Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
20 MART 1999 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
Gereği neyse
o yapılmalıDamştay 10. Dairesi.
Radyo ve Televizyonlann
Kuruluş ve Yayınlan
Haklandaki Yasa
uyannca medya
holdinglerinin içinde
bulunduğu 6 enerji
ihalesi hakkında
yürütmeyi durdurma
karan verdi.
Arkadaşımız Banu
Salman Damştay 'ın
karan üzerine Enerji ve
Tabii Kaynaklar
Bakanlığı yetkilileri ile
görüştü. Bakanhk
yetkililerinin görüşleri
şöyle özetlenebilir:
"Danıştay ihaleyle ilgili
. tamamen yürütmeyi
durdurma karan mı
verdi, yoksa Medya
kuruluşlan ihalenin
dışma çıkarılsın' mı
dedi, medya
kuruluşlarındaki
paylarını bırakmalarını
mı istedi, belli değiV
Anlaşılan bakanhk
yetkilileri, Danıştay 'ın
karan konusunda
ikircikliler.
Oysa, Danıştay ın
yürütmeyi durdurma
karanna davanak vaptığı
RTÜK Yasası. çok'açık:
"Belirli bir özel radyo ve
televizyon kuruluşunda
yüzde 10'danfazia
hissesi olanlar devletten,
diğer kamu
tüzelkişilerinden ve
bunlarm doğrudan veya
dolaylı olarak
katıİdıkları teşebbüs ve
ortaklıklardan herhangi
bir taahhüt işini
doğrudan doğruya veya
dolaylı olarak kabul
edemezler ve menkul
kıymetler borsalarında
muamelede
bulunamazlar."
Bu maddeden hareket
eden hukukçular. idare
hukukımda işlemin
yapıldığı tarihte yasaya
aykınlık saptanırsa, söz
konusu işlemin tûmüyle
kaldınlacağını
savunuyorlar. Kaldı ki,
Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Ziya
Aktaş ile bundan
yaklaşık bir ay önce
yaptığımız söyleşide,
kendisi bize konuyla
ilgili olarak aynen
şunlan söylemişti:
"Allak 'tan o konuda
Danıştay var. Danıştay,
gerçekten zorunlu bir
konumda. Orada
kalmalu Konu RTÜK
ile, Danıştay ile ilgili. O
incelemeler yapılır,
sonuca bağlanır, o
zaman bakanlığa gelir,
ben bakan olarak gereği
neyse onu yaparım.
İnamn atacağım ve
attığım adımlarda,
gelişmeler ülkenin,
halkın yararma ise, evet
dedim ve diyeceğim.
Ama kuşkularım var ise,
durduracağım veya
yapmayacağım."
Danıştay 'ın karan
ortada. Enerji
Bakanlığı 'na da, Ziya
Aktaş 'ın ifade ettiği gibi
"gereği neyse onu
yapmak " düşüyor
Ne Oluyonuz Birader?KüskünlerMeclis 'itopladı. FPNec-
mettin Erbakan 'ın siyasiyasaklılığım
kaldırmak için TCK'nin 312. maddesi-
ni kaldırma çabasında. Seçimin erte-
lenmesigündemde. Cumhurbaşkanı Sü-
leyman Demirel, "Seçimlerin ertelen-
mesi, dünyanın sonu olmaz"dedi. Ge-
nelkurmay Başkam Orgeneral Hüse-
yin Kıvnkoğlu, Hürriyet tenSedat
Ergin'in soruları üzerine, 312.
maddenin kaldırılmasına ve seçi-
min ertelenmesine karşı oldulda-
nnı açıkladı.
Kısacası, "Ne oluyoruz bira-
der? "dedirtecek türden gelişmeler.
Siyaset bilimcilerle, siyasetçiler-
le görüştük. Yorumlanm derledik
topladıkşu sonuçlar çıktı:
KÜSKÜNLER: TBMM'nin top-
lanmasına neden olan "küskün-
ler " diye adlandırılan milletvekil-
leri, "dağınık" biryapı. Birtekku-
manda altında hareket elmivorlar.
Çoğunluğunu kendisini siyasette
çaresiz hissedenlerin oluşturduğu
bu grup, istemeye islemeye de ol-
sa FP ile işbirliğiyapmak zorunda
kaldı. Grubun asıl amacı, seçimle-
ri eneletmek.
FP'LİLER: Eski RP Başkam
Necmettin Erbakan 'm vönlendir-
diği FP nin hedefi ise, seçimierte-
letmeden Erbakan 'ın siyaset yasa-
ğım kaldırmak. Dolayısıyla FP 'li-
ler küskünler grubuna: küskünler de
FP \e kazık atmava çaîışıvor.
CUMHURBAŞKANI DEMİREL:
Süreç boyunca ortaya konuştu, duruma
göre kendisini kolladı. "Seçimlerin er-
telenmeü dünyanın sonu olmaz " sö-
zünden anlaşılacağı üzere. seçimin er-
telenmesinden yanaydı. Bundanfarklı
bir tutum izleyerek, küskünler içinde
yeralan İlhan Kesicigibi, Demokratik
Türkiye Partililergibi kendi etkisi altın-
da olan milletvekillerini karşısına almak
istemedi. Bir yandan küskünlerin sü-
rükle)icisi olmadığı izlenimini verir-
ken, bir yandan bu hareketi söz konu-
su isimlerle kontrol etmeye çalıştı. Bu
yüzden kararlı bir çıkış yapmadı,
TBMM'deki gelişmeler nastl sonuçla-
nırsa sonuçlansın kendisini emniyete
almaya çaba gösterdi. Ama, milletve-
kiliseçiminin ertelenmesini istediği ke-
sindi.
KIVRIKOGLU'NUNAÇIKLAMA-
SI: TSK'nin, epeybirsüredirgenelse-
çimlerin erkenyapılmasına karşı oldu-
ğubiliniyordu. Ancak, özellikleApo'nun
ele geçirilmesinden sonra DSP'nin oy
oranlanndayükselişgöstergeleri ve se-
çim sonrası FP 'vi iktidar dışı bıraka-
bilecek bir Meclis tablosunun ortaya
çıkma olasılığı, ordunun doruk nokta-
larındaki seçimin ertelenmesi düşün-
cesini değiştirdi. Ancak TBMM'deki
küskünler hareketinin, FP nin güdü-
münegirmesive Erbakan ınyasak-
lanmn kaldırılmasına yönelmesi
TSK'de rahatsızlıgayolaçtı ve Or-
general Kıvnkoğlu 'nun bir açıkla-
mayapmasına neden oldu. Elbette
ordunun siyasi gelişmelere doğru-
dan müdahale etmesi hoş bir olay
değil.
Ancak yeniden cumhurbaşkanı
seçilmeyeya da başkanlık sistemi-
ne geçilmesini sağlamaya dönük
istemleriolduğubilinen Demirel 'in,
izlediği tutum ile böylesi bir müda-
haleye en azından ortam hazırladı-
ğı yadsınamaz.
Oysa Demirel 'in; hükümetin, hü-
kümete destek veren, seçime gidil-
mesine önayak olmuş partilerin ve
kimi konularda hassas olduğu bili-
nen ordunun görüşleri çerçevesin-
degerekliçağnlan zamamndayap-
ması, gelinen noktaya izin verme-
mesigerekiyordu. Demirel, iş işten
geçtikten sonra yaptığı değerlen-
dirmelerleyine vaziyete ayak uydur-
muş oldu.
Cumhurbaşkanlığı makamınm; Çan-
kaya Köşkü'nün bahçesini fırmalara
vermeyi önerme, kendisine yakın işa-
damlanmn işyerierinin açılışına katıl-
ma, TBMM açılış konuşmasında ana-
yasada devletin temel nitelikleri ara-
sında sayılan "sosyal"lik ilkesini es
geçme dışında çok önemli işlevleri ol-
duğu aktldan çıkanlmamalı.
KurtarıcıCavitÇağlar, TBMM
Genel Kurul Salonu 'ndan
eski Istanbul Belediye
Başkam Recep Tayyip
Erdoğan 'ı aramış.
gönlünü almış: "312'yi
kaldıracağız. Dayan
Tayyip, seni
kurtarıyoruz,"
Deneyim konuşuyordu
tabii. Cavit Çağlar
dayanmış, batırdığı
bankası Interbank 'ın
trilyonluk borçlarını
kamuya yüklemiş,
kurtulmuştu.
Antalya
kurultayı
Müdafaa-i Hukuk
dergisini çıkartan Prof.
Dr. Çetin Yetkin in
çabalarıyla düzenlenen
"Müdafaa-i Hukuk
Kurultayı" bugün Antalya
Müzesi Salonu nda
başlayacak.
Prof. Dr. Çetin Yetkin,
altını çizerek vurguluyor:
"Kurultay, bir muhalefet
girişimi değil, ülkeye
sahip çıkma girişimi.
Yanıtını aradığımız soru
şu: Tam bağımsızltkçı,
ulusal, laik, çağdaş
toplumcu bir Türkiye 'ye
nasıl ulaşılır?
Sayın Yekta Güngör
Özden 'in deyişiyle
'Müdafaa-i Hukuk
sürecini bitmiş sanmak,
yeni Sevrciler karşısında
bitmek demektir.'
Amacımız, Müdafaa-i
Hukuku günümüze
uyarlayarak yaşatmaktır."
ISSIZ ODA YAZILARI
VEDAT ÖZDEMİROĞLU
Bir 'Karşılıksız' Sayıklama!
Tartışmak faydalıdır.
Insan tartışırken karşısın-
dakiyle biıiikte kendini de din-
ler. Aslında daha çok kendini
dinler. Çünkü karşınızdaki ko-
nuşurken, siz onun söyledik-
lerini algılamaktan çok, vere-
ceğuitz. yaoıti ya da açacağı-
nız yeni paragrafı düşünürsü-
. nüz. O da aynısını yapar. Böy-
lelikle diyalog adı altında iki
adet monolog yaşanır. Tartış-
ma sonucunda fikri değişen
yok gibidir.
Bununla birlikte tartışmak
faydalıdır.
, Çünkü tartışma sırasında,
normal zamanda ve günlük
hengâme içinde kendi kendi-
nize ulaşamadığınız birtakım
sıkı, ileridedekullanılabilirka-
lıp cümlelere kestirmeden ula-
şabilirsiniz.
Bu spot cümle veya cüm-
lecikler, bir başka tartışma,
yani ikili monolog durumunda
işe yarar, gizli kalmış yeni ka-
lıplariçin 'ön konuşma'göre-
vi yapar.
Yine de tartışmak faydalı-
dır. Bu biraz da hayatımızda-
ki faydasız durumlann fazla-
lığından kaynaklanır.
Örneğin, tartışmak, hertür-
lü geyik muhabbetinden da-
ha faydalıdır. Tüm kısırdön-
güsüne ve sonuçsuzluğuna
rağmen tartışmak, içinde bir
iddiayı, dolayısıyla bir ideali
ve geleceğe dönük bir tasa-
rımı barındırır. Geyik muhab-
beti ise zamanın durduruldu-
ğu andır. Tartışma ile geyik
muhabbeti arasında ince bir
çizgi vardır.
Ne zaman ki tartışmacılar-
dan biri konuşurken diğeri onu
dinlemek ve sırası gelince söy-
leyeceklerini kafasında dön-
dürmek yerine, konuya dalar
ve böylece iki kişi de atılgan
gibi konuşmaya başlar, işte o
an tartışmanın yerini geyik mu-
habbeti almaya başlamıştır.
Elbette tek fark bu değildir.
İçerik olarak en başından ge-
yik muhabbeti olacağı anlaşı-
lan diyaloglar da vardır ki bun-
larda her kafadan bir ses çık-
ması gerekmez.
Bu konuşmalar genellikle
'Kadınlar, güldüren erkekle-
ri daha çok sever', 'Italyan-
lar, Türklere çok benziyor' ya
da geçen hafta bahsettiğim
'Japonlar çok çalışkan' gibi,
tamamen zaman kaybetti-
ren konular üzerine kurul-
muştur.
Geyik muhabbeti, sosyal
hayatımıza (daha doğrusu
asosyal hayatımıza) 12 Ey-
lül'ün armağan ettiği bir 'ka-
yıt dışı' kahramandır. Politika-
dan silah zoruyla uzaklaştırı-
lan halkın günlük hayatına
damgasını vurmakla kalma-
mış, 'azman geyik arenası'
medyadan beslenerek kap-
sama alanını her an genişle-
ten, varlığını her geçen gün
çoğaltarak sürdüren bir 'yenil-
mez armada' konumuna de-
mir atmıştır.
Medya için 'mafya-siyaset-
etpniyet' üçgeni ile 'Şibel Can-
Hakan Ural-SeTçuk ÜraP üç-
geni arasında pek bir fark yok-
tur ve hatta ikincisi popüler-
likaçısından 'reytinggetirebi-
tesi' daha yüksek bir olgudur.
Radyo-televizyon sunucu-
lan ile köşe yazariannın büyük
çoğunluğu da 'profesyonel
geyik muhabbetçilen" olarak
hayatımıza girme gayreti için-
dedir.
Geyik muhabbeti kendini
de aşarak, ATakımı'na foımat'
olmayı başarmış, politikadan
uzaklaştırılmış ve bundan da
rahatsızlık duymayacak ka-
dar bilinci sersemlemiş kitle-
nin gözleri önünde bayrağını,
bir sosyal zirveye dikmiştir.
Yine de sızlanmak için ace-
leetmeyelim, biz 'hedefkitle-
yi' daha nelerin beklediğini
bilmiyoruz!
Biz yine tartışmaya dönelim.
Ekranlarda tartışmacıların
sarf ettiği 'klişe cümleleri' kol-
lamaktan, tartışma programı
izleyemez oldum. Acaba han-
gi klişeyi, kim ne zaman kul-
lanacak diye beklemekten hiç-
bir tartışmanın özüne inemi-
yorum, tadına varamıyorum!
Mağdurum.
Aşağıda sıralayacağım klı-
şelerin yasaklanmasını, bu
cümleleri kullanan konuşma-
cılann 'şoMaraA/arfa'susturul-
masını talep ediyorum!
1- Ben sizi dinledim, siz de
beni dinleyin! (E, sonradan ba-
şa kakacaksan niye dinledin
kardeşim? Taksaydın walk-
man'ini!)
2- Hep aynı kişiler konuşu-
yor, bize ne zaman sıra gele-
cek? (Demek ki onlar mevzu-
ya daha vakıf ya da daha gi-
rişken! Çalışıp, konsantre olup
gelseydin!)
3- Aslında ikimiz de aynı şe-
yi söylüyonız! (O zaman benim
vaktimi niye aldınız? Ben sizi
tartışıyor sanarak izliyordum!)
4- Altını çizerek söyiüyorum!
(Hiçbir şey demiyorum!)
5- Gecenin bu saatinde bâ-
lâbiziizleyenlervarsa... (Keş- '
ke izlemeseydim. Bu kadar
kaygıyla ne konuşacaksın ba-
kalım sen?)
6- Elmalaria armutları karış-
tırmayalım! (Bıktım! Başka iki
şey kullanın artık karıştırma
durumları için. Yeter!)
7- Önce dinlemeyi öğrenin!
(Ama sen oraya 'azariama ge-
reksinimini' karşılamak için
çıkmışsın, çok fena anlaşıldı
durum. Sen de sakin olmayı
öğren!)
"Bir şeyi ktrk kere söylersen olurmuş kampanyası "-19
Susuıiuk çetesi cezalandırılsın!
HAYYANLAR İSMAIL GÜLGEÇ
',**
KİM KİME DUM DLMA BEHİÇAK behicak(a turk.net
ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACl
HARBİ SEMtH POROY
TARİHTE BUGUN MÜJMTAZ ARIKAN 20 Mart
KORKÜSUNDAN F£TM VERMÎ$L
8U6ÜM, 8UK&4U BSİftf MBHMET eF£MOl,
OLAtUŞTV. ŞEYHÜLİSLAM, A
İSMA4 nuta/teu ( F ) i
ŞILD/CIAJPA, ÖZELLIKCC£ ŞE&İAT/CO^/aSUAJP^
OLUMtt/ Y* c* otMAjfGcjz *FEn*4" VE&L*£
S'HPEKJ tdşıVDİ. 16. YÜZrflA 0EĞ/AI, PAOffAHA 8ı-
<S£L£S'LEM 8ü MAK4A4 SORUMUIOVZl,
SAĞPUYUPAN U24t£L/1fMtşrt'.
SADRAZ4M KÖPeÜLÜ MEHMETfl4f/4WA/ OLÛMÛ-
NÜU J/eP/MDAM, >E?Wf GeÇEN OBCU f*2fl AH-
MET PJŞA'YA, ŞA&4S/H(H <C4MDÖtOJCÛUteÛUP£
SÖZ EÇ>£H ESİei MeHMET£-/=ewOİ P£
Ğ
GÖRÜŞ
Dr. HAYRİ DAVAS
Toplum Odemi
Insanın yadsınamaz üç temel hakkı vardır:
Sağlıklı yaşamak, öğrenmek ve güvencede ol-
mak...
Bunlar arasında sağlığın önceliği vardır. Çün-
kü sağlığı olmayanın öğrenme gücü olamaz. Sa-
dece hastalıklann sağaltılmasıyla sağlıklı bir top-
lum oluşacağının sanılması, büyük biryanılgıdır.
Hastalık, insanın çevreyle etkileşimi sonucu olu-
şan kapsamlı bir olgudur. Biyolojik, sosyal, kül-
türel, ekonomik ve çevresel etkenlerin ortak ürü-
nüdür. Sağlıklı beslenme, barınma, giyinme ve
kiriiliklerden arınmış çevre, sağlığın vazgeçilmez
koşullandır.
Koruyucu ve sağaltıcı hekimliğia bu kadar ge-
lişmesine rağmen hâlâ ölüm oranının yüksek dü-
zeyde olması bunun kanıtı değil midir? Nedeni
de yeşil alanların azalması, verimli topraklara
beton yığınlarının sıralanması, suların kirletilme-
si, tanmsal ve hayvansal ürünlerin azalması; bu-
na karşın nüfusun hızla artmasıdır. Sağlıklı top-
lum, ancak bu olumsuzluklara dur demekle olu-
şabilir. Savsaklama sürdükçe, nüfus planlama-
sını, doğanın yapacağı unutulmamalıdtr.
Ben bu işte bir tek sorun ve birçok sorumlu ol-
duğuna inanmaktayım. Nedeni de hekim sorun-
lanyla sağlık sorunlarının çakıştığı kanısındayım.
Bunun için çözümde ortak paydalann çok oldu-
ğunu düşünüyorum. Çünkü hekimlerin en büyük
sorunu, iyi hekimlik yapamamaktır. Hastaların
yakınmaları da aynı yönde değil mi?
Durum böyle olunca, sıra sorumlulan arama-
ya geliyor. İşe, her olayın suç kahramanı hekim-
le başlayalım.
Hekim, altyapısı ve bilimsel donanımı homo-
jen olmayan tıp fakültelerinden homojen öğre-
nim alamıyor. Nitelik karmaşasının peşinden çağ-
daş olmayan çalışma koşullarıyla karşılaşıyor.
Araç, gereç, personel ve teknik donanım yoksun-
luğu yetmiyormuş gibi, bir hekime düşen hasta
sayısı hasta haklarıyla bağdaşamayacak kadar
çok oluyor. Bu durumda hastaya yeterince va-
kit ayıramıyor ve gereken özeni gösteremiyor.
llaç ve ameliyat hastayı fiziksel yönden sa-
ğaltsa da ruhsal yönden doyumsatamaz. Bu
olumsuz sağlık sisteminin suçu da hastayla yüz
yüze olan hekime yüklenir ve hep ondan hesap
sorulur. Böylece aynı şeyden yakınan iki suçsuz
kesim olan hekimle hasta arasında, zaman za-
man medyaya yansıyacak kadar tatsız olaylar ya-
şanır.
Nedenin sağlık politikalarından kaynaklandığı
herkesçe bilindiği halde, neyin nasıl çözüleceği
birtürlü belirginleşmez. Ve dert ortağı hekimler-
le hastaların bitmeyen çilesi yıllar yılı sürüp gi-
der.
Çalışması kadar hekimin, ekonomik durumu
da çağdaş değildir. örneğin bir Türk hekimi ay-
da, bir Ingiliz meslektaşının aldığının ancak on
beşte birini alabilmektedir. Bu nedenle ya ik«oci
bir iş tutmakta, ya muayenehane açmakta veya
özel kuruluşlarda çalışmayı yeğlemektedir. Ma-
teryalist düzende paranın etkisi yadsınamaz. An-
cak heryanlışın suçlusu da para olamaz. Çözüm
için, herkesin payına düşen sorumluluğu üst-
lenmesi gerekir.
Medya ve politika, hiç değilse bu konuda, po-
pülist olmamalı. Her ikisi de sağlık konularını
doğru kaynaklardan öğrenmeli ve ağırlığını eleş-
tiriden değil de çözümden yana koymalıdır.
Çözüme, aile hekimliği sistemiyle, hastanele-
ri poliklinik yükünden kurtararak başlamalı. Ka-
mu ve özel sağlık kuruluşlarına standardizas-
yon getirilmeli. Teknoloji kazanç aracı değil, ta-
nı yöntemi olmalı. Homojen ve nitelikli sağlık ele-
manları yetiştirilmeli. Sağlık ordusunun çalışma
ortamı, çalışma koşulları ve ekonomik durumla-
rı çağdaşlaştınlmalı. Bütçeden sağlığa aynlan
pay, en azından Afrika ülkelerinin düzeyini geç-
meli. Hasta olan ve olmayan her vatandaş, sağ-
lık haklarını kimden ve nasıl isteyeceğini öğren-
meli.
Sonuç olarak biz hekimler; demokratik, laik
ve insan haklarına saygılı bir ortamda, hekimli-
ği en üst düzeyde bizi ve hastalarımızı mutlu
edecek biçimde uygulamak istiyoruz. Her mes-
lek gibi tıp da evrensel ilkelere bağlı ve etik de-
ğerlere saygılı olmak zorundadır.
Sağlıklı toplum özleminin dindiği aydınlıkgün-
ler dilerim.
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1 2 3SOLDA.N SAĞA:
1/ Tokat yöre-
sinde yetişen ve
yüksek kaliteli
sarap veren, be-
yaz üzüm çeşi-
di.2/Bulaşıkyı- 4
kanan musluk
teknesL.Hazır-
lanan çayın renk 6
ve koku bakı- -,
mından isteni-
len durumu. 3/ 8
Japon lirik dra- g
mı... Pasaklı, kı-
lıksız. 4/ Afrika'da bir
ülke. 5/Birçalgı... Ke-
miklerin yuvarlak ucu...
Kumarda, kimi alışve-
riş işlerinde para yerine
kullanılan pul ve benze- 4
ri şey. 6/ Canlılan ben- 5
zerlik ve farklılıklanna
göre smıflandıran bi-
lim. II Sergen... Doğu
Anadolu'da bir göl. 8/
Derinliği aynı olan sığ 9
su alanı... Kayak. 9/ Gümüsbalığı.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Türkiye'nin en büyük krater gölü... Bir nota. 2/ Ev-
cil olmayan hayvanlan vurma ya da yakalama işi... Mer-
kiir gezegenine verilen bir başka ad. 3/ Sıcak ve ılık
denizlerde yaşayan bir balık... " Yâr dediğin demir - -
- / Ya alınır ya alınmaz" (Karacaoğlan). 4/ Yeryüzü-
nün yakiaşık 80 km üstünden başlayan armosfer kat-
manı. 5/ Bir soru sözü... Devlet dairelerinin gereksi-
nimlerini sağlayan kuruluşumuzun kısa yazılışı... Bo-
ru sesi. 6/ Bir nota... Olumsuzluk belirten bir önek. II
Tokyo'nun eski adı... Eskiden gemilerde kürek çeken
tutsak ya da hükümlü kimse. 8/ Yağı alınmış sütten ya-
pılan peynir. 9/ Ostü kapalı olarak anlatma... Sekiz ki-
İoluk tahıl ölçeği.