14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 EKİM 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ /ekonomi(5 cumhuriyet.com.tr 11 Bakan Ersümer, Marmara depremi nedeniyle 31 Aralık'a kadar süre istenebileceğini söyledi Niüdeerde erteleme siııyali• Daha önce 15 Ekim'de açıklanacağı öne sürülen Akkuyu Nükleer Santralı ihalesi sonuçlanndaki ertelemenin arkasmdaki neden olarak 'tahkimle ilgili uyum yasalannın henüz çıkmamasr gösterilirken şirketlerin de önlerindeki Danıştay engelinin tamamen kalktığmı görmek istedikleri belirtiliyor. Ekonomi Servisi - Akkuyu Nükleer Santralı ihalesi sonuçlan için *15 Ekim'de bu işi bitireceğiz" diyen Enerji ve Tabii ICaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer bu açıklamasından çark ertı. Beklenildiği gi- bi Marmara depremini bahane olarak gös- teren Ersümer. şirketlerle anlaşma sağla- nırsa ihale ile ilgili olarak 31 Aralık tari- hine kadar süre uzatımı isteyebilecekle- rini kaydetti. Bazı çevreler, daha önce 15 Ekim'de açıklanacağı öne sürülen Akku- yu Nükleer Santralı ihalesi sonuçlannda- ki ertelemenin arkasmdaki neden olarak Nükleer karşıtları Akkuyu Santralı'nın tehlikelerine dikkat cekiyor ÇED, ihaleden sonra yapılacak Hükümet, Akkuyu Nükleer Santral ihalesi için süreuzatmayahazırlanırken. nükleer karşıtı grup- lar tarafmdan bugüne kadar açılan davalardan so- nuçalınamıyor. 11 Temmuz 1999'dayapılanhal- koylaması ile bölge sakinlerinin nükleere karşı olduklannın belirlendiğinı ve sonuçlann nûkle- erle ilgili geniş bilgilerin de bulunduğu bir kitapçık île Mec- lis'teki tüm milletvekillerine gönderildiğini belirten Green- peace Akdeniz Ofisi Enerji Kampanyası Sorumlusu Mekla Keskin, "Saüşı oknayan birfirfinfibizeekonomik oiarak yutturmaya çalışıyoriar" dedi. Keskin, Akkuyu ile açılan birçok davanın so- nuçlandınlamadığına işaret ederek santral ku- rulmadan hazırlanması gereken ÇED raporu ile ilgili olarak da şunlan söyledi: fa ÇED raporu yok dTyoruz. ÇED, reaktör tipi belli olduktan sonra ohışturula- cak diyorlar. Arna Akdeniz foku için reaktörüntipininonem- ii otmadtğuu nedense görmek istemi)oriar.7 " tahkhnleügffi uyumyasalarann henüz çk- mamaanı" göstererek "31 .Aralık'a kadar bu yasalann da çıkanlması bekleniyor. ŞirkerJer önlerindeki Danışta> engelinin tamamen kalkmasmı istiyor. Yoksa dep- remle bu ihalenin herhangi bir ilişkisi yok" yorumunu yapıyorlar. Hükümet, aktif durumda olduğu rapor- larla tespit edilen Ecemiş fay hattı yakın- lannda kurulmak istenen Akkuyu Nük- leer Santralı "nın ihalesi için zaman kazan- ma peşinde. Bir TV kanalında Türkiye'nin enerji polıtikalan ile ilgili bilgi veren Er- sümer, özellikle hükümetin nükleer sant- ralda ısrarlı olduğunu belirtirken, bu ka- rann hükümet programmda dahı bulun- duğuna işaret etti. Türkiye'nin büyük bir deprem yaşadığını belirten Ersümer, iha- leye katılan firmalann tekliflerinin ince- lendiğini ve şirketler cephesinde bir so- run çıkmazsa 31 Aralık tarihine kadar bir uzatma olabileceğıni söyledi. Ersümer, nükleer santralın çevreye en az zarar ve- ren, en temiz enerji olduğunu savunurken Akkuyu'nun Ecemiş fay hattı üzerinde bulunmadığını ve Türkiye'nin en risksiz bölgesinin burası olduğunu savladı. Ihaleye katılan firmalann sicillerinin hiç de parlak olmaması ve gelişmiş bir- çok ülkenin nükleer santrallarm kapısı- na kilit vumıasına karşın Türkiye'de nük- leer santrala destek veren DSP-MHP- ANAP hükümetinin Enerji Bakanı Cum- hur Ersümer. her ne kadar ertelemenin ne- deni olarak depremi gösterse de hemen herkes, ertelemenin arkasında tahkimle ilgili uyum yasalannın çıkma beklentisi olduğunu biliyor. Birçok ülkenin var olan santrallannı dahi kapattığı birortamda re- aktör satmak için müşteri bulmakta zor- lanan şirketlerin "Türkiye büyük bir dep- rem yaşadı. Bu nedenlesüre uzatımıister- seaniayışia karşüanz" açıklamalan ise er- telemede herhangi bir sorun çıkarmaya- caklannın işareti olarak kabul ediliyor. Davalann önû kapanıyor Öte yandan tahkimle ilgili beklenilen ya- sal düzenlemelerin çıkması ile birlikte bu- güne kadar Akkuyu için açılan davalar da ortadan kalkıyor. Tahkimle birlikte olayın ticari bir nitelik kazanması, üçüncü şahıs- lann dava açma hakkını elinden alırken şir- ketlere de smırsız özgürlük sunuluyor. Sosyalist blokun dağılmasından sonra Türkiye'ye başlayan göç 'ucuz işgücü ordusu' yarattı îşvereninvazgeçilmezi: RomenişçilerFATMA KOŞAR Kimi beton döküyor şantiyelerde, fabri- kalarda: tezgâhın başında kimi, kimi de Ak- saray'da, Mahmutbey'de ve daha pek çok "işçi pazannda" iş bekliyor saatlerce... Son yı1larda şantiyelerde yatanlan bir hayli art- mış. Tekstil, inşaat, deri, tanm başta olmak üzere Türkiye'nin en dınamik sektörlerinde çalışıyorlar. Aksaray'da, Çorlu'da, Kumbur- gaz'da. Büyükçekmece'de... Otellerde, in- şaatlarda, çiftliklerde, fabrikalarda... Marma- ra Bölgesi'nin her tarafında onlara rastlamak mümkün. Piyasada çoğu zaman sadece "Ro- men" dıye adlandınlan, işçi kesimi ve sen- dikalann ise "kacaktşçi" dediği Romen iş- çiler. "issizinşikâ\et konu- su,işvereninse \azgeçilıne- a " olmuşlar bıle. Kım ne derse desin. sosyalist blo- kun dağılmasından sonra Romanya'dan Türkiye'ye başlayan işgücü akını. iş- çisinden ışverenine, mü- hendisinden ustasına, sen- dikacısına kadar herkesın görebileceğı oranda arttı. Henüz istatistiklere konu olmayan Romen işçiler. varoşlarda işsız kahvele- rinin en önemlı ve gün- celliğini yitirmeyen "soh- bet" konusu. Türk ışçile- re göre, onlar işsizlığin en önemli nedenlerinden. Çalışan. söz konusu "başka çaresiolmayan Ro- men işçr olunca çalışma koşullan daha ağır, saatler daha da uzun, ye- meklerkötü, ücretlerde düşük... Ancak bun- lann hiçbiri, ne önceden anlaşarak gelen ve fabrika ya da atölyelerde çahşanlann ne de "lş oisun da ne olursa obun" diyerek Aksa- ray"ın ara sokaklannda saatlerce bekleyen Ro- men işçilenn şikâyet konusu. En büyük sorunlan; sürekli müdahale ede- rek onlan dağıtmaya çalışan polis ve çalış- ma bitıminde paralannı vermeyen işverenin tutumu. "Çaüşüran adam kötü çıkar da pa- ralannıvermezse" yapabilecekleri bir şey ol- muyor. Pazarlıkla belirlenmekle beraber. genellik- le 2-3 milyon lira civannda olan günlük ça- lışma karşılığını alabilmek ise onlar için "mutlu son" anlamına geliyor. Gün bitıminde. işsizliğm ya da işin yor- \^/nlar, "işsizin şikâyet k&nttsu, işvereninse vazgeçilmezi" oldular. Çalışma koşullan daha ağır, saatler daha uzun, yemekler kötü, ücretler de düşük... Ancak bunlardan şikâyet etmiyorlar. Onların en büyük sorunlan; sürekli müdahale ederek onlan dağıtmaya çalışan polis ve çalışma bitiminde paralannı vermeyen işverenin tutumu. gunluğunu, en az 5 kişi kaldıklan odalarda atıyorlar. Büyük çoğunluğupansıyonlarda ka- lan Romen işçilenn kiraladıklan oda büyük- se 15 kişi bir arada kalıyor. Kişi başına dü- şen ücret de geceliği 500 bin lira civannda. Aksaray'da sokaklan boydan boya dolduran Romen işçiler, geceleri dışarda yatanlar ol- duğunu da söylüyorlar. Sonradan öğrendikleri Türkçeleriyle bize dertlerini anlatıyorlar; "kaçak" olmadıkla- nnı söylüyorlar ısrarla, *kovalanmaktaıı,iti- Bp kakılmaktan" yakınıyorlar. Hemen hepsi 2 aylık vizelerle gelmişler. 2-3 ayda bir girtikleri Romanya'da fabrika- lann yüzde 30'unun çalıştığını, orada ken- dileri için "hiçbir şekikfc iş şana" kalmadı- ğını anlatıyorlar. Arala- nnda sosyalist blokun da- ğılmasından bu yana ge- lenler çoğualukta, ama yeniler de var. Yaklaşık 10 yüdır sürek- li gelip giden "vashca iş- çp Türkiye'deki piyasanın da onlar açısından kötü- ye gittiğini, işlerin gittik- çe azaldığını söylüyor. Gençler ise "başka şans- lan olmadığının" altını çı- ziyorlar. Uzun süre çalı- şan. ancak hak ertiği 80 milyon lirayı birtürlü ala- mayan işçi de gruba eği- tim durumlanyla ilgili yö- neltnğimiz soruya "flginç'' biryanıtvererek konuşma- ya başlıyor: "Eğıtim durumu mu? 'Halk' işte.yaniyüksek eğrtim yok. Burda po- fister durmadan bizi kovanyorlar. Suç işlemi- yoruz. Biz buraya getiyoruz para kazanma- ya. Mecbur çalışacaz. Çoluk çocuğa para göndermek icin-'* Romen işçilenn ortalama 2 aylık çalışma süresi sonrasında ülkelerine götürdükleri pa- ra, işlerin durumuna göre değişmekle bera- ber 200 dolar civannda. Genelde 3 milyon lira olan. ama bazen 1-1.5 milyon liraya ka- dar düşen günlük kazançlan işler iyi gitti- ğinde ise 5 milyon liraya kadar çıkabiliyor. Biriktirdikleri paranın miktan da buna bağ- lı olarak değişiyor. Akşamlan masrafm azal- ması için malzeme alarak topluca yemek yi- yorlar. Onlar için "en dojnrucu ve masraf- sız" yemeğin ekmek. peynır ve domatesten oluşan "ekmek araa" olduğunu söylüyorlar. if+JHn hrılri]v\%rilrirtv% > hihiMivlnv SonradanögrendikfcriTürkçelerijlebizedert- İUIIU KüKllmUKlUn DlKnllSlür lennianb.tJsorian-k^ak'olmad.klann.M.v- •* Iüyorlarısrarla1"kovalanmaktan, itilipkakil- maktan" yakınryoriar. Hemen hepsi 2 aybk vizelerle gelmişler. 2-3 ayda bir gittikleri Romanya'da fabrikalann yüzde 30'unun çalışüğinu orada kendileri için "hiçbir şekilde iş, şansı" kalmadığını anlaoyorlar. Aralannda sosyalist blokun dağılmasından bu yana gelenler çoğunlukta, ama yeniler de var. (Fotoğraf: KADER TUCLA) Turkcell faturalarını ödemek Sendikalar arüştan kaygıh Sendikalar, işsizlığin her geçen gün arttığı Türki- ye'ye "çalışmak amacıy- la" gelen Romen işçilerin hızlı artışından kaygı duyar- ken, inşaat, deri ve tekstil sektörlerinin temsilcileri "haksız rekabet" yaratıldı- ğı gerekçesıyle uygulama- dan şikâyetçi. Konuyla ilgili herhangi bir araştırma ya- pılmamasına kar- şın Romen işçile- rin en az 200 bi- ne ulaştığım tah- min eden sendi- kalar, aynca söz konusu işçilerin çok ağır koşul- larda çahştınlma- sından da rahatsızlık du- yııyor. Romen işçilerin inşaat. tanm, tekstil, deri sektörle- rinde yoğun olarak çalıştı- nldıklannı belirten sendi- kacılar. "tstanbul'un bazı fabrikalannda Idtlesel cahş- tırmamn da" söz konusu olduğunu vurguluyorlar. Sendikacılar. Romen işçi- lerin, çalışnklan çiftlik, feb- rika, şantiye gibi yerlerde kaldıklarına ve tamamen kayıt dışı çalıştınldıklanna dikkat çekiyorlar. Sendika- cılar, Türk işçilerin. Ro- menlerin "razıolduğu" üc- ret ve koşullarda çalışma- sırun "karmlannı doynra- mamak" anlamına geldi- ğini belirtiyorlar. Trakya'daki fabrikalann yansında, çalışan her 20 iş- çiden 3 'ünün Romen oldu- • Trakya'daki fabrikalann yansında. çalışan her 20 işçiden 3'ünün Romen olduğunu belirten sendikacılar, orandaki artışa dikkat çekiyorlar. ğunu belirten sendikacılar, bu oranın gittikçe arttığım \oırguluyorlar. Sendikalar ile meslek odalan, artışlannı kaygıy- la izledikleri Romen işçiler- den onlan tercih eden işve- reni sorumlu tutarken, ça- hştınldıklan sektörlerin temsilcileri de "haksız re- kabet" yaratıldığından şi- kâyetçi. Romen işçi çalıştırma- nın "işçilik maliyetlerini" yüzde 50 oranında azalttı- ğına da dikkat çekiliyor. Türk işçiler ortalama 6 mil- yon lira karşılığında çalışır- ken 2-3 milyon liraya çalı- şan, üstelik herhangi bir sosyal hak talebinde bu- lunmayan Romen işçilerin, maliyetleri düşürmek ve daha çok kâr etmek için her alandaki işverene büyük "avantaj" sağla- dıklan ifade edi- liyor. Bu nedenle uy- gulamaya karşı ol- duklannı belirten tekstil ve inşaat sektörlerinin tem- silcileri, başında bulunduklan mes- lek örgütlerine üye olma- yanlann bu uygulamaya başvurduğunu ileri sürü- yorlar. 2 milyon kişiye istihdam sağlamasına karşın sadece 500 bin civannda kayıtlı iş- çisi olduğu bilinen tekstil sektörütemsilcileri, bu alan- daki "büyüklerin" kayıt dı- şılığı önlemek için çabala- dığını belirterek, Romon işçi çalışuran işletme bilme- diklerini ifade ediyorlar. ı . • hiç bu kadar kolay olmamıştı! IOtomatik ödeme talımatı verın. Faturalannız otomatik olarak ödensin. 2 Unutulmuş faturalannızı şubelerimizden ödeyin. • ; - Telefonunuz derhal açılsın. 3 Telefonunuzun toplam borç ve fatura bilgilerini Şubelerimizden öğrenin. 4 Otomatik ödeme taltmau verin, kefil istenmeden, adınıza Nakit Hesap açılsın. (0212) 274 16 16 www.ıktısatbank.com.tr İKTİSAT Memnuniyetle ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK CHRKÜPesefcşmeveÖtesi CHP'nin düzenlediği Ekonomik Seçenekter konu- lu perşembe günü yapılan toplantıda esas olarak dev- letin ekonomideki yeri, piyasa ve küreselleşme tartı- şıldı. CHP'nin, kimliğini oluşturan iki düşünsel kökeni var. Kurtuluş Savaşı ile başlayan devrimci çağdaşlaş- ma süreci ve sosyal demokrasi. Tartışmaların büyük bölümü bu ikiliye bağlı kalınarak yürütüldü denile- mez. Düzeyli bir biçimde ve daha çok günlük sorun- lara nasıl çözüm aranması gerektiği ve uzun dönem- li gelişme polrtikası bir ölçüde de olsa irdeiendi. lrdelemeler iki eksene oturtuluyordu. Birincisi dev- letin ekonomidekiyeri; ikincisi deküreselleşen biror- tamda nasıl bir ekonomi politikası izlenebileceği. • • • CHP, bir piyasa mı, devlet mi ikilemine sürüklen- memeli. Piyasa, Havva'nın Adem'e elmayı uzattığı günden bu yana var. CHP için sorun bu değil; soaın, ulusal bir gelişmenin yolunu bulmak, ülkenin üretim olanaklannı genışletmek olmalıdır. Türkiye kalkınma- lıdır. Kalkınma süreci yalnızya da tek başına piyasa- cı mantıkla sağlanamaz. Devletin, günümüzün ko- şullannın gerektirdiği ölçüde ve biçimde gelişmeci olması bir zorunluluktur. Varolan ıç ve dış koşullar buna izin veriyor mu? Bu sorunun yanıtmın bir boyutu CHP'nin alacagı ka- rariı tutumdur. CHP, ulusal üretim olanaklarını, iş bul- mayı ve üretimi arttıncı bir ekonomik gelişme politi- kası oluşturabilir. Bu noktada kimi gerçeklerin altı çi- zilmelidir. Türkiye koşullannda, devlet yatınm yap- mazsa özel kesim yatınm yapar görüşü geçerii değil- dir. Hızlı piyasacı söylemin egemen olduğu 1980 son- rasında, devlet özellikle sanayi alanında yatınm yap- mıyor; üretken yatırımlardan elıni çekmiş bulunuyor. özel kesim de üretken yatınmtara yönelmiyor. Yatı- nmsızlığın önünü açmak, üretimi ve iş bulmayı arttır- mak ve bunları, dünyadaki gelişmeleri gözönünde tutarak, ulusal, bütüncül ve uzun dönemi de içeren birprogramla başarmak gerekıyor. Bir başka gerçek de, Türkiye, ekonomik gelişme- sini, özellikle de küresel düzlemde ya da ürünlerinin dış pazarlardaki rekabet gücünü ucuz emek temelı- ne dayandıramaz. Ekonomik gelişme kuramında N. Kaldor'un Almanya ve Japonya örneklerinden esin- lenerek gelıştirdıği yûksek ücretlerin verimliliğı arttır- dığı anlayışının, ekonomik getışmenın teknoloji boyu- tunu içerecek birtemelde uygulanabilirliğinin tartışıl- ması gerekiyor. Günümüzde, küresel bırdünyada et- kin bir biçimde yer almanın yolu, emeğe gerçek de- ğerini veren, ileri teknoloji yönünde dönüşümyapa- bilen bir ulusal ekonomi politikasından geçiyor. Bu tür bütüncül bir politika, kuşkusuz, girişimciliği, yaratıcı- lığı, bilimi, sanatı ve kültürü de ıçermelidir. Ulusal ge- lişme programı, ekonomik ıstikrardan tanmsal des- teklemeye, bölgesel kalkınmadan özelleştirmeye uza- nan tüm konularda nasıl davranılacağını da göstere- cektir. CHP'nin görevi, öbür partilerie, 1980'de baş- ladığı ve tamamlanamadığı söylenen sözüm ona pi- yasacı reformlan tamamlama yanşına girmek; eko- nomik istikran IMF'nın kapılannda aramak değildir. Bunları, tüm öbür siyasal partiler yıilardır yapıyor. So- nuç, ortadadır. CHP, Türkiye'yi çok daha yetkin, istik- rarlı ve IMF'ye gereksinim duymadan yönetecek bir programı, tüm ilgili toplum kesimlerinin katılımıyla bir- likte oluşturmalıdır, Sağ ve sol ekonomipolitikası yok- tur, doğru ya öayanlış politika vardır diyen T. Blair'e l_ Jospin in yanrtı anımsatılmalıdır, bu konu karma- "Şjfrfff", ancak, doğru ve yanlış sol ve yine doğru ve yanlış sağ politikalar vardır! ••• Ekonomik gelişmeyi sağlamaya ek olarak, Türkiye'de, devletin ekonomideki yeri toplumsal öğeleri içerir. Türkiye devleti, sosyal devlet nıteliğı kazanmalıdır vergiyükünün ekonomik güce göre adaletli dağılımı- nı sağlamak; iş bulma, eğitim, sağlık, sosyal güven- lik ve yoksullukla savaş konularında düşük ve az ge- lirliler yaranna düzenlemeler yapmak ve yaratacağı de- mokratik, fırsat eşitliğıne dayalı ve toplumsal daya- nışmacı ortamda emeğiyle geçinenlerin etkinliğinı art- tırmaktır. ••• Küreselleşme konusunun dünyadaki etkileri somut bir biçimde yaşanryor. Dünya Bankası ve IMF'nin yıl- lık genel kurullanndan gelen haberier, dünya ekono- misinin çok da parlak bir gidiş sergılemediğinı gös- teriyor. Kişi başına gelirin bu yıl da, Dogu ve Güney Asya dışında, artmayacağı anlaşılıyor. Yoksulluk yay- gınlaşıyor. Dünya nüfusunun yarısı günde 2 dolar ya da daha azı ile yetinmek zorundadır. Yıne dünya nü- fusunun dörtte biri de günde 1 dolar gelirle yaşıyor. Sağlıklı su bulamayanlann toplamının 1.5 milyar ol- duğu öne sürülüyor; 125 milyon çocuk temel eğitim olanağı bulamıyor. Dünya ekonomisini yönetenlerso- runlara çözüm bulamıyor. Sorunlann çözümünün ulu- sal düpemde aranması kesin bir zorunluluktur. Tür- kiye'nin de, artık bu gerçeği görmesi, işsiz, eğitim- siz ve sağlıksız kesimlerini kucaklayacak politjkalarokış- turması gerekiyor. Bizimkiler duymasa da, IMF ve Dünya Bankası, kendi yaptıklannı sorgulama gereği duyuyor. Bu ko- nuda son bir ömek, Dünya Bankasrnın önde gelen ekonomistlerinden Joseph Stiglitz'in sözleridir. Stig- litz, New York Times'da çıkan 8 Ağustos tarihli Rus- ya 'yı Kim Yıtirdiya da Batırdı ? başhklı yorumunda, IMF ve Dünya Bankası yetkılilenni, bu ülkede hızlı özelleş- tirme yaptırdıkları için suçladı: Özelleştirmeyi tüm di- ğernoktalann üstünde tutanlaraçıkça yanlış yaptı di- yor; Rusya ekonomisinın hızla yozlaştığını vurguluyor. Rusya için söylenenlerin. çapı oranında Türkiye'nin özelleştirmesi için geçerii olmadığı söylenebilir mi? Ve daha da önemlisi, bunca başansızlıktan sonra, CHP'ye özelleştirmeye sahip çık türünden öneriler yapılabilir mi? CHP, hiç olmazsa bu konulan düşünmeye uğraşı- yor. Ya öbür partiler?.. e-posta: [email protected] Hakem heyetlerine başvuru arttı Tüketicinin gözüaçıhyor GAZİANTEP(AA)-Tü- keticinin korunması amacıy- la 1996 yılında kurulan ha- kem heyetlerine başvuran tü- ketici sayısının 65 bine ulaş- tıgı bildirildi. Sanayi ve Ticaret Bakan- hğı Tüketici ve Rekabetin Korunması Genel Müdür Yardmıcısı Ozan Güler, il ve ilçe bazında toplam 929 ha- kem heyetinin, 6 bin 500 gö- revli ile tüketici sorunlannı mahkeme öncesinde çözme- ye çalıştığını söyledi. Güler, şöyle konuştu' "Başvuru- brda başlangıçtan buyana5- 6 kataroş gözlenht>r. 1996 ba- şından bu yana yapılan bas- vuru sajisı 65 bine ulaşn. Yaİ- ruzca geçen yıl haksızlığa uğ- radığuıı belirterek 33 bin 685 tüketici hakem hevetlerine başvurdu. Bu rakamın buyıl 65 bin dolayında gerçekkşe- ceğini tahmin edivoruz." Tükeüciyi ve Rekabet Ko- ruma Yasası'nın çokpratik bir yasa olmasına karşın ülke ge- nelinde kapsamlı biçimde ta- nıtılamadığını beiirten Gü- ler, "Bu yönde çalışmalan- mız var. Bunun sonucunda hakem heyetlerine tüketici baş\ urulannın daha da arta- cağı görüşündeyiz" dedi. Alışveriş sonrası sorunla karşılaşan tüketici. bir dilek- çe ile şikâyete konu mal ve hizmete ilişkin fiş, fatura, garanti belgesi, satış sözleş- mesi gibi belgelerle birlikte hekem heyetine başvu- rabiliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle