Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23 ŞUBAT1999 SALI CUMHÜRİYET SAYFA
HABERLER
Yurttaş hakkmı arayamayacak
Prof. Dr. Yıldırım Uler: Kamu hizmeti görülürken yurttaş idareyi dava edebilir. Çünkü hizmetin
sahibi idaredir. Uluslararası hakem devreye sokulursa, yurttaşın hiç müdahale etme hakkı kalmaz.
IŞIKKANSU
ANKARA - Özellikle enerji yatınmları konu-
sunda devreye sokulmak istenen 'uluslararası tah-
kim' kurumunun. yalnızca ulusal yargı yetkisıni
zedelemekle kalmayacağı, aynı zamanda yurttaş-
lann da hak arama yollannı tıkayacağı ifade edil-
di. Prof. Dr. Yıldınm Uler, kamu hizmeti görülür-
ken yurttaşın, 'hizmetin sahibi' konumunda olan
idareyi dava edebileceğinı belırterek "Oysa ulus-
lararası hakem devreye sokulursa, söz konusu hiz-
met sanki iki şirket arasındaki ricari işmiş gibi gö-
riinçceğinden. yurttaşm hiç müdahaJe etme hak-
kı kalmaz*" dedi. Prof Dr. Mümtaz Soysal ıse. ço-
kuluslu şirketlerin 'uluslararası tahidm' dayatma-
lan karşısında anayasa ve yasalarda degişıklik ya-
pılması istemlerini, "Saçmalamayahiçelverişüol-
mayan bir alan varsa, o da hukuktur" diye deger-
lendirdı.
Çokuluslu şirketlenn. yap-işlet-devret, yap-iş-
let gibi modellerle özellikle enerji alanında Tür-
kıye'de yapacaklan yatınmlar karşılıgmda ana-
yasa ve ulusal yasalarda değışiklik yapılarak ulu-
sal yargı yetkisinin daraltılması, hatta ortadan kal-
dınlması anlamına gelen 'uluslararası tahkim'
önerisinin ülke yöneticilen ve başta Enerji ve Ta-
bii Kaynaklar Bakanhğı olmak üzere iktidar söz-
cüleri tarafından 'olumJu' karşılanması tepkiye
yol açıyor.
'Yargı bağımsızlığın temelT
KKTC Yakm Doğu Üniversıtesi Hukuk Fakül-
tesi Dekanı Prof. Dr. Yıldınm Uler, uluslararası
tahkimin bir yandan ulusal yargı yetkisini işlev-
sizleştirdiğini, bir yandan da yurttaşlann haklan-
nı kısıtladığına ilişkin düşüncelerini şöyle dile ge-
tirdi:
"Bir iilkede yargıyetkisi bağımsızlığın temelidir.
Başkası senin yargına müdahaleedemez. Kamu hiz-
metini bir başkasına gördürdüğün zaman da o hiz-
metin sahibi idaredir, yani kamudur. Konu kamu
hizmeti ise,bu, ulusal kamu vargısının işidir. İki sir-
ket arasındaki bir uyuşmazlığı New York. Was-
Mümtaz Soysal
hington, Paris'teki yabancı hakem heyetleri çozsün,
hiç itirazım yok. Ama konu kamu hizmeti ise, bu,
ulusal kamu yargısının işidir. Ulusalyargı devredı-
şı btrakıidığı takdirde vurttaş da bundanzarar gö-
rür. Nasıl? Bir kamu hizmeti görülürken v urttaş,
bunun sahibi olan idareden hesap sorabilir, onu da-
va edebilir. Oysa uluslararası hakeme giderse ko-
nu, sanki iki şirket arasındaki ticari işmiş gibi gö-
rüleceğinden, vurttaşın hiç müdahale etme hakkı
kalmaz. Bir kere hakem, konu\a iki şirket arasın-
daki uvuşmazuğın çözümü gibi bakar. Söz geh'mi,
doğalgaz >a da elektrik fiyatlanndan yakınan bir
yurttaş, hakkını aramak istiyorsa Anadolu'dan
kalkıp Nev* York'a gidecek. Bu mümkün değil. Üs-
tclik gitse bik New York'a, onu adam yerine koy-
mazlar. Ntye? "Taraf degilsın kardeşim. Ben şır-
ketler arası uyuşmazhğı çözerim, sen ne istiyor-
Yekta Güngör Ozden
sun? Ben seni tanımam' drvecekler. Böylece müş-
teri haline geririlmiş v urttasın haklan elinden alın-
mış olacak. Oysa kamu hizmetlerinin hem işleyi-
şinde. hem de üzerinde yurttaşın hakkı vardır."
İmtıyaz tanınmasında temel kavramın 'kamu hiz-
meti' olduğunu dile getiren Uler, "Kamu hizmeti
aslında devletin temel amacıdır. Nedir o amaç?
Yurttaşma hizmetvermek. Buradan vola çıkıhrsa,
uyuşmazhğın mutlaka kamu hizmetinin tabi oldu-
ğu kurallara göre çözülmesi gerektiği ortaya çı-
kar*1
dedi.
'Damştay denetiminden kaçılamaz'
Eski Anayasa Mahkemesi Baskanı ve ADD Bas-
kanı Yekta Güngör Özden de, anayasa değişikli-
gi yapılmadan Danıştay denetiminden kaçılama-
yacagını belirtti ve "fıntryazsözJeşmesidışında,sa-
öş ve devir anlaşmalan da işin mülkiyeti ile ilgili-
dir. Her ne kadar ilgfli çevreler bunların imtiyaz söz-
leşmesi gibi algılanmaması gerektiğini savunuyor-
larsa da, bunlar da bal gibi imtiyaz sözteşmesidir.
MalıeMen çıkarmak gibi olmasa da, kamu hizme-
tinin kuüanımı bik1
imriyazdır" diye konuştu.
'Hukuk, mantık demektir'
Kamu lşletmeciliğini Geliştirme Merkezi Vak-
fi Başkanı ve Bagımsız Zonguldak Milletvekili
Mümtaz Soysal da. "Saçmalamava hiç elverişli ol-
ma> an bir alan varsa, o da hukukrur. Hukuk, man-
ük demek" göriişüne yer verdi. Türkiye'de enerji
alanının özelleştirilmesine karar verildiğınden bu
yana mantıksızlıklann birbirini izledigini aktaran
Soysal şunlan söyledi:
"Anayasa Mahkemesi, 'Elektrik enerjisi üreti-
mi, ıletımi vedagıtımı kamu hizmetidir' dedigi za-
man. bu aynı zamanda. teknik bakımdan da dog-
ru olan bir başka ilke>lede bütünleşmekteydi: Tür-
kiye Elektrik Kurumu, elektrik enerjisinin üretj-
mini. ilerimini ve dağıfımını bütünlesriren bir ku-
rumdur. Önceonu parçalara bölduler: TEAŞ,TE-
DAŞ ve bölge dağıtımı için kamu şirketieri olarak.
Şimdi de hukuk süreci bölünmek isteniyor. Elekt-
rik ürermek. iletmek ve dağıtmak içîn kamu ku-
nımlannın yapacaklan her tiirlü sözkşme, hangi
adaltında vapılmış olursa olsun, kamu hizmetinin
özd ellere bırakılması anlamında olduğu için, im-
tiyaz sözleşmesi niteliğindedir. Enerji satış anlaş-
ması ya da işletme hakkının devri anlaşması gibi
işlemİer, her şeyden önce taraflardan biri idare ol-
duğu ve özellikle kamu hizmetine ilişkin savıldık-
lan için, ticari niteliktede olsalar, idari yargı dene-
timine tabidirler. fmrivaz sözleşmeicri konusunda
Anayasa'nın 155. maddesi değiştirilse biie. idari iş-
lemlerin yargı denetimi konusundaki 125. madde
değistirilmeden uluslararası tahkim yoluna gklile-
mez. 125. maddeyi degişrirmek ise, Türk hukuk sis-
teminin 'adli ve idari yargı aynmı' ilkesinden ay-
nlıp tek vargı sistemine dönüşmesi demektir Id,
bunun getirecegi sonuçlar saıuldığından çok daha
büyük ve köklü degisikiikleri gerektirir."
Hükümet önerisini düsürdü
Sözleşmelerde
çiftepazaıiık
• Hükümet daha önceki önerisinde yüzde 30
zammı, seyyanen artışla yükselecek ücrete
uygulayacakken yeni önerisiyle yüzde 30'luk
artıştan sonra 10 milyon lira seyyanen vererek
zam oranını 2 puan düşürdü. Toplusözleşmeler
için orta yol aranırken DSP milletvekilliği
önerilen Bayram Meral'i, adaylık Jistelerinde
son iki güne girilmesi sıkıntıya soktu.
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Türk-tş Genel
Başkanı Bayram Meral'ın
DSP'den milletvekili aday-
lıgı da gündeme gel ince top-
lusözleşme görüşmeleri çif-
te pazarlığa sahne oldu. Top-
lusözleşmeler için orta yol
aranırken milletvekili aday-
lık listelerinde son iki güne
ginlmesi Bayram Meral'i
sıkıntıya soktu.
Türk-Jş Genel Başkanı
Meral, dün sabah saatlerin-
de Başbakan Yardımcısı
HüsamettinOzkan ve kamu
toplusözleşmelerinde so-
rumlu Devlet Bakanı Şük-
rii Sina Gürel ile bir araya
gelerekpazarlıgı sürdürdü.
Hükümet. sendikaya
'•\iizde30 üzerine 10 milyon
üia seyyanen zam" önerdi.
Böylece, hükümet daha ön-
ceki önerisinde yüzde 30
zamrnı, seyyanen artışla
yükselecek ücrete uygula-
yacakken yeni önerisiyle
yüzde 30'luk artıştan son-
ra 10 milyon lira seyyanen
vererek zam oranını 2 pu-
an düşürdü.
Yüda 18 trilyonluk
ktsıtiama
Düşük düzeydeki ücrete
önce yüzde 30 zam, ardın-
dan 10 milyon lira seyyanen
arüş vererek hükümet ken-
dı önerisindeki zam oranın-
da bile 2 puanlık düşüş is-
tedi. Bunagöre 164 milyon
lira olan ortalama çıpiak
brüt ücret, hükümetin ilk
önerisinde seyyanen 10 mil-
yon liralık artışla 174 mil-
yon liraya çıktıktan sonra
ilk 6 ay için verilen yüzde
30'luk zamla 226 milyon
200 bin lira olacaktı. Hü-
kümetin önerisindeki yön-
tem değişikJigiyle ortala-
ma çıpiak brüt ücret önce
yüzde 30luk zamla 164mil-
yon liradan 213 milyon 200
bin liraya çıkacak v e üzeri-
ne 10 milyon liralık seyya-
nen zam ekJendiginde 223
milyon 200 bin lira olabile-
cek. Böylece, hükümet, yal-
nızca yöntem değişikligiy-
le 500 bin kamu işçisinin
ortalama brüt çıpiak ücreti
üzerinden aylık 1.5 trilyon
lira, yıllık 18 trilyon lira kı-
sıtlamaya gidebilecek.
Türk-Iş ise hükümete son
olarak birinci 6 ay için sey-
yanen 15 miryon lira ve yüz-
de 40 zam önerdi.
Türk-lş Genel Başkanı,
hükümetin kendi önensin-
deki zam oranında bile 2
puanlık düşüş istemesini
"•flzöntüyle" karşıladıgını
belirterek şunlan söyledi:
'Sözieşme zorda'
u
Bu durumu pek iyi de-
ğerlendirmedik. Biz serbest
toplu pazarlık düzeni içeri-
sindeyiz. Memur değüiz. O
zaman hükümet bir karar
alır, der ki: •.Viemura bunu
verdim, işçiye de bunu ve-
ririm. Serbest toplu pazar-
lık düzenini ortadan kaldır-
dım' der, olur biter. Bunun
adı budur.Sözleşmezoragi-
diyor. Hükümetin neden ge-
ri adım atrıgını bilemiyo-
rum. Ben de şaşırdım."
Türk-Iş yetkilileri, degış-
ken ölçü uygulamasından
kaynaklanan kaybın devlet-
çe de belirlediğini vurgula-
yarak pazarlık sürecinde ül-
kenin içinde bulundugu sı-
kıntılan da dikkate aldıkla-
nnı, ancak hükümetin tat-
min edici biröneri getırme-
digini kaydettıler. Sendika-
cılar, hükümetin uygun bir
öneri getirmesi durumun-
da rakamlarda birkaç puan-
lık oynama yapabilecekle-
rinı söyiediler.
Liste görüşmesi
Meral, öğleden sonra ye-
niden Başbakanlığa gele-
rek Başbakan Yardımcısı
Özkan ve köy hizmetlerin-
den sorumlu Devlet Baka-
nı Mustafa Yıunaz ile Öz-
kan'ın makamında yakla-
şık yanm saat görüştü. Me-
ral, köy hizmetlerinde yaşa-
nan bir sorunu degerlendir-
diklerini savunurken, kulis-
lerde Türk-Iş Genel Baska-
nı'nın yann Yüksek Seçim
Kurulu'na verilmesi gere-
ken millervekili adaylık lis-
tesi konusunda görüştügü
dile getirildi.
Toplusözleşmeleri işçiyi
tatmin edecek bir oranla ba-
gıtlamadan DSP'ye geçmek
istemeyen Bayram Meral'in,
seçim ve toplusözleşme sü-
recinin çakışması nedeniy-
le sıkıntı yaşadıgı vurgulan-
dı.
denızegatiTrüyonlarAHMETŞEFİK
T R A B Z O N - Cumartesi günü meydana ge-
len firtınada dev dalgalann Dogu Karade-
niz'de neredeyse bütün dolgu alanlanru hasa-
ra ugratması ve kumsallann üzerine yapılan
sahi! yolunda büyük tahribata yol açmast, mil-
yarlarca dolardeğerindeki bu yolu yeniden tar-
tışma konusu yaptı. Fırtınadan sonra yolu ge-
nişletme çalışmalannda mutlaka proje deği-
şikJigi yapıJması gerektiği vurgulanıyor.
Uzun yıllardır Dogu Karadeniz'de sürdürüJ-
mekte olan deniz dolgusu, özellikle yerieşim
birimJerinde belediyelerin kazanç alanlan ol-
du. Yasalara aykjn dolgulara devleön yetkili
kurumlan da ses çıkarmayınca bölgedeki tüm
kıyı yerieşim bölgeleri dolgu kentkri olma-
ya başladı. Buna Sinop-Hopa karayolunu ge-
nişletme çahşmalan içinyaklaşık200 kilomet-
relik kıyı doigusu da katihnca, Doğu Karade-
niz'in kıyıJan. kumsalian, körfezleri yok ol-
mayla karşı karşıya kaldı.
Denizin intikamı
Karadeniz'de meydana gelen son firtına ve
oluşan dev dalgalar. bu doJgulann ve yatmm-
lann ne kadardoğaya aykın ve ekonomik ola-
rak yanhş olduğunu ortaya koydu. BöJgede-
ki hemen bütün doigu alanlannın önemli bir
kısmmı deniz yuttu. Denizin önüne bilimsel
bir çalışma olmadan konulan bütün engeller
dev dalgalar karşısında yok oldu. Dolayısıy-
İa bu aianlara yatınlan rrilyonlarca lira boşa
gitti. Cumartasi günü yaşanan son fimnada eko-
nomik olarak en ciddi tahribat Karadeniz sa-
hil yolunda meydana geldi. Denizdolgusu ve
denize doğru genişletme yüzünden. uzman-
lar ve çevreciler tarafından büyük eleştirile-
re ugrayan sahil yolu projesinin bilimsel içe-
rikten ne kadar uzak oldugu, bu firtuıa ile or-
taya çıkmıştı.
Sahil yolunun Ordu-Giresun'daki bitirilen
kısımlannda yer yer denizyolu tamamen yok
olurken diğer kısımlarda önemli tahribatlara
yol açtı. Uzmanlar ve çevreciler. projeye iliş-
kin eleştirilerinde, denizin sürekli olarak yol-
da hasaryaptığını, yapılan hasann giderilme-
si için harcanan paralann yolun yapım mali-
yetini bile geçeceğini belirtiyorlardı. Bu ne-
denle yolun denize doğru degil, güneye doğ-
ru genişletilmesi. zaman zaman yerieşim bi-
rimlerinin ve uygun alaniann elverdiğı ölçü-
de yolun güneyden geçirilerek kıyılara doku-
nulmarnası gerektiği ifade ediliyordu. Ancak
ne dönemin Mesut Yılnıaz hükürneti ne de iaa-
leleri alan firmaJar uyarılara kulak asmayıp
kıyı katliamını devam ettirdiler.
Sahil yolu için alternatif projeler öneren
Karadeniz Ulaşım ve Çevre GönüJJü Çahşma
Grubu, fıröna ile projenin yanlışlığımn orta-
ya çıktıgmı. yapımı devam eden kesimlerde
çahşmarun hemen durdurulması gerektiğini,
projenin gözden geçirilmesinin hem ekono-
mik kaynaklar hem de çevre ve insan unsuru
açısından kaçınılmaz olduğunu açıkladı.
Fırtınanın yol açtığı sonuçlara ilişkin açık-
lamalarda buiunan KTU Llai>tırma Ana Bi-
lim Dalı Başkanı Doç. Dr. Fazü ÇeMk, firtı-
nanın beklenmeyen bir felaket olmadığını,
önümüzdeki dönemde bundan çok daha bü-
yük fırtınalann meydana geîebileceğıni beürt-
ri ve ortaya çıkan sonucun firtınadan değil, do-
gaya aykın çarpık yapılaşmadan kaynaklan-
dığını söyledi.
Seralar
Adana ve Mersin'de ise geçen cuma günü
başlayan ve yaşamı felç eden firtınanın sera-
larda tahmin edilenden büyük zarara yol aç-
tığ] ortaya çıktı. Saatteki hızı 100 küometre-
ye ulaşan firtına Adana, Ceyhan, Mersin, Er-
demlt ve Anamur bölgelerinde yüzlerce nay-
lon seranın yırtılmasına, cam seralann da par-
çalanmasına yol açarken başta kabak, karpuz
olmak üzere ekili sebzeyi söktügü belirlendi.
ErderrtliZiraatOdası Başkanı MehmetBo-
yalk, şiddetli firtınanın narenciye bahçeleri-
ne de büyük hasar verdigini söyledi.
Adana"da iki kişinin yaşamını yitirdiği fir-
tınanınözellikle Yüreğir bölgesinde büyük za-
rara neden olduğunu belirten Yüreğir Ziraat
Odası Başkanı Hfiseyin Soyubeffi, Gûveloğ-
lu, Ziyanlı, Kütükiü, Esenler, Havranjye ve
Kürkçüler köylerinde karpuz ve kabak sera-
lanntn hemen tarnamırun bozuldugunu söy-
ledi.
Memıırlar ÖSYM sınavı ile işe ahnacak
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Başbakan Bülent Ecevit,
Bakanlar Kurulu'nda alınan bir
kararla, memurluğa giriş
sına\lannın Öğrenci Seçme ve
Yerleştirme Merkezi (ÖSYM)
tarafından yapılmasının zorunlu
duruma getirildiğini açıkladı.
Başbakan Ecevit. dün DSP
Genel Merkezi'nde düzenledigi
basın toplantısında. Bakanlar
Kurulu'nda memur alımlannın
ÖSYM sınavı yoluyla
yapılmasının kararlaştınldığını
belirterek, böylelikle kamu
yönetiminde partizaniık ve
kadrolaşma döneminin tümüyle
kapanmış olacaginı söyledi.
Ecevit. şu açıklamayı yaptı:
"Bakanlar Kunılu'nca alınan bir
kararla memurivete giriş
suıavlannın ÖSYM tarafindan
yapılması zorunlu hale
getirilmiştir. Buna göre memur
almak isteven devlet kuruluşlan,
gereksinmelerini ÖSYM'ye
bildirecekler ve ancak v ılda bir
veva iki kez düzenlenecek merkezi
sınavlarda kazananlar memur
olabilecekler. Böylece devlet
memurluğuna girişte kayırmacılık,
kadrolaşma ve partizaniık dönemi
sona ermiş olacak."
Ecevit, yeni sistemle mesleki
bilgi ve eğitime sahip olanlann
memur olabileceğine dikkat
çekerek bürokrasinin niteliğinin
yükseleceğini, devletin yurttaşa
götürdüğü kamu hizmetlerinin
ıyileşecegini kaydetti. Bu kararla
aynı zamanda anayasanın
öngördüğü fırsat eşitliğinin
sağlanacağı ve yurttaşlann
devlete güveninin artacağını
anlatan Ecevit, kamu
yönetiminde yeni ve sağlıklı bir
dönemin de başlayacağma işaret
etti.
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Yargılama Süreci...
Çok sancılı olacağı belli olan, Abdullah Öcalan'ın
yargılanma süreci başladı. Her kafadan bir ses çıkı-
yor.
Yargılanma sürecıne geçmeden önce, değinmek is-
tediğim bir başka nokta var. Bu Öcalan'ın, çırkin gö-
rüntülerinden bıktım. Bizim televizyonlar, hemen her
şeyin olduğu gibi, bu ışın de tadını kaçırdılar. Hangı
kanalı açsam, gözleri bantlı bir Öcalan... Adam ço-
cukların rüyalanna girecek.
Aynca acaba bu görüntüleri ıletişim oıganlanna da-
ğrtan MfT, işin psikolojik boyutunu incelettı mi? Zira,
gözündeki bant çözülürken a\\nm görüntüler, gözle-
ri kapalıyken kollarından tutularak bir gemiden bir
başka gemiye alınması... Bunlar, adamın ne derece-
de "zavallı" olduğunu göstermesı açısından, olumlu
beklentilere yol açabilir. Ama aynı derecede, acıma
duygusuna da yol açabilir. Umarım bu görüntüleri ve-
renler, muhteme) bu iki sonucu iyi etüt ettırmiş olsun-
lar.
Geçenlerde, bizim üniversitenın en üst düzeyden
bir akademık kurulundaydım. Öcalan'ın yakalanma-
sından duyduğumuz memnuniyeti ifade eden ve ay-
nı "başannın' yargılanma sürecinde de süreceğineemın
olduğumuzu vurgulayan bir bildıri yayımlamamızı
önerdim ve hazırlamış olduğum 7-8 satırlık bir tasla-
ğı okudum.
Bir meslektaşım söz alarak; böyle bir bildiri yayım-
lamamızın, "adil" bir yargılama konusunda kuşku-
muz olduğu şüphesini uyandırabileceğini dile getıre-
rek bildiriye karşı çıktı. Söz alan bir başka mestekta-
şımız da aynı görüşü destekledi.
Soz alarak, "adil" bir yargılamadan söz etmediği-
mi, "başanh" bir yargılamadan söz ettiğımi dile getır-
dim ve bunlar arasındaki farkı vurguladım.
Sonuç olarak önenm, ben hanç sanıyorum oybir-
lıği ile reddedildi. Umanm aradan geçen zaman sü-
recinde ortaya çıkan sorunlar, "başanh" derken ne kas-
tettiğimi anlamalanna yardımcı olmuştur.
Mahkemenin kurulaeağı mekândan tutun, yargıla-
mayı yapacak mahkeme heyetine kadar; basınla iliş-
k/terden tutun, izleyicilerin belırlenmesıne kadar sa-
yısız sorun var. 15 yıldan ben akıllanna adalet gelme-
yen Batılı kitle iletışim araçlan, şimdi "adil yargı" di-
ye kıyametı kopanmaya başladılar. Iç hukukumuzu
tanımazdan gelerek, "Öcalan'ısavunacağız"dıyerek
kaplanmıza dayanan kımi zibidiler, ülketerinedöndük-
leri zaman yeri göğü birbirine katıyorlar.
Her ne kadar orada cezasını çekmekte olan mah-
kûmlara yazık olduysa da; Imralı'yı, iyi bir seçim ola-
rak değertendiriyorum. Vealınan önlemten de haklı bu-
luyorum. Bence dikkat edilmesı gerekenler, PKK sem-
patizanlan değil, PKK'ye yardım eden çevreler. Sanı-
yorum yargılanma aşamasında Apo ve PKK'ye kim-
lerin, nasıl destek sağladığı ortaya çıkacak. Ve mey-
danlarda "vatan, millet" nutuklan atan kimi isimlerin,
e) altından Apo'ya destek çıktıklannı duyduğum za-
man, inanın hiç şaşırmayacağım. işte buna çok dik-
kat etmek gerek.
Ve bazı gerçekleri de kabul etmek zorundayız. Eğer
Türkiye bu yargılamanın (tüm provokasyonlara ve
saptırma çabalanna rağmen) dünyayı tatmin etmesi-
ni istiyorsa, Devlet Güven/ik Mahkemeleri'nin kurulu-
şuyla ılgili anayasa maddesini hızla değiştrmek ve mah-
kemeyi "doğal hâkimlerden" oluşturmak zorundadır
Sıyasetçilenmiz, "Bizde yargı bağımsızdır" diyor-
lar, "Herhangibirbiçrmde müdahale etmemz söz ko-
nusu değildir..." Laf bu. Ülkede yıllardır adlı yıl baş-
langıcında; Yargrtay başkanlan artını çıze çıze, "Tür-
kiye'de yargı bağımsızlığı kalmadı", diye konuşuyor-
lar. Batılı dostlanmız ve düşmanlarımız; siyasetçiteri-
mizin söyledikteriyte yüksek yargıçlanmızın söyledik-
lerini yan yana koysalar, "traji-komik" bir durum or-
taya çıkar. Kaldı ki; Öcalan'ın yargılanması, bu konu-
da Türkiye'nin haklılığını kanıtlayan bir propaganda ve-
silesidir.
Hükümetin parlamentoyu toplamaktan ödü kopu-
yor. Ne zor işmiş bu?.. DGM'lerin kuruluş kanununu
düzenleyerek, kötü niyetli ağızlan kapatsalar kötü mü
olur?
Aynı btçımde, pişrnanlık yasasını da seçimlerden son-
raya erteleyerek sorumluluktan kaçmaya çalışıyoriar.
Boş laf etmek kolay, ama o lafın gereğini yenne ge-
tirmek zordur. "Müstakbel ve muhtemel" bir pışman-
lık yasası lafıyla, dağdaki terönstlerın bir kısmının tes-
lim olacağını sanmak, bence çok hayalci bir yakla-
şımdır. Kaldı ki; kimi "kaderkurbanlan", Sayın Bülent
Ecevit'in dile getırdiği af yasasını hâlâ beklıyorlar...
Daha önce de yazdım. Böyle bir pişmanlık yasası-
nı, içime sındirmem çok zor. Toplumumuzu bu konu-
da ikna etmek, sanıyorum çok daha zor. En ıvisı, bu
konuda hiç konuşmamaktı. Fakat bir kez dile getir-
dikten sonra, aynntılı genekjelerle havanda su döv-
mek yerine, parlamentoyu toplantıya çağınp, karan
millete bırakmak çok daha doğru olur.
Önümüzde zor bir dönem var. Bizim "süperzekâ-
lı özgürtûkçûlerimiz" başta olmak üzere, ıçerde ve dı-
şarda millet pusuya yatmış durumda.
Türkiye, büyük devlet olduğunu dosta ve düşma-
na bir kez daha göstermelı ve bu zor süreci de "ba-
şanyla" tamamlamalıdır.
Buna yürekten inanıyoaım.
Memura sendika
yasası istemi
tZMİR(AA)-Sendika-
lann, seçimlerden sonra
kurulacak hükümete yöne-
lik beklentıleri; istihdamın
arttınlması, sendikal ör-
gütlenmenin önündeki en-
gellerin kaldınlması. per-
sonel rejimi yasasının re-
vize edilmesi vegrevli, top-
lusözleşmeli memur sen-
dika yasasının çıkartılma-
sı yönünde.
Türk-lş 3. Bölge Temsil-
cisı Mustafa Kundakçı, 18
Nisan seçımı> le birlıkte ik-
tidara gelecek hükümete
ilişkin olarak sendikalann
beklentileri konusunda
yaptığı açıklamada, yasak-
sız demokrasinin önemini
vurguladı.
Türkiye'de işsizlıgin bü-
yük bir sorun olduğunu ifa-
de eden Kundakçı, istih-
damı arttıncı yatınmlara
ağıriık verilmesini istedi
ve "tşsiztik sigortası çıka-
nlmalı. örgütlenmenin
önündeki yasaklar kaldı-
nlmalı. 158 savılı ILO söz-
leşmesi k; hukuka yansıül-
malı" diye konuştu.
Türkiye Kamu Çalışan-
lan Sendikalan Konfede-
rasyonu Izmır İI Başkanve-
kili Cahit Karagöz, seçim
sonrası oluşacak hükümet-
ten grevli, toplusözleşme-
li ve siyasal haklann yer
aldığı bir memur sendika
yasasının çıkanlmasını ta-
lep ettiklerini söyledi.
Karagöz şöyle konuştu'
"KamugörevÛlerinin yüz-
de 80'i asgari geçim düze-
vınin altında ücret almak-
tadır. İ'cretler belirlenir-
ken kamu görev lileri taraf
olarak kabul edilmelidir."
KESK lzmir Şubeler
Platformu Dönem Sözcü-
sü Mevlüt Ülgen. grev v e
toplusözleşmeyi içeren öz-
gür, demokratik sendikal
işleyişı esas alan bir sendi-
ka yasasının çıkartıiması-
nı talep ettiklerini söyledi.
Ülgen. her alanda özel-
leşrirmenin durdurulması-
nı ve kamusal sağlık hiz-
metlerine bütçeden daha
fazla pay aynlmasını iste-
diklerini belirtti.
DİSK Ege Bölgesı Tem-
silcisi Musa Çanı da ana-
yasa] ve yasal değişiklik-
ler yapılarak çalışanlann
örgütlenmesinin önünde-
ki engellerin kaldırılması-
nın gerektiğini belirtti.