Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24 EKİM 1999 PAZAR
14 JvLJLil U r t . kultur@cumhuriyet.com.tr
Sanatçılar, eleştirmenler ve galeri yöneticileri eleştirilen bienali değerlendirdi
6."• Uluslararası
İstanbul Bienali,
geçen yıllara oranla
daha çok eleştiri
alıyor bu yıL Bunlar
arasında, küratör
Paolo Colombo 'nun
yetersizliği,
mekânların geçen
yıllara oranla daha
sönük olması,
sanatçı seçiminin
yankşlığı ön sıralara
yerleşiyor.
Eleştirilerden biri de
bienalin İstanbul'un
sanat ortamıyla
bütünleşememesi
Tüm bunlar yeni
yeni 'yürümeye'
baslayan İstanbul
Bienali'ni olumsuz
etkileyeceğe benziyor.
Bu eleştirüeri nelere
bağlıyorsunuz?
Tutku'lanmla 'dalga'
geçen istanbul Bienali
UenaUeri diğer
grup sergilerinden ve
fuarlardan ayıran en
önemlifarklardan biri
sanınz seçilen
sanatçüarın genç-
deneyimli, tanınmış-
tanınmamtş
olmasından çok,
yapıtların
nitelikleriyle ön plana
çıkarak etkinliği
uluslararası arenada
görünür kümasu..
Paolo Colombo,
"Sanatçüarın
seçiminde büyük
teorik yapıtlardan
çok kişisel ve şiirsel
anlatımları
yeğledim " diyor.
Colombo'nun sanatçı
seçimini nasü
değerlendiriyorsunuz?
ESRA ALİÇAYUŞOĞLU
Yerini daha sağlamlaştırdı
ALİ AKAY (Eleştirmen) - Bienalin
eleştiri almasının nedenı; herkesın bü-
yük. çarpıcı yapıtlar beklemesı. Fakat
çağdaş sanatın bugün geldiğı nokta mj-
nörlük üzerine dönüyor Bu yılki Vene-
dik Bienalf nde de\ asa boyutta enstalas-
yonlar olmasına karşm mekâna konulan
objeler büyük anlamda sanatın nesnele-
ri değil. Bu mınör hareket siyasi olmak-
tan çok estetik olmaya başladı.
Bienalde mekânın bir problem oldu-
ğu kesm. Dolmabahçe Kültür Merkezi dar
bir mekân olmasına karşın mekânın ta-
mamen kapatılarak bağımsızlaştınlması,
bu küçük mekânı her şeye karşın biraz kur-
tarabılıyor. Aya trinı ve Yerebatan klasik
mekânlar halıne gelmeye başladı. Sanat-
çı seçımlerine gelirsek örneğin. Ömer
Uhıç'un yeni araştırmalan bir yandan ha-
yaletimsı figürlerı ortaya çıkartırken di-
ğer yandan müthiş ironik bir biçımde
büklümlü plastik borularla hayaletleri bir
pop sanatçısının başansıyla maddileşti-
riyor. Dığer Turk sanatçılan ise desenler
ile tutku kavramına mümkün olduğu ka-
dar yaklaşan çalışmalar ortaya çıkardılar.
İstanbul Bienali zaten genç bir bienal
veyeni yeni duyuluyor. ö.sıyla yerini da-
ha sağlamlaştırmaya başladı. Tutku ve
dalga kavHinH görüldüğü gibı mikro si-
yasöf.'Bflcrve'Şîn-sellıği ön plana çıkar-
tıyor. Gıtgıde çağdaş sanatta estetik so-
runlariçpolıtikalannıvesosyolojıkolu-
şumlarını kendı ıçlennde oluşturmaya
başhyorlar. Ancak estetığm kendı ıçınde-
kı mıkro polıtık. bırey sel ve hatta kışısel
siyasetlerini ortaya çıkartıyor. Bu anlam-
da teorinin yok olması degil, şiırsellığin
ve duygusallığın kuramsallaştınlması söz
konusu. Mınör edebiyat gıbı çağdaş sa-
nat da kendı güncelenni oluşturuyor.
Prematüre doğmuş bir
bienal olarak fırsatı kaçırdı
HALDUN DOSTOĞLU (Galeri Nev)
- Öncelikle tstanbul Bienalı'nin dünya
bienalleri arasındakı yerinın kolay kolay
sarsılacağını sanmadığımı söyleyerek
başlamak istıyorum. ö.'sını idrak etmiş olan
Istanbul Bienali bana göre dünya sanat
arenasındakı yerini sarsılmaz bir şekilde
almış ve hatta önemli bienaller arasında
anılmay a başlamıştır. Bu bienale münha-
sır değerlendırmelerime geçmeden önce
sehnmızdekı tüm bienaller için geçerlı ol-
duğunu sandığım temel birnoktadan söz
etmek istıyorum.
Dünyadakı dığer bienallere baktığı-
mızda gördüğümüz çok temel bir şey var.
Bienal vapılan şehir ile o şehrin tüm sa-
nat ortamı bırlikte davranarak bu orga-
nizasyonu gerçekleştıriyorlar. Neticede
eğer bir yarar söz konusuysa bu yarar o
şehrin. o ülkenın tüm sanat ortamını il-
gilendıriyor. Bızdeki. özellikle son yıllar-
daki uygulamalar bunun tam tersi bir ta-
v ır içınde. Bienal ofisı ile şehrin sanat di-
namikleri arasında tam bir kopukluk var.
Farklı ülkenın insanlan kadar uzak bu
ikili. Üstelik muhtelıf şekillerde sürdü-
rülen, birlıkte davranma, sorumlulukla-
n paylaşma, yan organizasyonlarla sa-
natçılar arasındaki iletişimi kolaylaştır-
ma gibı çaba ve girişımleri de bienal ofi-
sinın yanıtsız bırakma gibi bir tutumu
söz konusu. Oysa sürekli hatırlamamız
gereken bir soru var Bu şehirde neden
bir bienal düzenliyoruz? Bizı buna iten
nedenler ne? Sanınm bu sorulann ce-
\aplan kolayca unurulabiliyor ya da at-
lanabiliyor. Hepimız biliyoruz ki eğer İs-
tanbul 'da uluslararası bir bienal düzenle-
nıyorsa ve bu organizasyonlardan bir ya-
rar bekleniyorsa, bu yarar topyekûn is-
tanbul \e ülkemiz sanat ortamınm yara-
nnadır. Dolayısıyla ortamın dinamikle-
nni dışlamak. yok saymak, ilgisiz kalmak
gıbi bir tavır ancak binılen dalı kesmek
şeklınde izah edilebilir.
Bundan hareket ederek vakfın bünye-
sı içinde söz ettiğim dinamıklerden olu-
şan etkın ve yetkilı bır danışma kurulu-
nun oluşmasımn yararlı olacağı ınancın-
dayım. Sergı meİcânlan ile ilgıli sorun-
lann sadece bu bienalde de değil daha ön-
cekilerde de söz konusu olduğunu düşü-
nüyorum. Ancak özellikle Aya lrini'nin,
Tony Oursler'in kubbe içındekı yapıtı dı-
şında anlamlı kullanıldığmı söylemek
zor. Ayrıca Yerebatan Samıcı karanlık
olduğu ıçin mı vıdeo ve projeksıyon ça-
lışmalannın orada çokça yer aldığı soru-
su da akla gelmiyor değil. Dolmabahçe
Kültür Merkezf nın tarıhsel atmosferi-
nın kavbolmasına neden olacak bir mü-
Sanatçı seçimleri nedeniyle, bu coğrafyada yaşa\anlan çok kolay yakalayabilecek bir temanın ıskalandığı düşünülüyor.
dahaleyi de abartmış bulduğumu söyle-
meden edemeyecegım. Orada daha sakin,
daha geride duran bir müdahale ile ser-
gilenen yapıtlann tümünü göstermek
mümkün olabılirdı.
PaotoColombo bienal kataloğunun ön-
sozünde, du> guyla ımgenın evhliğınden
yana olduklarını düşündüklen sanatçı-
lara yer verdığini kendi söylüyor. Gerçi
bu evliliğin dışında bır sanat eserinı dü-
şünmek çok kolay değil, ama bence bu
bienalde söz edılen evliligi sağlam te-
mellere oturtmuş çok sayıda sanatçı gö-
remedığimi de belırtmek sanınm çok zor
değil. JanetC'ardifT. Tony Oursler, Fran-
cesco Vezzoli ve Francis Arysın yapıtla-
n, gerçekten hem bienal temasının arzu-
ladığı duygu yoğunluğunu taşıyor. hem
de Colombo'nun arzuladığı evliliğin iyi
örnekleri olarak gözüküyor. Biraz ken-
dimızı zorlarsak bunlara Pipüotti Rist ve
Elina Brotherus'u eklemek mümkün.
Oysa şiirsel anlatıma sahip ve gene Co-
lombo'nun tarifi ile duyguyla duyarlıh-
ğı harç eden sanatçılara sıkça rastlama-
dığımı söylemek sanınm abarn olmaz. Do-
layısıyla özellikle sanatçı seçimleri nede-
niyle, bizleri, bu coğrafyada yaşayanla-
n çok kolay yakalayabilecek bır temanın
ıskalandığını düşünüyorum
Yüzyılın son bienali. temasının zengın-
lığıne, engin potansıyeline karşın pre-
matüre doğmuş bir bienal olarak ne ya-
zık ki önemli bir fırsatı kaçınyor. Oysa
17 Ağustos sonrası gelişen konjonktür-
le. yüzyıla bir başka damga \iirmak çok
kolay olabilirdi.
Depremln artçı
dalga'st vurdu
MURAT MOROVA
(Sanatçı) - Depremin art-
çı 'DALGA'lanndan biri
de İstanbul Bienali'nı vur-
du. IKSV etkinliklennden
tıiri olan bienal. yanlışya-
pılanmanın, yönetimdeki
niteliği tartışılır yukardan-
lığın, hangı kültürel coğ-
rafya üstüne temel atılabi-
leceğıni bilememenin yan-
lış hesaplanyla zedelen-
miş yapısı ile çöktü.
6. îstanbul Bıenali'nin
bu kadarçok eleştırilir olu-
şunu olumlu buluyorum.
Hasbelkader oluşmuş bır
sanat ortamında ılk defa
'bir STSİI itaatsidik' örne-
ği göstermemize neden
olur dıye umuyorum. Bi-
enalin yapısını çökerten
'DALGA'nın etkisi, sanat
ortamınm bütün aktörleri-
nı -sanatçı, eleştirmen'kü-
ratör, galeri, İKSV PSD,
medya vb- kendi kışısel
TUTKU'lanmıza kapıl-
madan tartışabileceğımiz
bır sahile çıkarma fırsatı-
dır. Depremin, milat ola-
rak adlandınlan 'durusu-
nu yeniden gözden geçir-
me' olgusunu IKSV yöne-
timme naçızane tavsıye
edenm. Colombo'nun ye-
terlilığini veya yetersızh-
ğinı tartışma dışı buluyorum. Sız; tüm bir
sanat ortamı olarak kendi belirleyeceği-
niz kaliteyı, özgüvenu kurumsallaşmayı
beceremeden sahıci bir proje üretemi-
yorsanız. bunun çok ehli veya değil bıri-
nin eline tesliminin lehınize olmayacağı
açık bir sonuçtur. 'Ben bflirim'ci tavny-
la İKSV. plastik sanatlar alanına sadece
bienallerde ılgi gösteren sahte bir genel
entelijansiya. plastik sanatlan bienaller-
de hatırlayan 'bir kısmı medya', 'yaban-
a küratör' ve yabancı basınm peşinde 'be-
ni de görün' etıksizliği gösteren 'bir la-
sım sanatçı
1
. sanatçılannı sadece sergi
zamanlannda yanm yamalak destekleyen
galen düzenı oldukça bu coğrafyada baş-
ka bır sonuç almak mümkün mü?
Bienal kataloğunda,yönermenin önsö-
zünden ıkı cümle . Türkhe'yi >erle bir
eden deprem bizi altmdan kalkılmaz bir
vitirişdu>gusuvia doldurdu (çokdoğru)_
Biriikte düş kurmava de\am edeceğimiz
umudu içindeyiz (Yanlış, gaBba birileri
uyandı)." Paulo Colombo ıse aslında ne
kadar uzak görüşlü olduğunu önsözünün
sonunda ıspat edıyor. "Bienal zamanı-
nın "bır hesap çıkarma döneminın' fo-
toğrafı sayılabilir. Bu fotoğraf var olan
Ülkemizde plastik sanatların bir kriz dönemi vaşadığı. tstanbul
Bienali' nden nıucize bcklenmemesi gerektiği de savunuluyor.
değişimlere ve ileride söz konusu oiacak
dönustailne i*n*«4ecektir."(£e«! in-
şallah)
Muclze beklenmemell
AH\reTSO\SAL(Fdseferi)-Colom-
bo'nun yetersız olduğuna inanamam. 'Ye-
terlioluşun' tanımını yapmalılar. Mekân
konusu ayn bır konu. "Tarihsel mekân-
da çağdaş sanat sergisi düzenienir mi ya
da nasıl düzenlenmeti" sorusunun genel
kapsamında ele alınmalı. Mekânın bü-
yüsünün yeni yapıta değer katacağı dü-
şüncesi -eğer varsa- naif bir düşünce. Ya-
pıtlann mekâna tecavüz ettıği hissine ka-
pılabilınir. Sanatçı seçimıne ne demeli?
'Dognı seçimin' tanımı yapılmalı. Co-
lombo'nun kendine göre bir tutarlılığı
var. Bence bu bir medya refleksi. Kap-
risli ve ahkâm kesen -aslında kıskanç ve
komplekslı- tiplere dikkat etmek gerekir.
Bienal nasıl olmalı? Bence mucizeler
beklememek gerekir. Plastik sanatlar bir
krizyaşıyor. "Ağzryiakuştutan bir bienal
modeü" bıle bunlan çözemez.
Sanat ortamımız Izlenmlyor
VASIF KORTUN(Eleştinnen) - Soru-
lannıza ıki yönden bakmak gerekıyor;
binncisi bienal yönetiminın bu konuda-
ki hatalan, ikincisi de sergmin iç sorun-
lan. tkincisıyle başlarsak, sergı başanlı ola-
cak dıye bır garanti yok. Özen ve bilgiy-
le seçılip tam destek verilen bir küratör
bile çok eleştınye uğrayan ya da çoğun-
luğu memnun etmeyen bir
sergi yapabilir. Bu sonuçta
bır sergi ve bunu mılli bir
meseleye çevirmemek la-
zım. Asıl uzmanlık alanı ve
geçmış tecrübesi çok başa-
nlı 'one-person' sergilerin-
den ibaret olan. bienal ha-
zırladığı süre içinde başın-
da bulunduğu kurumun ma-
li durumundan sergilerine
kadar envai çeşit meselele-
ri düşünmek durumunda ka-
lan Colombo'dan gene de
çok daha iyisini bekleyebı-
lirdik. Colombo maalesef
Istanbul'u turistik bır algı-
lanıma mahkûm ederek, tu-
ristik mekânlarda, aleni bir
şekilde zayıf bır düzenle-
me ve seçimlerle (Dolma-
bahçe): sanatçılann işlerini
yok ederek (Yerebatan); bır-
bırinın etkisinı sıfırlayan
benzer işlerle (Aya lnni) ve
bugünün dünyasırun nabzı-
na karşı çıkan bir nostaljiy-
le, ruhu ustan ısrarla ayırma-
ya çalışarak çok kötü bir
sergi yaptı. Sergı salt Istan-
bul'da ve deprem sonrası
yapıldı dıye uluslararası
eleştırileri törpülenmiş ola-
caktır ama meselenin aslı
herkesçe malum.
Bienal maalesef Türk sa-
nat ortamını ızlemıyor, sa-
nat ortamına katılmıyor ve
uluslararası durum hakkın-
da bilgi sahibı değil. Biena-
lin yerleşıkleşmesryle birhk-
te çok daha olumlu, sevecen ve destek-
leyici bir kurum haline gelmesini bekler-
ken, tam tersine tehditkâr, sansürcü bir mo-
nopole dönüştüğünü görüyorum. Herke-
sin, her kurumun bienale eklemlenmesı
söz konusu değil ancak daha dostane, da-
ha kapsayıcı ve eleştiri kaldırma olgun-
luğuna erişmiş, değişik zihniyetlı bir ku-
rum istiyorum. Bienal yönetiminin ve da-
nışmanlannın küratör seçimlennı yeniden
mşa etmelen gerektiği kadar yönetmen
ve küratör arasında hem destekleyici hem
de yumuşak bir denetim mekanizmasının
da kurulması aciliyet teşkil etmekte. Bır
hata tstanbul Bienali'ni yok etmez, ancak
istanbul izleyicısine daha özenli davran-
mayı ön plana çıkaran ve sanat dünyası-
nı fstanbul'a bir mıknatıs gibı çeken bir
yeniden tahayyül şart.
llgllenmlyorum
BERAL MADRA( Efcştinnen)-Bu bi-
enalle ilgilenmıyorum.
Eurovlslon'a benziyor
CANAN BEYKAL (Sanatçı - Elestir-
men)-Colombo'yutanımadım, tanımam
da gerekmıyorda Ama bana 'KomiserKo-
lombo'yu hatırlattığı için sevimli bin ol-
duğunu düşündüm. Oyle olduğunu söy-
lüyorlardı ama bienal seçiminden önce.
Bienal açılışında gördüm. bır de televiz-
yonlarda. Gerçtkt^n de ulafoje jık. se- •
vımli adam, dünya küratörleri arasında bir
yer edinmek izlenimi verdi bana. Mesle-
kibir atılım göstermesi gerekıyordu. Re-
neağabeyi ve Rosaablasının yardımıyla
'Şarkhinneti'ni tamamladı. Şimdi dün-
ya standartlannda bir görev üstlenebilir.
Hep söyledik. sanatçılann ne düşündüğü
onlar ıçin önemli değil. kimin seçilip se-
çilmediği de önemli değil. Hatayı küra-
törlerde bulmuyorum. Vasat olabilirler, tip-
kı sanatçılar gibi yeteneksiz olabilirler. Ha-
tayı bizde buluyorum.
Mekânlara gelince, tstanbul ve mekân-
lan harikaydı. tstanbul'un binbir gerçe-
ğini hiçbirküratörün kavTaması olası de-
ğil. Otoyollan tehlikeli, ara sokaklan te-
kin değil. tstanbul, bıenalle 'DAL-
GA(S)ınf geçti. Ben bienali artık, bizde
önemsenen, Batı'da pek önemsenmeyen
Eurovision yanşmasma benzetiyorum.
Bir yeni bienal modeli için ise -gerekiyor-
sa elbette- sanatçılar, yazarlar, vakıfve kü-
ratörler ve en önemlisi danışma kurulla-
n oturup bunlan düşünmeliler. Sanatçı-
lar önce sanatı ellerine almalılar ve kü-
ratörlere yalakalık yapmaktan vazgeçip
kişisel kazanımlar adına ınanmadıklan
bir şeyi yapmamalılar, kazanamayınca
da küfretmekten vazgeçmeliler. Burası
tstanbul, bu sanat bızim sanatımız. Bienal
için hep biriikte düşünüp karar vermeyi
ve akıllıca davTanmayı öğrenmeliyiz.
çoğulcu blr etklnllfc oldu
ÖMER ULUÇ (Sanatçı)- Bu söylenen-
lerin çoğuna kahlmıyorum Bu bienalin
en önemli özelliklerinden bin resim, hey-
kel bıtti gıbi söylentilere iyi bir cevap
vermiş olması...Bu bienal görsel sanatla-
nn bütün dıllerine açık. çoğulcu bir etkin-
lık oldu. Bienalin ikinci önemli özelliği;
ben bu bienale davet edildim, dosya ver-
medim. Colombo'nundadediği gibi şiir-
sellik çok önemliydi, burada bir tazelik
var. Ama buna karşın tazelik olaması ve
akademıkleşmiş bir öncü sanattan sıynl-
mak ıstemesi bu bienalin en büyük özel-
liği. Bıenaldeki işim 65 metrekarelik bir
alanda karşı lıklı ıki duvarda yer alıyor.
Bunlar ıki ve üç boyutlu olarak ayn ayn
üretildi ve sonra her zaman olduğu gibi
belli bir senaryoyla işin son aşamasında
birleştirildi. Ilk kez bu kadar sosyal içe-
riği olan bir iş yaptım. Bienal için bu ça-
lışmamı hazırlarken deprem oldu. Karşı-
lıklı ıki duvardan biri yaşam diğeri ölüm
duvan. Bu yapıt bir anlamda Picasso'nun
Guernıca'sında olduğu gibi büyük bir fe-
lakete sanatçınuı büyük bir duygu yo-
ğunluğuyla katılmasını gösteriyor.
Dlger bienaller
daha sansasyoneldl
CLAIRE-LYSE BUCO (Duldnea) -
Küratörün mekân seçiminde izlediği po-
litikalar ve kişisel tercihleri üzennde ya-
pılan yorumlann tümü aslında o mekân-
larda sergilenen yapıtlann genel çerçe-
vesi üzerinde vapılan tartışmalardan öte-
ye gıtmez. Diğer bienaller sansasyonel
açıdan daha etkileyiciydi. Ancak bu yıl
gördüğümüz düzenlemeler daha bir İç-
tenltğe' sahıp, belki de bu yüzden içine
gırmek daha uzun zaman alıyor.
"#t »• m
Johnny Depp, :
Liberace 'yi oynuyor
• Johnny Depp.
yeni filmınde ılgınç
kişiliğı ve gösterişli
sahne kıyafetleriyle
tanınan ünlü piyanıst
Liberace "yi
canlandıracak. Film,
1987'deAIDS'tenölen
sanatçınm olumlu ve
olumsuz bütün
özelliklerini gözler
önüne serecek.
• Shekhar Kapur
birhavakurtarma
pilotunun yaşamıra
konu alan bir aksiyon-
macera fılmi çekmeye
hazırlanıyor. Gary
Larkin adlı pilot, 2.
Dünya Savaşı sırasında
kaybolan bir askerin
kansından, kocasının
kayboluşunun ardındaki
gerçeğin saklanması
için rüşvet almıştı.
• LeAnn Rlmes,
müzik dünyasından
sinemaya atlamaya
hazırlanıyor. Country
müziğin çocuk yıldızı
Rımes,'BirYıldız
Doğuyor' fılmınin
değişik bir uyarlaması
niteliğindeki 'Emily's
Song'da rol alacak. Her
ikisi de müzisyen olan
bir baba- kızın
birbirlerinden uzak
düştükten sonra
müziğin sayesinde
yeniden bır araya
gelişlenni anlatan
fılmin yönetmenı henüz
belli olmadı.
• Rudolph
Nureyev ın yedıncı
ölüm yıldönümü
dolayısıyla Londra'da
Royal Albert Hall'de
düzenlenmek ıstenen
bir anma konseri, bir
opera sanatçısı ve
orkestra şefı arasında
çıkan sürtüşmeden
dolayı ıptal edildı.
Geçen çarşamba günü
gerçekleştirilmesi
düşünülen konserin şefı
Gennady Zalkowıtsch,
Bulgar bas Nikolai
Ghuaurov'u, "kendisini
provalar sırasında
Kraliyet Filarmoni
Orkestrası'nın önünde
küçük düşürdüğü" için
suçladı.
• TomCrulse. 1975
yapırru kült fılm 'Ölüm
Yanşı 2000'in yeni
versiyonunda rol
alacak. Ilk
versiyonunda Sylvester
Stallone'nin rol aldığı
filmı Boogie Nights'ın
yönetmeni Paul
Thomas Anderson
yönetecek.
• Carlos
Santana'nın yeni
albümü 'Supernatural'.
piyasaya çıkışmın 18.
haftasında ABD müzik
listelennin ilk sırasına
oturdu. Sanatçınm
Matchbox 20
topluluğunun şarkıcısı
Rob Thomas'la yaptığı
'Smooth' adlı sıngle da
aynı şekilde ilk sıraya
çıktı.
• Lauren Bacall,
Shırley McLaine ve
Debbıe Reynolds,
Dısney yapırru 'Those
Old Broads" adlı bir
fılmde rol alacaklar.
Senaryosu Reynolds'ın
kızı Carrie Fisher
tarafından kaleme
alınan fılmde rol alması
için Elizabeth Taylor'a
da teklif götürüldü, ama
sanatçı teklifi geri
çevirdi.
• Blues Traveler
grubunun New
Orleans'ta iki ay önce
ölen basçısı Bobby
Sheehan'ın ölüm
nedenının yüksek dozda
uyuşturucu olduğu
açıklandı. Blues
Traveler'ın lideri John
Popper da yaptığı
açıklamada. toplulugun
dığer ıki üyesiyle
biriikte yola devam
edeceğinı belırtti.
• Meg Ryan,
Rıchard Loncraine'in
yeni fılmi 'This Man
This Woman'da
oynayacak. Senaryosu
Frederic Raphael
tarafindan yazılan fılm,
art arda bırçok
üzüntüyle karşı laşan bir
ailenin dramını ve bir
çiftin tüm engellere
ragmen aşklannı
yaşatmalannı konu
Ryan Phllllppe
de Hollywood
milyonerlen arasına -'"
gırdi. 'Vahşi Duygular'
fılminde yıldızı
parlayan. 'Ne Yapüğıru
Biliyorum'la fıyatını
iyice yükselten oyuncu,
MGM yapırru bir
gerilim fılminde
oynayacağı rol
karşılığında 1 milyon
dolar alacak. 'Anti-
Trust' adlı filmi,
'Rastlantının Böylesi'
fılminın yönetmeni
Peter How ıtt yönetecek.
• Elton John,
medya devi Avustralyalı
Kerry Packer ile eski
manken Jodıe
Meares'in oğullannın
düğün töreninde
vereceği konser
karşılığında 800 bin '
dolar ücret alacak.
• Ceorge Lucas,
StarWars'ın ikinci
filmini çekecek.
Filmin oyunculanndan
biri de büyük patırtılar
koparan 'Anadan
Dogma' filminin yıldızı
Robert Carlyle.
Oyuncunun
performansından çok
etkilenen Lucas,
Carlyle'ı hangi rolde
oynatacağına henüz
karar vermedi ama ne
olursa olsun onu filmde
görmeyı istiyor.
• Nicolas cage,
'Notting Hill'ın
yönetmeni Roger
Michell'in yeni fılmi
"Captain Correl's
Mandolin'de oynamayi
kabul etti. Film,
2. Dünya Savaşı'nda bir
Yunan adasmda
yaşanan bir aşk ,
öyküsünü anlatıyor.
Ama Nicolas
Cage, önce Brett
Rotner'ın yönettiği
'Family Man'deki
rolünün çekimlerinin
bitmesini beklemek
zorunda.