26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 ARALJK 1999 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR [email protected] 15 _Gündemdeki öykü, gerek nicelik gerek nitelik bakımından öteki türlere baskın çıktı Geleceğe dönük aühm \ılı A, SEMİHGÜMÜŞ Öykücülüğümüzün 1999 yılını da ge- leceğe dönük atılım yıllanndan biri ola- rak değerlendırdıgını pekâlâ söyleyebi- linz. Özellikle 1980'lerden sonra ıçme çe- kildığı durgunluk yıllannı, hem de uzun yıllar süren suskunluk ve gen çekilme dö- nemı olarak yaşayan öykücülüğümüz, neden sonra beklenmedik bır uyanışla edebiyat ortamımıza egemen olacak dü- zeye geldı. 1990'ların ıkincı yansında gündemin ük sırasını tuttu öykü. tlkın, "Adam Öykn"nün gördüğü sı- radışı ilgi öyküye ıvmesinı verdi. Biryan- dan eskı kuşaklardan usta öykücülerimiz öyküye dönerken, öte yandan sayılan şa- irleri kıskandıracak çokluktakı genç öy- kü yazarlan öyküyü yazmazlarsa olma- yacak kertede almaya başladılar. Şurder- gilen yaşam alanı bulamadıklan ıçın ka- panmak zorunda kalırken, öykü dergile- ri bırkaçını bır arada yaşatacak venmde bir ortam bulmuş oldular. Çok sayıda şa- ir öyküyü de ikinci tür olarak seçtı. Son yıllarda en çok öykü konuşuluyor. Öykü- nün sonınlan dergılerde, toplantılarda değerlendırilıyor: bırkaç öykücünün gı- nşimiyle başlatılan ve her yıl yınelenen Ankara Öykü Günleri'nde, bınlerce ka- tılımcı önünde, on gün boyunca öykü tar- tışıhyor. Geçen yütn bir dökümünü yaptığımız- da da öykünün gerek nicelik, gerek nite- lik bakımından öteki türlere baskın çık- tığını öne sürebilıriz. Ankara Öykü Gün- leri 1999'da da binlerce öyküseverın et- kin kaühmıyla ve öykünün bugüne dek ele alınmamış sorunlannın ırdelenme- siyle geçtı. Öykünün son yıllardakı can- hnğını pekiştiren Ankara Öykü Günle- n'nin gelecek yıllarda da sürmesı bütün olarak edebıyatımıza önemlı katkılarda bulunacaktır. En verimli Cemil Kavukçu 1999, edebiyatımızda öykünün aölım- lannı sürdürdüğü bıryıl oldu. Son beş yıl- dan bu yana, kendınden sanınm beklen- meyen bır nicelik ve yogunJukla gelişi- yor ve değışıyoröykü. Geçen kuşaklann usta yazarlan yayımlâdifclan yenı kitap- larla kendi verimlerini sürdürürken, ya- yıncılann cesaretii tutumuyla genç yazar- lar da daha kolay gün ışığına çıkıyorlar... BflgeKarasu'nun Lağımlaranasıya da Bewghı kıtabı. FüsunAkath'nın Bilge Ka- rasu'nun ölümünden sonra yayıma hazır- Jadığı kitaplann sonuncusu. Lağımlara- nası ya da Beyoğlu'nda, Beyoğlu üstüne dört uzunca metin ıle beş ayn anlao var. Bunlar birer roman parçası, anlatı ya da metin olarak da okunabiiir. Ben öykü bağlamında alıyor. öyle okuyorum. Bıl- ge Karasu okurlan ıçin elbette bulunmaz metınler bunlar. tkıncı bölümdekı "Kınn- salda Bir Köpek" öyküsününse, bende özel bir yer aldığıru söyleyebılinm. Tahsin YüceTin Komşular kıtabı, ge- Ltılımlarını bu yıl da sürdüren öykü, son beş yıldan bu yana, kendinden ~^" sanınm beklenmedik bir nicelik ve yoğunlukta gelişiyor ve değişiyor. Geçen kuşaklann usta yazarlan yayımladıklan yeni kitaplarla kendi verimlerini sürdürürken, yayıncılann cesaretii tutumlanyla genç yazarlar da daha kolay gün ışığına çıkıyorlar. l)Hakan Şenocak, 2) Tahsin YüceL 3) Peride Celal, 4) Ferit Edgü, 5) Fünızan, 6) Cemil Kavukçu, 7) Bflge Karasu. çen yılın öne çıkan kitaplan arasında yer aldı. Tahsin Yücel'ın bilınen kurmaca özellıklerinı bır arada banndınyor Kom- şular. Yazannın olgunluk döneminin ürü- nü olarak da alınabilecek olan Komşu- lar, Tahsin Yücel'in kendine özgü ironi- sınin toplumsal sorunlarla iç içe geçtiğın- de ne denli etkıleyıcı olduğunu gösten- yor. Ferit Edgü'nün her kıtabında ulaştığı düzeyın son ürünü tşteDeniz, Maria. Kı- taptakı beş öykü. Fent Edgü'nün bılinen öykü anlayışının, yazınsal dil içindekı cevhere ulaşma çabasının süreği. Öteki otuz parça kısa kısa, çok kısa -minımal- öyküler. Öykünün nasıl yazılacağını, ya- zınsal dılın anlamını öğrenmek isteyen genç okurlar ya da öykü yazarlan ıçuı Fe- rit Edgü ılk akla gelecek adlardan. Füruzan öncekı son kitabı Geceain Öteki Yüzünden tam on yedı yıl sonra Sevda Dolu Bir Yaz'ı yayımladı. Füru- zan'ın öykü dünyasını yansıtan öyküler. Geçmışte yaşananlann, aynı geçmişe du- yulan özlemın kendılığinden yarattığı duyarlığın ürünü üç uzun anlatı var Sev- da Dolu Bır Yaz'da. PerideCdaJ ın MetahatHanun'ınDü- zenli Yaşanu, Muzaffer Buyrukçu'nun Dumanı Tüten Çay Gibi ıle Burhan Gü- nei'ın Çiçekler koranağkOzgenErgin'ın Galatah Angelos adlı kitaplan, yazarla- nnın bilınen öykü anlayışlan içınde, ede- biyatın geleneksel değerlerini koruyan, insan ilişkileri üstüne duyariıkla, yakın gözlemcilüde yazümış öykü kitaplan. Yeni kuşaklann verimi son yıllarda da- ha çok ilgı çekiyor. Hem sayıca belırgin bir artış var genç yazarlarda, hem de öy- kücülüğümüzün eskı aJün yıllannı anım- satan nitelıksel bir yükseliş. Genç yazar- lann öykücülüğümüzün geçmışmdekı eğilimlerle ilişkileri, kendilenne özgü öykü anlayışlan, yaptıldan katkılar, ıle- nye dönük gızılgüçleri edebiyatımızın gündeminde yer alıyor. Cemfl Kavukço sözgelımi, son yıllar- da en dıkkate değer öykücü olarak öne çıkıyor. Üstelik en venmlı yazarlardan. Geçen yıl yayımlanan DörtDırvarBeş Pen- cere kıtabı da öykü serüvenınde yenı bır aşamayı belirtiyor. Bu kıtabı geçen yılın en ıyı öykü kıtabı olarak gördüğümü be- lirtmekten kaçmamayacağım. Hakan Şenocak aşama yapn Muratban Mungan'ın "Alke Harika- lar Diyannda". "Aynah Pastane", *Ge- ce EDMsesi" adlı üç uzun anlatısının yer aldığı Üç Aynalı Kırk Oda, yazannın öy- kü ile anlatı ya da öteki kurmaca türleri arasındaki sınırlan kaldırdığını gösten- yor. Üç Aynalı Kırk Oda'nın, Murathan Mungan'ın anlatının sorunlan üstüne çö- zümlemelerinın ürünü olduğu da söyle- nebilir. Tank Günerserın Bedeolere Inanır mısuuz? kıtabındakı kısa kısa metınleri yazının ve yaşamın içınden süzülmüş tat- lardan postmodern biçımlere uzanan me- tinler. Faruk Ulay, Amber'de, farklı dünyalar- dan ve o dünyalann kişilennden getırdı- ği öykülerinin ustalıkla örühnüş örnek- lerini veriyor. SemraAktunc'un Başkalannın Fotoğ- rafi kıtabı, geç yayımlamaya başlaması- na karşın. ardında düşünülmüş, süzül- müş bir birikim olduğunu gösteren bır ılk kitap. Hakan Şenocak'ın Naj adlı yeni kita- bı, uzun bır bekleyiş döneminin ürünü. Naj'daki öykü dünyası, coşkuyla ve et- kileyici bir ritmle akan öykü dili, masal- sı anlarımı, özgün kurgulan ıle Hakan Şenocak'ın da kendısınde bır aşama yap- tığmı saptayabılınz. FanıkDuman, ılk kıtabı SeskrdeBaş- ka Sesler adlı kıtabındakı öykülerinden enikonu aynlan yem öykülennın yer al- dığı AvDönüşleri nı yayımladı geçen yıl. Yeni bir öykü dılı, biçımi ve dil bıçemiy- le kuruhnuş şaşırtıcı öyküler var Av Dö- nüşlen'nde. Reha Mağden'ın Yazgüarm Tableti. bızdekı polısıye edebıyatın yazınsal ya- zıyla en çok ıçlı dışlı olan bir türünün ürü- nü. Edebiyat kamuoyunun ilgı odağında bulunmayan Reha Magden'm venmı ne yazık kı süreklı değıl. En genç yazarlardan MuratGülsoy'un Oysa Herkes Keodisiyie Meşgul adlı kı- tabındakı metınlerinin öykü olup ohna- dığı tartışılabilır. Dili, kûrgusu, aniatını biçımi, konulan, sorunlan farklı, ustalık- la yazılmış metinlerbunlar. Bundan son- ra neleri, nasıl yazacağını merak ettiren bır yazar Murat Gülsoy. Belki kendi öznellığim ve önceden ya- pılmış seçunlenm dogrultusunda kurdu- ğum öykü dünyamla daha sıcak ılışkıler kuran öykûleri ve öykücüleri seçmiş ol- duğumu belirtmek zonındayım. Sonun- da, yıl sonlanndayapılan toplu değerlen- dırmelerin taşıyacağı öznellikten kaçın- mak olanaksız. Bu arada bazılanyla ya- kınlık kuramadığuTi, bazılannı şimdilik okuyamadığım, bazılannı okumayı seç- tığım, belkı bazılaruıı da hıç okuyama- yacağım bır dizı kitap daha yayımlandı. Zengin bir biçim, dil, konu Attilâ tlhan'ın Yengecm Kıskacı: Ah- met Cemal'uı Dokunmak: Kirkor Cey- han'ın Atuu Nalladı Felek Düştü Peşımı- ze; JakSancak'ın Hayatm Bu Yakası, Ah- met Ümit'uı Agathanın .Anahtan. Sev- gj Özel'uı Bır Bulut Ayağıma Dolandı; Ulviye Alpay'ın Mavı Bu" Merhaba; Fat- ma Murat'ın Korkuyor Aşk, Nilüfer Ap- kahn'uı Bıçak Sırtı; Ayda Erbal'ıfl 9B»'" Kullanma Tarihı Geçmiş Aşklar, Asu- man Ercan'ın Dolunay Yansırnalan: Mu- zaffer tzgü'nün Herkese Bir Yastık; Pî- raye Şengel'ın Masumıyetı Özlemıştim; Karüı Karakaşta'nın Başka Dıllerin Şar- kısı, İnci Gürbûzatik'in Iki Çırpı Kiraz Kız; HüsnüA. Göksd'in Gümüş Kemer- li Kız; Mustafa Kutiu'nun Hüzün ve Te- sadüf; Hfiseyüı Akyüz'ün Bütün Düşle- nm Akşamı; Nilûfer Güngörmüş'ün Bü- yük A kitaplan, öykü dünyamızın ne den- lı zengm btr bıçım, dil, konu uzamı ıçin- de devındiğini gösteriyor. Bu toplamı edebiyatımızın öteki alanlanyla karşı- laştinnca, son yıllarda öykünün niçin bu denlı sıcak bır ılgiyle izlendığini anlamak da kolaylaşıyor. Yaşar Miraç'ın 'Lazcaz' ve 'Deli Dumrul-San Yıldız'ı yayımlandı Caz ritıııiiMİe Türk siîri Kûltür Servisi - Yaşamını Almanya'da sürdüren şaır Yaşar Miraç'ın 'Lazcaz* ve 'DeB Dumrul-San Yüdız' adlı iki yeni ki- tabı yayımlandı. Uzun bır süreden sonra Türkiye'de ilk kez kitap yayımlayan şair- le şiirleri ve yem kitaplan üzerine konuş- tuk -'Lazcaz' Idtabnuzdabeceyitemelalan bir tarz kuDanmışsuuz. Bundan bahseder misiniz? YAŞAR MİRAÇ - Karadeniz konuş- masının ve ezgilerinin Amerika'daki caz müziğiyle bır bağlantısı olduğunu dûşü- nürdüm eskiden beri. Bizdeki tekrarve vur- gular cazm bazı özelliklerine tekabül edi- yor. Bu benzerliğe Karadeniz şh'esini ek- leyince kafamda caz ritmınde Türk şiin gıbi bır şey oluştu. - 'Lazcaz 'da yer alan şiirlerinizde pott- tikadan aşka, Karadeniz kızlanna kadar birçok tema>iiştemişsüıiz. Bu kadar çeşit- li konuyu bir araya getirmenizin amacı neydi? MİRAÇ - Burada öz olan benim bakış açım. Şür okurlan, araşürmacılar, eleştır- menler nasıl karşılayacak bilmiyonım ama bana özgü bir şey ortaya koyduğu- mu düşünüyorum. Lazcaz'dakl şiirlerin bütününe baktığınız zaman ya ezgısiyle ya dilıyle ya konusuyla yine Karadeniz'i ele alan, oradan konulardandır. Biçim ola- rak da kendıme özgü denemelerim var orada. KûMrd birildmi şiirine yanayor -Ddi Dumrul-San Yddız adh khabnuz- da da bir çeşitfuîk söz konusu. Osmanh Im- paratorluğu dönemi, Atarürk, Orta Asya, Şamanizm,yurtseveriik gibibirçok konu- yu işteyen siirieriniz var bu tdtapta. MİRAÇ - Elbette, benim kültürel biri- kimimin şiinme yansunası lazım. Ben bir şeyi nasıl düşünüyorsam, şiirim ondan ayn olamaz. Türiaye'nin -bunu imüyaz an- Iamında söylemiyorum- doğal tarihsel özellıklennden dolayı özgün bır yapısı alduğuna ınanıyorum. Bu özgünlüğün hakkuu vermek lazım. Onun için de kül- türel konularda tezlerimız olması lazun. - Bu kitapta Tütiaye ve TürkJerfc ilgili konularm dışında düm ada yaşanan olay- lara da tepkiler. göndermeler var. MİRAÇ -Dünyadakı olaylara karşı her zaman tepkili oldum. Çeşitli yerlerinde- ki haksızlıklarla ilgili şiirler yazdrm. Şu andaJa olaylara da tepki duyuyorum. Şa- ir olarak bir şeyi duyuyorsak yazmalıyız. Tabıi bir şair her şey için yazar diye de bir şey yok. -Türidye,>'urtseverlik, Tflrk halknla ffl- gili siirieriniz de yoğunlukta... MİRAÇ -Eskiden beri yurtseveriik ko- nusunu savunuyorum. Hk kez 1978 yılın- da yurtla ilgili bir şür yayımlamıştım. O zaman şairler daha çok başka konularla ılgileniyorken ben yurt konusunu yeni bır olaylara karşı her zaman tepkili oldum. Çeşitli yerlerindeki haksızlıklarla ilgili şiirler yazdım. Şuandaki olaylara da tepki duyuyorum. Şair olarak bir şeyi duyuyorsak yazmalıyız. Tabii bir şair her şey için yazar diye de bir şey yok.' biçimde işlemiştim. Gerçek anlamda bır sosyalist de toplumcu da yurtseverdir za- ten. Bız sosyalizm diyorsak bunu Türki- ye, insanlanmız için ıyı oldugu için söy- iüyoruz. Bazı değerler belli eğilimleri olan insanlarm malı değildir. Bunlar ger- çekte Türkiye'yı seven, kendini bu halk- tan hisseden insanlann ortak değerleri- dir. Bu yüzden bunlann yazılması gere- kir. -Çıkardığuuz son iki kitap Türk edebi- yat dünyasma bir döniiş mfi? MİRAÇ- Şiir yazdım ama uzaktaydun ve yollamadım. Bu, edebiyat dünyasından uzak kaldığımı göstermez hiçbır zaman. Almanya'da bir kitap yayımladım. Fakat dergilerepekşiirgöndermedım. Şair ola- rak kendüne göre huylanm var. Bunlan kapns gibi görmemek lazım. 2000'de Galeri Nev'den 15. yüdönümü sergileri Kültür ServBİ - Galeri Nev 1999-2000 sezonunu hem ken- di bırikimini hem de Türkiye'de çağdaş sanatın 50 yıllık biriki- minı belgeleyen karma sergıler- le sürdürüyor. Galeri Nev Anka- ra'nın 2000 yılı ilk sergisı 7 Ocak'ta açılacak. Beden /ego /, gövde / züun, nesne /özne başlı- ğını taşıyan sergıde, Abidin Di- no, Hakkı Anh, İnci E\iner, Ja- ie Erzen. Fatma Tülin Öztürk, Mithat Şen, Koray Ariş. Azade Köker, Paul McMilkn ve Ani Çeük Arwyan'ın yapıtlan yer alacak. Galeri Nev Istanbul'da 7 Ocak'ta açılacak olan nazar/ik- tidar, estetik / şiddet,forum/tû- j'erarşibaşlıkh senîide ıse Yük- sel Arsian. Erdağ Aksd, Nazif Topcuoğlu, HûseyinB.Alptekin, HaleTengerve BülentŞangar' ın yapıtlan ızleyıciye sunulacak. ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Teşekkürler, Semiha Berksoy... , Sevgili Semiha Berksoy, ' Bu, yann son bulacak olan yüzyılımızda kale- me aldığım son yazı. Ve ben, bu yüzyılı size te- şekkür ederek noktalamayı, böyle bir fırsatı bul- muş olmayı, birzamanlarbu cumhuriyetin kuru- cusunun, Mustafa Kemal adlı o mucizenin düş- lediği ülke ve kendim adına büyük bir onur sayı- yorum. Dikkat ettiyseniz, "düşlediği" dedim; çünkü siz, ilerleyen yaşınıza karşın o hiç yitirmediğiniz, eşi az bulunurbir sanattutkunluğundan kaynak- lanmagenç bilincinizle, 1923-1938 arasında, yal- nızca on beş yıl gibi kısacık bir sürede tam ola- rak gerçekleşmenin neredeyse eşiğine gelen o düşün, daha sonra çok geniş ölçüde gerçekle- şemeden kaldığını sanınm pek çok insandan da- ha iyi bilmektesiniz. Biliyorsunuz, çünkü sizin neredeyse bir asn bulan yaşamınız da tümüyle o düşe adanmıştı. Aradan geçen onca yıl boyunca sözünü etti- ğim düşün silikleştirilmesı, bulandınlması, yozlaş- tırılması, kimi zaman da unutturulması için bu ül- kede her şey yapıldı. Ama siz, sevgili Semiha Berksoy, siz bütün yaşamınızı bunlan reddetme- ye adadınız. Vefasızlıklarla dolu bir ortamda ya- pılması en güç olanı başararak, dört duvarınızın arasında kendi sanat ortamınızı kurdunuz. Dü- şüncelerin ve zevklerin giderek pespayeleştiği bir iklimde siz, hep sanatın evreninde kalmayı, ba- yağılığa hiç ödün vermemeyi yeğlediniz. Sade- ce Türkiye'nin ilk opera sanatçısı olmanın onu- ruyla yetinmeyip, yılların akışı içerisinde yaşamı- nızın bütününü bir üsluba dönüştürdünüz. Öy- le ki örneğin sırf yaptığınız resimleri görmek için mekânınıza girenler, sizinle tanıştıktan sonra ço- ğu kez resimlerinizde özel bir üslup aramanın boşuna olacağına inandılar. Çünkü siz, sanatın ta kendisiydiniz; üslup ise yaşamınızın yansıma- sıydı, o kadar... Şu anda odanızın sergilenmekte olduğu dün- yaca ünlü müzenin, Bonn'daki Kunstmuse- um'un müdürü Dieter Ronte, sizin için yazdığı yazının bir yerindeşöylediyor "Semiha Berisoy'un yarattığı, sanatçı ile eser arasında hiçbir aynm tanımayan bir bütüncül sanat esehdir(Gesamt- kunstwerk). Bütüncülsanat eserikavramı bugün yine birrol oynayacaksa eğer, o zaman Semiha Berksoy bu sanat görüşünün dahi bir temsilci- sidir... Berksoy, resmigönjşleri, gelenek vealış- kanlıklan sormuyor... Onunyaptığıher şey, birey- selbir mitolojioluşturma anlamında kendiniara- yışla eşanlamlı..." Sevgili Semiha Berksoy, bu ülkenin kalemle- rinden sizin için böyle yazılar çıkmadı. Ama siz buna karşın ve ilerlemiş yaşınızla, dış dünyada bir Türk sanatçısı olarak ülkenizi onurlandırmak- tan vazgeçmediniz. Geçen yıl Robert Wilson'ın Tne Days Before" adlı sahne eserinde VVagner -'aryaları okudunuz. Amerika Birleşik Devletle- ri'nde ve Avrupa ülkelerinde sahneye çıktınız. Al- manya'dadavetli olarak resim sergileri açtnız. Bit- mekte olan bu yıl aynı eserle Ispanya'ya ve Por- tekiz'e gittiniz. Şimdi de evinizdeki "odanız", ya- ni kutsal sanat mekanınız, Bonn'da sergilenmek- te; bu oda daha sonra, yine sergilenmek üzere, vlyana'ya gidecek... Içine adım atabilmiş ender "seçilmişlerden" biri olarak, o odayı yazabilmeyi çok isterdim. Ama ne yazık ki yazının gücü bazen "ancakya- şanabilir olan" karşısında sınırlanıyor! Öte yan- dan şu sorunun ezikliğini de içimden atamıyorum: Sizi neden Robert VVilson yerine biz sahneleri- mizedavetetmedik? Resimlerinizi ilk sergileyen- ler, neden biz olamadık? Odanızı neden kendi insanlanmıza açamadık? Evet, size binlerce teşekkürler, Semiha Berk- soy! Ama bu kez kendim için. Çünkü sizi tanıdı- ğım günden bu yana kendimi ne zaman yorgun hissetsem, doksan yılı geride bırakmış o genç yü- zünüzü düşlemek ya da görmek, gücümü taze- lemek için yeterli oluyor. Sizinle aynı çağı paylaşmış olmaktan gurur du- yuyorum! Fax: ahmetcemal<@ superonline.com [email protected] Fransız aktör Pierre Oementi yaşamını yîtiPdî • PARİS (AFP) - Fransız aktör Pierre Clementi, Pans'te 57 yaşmda öldü. Son fılmı 'Marrakesh Ekpresı'nde Kate VVinslet'le başrolü paylaşan aktör, uzun zamandan beri karacığer kansenydı. Bertolucci ve Vıscontı gıbı bu~çok ünlü yönetmenle çaiışan Clemenö, birçok 'underground' filınde de rol aldı. IANTALYA (AA) - Yenı bır binyıla gırerken televızyonlardan Internet'e, kıtaplardan gazetelere kadar pek çok iletişim aracıyla duyunılan kıyamet senaryolanna karşın, sanatçılar geleceğe umutla bakmaya ve bu yönde mesajlar vermeye devam ediyor. Tüm dünyada 2000 yılı sendromu yaşanırken sanatçılar, umutsuzluklann bir kenara bırakıhnası ve yeni binyılda dünyayı daha ıleriye götünnek için herkesın bir arada çalışması gerektiğıni belirten mesajlar yayunladılar. Dünyaca ünlü blues ustası Boby Rush da 2000 yüının felaketler getireceği ya da her şeyin yok olacağı gibi spekülasyonlann gereksız olduğunu ve önemli olanın dışandakı hesaplaşmalar yerine kendi ıçimızde yapacağımız hesaplaşmalar olması gerektığini belırtti. SİNEMA- TARİH BULUŞMAS1NDA BUGÜN • ALMAN KÜLTÜR MERKEZİnde saat 15.00'te "ModeP, 17.00'de "Gerçekter KomisyoDiT izlenebilir. (249 20 09) • ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİnde saat 15.00 ve 19.00'da "Vatan ve Namık Kemal" gösterilıyor. (251 56 00) • LEVENT KÜLTÜR MERKEZİnde saat 14.00'te «DörtBöliim", 16.30'da "Hoşçakai Yann", saat 19.00'da "Lotna", saat 21.30'da "Rüyalann Kıa" yer alıyor. (0 212 325 72 88) • BAHARİYE SİNEMASI'nda saat 14.00'te "Tanık", 16.30'da "Uzman", 19.00'da "Volkan", 21.30'da "Tanık" izlenebilir. (0 216 414 35 05)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle