Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 20 EKİM 1999 ÇARŞAMBA
HABERLER
11-17 yaşlan arasında 1830 çocuktan 634'ü PKK ile ilgili suçlardan çeşitli hapis cezaları aldı
231 ğçocıığa cezasıE.NVERSEVİŞ
DlYARBAKIR - Güneydoğu'da son
9 yıl içinde toplam 231 çocuk
DGM'lerde idam cezasma
çarptınldı. Aynı dönemde
DGM'lerde yargılanan 11-17 yaşlan
arasında toplam bin 830 çocuktan
634'ü PKK ile ilgili suçlardan çeşitli
hapis cezalan aldı. Silah, mermi ve
uyuşturucu kaçakçılığı yaptıklan
iddiasıyla 536 çocuk hakkında dava
açıldı ve bunlardan 101'ine çeşitli
hapis cezalan verildi.
Baronun araşürması
Diyarbakır Bölge Barosu Çocuk
Haklan Komisyonu Başkanı Avukat
Arif Altunkakm. bu olayın
Tûrkiye'nin de altında imzası
bulunduğu Avrupa Insan Haklan
Sözleşmesi'nın 6. maddesine avkın
olduğunu ileri sürerek Avrupa Insan
Haklan Mahkemesi'ne başvurdu.
Diyarbakır Bölge Barosu tarafından
hazırlanan "Diyarbakır Devlet
Güvenlik Mahkemelerinde
Yargılanıp Ceza Alan Çocuklar"
• Diyarbakır Bölge Barosu'nun hazırladığı "Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemelerinde
Yargılanıp Ceza Alan Çocuklar" araştırmasına göre, DGM'ler çocuklara ölüm cezalan yağdırdı.
Son 9 yıl içinde Diyarbakır 1, 2, 3 ve 4 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemelerinde 11-14 yaş grubu
arasında 49 çocuk idam cezasına çarptınlırken 11-14 yaş grubu arasındaki 51 çocuk da
"PKK'ye yardım ve yatakhk" suçundan 3 yıl 9 ay hapis cezasına mahkûm oldu.
başhklı araştırmaya göre, son 9 yıl
içinde Diyarbakır 1,2, 3 ve 4 No'lu
Devlet Güvenlik Mahkemelerinde
11-14 yaş grubu arasında 49 çocuk
idam cezasına çarptınhrken, 11-14
yaş grubu arasındaki 51 çocuk da,
"PKK'ye yanüm ve yatakhk"
suçundan 3 yıl 9 ay hapis cezasına
mahkûm oldu.
DGM'lerde aynı yaş grubu
arasındaki 37 çocuk da örgüt üyeliği
suçundan 16 yıla kadar ağır hapis
cezalanna çarptınldı. DGM'lerde
14-17 yaş grubu arasındaki 182
çocuk "örgiite üye olmak ve eyiem
yapmak suçundan" idam. 19 İ çocuk
da "yardun ve yatakhk yapmak"
suçlanndan çeşitli hapis cezalanna
çarptınldı. 124 çocuk ise örgüt
üyeliğinden ceza aldı.
DGM 'lerde 11 -17 yaş grubu
arasındaki çocuklar hakkında verilen
idam cezalannın çoğu 1994-1995 ve
1996 yıllanna rasthyor.
Diyarbakır Bölge Barosu Çocuk
Haklan Komisyonu Başkanı
Avukat Arif Altunkalem, 18
yaşından küçük çocuklan
DGM'lerde yargılamanın yasadışı
olduğunu öne sürdü. Altunkalem,
şunlan söyledi:
'Yargüama vasadışT
"14 Eylül 1990 tarihinde imzalamış ~
bulunduğumuz B.M Çocuk Haklan
Sözleşmesi 9 Arahk 1994 tarihinde
TBMM'de onaylanarak iç hukukun
bir parçası haline gelmiştir.
Sözleşmenin 1. maddesi uyannca 18
yaşından küçük olan herkes çpcuktur
ibaresi ile küçükhık yaş sının
belirtUmiştir. Ama diğer yandan iç
hukukumuzda çocuğun
yargüanmasuıa îUşldn 2253 Sayıb
Yasa çocukluk yaş, sınınnı
15 olarak belirrmiş ve bu yaş
sınınnda olanlann çocuk
mahkemelerinde yargılanmasını
düzenlemiştir. ilgili 2253 sayıh yasa
bununla yetinmeyerek
6. maddesi son fikrası ile getirdiği
istisnalar ile devlet aleyhine işlenen
suç isnatlanna ilişkin getirdiği istisna
ik küçüğün olağanüstü mahkemeler
olan DGM'lerde yargüanmasuun
önünii açmışür. 2253 sayüı yasanın
gerek yaş sınınnı 15 olarak
düzenİemesi gerekse de
6. maddenin getirdiği istisna
ile eşitiik ve aynmcılık yasağına
aykûıdır. Zira çocuğun özel bir
yargılamaya tabi tutulması içinde
bulunduğu yaş gereği kendine özgü
baa özeDiklere sabip bulunması ve
bu özeUiklerden dolayi da ayn bir
yargüama hukukuna tabi ohnası
gerekmektedir."
Altunkalem, Tûrkiye'nin imzalamış
olduğu BM Çocuk Haklan
Sözleşmesi gereğince çocuğa ilişkin
ikili yargılamanın ortadan
kaldınlması gerektiğini belirterek
şunlan dedı:
"Şu anda 18 yaşmdan
küçüğün gerek adli gerekse de
DGM'lerde yargdanması Avrupa
Insan Haklan Sözteşmesi'nin 6.
maddesinde düzenlenen adil
yargüama flkesinin ihlatidir. Bundan
dolayı da en lasa zamanda iç uyum
yasalanvia Çocuk Mahkemeleri'nin
yaş sının 18'e çıkanlmah ve
DGM'nin görev alanma giren
küçüğün yargdanması Çocuk
Mahkemeleri görev atenma
bırakümahdır. Bundan bir süre önce
18 yaşından küçük bir müvekkiKmin
yasadışı örgûte yardım ve yatakhk
iddiası ile DGM'de yargılaması
nedeniyle AİHM'ye bireysel
başvuruda buhındum."
Bahçeli Yılmaz'a yuklendi
'Şikâyetçi
olmaya
hakkı yok'
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) • Baş-
bakan Yardimcısi Devlet Bahçen, "sistem
değJşmefi" diyen koalısyonun küçük orta-
ğı ANAP Genel Başkanı Mesut Ydmaz'ı,
"YıHardır aktif siyasetin içinde yer ahp ik-
tklarsorumlulıığunu payiaşanlannsiyaset-
ten w siyasi sistemden şikâyetçî ounaya ne
haklan vanhr" diyerek eleştirdi.
Bahçeli, dün partisinin grup toplanüsm-
da, iç ve dış gelişmelerle ekonominin du-
rumunu değerlendirdi. Pakistan halkının
normal siyasi yaşama bir an önce dönerek
demokratik rejinnni yeniden işler kılaca-
ğından kuşkusu olmadığmı anlatan Bahçe-
li, Kafkasya'da yaşananlann bölge halkı
kadar kendilerini de tedirgin ettigini söy-
ledi.
Avrupa Komisyonu raporunun Türkiye-
AB ilişkiieri açısından önemli bir ilk adım
olduğuna dikkat çeken Bahçeli, AB'nin
kendi payına düşen görev ve sorumluluk-
lan yerine getirdiği ölçüde, Tûrkiye'nin de
kendi üzerine düşeni yerine getirmek için
elinden gelen çabayı göstereceğini bildir-
di.
Bahçeii, ülke ekonomisinın ciddi bir
darboğazdan geçtiğini, 2000 yılı bütçesi-
nin kabullenmekte zorlandıklan unsurlar
ve hedefler olmasına karşın Türk ekono-
misinin içinde bulunduğu yüksek ateşli
kronik hastahğm tedavisi için zor bir yo-
lun tercih edildiğini anlatu.
Deprem yardımlannın depremzedelerin
gereksinimleri için harcanacağından kim-
senin kuşkusu olmamasını isteyen Bahçe-
li, üstü kapalı olarak ANAP lideri Yıl-
maz'a sert eleştiriler yöneltri. Siyasi ve ida-
ri sistemi eleştirme ve karalama söylemle-
rinin salgın durumuna geldiğini anımsa-
tan Bahçeli, şu görüşleri dile getirdi:
"AshndabuahniyetyupBiveelestirialış-
kanbğı,Türkhe'nin çağdaş demokrasiyi ve
devkti inşa ernıe sürecinde nicin dddi bir
mesafe kat ermediğini çok iyi özetlemekte-
dir. Yıllardır aktif siyasetin içinde yer ahp
iktidar sorumluiuğunu payİaşanlann siya-
setten ve siyasi sistemden şikâyetçi olmaya
ne kadar haklan vardır? Aynı soruyu bü-
rokratik yapılann başında bulunanlar için
desormak mümkündür. Buaniayış,maale-
sef bulaşıcı hastauk gibi birçok meskk ka-
tegohsine yayıhnaktadaf
Bülent Akarcalı, Muş milletvekili Kemaloğlu'nun kendisini tehdit ettigini söyledi
ANAP'ta atama kavgası
IĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇÎN
Diyanet tşieri BaşkanlıgL 2000 bütçesinde 257 trilyonluk payla 28 bakanhk ve kuruluşun önüne geçti»
DÜRDANE KIRÇUVAL
ANKARA - ANAP'ın, Genel Başkan
Mesut Yumaz'ın Karadeniz gezisi dola-
yısıyla katılmadığı Meclis grup toplantı-
sında, Içişleri Bakanı Sadertin Tantan,
Muş Valisi AB Akan'ın merkeze alınma-
sına tepki gösteren Muş milletvekili Er-
kan Kemaloğlu na "Senin örtmekistedi-
ğin karanhk UişkUerin mi var" sorusunu
yöneltti. ANAP Genel Başkan Yardımcı-
sı Bülent Akarcah, Tantan'ı destekleyin-
ce Kemaloğkfnun tehdidine hedef oldu
ve başkanvekıllenne seslenerek "Erkan
Kemaloğlu beni tehdit ediyor" dedi.
ANAP'ın dün basına kapalı olarak ger-
çekleştinlen haftalık olağan Meclis grup
toplantısında kavga çıkü. Yılmaz'ın Ka-
radeniz gezisi dolayısıyla katılamadığı
toplantıda, Enerji ve Tabii Kaynaklar Ba-
kanı Cumhur Ersümer'in hükümet çalış-
malan hakkında bilgi verirken oturduğu
yerden söz alan Erkan Kemaloğlu, ken-
disinden habersiz olarak seçim bölgesi
Muş'un valisi Ali Akan'ın merkeze alın-
masını eleştirdi. Kemaloğlu, Tantan'ın
çalışmalanndan ANAP grubunun rahat-
sız olduğunu ileri sürerken "Diğer ba-
kanlar. mületvekillerinin tatepterini yeri-
ne getiriyor. Vatiyi değiştirirken bir haber
büevermedin" dedi.
Tantan ıse öncelikle son valiler karar-
namesinin kendisinin tasarrufu olmadığı-
nı ıfade etti "Bu karamameye son şekü
liderler zirminde verilmiştir" diyen Tan-
tan, "Ancak, senin valin de gelip bana ağ-
ladL Sen önce, bu eski vali ile oûn ifişkfle-
rini aıüat Örünek istediğin, karanhk fliş-
kiknnmi var" dedi.
Akarcalı da, "Bakan ber gfin bir yere
gktip causıyor. Çetelerie mücadele ediyor.
Ben şahsen bakanın çalışmalanndan çok
memnunum. Grup adına konuşamazsın"
diyerek Tantan "ı savundu. Akarcalı'nın
konuşmasınm ardmdan Kemaloğlu. yanı-
na giderek "Benhn adım Erkan Kema-
loğlu. Bundan sonra adımlanna dikkat
et" dedi. Kemaloğlu, "Neyanibeniöldü-
recek nMsn?" diyen Akarcalı'ya, bir kez
daha "BBemem, kendine dikkat et" uya-
nsında bulundu. Akarcah, ayağa kalka-
rak "Başkanvekflinı Erkan Bey beni teh-
dit ediyor" diye bağırmaya başladı.
Kars milletvekili İlhân Akflzüm de
Akarcalı'ya çıkışarak "Ükokul çocuklan
gibi şikâyet etme" dedı. Grup başkanve-
killeri araya girip "Biz kardeşiz, bu tür
davranışlaryakışmıyor" diyerek banştır-
mak istediler, sesler salon dışına da taştı.
ANAP GENEL BAŞKANI RİZE'DE
Yıbııaz: Eğitim
hamlesi sürecek
RİZE (Cumhuriyet)- Memle-
keti Rize'de okul açılışlannı sür-
düren Anavatan Partisi Genel
Başkanı Mesut Yıhnaz, eğitim
hamlesinin süreceğini, ülkenın
zor ekonomik koşullanna karşın
buna zorunlu olduklanm söyle-
di.
Rize gezisinin ikinci gününde
yine çeşitli okullann açılışlanm
yapan. bazı kuruluşlan gezen
Yılmaz, ülkenin en önemli re-
formu olan eğitim reformunun
sürdürülmesinin Türkiye'njn ge-
leceği için büyük önemi bulun-
duğunu vurguladı.
'Ekonomik koşuDar
zorianmalı'
Yılmaz, eğitim kahtesinin art-
tınlması, bilgisayarlı ve yabancı
dil eğitiminin arzulanan İcoşulla-
ra ulaşması için ekonomik ko-
şullann zorlanması gerektiğini
savundu.
Yılmaz, partisinin MKYK
toplantısında "Darbe olacaktı.
Ben önledim" biçıminde sözler
söylediği yolunda bİT günlük ga-
zetede çıkan iddialan da yalan-
ladı ve "Bunlar yalan. Böyle bfr
şeyi kesuılikle söylemedim. Yaz-
dıktan sonra gelip bana soruyor-
lar" diye konuştu.
Mesut Yılmaz, deprem fela-
ketinin dünya çapmda en büyük
felaketlerden biri olduğunu, dev-
letin hantal yapısına karşm hü-
kümetin her tûrlü olanağını dep-
rem için seferber ettigini öne sür-
dü.
Yılmaz," Yardım larkonusun-
da hiçbirvatandaşımız, hiç khn-
se kuşku duymasuı. Bunlar dev-
letin güvencesi amndadır. Ve hep-
si son kunışuna kadar depremin
yaralannın sanlması için har-
canacaktır" dedi.
Altı polisten beşi salıverildi
Adana baskınında
tek tutuklu kaldı
ADANA (Cumhoriy-et
Güney İlkri Bürosu)-Akın-
cılarMahallesi'ndeki yargı-
sız infazı gerçekleştirdikle-
ri gerekçesiyle tutuklanan 6
polisten 5'i bir gûn sonra
tahliye edildi. Kezban Bek-
taş'ın eşı MuratBektaş'ı öl-
dürdüğünü belirttiği polis
memuru Ali Erdurucan'ın
ise tutukluluğunun devamı-
na karar verildi.
Akmcılar Mahallesi'nde
2 kişinin ölümü, bir kişinin
yakalanmasıyla sonuçlanan
baskına kahlan ve haklann-
daki gıyabi tutuklama kara-
n önceki gün vicahiye çev-
rilerek cezaevine gönderüen
Başkomiser Fevzi Mustan
ile Haydar Erol, AH Erdu-
rucan, Nurettin Bülbül, Mu-
harrem Topaç ve Eyüp Yal-
cmkaya adlı polislerin avu-
katlan Vfeysel Gülen ile Sa-
bahamn Demir, bir ûst mah-
keme olan Nöbetçi Ağır Ce-
za Mahkemesi'ne başvura-
rak tutuklama kararma iti-
raz etmişlerdi.
Nöbetçi savcının dosyayı
inceleyip Ağır Ceza'ya gön-
dermesinden sonra dün iti-
razla ilgili karar açıklandı.
4'ü hakkında TCK'nin 452,
2'sı hakkında S0. maddesine
göre tutuklama isteminde
bulunulan sanık polislerden
sadece, "terönstohnadıgıve
yankşhktaöklürüWüğü''be-
lirtilen Bektaş'm eşi Kezban
Bektaş'm yüzleştirmede
teşhis ettiği Ali Erduru-
can'ın tutukluluk halinin de-
vamına, diğer 5 polisin ise
tahliyesine karar verildi.
DtNÇERLER ADAYLIĞA MUHAIİF
^Yılıııaz^uı birikiıııi
Köşk'e yetmez'
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Sisteme yönelik eleştirilerini
yoğunlaştıran ANAP Genel Baş-
kanı Mesut Yılmaz'a. parti içinde-
ki eleştiriler yüksek sesle dillendi-
rilmeye başladı.
ANAP'ın kuruculanndan mer-
kez karar yönetim kurulu
(MKYK) üyesi VehbiDinçerier ise
Yılmaz'ın birikimi ve deneyimi-
nin cumhurbaşkanlığı için yeterli
olmadığını savundu.
Dinçerier, Lütfullah Kayalar'ın
seçimli olağanüstü kurultay tale-
binde bulunduğu son merkez ka-
rar yönetim kurulu toplantısında,
genel başkanın görev süresinin 6
yılla sınırlandınlması, yetkilerinin
daraltılması ve MKYK tarafından
düşürülebilmesi için tüzük deği-
şikliği önerdi. •
Başkanlık divanının örgütleri
feshetme yetkisi isteminin tartış-
malara yol açtığı toplantıda, olağa-
nüstü kongre talepleri gündeme
gelirken parti içi demokrasinin ye-
tersiz olduğu görûşleri dile getiril-
di.
Yılmaz, parti içi demokrasi is-
temlerine "Demokrasi sistemin
oksijenidir, en çok da ANAP'ta
vanur. Demokrasi azuüığın değü,
çoğunhığun dediğinin olmasKur"
diye karşılık verince, parti içinde
demokrasiye bakış açısı konusun-
da da görüş aynlıklan bulunduğu
ortaya çıkü. Kayalar ve Dincerler,
Yılmaz' ın demokrasi tanımına ka-
tılmadıklannı söylediler. Dinçer-
ler şunlan söyledi:
"Demokrasi, Yılmaz'ın söyledi-
ği gibiçoğunluğun dediğinin oima-
a değUdir. O zaman o demokrasi
değü, çoğunluk tahakkümü. des-
potizmi olur. Demokrasi, çoğunhı-
ğun değil, kim söylerse söylesin
halk ve ülke adına doğrulann ya-
püması rejimidir."
GLOBALPOLtTtKÜLTÜR
ERGtN Y1LDIZOĞLU
ABD, Pakistan ve Siyasi
GericHik
Tehlikeli zamanlardayaşıyoruz. ilerici güçlerin et-
kilerinde, geçtiğimiz 20 yılda yaşanan hızlı gerile-
me, gerek dünyayı gerekse de tek tek ülkeleri çok
karanlık seçeneklerle karşı karşıya bırakıyor.
Geçen hafta ızlediklerimiz, (ABD Senatosu'nun
nükleer silahlan deneme yasağı anlaşmasını onay-
lamayı reddetmesi ve Pakistan'daki "özgün" dar-
be), bana 19. yüzyılın sonunda ve 20. yüzyılın ilk 20
yılında yaşanan bir tartışmayı hatıriattı. Tartışma,
emperyalizm olarak tanımlanan sürecin dogası
üzerineydi. Kapitalizm mali sermayenin basıncıyia
hızla uluslararasılaşıyor, ulaşım ve iletişim ağırlıklı
yeni bir teknolojik devrim yaşanıyor, bu arada ileri
kapitalist ülkeler hızla dünyayı, askeri yöntemlere
de başvurarak paylaşıyorlardı.
Bu tartışmanın üç tarafı vardı. Birinci taraf başta
zamanın hegemonik gücü ve en büyük sömürge-
cisi Ingiltere olmak üzere diğer Avrupa ülkelerinin
liberal enteljiansiyası, emperyalizmin yarattığı tüm
sarsıntılara rağmen "çağ atlatıcı" olduğunu, geri
kalmış halkları çağdaş medeniyet düzeyine çıkar-
dığını savunuyordu.
Tartışmanın diğer iki tarafı ise zamanın önemli
sosyalist önderi Kautsky ve Lenin'di. Kautsky,
emperyalizmin (siz küreselleşme olarak okuyunuz)
ülkeler arasında ekonomik ilişkiieri öne çıkandtğını,
entegrasyonu güçlendirdiğini, savaş olasılığını
azalttığını savunuyordu. Kautsky açısından da em-
peryalizm, banş getirıciydi. Dünyanın her yerinde
üretici güçleri geliştirerek sosyalizmın ön koşulları-
nı yaratıyordu, "biranlamda" ilericiydi. Lenin ise bu
görüşlerden kategorik olarak aynlıyor ve emperya-
lizmin tekelci kapitalizm, tekellerin, mali oligarşinin
egemenliği, dolayısıyla siyasi gericilik olduğunu ile-
ri sürüyordu.
Özeltikle soğuk savaş bittikten sonra oluşan ye-
ni dünya düzeninde ABD, askeri, teknolojik, mali ve
hatta şirketlerinin uluslararası gücü ve etkisi açısın-
dan rakipsiz. Diğer bir deyişle günün hegemonik
gücü ABD. ABD'nin uluslararası etkinliğini yaygın-
laştırmasının aracı da küreselleşme süreci (Was-
hington Consensus). Bu yolla ABD şirketleri yeni
pazarlara ulaşıyor, ülkeler üzerinde mali egemenlik
kuruyoriar. ABD diplomasisi ve askeri kapasitesi,
küreselleşmenin önünü açmak için gereken basın-
cı sağlıyor. ABD'nin askeri ve mali hegemonyası,
teknolojik üstünlüğün de aracılığıyla özellikle,
1980'lerden sonra neo-liberalizm, bireycilik ve
post-modern sinisizm bağlamında kültürel bir he-
gemonyayadadönüştü. Hem bu hegemonya, hem
de bunun etkisiyle harekete geçen askeri rejimler
ilerici güçlere maddi ve düşünsel büyük mevziler
kaybettirdiler.
Bu küresel düzlemde ilerici güçlerin tasfiyesine
paralel, ABD siyasi kültürel arenası da, Pazar günü
Will Hutton'un The Observer'da haritasını çizdi-
ği bir süreç içinde giderek muhafazakâr güçlerin et-
kisi altma girdi. Bu bağlamda, nükleer silahlann de-
nemesini yasaklayan anlaşmayı onaylamayarak ye-
ni bir nükleer silahlanma yanşının kapısını açan ge-
lişme tek ömek değil. ABD kara mayınlan anlaşma-
sını da onaylamadı. Uluslararası Mahkemenin
iradesini tanımıyor. Rio ve Kyoto zirvelerinde gün-
deme gelen zehirli gazlan sınırtama hedeflerini ka-
bul etmiyor. Bu sırada, köktenci Hırıstiyan hareke-
tinin önderiiğinde kimi eyaletlerde Evrim Teorisi
ders programından çıkanlıyor. Kürtaja, doğum kont-
roluna, eşcinsellere karşı mücadele güçleniyor.
Will Hutton'un vurguiadığı gibi, ABD, bir taraf-
tan muhafazakâriaşırken, diğer taraftan artık dün-
yayı hiçbir engel tanımadan istediği gibi yönetmek
istiyor. ABD sık sık tek taraflı davranarak kimi ülke-
lere silahlı saldınlar düzenliyor. NATO bağlamında
yeni mandacılığa önderlik ediyor. ABD'nin müda-
haJe ettiği, kullandığı az gelişmiş ülkelerde demok-
rasi tamiri imkânsız yaralar alıyor
Bu ülkelerden biri de Pakistan. ABD'nin Pakis-
tan'a müdahalesi, Afganistan'da başlattığı güdüm-
lü savaş sırasında doruğa ulaşmıştı. Bu müdaha-
lenin dinamikleriyse, Pakistan'da demokratik su-
reçlere ölümcül darbeyi vuran Zrya-ül Hak rejimi-
ni doğurmuş, kökten- dinci hareketin önünü aç-
mıştı. Daha sonra, Pakistanlı birgeneral, yazarTa-
nk Ali'ye süreci şu çarpıcı sözlerie özetleyecekti:
"Pakistan, ABD'nin Afganistan'a girmek için
kullandığı bir prezervatif oldu"... "Şimdi Pakis-
tan işlevini tamamladığı için bizi tuvalete atmak
istiyoriar"(The Nation 18/10/99)
Zrya-ül Hak'tan sonra Pakistan'da demokrasi rf-
lah olmadı. Butto'nun Sindh mafyası ile Şerif'in
Pencabi mafyası arasında sıkıştı. Küreselleşmeci,
neo-liberal eğilimli Benazirve Şerif'in elinde ülketa-
lan edildi, "herşey alınır satılır", "memur işini bi-
lir™ oldu. Iktidara gelmek uğruna taraflar etnik ve
dini çatışmalan körüklediler. Tüm yoksulluğa kar-
şın ulusal gelirin büyük bir kısmı nükleer silah ima-
latında çarçur edildi. İlerici, halkçı hiçbir seçeneğin
kalmadığı bir süreç içinde halk demokratik çözüm-
lere ilgisizleşti. Ordu. Dört Halife'nin Askeıieri,
Muhammedin Askerleri, Medine Askerleri, Gö-
nüllüler gibi dınci fraksiyonlann at oynattığı bir ku-
rum haline gelerek ideolojik homojenliğini kaybet-
ti. Şerif'in yüzde 80 oy aldığı son seçimlerde, katı-
lım artık yüzde 25'e kadar gerilemişti. Tank Ali'nin
aktardığına göre, son darbeden az önce yine Pa-
kistan generalleri vVashington'daki efendilerinin ka-
pılannı aşındınyorlardı.
Bugün gelinen noktada Pakistan'da siyasi istik-
rann ve demokrasinin geleceği, birçok gelişmekte
olan ülkede olduğu gibi, hiçbir ilerici demokrat al-
ternatif kalmadığı için, yine generallerin eline kaldı.
Kuzulann yaşamı kurda emanet edildi.
Işte, tüm bunlar bana emperyalizmin (küreselleş-
menin) siyasi gericilik olduğuna ilişkin tespitin ne ka-
dar doğru oiduğunu düşündürdü. Siz ne dersiniz?
Açddama
Haber Merkezi - Haile Karaçengel, gazetemizin 9
Ekim 1999 tarihli sayısında birinci sayfada yer alan
'Kara Para lncelemesi' başhklı haberle ilgili olarak bir
açıklama yapn. KaraçengeFin açıklaması şöyle:
"...başlıklı, Ankara ve Istanbul belediye yöneticilerine
ilişkin Maliye Bakanlığı'nca yapılan soruşturmaya
ilişkin haberde; Istanbul Belediyesi'nin üst düzey
yöneticileri ve Belediye'ye bağlı şirket yöneticileri ile ,
Belediye'ye iş yapan bazı şirketlerin yetkililerini
kapsayan listede adıma yer verilmektedİT. Belediyenin
yöneticilerinden değilim. Belediye'ye bağlı herhangi
bir şirketin yöneticisi veya yetkilisi de değilim. Aynca,
Belediye'ye iş yapan herhangi bir şirket ile de hukuki
ve fıüi hiçbir ilgim bulunmamaktadır. Adım bu listede
yanlışlıkla yer almıştır."