. Köpeğim gözünü kapadı.
K.arga sesleri geliyor şımdı de. Vaktıyle bu
adaya buzamanda kuşlar uğrardı. Cıvıl cı-
vıl öterlerdi. Küme küme bir ağaçtan öte-
kine konarlardı.
tki senedir gelmiyorlar.
(...)
Hür kuşlar, kafesteki çığırtkan kuşun fer-
yadına, dostluk, arkadaşlık, yalnızlık se-
sine bir küme gelirler.
(...)
Kuşlarla beraber olunca, insana sulh. şi-
ir. sair, edebiyat, resim, musiki, mesut in-
sanlarla dolu anlaşmış, sevişmış. açsız,
hırssızbir diinya düşündürüyoT. Her mem-
lekette kıra çıkan her insan kuş sesleriy-
le böyle şeyler düşünecektir.
(...)
Kuşlan boğdular, çimenlen söktüler,
yollar çamur içinde kaldı.
Dünya değişiyor dostlanm. Günün bı-
rinde gökyüzünde güz mevsiminde artık
esmer lekeler göremeyeceksiniz... Günün
bırinde yol kenarlannda toprak anamızın
koyu yeşil saçlannı da göremeyeceksiniz.
Bizım için degil ama, çocuklar, sizin için
kötü olacak. Biz kuşlan ve yeşıllıkleri çok
gördük. Sizın için kötüolacak. Benden hı-
kâyesi!"
Sait Faik, tek bir öyküsünde yıllarca
önce bu tümceleri yazmış. Ya içinde ya-
şadığımız dönemi görseydi... Doğanın.
• "Sait Faik,
Türk yazınına
epyeni bir Doğa
Duygusu
getirmiştir.
Doğanın başlıca
üç öğesi; deniz,
toprak ve gök
onun yapıtında
çok özel bir
mercekten
önümüze serilir.
Sait'te doğa, çok
varsıl öğelerle
doludur."
(Fotoğraf:
ARA GÜLER)
acımasızca insanlar eliyle kirlendiğini, tü-
ketıldıginı görseydi! Kuşkusuz daha ağ-
lamaklı, daha hırçın tümceler yazacaktı.
Hele de şu lstanbul'un durumuna baka-
rak isyankâr olacaktı.
"Kendi Kendime" adlı öyküsünü şöy-
le bitirivor:
Necati Tosuner, 'Güneşe Giderken' ile bu yılki Sait Faik Öykü Ödülü'nün sahibi
6
Hep erişeınedîklerinıin peşindeyim'
^aJRDAN CtHANŞÜMUL
Çocukluğundan bu yana yaşadıgı sıkıntılan, acılan,
yalnızlıklan anlattığı öyküleriyle tanıdığımız NecatiTo-
suner. yeni öykülerinden oluşan 'Güneş Giderken' ad-
lı yapıtıyla bu yılki Sait Faik Öykü Ödülü'nün sahibi
oldu.
-Siâ dahaçoköykülerinizdeki karamsarhk ve \alniz-
iık du> gusuyia tanıyoruz-.
16-17 yaşmdayken büyük bunahmlanm vardı ve bu
bunalımlan sağlayan, gözle görülür bİT neden taşıyor-
dum. Sakat olmakbizimtoplumumuzda başka sınıf in-
sanohnakdereceletıdirmesine giriyor. Kendimle konuş-
tnalanm, onlara yanıt bulmalanm, yanıt bulamayışla-
ran... Bunlar bende yazma isteği oluşturdu. Çûnkü bir
derdim vardı ve o derde sahip olmak benim derdim ol-
muştu. Başlangıçta bunu pek anlatamadım da. îlk öy-
külerimde sakatlık ya da kambur adam pek hissedilmez.
ama o adamda bir tuhaflık vardır. Çıkmazda da bu ko-
nuya girilir. Tam bir başkaldm Kambur'la birlikte ge-
liyor. O kitabm adını Kamburkoymak bir yerde, ona kim-
lik kazandırmaktı. ÖyküleTde anlatılanm zorunlu kıldi-
ğı bir karamsarhk söz konusu.
-Yaşaınuuzdanizkrbulmakmiunkünöykülerinizde—
Kendi yaşamımdan yoia çıkan şeyleryazdım daha çok.
Bu kitapta daha farklı. Necati Tosuner nerede bu kitap-
ta? Hangi karakterin bir sözünde ya da bir başkasının
davranışmda? Yaşamıtn hep bir savaşla geçti. Yazıyor
olmak bana yardım etti. Necati, bunu yalnızca kendi için
söylüyor olsa bir anı defteri tutardı ve bu da yeterdi. De-
mek ki başkalannın da bunubilmesmi istiyor. Daha çok
yazann kendi kendiyle baş başa kaldığında edindiği iç
gözlemlerden yararlanarakyazdığı öyküler. Farkındaol-
madan iyi bir yol seçmişim. Bugün düşünüyorum da,
genç yazann başlangıçta kendini anlatması en sağlıklı
yol. Daha içtenlikli ürünkre ulaşabilir.
Tosuner, 'Yaşamım hep bir savaşla geçti' dfyor.
Yaşamım boyunca hep erişemediğim şeylerin peşin-
de oldum, ama erişemediğim zaman onİan karalama-
dım. Erişememenin sıkıntısını, acısını yazdım.
- Yazmaya başladığına dönanlerde etkin olan edebi
anlay ışlar sizi ne ötçüde etkiledi?
O dönemlerde toplumsal gerçekçilik çok büyük ilgiy-
le karşılanan bir edebiyat anlayışıydı. Kişi olarak on-
larla düşünce birlikteliği taşımama karşm,bireyci bir an-
latımı seçtim. Aynı dönemde bunalım edebiyatı anlayı-
şı vardı. Benden önceki kuşak çok yetkin ürünler ver-
mişü. Bu anlayışla benim yazdıklanmın arasında belir-
li ölçütlerde birliktelik söz konusu. Ama onlann buna-
lımı bireyi birey olarak ortaya çıkarmaktı. Benimse bu-
nalmak için gerekli nedenim zaten vardı. Bunlan yaz-
mış obnaktan mutluyum.
-GüneşGkkrken, hangiyönteriyiediğer kitaplarmız-
danfarkh?
Dil, yine Necati Tosuner'in dili. Öyküsüne göre bel-
li benzeriikler var. Anlatılanda belli bir farklılıklar söz
konusu. Toplumsal yargılar, ozellikle bizim ülkemizde
kentten kente, hatta bir semtten diğerine değişiyor. Ki-
şinin o sakathğa sahip olması başka başka algılamyor.
O zaman da bu degerlendirmenin sağlıklı olmadığı or-
taya çıkıyor. Okur, o karamsar renkte kendiyle ilgili ör-
tüşen bazı ara renkler bulabilir. Bu da yazarla okuyu-
cunun ortak zeminde buluşmasını sağlar.
- Bir dönem arnk yazarhğı bırakr>orum demiştma..
Bazı kmlganhklar oldu. Buncayıl içinde ilk kez böy-
le bir karar aldım, bir süre uyguladım. Fazla önemsedi-
ğim, değer verdiğim bir adı taşıyan Sait Faik Armağa-
m birçok şeye daha değişik bakmama yol açacak. O da
bir zamanlar çok farklı nedenlerle yazmama karan al-
mıştı. Sonra da şöyle yazmıştı: "Kajeminin ucunu yon-
tar,yazmasa delirecektir Ben böyle bir noktaya gelme-
dim. Gelir miyim. bilemiyorum. Kırgınlığım sürüyor.
Armağan sevinci de buruk oldu bu nedenle. Bu kitap
yeniden basılacak. Bu kitabı edinmek isteyip de edine-
meyen msanlan düşünmekten kurtulacağım. Bir de şöy-
le düşûnmek lazım: Bir zamanlar yazmış olmak da bir
insana yetebilir. Ama üç yılda- emekli olarak evdeyim
ve edebiyata kesin dönüş yapmıştım; bunu bir süre da-
ha devam ettirme düşlerim vardı. Bu kesinti, üzüntüler-
le doldu. Bundan sonrasım da yaşayıp göreceğim.
- Yeni projeleriniz nefer?
Çocuk kitaplannı saymazsam, bir tek roman yazdım.
Ben romana geçmedim. Almanya serüvenini, ancak öy-
le anlatabilirdım ve roman yazdım. Çok başlangıçta ol-
makla beraber epeyce ilertemiştim. İyi bir başlangıç
olabilirdi. Sonra bu sıkıntı girdi araya ve koptu her şey.
Bilmiyorum, belki ona geri dönerim. Yazmış olmak için
yazmam.
"işteyunuslargeçiyor.Oh! Hiçolmaz-
sa yunuslar geçiyor."
"Bir Kaya Parçası Gibi" adlı öyküsün-
den görkemlı bir doğa betimlemesi:
"Tabiatbir Van Goghdehasıylaönümü-
ze çizilivermiştı. Şimdi Kınalı'nın bu ya-
macı hacimsiz bir şekilde. düz bir satıh gi-
bi kayalan, renk renk topraklan, yeşili,
beyazı, kiremit, gn rengıyle sisin içine
büyük bu- pano, devâsâ bir Van Gogh gi-
bi astlmıştı. Birden değişiyor, bozuluyor,
oyun devam edip gidiyordu. Bir sis par-
çası yerinden süratle kalkıp bir rengi ya-
vaş yavaş güçlükle bozuyor, siliyor, kalk-
tığı yeri açıyordu. Açıyordu, ama şekiller
hâlâ hacmini almamıştı.
Vapurlar hâlâ acı acı sesleniyorlardı."
•••
Turgay Fışekçi, bir yazısmın bir bölü-
münde şöyle yazmıştı:
"Bizim iki büyük yazanmız, Sait Faik
ve Yaşar KemaL,insan-doğa ılişkisini çok
boyutlulukla işlemişlerdır. Doğaher iki ya-
zanmızın yapıtlannda da kişiler denli yer
alır. Doğa ve insan, yapıt kahramanlan
gibi birbirlerini etkiler." (Cumhuriyet, 7
Ekim 1998)
•••
Bir Sait Faik uzmanı dıyebileceğimız Ah-
metMiskioğlu.u
SaitFaikr
adlı inceleme-
araşunna kitabında (îkincibasım. Altın Ki-
taplar, 1991) SaitFaik'in do-
ğa tutkusuna, sevgisine şöy-
le başlıyor:
" Sait Faik, Türk yazınına
yepyeni bir Doğa Duygusu
getirmiştır. Doğanın başlıca
üç öğesi; deniz, toprak ve
gök onun yapıtında çok özel
bir mercekten önümüze se-
rilir. Doğa, yalnızcabir duy-
gulanma, bir düşünme ya da
bir tablo nedeni olmaktan
kurtulmuştur. Sait'te doğa,
resim, düşünce ve duygu ile
birlikte, içinde yaşanan, üv
sanıbütünleyen ve insandan
kopanlmaz bir şeydir ve çok
varsıl öğelerle doludur.
Sait'in yapıtında başlıca
bir izlek durumuna gelmesi-
ne neden, onun asal Yalnız-
lık Duygusu'dur. Bu duygu,
onu aylak yaptığı, çevreden
çevreye koşturduğu gibi do-
ğaya da süriiklemiştir. Içki-
evinde, kahvede, parkta. so-
kakta 'azab'ını dindirmeyen
Sait, sonunda doğadakurtu-
lacağım sanmış, doğayı en
yakın bir dost saymıştır."
Ahmet Miskioğlu, öylesi-
ne incelemiş ki Sait Faik'in
yapıtlannı, O'nun yapıtla-
nnda 32 balık türü. 67 bitki
çeşidi, 27 kara hayvanı. 24
kuşun geçtiğinı saptamış, tü-
münün de adlannı dizelge
(liste) halinde sıralamış...
Sait Faik'teki yalnızlık
duygusu, öykülerindeki kişi-
lere de yansır. Sözgelimi,
Sarnıç'ın birinci öyküsünde
bırakılarak yalnız kalan bir
adam anlatılmıştır. Çok se-
vildiğini sanan adanıı kansı
bırakır.. Adam yataızlığa gö-
mülür. Bu yalnızlık içinde
aıularla avunur...
PAZAR GUNU MUZAYEDEDE
'Bodrum', 184Tde Londra'da >a> ımlanan "\le
the Shores of the Mediterranean" albümünden.
lSOyıllıktaşbaskı
Bodrum resmi
Kühür Serviâ - Porta-
kal Sanat ve Kültür
Evi'nin pazar günü saat
15.00'te Conrad lstanbul
International'da gerçek-
leşecek olan 'llkbahar 99
Müzayedesi'nde 10-20
milyarlık sanat eserleri
arasmda 'Bodrumsever-
leri' ılgilendiren 150 yıl
önce yapılmış bir taşbas-
kı Bodrum resmi için ön-
görülen değer sadece bin
dolar. Devereus Walter
Bourchier'in yaptığı sanı-
lan 1847'de Londra'da ya-
yımlanan Akdeniz Kıyı-
lanndan Görüntüler Âl-
bümü'nden alınan, (26.5
X42 cm boyutuda) sonra-
dan elde boyanmış belge
niteliğindeki bu taşbaskı
resımden günümüze çok
az sayıda kaldıgı bilini-
yor.
Ekononik bunalım ta-
nımayan müzayedenin
gözde yapıtlan arasında
Kazasker Mustafa tzzet' in
19. yy'da yaptığı Hilye-i
ŞerifelO, n.yy'daAğa-
kapdı İsmaiJ bin Ali'nin
yazdıgı Kuran'a 9, Sad-
razam Aviom alı Ferit Pa-
şa'nın mineli murassa al-
tın kutusuna 9, Isviçre ya-
pımı altı adet mineli zar-
fa ise 12 milyar hra bek-
leniyor.
Ressam Hamit Göre-
le'nin lötablosuna, 2-11
milyar hra arasında deği-
şen değerler öngörülen
müzayedede Orhan Pe-
ker'in ünlü horozlanndan
birine 3.5, HalilPaşa'nın
Mısır'dabir Sokak' ına ise
20 milyarhk değer biçili-
yor.
Doğusalcı ressamlar-
dan Fabius Brest'in 'ls-
tanbul'dabir MahaBe"si-
nin 18, Fela Ziem in Bo-
ğaziçi'nde Eğlence'sinın
de 17.5 milyara alıcı bu-
lacağı sanılıyor.
SAN FRANOSCO FtLMFESTtVAIİ
Ke'ye ödülünü jüri üyesi Derviş Zaim verdL
En iyifilm ödülü
Jia Zhang Ke 'nin
Kühür Servisi - Ame-
rika Birleşik Devletle-
ri 'nin en eski ve en önem-
li festivallerinden bin ola-
rak kabul edilen 42. San
Francisco Uluslararası
Film Festivali, 9 Mayıs'ta
sona erdi. Festivalde En
iyi Film Ödülü'nü Çinli
yönetmen Jia Zhang
Ke'ninXiaoWuadlıfıl-
mi aldı.
San Francisco Film Fes-
tivali'nin bu yılki jürisi,
Amerikalı film eleştirme-
ni ve New York Modem
Sanatlar Müzesi program-
cılanndan Kent Jones.
Amerika'da faaliyetleri-
ni sürdüren Zeitgeist Da-
ğıtım Şirketi'nin kurucu-
lanndan NancyGerstmen
ile Derviş Zaimden olu-
şuyordu. Derviş Zaim,
1998 yılında aynı festi-
valde Tabutta Rövaşata
adlı filmiyle birincilik
ödülüne layık görüldüğü
için bu yılkijüride yer al-
dı. Zaim, Tabutta Rövaşa-
ta" nm bir önceki yıl Sela-
nik'ten iki ödül alması ile
1998 yıhSelanik Ulusla-
rarası Film Festivali'nde
de jüri üyesi olarak gö-
rev yapmıştı.
San Francisco Ulusla-
rarası Film Fesrivali'nde
dramatik yapılı filmlerin
yanştığı kategoriye dahil
edilen yanşma fılmleri-
nin, uluslararası çıkış yap-
mış ancakhenüz ABD'de
dağıtıma girmemiş fılm-
ler arasından seçilmesi
öngörülüyor. Çinli yönet-
men Jia Zhang Ke' nin da-
ha önce Nantes Film Fes-
tivali'nden birincilik ödü-
lükazanan fılmi Xiao Wu,
San Francisco'da layık gö-
rüldüğü En İyi Film un-
vanıylabirlikte lObindo-
larlık paraödülünü de ka-
zandı.
Çin sinema endüsjrisi-
nın stüdyo sisteminin dı-
şında ÜTetilen, amatör
oyunculann rol aldıgı Xi-
ao Wu, Çin'in kırsal ke-
siminde küçük bir kasa-
bada yaşayan bir yanke-
sicinin hayatını anlaöyor.
Festivalde Halk Ödü-
lü'nü Meksika adına ya-
rışmaya katılan Carlos
Bolado'nun 'Kaliforni-
ya'nın Ahuıda: Zamanm
Sınuı' adlı filmi kazan-
dı. Meksikalı yönetmen
.\rturo Ripstein. 'Aldra
Kurusawa Onur Ödü-
lü'ne değer bulunurken
Sean Penn de 'Peter J.
Owens Onur Ödülü'nü
aldı.
BUGUN
• YAPI KREDt SANAT FESTİVALt kapsamında
saat 19.30'da AKM Konser Salonu'nda Toros
Can'ın piyano resitali izlenebilir. (252 67 45)
• tDSO, saat 11 00'de AKM'de Timur Selçuk'un
yönetiminde 'Münir Nurettin Selçuk'u Anma
Konseri' verecek. (251 56 00)
• tDOB, saat 11 00'de 'Külkedisi', saat 20.00'de ise
'Hof&nann'ın Masallan' adlı operalan sunacak.
(251 10 23)
• DULCINEA'da saat 20.00'de Butch Morris and
Ensemble'ın 'Boredom / Loser / border conduction"
başhklı etkinliği izlenebilir. (245 10 71! 244 53 86)
• BABYLONda Fra Fra Sound topluluğu yer
ahyor. (292 73 68)
• KEREM GÖRSEV JAZZ BAR'da Kerem
Görsev (piyano), Oğuz Durukan (kontrbas), Tufan
Ünalp (\okal) ve Can Kozlu'nun (davul) sunacaklan
dinleti yer alıyor. (231 39 50)
CUMHURİYET KİTAP KULÜBÜ'NDE BUGÜN
• Cumhuriyet Kitap Kulübü'nün Taksim Sergi
Salonu'nda düzenlenen söyleşi ve imza günleri
kapsamında Duygu Asena 17.00-19.00 saatleri
arasında okurlanyla buluşacak. 15.00-17.00 arasında
ise Emin tgüsün dinletisi yer alıyor. (252 38 81)