17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 NİSAN 1999 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Mimarlar, 'Sinan Günü'nü kutlarken Gökkafes'in durdurulduğu haberini aldılar IstaııbııTa amıağaııOKTAYEKtNCİ Dün 9 Nisan'dı ve Mimar Sinan'ı anma gününde Danıştay'ın Gökka- fes'le ılgıli aldığı "durdunna" karan- nın haberlen sanki Istanbul'a bir "Si- nan GÜnÜ armaganı" gıbiydl. Anadolu Ajansı'ndan bildirilen ve kımi gazetelerin internet sayfalanna da yansıyan habere göre, yüksek mah- keme ınşaatı durdurma karannı "Bi- liridşi incelemesini bik beklemeden" almıştı Kuşkusuz bunun temelınde de Gökkafes'in yıllardır hep "hukuku at- latarak" yükselmiş olmasının yarattı- ğı "kuşkular" ve aynı güvensizlığin "davaortamına" da yansıması vardı... Koca Sinan'ı ölümünün (9 Nisan 1588)41 l.yılındaSüleymaniyeCaıni- si yanındaki alçakgönüllü "türbesi" başında anmaya hazırlanırken "Sl- • Danıştay 6. Dairesi'nin Gökkafes için aldığı son durdurma karan, hukuk sürecinde yeni ve çok önemli bir aşama. Çünkü artık "imar yetkisi" sorgulanmıyor, Turizm Bakanhğı'nın kendi imar yetkisini Gökkafes planlannda kullanırken "şehircilik ilkelerine ve kamu yaranna uygun davranıp davranmadığı" bilirkişi incelemesine alınıyor. nan'm kentine" karşı duyarlı herkesi "yeniden umutiandıran" bu habenn öncekilere göre önemli bir farkı da var. Başlangıçta Gökkafes'e "ilk dava- lar" açıhrken, dönemin Büyükşehır Belediye Başkanı Nurettin Sözen'ın hukuk danışmanlan "Yetki belediye- nindir, Turizm Bakanhğı imar karan- nı veremcz" savıyla Danıştay'a başvu- ruda bulunmuşlardı. Yine aynı dönemlerde mimarlann itırazı ise "Yetki Idmde oiursa obun, i- mar yetkisi buşeküde şehircilik vemi- marhk ilkelerine aykın kuflanüamaz" Mimar Sinan ölüm yıldönümünde anıldıtstanbu) HaberSenisi- Mimar Sinan, ölümünün 411. yıldönümü nedeniyle Süleymanıye'deki tür- besınin başında anıldı. Anma top- lantısında tarihi kentler için mı- marlık değerlerine saygılı ımar polıtıkalan izlenmesi ıstendi. Sü- leymanıye semtındekı ahşap yapı dokusunun korunabilmesi ıçınbu yörenın oto trafiğine kapatılarak "vayalaşanlnıası" da önerilen toplantıda. "Gökkafes" ıçın Da- nıştay'ın verdiğı durdurma kara- nnın da "memnuniyetie" karşı- landıgı belırtildi. Mimar Sinan Oniversitesi Rek- törü Tamer Başoğlu, Mimarlar Odası Genel Başkanı Oktay Ekjn- d, Mimarlık Vakfi Yönetim Kuru- lu üyesi Niyazi Duranay, Mimar- lar Odası Istanbul Büyükkent Şu- besi 2. Başkanı Erdal AJktulga, Is- tanbul II Kültür Müdürlüğü ve Vakıflar Bölge Müdürlüğü'yle birlikte üruversite öğretim üyele- n ve mimarlann hazır bulunduk- ları toplantıda, Sınan'ın doğduğu köy olan Kayseri 'nin Ağımas bel- desinden de "hemşerOeri" katıldı- lar. Sinan'ın tûrbesı başında yapı- lan konuşmalarda, Istanbul'u yö- netmeye aday olanlann kentin ta- rihı dokusunu bozan uygulama- lara son verecek bir imar politika- sını savunmalan gerektiğı vurgu- landı. Mimar Sinan Üniversitesi Rektör Yardımcısı Bülent Özer, ülkeyi ve belediyelen yönetenle- rin miman ve kentsel değerlere önem veren bir tarih bilinci için- de olmadıklanndan yakındı. Ba- şoğlu da Sınan'ın sanat tarihi ıçin- deki yerinin "evrensel'' olduğunu belırterek onun mirasını koruma- nın da tüm insanlık adına ulusal bir görev niteliği taşıdığını anlat- tı. Mimarlar Odası Genel Başka- nı Oktay Ekinci ise Sinan'ın bir seçim öncesınde anılmasının öne- mine değinerek "Tarihi kentteri- mizi yönetmeye aday olanlar. ön- ce Sinan'ın türbesini ziyaretetme- B ve kültürel dokuyu koruyacak- lanna söz vennetiler" dedi. Bu arada Gökkafes'in sahibi Dolmabahçe Tunzm AŞ'den ya- pılan yazıh açıklamada, ınsaatın kesin olarak değil, "geçid" ola- rak ve "keşif yapüıncaya kadar" durdurulduğu belirtildi. Yüksekova'da sokağa çıkma yasağı kaldınldı; yaşamını yitiren şoför tbprağa verildi Canh bomba Iran uyruklu çıkb ALİSEVMİŞ/ERTAÇEŞ HAKKÂRİ / ANKARA- Yoksullara yardım dağıt- mak ve 10 yıldır kapalı bu- lûnan Çukurca Mezrası ll- köğretim Okulu"nu yeniden öğretıme açmak için ll Jan- darma Komutanı Albay Ta- hir Çebi ile birlikte Yükse- kova'ya giden Hakkâri Va- lisi Nihat Canpolat a saldı- ran canh bomba ıle yanında- ki kişilerin Iran uyruklu ol- duklan belirlendi. Olayla il- gili olan 2'si lran uyruklu 5 kışi yakalandı. Saldında ya- şamını yitiren makam şofö- rü toprağa verilirkep önceki gün başlayan sokağa çıkma yasağı dün kaldınldı lçiş- İen Bakanı Cahit Bayar, in- tihar saldınsında bulunabi- lecek örgüt militanlarının çoğunun kimliğinin belir- lendiğini, fotoğraflannın emniyet teşkilatına dağıtıl- dığını bıldirdi. Bayar, "Va- liler kendileri tedbir maka- mıdır" dedi. Tunceli ve Bingöl'den sonra önceki gün de Yükse- kova'da ortaya çıkan ve 1 ki- şınin ölümüne. 3 kişinin de yaralanmasına neden olan canh bombanın Iran uyruklu "Ferhenk" kod adlı Turab Muhammedi olduğu açık- landı. Yetkililer, Muhammedi'nin bir sü- re önce Iran'm Urumiye kentinden Esen- dere'ye gelerek Türkiye'ye "Fuat" kod adlı Iran uyruklu Mecit Bezudane ve "Ce- lo" kod adlı Hekim Pirpençe ıle birlikte giriş yaptığını, bunlara Cengiz Büyüksu, Cimşit ve Hasan Bala adlı kişilerin de yardım ve yataklık ettıklerinin belirlendi- ğini söylediler. Olağanüstü Hal Bölge Va- lısı Aydın Arslan. 2'si Iranlı olmak üzere söz konusu 5 kişinin sraın geçerken ya- Alay Komutanı Albay Çebi bir gözünü yitirdi Hakkâri Valisi Nihat Canpobt'a düzenlenen bom- bah sakbnda yaralanan Jandarma Aiay Komuta- nı Albay Tahir Çebi bir gözünü yitirdi. Başbakan Bülent Ecevit dün gazetccilerin sonılan üzerine, albayın tedavi gördüğü Gülhane Askeri Tıp Aka- demisi'nin çok gelişmiş bir hastane olduğunu, Baş- bakan Yardnncıa Hüsamettin Ozkan'ın da yarab- lann tedaviferiyle agilendiğini söyledL Ecevit, "El- den gefen yapdryor, bir gözünü kaybettL EMğer gö- zünün kurtarümasına çahşüryor" dedi. Curnhur- başkanı Süleyman Demirel, ÇeWyi ziyaretiçin GA- TA'ya grtti. Ameliyata alınması nedeniyle hastayı odasında ziyaret edemeyen Demirel, geçmiş olsun dflekkriniüetti. kalandığını açıkladı. Hakkâri Valisi Naim Canpolat'a yapı- lan saldında ağır yaralanan ve helikopter- le hastaneye götürülmek istenirken yolda ölen makam şoförü Çetin Deıüz'in cena- zesi dün Hakkâri'de düzenlenen ve yak- laşık 5 bin kişınin katıldığı bir törenle top- rağa verildi. Törende, saldında hafif ya- ralanan Valı Canpolat, Belediye Başkanı Abdurrahman Keskin, DYP Mılletvekilı MustafaZeydan, Dağ ve Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral MuzafferŞen, Em- niyet Müdürü Nafl San da hazır bulundu. Törende bir konuşma yapan Belediye Başkanı Keskin, "Terörü lanetliyorum. Hepinizi de terörii ianetlemeye çağırryo- rum" derken Başkan ve Vali Canpolat'ın gözyaşlannı tutamadıklan gözlendi. Saldından hemen sonra Yüksekova'da uygulanan sokağa çıkma yasağı terörist- lerin yakalanmasından sonra 10.30'da kaldınldı. Saldında yaralanan koruma görevlisi Nesim Saz'm Van'da, II Jandarma Komu- tanı Albay Tahir Çebi'nin de kaldınldığı Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde (GATA) tedavileri sürü- yor. Abdullah Öcalanın Türkiye'ye getırilmesi- nin ardından artan intı- har saldınlannı önleme- ye yönelik çahşmalar yoğunlaştınldı. lçişleri Bakanı Cahit Bayar, va- lilerin kendilerinin ön- lem makamı olduklan- nı, saldınlara karşı her türlüönlemi alabılecek- lerini kaydettı. Bayar, "Maiyetlerinde polisi, jandarması hatta özel koDukkırvvcderi vardır. Bu tedbirieri onlar al- makla yükümlüdüıier n dedi. Valilerin toplumdan soyutlanmasının da doğru olmadığını dile getiren Bayar. "Oitibar- la toplumun icinde ola- caklanür. Bu da onlan 7arr»an Tşman tphlikple- re açık hak getiriyor" diye konuştu. Bayar, yaklaşan 23 Nisan Bayramı nede- niyle gerçekleştirilecek toplu etkinliklerin anımsarılması üzerine de "Biz her turlü önlemi ahna>a gavret ediyoruz. Zaten bu canh bombalann önemli bir bölümünün fotof- raflan da teşkilatlara dağıüldı" dedi. Cahit Bayar, gazetecilerin "Osman Öcalan yakalandı mı" sorusuna, "Söyleye- cek bir şev yok" yanıtmı vermekle yetin- di. Bıngöl Valisi'ne gerçekleştirdiği saldı- nda ölen Baki Tath'nın cesedi dün ailesi- ne teslim edildi. Anne Zeynep TaÜı ve baba Sabri Tath, Vali Söleyman Kamçı'dan özür dileyerek oğullannı uzun süredir görmediklerini, olayı lanetlediklerini belirttiler. şeklindeydi. Zaten Gökkafes'in arsası da daha 1983 yılında "turizm merke- zi" ilan edilmiş ve bir "12 Eylül yasa- a" olan Turizmi Teşvik Yasası'na da- yanılarak da imar planı onayı ve buna bağlı yapılaşma koşullannı belirleme yetkisi Turizm Bakanlığı'na bağlan- mıştı. Işte bu süreçte belediyenin "yetki bizdedir" savı, Turizmi Teşvik Yasası nedeniyle gereken açıklıkta hukuksal desteği görmeyince o dönemin dava- lan da Gökkafes'in hemen durdurul- masına olanak sağlayacak şekilde so- nuçlanmadı. Sözrayönetimi, çareyi "imar planlannı de- ğiştirmekte" buldu. Ancak bu çözüm de yine "yetki tar- tişmalanyia" baş başa kaldı. Ilerleyen yıllarda, vaktiy- le Sözen'e "yefld sizdedV diyerek davayı da bu sava da- yalı olarak açan bir belediye hukuk müsavirinin Erdoğan dönemınde belediyeden ay- nlıp "Gökkafes'in sahipieri- nehukukdamşmanhğr yap- maya başlaması ve aynı dö- nüşten sonra yeni görevlen sırasmda da bu kez aynı da- valara "yetki Turizm Bakan- hğı'ndadır" dıyerekkatüma- sı, bilmem nasıl yorumlana- bilir? Nitekim Gökkafes de za- ten hem REFAHYOL döne- minde Turizm Bakanı DYP'li Bahartin Yücel'den aldığı özel imzalı "izüüerfc" hem de ANASOL-D döne- minde ANAP'lı Bayuıdırhk Bakanı Yaşar Topçu'nun ye- niden ve "resen" onayladığı "gökdeien planlanyla" mah- keme kararlannı da "auata- rak" ruhsatı olmadan yük- selmeye devam etti. Sonunda eski Istanbul Va- lisi Kutiu Aktaş'ın onayı ile "dçesi" de değıştinlıp Beyog- hı'ndan çıkanlarak Şişö ılçe- si sınırlanna sokulunca Şiş- li'nin ANAP'lı Belediye Başkanı, Yaşar Topçu'nun i- mar planı desteğini de arka- sına alarak birkez daha Gök- kafes'e "ruhsat \eniledL_" Son kararm önemi Şimdi Danıştay 6. Daire- si'nin son almış olduğu dur- durma karan ise yetki tartış- masını değil, temelde "yet- ktnin nasıl kullanıldığını M sorguladığı için özel bir önem taşıyor ve konuyu "so- nuca" götürüyor. Denebilir ki Gökkafes'in hukuksal süreci "nihayet" doğru bir çizgiye oturmuş- tur. Çünkü Danıştay insaatı durdurduktan sonra, bilirki- şilerden "Turizm Bakanb- ğı'nın imarplamnı inceleme- lerini" istiyor. Yani, acaba Turizm Bakanhğı bu gökde- ien planıyla, Gökkafes için ilan edilen turizm merkezin- deki imar yetkisini "kamu yaranna,şehironkilkelerine, kent hukukuna ve mimarhk kurallanna uygun" kullan- mışmıdır? Gökkafes'in bugünkü gö- rüntüsü ise bu sorunun yam- tını "bflir ya da bihnez" tüm kişilere zaten "hayır" diye verdiğine göre, Danıştay ka- ran gerçekten Mimar Sinan gününde Istanbul'a bir "ar- mağan" gibi müjdelenmış oluyor. Adana'da tutuklular eylem yaptı Cezaevindegergjnlik ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - Adana Kürkçüler E Tipi Kapalı Cezaevi'nde 150 sıyasi tutuklu ve hü- kümlü' "tutuklu temsilcüi- ğinin kalduılmasuu protes- to amacıvla" görüşe çıkma- ma eylemi yaptı. Tutuklu ve hükümlü ya- kmlan, eylem üzerine ceza- evine askerin girdiğıni ve müdahalede bulunduklan- nı ileri sürerken endişe içe- risinde olduklannı söyledi- ler. Cezaevine önceki gün görüş için giden ailelere, tu- tuklu ve hükümlülerin gö- rüşü kabul etmedikleri, pro- testo ettikleri bildirildi. Ce- zaevine çok sayıda askerin girdiğini ve saldında bulun- duğunu savlayan ailelerden bazılan sinir krizi geçirdi. PKK ve çeşitli sol görüş- lü örgütlere mensup tutuk- lu ve hükümlülerin eylemi üzerine cezaevi yetkilileri, ziyarete gelen ailelere şu açıklamayı yaptılar: "Cezaevinde bir huzur- suduk yok. Tutuklu ve hü- kümlülerin, görüş mahal- linde temsilci bulundurul- ması konusunda öteden be- ri talepleri var. Biz de sakın- calan olduğu gerekçesiyle görüş kabinkrinin içerisine temsilci alamayacağumzı üertik Sorunlannı bize ilet- mek üzere temsilci bulun- masını istiyorlarsa, orada ayn bir bölümde, ama gö- rüşülenleri duymayacaklan bir temsifci bekler ve prob- lemleri bize aktanriar de- dik. Ancak, taleplerinde ıs- rar ettiler ve görüşe çıkma- ma eylemi başlattîlar. Öğle arasında da kapılara vur- dular. Bunun üzerinealarm çahnarak cezaevine asker- ler girdi. Herhangi bir mü- dahale söz konusu olmadı. Gerekirse ederdik. Şu anda durum sakin. TemsilcUik konusunda kararunızm de- ğişmesi mümkün değfl." Cağdas Yaşamı Destekleme Derneği genel merkezi ve tüm şubeleri olarak namusumuz uzerıne yemın ediyoruz! Türk Ulusu, 10 Nisan 1928'de, laikliğin, demokrasinin ve çağdaşlaşmanın bir aşamasını daha gerçekleştirmiştir. Bundan tam 71 yıl önce yapılan anayasa değişikliği ile, "Devletin dini, İslam dinidir* ve 'Şer'i hükümler TBMM tarafından yürütülecektir 1 ifadeleri kaldırılmış ve "vallahi 1 şeklindeki Milletvekili yemini 'namusum üzerine yemin ederim" şekline dönüştürülmüştür. . ,, ,-. 2000'li yıllara girerken, lûrk halkı olarak hep birlikte, Türk Aydınlanma Devrimi'nin, genciyle, yaşlısıyla, kadınıyla, erkeğiyle ulusumuza kazandırdığı çağdaş ve laik düzenden asla ödün vermeyeceğimize' namusumuz üzerine yemin ediyoruz. ÇVDOGMMİMMtezi ŞimaJ Sokak No:10 Şifh«w4«yo«hj IstMibul 1M: (212) 252 « 33 Ftks. (212) 252 65 95 Ç4*f TtHctf'mm GtUctk Gtrtıuttl 1 0 Y I L ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ ŞarUanmak Bundan önce de birkaç kez yazmıştım. Insan- lann "kafolanndakişartlanmayı"çok ılginç bir bi- çimde ortaya koyan, basit bir araştırma yapılmış, ABD'nin Güney eyaletlerinin birinde; kadın, erkek değişik yaş ve eğitim durumlan olan; siyah, be- yaz ve diğer etnik kökenlilerden oluşan bir grup deneğe, farklı televizyon enstantaneleri gösteril- miş. Bunlardan birinde; bir köşebaşında birkaç zen- ci genç, iki beyaz polisi arabalannın önünde, evi- re çevire dövüyorlarmış. Diğer gösterilen enstantaneterden sonra, bir sü- re ara verilmiş. Ve daha sonra deneklere, gördük- leri filmlerden ne anımsadıklan sorulmuş. Grubun büyük bir bölümü, hem beyazlar ve hem de zen- citer, polislerin zenci gençleri dövdüklerini anım- sıyortanmış... Böyle anımsamışlar, çünkü kafalannda "kalıp- laşmış "bir düşünce var. Zenci gençler, beyaz po- lisleri dövemez; beyaz polisler ortada bir neden olmasa bile zenci gençleri döver... Insanlann kafalarındakı kalıpları kırmak kolay olmuyor. Bazen de insanlar, bazı şeyleri, kendi görmek istedikleri gibi görüyor ve yorumluyorlar. Bazen de, hiç söylenmemiş şeyleri söylenmiş gibi, hiç yazılmamış şeyleri yazılmış gibi gösteriyor ve bu yalanlann yorumuna girişiyorlar. Hiç utanmadan... Geçen hafta, Akit gazetesinde bizim Istanbul Üniversitesi Senatosu ile ılgili bir haber çıktı. Gü- ya, Rektör Kemal Alemdaroğlu bir senato top- lantısında, "IÜ görevlileri arasında PKK'liler var" demiş. Ben de, "Yok daha neler", diye karşı çık- mışım. Gene aynı habere göre, (adının açtklanmasını is- temeyen bir senato üyesi), "Rektör Alemdaroğ- lu, üniversitede PKK'lilerin bulunduğunu biliyor- sa bu kişilerie ilgili olarak çoktan soruşturma baş- latmalıydı" demiş. Insaf yahu... Fakat işin ilginç yanı, bu gazetenin okurian ara- sında, bu saçmalıklara inanan da var. Zaten bu "saf vatandaşlar" olduğu için, böyle haberier uy- duruyorlar. AJemdaroğlu bu yalanın hesabını her- halde yargı önünde soracaktır. Tansu Çiller'in televizyonu da, "çamur atma" kampanyasını sürdürüyor. Doğrusunu isterseniz, yanıtlamayı bile "abes" buluyorum. Ama insanla- nn böylesine kör şartlanmışlıklan ve aynı derece- de utanmazlıklan; hem şaşırtıyor, hem de üzüyor. ••• Yukardaki edepsizliklerie asla aynı kefeye koy- mayacağım bir başka ilginç olayı, geçen pazar sa- bahı yaşadım. Kendisine ve eşine çok saygı ve sevgi duydu- ğum ve mücadelelerini dikkatle izlediğim Prof. Leziz Onaran anyordu. Bir gün önce çıkan ya- zımdaki, "Bayram tatilinin rehavet getirdiği" an- lamına gelen bir cümleme takılmışlardı. "Biz hiç rehavete kapılmadık" diyerek, kendisi- nin ve sol güçbiriiğinin adaylannın çalışmalarını anlattı. Bu konuda hiç kuşkum olmadığını vurgu- ladım ve sol güçbirliği adaylanna duyduğum sem- patryi dile getirdim. Daha önce de yazdığım gibi oyumun rengini, seçimler öncesinde gerekçeli olarak yazacağım. Fakat sol güçbirliği adaylanna duyduğum büyük sevgi ve saygıyı bunun dışında değerlendirmek gerek. ,,_ m ••• Konferans vermeye girtiğim birokuldaki ilgisiz- liği anlattığım yazıma, bir okurumdan eleştirı gel- di. "Ne oiursa olsun konuşmanızı yapmalıydınız" diyor. Bu görüşüne katılmasam bile, saygı duyu- yorum. Fakat daha sonra: "Saygının ölçüsü nedir? Her gün gördüğümüz siyasetçilere yapılan ve hepi- mizin midesini kaldıran abartilı, yalakaiık dolu iç- tenliksiz gö'steriler midir?" Doğrusu, kendisi de öğretmen olan okurumun bu düşüncelerini okuyunca, "Acaba yarası mı var?" diye düşündüm. Zira bir meslektaşımın, böylesine şarttanmışlık içinde olabileceğini kabul etmekte zorlanıyorum. Daha önce de yazdığım için yinelemekten hoş- lanmıyorum ama, yılda ortalama 200'e yakın kon- ferans, söyleşi, panel ve açık oturuma katılan ve bunlann karşılığında tek delikli kuruş almadan ve hatta kimi zaman benzin parasını da cebinden ödeyerek, kendince Mustafa Kemal aydınlığını ülkenin her yanına taşımaya çabalayan bir dü- şünce emekçisi olarak, bu emeğime saygı bekli- yorum. Bahsettiğim olayda, elbette beni kâpıda karşılamalannı beklemezdim ama, o güzel hava- da kapıya bir nöbetçi öğrenci dikebilir ve "Hoşgel- diniz" dedirtebilirlerdi. Benzer bir olayı, geçen hafta da yaşadım. Bir li- sede, saat 14.00'te konferans verecektim. Israr- la, saat 13.00'te gelmemi ve birlikte yemek yeme- mizi istediler. Fakültedeki üç saat dersimin üstü- ne, okula gittim. Genç meslektaşlanm sevgiyle karşıladılar ve müdür hanımın yanına götürdüler. Pek de yüzü gülmeyen müdür hanım, beni karşı- layan gençleri gönderdikten sonra, "Ne içerdi- niz" diye sordu. Işi espriye getirerek, "Galiba ye- meğe davet edılmiştim" deyince, "Tabii" dedi ve bir müstahdem çağırarak, "Hocaya yemek geti- rin" dedi. Metal bir tepsi içinde yemek geldi ve gelen ge- çenlerin kafalannı uzatarak baktıklan kapının ke- nanndaki bir büyük masanın üzerindeki dosyala- n kenaraçektilerve "buyrun" dediler. Biri ekmek olmadığını fari< etti ve "Hocaya ekmek getirin" di- ye buyurdu... Elbette, kapıyı vurup çıktım. Peşimden gelen müdür hanım, bu tutumumu haksız buldu. Aca- ba evine misafir çağırdığı zaman, kapı eşiğinde e- line tepsi mi tutuşturuyor? Insan bazı şeylere dayanamıyor. Daha sonra üzülse bile... Tepörde pilot bölge 1 • tstanbul Haber Servisi --Istanbul Valisi Erol Çakır. PKX liden Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye getırilmesının ardından terör örgütü üyelerinin Istanbul'u pılot bölge olarak seçtiğını anlattı. Çakır, terör olaylan içinde en acı olanın Mavı Çarşı katliamı olduğunu vurgulayarak bu olayın Türk turizmine büyük darbeler vurduğunu söyledi. CMUK Sempozyuımı • Istanbul Haber Servisi - Marmara Üniversitesi (MÜ) Insan Haklan, Ceza Hukuku ve Kriminoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi 'nce düzenlenen "CMUK Sempozyumu", MÜ Rektörlük Binası'nda dün yapıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle