17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 EYLÜL 1998 PERŞEMBE • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 17 GUNCELcÜNEYT ARCAYLREK • Baştarafi 1. Sayfada gerekiyor. Aşık. adını Turgut Öza! döneminde duyurdu. An- cak ANAP içinde ön saflarda ve Mesırt Yılmaz'ın bir numaralan arasında yeralmasından sonra adın- dan çok söz edildi. O kadar ki, Yılmaz muhalefetteki günlerinde ve iktidara geldikten sonra Aşık'ı yanından bir dakika olsun ayırmadı. Bu görüntü zaman zaman eleştirilere de neden oluyordu. Kanal D'de Çakıcı ile yaptığı telefon görüşmesi- nin bantlan yayımlandıktan sonra, birsoruyaAşık'ın verdiği yanıt çok ilginç. Şunlan söylüyor: " Susurluk olayından sonra muhalefetteyken, uzun süre haber akışında zorluk çektik. Herbuldu- ğumuz imkânı değeriendiriyorduk. Bu işte sonuç almak isteyenler de birtakım kanalları kullanır. Biz bunu yaptık. Biz hükümete gelmeden (Çakıcı ile) 6- 7 sefer konuştum. Kendimize böyle biryol seç- tik." Bu söylemleri degerlendirirsek önümüze çıka- cak sorumlular listesinin başına Başbakan Yıl- maz'ın adını yazmak zorunlu oluyor. Zira Aşık, Susurluk olayı patlak verdiği sırada "muhalefette" olduklannı, açıklamalarının hemen başında söylüyor ve "uzun zaman 'haber almakta' zorluk çektiklerini" belirtiyor. Aşık, "ben'demiyor, biz" diye konuşuyor. Günümüzde Başbakan ama o sırada muhalefet liderinin bir numaralı adamı olan Aş/k, böylece Ça- kıcı ile yaptığı telefon görüşmelerini Mesut Yılmaz'ın en azından bilgisi dahilinde, ne ki Yılmaz'ın "ona- yı" ile yaptığ/nı açıMıyor. Aşık, doğal olarak skandaldan kurtuluş yolları anyor. Çakıcı'yı yakalanmaktan kurtardığını içeren sözleri, montaj diye niteliyor. Öyle de veya böyle de olsa... Olayda Eyüp Aşık'ın, hatta Başbakan Yılmaz'ın sorumluluğu kü- çümsenebilir mi? Türkiye'yi yönetenler nedense böylesi siyasal skandallarda istifa müessesesini anımsamıyoriar. Bu gerçeklerin ışığında önce Başbakan Yılmaz'ın ve O'nun davranışından sonra Aşık'ın ne yapaca- ğı giderek önem kazanıyor. Bunlar iktidar mallan Ya telefon bantlannda adı geçmeyen, ancak "ka- dın" diye anılan siyasetçinin kimliği ortaya çıkarsa, skandal tam anlamıyla boyutlanmayacak mı? He- le var sayıldığı gibi "kadın" diye anılan; REFAH- YOL'un Içişleri bakanlarından, Şaibe Hanım'ın ka- der arkadaşı Meral Akşener ise? Muhalefetiyle iktıdarıyla sorumlu koltuklardaotu- ranların ipliği bir kez daha ortaya çıkmayacak mı? Mafya babalarını koruyan iktidarlar... Partisine ve lidenne bilgi edinmek için mafya babasıyla telefon- la birçok kez canciğer bir havada konuşan ana mu- halefet yöneticileri... Skandal pazarlannda hergün boy gösteriyor. Olay ilginç bir başka ikilemi daha sergiliyor: Maf- ya babalan ile konuşan, kurtulmalarını saglayanlar, Susurluk'tan bu yana "devlet içinde oluşan çete- leri" anyorlar. Bu ülkede yaşanan tezatların ardı arkası kesilmi- yor. Bir skandal kapanmadan bir başkası başlıyor. . örnegin Başbakan, ABDgezisineçıkarkensoru üzerine türban sorununa değiniyor. "Türban mese- lesini hiçbirparti istismar etmezse, kolayca çözü- lür" diyor. Bir Başbakan türban konusunda iyimseriik ser- gileyince ve hatta kafasında çözüm anahtarı varol- duğu izlenimini verince, dikkatler elbette o yana kayıyor. Ne çare; Başbakan'ın bir numaralı yönetici arka- daşları arasında yer alan ANAP Meclis grubu baş- kanları Yılmaz'ın tam tersı görüş bildiriyorlar. Hem de aynı gün, Başbakan'la hemen hemen aynı sa- atlerde. Grup başkanvekillerinden Ülkü Güney, bir gün önce öteki grup başkanvekili Uğur Aksöz'ün ifa- delerini yineleyerek "Türbanın hükümeti ve Mec- lis 7 ilgilendiren bir tarafı yoktur. Türban üniversite- lerin konusudur" diyor. Skandal bantlar ve önemli bir konudaki açıkla- malar ortada. Kişiler aynı partiden. Başbakan, bakan ve parti yönetteisi. Bütün bunları günlük yaşamınızda görüp izledik- ten sonra lütfen söyler misiniz? Kime inanacaksınız? Eııgin Civan borcunu ödedi tstanbul Haber Servisi - Eski Emlak Bankası Genel Müdürü Engin Civan, "rüşvet almak" suçundan çarptınldığı 62 milyar 500 milyon liralık para cezasmın kalan 56 milyar 250 milyon liralık bölümünü dün ödedi. Erdoğan'm siyasi yaşamı sona eriyor • Baştarafi 1. Sayfada "karar düzeltme istemi"nde bulu- nabilecek. Ancak bu hakkı da Yar- gıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın onayından geçecek. Başsavcılık, istemi kabul ederse karar düzelt- me istemini yine 8. Ceza Dairesi görüşecek. Erdoğan'ın isteminin reddedilmesi durumunda, mahkû- miyet karan kesinleşecek ve karar taraflara bildirilecek. Kesinleşmiş karar, Erdoğan'ın cezaevine girmesine. belediye baş- kanlığmın düşmesine. siyasi yaşa- mının bitmesine ve FP'den ihraç- edilmesine neden olacak. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın baş- vurusu üzerine FP'nin Erdoğan'ı parti üyeliğinden çıkarması gereki- yor. Erdoğan bu durumda, 10 aylık hapis cezasına karşıhk, tnfaz Yasa- sı uyannca 4 ay 12 gün cezaevin- de yatacak. Erdoğan'a verilen mahkûmiyet karannın dayandığı TCY'nin' 312/2. fıkrası şöyle: "Halkı sınıf, ırk. din, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek kin vedüş- manlığa tahrik eden kimse bir yıl- dan iiç yıla kadar hapisle cezalan- dınlır. Bu tahrik umumun emniye- ti için tehlikeli oJabilecek bir şekil- de yapüdığı takdirde faile verilecek ceza üçte birden \a m a kadar artb- nnr." Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, Siirt RP tl Başkanlığı tarafindan 6 Aralık 1997'de düzen- lenen açık hava toplantısındaki ko- nuşmasınaZiyaGökalp'in "Mina- reler stingü,kubbeler miğfer, cami- ler kışlamız. müminler asker" dize- leriyle başlayan Erdoğan'ın söz ko- nusu konuşması üzerine görüş bil- dirdi. Başsavcı Savaş, 4 Eylül günü ka- muoyuna açıkJadığı 13 sayfahk tebliğnamesinde son derece sert ifadeler kullanarak Erdoğan'dan "ucuzkabadayı", "Makyavelistki- şilik sahibi" diye söz etti. Savaş, Erdoğan'ın "Suça konu şiir benim değil, Ziya Gökalp'in" sözlerine karşılık ise "Atatürk'ün; 'OrduJar ilk hedefiniz Akdeniz'dir, sözJeri- nin bölûcü terör örgütü PKK lide- ri tarafindan tekrarlanması suç oluşumunu engellemez'' diye yanıt- lamıştı. Erdoğan'ı "bölücülere. si- yasal islamcılara ve Sevr'i hortlat- mak isteyenlere mesaj vermekle" suçlayan Savaş, Erdoğan'ın suça konu olan konuşmasının laik kesi- mi hedef aldığını ve silahlı eylem çağnştırdığını ileri sürdü. Savaş, dosyanın temyiz incele- mesini yapacak olan 8. Ceza Daire- si'nin, TCY'nin 312. maddesine ilişkin çağdaş ve demokratik ülke- lerdeki yorum ve uygulamalara uy- gun ilke niteliğinde kararlannın da bulunduğunu anımsatarak dairenin daha önce Kayseri Büyükşehir Be- lediye Başkanı Şükrii Karatepe hakkında verdiği onama karannın gerekçesini de tebliğnamesine ek- ledi. Tebliğnamesinde "Bayram değüdir seyran değUdir. Ama sanık Erdoğan'ın liderierinden biri oidu- ğu RP'nin kapatılma davası Anaya- sa Mahkemesi'nde karar aşaması- na geünişti" diye devam eden Sa- vaş. kapatılan RP'nin siyasi yasak- lı Genel Başkanı Necmcttin Erba- kan, Genel Başkan Yardımcısı Ah- met Tekdal, milletvekilleri Şevki Yılmaz, Hasan Hüseyin Ceylan, tb- rahinı Halil Çelik iîe Şevket Ka- zan'ın söz ve eylemlerini de sıra- ladı. Savaş, RP'nin kapatıldığı 16 Ocak 1998 'den kısa bir süre önce 6 Arahk 1997'de, Erdoğan'ın Siirt'te Hizbullah örgütü mensuplannın bulunduğu, Türkiye'de din temeli- ne dayalı bir devlet kurmak iste- yenlerin etkili olduğu ve cumhuri- yetin ilk yıllannda silahlı isyanla- ra katılmış kişilerin bulunduğu bir yörede toplantı düzenlediğine de dikkat çekti. 30gün içinde itirazedebiür tstanbul Haber Servisi - Di- yarbakır DGM'nın verdiği mahkûmiyet karan, Yargıtay 8 Ceza Daıresi tarafindan incele- nerck onandı. Bundan sonrakı aşamada Yargıtay Cumhunyet Başsav- cısı'nın 8. Ceza Dairesı'nın ka- ranna karşı 30 gün içinde ıtı- raz etme hakkı var. Ancak Re- cep Tayyip Erdoğan'ın karan- nın onanması yönünde teblıg- name düzenlemış olan Yargı- tay Cumhunyet Başsavcılı- ğı'nın 8. Ceza Dairesi karan- na itiraz etme olasıhğı yok. Sa- nık veya vekılleri ise Diyarba- kır DĞM Savcılığı'na veya Yargıtay Cumhuriyet Başsav- cılığf na başvurarak 8. Ceza Dairesi karannın temyizdilek- çesinde ıleri sürdükleri sebep- lenn yetennce incelenmediğı- ni veya ileri sürdükleri neden- lenn dikkate alınmadığını bil- direrek karardüzeltilmesı ıste- me hakkına sahip. CMUK'un 322. maddesine göre Ceza Da- ireleri'nin kararlanna karşı ka- rar düzeltilmesi istenebilir. Sa- nık veya vekılleri temyiz dilek- çesinde ileri sürdüklen gerek- çelerin veya bunlar dışında e- sas hükme etkili olabilecek ek- siklik ve hatalann Yargıtay Da- iresi'ndekı temyiz ıncelemesi sırasında göz önüne alınmadı- ğını ileri sürerek karar düzelt- me talebmde bulunabilırier. Böyle bir karar düzeltme ıste- ğını inceleme ve talebi kabul edıp etmeme yetkisı Yargıtay Cumhunyet Başsavcılığı'na aittir. Sanık veya vekıli tarafin- dan bu itirazın; dava dosyası- nın Diyarbakır DGM'ye gön- derilmesinden sonra hüküm onandığı için Erdoğan'ın ce- zasını çekmek üzere çagn ya- zısının kendisine tebliginden itibaren 1 ay içinde yapılması gerekir. Karar düzeltme talebi infazın geri bırakılmasını ge- rektirmez. Yargıtay Cumhuri- yet Başsavcılıği, yapılan karar düzeltme talebini inceler. Ger- çekten sanık veya vekilleri ta- rafindan yapılan başvuruya göre 8. Ceza Dairesi tarafin- dan yeterlı ıncelemenin yapd- madığını ve\a sanık ve vekil- len tarafindan ıleri sürülen her- hangi bir yasaya veya usule ay- kınlığın dikkate alınmadığına karar \enrse. itirazın incelen- mesi ıçın kendı görüşüyle bir- likte bir karar verilmek üzeTe dava dosyasını yeniden 8. Ce- za Dairesi'ne gönderebilir. Veya inceleme Ceza Genel Kurulu tarafindan yapılabilir. ANA MUHALEFET DERGİSİ Dinozor Herpersembe bayilerde Istanbul9 utı imaım B Baştarafi 1. Sayfada lonu'nda toplu namaz kıldırdı; kendi- sini Istanbul'un imamı ilan etti. Erdoğan, Istanbul'un tarihi ve doğal değerlerinin korunması için bütün SİT kararlanna iptal davası açtı, 500'e ya- kın caddenin ve sokağın tanhten ge- len adlannı değiştirerek şeriatçı kişi- lerin adlannı verdi. Su havzalannı imara açan yönetmeliklerde değişiklik yapıp buralardaki imar yetkisini FP'li belediyelere devrederek şeriatçı örgüt- lere imarrantı sağladı. Turing'dendev- ralınan Boğaziçi'ndeki tarihi köşkle- rin tümünde koruma kurulu onayı ol- madan kaçak inşaat gerçekleştirdi, bunlan şeriatçı örgütlerin hizmetine sundu. Istanbul'un kuzeyinde bir 3. köprü ve yeni bir çevre yoluna destek vere- ceğini belirterek kendi onayladığı nâ- zım planına aykın davTanmaya başla- dı. Böylece ormanlann yağmalanma- sına dönük uydu kent projelerine des- tek verdi. Bedrettin Dalan döneminde onaylanan ancak daha sonra durduru- lan Kasımpaşa-Piyalepaşa rant planla- nnı yeniden gündeme getirerek tarihi vadiyi gökdelenlere açtı. Erdoğan demokratik bir başkan ol- mak yerine monarşik bir yöneticilik sergileyeceğinı göreve geldiği daha ilk günlerde kanıtladı. Istanbul Büyükşe- hir Belediyesi 3. seçim dönemi toplan- tısmda Meclis Birinci Başkanvekilli- ği'ne tüm muhalafet partilerinin ortak gösterdiği adayı veto ederek kendi seç- tiği kişiyi atadı. Bu da Erdoğan döne- minin padişahlık dönemi olarak baş- ladığının önemli bir işaretiydi. Sicili bozuk Erdoğan kamu arazisine gecekondu yapmak ve yaptırmaktan mahkûm ol- muş bir sicille göreve başlamıştı. Er- doğan 1986 yılmda RP'nin Istanbul il başkanıyken Sultanbeyli ormanlık arazisinde kaçak 6 adet villa yaptırdı- ğı için bir yıl hapse mahkûm edilmiş- ti. Mahkemenin verdiği hapis cezası paraya çevrilerek ertelenmişti. Erdoğan Taksim'e cami projesini dayatmak için usulsüz "Mejdan dü- zenlemesi projesı" ihalesini açtı. tha- teye davet ettıği mimarlardan yüzde 80'inin söz konusu usulsuzlüğü pro- testo etmesine ve MimarlarOdası Bü- yükkent Şubesi'nin uyanlanna karşın Erdoğan, kendi yandaşı mımarlara "Camili Taksim Meydanı Düzenleme Projesi'' işini verdi. lstanbul'un dört bir yanındaki ka- çak yapılaşmaya Erdoğan döneminde kaçak külliyeler de eklendi. Bir yan- 4 Yargıtay 9 ı basın etküedi 9 • Baştarafi 1. Sayfada di. FP Genel Başkan yardımcılarından Nevzat Vaiçuıtaş da tstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne gelerek Erdoğan'ı ziyaret etti. FP'li ilçe belediye başkanlan, gaze- teci Abdurrahman Dilipak'ın yanı sıra pek çok FP'li de belediyeye gelerek Er- doğan'ı ziyaret etti. Belediye koridorlannda kendi aralann- da sohbet eden FP'Iilerin. konuşmalann- dan şaşkınlık içinde olduklan olduklan gözlendi. FPIilerumutlannı. Erdoğan'ın yapacağı karann düzeltilmesi isteminin, karan bozma olasılığma bağlamış du- rumda. Belediyenin içerisinde karar sakin kar- şılanmasma karşın belediye önünde top- lanan yaklaşık 500 kişilik bir kalabalık, karar aleyhinde sloganlar attı. "'Tayyip'e uzanan eUer kınlsın", u Istanbul seninfe grur duyuyor", "Başkan nerede biz ora- d^iz" sloganlan atan göstericiler. gaze- tecilere '*Saülmış medya" sloganı atarak saldırdı. Göstericilerin saldınsı üzerine gazetecilerbelediyebinasınasığındı. Sal- dında bazı gazetecilertartaklanırken gös- tericilerin attığı bozuk paralarla hafıf şe- kılde yaralananlar da oldu. Güvenlık gö- revlilerinin ve belediye görevlilerinin ara- ya girmesiyle sakinleştirilen göstericiler, zaman zaman tekbir getirdi. Büyükşehir Belediyesi 'nce yapılan ya- zılı açıklamada da davanın Yargıtay 8. Dairesi'nce görüşüldüp bir sürecte, Hür- riyet gazetesi yazan Emin Çöiaşan'la ga- zetemız yazan Ahmet Taner Kışlan'nın yazılannda, Yargıtay üyelerini etki altına almak istedikleri savunuldu. Açıklamada, Erdoğan'ın her iki yazar hakkında cum- huriyet savcıhğına suç duyurusunda bu- lunduğu kaydedildi. tstanbul Büyükşehir Belediye Mecli- si'nde çoğunluğu FP'li üyeler oluşturu- yor. Üyelerin partilere göre dağıhm şöy- le: FP: 98. ANAP: 54, CHP: 21, DSP: 15. DYP: 4, Bağımsız: 5, Boş: 1. dan bazı kaçak villalan yıkarken ba- sını süreklı yanına alarak şov yapan Erdoğan diğer yandan da Ortadoğu ve Balkanlar'ın en büyük dini külliyele- rini Istanbul'un çe\Tesine kaçak ola- rak yaptırdı. Gaziosmanpaşa'daki külliye Süley- maniye Camisi'nden büyüktür. Ça- vıışbaşı'daki kaçak külliye ise Mimar Sinan'ın tüm eserlerinin yansından büyüktür. Bir yandan gökdelenlere karşı çı- karken zamanında Bedrettin Dalan ta- rafindan onaylanan ancak Nurettin Sö- zen döneminde durdurulan eski Meci- diyeköy İETT Garajı'ndaki büyük rant projesini yeniden onayladı. O böl- gede büyük bir yağma projesini dev- reye soktu. Aynca Zincirlikuyu'daki Tat Towers: Dolmabahçe'deki Gökka- fes'e göz yumarak bu gökdelenlerin yükselmelerine olanak sağladı. Sözen zamanında başlanan metro projesini ihmal ederek trafik sorunu- na acil çözüm bekleyen Istanbulluya büyük bir darbe indirdi. Erdoğan bu gecikme nedeniyle metronun malıye- tini başlangıçtaki keşif bedelınin yak- laşık 8 katına çıkardı. Istanbul için 3. köprü yenne tüpge- çidi savunuyor görünmesine karşın Erdoğan, tüpgeçitle ilgili hiçbır çalış- ma yapmadı. Partisi adil düzeni sa- vunurken Erdoğan da rş- çiyi. memuru. esnafı, öğrenciyi kayırmadan "çok adil" zamlar yaptı. IGDAŞ, İETT, tSKl ve İDO'nun hızmetlerine 4 yıl içinde enflasyonu bir kaç misli katlayan zam- lar uyguladı. Erdoğan belediye mülklerini satışa çıkaran ilk belediye başkanı un- vanını kazandı. Tek im- zayla gerçekleşen ve sa- dece kendisiyle satın alanlann haberdar oldu- ğu bu satışlarda. arsalar, daireler, dükkanlar ve hatta bir hipermarket bi- le elden çıkanldı. Erdo- ğan, Beşiktaş'taokul ya- pılması için tstanbul Bü- yükşehir'e terk edilen arsayı ise tlim Yayma Cemiyeti'ne yurt yap- ması için 49 yıllığına tahsis etti. dakiler MURAT BIRSEL HAFTAIÇI HER GUN BİR SAAT SİZLERLE 20:05-20:55 KATILIN G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada çok, başkalaşım demek daha yerinde olur. ; Arfık şu saptama kesinleşti: Medya gücü yok, güçlerin medyası var! Medyanın giderek daha etkin bir güç haline gel- mesi, bu gücü herkesin istemesi sonucunu doğur- du. 1970'li, 80'li yıllarda, kısa sürede zengin olan kişiler, bunu taçlandırmak için lüks restoran açar- dı, şimdi televizyon kanalı dikiyor. Yazılı-görüntülü basınla ilgili olarak eylül ayında çıkan ve yalanlanmayan haberler gösteriyor ki, bombanın asıl etkisi ekimde ortaya çıkacak. Milliyet, Yeni Yüzyıl ve Ateş gazeteleriyle, Kanal E, Kanal 6 artık Korkmaz Yiğit'in... Yeni medya patronu, piyasaya adıyla girdi, ba- kalım soyadıyla çıkabilecek mi! Yüksek rakımlı tepelerden deniz kıyısına kadar geniş bir desteği arkasına alan Bayındır Holding'in sahibi Kamuran Çörtük bir televizyon kanalıyla bu alana girdi... Uzanlar'ın yazıh basına adım atma hazırlığı uzun süredir tartışılıyordu. Matbaalar tamamdı, kadro- lar bekleniyordu. Hürriyet, Milliyet ve Sabah'tan bir çekirdek kadro oluşturuldu. Uzanlar'ın iki-üç gazeteyle piyasaya girmeye hazırlandığı, promos- yon konusunda da yenilikler düşündüğü haberle- ri yayılıyor. Uzanlar, cep telefonundan elektrik da- ğıtımına kadar geniş bir alanda etkin. 30 kupona elektrik faturası öderlerse, 20 kupona cep telefo- nu verirlerse şaşmamak gerekir! Örnekleri kesip durumu yorumlamaya çalışalım. Nasıl ki, bir ülke kendisini güçlü tutmak, çevre- sindekilere istediğini yaptırmak için "savunma sa- nayiini" etkinleştiriyorsa, bu alana yapılan yatınm- lar tartışma dışı oluyorsa; "dönem zenginleri" de aynı şekilde, medya silahından edinmek istiyor. Biliyorlar ki, burayayapılacak yatırımla elde edi- lecek güç, kendilerine yeni olanaklar sağlayacak. İşte, "Medya gücü yok, güçlerin medyası var" dediğimiz olay bu. Gazeteci pazan... Bu gelişmelerin öteki halkası. gazeteciler. Gerek Istanbul'da gerekse Ankara'da basına yönelik da- vetlerin temel konusu yukarıdaki gelişim. Gazete- ciliğin abecesidir: "Bir haberde; 'kim, ne, ne zaman, nasıl, niçin, nerede' sorularının yanıtlannın bulunması gere- kir. " Sözünü ettiğimiz davetlerde, "hangi gazeteci, nereye, hangi pozisyonda, kaç paraya, ne zaman geçmiş" sorularına yanıt aranıyor. Yanıtlar değişik karşılıklar buluyor: - Vay be, iyi çıkış yapmış... "Biraz ucuza mı gitmiş ne?" - Tek başına mı, ekibiyle mi? Istanbul'da esir. affedersiniz gazeteci pazarlığı- nın yapıldığı kimi barlarda, transfer edilmek iste- nen gazeteciyi tuvalete bile göndermiyorlarmış. Orada rakip kanal kapar diye! 1980'lerin başında Çavuşoğlu, ortasında Asil Nadir basın dünyasını sarsmıştı. Şimdi, daha et- kili ve çok yönlü bir sarsıntı var. Olçek olarak da "rihter" değil, dolar kullanılıyor. Tıpkı Güneydoğu'daki toprak ağalarının, taria- sıyla-ırgatıyla köy satışı gibi, gazete-televizyon sa- tılıyor. Türkiye ile gelişmiş ülkelerdeki demokrasi ara- sında küçük bir fark var. Onlarda serbest olan biz- de yasak, yasak olan bizde serbest. Çağın en etkili aracı medyanın el degiştirmesi her ülkede kurallara bağlı, bizde patronlara... Bugünkü görünüm nasıl oluştu? Önce, "mürekkep yalamış patronlar" gitti. Sonra, "patron yalamış gazeteciler" geldi. Ve iş "yalama" oldu çıktı! Arada bize de telefon edip soruyorlar: "Cumhuriyet de satılıyormuş, doğru mu?" "Doğru" diyorum, "Bayide... 150 bin lira. Bulamazsanız haber verin!" lcisleri Bakam Kutlu Aktas ^Erdoğan için gereken yapılacak' Istanbul Haber Servisi - tçişleri Bakam Kutiu Aktaş. hükümetin mafya ve çetele- re karşı mücadelede yoğun çaba gösterdiğini söyledi. Aktaş, tstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Tayyip Er- doğan'ın 10 aylık cezasının onaylanmasına >önelık bir soruyu yanıtlarken mahke- melerin \ erdıği karann uygu- lanacağını söyledi. Aktaş, u Konu bakanlığa tebüğ edil- dikten sonra gereken yapıla- caknr'' dedi. ttalya'daki temaslannı ta- mamlayarak >r urda dönen Ak- taş, Atatürk Havalimanı'nda gazetecilerin sorulannı ya- nıtladı. Aktaş, De\ let Baka- nı EyüpAşık' ın. Alaatn'n Ça- kıcı ile yaptığı ıfade edilen telefon görüşmesiyle ilgili değerlendirme yapmaktan kaçındı. Aktaş. çok yararlı geçen temaslanndan sonra İtalya ile Türkiye arasında imzala- nan "Güvenlik İşbiıüği An- laşmasrnın terör. insan ka- çakçılığı. uyuşturucu ve ka- ra paranın aklanması konu- lannda işbirliğıni kapsadığı- nı söyledı. Orman Kooperatifleri Cenel Başkanı 'Ormaıı Bakanlığı köylüye savaş açü' DEVTIEK(Cumhuri>«t)- Orman Kooperatifleri (Or- Koop) Genel Başkanı Ca- fer Yüksel. Orman Bakan- lığı'nın orman köylüsüne savaş açnğuıı sa\undu. Ca- fer Yüksel, Devrek'te or- man köylüleriyle yaptığı toplantıda. 5 Temmuz 1998 tarihli Resmi Gazete'de yer alan "Orman Ürünlerinin Tahsisli Satışlan Hakkın- da Esaslar" başhklı karar- name ile orman koopera- tiflerinin devTe dışı bırakı- larak köylülerin taşeron ve tüccarlann eline.bırakildı- ğını öne sürdü. Cafer Yüksel şöyle ko- nuştu: "Orman Bakam, bu ka- ran yasa olarak Meclis'ten geçiremeyeceğini anlayınca kararname yoluyla orman köylüsüne düşmanhğnu ser- güemiştir. Orman Bakam, orman kövlüsüne ve onun örgütlerinebaşta orman ko- operatifleri olmak üzere sa- vaş açnuşür. Or-Koop'lann ve orman köylülerinin çı- kariannı savunmak ve bu yasanın iptali için Yargı- tay'a dava açbk. Bu karar- name orman köylüsünü bö- lük pörçük \ apmak amaay- la çıkartümıştır." 5 Tem- muz kararnamesinin bir rastlantı olmadığım savunan Yüksel, yasa gereğı her yıl orman kooperatiflerinin yüzde 25'lik tomruk hakla- nnın bulunduğuna değine- rek, "TomrukJarm pazar- tanmasındaki güçlük nede- niyteheryılödeme süresi e>- lüİavinın sonuna kadar uza- nlmaktaydı.O>sa bu yıl ko- operatiflere öldüriicü dar- be vurmak hedefînde olan Bakannksüreyi uzatmadıve ödeme güçlüğü çeken ko- operatiflerden de y üzde 10 gecikme faizd aldı" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle