Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26 ARALIK 1999 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
35yaşndan
sonranoter
ohnamayacak
• ANKARA (AA)-
Noterhk stajına kabul
edilme yaşını 50'den 35'e
indiren yasa tasansı, TBMM
Başkanlığı'na sunuldu.
Noterlik Yasası'nda
değişiklik yapan tasanya
göre, noterlik stajına 23 üe
35 yaş arasındakı
vatandaşlar katüabüecekler.
35 yaşını dolduranlar da
noterlik stajına
katüamayacaklar. Tasan üe
noterlik stajına katılabilmek
ve noterlik belgesi alabılmek
ıçın askerlik görevinı yapmış
olmak şartı da kaldınlıyor.
KanaHTye
bombah saUrı
• istanbulHaberSenisi-
Mecidiyeköy Ortaklar
Caddesı üzenndekı Kanal D
televizyonu bınasının önüne
dün gece saat OO.O5'te
plakası henûz
belirlenemeyen bır araçtan
bomba atıldı. Bombalı
saldında ölen ya da
yaralanan olmazken olaydan
sonra bır kışı gözaltına
alındı Yakalanan kişinin
şeriatçı terör örgûtü tBDA-C
işareti yaptığı görüldü.
Uizçöküpal
diliyorlar
1
• ANKARA (AA)-Irak
Kürdistan Yurtseverler
Birliğı (IKYB) lideri Celal
Talabani, Kuzey Irak'taki
Sûleymaniye kentinde "4.
Galavez Edebiyat
Festivali"nin açılışında
yaptığı konuşmada,
PKK'nın, "Iraklı Kürt
gruplann içınde bağımsızlık
isteği olmadığı ve
IKYB'nin,PKK'ye
saldırması için para aldığı"
suçlamalannı yanıtladı.
Talabani, "Özgüvenıni
yitirmiş kişiler,
yakalandıklan anda diz
çöküp af diliyorlar" dedi.
Sabancıve
Cooira eteştiPi
• tstanbul Haber Servisi -
Ulusal Sanayıci ve
lşadamlan Derneği
(USİAD) Genel Başkanı
Kemal Ozden yaptığı yazılı
açıklamada, tngıliz Dışişlen
Bakanı Robin Cook'un
"Ilısu Barajı inşaatı.
Kûrtlere özerkliğın önünde
bir engel oluşturacaktır",
işadanu Sakıp Sabancı'nın
da "Gaston Tom ve Emile
Noel, bunlar gibi iki numune
bulacağız, geminın kaptanı
yapacağız. Bizi AB'ye
taşımak için başbakanın
yanında tam yetkilı olacak"
şeklindeki sözlerini eleştirdi.
MHPIiidape
amipi kızdı
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Basının 'kıyak
emeklüik' yasa önerisine
ilışkın aleyhte yayını
TBMM'yı kızdırdı. Basın
organlannı hedef alan
MHPlı TBMM îdare Amiri
Ahmet Çakar, Meclis'in
manevi şahsiyeti ve
milletvekillerinin
kişiliklerine yönelik yayın
yapıldığını öne sürerek
cumhuriyet savcılannı
harekete geçmeye çağırdı.
Polis saMmsma
tepkiI ANKARA (Cumlmriyrt
Bürosu) - Egıt-Der Genel
Başkanı ve CHP MYK üyesi
Mustafa Gazalcı,
Mersin'deki gösteride polisin
öğretmenlerin üzenne
köpeklerle saldırması ve
Istanbul'da soku öğrencüere
karşı gerçekleştinlen faşist
saldınlar nedemyle hükümeti
kınadı.
Polstere avukat
• ANKARA (Cumhurryet
Bûrosu) - tl emniyet
müdürlen 1. grup toplanbsı,
40 ilin emniyet müdürünün
katılımıyla dün Emniyet
Genel Müdürlügü'nde
yapüdı Emniyet Genel
Müdûrii Turhan Genç,
polisin görevini yaparken
yaşanan olaylar nedeniyle
avukatlara gereksınim
duyulduğunu bildirdi. Genç,
polislerin de savunmalannı
en iyi şekilde yapma haklan
olduğunu kaydetti.
Açıktama
• Istanbul Haber Servisi -
Emniyet Genel Müdürlüğü,
gözaltı sırasında ışkence
gördüğü iddia edılen
Muhabbet Kurt'un polis
ifadesinde örgüt hakkında
önemli bılgiler verdiği
kaydedilerek Kurt'un
kendısını örgüte karşı
konunak amacıyla bu
iddiayı ortaya attığı ifade
edildi. 14Eylüll998'de
alınan doktor raporunda
"vücudunda herhangi bır
darp ve cebir izine
rastlanmadığı" belirtildi.
Cumurbaşkanı Demirel, özelleştirme programının hızla tamamlanmasını istedi
'Devlet ekonomiden çıksın'ANKARA
(Cumhuriyet
Bfirosu) - Cum-
hurbaşkanı Sü-
leyman Demirel
özelleştirme
programmın hız-
la tamamlanarak
devletin ekono-
mık ve ticari fa-
aliyetlerin için-
den tümüyle çı-
kanlması gerek-
tiğını savundu.
Demirel, dün düzenlediği basm toplan-
üsıylal999yılınıdeğerlendircu. 17bin424
kişinin yaşamını yitırdiğı Marmara depre-
minın " vüzyılın fehketi" olarak adlandınl-
dığına ışaret eden Demirel, özetle şu konu-
lara dikkat çekti:
2000 sonunda yaralar ka-
panacak: tnsanüstü gayretle çalı-
şıldığını kımse ınkâr edemez. Pek çok
eleştınye maruz kalan devlet, vatan-
daşın yanrnda yer almış, gücûnü de
ıspatlamıştır.
Şimdi, şubat ve mart aylanndan
başlamak üzere yeni şehırler, kasa-
balar yapılacak. 2000 senesinin so-
nunda yaralar tûmü ıle sanlmış ola-
cak. 6 mılyar dolar sarfedılecek. Bu
depremden, çok şey öğrendık. Çok
pahalıya mal oldu, çok can kaybettik,
çok acı çektık. Bu felaketten ders ala-
cağız. Her şeyi, ona göre yapacağız
Bilım ve teknolojıden. genış şekilde
yararlanacağız.
Devlet yenilenmell: 13 mii-
yon nüfusa sahip Türkıye için yeter-
li olan mevcut yönetim yapısı, günü-
mûz Tûrkiyesi'nin ihtiyaçlanna tam
olarak karşılık vermemektediı. Bu
nedenle, demokratıkrejimin daha iyi
işlemesı ıçın devletm yapısının cum-
huriyetin temel niteliklenne bağlı ka-
lınarakçağdaş gelişmelere uyum sağ-
layacak şekilde topyekûn yenılenme-
smde yarar vardır.
Kırtasiyedllkten kurtul-
ITiak: Gerekli anayasal-yasal ve ku-
rumsal düzenlemelenn süratle yapü-
ması kaçınılmazdır. Türkıye demok-
rasısmm daha iyi işlemesı, halkı
memnun edecek, açık, adil, kararlı ve
verimli bir yönetimin oluşması için,
devletin kırtasiyecilik, ağır işleme,
yolsuzluk, kayrrma, rüşvet ve keyfı-
likten kurtanlmasma ilışkın reform
arayışlan bulunmaktadu.
Türkıye bır an önce demokratık ka-
tıhmcılık önündeki engellen kaldrr-
malı, özelleştirme programmı sürat-
le tamamlayarak devleti ekonomık ve
nearı faaliyetin içınden tümüyle çı-
kannalıdıı. Lıberal demokrasiyi, tüm
kurum ve kurallanyla yerleştırmek
hedefımız olmalıdır. Demokrasimı-
zin içeriğıni gözden geçırmek ve dev-
letin sahip olması gereken rol ve nı-
teliklerini yeniden tanımlamak mec-
buriyetindeyiz.
Örgüt silah bırakma noktasın-
da: Ülkenin her köşesinde kanun ve nızam
hâkımıyetı tesis edılmiş ve terör örgutü da-
ğılma ve sılahlı mücadeleyi büyük ölçüde
bırakma noktasına getırilmiş bulunmakta-
dır. Terörle mücadelede, bütün ülke ve ku-
ruluşlann uluslararası hukuk kurallanna ve
vanlan anlaşmalara uygun şekilde davran-
masınıbeklemek Türkıye'nın en doğal hak-
kıdn. Terör örgütünün Türkiye dıştna çekıl-
me ve silahlı mücadeleyi bırakma konusun-
daki tek yönlü karan, terör tehdıdinin po-
tansiyel rutelığını değıştırmemektedir. Tür-
kiye'de ıç banşın ana şartı terörün sona er-
mesidir. Bu yola sapmış olanlann tümüne
tekrar sesleniyorum: Gelın, bu firsatı kul-
lanın. Türkiye Cumhuriyeti devletinin ada-
letine sığının.
İrtİCai yayinlar: Özel radyo yayınia-
nnm yüzde 23.2'sinin. özel televizyon ya-
yınlannın yüzde 26.4'nün ıdeolojüc mak-
sath olduğunun tespit edılmesı, ülkemızde
hür ve serbest yayın hakkının suıistimal
edüdiğine dairüzücü bir ömek oluşturmak-
tadır.
Azımsanmayacak yoksul ke-
Sİm: Türkiye'de gerek gelırkatmanlan, ge-
rek bölgeler. gerekse üretım faktörlen ara-
sındaki gelir dağılımı bozuktur. Aynca ül-
ke genelinde, göz ardı edilemeyecek bü-
yüklükte bir yoksul kesimin var olduğu bı-
lenen bir gerçektir. Bu bakımdan makro-
ekonomik istikrar içinde hayat pahalılığırun
üstesınden gehnek; ekonominin her aktıf
sektörünü kayıtlı düzen içme almak; her
türlü geüre ulaşan, yaygtn, kaçağa izin ver-
meyen, kesimler arasında adil olan bir ver-
gi rejimim tesis etmek; kurumsal olarak,
ÇÎZMEDEN YUKARI MUSAKART
yoksul kesimlenn sıkıntısını gıdermeye yö-
nelik pohtikalar oluşturmak; hızh kentleş-
menin neden olduğu kentsel rantlan orta-
dan kaldıracak mekanizmalar gelıştırmek
gelir dağılımındakı bozukluklan giderme-
ye yönelik temel yaklaşımlar olarak görül-
mektedır.
Sosyal güvenlik reformu: Türki-
ye'de sosyal gü\enlık sıstemi, ışlevini tam
olarak yenne getrrememekte, yüksek ma-
liyenne rağmen taraflann hiçbirini memnun
etmemektedır. Bu nedenle toplumun fark-
lı kesımlerince kabul edilebilır, acil ve kap-
samlı bir sosyal güvenlik reformu yapılma-
sı ıhtıyacı vardır
özelleştirme geclkmemell: Tür-
kiye'de 100 mılyar dolarlık özelleştirilebı-
Urvarlık bulunmaktadır. Özelleştinnenin i-
lan edilmış olması bu kuruluşlarda yenileş-
tirme yatınmlannı durdurmaktadır.
Özelleştirme geciktikçe, bu kuruluş-
lar daha çok zarar eder hale gelmek-
te ve değerleri düşmektedir. Bu ne-
denle özelleştinneninhızlandınlma-
sı ve birkaç yıl içinde bitirilmesi,
ekonomiye rasyonellik kazandınl-
ması ve kamu mali sısteminin rahat-
latılması bakımından çok önemlidir.
İlköflretlm 12 yıl olmali:
Ülkemizde ilköğretimde tam okul-
laşmanın gerçekleştinlmesi ve orta-
öğretimde altyapının tamamlanma-
sına bağlı olarak zorunlu eğitim sü-
resinin 2005-2006 öğretim yılına ka-
dar 12 yıla çıkanhnası ve 2010-2011
öğretim yılında 12 yılhk zorunlu eğı-
tımde tam okullaşmanın sağlanması
hedefıne ulaşmak için gereken tüm
çabalar gösterilmelidir.
EnerJI projelerl öncellUI
Olmall: Doğal kaynaklanmız gıde-
rek tükendığinden ve üretımdekı ar-
tış oranlan azaldığından, 2010 yıhn-
dakı tüketimin yerlı üretımle karşı-
lanma oranı yüzde 29'a, 2020 yıhn-
da da yüzde 24'e kadar düşecektir.
Bu da enerjı ıhtiyacınm karşılanma-
sı içm daha fazla ıthalat yapılması ve
dolayısıyla bütçeden daha fazla pay
ayırmaya mecbur kaluıması demek-
tir. Petrol ve doğalgaz en fazla tüket-
tiğimız enerji kaynaklan ıkenbu kay-
naklar, maalesef en az ürettiğımiz
kaynaklann başında gelmektedir.
Özellikle petrol ve doğalgaz temini
ile ılgılı projeler. önümüzdekı on yıl-
da da enerji sektöründekı en önce-
lıkli projeler arasında olmak durum-
dadır.
Nükleer santral yapılmali:
21. yüzyüda ıddıası bulunan ülke-
miz, diğer gelişmiş ülkeler gibi, nük-
leet enerjiyı mutlaka kullanmak zo-
rundadır. Bu ıtibarla, halen ertelen-
mış bulunan, ülkemızm ılk nûkleer
santral ıhalesınin, çevTe, güvenlik,
ekonomiklık gibi kıstaslar azami şe-
kilde gözönüne alınarak çağımızm
en modern nükleer teknolojisine
ka\'uşulması en kısa zamanda temın
edıhnelidn".
Süleyman Demirel'den cumhurbaşkanlığına 'yeniden adaylık' değerlendirmesi
6
Dereyi görmeden paçayı sıvamam'
ANKARA (Cumhurijet
Bürosu) - Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel,
cumhurbaşkarurun halk
taraündan seçılmesı
konusundakı görüşünü
koruduğunu belirtiıken,
anayasanın değiştirilerek "iki
kez üst üste cumhurbaşkanı
seçflmesine olanak tanınırsa",
gelişmelere göre tavır
belirleyeceğıru söyledi.
Demirel, "Ben hiçbir zaman
dereyi görmeden paçalan
srvamadon. Bir göreüm bakalım
ne yapüacak. Boyk yapariarsa
ne yapacağımızı dûşûnür
taşınınz. Ama vakti saati var"
yanıtmı verdi. Demirel, yülık
basm toplantısmda,
cumhurbaşkanlığı görevini
olabildiğince tam tarafsızbk
• Demirel yıllık basın toplantısmda, görev
süresinde anayasal cumhurbaşkam olmaya özen
gösterdiğini söyledi. Kendisi için bir şey istemediğini
belirteren Demirel, 'Tercihim cumhurbaşkanını
halkın seçmesi, o olmazsa da 5 artı 5 olsun' dedi.
içinde sürdürdüğünü belirterek
"Her türlü taröşmanın üzerinde
katmak suretrvle anayasal
cumhurbaşkanı olmaya büyük
özen gösterdim" dedi. "Ulkeye
ve topluma fay dalı insanlara her
zaman destek verdim, onlara
sahip çıktım. daha fazla hizroet
için tefvik ettim ve
yönkndirdim" diyen Demirel,
halkla da her zaman iç içe
oldugunu vurgulaftiı.
Demirel, cumhurbaşkanlığı
seçimıne ilışkın bır soru üzerine
de bu seçimin anayasadaki
kurallar çerçevesınde
yapılacagım ıfade etti. Görev
süresinin 16Mayıs'ta
dolacağım anımsatan Demirel,
bu süre içinde ettiğı yemin
gereği, siyasi bir
değerlendirmede
bulunamayacağına, kulis
yapamayacağına dikkat çektı.
Demirel, parlamentonun
cumhurbaşkanlığı seçimiyle
ilgıli değişiklik yapması
durumunda kendi isteğinin.
•*cumhurbaşkamnı halkuı
seçmesi" oldugunu vurgularken
"Bunu kendim için
istemiyorum, Türkiye için
istiyorum'' dedi. Demırel,"
Neden derseniz, bu kurumu
daha güçlü yaparsımz, bu da
daha iyi olur. MecKs seçerse
güçsüz olur demiyonım, beni
Meclis seçti. nasıl diyebüirÜTL
Ama halk seçerse daha güçlü
oJur" dedi. Cumhurbaşkarurun
5 yıllığına iki kez üst üste
seçilmesi önerisi bulunduğunu
belirten Demirel, sözlenm
şöyle sürdürdü:
"16 Mayıs'ta seçim yapuacakbr.
Bunun kabt 16 Nisan'da, 1 ay
önce mekanizma işlemeye
başlar. Ük 10 günde namzetkr
(adaylar) ortaya çıkar ve o
mekanizma işler, o da
yılbaşından sonra birkaç gün
içinde belli olur. Ben, eğer
halkm seçmesine şimdi hazır
değiliz dryorsanız -ki eninde
sonunda olacak o- 5 seneye
indirin diyorum. iki tane beş
sene secüebikin diyorum. Böyfc
yapariarsa ben ne yapanm?
Şimdi ben hiçbir zaman dereyi
görmeden paçalan srvamadım.
Bir görelim bakahm ne
yapüacak. Böyie yapariarsa ne
yapacağunızı düşünür taşuunz.
Ama vakti saati var?"
IRMIKIAYDIN ENGtN aengin@doruk.net tr.
Güney Almanya'nın bu küçücük, ama
tarihi pek zengin kentinde, Ulm'de, Hı-
ristiyanlariçin 24 Aralık "Heilige Nacht"
idi, "kutsalgece". Müslümanlarsazaten
"kutsalay"\n içindeydiler, ramazan. Üs-
telik günlerden de cuma.
Kuzey'de gün erken biten karanlık ça-
buk çöker. Ulmlülerin "Dünyanın en
yûksekkilise kulesi ondadtr" diye övün-
dükJeri büyük katedralın çanlan aralık-
sız vurmaya başladığında Müslümanlar
iftar sofrasına oturmuşlardı.
Iftann ardından, çoğunluğu Türk, ka-
lanıTunuslu, Faslı, Kürt, Nijeryalı, Pakis-
tanlı, Malezyalı Müslüman erkekler ağır
ağır kentteki camilere, vaaz dinleyip te-
ravih namazı kılmak üzere yönelirierken,
Hıristiyanlar da bayramlıklannı g'ıyip, ka-
dın, erkek, çoluk çocuk katedralın
(Münster) yolunu tuttular.
Gazeteciye de Protestan katedralin-
den Türk camiine, oradan, ırmağın, ko-
ca Tuna'nın ote yakasındaki Katolik ki-
lisesine, oradan gene katedrale ve ge-
ne Müslüman camiine dolanmak kaldı.
Tuna'nın kaynaklanna yakın bir ova-
da, çok dilli, çok dinli "Avrupalılar" bir
arada, yan yana (iç içe değil yan yana)
"kutsal gece"lerini kutladılar.
Ulm sokaklarında, teravıhten çıkan
Müslümanlar, Noel ayininden çıkan Hı-
Çok Dilli, Çok Dinli
Bir Avrupa'da...
ristiyan komşularıyla rastlaştıklarında
selamladılar:
- Fröhliche Weihnachten (İyiNoetler).
Hıristiyanlar buna karşılık Islam töre-
sınce ne deneceğini bilemediklerinden,
onlar da "Size de" diyerek karşıladılar.
Dün gece sabaha kadar, Ulm'de ev-
lerin ışıklan yandı. Hıristiyanlar "kaz kı-
zartması"nın ana yemeği oluşturduğu
geleneksel Noel sofrasına oturdular;
ışıklarla donanmış Noel çamının eşliğin-
de yiyip içip eğlendiler. Müslümanlarsa
kısa bir uykudan sonra sahura kalktılar.
Onlann da evleri ışık ışıktı.
Gazeteci ise yalnızlığın keyfini doya
doya çıkarmacasına kentin sokaklann-
da dolandıktan sonra kendini berbat bir
tektekçi meyhanesine attı. Geri kalan
bütün lokanta ve meyhaneler ya kapa-
lıydı ya da yerier önceden aynltılmıştı.
Oysa tren istasyonunun çevresindeki
bu berbat, bu sidik kokulu, şarabı sirke
kıvamında, birası ucuz ve ılık meyhane-
de kendisi gibi "hane-i berduş" takımı
üslenmiştı.
Kızlı erkekli Rus çalgıcılar bir yandan
"votkasız bir gecenin heba edilmiş bir
gece" olduğuna ilişkin derin felsefı sap-
tamalaryapıyor, bir yandan da ucuz şa-
rabı art arda indiriyoriardı.
Içlerinden biri, Ortodoks Noeli'nın 7
Ocak'ta oldugunu ve zaten gerçek No-
el'in de o gün oldugunu savunarak, bu
geceki yalnızlıklannı açıklamaya çalıştı.
Bana kalırsa Berlın Duvan'nın yıkıl-
masıyla başlayan azgın fırtına, 1917'de
başlayan bir cesur denemeyi tuzla buz
etmiş ve Leningrad'ın, Moskova'nın, Ki-
ev'in seçkin konservatuvariannda mü-
zik eğitimi görmüş bu çalgıcılan, Tuna,
Rhein, Elbe, Oder, Neckar, Main ırmak-
lannın suladığı zengin topraklarda hü-
nerieriyle sadakatoplayıp kannlannı do-
yurma telaşına düşümnüştü.
Şimdi, Ulm'de, berbat bir meyhane-
de, bütün bir Hıristiyan dünyasının bay-
ram gecesi, ucuz şarabatalim edip, ara-
lanna neden düştüğünü bilmedikleri ve
merak da etmedikleri gazeteciye, kınk
dökükAlmancalan ile "Duvardan önce-
ki-Duvardan sonraki" günleri karşılaştı-
rtyoriardı.
Kafalar iyiden iyiyetütsülenince gaze-
teciyi fîlan unutup kendi aralannda
"mes/eW tartışmalar"a daldılar. Konu-
şulanlan çeviren Rusun dediklerinden
anlaşıldığı kadanyla, Almanlann ve Ba-
tı Avrupalılann kilise müziği denince
Bach'atakılıp kalmalanna içeriiyorlardı.
Bach'ın, müziği sistematize ederken
çeyrek ve sekizde bir sesleri silip attığı-
nı ve müziği yalınkatlaştırdığını fîlan ile-
ri sürüyoriardı.
Anlaşılır işler değil. Üstelik böyle bir
gecede müzik tarihi ve tekniği üstüne
sarhoş muhabbeti dinlemek de akıl kâ-
n değil.
Üstelik ırmağın öte yakasında, kom-
şu mahalle "Neu Ulm"de Katoliklerin
gece yansı ayini var. Gazeteci, soğuğa
aldırmadan yola vurdu. üebfrauen Kili-
sesi'nin orgundan yükselen Bach'la bu-
luştu.
Geceyi, kilisenin önünde tezgâh aç-
mış yaşlı Almandan bir koca tas "Glüh-
wein" (kaynamış şarap) alıp, bir soluk-
ta dikerek noktalamalı.
Bu saatte ve bu soğukta içi ısınır in-
sanın...
POUTtKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETtNKAYA
'Sen üşüyopsun../
Kış geceleri bir tuhaf iç çekişi anımsatıyor...
Gizli kalmış aşklar yerkürenin gizemiyle bulu-
şup, bir bulut oluyor ansızın...
Konuşan sensin gökyüzüne bakarak...
Avuçlanndaki sıcaklık benım özlemim!..
Televizyon ekranlanna yansıyan o görüntüleri
bilmem sen de izledin mi?
Polisler, köpekleri bir oğretmenin üzerine saldır-
tıyoriardı... lzmir'de Serkan Eroğlu için yürüyen
arkadaşlannı yine polisler copluyordu...
Bir kin ve öfke seli gördüm...
Acıyı ve hüznü de!..
İki yıl önce Serkan, Ege Üniversitesi lletişim Fa-
kültesi'nin tuvaletinde asılı olarak bulunmuştu...
Katilleri neden yakalanmadı?
Uzun bir gece...
Dışanda soğuk ve yağmur var...
Zamanın sapağında savaştannlan acımasızlığın
kan gölünde hesaplar yaparken bir kız çocuğu kış
bahçelerinden topladığı yabanıl çiçeklerie avunu-
yor...
Yitik bir zaferi ızleyen bizler ise, o masalımsı düş-
ler içinde sadece avunuyoruz...
Zavallı yüreğim bir bilinmeyenin dehşeti için-
de hızh hızlı çarpıyor...
Işkenceden geçmiş, sorgulanmış, demir par-
maklıklar arkasına atılmış çocuklanmız bağlaşık
bir çığlık gibi düşlerin pıhtısında karşımıza dikili-
yor...
Biraz şaşkınız... Biraz da umursamaz....
Saat geceyi gösteriyor...
O saatlerde bir kentin ölü karanlığındaçocukla-
n vuruyortar...
Bense birden seni düşünüyorum...
Giuseppe Ungaretti'nin dizelerinde dünyanın
ölümsüzlüğünü öğrenen çocuklar gerçeğin alfa-
besini taşlann çamurtu yivlerinde anyor...
Kış bahçelere vurmuş...
Dışanda yağmur ve fırtına var...
Biliyorum sen üşüyorsun!..
• • *
Ellerimin erişemediği yerlerde belki aydınlan-
mak istiyor yüreğim...
Gözlerimi yumuyorum...
Paris metrosunda mıyım yoksa Diyarbakır çar-
şısında mı, bilemiyorum...
Necla'nın öyküsünü anımsıyorum birden...
Üç el silah sesi!..
Bir çığlık...
Edmond Jabes'in dizelerine takılıyorum o an-
da... Enis Batur Türkçeye çevirmiş...
Jabes diyor kı:
"Bir kâğıt parçasına bir kelimeyi dökmek, o an-
da beyaz sayfayla söze tutuşmaktır.
Her gördüğümüz, duyduğumuz, yaklaştığımız,
ne oldugunu anlar anlamaz bizimle söyleşiye gi-
rer.
Onun için de kitap, kelimeden kelimeye açılan
çerçevetenmış uzaydır. Yazıldığı yerdeyazılı deği-
liz biz, silindiği yere kayıtlıyız. ' "
Mezar taşı yazısının bizi sessiz kalmaya zorla-
yan bir dili vardır. Bir işaretin peşine takılmış ağ^
dalı sessizlik.
Ah, itiraflannın gizinde olamadığımızkadar ken-
dimiz olan öteki insan, dünya, tann; adımını bağ-
lamaya cüret edemediğimiz bir sözden söze ge-
çiş; çünkü herne kadar biz ondan kaynaklanıyor-
sak da, o bize olsa olsa ucundan ait.
Beyazlık, kan beyazlığı. Harflerin sesinde yüz-
yıllann gururu ve yıkımı yatıyor. Onu açığa çıkar-
tırken bunlan da uyandınyorsun.
Birbirimizden aynldığımız an bir kitap aralanı-
yor."
•••
Bir umudun yok oluşu yüreğimi dağlıyor, kaybo-
lan çocuklann türküleri içimi yakıyor...
Necla, Serkan, Clmrt, Metin ve diğerieri...
Gecenin karanlığı içindeyiz...
Yağmur ve soğuk...
Sen üşüyorsun...
Aşk ve tutku...
Sen ağlıyorsun!..
Hüznün neresindeyiz söyler misiniz?
Haydi gelin Octavio Paz'ın sesine kulak verin:
"Saydam gövdesini açıyor gün. Güneş taşına
bağlanmıştım; ışık, görûnmeyen büyükçekiçleriy-
ledövüyorbeni. Bir duraklamayım sadece, birtit-
reyışle bir başkası arasında: yaşama noktasıyım,
birbirini gönvezlikten gelen, içimde buluşan iki
bakışın kesiştiği yerde keskin, sessiz bir nokta.
Antlaşma mı yapıyortar? Saf boşluğum ben, sa-
vaş alanı. Ötekigövdemi görüyorum gövdemin ar-
kasında. Taş panldıyor. Güneş gözlerimi oyuyor.
iki yıldız, kırmızı tüylerini sürüyor boş oyuklara.
Görkem, kanatlann kıvnmı, yırtıcı birgaga. Birtür-
küye başlıyor gözlerim ansızın. Dal bu türküye,
ateşe at kendini."
hikmet.cetinkaya a cumhuriyet.com.tr
Faks numaramız: 0212/513 90 98
GÖZIERİN POYRAZ
Cumhuriyet
k ı t a p 1 a r ı
Gazeteci-Yazar Hıkmet Çetınkaya'nın ıçındekı firtınah
evrende gehştirdığı. duygu denizinde damıttığı yazılan.
Bır solukta okunacak, kımı zaman bir nısan yağmuru
altında, bazan poyraz yelının soguk savurganlıgmda ya da
karanlık bır gecenin yalmzlığında yeniden okunacak, yer
yer okunacak bır kitap bu kıtap
Cumhuriyet Çağ Pazarlama A.Ş. Tûrkocağı Caö No.39/41
Rte^kuiuBü (34334)Cağa!oğlu-lstanbul Tel: (212)514 01 96