23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 ARALIK 1999 ÇARŞAMBA HABERLER FP ve MHP, Süleyman Demirel'in yeniden görevlendirme gerekçesini açıklamasını istiyor Kemal Gürüz gergmliği tırmaıuyor • FP Genel Başkanı Recai Kutan ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'i kamuoyunun tepkilerini dikkate almamakla suçladı. Demirel, eleştirilere karşılık olarak üzerine düşeni yaptığını belirterek "Hiç kimseyi dikkate almamış da değilim" dedi. .--,- ANKARA (Cumhuriyet Bfirosu) - Cumhurbaşkanı Süleyman Demirei'in Prof. Dr. Kemal Gürüz'ü YÖK Başkan- bği'na ikitıci kez atamasına yönelik tep- kiler artıyor. MHP Genel Başkanı ve Baş- bakan Yardımcısı Devlet Bahçeli, "tartjş- malann ve sorunlaruı odağmda yer alan zat" diye nıteledıği Gürüz'ü, Demirerin yeniden atamakta bir beis görmediğini, ancak kamuoyu ve Meclis'in duyarülığı- nı göz ardı ettiğini söyledi. Bahçeli, "Üni- verstte camiası ve kaımıoyu bekientisine ters düşen bu tasarnıfu yadırgadık" dedi. FP Genel Başkanı Recai Kutan, halkın tepkisine karşın Gürüz'ün yeniden atan- dığını ilen sürerken "Cumhurbaşkanı, gerekçesi neyseonu miletimize açıkbma- IKÜT" dedi. Cumhurbaşkaıu Demırel ıse ûstüne düşeni yapOğını belirtırken "Hiç knnsevi dikkate ^fr«"»"iş da değflnn" di- ye konuştu. Bahçeli dün partisinin gnıp toplantı- sında Gürüz'ü YÖK Başkanlığı'na ata- ması nedeniyle Cumhurbaşkanı Demi- rel'i eleştirdi. Yükseköğretim sisteminde uzun süredir yaşanan sıkıntılann. aksa- yan yönlerin varlığının hemen hemen her- İces tarafindan bilindiğini belirten Bahçe- li, özellikle son yıllarda üniversitelerin ciddi bir tartışma ve eleştiri odağı duru- muna geldiğini söyledi. Üniversite giriş sınav sistemınden eğitimin kalitesine, ba- şörtüsü dramından yönetim karmaşasına kadar bırçok alanda önemli sıkıntılann ortaya çtktığını savunan Bahçeli, yükse- kögretim dünyasının genel yönetimi ve eşgüdümünden birinci derecede sorunüu olan YÖK'ün kendisinin sorunlann kay- nağı durumuna geldiginj, ciddi yolsuzluk iddialannın günderade yer etmeye başla- dığını belirtti. TBMM'nin "kamuoyunda ohışan du- varhhğı ve üniversitelerin içinden yükse- ien feryatian" göz önüne alarak bir ko- misyon kurulmasına karar verdiğini söy- leyen Bahçeli, şu görüşleri diJe getirdi: "Bununkarşısında. Sayın Cumhurbaş- kanunız, tarbşmalann ve sorunlann oda- ğmda yer alan zatı tekrar YÖK Başkanı olarak atamakta bir beisgörmemiştir. Sa- ym Cumhurbaşkanı, anayasanuzm kencfi- sine verdiği yetkiyi kuUanmış, ancak ka- muoyunun ve Meclis'in duyarüuklannı göz ardı etmiştir. Huzurlanmzda Sayın Cumhurbaşkanı'nın öğrencilerden öğre- tim üyekrine kadar bütün üniversite ca- miasının önemli bir çoğunluğıiDun ve ka- muoyunun beldentilerinetersdüşenbu ta- sarruAınu yadırgadığınua ifade etmekis- tiyorum." Recai Kutan, halkın Gürüz'e yönelik tepkisi büinırken Demirel'in yeniden ata- ma yapmasının şaşkınlık yaratüğını sa- vundu. Kutan, Meclis'te Gürüz'ün uygu- lamalan ve üniversitelerdeki yolsuzluk ıddialannı araştırmak için bir komisyon kurulduğuna dıkkat çekerek "YÖK'ün ve Gürüz'ün uygıüamalanna şöyie bir bakı- ruz. Bu uygulamalarda aa ve gözyaşı var. BUimselçauşmalar yerine,kışlaya döndü- rübnüş üniversiteler, ispiyonculuklar var. Copbnan gençlerimiz,saçlanndan sürük- lenen kız evladanmız \ar. McCharry'ci uygulamalarla bilinı adamlaruun ünher- sitelerden kopanlması ayyuka çıkan yol- suzluk söylentileri var. Bütun bunlara rağ- men Gürüz'ün yeniden atanması milleti- mizi üzmüştür" dıye konuştu. Kutan, De- mirel'in Gürüz'ü hangı gerekçeyle atadı- ğını halka açıkiaması gerektigini savun- du. MHP'li YÖK Komisyonu Başkanı Mustafa GüL Demirel'in karanyla ilgili olarak, "Cumhurbaşkanışahsiiradesi, bff fikir beyan etmekbize yalâşmaz. Ama şık bulmuyorum" dedi. Demirel, Bosna-Hersek ziyareti dönü- şünde uçakta gazetecilerin YÖK Başkan- hğı konusunda MHP ve FP'nin "kamu- m^ıounduyvtıkğınıgözönüoeahnadıgı'' yönündeki eleştirilerini anımsatmalan ûzerine, "Ben kamuoyunun duyarükğnu göz önüne ahnm, başka faktörteri de ab- nm" dedi. Demirel şunlan söyledi: *Bü- tün bu mülahazalann ışığında ben üstü- me düşeni yaptım.Hiç kimseyi dikkate ai- mamış da değilim. Esasen TBIMM, mese- lenin üstüneeğUmişse, komisyon kurmus- sa. bu komisyon çabşmalannı tamamladı- ğı zaman benim yine haberim olacak. A- ma şu anda. sadece beyanlar üzerinden benim iş görmem mumkün değJMir." Mustafa Cül başkanın ilkişi ElEzher ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM YÖK Araştırma Komisyonu'nun MHP'li Başkanı Mustafa Gül'ün ilk icraatı, şeriatçı eğitim verdiği ıçin denkliğı kabul edilmeyen Mısır El- Ezher Üniversitesi mezun- lanriı dinlemek oldu. Ko- misyon, yann MHP'li Sağ- lık Bakanı Osman Dur- muş'un Personel Genel Mü- dürlüğü'ne atadığı eski YÖK Genel Sekreteri Ka- mfl Serdaroğhı'nun da ara- lannda bulunduğu 4 eski YÖK görevlisini dinleme karan aldı. Toplantıda, YÖK'ün uygulamalanndan mağdur olan öğrencı ve öğ- retim üyelerinin dinlenme- si benimsenirken türbanlı ögrencilere, türban tartış- masını komisyon gündemi- ne taşımalan için yol açıldı. TBMM YÖK Araştırma Komisyonu'nun dün yapı- lan toplantısında, " E t Ez- her Üniversitesi'' krizi ya- şandı. Şeriatçı eğitim verdi- ği için YÖK tarafindan denkliği kabul edilmeyen El-Ezher Üniversitesi'nden mezun bir gnıp, komisyon üyelerine hazırladıklan dos- yayı sunmak istedi. ancak TBMM Başkanlığı'ndan izin aluıınadığı için güven- lik görevlileri dosyanuı da- ğıtımına müdahale etti. Ba- zı üyelerin devreye girmesi üzerine tartışma büyüme- den önlendi. Hazırladıklan dosyalan üyelere veren El- Ezher mezunlan, daha son- ra komisyon başkanı Gül ile bir süre görüştüler. Dosyada, Ei-Ezher Üni- versitesi'nin tslam ve Arap iümleri aianında dünyanın en önde gelen üniversitele- rinden biri oldugu ileri sürü- Iürken 1996 yılına kadar bu üniversiteden mezun olan- lann Türkiye'deki 4 yıllık ilahiyat fakültelerine denk- ük belgesi verildiği belirtil- di. Gürüz en son dinlenecek ~~ Toplantıda, YÖK'ün denklik uygulaması kapsa- mında El-Ezher Üniversite- si sorununun da incelenme- sı karariaştınldı. Bazı DSP'li üyelerin, "Dind bir Sniversiteyi muhatap kabul edemeyiz. bizim bunlarla U- güniz olamaz" dıye tepki gösterdıği öğrenildi. 5 alt komisyonun oluşturuhnası benımsenen toplantıda, YÖK'ün uygulamalan ne- deniyle mağdur olan tür- banlı öğrenciler, öğretim üyeleri, sınav mağdurlan, görevden alınan YÖK bü- rokratlannın da aralannda bulunduğu 60 kişinin din- lenmesi benimsendi. Ko- misyon, YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz'ün en son dinlenmesi karanna varuken yann eski Başkan- vekıli Uygur Tazebay. MHP'li Sağlık Bakanı Os- mao Durmuş'un Personel Genel Müdürlüğü'ne atadı- ğı eski YÖK Genel Sekre- teri Kamil Serdaroğlu, eski YÖK Dokümantasyon Da- ire Başkanı Mustafa Akbu- lut ile sekreteri Gülay Şen'ın dınlenmesine karar verdi. Bankacılık yasa tasansı bugün komisyonda görüşülmeye başlanacak ANAP tasanyı delmeye çahşıyor ANKARA (CumhuriyetBüro- su) - Hükümetın geçen haila so- nu TBMM'ye sevk ettiği banka- lar yasa tasansııun, 28 Şubat ka- rarlannın en önemli maddeleri arasında yer alan özel finans ku- rumlannuı normal bankacılık sistemi kapsamına alınarak de- netım altına alınmasını öngören hükümleri, hükümet ortağı ANAP'ta tepkiye yol açh. ANAP Genel Başkanı Mesut Ydmaz, ü- derler zirvesinde uztaşmaya van- lan metindeözel finans kununla- nnın "kapaülmasuun öngörül- mediğuj" belirterek "Bu ku- rumlar bizim dönemimizde açıl- dı, kapatdmasına izin vermeyiz. Eğer bu yönde bir düzenleme varsa, önergekrie düzeltiriz*' de- di. Ekonomiden sorumlu DSP'li Devlet Bakanı Recep Önal, "Ta- san yanhş anlaşümış. ÖFK'lerin kapablmalan söz konusu değil, denetim altına alınacakla£ Ban- kalann tabiokiuğu deoetimesas- lanna uymazlarsa kapaührlar" dedi. Önal, tasannın komisyon- da değıştirilip defiştirUmeyece- ği sorusuna da "lfadelerde yan- hş anlama varsa, komisvonda dü- zeltilebUir'* yanıtını verdı. Irticayla mücadele kapsamın- da, *^eşfl sermaye" olarak adlan- dınlan Islami finans kuruluşlan- nı "denetim" altına almayı amaçlayan düzenJemenın değış- tirilmesi için özel finans kurum- lannın temsilcüeri TBMM'de yoğun kulis faaliyeti başlattı. TBMM Plan ve Bütçe Komisyo- nu'nda bugün ele alınacak olan bankalar yasa tasansı, FP'nin ya- nı sıra hükümet ortağı ANAP'ta TÜSIAD Eczacıbaşı: Ek vergiler devleteolan üi 'SAHTE MEHDtLERE tHTtVAÇ VOK' ANAP Genel Başkanı Mesot Ydmaz, Töridye'de son dö- nemde, "bir mehdi bekler gibi" kurtancı bckleyenler olduğunu belirterek "Tûrkive'nin sahte meh- dilere. sahte kurtancılara ihtiyacı yokrur" dedi. Kulislerde, bu sözJerle, cumhurbaşkaniığına aday olabileceğini açıklay an emekli Orgeneral Çevik Bir'i bedef aJdığı yorumlan yapüan Ydmaz, "ANAP'sız Türkiye senaryolarmın hiçbir zaman tutmayacağmı" da söyledi. da rahatsızlık yarattı. ANAP grubunun basına kapa- lı bölümünde söz alan Manisa Milletvekili Ekrem Pakdemirfi, tasannın, bankacılık üst kurulu başkan ve üyelennin Bakanlar Kurulu tarafindan atanmasını öngören hükmü ile özel finans kuruluşlanyla ilgili düzenleme- sine karşı çıktı. Pakdemirli, faiz- siz bankacılık sistemınin tngil- tere'den ABD'ye kadar birçok ülkede uygulandığını belirterek yasa ile böyle bir düzenleme ya- pılu^a, sektörde büyük sıkıntı ve küçülme yaşanacağuu vurgula- dı. ANAP lideri Yıknaz da özel finans kunımlannın kapatılması durumunda ekonominin yakla- şık 3.5 milyar dolarlık bir kayna- ğı kaybedeceğini belirterek ka- patıhrıalannın söz konusu ohna- dığını ifade etti. Özel finans ku- rumlannın ANAP döneminde açıldığına işaret eden Yılmaz, "O nedenle bu kurumlan kapat- ürmayız. Liderler zirvesinde an- laşnğımız metinde böyle bir şey yoktu. Eğer kapatılma öngörü- İüyorsa, bunu önergelerle değiş- tiririz" dedi. Bunun üzerine Pak- demirli, "O zaman bürokratlar. neden kendi kafalanna göre ha- reketediyorlar'' dedi. Tasanya karşı çıkan FP Genel Başkanı Recai Kutan da, partisi- nin grup toplantısında "Hükü- metin irtica paranoyası r içinde olduğunu öne sürdü. Oksüz: Tüp geçitte düğmeye basıldı Ekonomi Servisi - Yüksek Planlama Kuru- lu (YPK) tarafindan öncelikli proje olarak ka- bul edilen tüp geçitle ilgili düğmeye basıldığı- nı söyleyen Ulaştoma Bakanı Enis Öksüz, in- şaatuı 1 yıl içinde başlayacağmı söyledi. Mali çerçevesi 1.8-2 milyar dolar olarak tahmin edilen tüp geçit projesi ile Japonya'dan kredi sağlandığını kaydeden Bakan Öksüz, "Dünyadaki en ucuz krediyi yakaladık. 10 yıl ödemestz,40 yıl vadeli bu krediyi bayram harç- bğı gibi geri ödeyeceğiz. Türkiye bu imkânı ka- çınrsa tarih bizi affetmez'* dedi. Büyük tepki toplayan 3. köprüye onay ver- meyen YPK, tüp geçide öncelik taıurken Ulaş- tırma Bakanlığı da çahşmalannı hızlandırdı. tkd yaka arasında bir seferde 100 bin kişi taşı- yacak olan tüp geçıt projesinin 10 köprüye be- del olduğunu dile getiren Ulaştırma Bakam Öksüz, mühendislik ihalesinin yapıldığını ve iki aylık bir değerlendirme sürecinin ardından ihalenin spnuçlandınlacağını söyledi. Öksüz, Sögütlüçeşme-Yedikule arasında in- şa edilecek tünelin 4 yılda tamamlanacagını kaydederek tünelde karayolu taşımacılığuıın yapıhnayacağuıı işaret etti. Karayolu taşıma- cılığı için hem Anadolu hem de Avrupa yaka- sında birçok semtin istimlak edilmesi gerekti- ğine dikkat çeken Öksüz, "Bu 7^8 milyar H- rahkbir iştir ki bu parayı verecek dünyada hiç- bir kredi kuruhışu yok, bizim de paramız yok. Zaten karayolu taşunacıhğı eklense çevre bü- yük zarar görür. Proje bu haliyle çevreyt dost bir ulaşım sunuyor. Biz palamut balıkiannın göç tarihini hesaplayarak bu projeyi yapıyo- ruz, Hiçbir şekilde onların geçişine dahi engel olmayacak. çevTeci bir proje bu" dıye konuş- tu. Öte yandan "ipektendemiryolu" olarak ad- landırdığı tüp geçidin 9.3 büyüklüğündeki depreme dayanıkJı bir şekilde inşa edileceği- ni de ammsatan Öksüz, projeye karşı olanlan ıse "akJsızve hesap bümez" diye nitelendirdi. güvenisarstı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk Sanayicıleri ve Işadamlan Derneği (TÜ- SlAD) Başkanı Erknt Yü- caoğlu, getınlen vergilere karşı olmadıkJannı, ancak faiz vergüerinin geriye dö- nük olarak getirilmesi ve 1998 yılında vergı verenle- rin yeniden vergilendiribne- si yöntemini eleştirdıklerini belırtirken 2000 yılında ye- ni vergiler getirihnesi işle- mini Türkiye'nin kaldırama- jğ y TUStAD'ın, bugün An- kara'da yapacağı Yüksek ts- tişare Konseyi toplantısı ön- cesinde dün akşam verdiği kokteyle, siyasetçiler, bü- rokratlar ve işadamlan katıl- dı. Gazetecilerin sorulannı yanıtlayan TÜSİAD Başka- nı Yücaoğlu, yabancı fonla- nn geleceği kapının açıhnış olduğunu belirtirken "%ter ki buna kararuhkla devam edeiün. Hükümetimiz Tür- kiye'nin gündeminden ayrd- masın. Siyasi isrikranmızı bozmayahm" dedi. TÜSİAD Yüksek Istişare Konseyi Başkanı BülentEc- zaabaşı ıse faiz vergılerinin genye dönük olarak bazı te- mel ilkeleri zedeleyen bir uygulama olduğunu beürtir- ken "Bıı vergiler devietingö- venilirliğini zedelemiştir" dedi. Eczacıbaşı, "Yüzde 25'ük enflasyon bedefi zor bir hedefnr. Bu orana ne ka- dar yaklaşırsak o kadar ba- şanh oluruz" diye konuştu. tşadamı Sakıp Sabana da ek vergi yasasmı çıkaran hü- kümete yönelik olarak "Şimdi üçüne beraber diyo- rum ki, bize güzei bir numu- ne ortaya koy dunuz. Gelin bu numuneyi özeUeştirmede deyapm.Ondansonra tasar- ruf lafta kaunasm" dedi. Maliye Bakanı Sümer Oral ise deprem yaralannın sanl- ması ve enflasyonla müca- dele programı için çıkanlan ek vergilerin işadamlannca ödenmeyeceğine ilişkin kendilerine bir şey gelmedi- ğini söyledi. ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar#turk.net Nükleer santral yapımının hükümet tarafindan karar altına alınması, yoğun bir tepk/yi de beraberinde getirdi. Ge- lişmiş ülkeler kendi topraklarında nük- leer santral yapımına son verirken, elle- rinde kalan mallan Türkiye gibi kendile- rince geri ülkelere yollamaya kalkmala- n ve "milliyetçi" etiketli hükümetlerin de bunu benimsemesi, yurttaşlann haklı protestolanna neden oluyor. Birkaç gündür, e-mail'ime çok saytda protes- to jnesajı geliyor. Bir kısmını, okuyuculanmın sesini du- yurmak amacıyla aktanyorum. Nükleer santralı Türkiye'ye uygun görenlere uy- gun bir ders vermemiz gerekiyor. Batılı çevreciler, nükleer santrallann, demok- ratik tepkileri güçiü olmayan, otoriter yönetim altındakJ ülkelerde kurulduğu- nu belirtiyorlar. Yani Türkiye, demokra- tik tepkinin güçlü olmadığı ülkeler sınrf- landırması içinde sayılıyor. Hükümet de nasıl olsa tepki gelmez diyerek santral kurma karan alabiliyor. Şimdi, bu sap- tamanın doğru olup olmadığının test edildiği bir dönemden geçiyoruz. Hay- di, Türkiye'yi tepkisiz bir ülke olarak gö- renleri yanıitalım, nükleer santral tezgâ- hryia ülkemizin geleceğini ipotek altına almak isteyenlerin oyunlannı bozalım. Nükleer Santrala Tepkiler Okuyuculardan Serap Oztürk. me- sajında şunlan söylüyor: "Nükleersant- rallaria ilgili yazınızdan sonra, 'bir şey- ler yapmak' fiilini çekimli hale getirmek gerekliliği bir kezdaha karşımıza çıkıyor. Yöneticilerimizin, bizleriçin ikiarada bir derede aldıklan kararlar beni ürperti- yor. Deprem nedeniyle hepimiz uyurge- zergibiolduk. Hareketediyoruz. Ancak düşünemiyor, göremiyoruz. Onlar da nasıl olsa bunlar uyuyorlar (San/yonım uyanıkken de işe yaramıyorduk. Onca insan gözü kapalı 'eski şair'e oy verdi). Neyse, çok uzatmak istemiyonım, ne yapalım? Bizden sonra geleceklere bir şeyfer bırakabilmek dileğiyle..." Banu Yağcıoğlu'nun mesajı daha tepkisel ve öfkeli: "Sayın Çalışlar, bir görüşün yanında ya da karşısında ola- bilmek için önce onun içeriğini (kaba hatlanyla da olsa) bilmek gerekir. Gaze- tenizdeya da Taksim'de elden satılan, son zamanlarda iziniyitirdiğim aylıkya- yın organlan dışında, hangi gazetede nükleer enerji santrallan üzerine taraf- sız biryazı dizisıyayımlandı? Bugün öf- kemizi yöneltmemiz gereken, santral kurmaya kalkışan şirketlerden çok, bu işigörmezden gelen medya olmalı. Ko- nuya ilgi gösterip de yazdığınız için te- şekkürederim." Elif Akpınar'ın mesajı, çaresizlik ve tepki dolu: "Gazetenizin Bilim ve Tek- nik dergisinde bundan epey önce nük- leer enerji konusunda yazılanlan oku- muş ve dehşete düşmüştüm. Tüm ge- lişmiş ülkelerin bunu yapmaktan vaz- geçtiğini ve bizim gibi azgelişmişlere satmaya çalıştıklannı okumuştum. Ay- nca bunları tasfıye etmenin çok zor ve yapımından daha pahalı olduğunu ha- tırlıyorum. Buna karşı koymak için ne yapılabilir ki? Ben de sadece Inter- net'ten duyurabildiğim yerlere bunuya- zacağım. Medya artık bize birçok şeyi söylüyor, fakat sonucu değiştirecek hiçbir şey yapılamıyor. Göz göre göre ülkeyi batırıyorlar. Biz de sadece çıldı- nyoruz." Elektronik mühendisi Fahri Karahan, yazılarateşekkürediyor: "Uzunzaman- dır gündemimizde yer alan, ancak bir- kaç gün önce kabul edilen nükleer santral konusunda gösterdiğiniz (hem kişisel hem de gazete olarak) duyariılık- tan dolayı teşekkür ediyorum. Ülkem ve kendim için oldukça tehlikeli ve pa- halı gördüğüm bu girişime, tıpkı Ber- gama ya da Fırtına Vadisi örneklerinde olduğu gibi, var olan desteğinizin de- vam etmesini diliyorum. Çalışmalannız- da başanlar diliyor, yazılannızın benim ve benim gibi düşünen insanlann mo- ral kaynağı ve sesi olduğunu bilmenizi istiyorum." Sermet San ise Tema Vakfı Başkan Yardımcısı Nihat Gökyiğrt'in, nükleer santral projesi için teklif veren Tekfen Holding'in Yönetim Kurulu Başkanı ol- duğuna dikkat çekiyor: "Yanialanı eko- loji (sözüm ona) olan bir vakfın (Tema) başkanyardımcısı, o ülkede atomsant- ralı kurmak için çırpınan bir adamdır. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir çifte standart olamaz, bunu ancak Şark kur- nazlanyapar. Lütfen bu konuya değinir misiniz? Tekrar ediyorum, ekolojik de- ğerler bir bütündür, ekoloji ciddi bir bi- lim dalıdır. Çevreci selamlanmla..." Okuyuculardan gelen tepkiler böyle. Haydi hep birlikte görev başına. Nükle- ertezgâhı bozmak için kollan sıvayalım. Bizi, geri bir ülke derekesine düşürmek isteyenlere fırsat vermeyelim. GLOBALpoLfrtKüLTOR ERGtN YILDIZOĞLU Seattle'da Ne Oldu, Ne Olmadı? Protesto gösterilerinin üzerinden neredeyse bir hafta geçti, ancak Seattle'da olanlara bir anlam vermeye çalışan tartışmalar uluslararası basında, TV kanallannda hâlâ tüm hızıyla sürüyor. Oünya Ticaret Örgütü toplantısının bir iflasla sonuçlan- ması, "serbestpiyasa" ve küreselleşme ayetul- lahlannda tam bir şok yarattı. ABD muhafazakâr kanadından düşünürler DTÖ'nün değil, DTÖ'ye yönelik saldınlann ABD'nin ulusaf egemenliğini tehdit ettiğini şid- detle savundular (örneğin, Prof. Goldsmith ve Prof. Yoo, Wall Street JournaJ 7/12). Buna karşı- lık, ulus devletin arbk sönmekte olduğunu sa- vunanlann, son 15 yıldır egemen olan söylemde, azgelişmiş ülkelerin ulus devletlerinin DTÖ'deki direnişinin de katkısıyla ortaya çıkmaya başlayan delikleri tıkama telaşı, izlemeye değer bir ibret tablosu oluşturdu: "Şiddet olaylan yüzünden pro- testolann gündemi kim vurduya gitti..." "Seattle protesto gösterilerine esas olarak ABD orta sını- fı katıldı..." "Seattle toplantısı protesto gösterile- ri yüzünden değil, kendi içindeki uyumsuzluklar- dan dolayı çöktû..." "Seattle'da gösteri yapanlar, özellikle gençler çok bencildiler, doğanın korun- ması, genetik besinlerin engellenmesi gibi yalnız- ca kendi yaşam koşullannı ilgilendiren talepleri savundular. Yoksul ülkelen dûşünmediler. Bupro- testolann 1960'lann fedakârlık ruhuyla bir ilgisi yoktur..." önce şunu tespit etmek gerekir Seattle'da şid- det olaylan yaşanmadı. Medya, birkaç dükkânın camlannı, duvar yazılannı, anarşist gruplann var- lığını kasrtlı bir şekilde abarttı. llkokul öğrencileri- nin bile kolaylıkla silah edinebildiği bir ülkede ya- şanan bu "şiddet olaylannda" göstericilerin sa- pan bile kullanmamış olmasına ise kimse değin- medi. Diğer taraftan, protesto gösterilerinde bir şiddet unsuru vardı, ama bu, göstericilerden de- ğil polisten kaynaklandı. Bu salt benim gözlemim değil. Başkalan da benzer tespitler yaptılar. DTÖ toplantısına katılan ingiliz Çevre Bakanı Michael Meacher, The Independent on Sunday'e verdi- ği demeçte şiddetin polisin abartılı tepkisinden kaynaklandığını vurguladı. "Polis, banşçılbirgös- teriyi abartılı bir müdahaleyle bir ayaklanmaya çevirdi" dedi. Seattle'da protestolara katılanlann çoğunluğu- nu, kimilerinin inanmak istediği gibi, küreselleş- meden bu kadar faydalanan ABD orta sınıfının ek- santrik, "ideolojik" kesimi oluşturmadı. Aksine, toplantının belkemiğini oluşturan yürüyüş, AFL- CIO sendika konfederasyonlan tarafindan düzen- lenmişti. Yere) medyaya göre 35-40.000 kişinin katıldığı yürüyüşün (ki bu gösterilere katılanlann toplam sayısının en az 50.000 olduğunu düşun- dürüyor) bileşimi, L A Labour News'ün editörü, Jim Smith'in de tespit ettiği gibi ezici bir şekilde işçilerden oluşuyordu. Evet, Seattle, DTÖ toplantısında ilk kez, azge- lişmiş ülkelerin devletlennin temsilcüeri ABD ne- gemonyasına karşı tutum aldılar ve ABD tarafin- dan dayatılan taleplerin büyük bir kısmını kabul etmediler. Ancak Afrika ülkeleri grubundan Eti- yopyalı bir bakanın (Tvveolde Gebre Egzihaber), protesto gösterilerinden üç gün önce yapılan, be- nim de dinleyici olarak katıldığım, Küreselleşme Üzerine Uluslararası Forum (KÜUF) toplantıla- nndaki, "Entemasyonalist dayanışma olmasaydı biz DTÖ içinde bu şekilde direnme gücünü ken- dimizde bulamazdık" sözlerinin de ortaya koydu- ğu gibi, protesto gösterileri, azgelişmiş ülke tem- silcilerinin seslerini daha bir güçle ve güvenle yük- seltmelerine olanak sağladı. Third VVorld Net- work'ten Malezyalı Martin Kohor da KÜUF top- lantısında yaptığı konuşmada, birkaç ay önce ka- tıldığı bir OECD toplantısına atıfla "Uçüncü dün- ya ülkelerinin temsilcilerinin çoğu DTÖ anlaşma- sını imzalamak istemiyohar, 'imzalarsak ülkemiz- deki seçmene hesap veremeyiz" demişti. Kohor, konuşmasında, DTO toplannsının çökme nokta- sında olduğunu tespit etmiş, ama "Kendi kendi- ne çökmez, protesto gösterilenyle itip devirmek gerekir" demişti. Özetle protestolar bu kadar et- kin olmasaydı, DTÖ toplantılan aksamaz, belki de sonuçlanabilirdi. Şimdi yeni bir toplantının ya- pılabilmesi için yıllar gerekir diyoriar (New York Times). Seattle'da protestolara katılanlann, 1960'lar- daki gençlere göre daha bencil, daha ilkel oldu- ğu ise doğru değil. Göstericilerin büyük çoğunlu- ğu, 1960'larda, "çiçekçocuklannın"savaş karşı- tı tepkilerinden çok daha geniş bir alanı, karma- şık konulan kapsayan tepkiler sergilediler. Protes- to gösterileri. adeta Hegel'i haklı çıkanrcasına, sistemin, aşınlıklannda ortaya çıkan hakikati- ni, büyük şirketlerin kâr hırsını, demokrasiye, in- san haklanna, doğal çevreye düşmanlığa varan aldırmazlıklannı; sistemin ileri sürdüğü amaçla- nyla buna giderken, aksi yönde yarattığı etki- leri hedef aldılar. Böylece artık "modası geçmiş" olduğu sanılan anti-kapitalist sloganlar, uzun yıl- lar sonra tekrar yaygın bir şekilde gündeme gel- di ve kitlelerce yadırganmadı. Doğru, Seattle'daki protesto koalisyonu, son tahlilde birbiriyle uyuşmayan taleplere sahip çok sayıda grubu kapsıyordu. Bu yüzden, ilk bakışta protestolar, en temel (çoğu kez kendi içinde çe- İişkili) demokratik taleplerin, "haksız ücrete son" gibi ekonomipolitik anlamı meçhul sloganlann ötesine geçerek bir alternatrf öneremedi, aksi- ne, sık sık Manc'ın Proudhon eleştirilerini hatır- latan "küçük üreticilerin yüceltilmesine dayalı ya- şam biçimlerini", "romantik bir kırsal yerelliği" savunuyordu. Ama tüm bu tutarsızlıklar ezilenle- rin çok geniş bir anti-kapitalist, anti-emperya- list koalisyonunun oluşmasını engellemedi. Unutmamak gerekir ki tarih önüne, yalnızca çö- zebileceği sorunlan getirir. Uzun yıllar süren bir suskunluk ve aşağılanma döneminden sonra, dünya halklannın tepkilerinin esas olarak insan onuruna ve demokrasiye ağıriık veren bir nokta- dan patlak vermesi çok doğal! Susurlı* krtaplaşonlacak • 3VEVŞEHTR (Cumhuriyet) - Görevini tamamlayan TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış, Susurluk kazası sonrasuıda yaşanan gelişmeleri anlatan bir kitap yazma hazırlığı içinde olduğunu söyledi. Kazanın ardmdan ortaya çıkan gelişmelerin araştınlmaya devam edildiğini ve kendisine hâlâ bilgi geldiğini belirten Elkatmış, "Şu anda bu bilgileri açıklamam kesinlikle doğru değil, gelen bilgıler ham bilgiler. Zaman zaman bunlan açıklıyoruz, başunız mahkemeden kurtulmuyor" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle