18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 ARAUK 1999 ÇARŞAMBA O L A Y J L A R \hj t r O K L J ŞLİİI.K. [email protected] Öcalan'ın İdamı, AGİK ve însan Hakları... Metm AYDOGAN USÎAD üyesi _ Yargıtay 9. Ceza Dairesi, AbduDah Öcalan'ın idam kararuu 25 Kasım 1999 günü oybirliğiyle onadı. Kararla ilgili açıklama ve yonımlar, içten ve dıştan he- men geldi ve şehit aileleri dışında, he- men herkes bu konuyu; bireyin yaşam hakkına indirerek salt insan haklan so- runu olarak ele aldı ya da öyle görün- düler. Konunun elbette böyie bir yanı var- dı ama Öcalan olayının, tam bağımsız- lıktan emperyalizme, ulusal hukuktan Avrapa Insan Haklan Mahkemesı'ne dek uzanan çok daha önemli bir boyu- tu vardı. Işin bu yaruna hemen hiç kim- se deginrnedı. AGÎKtoplantısında, med- yatik açıklamalar yapan "devlet büyük- fcri" ve bu açıklamaiara destek veren her eğilimden "sıyasetçfler", Yargıtay kara- nyla AGlK kararlan arasına sıkışarak, Türk halkına net bir açıklamada bulu- namadılar. "Uhıslararası Adalet Divs- nı"ndan (Lahey), "Avrupa tnsan Hak- lan Mahkemesine" (AİHM), GB'den AGİK'e kadar hemen her uluslararası an- laşmaya çekinmeden imza atan ve yıl- lardır "terörist başı Apo" edebiyatı ya- pan "miffiyetçinıukaddesatçı" politika- cılar bir anda, "insan haklan savunucu- sudemokratiar" haline geldüer ve 'idam kanuinın ülke çıkarlanyia birtikte de- ğeriendirilmesi gerektiğine yöneük** bu- lanık sözleı söyledüer. Avrupa Konse- yi Parlamenterler Meclisi, büyük bir hızla, aynı gün aldığı bir kararla. "ölüm cezasının kabul edilemez olduğunu" açıkladı. Uluslararası Af Orgütü "ada- tetszbiryarj? sürecisonraanda Öcabn'm asüması durumunda. Türldye'nin uhıs- lararası hukuk kurallannı çiğnemiş. obv cağuu" ileri sürdü. ltalya Başbakanı Massimo D'Alema, Dışişleri Bakanı Lamberto Dini, Finlandiya Dışişleri Ba- kanlığı, Isveç ve Hoüanda Hükümetle- ri ve Almanya Dışişleri Bakanlığı ben- zer açıklamalar yaptılar.( 1) Gelişmiş Batı ülkelerinin görüş ve inisiyatifiyle yönlendirilen ve sankı Tür- kiye için yazılmıs. olan AGÎT tstanbul Şartı'nda şunlar yazıhdır. "Devküer, AGİT yûkümlûlfikkrini yerine getirnıe konusunda yurttaşlanna hesap veririer ve öteki devletiere karşı sorumludurlar. Bu yükümlülükler. herhangi bir devk- tin içişleri dışındaki alanlaria sınıriana- maz— tnsan hakbruun ve düşünce, vk- dan, din ve inanç özgürlüğünü de kap- sayan temel özgürtüklerin ihlali, fikir açıklamaya hoşgörnsüzlük, saldırgan miIHyetçüik, ırkçıhk, şovenizm, yabancı düşmanhgı ve semitizm gibi güvennk tehditierine karşıhk vermekk yükümlü- yüz. Etnik azınlık mensubu kişilere şkt- det uygulamasına karşıyız»" Türkiye, Uluslararası Adalet Divanı ve AİHM kararlanna uymayı kabul et- miştir. Türkiye, GB anlaşmasıyla or- ganlarda yer almadığı, oy hakkının ol- madığı; AB'nin GB Ue ilgili olarak ala- cağı bütün kararlara koşut kanunlar çı- karmayı kabul etmiştir. (8madde) Tür- kiye GB anlaşmasıyla, AİHM'nin bü- tün hukuki kararlannatam olarak uyma- yı önceden kabul etmiştir. (64. madde) Çok uzun yıllar milliyetçiHgi kimseye bırakmayan ancak AGİT toplantısmda Nâzım Hikmet'ten şiir okuyanlar, Türk halkına şimdi bir şeylersöylemek zorun- dadırlar. AGtT şartlan, Laheyner, AlHM'leri, GB'leri ve bütün uluslararası anlaşma- lar gelişmiş ülke çıkarlanna hızmet eden araçlardır. Yoksul ülkelere imzalattın- lan bu anlaşmalar, gerçekte onlann ken- di haklannı ortadan kaldıran düzenleme- lerdir. Uluslararası anlaşmalara güçsüz- ler tam olarak uyarken, güçlülerin bu ka- rarlara uymama "özgüriükleri" vardır. Milliyetçiliğe ve ırkçüığa karşı 'iosan haklaruu" savunan anlaşmalara göste- rişli törenlerle imza atarlar ama gerçek ırkçı ve milliyetçi olanlar onlardır. Ba- tılı devletlerin, azgelişmiş ülkelerde sı- nırlayarak denetim altına almak istedik- leri gelişme, bu ülkelerdeki ulusçu gi- zilgüçtür. ABD, BM Uluslararası Adalet Diva- nı 'nın yabancı uyruklulann idam edile- meyeceği karanna karşın Paraguay va- tandaşı Angel Fransisco Bread'ı 15 Ni- san 1998 günü idam etti. Aym işi, Almanya Adalet Bakanı Herta Daevbter'in; "Uluslararası huku- kım ihlaK" biçımindeki ıtirazlanna kar- şın 4 Mayıs 1999 günü iki Alman kar- deşe uyguladı.(3) Oysa ABD, Lahey Adalet Drvanı'nınkararlannauymayı ka- bul edmekten de öte bu örgütü kuran bir ülkeydi. 1970'li yıllarda Almanya'da gerçekleştirdikleri bir dizi terör eyle- miyle ünlenen, düzen karşıü Kızıl Or- du Cephesi adlı örgütün tutuklanan li- der kadrosu; 30 Ağustos 1977 gecesi Münih Cezaevi'nde ölü bulundu. Tutuklular, uzun yıllar avukatlanyla görüşmelerinin engellendiğı, insanlık dışı muamele gördükleri, cezaevinde iş- kence gördüklerini belirterek AtHM'ne başvunnuşlar ancakhiçbir sonuç alama- mışlardı. Bu olaydan tam 19 yü sonra 1996 ydında bir Alman araşnrmacı, Al- manya'nın "hür demokratik temd dü- zenini yıkmaya yönefik faafiyette" bulun- duğu gerekçesiyle üç yıl hapisle ceza- landınldı. Ingiliz SAS komandolan(Özel Hava Servisi), Mc Cann ve iki arkada- şım, IRA mensubu olduğu gerekçesiy- le Cebelitank'ta öldürdü. Ölenlerin ya- kırdannın, güvenlik güçlerinin yargısız infaz yapöklannı ileri sürerek başvur- duklan Adalet Komisyonu, "SAS ko- mandolanıunidari makamlardanemir aküğmda,»damöklürmekdahahertür- Ifi eylemi yapabfleceğini, bo eylemkrin- den dolayı sonımhıtutulamayacağnu ve oiayın 'yaşama hakkının' ihlalryie ügfli otonadıgr yönünde karar verdı. Mbivel CasteBs adlı sol eğilimli bir Ispanyol se- natörünün dokunulmazbğı 1981 yılın- da "devktin faili meçhul dnavetJerin ûzerine yeterince gHmediğini ileri süren bir makale yaynüadığı'' için kaldmldı- ğı ve Castells aynı yıl tutuklandı. ltal- ya'da "Temiz EBer" adı verilen operas- yonlar sırasında 1500 işadamı, bürok- rat ve politikacı tutuklandı. Aralannda 250 rniUetveküinin bulundugu 3000 Ital- yan hakkmda soruşturma açıldı, on sa- nık intıhar etti. ABD'nde "Körlmam" unvanryla ünlenen kışı ^vaazianıım New York Tkaret Merkezi'ne bomba atan teröristleri etküediğinin anbşılmij ol- ması" gerekçesiyle ömür boyu hapse mahkûm oldu. "Kör lmam" bu cezayı çekiyor. 1972 ydında ABD Başkanhk se- çimlerine, Gerald Ford'un rakipleri ara- sında katılan Amerikan Komünist Par- tisi başkan adayı Abn Maki Amerika'da gördüğü baskılar ve oğlunun Michigan Eyaletinde silahla vunılması nedeniy- le, bugün Kanada'da sığmmacı olarak ya- şıyor. Batılı devletlerin ceza yasalan, kişi- sel hak ve özgürlükleri suıırlayan mad- delerle doludur ve bu maddelerin özel- likle sisteme yönelen siyasal suçlara karşı ödünsüz uygulanması, Batı Hu- kukunun değişmeyen temel işleyişidir. Amerika ve Avrupa ülkelerinde, tele- fon dinleme, habersiz adam izleme, giz- li ajan kullanma, konutlann dinlenme- si polis yetkileri içindedir ve bu tür fa- aliyetlerle elde edilen bilgiler hukuksal kanıttır. Ğ>meğin, Trol-a metodu adı ve- rilen bir uygulamaya göre; kriminal özel- likleri önceden belirlenen iki milyon in- san bilgisayar taramasından geçirilmek- te, bu tarama alüyüz kişiye kadar indi- rildikten sonra da durumlanndan kuş- ku duyulan bu insanlar, potansiyel ör- gütlü suç elemanı olarak izlemeye alı- nabilmektedir. Teknolojinin Batı polisi- ne armağan ettiği bu yöntem, ABD ve Batı Avrupa'nın bütün "dcmokratik" ülkelerinde yasal olarak kullamlmakta- dır. Alman yasalan, gizli izlemelere kar- şı yargı yoluna başvurmayı yasakladı- ğı için, ikisi hâkim beş Alman hukuk- çu, AtHM'ne başvurduğunda hiç bek- lemedikleri bir kararla karşılaştılar. Ka- rar şöyleydi: "Demokratik kurumların korunması açtsmdan zorunlu oian hal- lerde, vatandaşlar aynı polis devletlerin- deoldağu gibigizüct izknebilir. Demok- ratik toptumlar giinümüzde, sofistike bir casosluk ve terörizm tefaUkesi attm- dadır. Dolayısıvla devtet, bu gibi tehiike- lere etkin bir bicimde karşı koyabUmek içingbiiizk^ııevegâzetimyöntemieriuy- gulavabilir." tngiltere'de, üç kişiden çoküyesi olan gizli bir örgütün yapüğı toplanüya ka- tılmanın, kaüldığını söylemenin, top- lantıyı düzenlemenin ya da yardûn et- menin cezası 10 yıl; yasaklanmış faali- yeüerde kullanmaküzerepara ve mal top- lamaya çalışmarun, kabul etmenin ya da vermenin cezası 14 yıl; devlete kar- şı işlenmış suçlar hakkmda bilgi sahibi olduğu halde bu bilgiyi polise bildir- memenin cezası 5 yıl hapıstir. 1998 yı- lında çıkanlan "Knzey Irlanda Suç De- Ifli Yasaa"na göre, ceza davalannda sa- ruk hakkında herhangi bir kanıt olmasa da mahkemenin, sanığın tutum ve dav- ramşlanndan sonuç çıkararak ceza ver- me yetkisi vardır. tngiltere tçişleri Ba- kanı, suç övücü ya da devlet otoritesini zayıflatıcı bulduğu bütün radyo, tele- vizyon ve gazete yayınlanoı on iki ay sü- reyle yasaklama yetkisine sahiptir. 1989 yılında IRA, IRA yanlısı yasal parti Sinn Fein, Republican Sinn Fein Ulster De- fance Assaciation, Insh National Liber- tation Army (INLA) adh örgütlere bu yöntemlerle her türlü yayın yasağı uy- gulanmıştır. Belçıka'da devlete karşı suç işlemiş hü- kümlüler, tek kişilik hücrelerde yatın- lırlar. Bütüneşyalan hergün hücrelerin- den dışanya aluur ve tekrar yerleştiri- lir. Hücre, geceleri sürekli olarak ay- dınlatılır. tngiltere'de bu tür tutuklu ve hükümlüler, cezalannı bitirene kadar her onbeş günde bir başka cezaevine nakledilirler. Fransa Basın Kanunu'na göre, Fransız siyasi sisteminin temellerini sarsmak ve kamu düzenini tahrip etmek amacıyla eleştiride bulunmak yasaktır. Avusturya'da, tapu dairesinden telefon idaresine kadar bütün devlet kuruluş- lannın, sıstem karşıtı olarak gördükleri partilere herhangi bir mahkeme karan olmadan, hizmet vermeme yetkisi var- dır. Almanya'da cezalannı tamamlamış eski hükümlüler, herhangi bir yasadışı eylemde bulunmasalar bile, "tekrar- bmaihtimaM'' nedeniyle tutuklanabilir- ler. Tartışma, politık sistem sorununa gel- diğinde, "insan haklannı'' bu biçıme sokan "demokratik" Batı'nın "akefi" demokratlan; konu, ulusal bağımsızlık direnci henüz tükenmemiş olan Türkiye olduğunda, "kaOksız demokratlar" durumuna gelirler ve kişisel özgürlük- lerin, kendi ülkelerindeki sınıriann da ötesinde, uygulanmasını isterler. Çifte standartlı bu tuturna. "Baü'nın demok- ratik normlannın yakalanmasuu is- temek" adına veririer. Kişisel- toplum- sal özgürlükler sorununu, bir çelişki haline getirerek bunubizim gibi ülkeler- de, toplum aleyhine çözmeye çalışırlar. Amaçlan, demokrasi ya da insan hak- lan falan değil, çıkarlanyla çelişen az- gelişmiş ülkelerin zaten zayıfolan dev- let örgütlenmesini daha da zayıflatmak- tır. Ülkemizde, türbanı insan haklan sayarlar ama Suudı Arabistan'dakafakol kesmeye ses çıkarmazlar. Türkiye, 55 yıldu-, Batı devletlerinin hazırladığı uluslararası anlaşmalann hemen tamamına gözü kapalı imza koy- muştur. Bu anlaşmalan imzalamayı büyük başan gibi gören siyasetçiler bugün, Türkiye Cumhuriyeti yasalanna göre süreci tamamlamış hukuksal bir karan uygulayamaz durumdadırlar. Yeni bir yargı aşamasıymış gibi, AİHM'nin vereceği karann bekleneceği söylen- mektedir. Türk halkı gerçekten uyanık olmalıdır. (l)Cumhuriyet, 26.11.1999 (2) "ABD'nde Lahey'in Çağnsına Karsm tdam" Hürriyet, 16.01.1999 (3) "10 Dakika Can Çekisti", Hür- riyet, 05.05.1999 (4) "Fazilet Partisi-Esas Hakkmda GörüşkT", Vural Savaş, sf.57-58 ARADABtR ÖMER GÜNER Tmbzon Özgün Bip Araştırmacı özgün bir araştıımacı, bir kültür ve sanat ada- mı, yaşamını insanlann aydınlanmasına adayan, gerçek bir aydın: Arslan Pulathaneli. 1996 yılında kaybettiğimiz Arslan Pulathaneli, genç yaşta kitaplara âşık olmuş. Şiir, müzik, folk- lor, eline ne geçerse yayımlanan binlerce ürünü kitaplığına toplamış. Binlerce kişiye mektupiar yazmış, gelen kitaplar için teşekkür yazılan gön- dermiş. Arslan Pulathaneli 1919 yılında Trabzon'da doğ- muş. llk, orta ve liseyi Trabzon'da okumuş. Istan- bul' da Yüksek Ticaret Okulu'ndan mezun olmuş. Askerlik görevini yedek subay olarak, Ankara, Iz- mir ve Sankamtş'ta yapmış. Arslan Pulathaneli, bugün gerçekten büyük bir değertaşıyan kitaplığını oluştururken, biryandan da çeşitli dergi ve gazetelere araştırma ağıriıklı yazılar yazdı. Pek çok radyo ve TV programına ka- tıldı. Evinde yıllar yılı bir uğraşla oluşturduğu kitap- lığı herkese açıktı. Kim, kendisinden bir kitap, der- gi ve gazete istemiş ise, o kişiyi geri çevirmez, is- teğini fotokopi çekerek karşılardı. Bugün, yirmi bin kitaplı bir hazine saytlan Ars- lan Pulathaneli'nin kitaplığında neler yok ki. Bir- kaçını belirtelim. 1916-1919 yılları arasında yayımlanmış "Ede- biyat-ı umumiye" dergisinden 1 lO.sayı. Milli Mec- mua'da Tevfik Fikret, Ziya Gökalp, Mehmet Akif özel bölümleri. Kabataş LJsesi Müdürü Beh- çet Necatigil'den 1953'te "Evler" adlı şiir kitabı. Mevlana üzerine yazılmış 120, Yunus'a ait 40 ki- tap... Kitaplığının Trabzonla ilgili bölümündeTrabzon- lu şairier, yazariar, siyasetçiler ve basın yer almış. Trabzon Halkevi'nin kapatılmasından önce kaç oyun sergilediği, sergilenen oyunlarda kimlerin rol aldığı, hangi tarihlerde oynandığı, fotoğraflan ile biriikte Arslan Pulathaneli'nin kitaplığında rnevcut... Trabzon Gazeteciler Cemiyeti, 1992-1996 yıl- lan arasında düzenlediği Traözon'un Yetiştirdi- ği Değeriere Saygı" etkinlikjerinde aranan kaynak, Arslan Pulathaneli'nin kitaplığından sağlanmıştı. Ölümünden bir yıl önce, Trabzon Gazeteciler Ce- miyeti'nin kuruluş yıldönümünde, "Cumhuriyet Döneminde Trabzon'da Basın" konulu sergiyi, bizzat kendisi düzenlemişti. Yaklaşık 20 bin ciltlik kitaplığı ile ülke çapında ün yapan Arslan Pulathaneli, Trabzon Gazeteci- ler Cemiyeti'nin "şeref üyesi" idi. Arslan Pulatha- neli, her 10 Kasım'da, 11 Kasım 1938 günü ya- yımlanan gazetelerden oluşan bir sergi açardı. Seymin Pulathaneli her 10 Kasım'da bu sergiyi kendisi açmaktadır. Deprem ve Tutumumuz Prof.Dr. Kemal ONEN 'Söz ola kese savaşı Söz ola bitire başı Söz ola ağulu aşı Yağ bal ede, bir söz' • • ..'•'•"•.' YUNUSEMRE -\ 1 Ağustos 1999'dan beri yaşadığımız çok bo- I yutlu deprem felaketı karşısında insanlanmı- JL. zınkültürel ve duygusal durumlanna göre de- gişik şekil ve yoğunlukta tepkiler göstermesi, bek- lenenbirhusustur. Yakınlanıu yinrmiş, evi barkı yı- kılmış, maddı ve moral yönlerden darbe almış ki- şilerin, gruplann ve de toplumun derece derece ol- mak üzere hırs, kızgınlık ve hattâ nefretlenni anla- mak zor değildir. Tann bu tür acılan göstermesin. Ancak olabüdiğince nesnel (objeküf) olması ge- reken ya da beklenen kişiler, kurumlar ve de özel- lüde medyada gözlenen ve toplumu moral strese, panığe, güçsüzlüğe itenbazen abarnlı duygusal ha- ber, yorum ve yaklaşımlann da sakıncalan açıkrır. Elbette; bu felâket karşısında, beceri yetersızlık- len, noksanlıklar, yanlışlıklar ve "özeDUde organi- zasyonyeterazSği'' ile sakat"yöoetimi'" ekştirmek ve vyarmak bir görevdir. Bu yetersizlik ve eksik- likler, sadece bugünün ve bugünkü yönetımın so- runu da olmayıp. vribnkr devletin, yerd yönetim- lerin, knnunlann ve de toplumnn >-apBmda sürûp gelenbozuhnave yodaşmanmbaşbozuktakve kıı- ratoAgm bir sooucudur. Sorumlu ve de yetkilı dediklerimizin. halâ "hare- ı- âlem" konuşma ve bey^anlannı tsitmek; bu facı- ayı yaşamakta bulunan ınsanlanmızı rahatlatmı- yor ve hattâ kızdınyor. Elbette; ne sosyal ne insa- ni ve ne de "medikal-düşünsel' n yaklaşım ve esas- Sevgili variığımız HASAN HÜSEYİN ERİ yitiıişimizin 3. yılında yüreğimizdeki taptaze acısı ve özlemle anıyoruz. Ailesi adına ALİER OSMANLIDA YAŞAM TARZI SERDAR GULGUN OSMANLIDA YEMEK VE MUTFAK KULTURU www.ntv.com.tr BUAKŞAM 21:05 larla bağdaşünlması olası bulunmayan ve eğer ger- çekse. özverili gönüllü kuruluşlarm medikal-teknik işbırliğini dışlayan, emotiv beyanlarla dış yardım girişimlerini gereksiz ve "bizeuyumsuz"?! gibi ni- teleyen bılgısızce söylemleri ve benzerlerini "teş- hir vetenkjt" etmek de kaçınılmaz birhusustur. Ama, her musibeti sadece devietin kurumlanna, beyân- lanna, yönetimın yaklaşım ve çabalannm yetersiz- liğine indırgemek, hattâ bence makul ve normal ba- zı yaklaşım ve uyanlan, ömeğin çok zor fakat bi- lınçli ve ahlâkı bir davranış sergileyerek, olası bir yeni deprem uyansı yapan bilimcilen karalamak, ökjüsüzce kötülemek savunulamaz. Aslında, her kurum ve hepimiz farklı şekillerde sorumluyuz, il- gisiz- ciddiyetsiz ve çıkarcı yaklaşım ve tutumla- ranızla. Bölgede sanayi tesislennın kurulması ha- talı ise Devlet \t yerd yönetimler kadar kuranlar da sorumlu değil mi? Reyting ıçın ekranlannda; yazma alışkanlık ve zorunluluğu ile gazetelerin de gösteri üretmeyi, ahkâm kesmeyı adeta haklan sanan ve sorumluluk bilinci ile dop- dolu olması gerekirken so- rumsuz ve de sorunsuzca, "ucuzdüşûnüriük" hevesle- ri de bıktınyor, insanımızı. Bu bazı medya oyunculan- mn hangısı: objektıfbir şekil- de ve benzer maddı- fizık ve sosyal-ekonomik koşullar ıçindeki bir ülkede, toplum- da bu boyutlardakı bir dep- remde yapılanlarve yapüama- yanlann analizine ve karşı- laştınlmasına davalı olarak konuşurlarya da yazarlar aca- ba?Vedehek.halâdinsdfa- natizm,dogmatiksaplanüve yommiardan yeterince ann- mamış bir toplumu, sürekli olarak duygusal tahrikler ve edebiyatb! (laflar ile) karga- şaj» itip. ona çağdışı yön ver- meye yeheoen ve bu yoBa yi- neçıkârpeşinedüşenldşi, ku- rum ve bir bsnn medyanm >-apnklan iseQkeOik>«iınida avıp ve hattâ abJaldİiğinden şüpheediecekbir sömürgen- Bktir. Bu haH ie ülkeşe. top- hıma \e de dine yönenk bi- linçsiz bir hiv-anetrir. On bin- lerce yıldır dunyanın pek çok yerinde, yine on binlerce sa- yıda oluşan ve süren bu do- ğ^obyvebilimiııöğrettikle- ri göz ardı ediip, son depre- mi imam-hatip okullan, Ku- ran Kurslan, türban gibi ko- nularla ilişkılendirmeye kal- kıp, bir ilahi ceza imiş gibi gösteren savlar ise, ancak gûncel hurafeler üretmek ve fanatizme davettir. Aslında tüm bu gırişımler Türk dev- rimi ve çağdaşlaşmasına ve onun önderi Atatürk'e karşı mevcut, habis ve ınsafsız zih- niyetin çabalan ve belirtile- ridir. Din tüccarlan bilraeli- dir ki, bu tür girişim ve çaba- lardüşünmeyi öğütleyen, "ah- lâkı tamamlamak için gön- derOdiğini'' belırten, lslamın Peygambenne de ters duşer. Dahaçokgerçekçi,çözüm- sd ohnavı, daha çok nesnel konnşmayı, yazmayı, öğüöe- meyi,dahayoğunveyaygpn br $ekade,düşünseliğinezamuı öğreneceğiz? PENCERE Çankaya Sorunu?.. "Çankaya Sorunu" başlığı altında medyada bir sürü yazı çıkıyor. Defnek ki Çankaya da sorun olmuş; sanki az so- runumuz varmış gibi... Enerji sorunu.. Terör sorunu.. Apo sorunu.. Ege sorunu.. -- >. Kıbns sorunu.. Borç sorunu.. - i s Bankalar sorunu.. Enflasyon sorunu.. Yargı sorunu.. Türban sorunu.. Irtica sorunu.. Uzatmaya gerekyok, nereye baksan sorun; dağ taş sorun kesilmiş... Sorunsuz bir tek konuya rastJamak olanaksız, istediğin kadar uzatabilirsin: Trafik sorunu.. Deprem sorunu.. :. Cezaevi sorunu.. . > - tf Af sorunu.. * lyi de zamanı geldiğinde yeni cumhurbaşkanı seçmek neden sorun oluyor?.. Dtşardan Türkiye'ye bakan birine "Çankaya So- runu"nu nasıl anlatacağız?.. Medyadaki dostlann Çankaya sorununa ilişkin yazılannı okuyoaım; daha konuyu anlayabilmiş değilim; eksik olmasınlar, bu konuda uzman ar- kadaşlanmız var; ama, tümü de yorumlanna san- ki böyle bir sorun varmış da çözülmesi gerekiyor- muş gibi başlıyoriar. Neden?.. Mayıs ayında Türkiye'de yeni cumhurbaşkanı seçilecek değil mi?.. Tamam da sorun nedir?.. Anayasa cumhunbaşkanıntn nasıl seçileceğini ya- zıyor; milletvekilleri toplanır "usulüne uygun" ola- rak seçimi gerçekJeştiriıier... Kim bu işi engelliyor?.. Askermi?.. Yok canım!.. Medyada yazılıyor, çiziliyor, Süleyman Bey'in görev süresinin uzatılması üzerine yorumlaryapı- Iryor, ama niçin?.. Ecevit diyesrymiş ki: ' . < • • • • "- Görev sûresi uzatılsın!.." Nasıl?.. Partitertoplanacaklar, anayasayı buamaçlade- ğiştirecekleıi.. • Haydi bakalım, çık işin içinden!.. Partiler anayasayı bu yolda değiştirmek için bir- leşiyorlar da bir aday üzerinde neden birieşemi- yoriar?.. - Ikisinden hangisi daha zor?.. Yeni cumhurbaşkanını seçeceğine anayasayı değiştiren parlamento dünyanın neresinde görtil- müş?.. • Ancak bir dostum dedi ki: ' - Bırakalım Süleyman Bey Çankâya'daÖf'yV di yıl daha kalsın, vallahi yerine öyle biri gelir ki Sü- leyman Bey'i değiştirip değiştireceğimize bin piş- man oluruz!.. SÖKE SULH HUKUK MAHKEMESİ SATIŞ MEMURLUĞU'NDAN 1999/3 Satış Söke Sulh Hukuk Mahkemesı'ıun 27.10.1998 gûn, 1998/271 Esas, 1998/847 Karar sayıh ılamı ile ortaklıgm gidenlmesi yotuyla satışına karar verileo gayrimenkuUe- nn tapu kaydı, cinsi, evsafı ve kıymetleri: 1 - Tapu Kaydı: Söke, Bağarası, Köyiçi Mevkii, Tapuda; cilt: 30, sh: 286'da kayıtlı 2866 parsel sayıh, 775 m2 müctarlı arsa cinsi. Taşuunazın önemli özellıklen Tapuda arsa vasftn- da olmasına ragmen üzennde 2 adet ev olup, evin biri tek katlı, tavanı ahşap, çatısı ahşap, çatı örtüsü raarsilya kire- nut, elektrik ve suyu mevcut 92 m2, yine aynı arsa ûzerin- de önü açık 31 nû. kaydırma yapı mevcuttur. Muhammen Bedeü: 6.67S.0O0.0O0.- TL.'dır. 2- Tapu Kaydı: Söke, Bağarası, Kemalpaşa mevkii, ta- puda cilt: 32, sahife: 3O67'de kayıtlı 3065 parsel sayıh 470 m2 nüktarlı avlulu iki ev. Taşınmazın önemli özellık- len: Yapılar betonarme kargiı (yığma) evvn bin 2 katlı 240 m2 inşaat alanı olup dığen tek katlı 72 m2'dir. Mu- hammen Bedeli: 6.250.000.000.- TL.'du-. 3- Tapu Kaydı: Söke, Karaatlı, Karyağdı mevkii, tapuda cilt: 2, sh: 107'de kayıtlı 108 parsel sayıh 27625 m2 miktarh tarla vasıflı. Taşınmazın önemli özellıklen: 1. sınıf tanm arazisi olup, alt yapısı (sulama kanallan) mevcuttur. Karaatlı köyü yer- leşik alanı bıüşığidır Taşuımaz üzerinde du\ arlan binket yapı olan, tahnunı 300 m2 alanlı dam ve ahırlar mevcut- tur. Muhammen Bedeli: 22.368.750.000.- TL.'du. Sanşa konu taşınmazlar yukanda yazılı muhammen bedeller üzerinden sanşa çıkanlnuştu-. Satış Şartlan: 1) Taşınmazlaruı l.saüşı 14.01.2000Cu- ma günü olup; 2866 parsel sayıh gavnmenkul: Saat 10.00 ile 10.15 arasında. 3065 parsel sayıh gayrimenkul. Saat 10.30 ile 10.45 arasında, 108 parsel sayıh gayrimenkul: Saat 11.00 ile 11.15 arasında, Söke Sulh Hukuk Mahke- mesı Kalemi'nde açık arttırma yolu ile yapüacaktır. Bu arttırmada tahmın edilen kıymetiıı %75'inı ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacaklan mecmuunu ve satış masrafla- nnı geçmesi şaruyla en çok arttırana ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla 24.01.2000 Pazartesi günü aynı yerde ve aynı saatlerde ıkinci arttumaya çıkanlacaktır. lkınci art- tırmada ise rüçhanlı alacaklılar varsa alacaklan mecmu- unu ve tahmın edilen kjymetm %40'ını ve satış masrafla- nnı geçmesi şartıyla en çok arttırana ıhale olunur 2- Artürmaya iştirak edeceklerin, tahmın edilen layme- tin yüzde 20'si nispeunde pey akçesi veya bu miktar ka- dar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri la- zımdır. Satış peşin para ıledir, alıcı istediğinde 20 günü geçmemek üzere mehil verilebılır. Resmı ihale pulu, tapu alıın harcı ve masraflan. gayrimenkulün teslim masrafı, KDV ahcıya aittir. Tapu satım harcı, taşınmazın ayrundan doğan bırikmiş vergiler ile dellaliye resmi satış bedelin- den ödenir. 3- tpotek sahibi alaeaklılarla dığer ılgılilenn (irtifak hakkı sahipleri de dahıl) bu gayrimenkul üzerin- dekı haklannı. hususiyle faız ve masrafa daır olan ıddiala- nnı dayanağı belgeleri Ue on beş gün içinde dairemize bil- dırmelen lazımdır. Aksı takdırde haklan tapu sicıli ile sa- bit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktu 4- thale- ye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ıhalenın tlK 133. maddesı geregınce feshıne sebep olan tüm alıcılar ve kefillen, teklif ettıkJen bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve dığer zararlardan ve aynca te- merrüt faizinden müteselsılen mesul olacaklardır. Ihale farkı ve temerriit faızı aynca hükme hacet kalmaksızm da- iremizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır 5- Şarmame, ılan tarihinden itıba- ren herkesın görebibnesı için daırede açık olup masrafı verikliği takdirde isteyen alıcıya bir ömegı göndenlebılır. 6- Satışa iştirak edenlerin şannameyı görmüş ve münde- recatını kabul etmiş sayılacaklan, başkaca bılgı almak is- teyenlerin 1999/3 Satış sayıh dosya numarasıyla satış me- murlugumuza başvurmalan ilan olunur. 19.11.1999. Basın: 62210
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle