23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 ŞUBAT1999 SALI CUMHÜRİYET SAYFA HABERLER Yurttaş hakkmı arayamayacak Prof. Dr. Yıldırım Uler: Kamu hizmeti görülürken yurttaş idareyi dava edebilir. Çünkü hizmetin sahibi idaredir. Uluslararası hakem devreye sokulursa, yurttaşın hiç müdahale etme hakkı kalmaz. IŞIKKANSU ANKARA - Özellikle enerji yatınmları konu- sunda devreye sokulmak istenen 'uluslararası tah- kim' kurumunun. yalnızca ulusal yargı yetkisıni zedelemekle kalmayacağı, aynı zamanda yurttaş- lann da hak arama yollannı tıkayacağı ifade edil- di. Prof. Dr. Yıldınm Uler, kamu hizmeti görülür- ken yurttaşın, 'hizmetin sahibi' konumunda olan idareyi dava edebileceğinı belırterek "Oysa ulus- lararası hakem devreye sokulursa, söz konusu hiz- met sanki iki şirket arasındaki ricari işmiş gibi gö- riinçceğinden. yurttaşm hiç müdahaJe etme hak- kı kalmaz*" dedi. Prof Dr. Mümtaz Soysal ıse. ço- kuluslu şirketlerin 'uluslararası tahidm' dayatma- lan karşısında anayasa ve yasalarda degişıklik ya- pılması istemlerini, "Saçmalamayahiçelverişüol- mayan bir alan varsa, o da hukuktur" diye deger- lendirdı. Çokuluslu şirketlenn. yap-işlet-devret, yap-iş- let gibi modellerle özellikle enerji alanında Tür- kıye'de yapacaklan yatınmlar karşılıgmda ana- yasa ve ulusal yasalarda değışiklik yapılarak ulu- sal yargı yetkisinin daraltılması, hatta ortadan kal- dınlması anlamına gelen 'uluslararası tahkim' önerisinin ülke yöneticilen ve başta Enerji ve Ta- bii Kaynaklar Bakanhğı olmak üzere iktidar söz- cüleri tarafından 'olumJu' karşılanması tepkiye yol açıyor. 'Yargı bağımsızlığın temelT KKTC Yakm Doğu Üniversıtesi Hukuk Fakül- tesi Dekanı Prof. Dr. Yıldınm Uler, uluslararası tahkimin bir yandan ulusal yargı yetkisini işlev- sizleştirdiğini, bir yandan da yurttaşlann haklan- nı kısıtladığına ilişkin düşüncelerini şöyle dile ge- tirdi: "Bir iilkede yargıyetkisi bağımsızlığın temelidir. Başkası senin yargına müdahaleedemez. Kamu hiz- metini bir başkasına gördürdüğün zaman da o hiz- metin sahibi idaredir, yani kamudur. Konu kamu hizmeti ise,bu, ulusal kamu vargısının işidir. İki sir- ket arasındaki bir uyuşmazlığı New York. Was- Mümtaz Soysal hington, Paris'teki yabancı hakem heyetleri çozsün, hiç itirazım yok. Ama konu kamu hizmeti ise, bu, ulusal kamu yargısının işidir. Ulusalyargı devredı- şı btrakıidığı takdirde vurttaş da bundanzarar gö- rür. Nasıl? Bir kamu hizmeti görülürken v urttaş, bunun sahibi olan idareden hesap sorabilir, onu da- va edebilir. Oysa uluslararası hakeme giderse ko- nu, sanki iki şirket arasındaki ticari işmiş gibi gö- rüleceğinden, vurttaşın hiç müdahale etme hakkı kalmaz. Bir kere hakem, konu\a iki şirket arasın- daki uvuşmazuğın çözümü gibi bakar. Söz geh'mi, doğalgaz >a da elektrik fiyatlanndan yakınan bir yurttaş, hakkını aramak istiyorsa Anadolu'dan kalkıp Nev* York'a gidecek. Bu mümkün değil. Üs- tclik gitse bik New York'a, onu adam yerine koy- mazlar. Ntye? "Taraf degilsın kardeşim. Ben şır- ketler arası uyuşmazhğı çözerim, sen ne istiyor- Yekta Güngör Ozden sun? Ben seni tanımam' drvecekler. Böylece müş- teri haline geririlmiş v urttasın haklan elinden alın- mış olacak. Oysa kamu hizmetlerinin hem işleyi- şinde. hem de üzerinde yurttaşın hakkı vardır." İmtıyaz tanınmasında temel kavramın 'kamu hiz- meti' olduğunu dile getiren Uler, "Kamu hizmeti aslında devletin temel amacıdır. Nedir o amaç? Yurttaşma hizmetvermek. Buradan vola çıkıhrsa, uyuşmazhğın mutlaka kamu hizmetinin tabi oldu- ğu kurallara göre çözülmesi gerektiği ortaya çı- kar*1 dedi. 'Damştay denetiminden kaçılamaz' Eski Anayasa Mahkemesi Baskanı ve ADD Bas- kanı Yekta Güngör Özden de, anayasa değişikli- gi yapılmadan Danıştay denetiminden kaçılama- yacagını belirtti ve "fıntryazsözJeşmesidışında,sa- öş ve devir anlaşmalan da işin mülkiyeti ile ilgili- dir. Her ne kadar ilgfli çevreler bunların imtiyaz söz- leşmesi gibi algılanmaması gerektiğini savunuyor- larsa da, bunlar da bal gibi imtiyaz sözteşmesidir. MalıeMen çıkarmak gibi olmasa da, kamu hizme- tinin kuüanımı bik1 imriyazdır" diye konuştu. 'Hukuk, mantık demektir' Kamu lşletmeciliğini Geliştirme Merkezi Vak- fi Başkanı ve Bagımsız Zonguldak Milletvekili Mümtaz Soysal da. "Saçmalamava hiç elverişli ol- ma> an bir alan varsa, o da hukukrur. Hukuk, man- ük demek" göriişüne yer verdi. Türkiye'de enerji alanının özelleştirilmesine karar verildiğınden bu yana mantıksızlıklann birbirini izledigini aktaran Soysal şunlan söyledi: "Anayasa Mahkemesi, 'Elektrik enerjisi üreti- mi, ıletımi vedagıtımı kamu hizmetidir' dedigi za- man. bu aynı zamanda. teknik bakımdan da dog- ru olan bir başka ilke>lede bütünleşmekteydi: Tür- kiye Elektrik Kurumu, elektrik enerjisinin üretj- mini. ilerimini ve dağıfımını bütünlesriren bir ku- rumdur. Önceonu parçalara bölduler: TEAŞ,TE- DAŞ ve bölge dağıtımı için kamu şirketieri olarak. Şimdi de hukuk süreci bölünmek isteniyor. Elekt- rik ürermek. iletmek ve dağıtmak içîn kamu ku- nımlannın yapacaklan her tiirlü sözkşme, hangi adaltında vapılmış olursa olsun, kamu hizmetinin özd ellere bırakılması anlamında olduğu için, im- tiyaz sözleşmesi niteliğindedir. Enerji satış anlaş- ması ya da işletme hakkının devri anlaşması gibi işlemİer, her şeyden önce taraflardan biri idare ol- duğu ve özellikle kamu hizmetine ilişkin savıldık- lan için, ticari niteliktede olsalar, idari yargı dene- timine tabidirler. fmrivaz sözleşmeicri konusunda Anayasa'nın 155. maddesi değiştirilse biie. idari iş- lemlerin yargı denetimi konusundaki 125. madde değistirilmeden uluslararası tahkim yoluna gklile- mez. 125. maddeyi degişrirmek ise, Türk hukuk sis- teminin 'adli ve idari yargı aynmı' ilkesinden ay- nlıp tek vargı sistemine dönüşmesi demektir Id, bunun getirecegi sonuçlar saıuldığından çok daha büyük ve köklü degisikiikleri gerektirir." Hükümet önerisini düsürdü Sözleşmelerde çiftepazaıiık • Hükümet daha önceki önerisinde yüzde 30 zammı, seyyanen artışla yükselecek ücrete uygulayacakken yeni önerisiyle yüzde 30'luk artıştan sonra 10 milyon lira seyyanen vererek zam oranını 2 puan düşürdü. Toplusözleşmeler için orta yol aranırken DSP milletvekilliği önerilen Bayram Meral'i, adaylık Jistelerinde son iki güne girilmesi sıkıntıya soktu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk-tş Genel Başkanı Bayram Meral'ın DSP'den milletvekili aday- lıgı da gündeme gel ince top- lusözleşme görüşmeleri çif- te pazarlığa sahne oldu. Top- lusözleşmeler için orta yol aranırken milletvekili aday- lık listelerinde son iki güne ginlmesi Bayram Meral'i sıkıntıya soktu. Türk-Jş Genel Başkanı Meral, dün sabah saatlerin- de Başbakan Yardımcısı HüsamettinOzkan ve kamu toplusözleşmelerinde so- rumlu Devlet Bakanı Şük- rii Sina Gürel ile bir araya gelerekpazarlıgı sürdürdü. Hükümet. sendikaya '•\iizde30 üzerine 10 milyon üia seyyanen zam" önerdi. Böylece, hükümet daha ön- ceki önerisinde yüzde 30 zamrnı, seyyanen artışla yükselecek ücrete uygula- yacakken yeni önerisiyle yüzde 30'luk artıştan son- ra 10 milyon lira seyyanen vererek zam oranını 2 pu- an düşürdü. Yüda 18 trilyonluk ktsıtiama Düşük düzeydeki ücrete önce yüzde 30 zam, ardın- dan 10 milyon lira seyyanen arüş vererek hükümet ken- dı önerisindeki zam oranın- da bile 2 puanlık düşüş is- tedi. Bunagöre 164 milyon lira olan ortalama çıpiak brüt ücret, hükümetin ilk önerisinde seyyanen 10 mil- yon liralık artışla 174 mil- yon liraya çıktıktan sonra ilk 6 ay için verilen yüzde 30'luk zamla 226 milyon 200 bin lira olacaktı. Hü- kümetin önerisindeki yön- tem değişikJigiyle ortala- ma çıpiak brüt ücret önce yüzde 30luk zamla 164mil- yon liradan 213 milyon 200 bin liraya çıkacak v e üzeri- ne 10 milyon liralık seyya- nen zam ekJendiginde 223 milyon 200 bin lira olabile- cek. Böylece, hükümet, yal- nızca yöntem değişikligiy- le 500 bin kamu işçisinin ortalama brüt çıpiak ücreti üzerinden aylık 1.5 trilyon lira, yıllık 18 trilyon lira kı- sıtlamaya gidebilecek. Türk-Iş ise hükümete son olarak birinci 6 ay için sey- yanen 15 miryon lira ve yüz- de 40 zam önerdi. Türk-lş Genel Başkanı, hükümetin kendi önensin- deki zam oranında bile 2 puanlık düşüş istemesini "•flzöntüyle" karşıladıgını belirterek şunlan söyledi: 'Sözieşme zorda' u Bu durumu pek iyi de- ğerlendirmedik. Biz serbest toplu pazarlık düzeni içeri- sindeyiz. Memur değüiz. O zaman hükümet bir karar alır, der ki: •.Viemura bunu verdim, işçiye de bunu ve- ririm. Serbest toplu pazar- lık düzenini ortadan kaldır- dım' der, olur biter. Bunun adı budur.Sözleşmezoragi- diyor. Hükümetin neden ge- ri adım atrıgını bilemiyo- rum. Ben de şaşırdım." Türk-Iş yetkilileri, degış- ken ölçü uygulamasından kaynaklanan kaybın devlet- çe de belirlediğini vurgula- yarak pazarlık sürecinde ül- kenin içinde bulundugu sı- kıntılan da dikkate aldıkla- nnı, ancak hükümetin tat- min edici biröneri getırme- digini kaydettıler. Sendika- cılar, hükümetin uygun bir öneri getirmesi durumun- da rakamlarda birkaç puan- lık oynama yapabilecekle- rinı söyiediler. Liste görüşmesi Meral, öğleden sonra ye- niden Başbakanlığa gele- rek Başbakan Yardımcısı Özkan ve köy hizmetlerin- den sorumlu Devlet Baka- nı Mustafa Yıunaz ile Öz- kan'ın makamında yakla- şık yanm saat görüştü. Me- ral, köy hizmetlerinde yaşa- nan bir sorunu degerlendir- diklerini savunurken, kulis- lerde Türk-Iş Genel Baska- nı'nın yann Yüksek Seçim Kurulu'na verilmesi gere- ken millervekili adaylık lis- tesi konusunda görüştügü dile getirildi. Toplusözleşmeleri işçiyi tatmin edecek bir oranla ba- gıtlamadan DSP'ye geçmek istemeyen Bayram Meral'in, seçim ve toplusözleşme sü- recinin çakışması nedeniy- le sıkıntı yaşadıgı vurgulan- dı. denızegatiTrüyonlarAHMETŞEFİK T R A B Z O N - Cumartesi günü meydana ge- len firtınada dev dalgalann Dogu Karade- niz'de neredeyse bütün dolgu alanlanru hasa- ra ugratması ve kumsallann üzerine yapılan sahi! yolunda büyük tahribata yol açmast, mil- yarlarca dolardeğerindeki bu yolu yeniden tar- tışma konusu yaptı. Fırtınadan sonra yolu ge- nişletme çalışmalannda mutlaka proje deği- şikJigi yapıJması gerektiği vurgulanıyor. Uzun yıllardır Dogu Karadeniz'de sürdürüJ- mekte olan deniz dolgusu, özellikle yerieşim birimJerinde belediyelerin kazanç alanlan ol- du. Yasalara aykjn dolgulara devleön yetkili kurumlan da ses çıkarmayınca bölgedeki tüm kıyı yerieşim bölgeleri dolgu kentkri olma- ya başladı. Buna Sinop-Hopa karayolunu ge- nişletme çahşmalan içinyaklaşık200 kilomet- relik kıyı doigusu da katihnca, Doğu Karade- niz'in kıyıJan. kumsalian, körfezleri yok ol- mayla karşı karşıya kaldı. Denizin intikamı Karadeniz'de meydana gelen son firtına ve oluşan dev dalgalar. bu doJgulann ve yatmm- lann ne kadardoğaya aykın ve ekonomik ola- rak yanhş olduğunu ortaya koydu. BöJgede- ki hemen bütün doigu alanlannın önemli bir kısmmı deniz yuttu. Denizin önüne bilimsel bir çalışma olmadan konulan bütün engeller dev dalgalar karşısında yok oldu. Dolayısıy- İa bu aianlara yatınlan rrilyonlarca lira boşa gitti. Cumartasi günü yaşanan son fimnada eko- nomik olarak en ciddi tahribat Karadeniz sa- hil yolunda meydana geldi. Denizdolgusu ve denize doğru genişletme yüzünden. uzman- lar ve çevreciler tarafından büyük eleştirile- re ugrayan sahil yolu projesinin bilimsel içe- rikten ne kadar uzak oldugu, bu firtuıa ile or- taya çıkmıştı. Sahil yolunun Ordu-Giresun'daki bitirilen kısımlannda yer yer denizyolu tamamen yok olurken diğer kısımlarda önemli tahribatlara yol açtı. Uzmanlar ve çevreciler. projeye iliş- kin eleştirilerinde, denizin sürekli olarak yol- da hasaryaptığını, yapılan hasann giderilme- si için harcanan paralann yolun yapım mali- yetini bile geçeceğini belirtiyorlardı. Bu ne- denle yolun denize doğru degil, güneye doğ- ru genişletilmesi. zaman zaman yerieşim bi- rimlerinin ve uygun alaniann elverdiğı ölçü- de yolun güneyden geçirilerek kıyılara doku- nulmarnası gerektiği ifade ediliyordu. Ancak ne dönemin Mesut Yılnıaz hükürneti ne de iaa- leleri alan firmaJar uyarılara kulak asmayıp kıyı katliamını devam ettirdiler. Sahil yolu için alternatif projeler öneren Karadeniz Ulaşım ve Çevre GönüJJü Çahşma Grubu, fıröna ile projenin yanlışlığımn orta- ya çıktıgmı. yapımı devam eden kesimlerde çahşmarun hemen durdurulması gerektiğini, projenin gözden geçirilmesinin hem ekono- mik kaynaklar hem de çevre ve insan unsuru açısından kaçınılmaz olduğunu açıkladı. Fırtınanın yol açtığı sonuçlara ilişkin açık- lamalarda buiunan KTU Llai>tırma Ana Bi- lim Dalı Başkanı Doç. Dr. Fazü ÇeMk, firtı- nanın beklenmeyen bir felaket olmadığını, önümüzdeki dönemde bundan çok daha bü- yük fırtınalann meydana geîebileceğıni beürt- ri ve ortaya çıkan sonucun firtınadan değil, do- gaya aykın çarpık yapılaşmadan kaynaklan- dığını söyledi. Seralar Adana ve Mersin'de ise geçen cuma günü başlayan ve yaşamı felç eden firtınanın sera- larda tahmin edilenden büyük zarara yol aç- tığ] ortaya çıktı. Saatteki hızı 100 küometre- ye ulaşan firtına Adana, Ceyhan, Mersin, Er- demlt ve Anamur bölgelerinde yüzlerce nay- lon seranın yırtılmasına, cam seralann da par- çalanmasına yol açarken başta kabak, karpuz olmak üzere ekili sebzeyi söktügü belirlendi. ErderrtliZiraatOdası Başkanı MehmetBo- yalk, şiddetli firtınanın narenciye bahçeleri- ne de büyük hasar verdigini söyledi. Adana"da iki kişinin yaşamını yitirdiği fir- tınanınözellikle Yüreğir bölgesinde büyük za- rara neden olduğunu belirten Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Hfiseyin Soyubeffi, Gûveloğ- lu, Ziyanlı, Kütükiü, Esenler, Havranjye ve Kürkçüler köylerinde karpuz ve kabak sera- lanntn hemen tarnamırun bozuldugunu söy- ledi. Memıırlar ÖSYM sınavı ile işe ahnacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Bülent Ecevit, Bakanlar Kurulu'nda alınan bir kararla, memurluğa giriş sına\lannın Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından yapılmasının zorunlu duruma getirildiğini açıkladı. Başbakan Ecevit. dün DSP Genel Merkezi'nde düzenledigi basın toplantısında. Bakanlar Kurulu'nda memur alımlannın ÖSYM sınavı yoluyla yapılmasının kararlaştınldığını belirterek, böylelikle kamu yönetiminde partizaniık ve kadrolaşma döneminin tümüyle kapanmış olacaginı söyledi. Ecevit. şu açıklamayı yaptı: "Bakanlar Kunılu'nca alınan bir kararla memurivete giriş suıavlannın ÖSYM tarafindan yapılması zorunlu hale getirilmiştir. Buna göre memur almak isteven devlet kuruluşlan, gereksinmelerini ÖSYM'ye bildirecekler ve ancak v ılda bir veva iki kez düzenlenecek merkezi sınavlarda kazananlar memur olabilecekler. Böylece devlet memurluğuna girişte kayırmacılık, kadrolaşma ve partizaniık dönemi sona ermiş olacak." Ecevit, yeni sistemle mesleki bilgi ve eğitime sahip olanlann memur olabileceğine dikkat çekerek bürokrasinin niteliğinin yükseleceğini, devletin yurttaşa götürdüğü kamu hizmetlerinin ıyileşecegini kaydetti. Bu kararla aynı zamanda anayasanın öngördüğü fırsat eşitliğinin sağlanacağı ve yurttaşlann devlete güveninin artacağını anlatan Ecevit, kamu yönetiminde yeni ve sağlıklı bir dönemin de başlayacağma işaret etti. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Yargılama Süreci... Çok sancılı olacağı belli olan, Abdullah Öcalan'ın yargılanma süreci başladı. Her kafadan bir ses çıkı- yor. Yargılanma sürecıne geçmeden önce, değinmek is- tediğim bir başka nokta var. Bu Öcalan'ın, çırkin gö- rüntülerinden bıktım. Bizim televizyonlar, hemen her şeyin olduğu gibi, bu ışın de tadını kaçırdılar. Hangı kanalı açsam, gözleri bantlı bir Öcalan... Adam ço- cukların rüyalanna girecek. Aynca acaba bu görüntüleri ıletişim oıganlanna da- ğrtan MfT, işin psikolojik boyutunu incelettı mi? Zira, gözündeki bant çözülürken a\\nm görüntüler, gözle- ri kapalıyken kollarından tutularak bir gemiden bir başka gemiye alınması... Bunlar, adamın ne derece- de "zavallı" olduğunu göstermesı açısından, olumlu beklentilere yol açabilir. Ama aynı derecede, acıma duygusuna da yol açabilir. Umarım bu görüntüleri ve- renler, muhteme) bu iki sonucu iyi etüt ettırmiş olsun- lar. Geçenlerde, bizim üniversitenın en üst düzeyden bir akademık kurulundaydım. Öcalan'ın yakalanma- sından duyduğumuz memnuniyeti ifade eden ve ay- nı "başannın' yargılanma sürecinde de süreceğineemın olduğumuzu vurgulayan bir bildıri yayımlamamızı önerdim ve hazırlamış olduğum 7-8 satırlık bir tasla- ğı okudum. Bir meslektaşım söz alarak; böyle bir bildiri yayım- lamamızın, "adil" bir yargılama konusunda kuşku- muz olduğu şüphesini uyandırabileceğini dile getıre- rek bildiriye karşı çıktı. Söz alan bir başka mestekta- şımız da aynı görüşü destekledi. Soz alarak, "adil" bir yargılamadan söz etmediği- mi, "başanh" bir yargılamadan söz ettiğımi dile getır- dim ve bunlar arasındaki farkı vurguladım. Sonuç olarak önenm, ben hanç sanıyorum oybir- lıği ile reddedildi. Umanm aradan geçen zaman sü- recinde ortaya çıkan sorunlar, "başanh" derken ne kas- tettiğimi anlamalanna yardımcı olmuştur. Mahkemenin kurulaeağı mekândan tutun, yargıla- mayı yapacak mahkeme heyetine kadar; basınla iliş- k/terden tutun, izleyicilerin belırlenmesıne kadar sa- yısız sorun var. 15 yıldan ben akıllanna adalet gelme- yen Batılı kitle iletışim araçlan, şimdi "adil yargı" di- ye kıyametı kopanmaya başladılar. Iç hukukumuzu tanımazdan gelerek, "Öcalan'ısavunacağız"dıyerek kaplanmıza dayanan kımi zibidiler, ülketerinedöndük- leri zaman yeri göğü birbirine katıyorlar. Her ne kadar orada cezasını çekmekte olan mah- kûmlara yazık olduysa da; Imralı'yı, iyi bir seçim ola- rak değertendiriyorum. Vealınan önlemten de haklı bu- luyorum. Bence dikkat edilmesı gerekenler, PKK sem- patizanlan değil, PKK'ye yardım eden çevreler. Sanı- yorum yargılanma aşamasında Apo ve PKK'ye kim- lerin, nasıl destek sağladığı ortaya çıkacak. Ve mey- danlarda "vatan, millet" nutuklan atan kimi isimlerin, e) altından Apo'ya destek çıktıklannı duyduğum za- man, inanın hiç şaşırmayacağım. işte buna çok dik- kat etmek gerek. Ve bazı gerçekleri de kabul etmek zorundayız. Eğer Türkiye bu yargılamanın (tüm provokasyonlara ve saptırma çabalanna rağmen) dünyayı tatmin etmesi- ni istiyorsa, Devlet Güven/ik Mahkemeleri'nin kurulu- şuyla ılgili anayasa maddesini hızla değiştrmek ve mah- kemeyi "doğal hâkimlerden" oluşturmak zorundadır Sıyasetçilenmiz, "Bizde yargı bağımsızdır" diyor- lar, "Herhangibirbiçrmde müdahale etmemz söz ko- nusu değildir..." Laf bu. Ülkede yıllardır adlı yıl baş- langıcında; Yargrtay başkanlan artını çıze çıze, "Tür- kiye'de yargı bağımsızlığı kalmadı", diye konuşuyor- lar. Batılı dostlanmız ve düşmanlarımız; siyasetçiteri- mizin söyledikteriyte yüksek yargıçlanmızın söyledik- lerini yan yana koysalar, "traji-komik" bir durum or- taya çıkar. Kaldı ki; Öcalan'ın yargılanması, bu konu- da Türkiye'nin haklılığını kanıtlayan bir propaganda ve- silesidir. Hükümetin parlamentoyu toplamaktan ödü kopu- yor. Ne zor işmiş bu?.. DGM'lerin kuruluş kanununu düzenleyerek, kötü niyetli ağızlan kapatsalar kötü mü olur? Aynı btçımde, pişrnanlık yasasını da seçimlerden son- raya erteleyerek sorumluluktan kaçmaya çalışıyoriar. Boş laf etmek kolay, ama o lafın gereğini yenne ge- tirmek zordur. "Müstakbel ve muhtemel" bir pışman- lık yasası lafıyla, dağdaki terönstlerın bir kısmının tes- lim olacağını sanmak, bence çok hayalci bir yakla- şımdır. Kaldı ki; kimi "kaderkurbanlan", Sayın Bülent Ecevit'in dile getırdiği af yasasını hâlâ beklıyorlar... Daha önce de yazdım. Böyle bir pişmanlık yasası- nı, içime sındirmem çok zor. Toplumumuzu bu konu- da ikna etmek, sanıyorum çok daha zor. En ıvisı, bu konuda hiç konuşmamaktı. Fakat bir kez dile getir- dikten sonra, aynntılı genekjelerle havanda su döv- mek yerine, parlamentoyu toplantıya çağınp, karan millete bırakmak çok daha doğru olur. Önümüzde zor bir dönem var. Bizim "süperzekâ- lı özgürtûkçûlerimiz" başta olmak üzere, ıçerde ve dı- şarda millet pusuya yatmış durumda. Türkiye, büyük devlet olduğunu dosta ve düşma- na bir kez daha göstermelı ve bu zor süreci de "ba- şanyla" tamamlamalıdır. Buna yürekten inanıyoaım. Memura sendika yasası istemi tZMİR(AA)-Sendika- lann, seçimlerden sonra kurulacak hükümete yöne- lik beklentıleri; istihdamın arttınlması, sendikal ör- gütlenmenin önündeki en- gellerin kaldınlması. per- sonel rejimi yasasının re- vize edilmesi vegrevli, top- lusözleşmeli memur sen- dika yasasının çıkartılma- sı yönünde. Türk-lş 3. Bölge Temsil- cisı Mustafa Kundakçı, 18 Nisan seçımı> le birlıkte ik- tidara gelecek hükümete ilişkin olarak sendikalann beklentileri konusunda yaptığı açıklamada, yasak- sız demokrasinin önemini vurguladı. Türkiye'de işsizlıgin bü- yük bir sorun olduğunu ifa- de eden Kundakçı, istih- damı arttıncı yatınmlara ağıriık verilmesini istedi ve "tşsiztik sigortası çıka- nlmalı. örgütlenmenin önündeki yasaklar kaldı- nlmalı. 158 savılı ILO söz- leşmesi k; hukuka yansıül- malı" diye konuştu. Türkiye Kamu Çalışan- lan Sendikalan Konfede- rasyonu Izmır İI Başkanve- kili Cahit Karagöz, seçim sonrası oluşacak hükümet- ten grevli, toplusözleşme- li ve siyasal haklann yer aldığı bir memur sendika yasasının çıkanlmasını ta- lep ettiklerini söyledi. Karagöz şöyle konuştu' "KamugörevÛlerinin yüz- de 80'i asgari geçim düze- vınin altında ücret almak- tadır. İ'cretler belirlenir- ken kamu görev lileri taraf olarak kabul edilmelidir." KESK lzmir Şubeler Platformu Dönem Sözcü- sü Mevlüt Ülgen. grev v e toplusözleşmeyi içeren öz- gür, demokratik sendikal işleyişı esas alan bir sendi- ka yasasının çıkartıiması- nı talep ettiklerini söyledi. Ülgen. her alanda özel- leşrirmenin durdurulması- nı ve kamusal sağlık hiz- metlerine bütçeden daha fazla pay aynlmasını iste- diklerini belirtti. DİSK Ege Bölgesı Tem- silcisi Musa Çanı da ana- yasa] ve yasal değişiklik- ler yapılarak çalışanlann örgütlenmesinin önünde- ki engellerin kaldırılması- nın gerektiğini belirtti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle