23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24EKİM1999PAZAR CUMHURİYET SAYFA JVLJl^x LJIX kulturcg cumhuriyet.com.tr 15 Oyun Atölyesi, Steven Berkoff'un 'Dolu Düşün Boş Konuş'unu kapalı gişe oynuyor Bize ve 'sdrnıüTarnnıza dair... FECtRALPTEKtV Mart ayında Zuhal Oka> ve Haluk BO- giner tarafindan kurulan Oyun Atölye- si, Ingiliz tiyatro adamı Steven Ber- koff'un 'Dolu Düşün Boş Kontış' adlı ko- medi oyunuyla sezonu açtı. Berkoff'un. 'Kvetch* orijınal adh yapıtından Bilgi- ner ve Ferhan Şensoy'un Türkçeleştir- diği oyunu yine Şensoy yönetiyor. Do- lu Düşün Boş Konuş'ta Bilginer ve Ol- cay'ın yanı sıra Güven Kıraç, Melek Baykal ve Sermiyan Midyat rol alıyor- lar." BerkofF'un, 'u> kuiannua kaçıran en- dişelerin etkileri üzerine bir çalışma' sözleriyle nitelendırdiği "Dohı Düşün Boş Konuş", bireyin toplum içinde kendını ifade etmesini engelleyen sosyal kaygı- lar, güvensizlikler ve dışa vurulamayan duygulann yarattığı sıkıntılar üzerine. aslında herkesi anlatan, her insana dair bir oyun. Karakterlerin 'donma ve acü- malan' aracılığıyla iç ve dış seslerin şa- şırtıcı bir düzen içinde izleyiciye akta- nlması ve kusursuz sahne akışının sır- n da şüphesiz usta oyuncularda. Dolu Düşün Boş Konuş, bu ay Orta- köy Afife Jale Sahnesi'nde, kasımda Ataköy Yunus Emre Kültür Merke- zi'nde, aralık sonuna kadar Ortaköy Afi fe Jale Sahnesi'nde, ocak ayında An- kara ve lzmir'de, şubatta ise yeniden Kadıköy'de sergilenecek. -1999-2000 sezonuna kendi tiyatronıı- zu kurarak girdiniz. Oyun Atölyesi'nin çtzgisi ve amaçlan neier olacak? OLCAV-Son 10 yılda aşağı yukan be- lirginleşmiş bir çizgimizin oluştuğunu düşünüyorum. Amacımız yine inandı- ğımız tiyatroyu yapmak... BÎLGİNER - înandığımız tiyatro: çünkü Türkiye'de tiyatro deyince, sa- nat deyince akla birçok başka şey gele- biliyor. Biz kendi bildiğimiz, doğru ve güzel buldugumuz nyatroyu yapmaya ca- lışıyoruz. Bunun ne anlama geldigi. son 10 yılda yaptıgımız tiyatroya bakıldığın- da anlaşılabilır. - Oyun Atöiyesi'nin ilk oyunu olarak BerkofTun yapıtını sahnelemeye nasıl karar verdiniz? ozellikle günümüz insanının sürekli kvetch'lerle (sıkıntı) dolu bir dünyası var. Modern yaşamın üzerine binmiş, gereksiz yere büyümüş bu sıkıntılann, insanhk durumuna ait çok önemli bir sözü olduğuna inandık ve Berkoff'un konuyu ele alış biçimi de bizi heyecanlandırdı. OLCAY - Berkoff uzun yıllardır ta- nıdığımız ve çalışmalannı yalandan iz- lediğimiz bir tiyatrocu, oyuncu, yazar... Yapıtlan içinde 'Kvetch' orijinal adlı bu oyunu, insana ait, insana ilişkın çok te- mel birmeseleyi gündeme getirdiği için ilgimizi çekti. Sanıyorum özellikle gü- nümüz insanının sürekli kvetch'lerle (sıkıntı) dolu bir dünyası var. Modern yaşamın üzerine binmiş, gereksiz yere büyümüş bu sıkıntılann, insanlık duru- muna ait çok önemli bir sözü olduğuna inandık ve Berkoff'un konuyu ele alış biçimi de, oyuncu olarak bizi bu yapitı sahnelemek yönünde heyecanlandırdı. Sonuçta karar vermek zor olmadı. BtLGtNER-Çok insana dair, herke- sin izlediğinde "Yahu. biz de böyte ya- pıyonızgerçekten' diyebileceği bir oyun bu; çünkü insanlar sosyal yaşam içinde hep bir şeylerden sıkıntı du.vup, asıl dü- şündüklerini söyleyememişlerdir. Ken- dilerine bir rol seçip, o rolü oynayarak çevreleriyle iletişim kurarlar. Berkoff bu konuyu çok keskin ve esprili bir dil- le ele aldıgı için oyun bize çok çarpıcı geldi. 'Bfiyük çaba ve dikkat gerek' -Dolu Düşün Boş Konuş'un. insanla- rm sosyal ilişkilerinde karşıİaşüldan güç- lüklerin ötesinde ev li olmak ya da olma- mak, para kazanmakya da moral değer- lerimizi korumak gibi bazı çok temel ve yaşamsal ikilemkri de ortaya koyduğu- nu söyleyebilir miyiz? BtLGİNER - Berkoff oyunda çok çe- şitli sosyal durumlan ve ilişkilen ele al- mış. Her sahnede bu ilişkilerden bir tu- tam sunuyor. Örneğin satıcının tekstil- ciyle olan ilişkisinde bir 'sennaye ile ça- hşan' çatışması, bireziklik var. Bu ezık- liğin içinde bastınlmış, küfretmek iste- yen, ama para kazanmak zorunda oldu- ğu için beceremeyen bir adamın sıkın- tısına tanık oluyoruz. OLCAY - Ben inanıyorum ve göz-, lemliyorum ki, oyunu izleyip salondan çıkan insanlar kendilerini ve ilişkileri- ni şöyle bir gözden geçiriyorlar. Bu an- lamda da Dolu Düşün Boş Konuş'un kışilere katkısı olduğunu düşünüyorum. - Peki oyunu Ferhan Şensoy'un yö- netmesini yeğlemenizin nedeni neydi? BtLGİNER - Berkoff, Ingiltere'de 1968 yılından bu yana kendi tiyatrosu olan, kendi yazan, kendi yöneten ve kendi oynayan birtiyafro adamı. Türki- ye'de bunun karşılığının Ferhan Şensoy oldugunu düşündük. Aynca Ferhan 'ın esprisı, kıvrak kalemı ve kıvrak zekâsı- nın bu oyuna çok şey katacağına inan- dık. OLCAY-Özel tiyatro yapmaya baş- ladığımız ilk günlerden bu yana hiç de- ğişmeyen bir ilkemız var. Biz. oyun için gerekJi olduğuna, oyuna artılar kataca- ğına inandığımız isimlerle çalışıyoruz. Iş kimi gerektiriyorsa. metın kiminle daha çok yükselecekse o kişileri seçme- ye özen gösteriyoruz. - Berkofun, oyunun metnine sıkışür- dtgıönemli bir cünüe var™ 'Zamanlama, komedinın altın kuralıdır' diyor yazar. Dolu Düşün Boş Konuş gerçekten de çok dinamik, çok tempolu ve oyuncular açısından zamanlama hatasını affetme- yecek bir oyun. Yeni kurulmuş bir kad- ronun çok kısa sürede bu uyumu yaka- lavabUmiş olmasınuı sırn nedir sizce? BtLGİNER - Tüm enerjimizi topla- mamız ve kendimizi tamamen işimize vermemiz... Çünkü bu oyunda, sahne- deki tüm karakterlerin klrpiklerini oy- natıncaya kadar ne yaptığını, ne zaman donacağınızı, ne zaman açılacağınızı çok iyi bilmek zorundasınız. Düşünme anlannda tüm sahnenin film karesı gi- bi donması ve sonra yine aynı anda açıl- ması, aşın bir disiplin gerektirivor. OLCAY-Aynı partisyonu çalan enst- rümanistler gibiyiz sahnede... Herkes partisyonu ezbere bilmek ve çok iyi ta- kip emek zorunda; çünkü partisyonun tek bir notası bile değişemez. Bu kural her oyun için geçerli olsa da, Dolu Dü- şün Boş Konuş çok daha büyük bir ça- ba ve dikkat gerektiriyor. - Peki komedi oynamayı seviyor mu- sunuz? BİLGİNER-Hem seviyorum, hem de çok zor ve ciddi bir iş oldugunu düşü- nüyorum; ancak o zoru başardıktan son- ra da müthiş zevkli. OLCAY -Komedide kantann topuzu- nu biraz kaçırdınız mı bayağılaşmak ve gülünç duruma düşmek çok kolay. Ba- yağılaşmadan ve gülünç duruma düşme- den, insanlan akılhca güldürebilmek ise gerçekten çok zor. - Heniizçokyenibiroyun otmasma kar- şui Dolu Düşün Boş Konuş'un izieykiyi yakalayabildiği açıkça görülüyor... OLCAY - Kesinhkle, ilk hafta beş oyundan sonra kapalı gişe oynamaya başladık. Bu da oyunun kitleler taraftn- dan çok çabuk benimsendiğıni ve iyi kulak yaptığını gösteriyor. AtıfYılmaz'ın sonfilmi slogan atmıyor, döneme daha çok insani bir sorgulama getiriyor GÜL ERÇETİN Aöf Yılmaz. Habib Bektaş'ın 'Gölge Kokusu' adlı romanından uyarladığı son fılmı EylülFırtına- sTnda 12 Eylül döneminı bir ço- cuğun gözüyle anlatıyor. Darbe- nin birailenin çözülmesine ve par- çalanmasına neden olma sürecı- ni anlatırken döneme daha çok ın- sani bir sorgulama getiriyor. BaşrolleriniTankAkan. Zara ve çocuk oyuncu Kutay Özcan'ın üstlendigi filmde Deniz TürkaJL Hazım Körmükçü,Okta> Sözbir, Yosi Mizrahi, >leral Çetinkaya ve Cezmi Baskın da rol alıyor. Atıf Yılmaz filmin senaryosu için Ga- yeBoralıoğlu ile çalıştı. Delta Film ve Ulus Film Production'ın ortak yapımı olan Eylül Fırtınası'nın görüntü yönetmeni ise Erdal Kah- raman Filmin Bozcaada ve ts- tanbul'da tamamJanan çekimleri sesli olarak gerçekleştırildi. _ Polıs, küçük Metin'in (Kutay Özcan) annesi Ayten'i (Zara), bir süredir kaçak olan ve sol örgüt içinde önemli bir yere sahip olan kocasının yerini öğrenmek için gözaltına almıştır. Polisler Ayten'i konuşturmak için Metin'i de şu- beye getirirler. Metın. neden ha- piste bulunduklannın, annesmin neden çok kötü bir halde olduğu- nun yanıtlannı bulmaya çalışır- ken annesi birlikte uydurukçuluk adını verdikleri komik bir oyunla onukorumayaçalışmaktadır. Er- tesi gün Bozcaada'da yaşayan de- desi Hüseyin Efe (Tank Akan), Metin'i almak için şubeye gelir. Po- lisler, konuşursa oğluyla birlikte çıkıp gidebileceğini söylerler Ay- 'Eylül Fırtınası'nın başroUerini Tank Akan. Zara ve çocuk oyuncu Kuta> Ozcan pavlaşıyor. • 12 Eylül dönemini anlatan bir film yapmayı yeğlemiş Atıf Yılmaz. Meclis'teki milletvekillerinin, bakanlann bile yargılandıklan döneme getirdiği eleştirilerin herhangi bir tepki alacağını düşünmüyor. 'Üstelik benim filmim öyle slogan atan bir film değil, insani duygular ve aile ilişkilen ön planda' diyor. ten'e. ancak o sürecek olan işken- ceyi göze almıştır. 'Jönlûkten dedeliğe terfi' . Onurlu bir efe olan dedesi, ai- lenin başına gelenler nedeniyle yavaş yavaş akli dengesini yitirir- ken, Metin gerçeklerle başa çıka- bilmek için hayal dünyasına sı- ğınmaktadır. En büyük hayali. an- nesi ve babasıyla cennet gibi bir yerde uçurtma uçurmaktır. Film, Metin'in yıllar sonra çocuklugu- nun geçtiği kasabaya gelerek so- rular sormaya başlamasıyla biter. Romanı sinemaya uyarlama tek- lifınin, Almanya'da yaşayan yazar Habib Bektaş'tan geldiğini belir- tiyor "Bir karşdaşmanuzda "böy- le bir romanun var, fıtn yapar mı- sın' di>e sordu. Okudum ve ger- çekten sinematografik bir kitap oldugunu gördüm. Ancak o sıra- da elimde' En L zun Yolculuk' di- ye başka bir proje vardL Bir yıl onunla uğraşüktan ve içinden çı- kamadıktan sonra Eylül Fırtına- sı'na döndüm. İki yıldır yönet- menükyapmıyordunı. Yönetmen- Bkdürtulerinı kaşnunava başlamış- ü," Anne rolü için başlangıçta Ye- şim Salkmı ile anlaşmıştı Atıf Yıl- maz. Ancak eşi politik bir film olduğu gerekçesiyle Yeşim Sal- kım'a izin vermeyince Zara'nın bağlı olduğu şirketten gelen tek- lifı değerlendirmiş yönetmen: "Za- ra'nın bağü olduğu şirket, Çok yetenekli ve film yapmak istiyor. Yardımcı olurmusunuz' diyetek- lifte bulunmuştu bana. Gittim, kliplerini, fotoğraflannı gördüm. Bu roie uygun olduğu izJenimini edindim. Gerçekten de vanılmamı- şun. Olağanüstü yeteneği ve po- tansiyeli olan bir oyuncu çıktL" Filmin tıcari başansını. yüzlerce çocuk arasından seçtiğı Kutay Öz- can'm saglayacağını söylüyor: "Kutav da gerçekten olağanüstü bir çocuk. Filmin ticari başansını sanırun o sağlavacak. Çok zeki, çok duyarİL O kadar ki rol oldu- gunu bilmesine ragmen annesini polis götürürken ağlamava başu- yordu. Bütün kadromuz iyi oldu. Tank da birdenbirejönlûkten de- deüğe terfi etti." Türkiye'de bu konuda bir boş- luk olduğu için 12 Eylül dönemi- nı anlatan bir film yapmayı yeğ- lemiş Yılmaz. Meclis'teki millet- vekillerinin. bakanlann bile yar- gılandıklan döneme getirdiği eleş- tirilerin herhangi bir tepki alaca- ğını düşünmüyor "ÜsteHkbenün filmim öyle slogan atan bir film de- ğil, insani duygular ve aile ilişküe- ri ön planda" diyor. Eylül Fırtınasf nın dağıturunı UIP üstleniyor. Film 11 Şubat'ta 20-30 sinemada gösterime girecek. Atıf Yılmaz, tstanbul Film Festi- vali'nin yanı sıra Berlin yada Can- nes film festivallenne başvurma- yı planlıyor. Bir sonraki film pro- jesînı sorduğumuzda da "Şuılu bra'revim de bir komedi yapıp ra- hatlav'ayun'' şeklinde konuşuyor. Ege'nin iki yakasından 6 Dost Şarkılar' Haris Alexiou ve Sezen Aksu, İstanbul ve Atina'dakonser verecek Harris Alexiou Kültür Servisi - Ege'nin iki yakasında sesleri, sözle- ri ve ezgileriyle köprü kuran iki sanatçı Haris Alexiou ve SezenAksu, 6 Kasım'da Istan- bul'da ortak kültürlerin evren- selleşmesini sağladıklan mü- zikleriyle bir araya gelecekler. Kendi kokladıklan havanın müziği- ni yaparak hem kendi ülkelerinde hem de dünya müzik çevrelerinde saygın yer edinmiş olan Haris Alexiou ve Se- zen Aksu, sınırlar üstü dostluğu yansıtacak konserlerde. Her ikisinin de müzik kariyer- leri 70'li yıllarda başladı. Haris Alexiou, sesi ve şürlerle bezeli mistik müziğiyle Yunanistan'ın popüler müzik sahnesinin en önem- li sanatçılanndan. Satış rekorlan, ödülleri ve onlarca albümüyle, dünyaca ünlü beste- ciler ve şairlerle gerçekleştirdiği çalışmala- nyla 27 yıllık müzikal serüveninin doruğun- da. Sezen Aksu ise Türkiye müzik dünyası- nın tartışılmaz 'diva'sı. 25 yıldır efsaneleş- miş şarkılan ve büyülü sesiyle asla gündem- den düşmüyor Popülermüziğe damgasını vu- ran, dinleyicileri şaşırtan. yeniliklere imza atan ve Avrupa müzik piyasasında yer edin- meyi başaran şarkılannın yanı sıra, kolay yeruliryutulurolmayan eserleri, şiirsel lirik- leri ve kendi ekolünü sürdürecek onlarca genç yeteneğe önayak oluşuyla komple bir müzisyen. Bu iki sanatçı 'Dost Şarkılar'la Türk ve Yunan halklannın dostluğunu ses- lerle ve sözlerle kazıyacaklar tarihe. istanbul Kültürve Sanat Vakfı ve Most Pro- ductions'un organızasyonu ile Roche Müs- tahzarlan Sanayi A.Ş.'nin sponsorluğunda, 6 Kasım Cumartesi günü saat20.30'da Lüt- fı Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sa- rayı'nda gerçekleşecek bu konserde Sezen Aksu ve Haris AJexıou birlikte sahne alacak- lar. 'DostŞarkılar' konseri 23 Kasım'da Ati- na'da da yinelenecek. Sanatçılann herhangi bir ücret talep etme- den yer aldıklan konserden elde edilecek gelir, Marmara Bölgesi'ndegerçekleştirile- cek çeşitli rehabilitasyon projelerinde de- ğerlendirilecek. Konser biletlerinin satışma İstanbul Kül- tür ve Sanat Vakfı. Beyoğlu Luvr Apt. No 146 (0212:245 20 02) ile Akmerkez (0212 282 09 65), Taksim (0212/ 251 15 71) ve Su- adiye (0216/ 360 90 90) Vakkorama; larda 25 Ekim Pazartesi tarihinden itibaren başlana- cak. KUŞBAKIŞI MEMET BAYDUR Gerçekten Düşünmek Eski yazıları kanştınrken altını çizdiğim şu satır- larçarptı gözüme: "Tiyatromuzun sonınlanna, yal- nız tiyatromuzun değil, genel olarak bütün ulusal sorunlanmıza çözüm yollan bulabilmek için, her şeyden önceyurdumuzda toplumcu birdüzenin ku- rulması gerektiğine inanıyorum. Ne varki, son yıl- larda toplumcu, halkçı bir tiyatronun gerektiği ko~ nusunda pek çok insanın anlaşmasına rağmen, bu insanlann, tutulacak yolun aynntılan ve yöntemi üzerinde birbirine karşıt düşünceler ileri sürdükle- ri görülüyor. Bunun nedenlerinden bin de toplum- cu öğretinin sanat anlayışında, özüne uymayan bir sınırtılığı uzun yıllardır sürdürmesidir. Toplumculu- ğu daha çok kitaplardan öğrenip benimseyen şe- hirli aydınlann, bu ülkedekı yaşama koşullannın korkunçluğuyla karşılaştıklan zaman kapıldıkları haklı öfke ile nerdeyse birer sanat düşmanı kesil- meleri de bu yüzdendir sanıyorum. Bu tutum gi- derek toplumsal sorunlanmızın çözümlenmesi yo- lunda propagandacı, söylevcibirsanabn özlemiola- rak beliriyor. Böyle bir sanatın -insanlara birtakım düşünceleh ders verircesine anlatmaya çalışan bir sanatın- tiyatroda etkili bir propaganda aracı bile olabileceğine inanmıyorum. Tiyatronun halkı eğit- me görevinden söz ediliyor. Sanattan, tiyatrodan beklenen eğitim, bence bir duyarlık eğitimidir." Bu satırlar Sayın Cevat Çapan'ın yaklaşık otuz beş yıl önce bir sooışturmaya verdiği yanıttan. Üç beş yıl önce bu satırlan bir başka yazımda alıntıla- yarak paylaşmıştım sizlerle. Duyarlık eğıtimi! Sahi yahu, duyarlık eğitimi... Ne kadar uzak düştük bu kavramdan? • • • Eski yazılan kanştırmaya devam ediyorum ve hc- oop, bir alıntı daha çıkıyor karşıma. Günün anlam ve ehemmiyetine uygun gibi ama... Yazarı Orhan Veli... O büyük şair. Şöyle yazmış: "Gerçekten de- mokrat bir memlekette ibadet kanunla bağlanmaz. Ama biz düpedüz demokrat bir memleket değiliz. Gerçekten demokrat bir memlekette kanunla bağ- lanmayacak daha birçok şey vardır. Bunlann ba- şında fikir hüm'yeti, söz hüm'yeti, vicdan hürriyeti gelir. Memleket'mizde bunlann hepsikanunlarta, hat- ta kanunsuzluklarla bağlı dururken, işe ezan hür- riyetinden başlamak, bize biraz daha leğen örtü- sünden başlamak gibi göründü." , Orhan Velı, bu satırian 15 Haziran 1950 tarihin- de Yaprak dergisinde yazıp yayımlamış. Neredey- se elli yıl önce! ••• "Peksevmemahlâk sözü etmeyi. Nebileyim? Ba- na öyle geliyor ki ahlâk, asıl temiz ahlâk, ahlâk sö- zü etmeyi bırakmakla başlar, Nerede 'ahlâk... ah- lâk...' diye konuşulduğunu duysam, acaba gene ki- min işine kanşacaklar, kime eziyet etmeyi kuruyor- lar derim de bir korku sarariçimi. Boyuna ahlâk sö- zü edenler, yalnız kendi görüşlerinin doğru oldu- ğuna inanmış, başkalannın da ille kendilerine uy- masını isteyen kişilerdir. Buna ulaşmak için bir şey- den çekinmezler, bağınhar, söverier, ortalığı kanş- tınrlar, bütün yurttaşlann b/ryılgı içinde yasaması- nı isterler. Ötekinin benkinin inletilmesine, öldürül- mesine bile sevinirter." Böyte yazmış Nurullah Ataç yıllarca önce. ••• Eski yazılan kanştırmayı bırakmalıyım belki. Ne zaman onlara el atsam böyle satırlar çıkıyor karşı- ma, insanın aklı kanşıyor. Babamın ben ortaokul öğ- rencisiyken imzalayıp bana verdiği bir kitapta, o yıl- larda altını çizdiği şu satırlar çıktı bu sefer karşıma: "Yöneticileri sahip olmadıklan erdemlerden ötürü övmek, ceza görmeden onlara hakaret etmek de- mektir." 1655 yılında yayımlanan Ozdeyişler krta- bında La Rochefoucault böyle yazmış. Biryöntem öneriyor galiba sayın La Rochefoucault. Bunu uy- gulamak gerekir. ••• Inanç kolay, düşünmek zor. Nurullah Bey yıllar- ca önce şu unutulmaz cümleyi de yazmış; bu Kuş- bakışı/Alıntı yazısını da onunla kapatalım bu pazar "Bir kimsenin düşünceleriyle çıkahan arasında bir aynlık, bir uzlaşmazlık görmezsem, inanmam ben onun gerçekten düşündüğüne." Gerçekten düşündüğüne. Gerçekten düşündüğüne. Oyunculuktan çocukça haz almak için atölye çalışması • Kültür Servisi - Kumpanya Tiyatrosu. 27-29 Ekim günleri arasında 'Oyun Hazzı' başhklı bir oyunculuk atölyesi düzenleyecek. Öykü Potuoğlu'n un yönetmeniiğinde gerçekJeştirilecek olan atölyeye en fazla 20 oyuncu (ya da oyuncu adayı) katılabilecek. Çağdaş oyunculuğun kilometre taşlanndan Lecoq ekolüyle tanışmak isteyen oyuncular için yapılan üç günlük atölyede oyuncunun fiziksel refleksleri smanacak ve oyuncular arasındaki gizli anlaşmayı kurmanın yollan araştınlacak. Sahne üzerinde güçlü ile güçsüzün. sesli ile sessizin dengesinin nasıl kurulacağı anlatılacak. 'Sahne çalmama pratikleri'nde de seyircinin sahicilikten aldıgı tadı arttırmanın yollan gösterilecek. "Katil Kim'den köşe kapmacaya, saklambaçtan ip atlamaya dek birçok oyunu egzersiz olarak kullanan Lecoq yaklaşımında amaç, çocuk gibi oyun oynama keyfîrü yeniden keşfetmek ve karakteri bu hazzm üzerine kuran anahtar kavramlan aktarmak. (235 5457) Çubuklu Hayal Kahvesi'nde Cumhuriyet Balosu • Kültür Servisi - Çubuklu Hayal Kahvesi, Cumhuriyet'ın özellikle ilk yıllannda düzenlenen 'Cumhuriyet Balosu' geleneğini yaşatmak için 29 Ekim Cuma günü bir balo gerçekJeştiriyor. Kriminal Tanigo Orkestrası'run yer alacağı gecede vals ve tango yapılacak. (413 68 80) BLGÜN • ADA ETKİNLtKLERİ SALO^aJ'nda ^ Stüdvosu'nun Bağla Şu tşi adlı oyunu saat 15.00'te görüîebilir. (252 99 24) • AMERİKAN AVANGART StVEMA HAFTASI kapsamında Bilgi Üniversitesi'nde At Land ve Quick Bill>' adlı filmler saat 20.00'de izlenebilir. (216 00 00) • BABYLON'da saat 18.00'de Tuna Ötenel, lmer Demirer, Kürşat Ant, Ateş Tezer konseri dinlenebilır. (252 51 67)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle