Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26MİSAN 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ /ekonomi(« cumhuriyet.com.tr 11
Asya'da
yolsuzluk
savaşımı
• VIANİLA(AA)-
\s>a Kalkmma Bankası
ı ADB), Asya'nın büyük
bölümünde
yolsuzlugun, mal ve
hıznetlerin üretim
malıyetıni önemlı
ölçüde arttırdığını ve bu
duıumun durgunluk
ıçinde bulunan bölge
ekonomilerinı olumsuz
yönde etkiledığinı
bıldırdi. ADB tarafından
yayımlanan yıllık
raporda. çeşitlı Asya
ülkelerindeki
yohuzluklann,
lcamunun ürettiği mal ve
hızmetlenn maliyetinı
yüzde 20-100 arasında
degışen oranlarda
arttırdıgı kaydedildi.
İtaJya'nın
ithalat payı
değişmedi
• ANKARA (AA) -
Tüıkiye'nin 1998
yılmda fazla ıhracat
yaptığı ülkeler
sıralamasında Almanya
birinci, ABD ikinci,
Ingiltere üçüncü, Italya
ıse dördüncü sırayı aldı.
Dış Ticaret
Müsteşarlığı'nın
verilenne göre. yılın son
döneminde terör örgütü
lideri Öcalan krizının
yaşandığı ttalya'dan
ıthalat önceki yıla göre
yüzde 5.1 düşerken
ltalya'nın ithalat
içindekı payı, oransal
olarak aynı kaldı.
7. petpol şoku
kapıda'
• İZMİR(AA)-Petrol
Ürünleri lşverenleri
Sendikası (PÜİS) Genel
Başkanı Ismaıl Aytemiz.
petrol üreten ülkelerin
üretımı kısarak fiyatlan
yükseltme yolunda
ortak karar aldıklannı.
buna bağli olarak
Türkıye'de de
önümüzdekı dönemde
petrol ve petrol ürünlen
fiyatlannın büyük
oranda artacağını
bildırdi. Aytemiz, petrol
fiyatlanndaki artışın
önümüzdekı aylarda
dahahızlı \e yüksek
oranlarda olacagını
ifade ederek "'7. petrol
şoku kapıda" dedi.
Petrol fıyatlannda
yüzde 5 artışın
enflasyonu minımum
yüzde 3 arttıracağmı
kaydeden Aytemiz,
"Onümüzdeki aylarda
enflasyonun
yükselmesinde
hükümetin hiçbir günahı
olmavacak'" dedi.
Özellikle hastanelerin acil servis bölümündeki eczanelerde kayıp-kaçak oranı yüksek
Eczanelere vergi operasyonu
• Istanbul'da 500
eczanede inceleme
başlatan defterdarhk
yetkilileri, cirolann ve
fabrikalardan alınan
ilaçlarda uygulanan #
sübvansiyonlann
defterlere yansımadığını
belirtiyorlar.
HAZALATEŞÇAKIR
tstanbul'da 3 bın 600 eczanenın
500'ünde inceleme başlatan lstan-
bul Defterdarhğı özellikle hasta-
nelerin acıl servis bölümündeki
eczanelerde ciddı oranlarda kaçak
olduğunuortayaçıkardı. Defterdar-
hk yetkilileri. eczanelenn beyan-
lannı ve cirolannı inceledıklenni
belirterek, özellikle cirolar ve fab-
rikalardan alınan ilaçlard? uygu-
lanan sübvansiyonlann defterlere
yansımadığını söyledıler. Yetkili-
İer, "Eczanelerdeilaçgirişlerikay-
dedilmiş. Ancak çılaşlarda mat-
rah farklan ortayaçdayor. Acil ser-
visteldler hasta yakınlannın ilaçla-
n acele olarak aldıklan için belge
almadıklannı öne sürüyorlar. Av-
rupa'da müşterinin fatura alması
beklenmez, verilir. Bu gerekçeler
inandıncı değü" değerlendırme-
sinı yaptılar.
Nisan sonunda tamamlanması
beklenen incelemelerde 450 ver-
gi denetmeninin görev yaptığı bil-
dirildi. Yetkılilerden alınan bilgi-
ye göre, özellikle hastanelerin acil
servislerine hizmet eden birçok
eczanenın ılaç satımında belge dü-
zenlemediği tespit edildi. Yetkili-
ler, eczane girişlerinin kaydedildi-
ğini ancak çıkışlarda matrah farkı
olarak yazıldığına işaret ettiler. Bu
arada hasılatlann eksik gösteril-
mesınin de söz konusu olduğunu
kaydeden yetkililer, "Eczaneler
bugüne kadar incelenmemişti. Bu
da yeterii değil. Sonuçta Türld-
ye'deki vergi inceleme oranı yüzde
2'yi geçmiyor. Eczanelerden sonra
diğer sektörlere yöneük inceieme-
ler başlayacak" açıklamasını yap-
tılar.
Üst düzey bir defterdarhk yet-
kilisi şu bilgileri verdi: "Önce has-
tane ci\-annda 50 tanesini deneüe-
meyi planlamışok. Sonra sektörel
denetimeçıkanp 500'ünü denetie-
meye karar verdik. Sektörü 2 ver-
gi denetmenine incelettik. Eczacı-
lık nasıl çalışıyor? Kâr marjlan ne
durumda? Bize verilen beyanlar
ne durumda. Bunlan tespit ettik.
Pivasadaki pilotu>gulamalarla ci-
rolan denededik. Gördük ki ciro-
lar, ilaç, şirketlerince sağlanan fiyat
ve saüş süb\-ansiyonlan avantajla-
n bize yansımıyor. Ordan yola çı-
karak bu sektörde ciddi bir vergi
kayıp kaçağı olduğunu saptadık."
DÜNYA EKONOMİSİNE BAK1Ş / ERGJN YILDIZOĞLU
Kuruluşunun 50. Yılmda NATONAT01949'da Avrupa'yı, Varşova Pak-
tı'nın saldınlarına karşı bir ABD nükleer
şemsiyesi altında ve önderliğınde koru-
mak amacıyla kurulmuştu. Varşova Pak-
tı yıkılalı yaklaşık 10 yıl oluyor. Avrupa'ya
karşı bir askerı, nükleer saldırı olasılığı
çoktan gündemden çıktı. Öyleyse NATO
neden hâlâ varlığını koruyor? Bu soru-
nun bir cevabını. muhafazakâr ABD ga-
zetesi The Wall Street Journal'ın şu sa-
tırlarında bulmak mümkun: "Soğuk Sa-
vaş bıttikten sonra NATO on yıl ıçinde, ken-
disini, statik bir savunma ittifakından, Av-
rupa 'nın varoşlanndakı daha vahşi bölge-
lere banş ve istikrar ihraç eden akışkan
bir örgüte dönüştürme yolunda büyük
adımlarattı" (23-24.04.1999).
Yasaya dayanmayan polis
WSJ'ın satırlannı, üzerlerindeki cilayı
kazıyıpyakın bir okumayatabı tuttuğumuz-
da şunlan söylemek mümkün: Soğuk Sa-
vaş bittikten sonra NATO, varltk nedeni or-
tadan kalkmasına rağmen varlığını önem-
li değişiklikler yaşayarak sürdürmeye de-
vam etmiş. Böylece NATO statik bir itti-
fakolmaktançıkmış. Bu 'sfaö/c'sözcüğü-
nün, 'yeni NATO konsepti' düşünülerek
buraya konduğundan hiç şüphemizolma-
sın. NATO artık bir siyası coğrafyada, ken-
disine saldırılmasını bekleyen bir örgüt
değildir. Şimdi dinamiktir, tehdidin kendi-
sine gelmesini beklemeyecek, kendisi
tehdit edecektir. Ama sakın yanlış anla-
mayın! NATO, düşman bana gelmezse
ben ona giderim, tutumunu benimseye-
rek saldırganlaşmış filan değil. Alakası
yok! Hatta tam aksi bir durum söz konu-
su. NATO, artık bundan sonra 'Avnıpa'nm
varoşlanndaki daha vahşi bö/ge/ere' ba-
nş ve istikrar ihraç edecektir. NATO bir sa-
vunma örgütunden banş örgutüne dö-
nüşmüştür. Bu Vanş/'sozcüğününtaşı-
dığı ırkçı tonları bir an ıçin kenara bıraka-
lım ve Avrupa'nın varoşlan, banş, istik-
rar ve ihraç sözcükleri üzerinde duralım.
Avrupa'nın varoşlan nereleri acaba? Ispan-
ya, Portekiz ve Yunanistan olamaz. Bu-
NATO zirvesinde liderler yeni konsepti tartıştılar.
ralan hem 'vahşi' kategorisine gırmez hem
de istikrar sorunları yok. Geriye 'Doğu
Bloku' parçalandıktan sonra oluşan ülke-
lerle, siyasal Islamın, 'terorizmin', Libya,
Cezayirgibi ülkelerin bulunduğu Kuzey Af-
rika kalıyor. Hatta biraz daha zorlayarak
Türkıye'nin bir NATO ülkesi olduğunu,
petrol kaynaklannı da göz önüne alarak
Ortadoğu (Kuzey Irak vb.) ve Kafkasya'yı
da bu 'ihracat pazarlan' içine sokabiliriz
sanırım.
Diğer taraftan, istikrar ve banş sağla-
mak görevini üstlendiğine göre NATO,
şimdı bir savunma örgütü değil, bir polis
örgütü olarak karşımıza çıkıyor. Ancak,
cuma günü New York Times'ta Jane
Perlez imzah bir yorumda da NATO'nun
yeni görevi olarak saptanan bu polis ör-
gütü olma durumuna biraz yakından ba-
kınca önümüze önemli bir sorun çıkıyor.
Bir ulkede polis gücü bir anayasa ve bu
anayasaya dayanılarak çıkanlan yasala-
nn ışığında davranır.
Polisin şiddet uygulama, kısrtlama vb.
yetkileri bu yasalar bağlamında meşrudur.
Avrupa'nın 'daha vahşi varoşlan'.söz ko-
nusu olduğunda, bu yeni polisin eylem-
lerine meşruiyet verecek yasalar nerede?
Denebilır kı "tüm ülkelenn temsil edildiğı
bir dünya örgütü olarak BM'nin kararian
yasa olarak kabul edilebilir". Ama NA-
TO'nun yeni konsepti, Kosova'da oldu-
ğu gibi BM kararlannı bağlayıcı kabul et-
miyor. Ikincısı, ABD artı birkaç Avrupa ül-
kesi, Çin ve Rusya, BM'de belirleyici, bun-
lara kendi ülkelerinde insan haklannı ayak-
lar altına alan demokrasi ve istikrar yok-
sunu devletin ('daha vahşi' devletlerin)
temsilcilerini ekleyiniz, ortaya banş, istik-
rar ve insan hakları konusunda çok şüp-
helı bir kalabalık çıkmıyor mu? Besbelli ki
NATO, bu banş ve istikrar kavramlannı
salt kendisinden kaynaklanan bir meşru-
iyetle, kendisi saptayacak ve nereye ih-
raç edeceğine yine kendisi karar vererek
hareket edecek.
Bu ise pratikte ABD liderliğinde birkaç
Avrupa ülkesinin kendi ekonomik, siyasi,
stratejik çıkarlan doğrultusunda Avru-
pa'nın çevresindeki ülkelere müdahale
yetkısme sahip olduktannı açıklamalann-
dan başka bir anlama gelmiyor. Bu, 19.
yüzyıl emperyalizminin hortlaması değil-
se acaba nedir?
Aslında NATO'ya yüklenmek istenen
mısyon daha da genış. Daha Kosova so-
runu gundemde değilken ABD, NATO'nun
önüne "yeni konsept gereğince" kimya-
sal, bıyolojik ve nükleer silahlann yayılma-
sını önleme görevini koymuştu.
ABD, NATO için salt Avrupa. Kuzey Af-
rika ve Ortadoğu platformunu aşan, tüm
dünyayı kapsayan bir etki alanı tarifliyor.
Özetle NATO 50. yılına, Avrupa'yı ABD
hegemonyası altında tutmanın bir aracı ol-
maya devam ederken hiçbir hukuk ve sı-
LONDRA ergin'ergin.demon.co.uk
nır tanımadan askeri, küresel düzlemde
operasyon yapmaya hazırlanarak giriyor.
Soğuk Savaş döneminde ABD, dünyada
kapitalizmin polisliğinı yapardı. Geçen-
lerde L'Humanite gazetesinin bir soruy-
la altını çizdiği gibi şimdi artık bu görevi
ABD liderliğinde bizzat NATO yapmaya ha-
zırlanıyor (22.04.1999).
NATO'nun ilk deneyinden...
NATO bu yeni görevine, yeni konsep-
tin resmen kabul edılmesini beklemeden,
Kosova'da başladı. NATO operasyonu
ikinci ayına girerken "banş ve istikrar ih-
racı" açısından durum oldukça vahim.
Geçen hafta değinmiştim. NATO kendi
önüne koyduğu görevlerin hiçbirini yeri-
ne getiremedi. Bu arada banş ve istikrar
götürmeyi üstlenen, insan haklanna sa-
hip çıktığını vurgulayan NATO'nun, pra-
tikte konvoy bombalanması olayında ol-
duğu gibi sürekli yalan söylediği, operas-
yonlar hakkında bilgi vermediği, gerçek-
leri sürekli saptırdığı, sivil halk ve çevre ko-
şullan üzerinde son derecedezehirti ve ka-
lıcı etkiler yapan radyoaktif silahlar kullan-
dığı ortaya çıktı. En son olarak Yugoslav-
ya'ya demokrasi ve fıkir özgüriüğü getir-
mek görevini üstlenmiş olan NATO'nun de-
mokrasi anlayışı da ortaya çıktı. NATO, Strp
TVstüdyolannı bombalayarak "Benin\gi-
bi düşünmüyorsan, benım istediğim ha-
berieri vennıyorsan, benim gerçeğimi be-
nimsemıyorsan sesini kısanm" demiş ol-
du. Üstelik bu 'melun' TV yayınlan yan-
sıtıcılar ve trafolar bombalanarak da sus-
turulabilirdi ama NATO, TV'yi susturmak
için en az 25 sıvili öldürmeyi tercih etti. Sa-
vaşın başından bu yana NATO operasyo-
nunu destekleyen The Independent ga-
zetesinin de dediği gibi "6u saldırı sava-
şın içeriğini değiştirmiştir" (24.04.1999).
NATO'nun müdahalesiyle Kosova so-
runu, bir 'tava karası' misalı, her eylemle
biraz daha bulaşmaya başladıktan son-
ra şimdi tereddüte düşmeye başlayanla-
ra tek örnek The Independent yazı kuru-
lu değil. NATO'nun 'insani eylemini' des-
tekleyen sol liberallerin de bu hafta rad-
yoaktif mermilere ilişkin haberlerin su yü-
züne çtkmaya başlamasıyla, özellikle TV
stüdyolannın bombalanmasından sonra
kafalannın kanşmaya başladığı, saçma-
lamaya başlamalanndan anlaşılıyor. Eski
Londra Belediye Başkanı Ken Livings-
ton'un (Kızıl Ken) "Askeh eylem yapmak
zorundayızama aşındınlmış uranyum kul-
lanmaktan kaçınalım" sözlerine ve bir za-
manlar (hatta hâlâ) Irlanda'nın işgaline
karşı çıkan Işçi Partisi mületvekili Clair
Short'un "eusava?;^azanacaâ/z"türün-
den böbürtenmelerine karşı bir komedyen,
"8u savaş üzerine akıl verenler, durma-
dan 'biz' deyip duruyoriar. Bu 'biz' de ne
oluyor, kimikapsıyorbu 'biz'. Ken 7e Cla-
ir Short'umu, arkadaşlannı mı, hüküme-
ti mi?.." "Ben şahsen, aşındınlmış uran-
yum kullanmıyonım ki" demekten kendi-
ni alamadı. 50. yılmda NATO'ya mümkün
olduğunca kısa ömürler dileriz!
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Ekonomiıle
'Ulusalcılık/MUIiyetçilik'
Seçimler, ulusal sol ile milliyetçi sağın üstünlüğüy-
le sonuçlandı.
Ulusalcılığın siyasal yönü bir yana ekonomik söy-
leminın doğru biiinmesi ve günümüzün küreselleşme
ortamında açıklık kazanması gerekıyor.
Ulusalcı düşüncenin kökenleri, bilindiği gibi, eko-
nomik gelişmeye dayanır. Daha doğrusu siyasal an-
lamda milliyetçilik ile ekonomik milliyetçilik paranın
iki yüzü gibi birbirlerini tamamlar. Ingiltere'nin gerçek-
leştirdiği Sanayi Devnmi karşısında, özellikle Alman-
ya'da F. List'in düşünce düzleminde olduğu kadar uy-
gulamada da öncülük ettiği ulusal ekonomi sistemi
bu doğrultuda atılan ilk somut adımlardan biridir. Ulu-
sal ekonomi sistemi, esas olarak ulusal üretimin dış
rekabet karşısındafcorunması,iç pazann genişletil-
mesi, emek ve sermayenin ulusal dayanışma içinde
olmasıyla sanayileşmenin gerçekleştirilmesine da-
yanır. Tüm devlet yapısı, kurumlanyla gerektiğinde gi-
rişimci olarak; ulusal eğitim düzeni, tüketim kalıpla-
rı, kültürel ve toplumsal etkinlikler bu amaç doğrul-
tusunda çalıştınlmalıdır. Ulusalcı ekonomik gelişme
süreçlerinde bu yakiaşımın değişik biçimleri ya da de-
receleri uygulamaya konulmuştur. Türkiye'nin 1930'lar-
da gerçekleştırdiği devletçi sanayileşme atıiımmın
ulusalcı ekonomi anlayışını yansıttığı bilinmektedir.
Sanayileşmede önde giden getişmiş ekonomiler, dış
ticarette serbest pıyasa uygulamasını egemen kıl-
mak isterler. Çünkü onların sanayileri koruma gerek-
tirmeyecek kadar guçlüdür. Şerbest piyasa, gelişmiş
olan ekonomiler için daha büyük pazar demektir. Ta-
rihte bunun çok somut örneği ABD'dır. List'in Alman-
ya için öngördüklerini katı bir korumacılıkla uygula-
yan ABD, yüzyılı aşan bir htzla sanayileşme süreci-
nin sonunda, özellikle ikinci Dünya Savaşı sonrasın-
da serbest piyasa şampiyonu kesilmiştir. Küreselleş-
me, başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkelerin tüm
dünyaya benımsetmeye çalıştıklan akım ve uygula-
madır.
Yaklaşık on yıl öncesinden başlayarak ulusal eko-
nomikgelişme anlayışının sona erdiğı, gelişmiş ülke-
lerin görüşlen doğrultusundaTürkiye kamuoyunda ege-
men kılınıyor. Buna göre devlet, ekonomiden elini
çekmelı. olabildiğince küçülmeli, ekonomiyi tümüy-
le dışa açmalı ve pıyasaların serbest işleyişini kolay-
laştırmalıdır. Burada korumacılığa yer yoktur. Koru-
macılık, uluslararası anlaşmalarla, sanayileşmiş ülke-
lerin önde olduklan yeni teknoloji alanında, fikri hak-
lar ve patent koruması, bölgesel kalkınma ve yeni-
den yapılanma alanlanyta sınırlı kalmaktadır. Sanayi-
leşmiş ülkeler, bu yeni korumacılığı ulusaJyenıleşme
sistemi oluşturarak uygulamaktadır. Azgelişmiş/ ge-
lişmekte olan ülkeler, yeni teknolojiler yaratamadık-
lanndan bu uluslararası yeni korumacılık süreçlerin-
den yararlanmalan olanağı da bulunmamaktadır.
Türkiye, günümüzde ekonomik anlamda ulusalcı
bir tutum izleyebilir mi?
Türkiye'nin dış borç yükü ve dış ticaret ılişkileri ka-
palı ve korumacı bir ekonomi politikasına olanak ver-
miyor. Korumacılık, uluslararası anlaşmalara uygun
olmalıdır. Geçmişe oranla çok dar alana sıkışsa da ki-
mi çıkış yollan bulunmaktadır. Bu bağlamda, araştır-
ma-geliştirmeyatınmlan, bölgesel kalkınma vetanm-
sal destekleme çıkış yolu bulunabitecek üç alan gibi
görünmektedir. Ekonomi yönetimı 1995 ortalanndan
başlayan araştırma-geliştırme desteklerini daha et-
kin kılma yönünde adımlar atabilir. Bölgesel kalkın-
ma konusunda, GAP çerçevesinde özel bir atılıma ön-
cülük edebilir. Tarımsal destekleme konusunda Tür-
kiye 1980'den başlayarak sürekli yanlışlar yapmak-
tadır. Günümüzde destekleme kapsamındaki ürün
sayısı, 1970'lerdeki 20-25'ten üçe indinlmiştir; bun-
lann da tümûyle kaldınlması için IMFile işbihiği için-
de büyük bırçaba harcanma/rtadır. Türkiye, en azın-
dan Avrupa Birliği ülkelerinin uygulamalanna benzer
biryaklaşımı benimseyebilir.
Ancak ekonomide ulusalcı politikalann izlenebilme-
si için bir altyapı gerekiyor. Bu altyapının ekonomik,
bürokratik ve siyasal ayakları var. Once, ekonominin,
yirmi yıllık hastalığını atlatması, yani yüksek faiz - rant
getirisi - yüksek enflasyon üçlüsünden kurtulması
gerekiyor. Sonra, son yıllarda sınıriı bir ölçüde düzel-
miş olmakla birlikte kamu bürokrasisi iyi işlemiyor, ge-
rek çalışanlannın niteliği, gerekse işin yapılanması
yönleriyle hantal, venmsiz ve yer yer işlemez bir özel-
liktaşıyor. Bu nedenle bürokrasinin, siyasetçilere ya-
kınlığı değil, niteliği esas alan bir anlayışla yeniden
oluşturulması ve etkin, esnek ve venmli çalışacak bi-
çimde yeniden yapılanması birzorunluluktur. Nitelik-
ten çok siyasal özgeçmişi ya da kımliği temel alacak
bir bürokratik kadrglaşma çok olumsuz gelişmelere
kaynaklık edebilir. Üçüncü olarak da hükümeti oluş-
turacak partilerin siyasal ıstikrarı sağlayacak biçim-
de davranmalan gerekmektedir. Tüm bu koşullar bir
araya gelir mi? Kolay olmasa da olasılık dışı değil.
Ekonomik içeriği olmayan ya da ekonomik büyü-
me ile desteklenmeyen milliyetçiliğin giderek top-
lumsal ve siyasal keskinleşmelere, giderek toplum-
sal çatışmalara yol açtığı bilinmektedir. Halkın istik-
rar beklentisiyle işbaşına gelen siyasal kadrolar, ön-
celikle bu tür gelişmelere izin vermemelidir. Uzun
dönemde bu tutumun asıl yararı yalnız kendilerine
olacaktır.
e-posta: yakup@metu.edu.tr
Bölgedeki yanm kalan konaklama tesisleri de teşvik kapsamma almdı
Güneydoğu'ya turizm desteği
CINE5 Gold Card alan herkese
6 ay CINE5 üyeliği hediye!
(0212)274 16 16
Hemen bir iktisat şubesine uğrayın
CINE5 Gold Card'ınızı alın.
İKTİSAT
Memnuniyetle
(2MI ffll 6S 56 • Tefcrdaft: (2ft21 2b\ *1 51
ANKARA (AA) - Bakanlar Kuru-
lutarafindan daha önce belirlenen, Gü-
neydoğu illeri ağırlıklı 26 ildeki ya-
nm kalmış. işletme sermayesi yeter-
sizliği nedeniyle işletmeye geçeme-
miş veya kısmen işletmeve geçmış tu-
ristik konaklama tesisleri' yatınmla-
n da teş\ ik kapsamına alındı.
Yanm kalmış, işletme sermayesi
yetersızlığı nedeniyle işletmeye ge-
çememış veya kısmen işletmeye geç-
miş y atınmlann ekonomiye kazandı-
nlmasma daır Bakanlar Kurulu kara-
nnda değışıklık yapıldı.
Resmi Gazete'de y^nnlandı
5 Mart 1999 tarihinden ıtıbaren
geçerlı olmak üzere dünkü Resmı
Gazete'de vayımlanan karara göre,
ekonomiye kazandınlması amacıyla
imalat sanayii, tanmsal sanayi ile sag-
lık \e eğitim yatınmlannın yanı sıra
'turizm (konaklama tesisleri)1
de des-
tek kapsamına alındı.
Kararda yapılan diğer bir değişik-
liğe göre de yatınmın teşvik ve des-
Hedef kitlesini genisleten sektörde fiyatlar ateş pahası
Yetişkinler de oyuncak meraklısı
ANKARA (AA) -Yerli üretimin yok denecek kadar
az olduğu, talebin yüzde 95'inin Uzakdoğu ülkelerin-
den karşüandığı oyuncak sektörü son dönemde, hedef
kitlesini genişleterek yetişkinkre de yönelmeye baş-
ladı.
Yılbaşı. SevgililerGünü,doğum günleri gibiözel gün-
lere verilen önemin artmasıyla birlikteyetişlrinlere yö-
nelen sektörde. en popüler yetişkin oyuncaklan arasm-
da "motoriu legolar. peluş ha>^anlar. üç boyuthı puzz-
IçTar, makeder, üç bojutlu-CD'fi atariler"' yer alıyor.
Özellikle kış dönemlerinde satışlannı artnran legola-
nn 2 milyon liradan başlayan fiyatlan, daha gelişmiş
motoriu modellerde 90 milyona kadar çıkıyor. Farklı
renk ve boyutlanyla dikkat çeken, sevimli görüntüle-
riyle vitrinleri renklendiren peluş hayvanlann fiyatla-
n da 750 bin liradan başlıyor, 60 milyona kadar çıkı-
yor. Yetişkinler tarafından büyük rağbet gören üç bo-
yutlu puzzleiann fiyatlan 8 milyon ile 20 milyon lira
arasında değişirken, Sony'nin yeni ürünü üç boyutlu-
CD'li atariler 85 milyon liradan alıcısına sunuluyor.
Samatlı Oyuncak AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Şa-
ban Samath. son dönemde yetişkinlere yönelen oyun-
cak sektöründe. yerli üretimin yok denecek kadar az
olduguna dikkat çekerek, talebin Hong Kong başta ol-
mak üzere Uzakdoğu ülkelerinden karşılandığım kay-
deöi.
tekten faydalanabilmesi için fiziki
olarak gerçekleştirilmiş sabit yatın-
mın özkaynak oranıran, yatınmın teş-
vik belgeli olması halinde öngörü-
len asgari özkaynak oranında, teşvik
belgesiz olması halinde ise asgari
yüzde 30 olması gerekiyor.
Karann, fırmalara ilişkin madde-
sinde yapılan değişikliğe göre ise yü-
kümlülüklerini yerine getirmeyen ve
banka tarafindan haklannda kanuni
takibata geçilen veya krediyı amacı
dışındakullanan fırmalar ile fon kay-
naklı krediden faydalanan fırmalar bu
karardan yararlanamayacaklar.