Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8 ARALIK 1999 ÇARŞAMBA
HABERLER
FP ve MHP, Süleyman Demirel'in yeniden görevlendirme gerekçesini açıklamasını istiyor
Kemal Gürüz gergmliği tırmaıuyor
• FP Genel Başkanı Recai Kutan ve Başbakan Yardımcısı
Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'i
kamuoyunun tepkilerini dikkate almamakla suçladı. Demirel,
eleştirilere karşılık olarak üzerine düşeni yaptığını belirterek
"Hiç kimseyi dikkate almamış da değilim" dedi. .--,-
ANKARA (Cumhuriyet Bfirosu) -
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirei'in
Prof. Dr. Kemal Gürüz'ü YÖK Başkan-
bği'na ikitıci kez atamasına yönelik tep-
kiler artıyor. MHP Genel Başkanı ve Baş-
bakan Yardımcısı Devlet Bahçeli, "tartjş-
malann ve sorunlaruı odağmda yer alan
zat" diye nıteledıği Gürüz'ü, Demirerin
yeniden atamakta bir beis görmediğini,
ancak kamuoyu ve Meclis'in duyarülığı-
nı göz ardı ettiğini söyledi. Bahçeli, "Üni-
verstte camiası ve kaımıoyu bekientisine
ters düşen bu tasarnıfu yadırgadık" dedi.
FP Genel Başkanı Recai Kutan, halkın
tepkisine karşın Gürüz'ün yeniden atan-
dığını ilen sürerken "Cumhurbaşkanı,
gerekçesi neyseonu miletimize açıkbma-
IKÜT" dedi. Cumhurbaşkaıu Demırel ıse
ûstüne düşeni yapOğını belirtırken "Hiç
knnsevi dikkate ^fr«"»"iş da değflnn" di-
ye konuştu.
Bahçeli dün partisinin gnıp toplantı-
sında Gürüz'ü YÖK Başkanlığı'na ata-
ması nedeniyle Cumhurbaşkanı Demi-
rel'i eleştirdi. Yükseköğretim sisteminde
uzun süredir yaşanan sıkıntılann. aksa-
yan yönlerin varlığının hemen hemen her-
İces tarafindan bilindiğini belirten Bahçe-
li, özellikle son yıllarda üniversitelerin
ciddi bir tartışma ve eleştiri odağı duru-
muna geldiğini söyledi. Üniversite giriş
sınav sistemınden eğitimin kalitesine, ba-
şörtüsü dramından yönetim karmaşasına
kadar bırçok alanda önemli sıkıntılann
ortaya çtktığını savunan Bahçeli, yükse-
kögretim dünyasının genel yönetimi ve
eşgüdümünden birinci derecede sorunüu
olan YÖK'ün kendisinin sorunlann kay-
nağı durumuna geldiginj, ciddi yolsuzluk
iddialannın günderade yer etmeye başla-
dığını belirtti.
TBMM'nin "kamuoyunda ohışan du-
varhhğı ve üniversitelerin içinden yükse-
ien feryatian" göz önüne alarak bir ko-
misyon kurulmasına karar verdiğini söy-
leyen Bahçeli, şu görüşleri diJe getirdi:
"Bununkarşısında. Sayın Cumhurbaş-
kanunız, tarbşmalann ve sorunlann oda-
ğmda yer alan zatı tekrar YÖK Başkanı
olarak atamakta bir beisgörmemiştir. Sa-
ym Cumhurbaşkanı, anayasanuzm kencfi-
sine verdiği yetkiyi kuUanmış, ancak ka-
muoyunun ve Meclis'in duyarüuklannı
göz ardı etmiştir. Huzurlanmzda Sayın
Cumhurbaşkanı'nın öğrencilerden öğre-
tim üyekrine kadar bütün üniversite ca-
miasının önemli bir çoğunluğıiDun ve ka-
muoyunun beldentilerinetersdüşenbu ta-
sarruAınu yadırgadığınua ifade etmekis-
tiyorum."
Recai Kutan, halkın Gürüz'e yönelik
tepkisi büinırken Demirel'in yeniden ata-
ma yapmasının şaşkınlık yaratüğını sa-
vundu. Kutan, Meclis'te Gürüz'ün uygu-
lamalan ve üniversitelerdeki yolsuzluk
ıddialannı araştırmak için bir komisyon
kurulduğuna dıkkat çekerek "YÖK'ün ve
Gürüz'ün uygıüamalanna şöyie bir bakı-
ruz. Bu uygulamalarda aa ve gözyaşı var.
BUimselçauşmalar yerine,kışlaya döndü-
rübnüş üniversiteler, ispiyonculuklar var.
Copbnan gençlerimiz,saçlanndan sürük-
lenen kız evladanmız \ar. McCharry'ci
uygulamalarla bilinı adamlaruun ünher-
sitelerden kopanlması ayyuka çıkan yol-
suzluk söylentileri var. Bütun bunlara rağ-
men Gürüz'ün yeniden atanması milleti-
mizi üzmüştür" dıye konuştu. Kutan, De-
mirel'in Gürüz'ü hangı gerekçeyle atadı-
ğını halka açıkiaması gerektigini savun-
du. MHP'li YÖK Komisyonu Başkanı
Mustafa GüL Demirel'in karanyla ilgili
olarak, "Cumhurbaşkanışahsiiradesi, bff
fikir beyan etmekbize yalâşmaz. Ama şık
bulmuyorum" dedi.
Demirel, Bosna-Hersek ziyareti dönü-
şünde uçakta gazetecilerin YÖK Başkan-
hğı konusunda MHP ve FP'nin "kamu-
m^ıounduyvtıkğınıgözönüoeahnadıgı''
yönündeki eleştirilerini anımsatmalan
ûzerine, "Ben kamuoyunun duyarükğnu
göz önüne ahnm, başka faktörteri de ab-
nm" dedi. Demirel şunlan söyledi: *Bü-
tün bu mülahazalann ışığında ben üstü-
me düşeni yaptım.Hiç kimseyi dikkate ai-
mamış da değilim. Esasen TBIMM, mese-
lenin üstüneeğUmişse, komisyon kurmus-
sa. bu komisyon çabşmalannı tamamladı-
ğı zaman benim yine haberim olacak. A-
ma şu anda. sadece beyanlar üzerinden
benim iş görmem mumkün değJMir."
Mustafa Cül
başkanın
ilkişi
ElEzher
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - TBMM YÖK
Araştırma Komisyonu'nun
MHP'li Başkanı Mustafa
Gül'ün ilk icraatı, şeriatçı
eğitim verdiği ıçin denkliğı
kabul edilmeyen Mısır El-
Ezher Üniversitesi mezun-
lanriı dinlemek oldu. Ko-
misyon, yann MHP'li Sağ-
lık Bakanı Osman Dur-
muş'un Personel Genel Mü-
dürlüğü'ne atadığı eski
YÖK Genel Sekreteri Ka-
mfl Serdaroğhı'nun da ara-
lannda bulunduğu 4 eski
YÖK görevlisini dinleme
karan aldı. Toplantıda,
YÖK'ün uygulamalanndan
mağdur olan öğrencı ve öğ-
retim üyelerinin dinlenme-
si benimsenirken türbanlı
ögrencilere, türban tartış-
masını komisyon gündemi-
ne taşımalan için yol açıldı.
TBMM YÖK Araştırma
Komisyonu'nun dün yapı-
lan toplantısında, " E t Ez-
her Üniversitesi'' krizi ya-
şandı. Şeriatçı eğitim verdi-
ği için YÖK tarafindan
denkliği kabul edilmeyen
El-Ezher Üniversitesi'nden
mezun bir gnıp, komisyon
üyelerine hazırladıklan dos-
yayı sunmak istedi. ancak
TBMM Başkanlığı'ndan
izin aluıınadığı için güven-
lik görevlileri dosyanuı da-
ğıtımına müdahale etti. Ba-
zı üyelerin devreye girmesi
üzerine tartışma büyüme-
den önlendi. Hazırladıklan
dosyalan üyelere veren El-
Ezher mezunlan, daha son-
ra komisyon başkanı Gül ile
bir süre görüştüler.
Dosyada, Ei-Ezher Üni-
versitesi'nin tslam ve Arap
iümleri aianında dünyanın
en önde gelen üniversitele-
rinden biri oldugu ileri sürü-
Iürken 1996 yılına kadar bu
üniversiteden mezun olan-
lann Türkiye'deki 4 yıllık
ilahiyat fakültelerine denk-
ük belgesi verildiği belirtil-
di.
Gürüz en son
dinlenecek
~~ Toplantıda, YÖK'ün
denklik uygulaması kapsa-
mında El-Ezher Üniversite-
si sorununun da incelenme-
sı karariaştınldı. Bazı
DSP'li üyelerin, "Dind bir
Sniversiteyi muhatap kabul
edemeyiz. bizim bunlarla U-
güniz olamaz" dıye tepki
gösterdıği öğrenildi. 5 alt
komisyonun oluşturuhnası
benımsenen toplantıda,
YÖK'ün uygulamalan ne-
deniyle mağdur olan tür-
banlı öğrenciler, öğretim
üyeleri, sınav mağdurlan,
görevden alınan YÖK bü-
rokratlannın da aralannda
bulunduğu 60 kişinin din-
lenmesi benimsendi. Ko-
misyon, YÖK Başkanı
Prof. Dr. Kemal Gürüz'ün
en son dinlenmesi karanna
varuken yann eski Başkan-
vekıli Uygur Tazebay.
MHP'li Sağlık Bakanı Os-
mao Durmuş'un Personel
Genel Müdürlüğü'ne atadı-
ğı eski YÖK Genel Sekre-
teri Kamil Serdaroğlu, eski
YÖK Dokümantasyon Da-
ire Başkanı Mustafa Akbu-
lut ile sekreteri Gülay
Şen'ın dınlenmesine karar
verdi.
Bankacılık yasa tasansı bugün komisyonda görüşülmeye başlanacak
ANAP tasanyı delmeye çahşıyor
ANKARA (CumhuriyetBüro-
su) - Hükümetın geçen haila so-
nu TBMM'ye sevk ettiği banka-
lar yasa tasansııun, 28 Şubat ka-
rarlannın en önemli maddeleri
arasında yer alan özel finans ku-
rumlannuı normal bankacılık
sistemi kapsamına alınarak de-
netım altına alınmasını öngören
hükümleri, hükümet ortağı
ANAP'ta tepkiye yol açh. ANAP
Genel Başkanı Mesut Ydmaz, ü-
derler zirvesinde uztaşmaya van-
lan metindeözel finans kununla-
nnın "kapaülmasuun öngörül-
mediğuj" belirterek "Bu ku-
rumlar bizim dönemimizde açıl-
dı, kapatdmasına izin vermeyiz.
Eğer bu yönde bir düzenleme
varsa, önergekrie düzeltiriz*' de-
di.
Ekonomiden sorumlu DSP'li
Devlet Bakanı Recep Önal, "Ta-
san yanhş anlaşümış. ÖFK'lerin
kapablmalan söz konusu değil,
denetim altına alınacakla£ Ban-
kalann tabiokiuğu deoetimesas-
lanna uymazlarsa kapaührlar"
dedi. Önal, tasannın komisyon-
da değıştirilip defiştirUmeyece-
ği sorusuna da "lfadelerde yan-
hş anlama varsa, komisvonda dü-
zeltilebUir'* yanıtını verdı.
Irticayla mücadele kapsamın-
da, *^eşfl sermaye" olarak adlan-
dınlan Islami finans kuruluşlan-
nı "denetim" altına almayı
amaçlayan düzenJemenın değış-
tirilmesi için özel finans kurum-
lannın temsilcüeri TBMM'de
yoğun kulis faaliyeti başlattı.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyo-
nu'nda bugün ele alınacak olan
bankalar yasa tasansı, FP'nin ya-
nı sıra hükümet ortağı ANAP'ta
TÜSIAD
Eczacıbaşı:
Ek vergiler
devleteolan
üi
'SAHTE MEHDtLERE tHTtVAÇ VOK' ANAP Genel Başkanı Mesot Ydmaz, Töridye'de son dö-
nemde, "bir mehdi bekler gibi" kurtancı bckleyenler olduğunu belirterek "Tûrkive'nin sahte meh-
dilere. sahte kurtancılara ihtiyacı yokrur" dedi. Kulislerde, bu sözJerle, cumhurbaşkaniığına aday
olabileceğini açıklay an emekli Orgeneral Çevik Bir'i bedef aJdığı yorumlan yapüan Ydmaz, "ANAP'sız
Türkiye senaryolarmın hiçbir zaman tutmayacağmı" da söyledi.
da rahatsızlık yarattı.
ANAP grubunun basına kapa-
lı bölümünde söz alan Manisa
Milletvekili Ekrem Pakdemirfi,
tasannın, bankacılık üst kurulu
başkan ve üyelennin Bakanlar
Kurulu tarafindan atanmasını
öngören hükmü ile özel finans
kuruluşlanyla ilgili düzenleme-
sine karşı çıktı. Pakdemirli, faiz-
siz bankacılık sistemınin tngil-
tere'den ABD'ye kadar birçok
ülkede uygulandığını belirterek
yasa ile böyle bir düzenleme ya-
pılu^a, sektörde büyük sıkıntı ve
küçülme yaşanacağuu vurgula-
dı. ANAP lideri Yıknaz da özel
finans kunımlannın kapatılması
durumunda ekonominin yakla-
şık 3.5 milyar dolarlık bir kayna-
ğı kaybedeceğini belirterek ka-
patıhrıalannın söz konusu ohna-
dığını ifade etti. Özel finans ku-
rumlannın ANAP döneminde
açıldığına işaret eden Yılmaz,
"O nedenle bu kurumlan kapat-
ürmayız. Liderler zirvesinde an-
laşnğımız metinde böyle bir şey
yoktu. Eğer kapatılma öngörü-
İüyorsa, bunu önergelerle değiş-
tiririz" dedi. Bunun üzerine Pak-
demirli, "O zaman bürokratlar.
neden kendi kafalanna göre ha-
reketediyorlar'' dedi.
Tasanya karşı çıkan FP Genel
Başkanı Recai Kutan da, partisi-
nin grup toplantısında "Hükü-
metin irtica paranoyası
r
içinde
olduğunu öne sürdü.
Oksüz: Tüp geçitte düğmeye basıldı
Ekonomi Servisi - Yüksek Planlama Kuru-
lu (YPK) tarafindan öncelikli proje olarak ka-
bul edilen tüp geçitle ilgili düğmeye basıldığı-
nı söyleyen Ulaştoma Bakanı Enis Öksüz, in-
şaatuı 1 yıl içinde başlayacağmı söyledi.
Mali çerçevesi 1.8-2 milyar dolar olarak
tahmin edilen tüp geçit projesi ile Japonya'dan
kredi sağlandığını kaydeden Bakan Öksüz,
"Dünyadaki en ucuz krediyi yakaladık. 10 yıl
ödemestz,40 yıl vadeli bu krediyi bayram harç-
bğı gibi geri ödeyeceğiz. Türkiye bu imkânı ka-
çınrsa tarih bizi affetmez'* dedi.
Büyük tepki toplayan 3. köprüye onay ver-
meyen YPK, tüp geçide öncelik taıurken Ulaş-
tırma Bakanlığı da çahşmalannı hızlandırdı.
tkd yaka arasında bir seferde 100 bin kişi taşı-
yacak olan tüp geçıt projesinin 10 köprüye be-
del olduğunu dile getiren Ulaştırma Bakam
Öksüz, mühendislik ihalesinin yapıldığını ve
iki aylık bir değerlendirme sürecinin ardından
ihalenin spnuçlandınlacağını söyledi.
Öksüz, Sögütlüçeşme-Yedikule arasında in-
şa edilecek tünelin 4 yılda tamamlanacagını
kaydederek tünelde karayolu taşımacılığuıın
yapıhnayacağuıı işaret etti. Karayolu taşıma-
cılığı için hem Anadolu hem de Avrupa yaka-
sında birçok semtin istimlak edilmesi gerekti-
ğine dikkat çeken Öksüz, "Bu 7^8 milyar H-
rahkbir iştir ki bu parayı verecek dünyada hiç-
bir kredi kuruhışu yok, bizim de paramız yok.
Zaten karayolu taşunacıhğı eklense çevre bü-
yük zarar görür. Proje bu haliyle çevreyt dost
bir ulaşım sunuyor. Biz palamut balıkiannın
göç tarihini hesaplayarak bu projeyi yapıyo-
ruz, Hiçbir şekilde onların geçişine dahi engel
olmayacak. çevTeci bir proje bu" dıye konuş-
tu.
Öte yandan "ipektendemiryolu" olarak ad-
landırdığı tüp geçidin 9.3 büyüklüğündeki
depreme dayanıkJı bir şekilde inşa edileceği-
ni de ammsatan Öksüz, projeye karşı olanlan
ıse "akJsızve hesap bümez" diye nitelendirdi.
güvenisarstı
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Türk Sanayicıleri
ve Işadamlan Derneği (TÜ-
SlAD) Başkanı Erknt Yü-
caoğlu, getınlen vergilere
karşı olmadıkJannı, ancak
faiz vergüerinin geriye dö-
nük olarak getirilmesi ve
1998 yılında vergı verenle-
rin yeniden vergilendiribne-
si yöntemini eleştirdıklerini
belırtirken 2000 yılında ye-
ni vergiler getirihnesi işle-
mini Türkiye'nin kaldırama-
jğ y
TUStAD'ın, bugün An-
kara'da yapacağı Yüksek ts-
tişare Konseyi toplantısı ön-
cesinde dün akşam verdiği
kokteyle, siyasetçiler, bü-
rokratlar ve işadamlan katıl-
dı. Gazetecilerin sorulannı
yanıtlayan TÜSİAD Başka-
nı Yücaoğlu, yabancı fonla-
nn geleceği kapının açıhnış
olduğunu belirtirken "%ter
ki buna kararuhkla devam
edeiün. Hükümetimiz Tür-
kiye'nin gündeminden ayrd-
masın. Siyasi isrikranmızı
bozmayahm" dedi.
TÜSİAD Yüksek Istişare
Konseyi Başkanı BülentEc-
zaabaşı ıse faiz vergılerinin
genye dönük olarak bazı te-
mel ilkeleri zedeleyen bir
uygulama olduğunu beürtir-
ken "Bıı vergiler devietingö-
venilirliğini zedelemiştir"
dedi. Eczacıbaşı, "Yüzde
25'ük enflasyon bedefi zor
bir hedefnr. Bu orana ne ka-
dar yaklaşırsak o kadar ba-
şanh oluruz" diye konuştu.
tşadamı Sakıp Sabana da
ek vergi yasasmı çıkaran hü-
kümete yönelik olarak
"Şimdi üçüne beraber diyo-
rum ki, bize güzei bir numu-
ne ortaya koy dunuz. Gelin
bu numuneyi özeUeştirmede
deyapm.Ondansonra tasar-
ruf lafta kaunasm" dedi.
Maliye Bakanı Sümer Oral
ise deprem yaralannın sanl-
ması ve enflasyonla müca-
dele programı için çıkanlan
ek vergilerin işadamlannca
ödenmeyeceğine ilişkin
kendilerine bir şey gelmedi-
ğini söyledi.
ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar#turk.net
Nükleer santral yapımının hükümet
tarafindan karar altına alınması, yoğun
bir tepk/yi de beraberinde getirdi. Ge-
lişmiş ülkeler kendi topraklarında nük-
leer santral yapımına son verirken, elle-
rinde kalan mallan Türkiye gibi kendile-
rince geri ülkelere yollamaya kalkmala-
n ve "milliyetçi" etiketli hükümetlerin de
bunu benimsemesi, yurttaşlann haklı
protestolanna neden oluyor. Birkaç
gündür, e-mail'ime çok saytda protes-
to jnesajı geliyor.
Bir kısmını, okuyuculanmın sesini du-
yurmak amacıyla aktanyorum. Nükleer
santralı Türkiye'ye uygun görenlere uy-
gun bir ders vermemiz gerekiyor. Batılı
çevreciler, nükleer santrallann, demok-
ratik tepkileri güçiü olmayan, otoriter
yönetim altındakJ ülkelerde kurulduğu-
nu belirtiyorlar. Yani Türkiye, demokra-
tik tepkinin güçlü olmadığı ülkeler sınrf-
landırması içinde sayılıyor. Hükümet de
nasıl olsa tepki gelmez diyerek santral
kurma karan alabiliyor. Şimdi, bu sap-
tamanın doğru olup olmadığının test
edildiği bir dönemden geçiyoruz. Hay-
di, Türkiye'yi tepkisiz bir ülke olarak gö-
renleri yanıitalım, nükleer santral tezgâ-
hryia ülkemizin geleceğini ipotek altına
almak isteyenlerin oyunlannı bozalım.
Nükleer Santrala Tepkiler
Okuyuculardan Serap Oztürk. me-
sajında şunlan söylüyor: "Nükleersant-
rallaria ilgili yazınızdan sonra, 'bir şey-
ler yapmak' fiilini çekimli hale getirmek
gerekliliği bir kezdaha karşımıza çıkıyor.
Yöneticilerimizin, bizleriçin ikiarada bir
derede aldıklan kararlar beni ürperti-
yor. Deprem nedeniyle hepimiz uyurge-
zergibiolduk. Hareketediyoruz. Ancak
düşünemiyor, göremiyoruz. Onlar da
nasıl olsa bunlar uyuyorlar (San/yonım
uyanıkken de işe yaramıyorduk. Onca
insan gözü kapalı 'eski şair'e oy verdi).
Neyse, çok uzatmak istemiyonım, ne
yapalım? Bizden sonra geleceklere bir
şeyfer bırakabilmek dileğiyle..."
Banu Yağcıoğlu'nun mesajı daha
tepkisel ve öfkeli: "Sayın Çalışlar, bir
görüşün yanında ya da karşısında ola-
bilmek için önce onun içeriğini (kaba
hatlanyla da olsa) bilmek gerekir. Gaze-
tenizdeya da Taksim'de elden satılan,
son zamanlarda iziniyitirdiğim aylıkya-
yın organlan dışında, hangi gazetede
nükleer enerji santrallan üzerine taraf-
sız biryazı dizisıyayımlandı? Bugün öf-
kemizi yöneltmemiz gereken, santral
kurmaya kalkışan şirketlerden çok, bu
işigörmezden gelen medya olmalı. Ko-
nuya ilgi gösterip de yazdığınız için te-
şekkürederim."
Elif Akpınar'ın mesajı, çaresizlik ve
tepki dolu: "Gazetenizin Bilim ve Tek-
nik dergisinde bundan epey önce nük-
leer enerji konusunda yazılanlan oku-
muş ve dehşete düşmüştüm. Tüm ge-
lişmiş ülkelerin bunu yapmaktan vaz-
geçtiğini ve bizim gibi azgelişmişlere
satmaya çalıştıklannı okumuştum. Ay-
nca bunları tasfıye etmenin çok zor ve
yapımından daha pahalı olduğunu ha-
tırlıyorum. Buna karşı koymak için ne
yapılabilir ki? Ben de sadece Inter-
net'ten duyurabildiğim yerlere bunuya-
zacağım. Medya artık bize birçok şeyi
söylüyor, fakat sonucu değiştirecek
hiçbir şey yapılamıyor. Göz göre göre
ülkeyi batırıyorlar. Biz de sadece çıldı-
nyoruz."
Elektronik mühendisi Fahri Karahan,
yazılarateşekkürediyor: "Uzunzaman-
dır gündemimizde yer alan, ancak bir-
kaç gün önce kabul edilen nükleer
santral konusunda gösterdiğiniz (hem
kişisel hem de gazete olarak) duyariılık-
tan dolayı teşekkür ediyorum. Ülkem
ve kendim için oldukça tehlikeli ve pa-
halı gördüğüm bu girişime, tıpkı Ber-
gama ya da Fırtına Vadisi örneklerinde
olduğu gibi, var olan desteğinizin de-
vam etmesini diliyorum. Çalışmalannız-
da başanlar diliyor, yazılannızın benim
ve benim gibi düşünen insanlann mo-
ral kaynağı ve sesi olduğunu bilmenizi
istiyorum."
Sermet San ise Tema Vakfı Başkan
Yardımcısı Nihat Gökyiğrt'in, nükleer
santral projesi için teklif veren Tekfen
Holding'in Yönetim Kurulu Başkanı ol-
duğuna dikkat çekiyor: "Yanialanı eko-
loji (sözüm ona) olan bir vakfın (Tema)
başkanyardımcısı, o ülkede atomsant-
ralı kurmak için çırpınan bir adamdır.
Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir çifte
standart olamaz, bunu ancak Şark kur-
nazlanyapar. Lütfen bu konuya değinir
misiniz? Tekrar ediyorum, ekolojik de-
ğerler bir bütündür, ekoloji ciddi bir bi-
lim dalıdır. Çevreci selamlanmla..."
Okuyuculardan gelen tepkiler böyle.
Haydi hep birlikte görev başına. Nükle-
ertezgâhı bozmak için kollan sıvayalım.
Bizi, geri bir ülke derekesine düşürmek
isteyenlere fırsat vermeyelim.
GLOBALpoLfrtKüLTOR
ERGtN YILDIZOĞLU
Seattle'da Ne Oldu,
Ne Olmadı?
Protesto gösterilerinin üzerinden neredeyse bir
hafta geçti, ancak Seattle'da olanlara bir anlam
vermeye çalışan tartışmalar uluslararası basında,
TV kanallannda hâlâ tüm hızıyla sürüyor. Oünya
Ticaret Örgütü toplantısının bir iflasla sonuçlan-
ması, "serbestpiyasa" ve küreselleşme ayetul-
lahlannda tam bir şok yarattı.
ABD muhafazakâr kanadından düşünürler
DTÖ'nün değil, DTÖ'ye yönelik saldınlann
ABD'nin ulusaf egemenliğini tehdit ettiğini şid-
detle savundular (örneğin, Prof. Goldsmith ve
Prof. Yoo, Wall Street JournaJ 7/12). Buna karşı-
lık, ulus devletin arbk sönmekte olduğunu sa-
vunanlann, son 15 yıldır egemen olan söylemde,
azgelişmiş ülkelerin ulus devletlerinin DTÖ'deki
direnişinin de katkısıyla ortaya çıkmaya başlayan
delikleri tıkama telaşı, izlemeye değer bir ibret
tablosu oluşturdu: "Şiddet olaylan yüzünden pro-
testolann gündemi kim vurduya gitti..." "Seattle
protesto gösterilerine esas olarak ABD orta sını-
fı katıldı..." "Seattle toplantısı protesto gösterile-
ri yüzünden değil, kendi içindeki uyumsuzluklar-
dan dolayı çöktû..." "Seattle'da gösteri yapanlar,
özellikle gençler çok bencildiler, doğanın korun-
ması, genetik besinlerin engellenmesi gibi yalnız-
ca kendi yaşam koşullannı ilgilendiren talepleri
savundular. Yoksul ülkelen dûşünmediler. Bupro-
testolann 1960'lann fedakârlık ruhuyla bir ilgisi
yoktur..."
önce şunu tespit etmek gerekir Seattle'da şid-
det olaylan yaşanmadı. Medya, birkaç dükkânın
camlannı, duvar yazılannı, anarşist gruplann var-
lığını kasrtlı bir şekilde abarttı. llkokul öğrencileri-
nin bile kolaylıkla silah edinebildiği bir ülkede ya-
şanan bu "şiddet olaylannda" göstericilerin sa-
pan bile kullanmamış olmasına ise kimse değin-
medi. Diğer taraftan, protesto gösterilerinde bir
şiddet unsuru vardı, ama bu, göstericilerden de-
ğil polisten kaynaklandı. Bu salt benim gözlemim
değil. Başkalan da benzer tespitler yaptılar. DTÖ
toplantısına katılan ingiliz Çevre Bakanı Michael
Meacher, The Independent on Sunday'e verdi-
ği demeçte şiddetin polisin abartılı tepkisinden
kaynaklandığını vurguladı. "Polis, banşçılbirgös-
teriyi abartılı bir müdahaleyle bir ayaklanmaya
çevirdi" dedi.
Seattle'da protestolara katılanlann çoğunluğu-
nu, kimilerinin inanmak istediği gibi, küreselleş-
meden bu kadar faydalanan ABD orta sınıfının ek-
santrik, "ideolojik" kesimi oluşturmadı. Aksine,
toplantının belkemiğini oluşturan yürüyüş, AFL-
CIO sendika konfederasyonlan tarafindan düzen-
lenmişti. Yere) medyaya göre 35-40.000 kişinin
katıldığı yürüyüşün (ki bu gösterilere katılanlann
toplam sayısının en az 50.000 olduğunu düşun-
dürüyor) bileşimi, L A Labour News'ün editörü,
Jim Smith'in de tespit ettiği gibi ezici bir şekilde
işçilerden oluşuyordu.
Evet, Seattle, DTÖ toplantısında ilk kez, azge-
lişmiş ülkelerin devletlennin temsilcüeri ABD ne-
gemonyasına karşı tutum aldılar ve ABD tarafin-
dan dayatılan taleplerin büyük bir kısmını kabul
etmediler. Ancak Afrika ülkeleri grubundan Eti-
yopyalı bir bakanın (Tvveolde Gebre Egzihaber),
protesto gösterilerinden üç gün önce yapılan, be-
nim de dinleyici olarak katıldığım, Küreselleşme
Üzerine Uluslararası Forum (KÜUF) toplantıla-
nndaki, "Entemasyonalist dayanışma olmasaydı
biz DTÖ içinde bu şekilde direnme gücünü ken-
dimizde bulamazdık" sözlerinin de ortaya koydu-
ğu gibi, protesto gösterileri, azgelişmiş ülke tem-
silcilerinin seslerini daha bir güçle ve güvenle yük-
seltmelerine olanak sağladı. Third VVorld Net-
work'ten Malezyalı Martin Kohor da KÜUF top-
lantısında yaptığı konuşmada, birkaç ay önce ka-
tıldığı bir OECD toplantısına atıfla "Uçüncü dün-
ya ülkelerinin temsilcilerinin çoğu DTÖ anlaşma-
sını imzalamak istemiyohar, 'imzalarsak ülkemiz-
deki seçmene hesap veremeyiz" demişti. Kohor,
konuşmasında, DTO toplannsının çökme nokta-
sında olduğunu tespit etmiş, ama "Kendi kendi-
ne çökmez, protesto gösterilenyle itip devirmek
gerekir" demişti. Özetle protestolar bu kadar et-
kin olmasaydı, DTÖ toplantılan aksamaz, belki
de sonuçlanabilirdi. Şimdi yeni bir toplantının ya-
pılabilmesi için yıllar gerekir diyoriar (New York
Times).
Seattle'da protestolara katılanlann, 1960'lar-
daki gençlere göre daha bencil, daha ilkel oldu-
ğu ise doğru değil. Göstericilerin büyük çoğunlu-
ğu, 1960'larda, "çiçekçocuklannın"savaş karşı-
tı tepkilerinden çok daha geniş bir alanı, karma-
şık konulan kapsayan tepkiler sergilediler. Protes-
to gösterileri. adeta Hegel'i haklı çıkanrcasına,
sistemin, aşınlıklannda ortaya çıkan hakikati-
ni, büyük şirketlerin kâr hırsını, demokrasiye, in-
san haklanna, doğal çevreye düşmanlığa varan
aldırmazlıklannı; sistemin ileri sürdüğü amaçla-
nyla buna giderken, aksi yönde yarattığı etki-
leri hedef aldılar. Böylece artık "modası geçmiş"
olduğu sanılan anti-kapitalist sloganlar, uzun yıl-
lar sonra tekrar yaygın bir şekilde gündeme gel-
di ve kitlelerce yadırganmadı.
Doğru, Seattle'daki protesto koalisyonu, son
tahlilde birbiriyle uyuşmayan taleplere sahip çok
sayıda grubu kapsıyordu. Bu yüzden, ilk bakışta
protestolar, en temel (çoğu kez kendi içinde çe-
İişkili) demokratik taleplerin, "haksız ücrete son"
gibi ekonomipolitik anlamı meçhul sloganlann
ötesine geçerek bir alternatrf öneremedi, aksi-
ne, sık sık Manc'ın Proudhon eleştirilerini hatır-
latan "küçük üreticilerin yüceltilmesine dayalı ya-
şam biçimlerini", "romantik bir kırsal yerelliği"
savunuyordu. Ama tüm bu tutarsızlıklar ezilenle-
rin çok geniş bir anti-kapitalist, anti-emperya-
list koalisyonunun oluşmasını engellemedi.
Unutmamak gerekir ki tarih önüne, yalnızca çö-
zebileceği sorunlan getirir. Uzun yıllar süren bir
suskunluk ve aşağılanma döneminden sonra,
dünya halklannın tepkilerinin esas olarak insan
onuruna ve demokrasiye ağıriık veren bir nokta-
dan patlak vermesi çok doğal!
Susurlı* krtaplaşonlacak
• 3VEVŞEHTR (Cumhuriyet) - Görevini tamamlayan
TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu Başkanı
Mehmet Elkatmış, Susurluk kazası sonrasuıda yaşanan
gelişmeleri anlatan bir kitap yazma hazırlığı içinde
olduğunu söyledi. Kazanın ardmdan ortaya çıkan
gelişmelerin araştınlmaya devam edildiğini ve
kendisine hâlâ bilgi geldiğini belirten Elkatmış, "Şu
anda bu bilgileri açıklamam kesinlikle doğru değil,
gelen bilgıler ham bilgiler. Zaman zaman bunlan
açıklıyoruz, başunız mahkemeden kurtulmuyor" dedi.