Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
24- EYLÜL 1998 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
Ağustos ve Eylül aylannı kapsayan 5. Bilkent Uluslararası Anadolu Müzik Festivali sona erdi
6
Bari bebeler anlasuı...9
ESRA ALİÇAVXŞOĞLL
5. Bılkent Uluslararası Anado-
lu Müzık Festivali. cumartesi ge-
cesi Sinop'ta gerçekleştirilen
konserle sona erdi. Festivale Gü-
rer A\ kal. Rudolfo Bonucci. Alf-
red Michourine şef, Hakan Ay-
sev (tenor). Mesutİktu(bariton)
ve Pekin Kırgız (tenor) solist
olarak katıldı. Anadolu Müzik
Festivalı, bu yıl Ankara, Siirt,
Batman, Mardin, Şırnak, Şanlı-
urfa, Adıyaman, Kahramanma-
raş, Gaziantep, Hatay- Iskende-
run, Nevşehir- Kapadokya, Kay-
seri, Dıvarbakır. Konya, Anado-
lu Ereğlisi'nde müzikseverlerle
buluşru.
Deprem nedeniyle festival sı-
rasında yapılamayan Adana kon-
serinin bu yıl içınde gerçekkş-
tırilmesi düşünülüyor. Bilkent
Üniversitesi Müzik ve Sahne Sa-
natlan Dekanı Ersin Onay kon-
serleri değerlendirerek festivale
yöneltilen eleştirileri vanıtladı
- Bilkent 5. Uluslararası .Ana-
dolu Festivali nekri amaçlıjordu,
bunlan gerçekkştirebildiıüz mi?
ERSİN ONAV Festival, bu yıl
ağırlıklı olarak Doğu ve Güney-
doğu Anadolu illerini gezdi. Fes-
tival, Anadolu'yu adım adım ge-
zerek 'Özünü halktan alan çok-
sesli müziğimiz' ve dığer evren-
sel müzikleri yurt yüzeyine bir
seçenek olarak taşımak. Mnsani
gelişme' felsefesinde sanatın et-
kılerinden yararlandırmada, Ana-
dolu "nun gerçek dinamizmini,
gerçek sesıni duyurmada kendi-
ne diisen ne ise yapmak üzere ta-
sarlanmıştı. Müziğin birleştirici-
bütünleştirici özelliği festivalin
tasanmında ön planda tutulmuş,
bu nedenle festivalin ana tema-
M müzik dilinde dostluk ve ba-
nş çağnsı olarak belirlenmişti.
Ekonomık ve toplumsal kal-
kınma hamlelennde 'toplumun
havat damarlanndan biri' olan
sanatı, özellikle bu bölgemiz için
su kadar yaşamsal buluyorduk.
Bu bölgelenn yaşadığı özel so-
runlar vardı. Olumluya değişen
koşullara karşın valnızlıktan bir
türlü kurtulamıyordu. Yatınm
beklentıleri yalnızca ekonomık
alanda gösteriliyordu. Oy.sa kal-
kınmantn en önemli öğesi insan-
dı. Bireyin iç gelişmesi sağlan-
madan yaşam kalitesinin iyileş-
mesi beklenemezdi. Bu zengin-
leşme doğrudan kültürel koşul-
lann iyileştirilmesine bağlıydı.
Konukseverlik gösterdiler
Birevin kültürel koşullann iyi-
leşmesi. ıç dünyasında zenginleş-
mesi kuşkusuz ki toplum niteli-
ğine artı değerler katacak. bu po-
tansıyel de kendi yönünde eko-
nomik kalkınma istek ve gayret-
lenni körükleyip destekleyecek-
ti Ekonomik güçlük ve beklen-
tiler ne olursa olsun bireyin sa-
natla ılişkilenmede içten gelen bir
arzusu. gereksinimi vardı. Orta-
çağın karanlık ortamı içinde bi-
le gezgın şarkıcılar vardı. Ne sa-
vaşlar ne de insanı hiçe sayan en
katı yönetim bıçimleri koparabil-
mişti bu ilişkiyi.
Bu gereksınim zor ekonomik
koşullar içinde doğu ınsanımız
için de avTiı olmalıydı. Bu ola-
nak hiç olmazsa sunulmalı, tak-
dır ve kabulü kendisine bırakıl-
malıydı. Doğu insanı en azın-
dan. Batı dıye bir başka ülke gi-
bi söz ettiğine tanık olduğumuz
görece kalkınmışlık içindeki bü-
>ük kentlerimizden bir selam,
birsaygı sunumu beklemek hak-
kına sahipti, özellikle bu zordu-
rumda.
Anadolu Müzik Festivali, bu
düşüncelerle çıktı yola. Başta
sevgi ve saygısı olmak üzere ve-
rebileceğini sunmak, elindeki-
ni, değer bildiğini paylaşmak
için... Vegittiğiherilde müziğin
birleştiricı-bütünleştirici etkile-
rini yaşadı. yaşattı.
-Festival süresince Anadolu in-
sanının tepkisi nasıloldu konser-
lere?
Siirt'ten başlayarak her gün
bir ıle gitti Anadolu Festivali.
Başta Anadolu insanının örnek
konukseverliğiyle karşılandı. Ve
aynen bekkntilerimizde olduğu
gibi. Anadolu insanı müzik sa-
Ersin Onay, her ilde müziğin birleştirid-bütünleştirici etkilcrini yaşadıklannı belirterek, "aradığımızdan çuk daha fazlasıra bukhık doğu vt- güneydoğuda" diyor.
• Anadolu insanından yıllar boyunca 'sana zulümdür' diye esirgedikleri dünya işi nitelikli
müzikler için gösterdiği ilgi ve katılımdan sonra şimdi de 'sana lükstür' demeye başladılar. Ama
o, en ileri sanat eserlerini anladı, kavradı belki de kendisiyle alay edenlerin anlayamayacağı
kadar. Her konserde binlerce dinleyiciye, toplam 50 bin kişiye ulaştı Anadolu Festivali.
natına ilgi ve duyarlığı, gelişmiş
estetik sezileriyle büyüledi mü-
zik kervanını. lyı. güzel ve ge-
lişmişten yana esirgemedi ilgisi-
ni. Bifmediğinden çekinmedi.
Ben anlamasam da çocuklanm
anlasın dedi. geldi konserlere.
Cümlenin 'benim kafam bas-
maz' bölümü ile tanıtıldı mil-
yonlara kimi televızyon ekranla-
nndan. Habercinin nedense pek
keyifli. alaylı montajında. Mah-
cup edildi ülkesine. Oysa önü-
müzde gerçekleşen sövleşide bi-
raz azartonu taşıyan soruya ver-
diği yanıt şöyleydi: "Benim ka-
fam basmaz. Ama ilerde bunla-
nnki bassın diye getirdim bebe-
leri" Kendileri hakkında peşin
yargılardan habersiz, beş yaşm al-
tındaki üç yavrusunu göstererek.
"Şimdiye dek neredeydiniz?'
Anadolu insanından yıllar bo-
yunca 'sana zulümdür' diye esir-
gedikleri dünya işi nitelikli mü-
zikler için gösterdiği ilgi ve ka-
tılımdan sonra şimdi de 'sana
lükstür' demeye başladılar. Hiç
bir yüksek sanatın kendisi olma-
dan, tüm yalınlığı içinde erişti-
ği yüksek anlaömlı halk sanatı ol-
madan var olmayacağını söyle-
yemedi böyle düşünenlere.
Şimdi biz onun yerine de söy-
leyelim. Ama o en ileri sanat
eserlerini anladı. kavradı belki
de kendisiyle alay edenlerin an-
layamayacağı kadar Her kon-
serde binlerce dinleyiciye, top-
lam 50 bin kişiye ulaştı Anado-
lu Festivali.
Bu sayı, bir büyük ildeki yıl-
lık toplam dinleyici potansiyeli-
ni çoktan aşıyor. Bu yoğun katı-
lım bize ister istemez. sadece bir-
kaç ilimizde bulunan ve kapasi-
teleri biri hariç bin dolayında
olan ve çogu kez boş kalan kon-
ser salonlanmızı düşündürdü.
Böylece aradığımızdan çok da-
ha fazlasını bulduk Doğu, Güney-
doğu ve diğer illerimizde. Festi-
val gerçek bir halk şölenine dö-
nüştü.
Evet. Anadolumuzun bu uzak
yörelerinde yaşayan insanlan-
mız belki Çaykovski'nin ttalyan
Kapriçyosu'nu, Adnan Say-
gun'un çoksesli eserlerini ve di-
ğerlerini ilk kez dınliyordu. Ama
iyiye. güzele. gelışmeye. çocuk-
lan için çağcıl bir geleceğe duy-
duğu istek. tutku ve inançla; bü-
yük şehirlerden ahkâm kesen,
'Anadolu bundan ne anlar' diyen;
ruhu zengin Anadolu halkına bir
senfoni orkestrasını hak görme-
yen kimi çağdışı görüşlere, bu-
na karşılık kendisinı yoz piyasa
müziklerine layık görenlere, bu
katılımı nedense bir türlü içine
sındiremeyenlere dikkate değer
bir mesaj veriyordu: 'Beni hor
görmekten vazgeç...'
Ve bızler de onlarla bu alanda
ilk kez birlikte olanlar olarak.
hemen her ilde sözbirliği etmış-
çesine yönelrtikleri şu soruya ya-
nıt verememenin burukluğuyla
aynlıyordukonlardan: "Şimdiye
kadar neredeydiniz?"...
Terör bölgesinde konser
- Bir söyleşinizde bazı kişilerin
sizi cavdırmak için guişimlerde
bulunduğunu so>lüvorsunuz_.
Anadolu Müzik Festivali'nin
özellikle Güneydoğu Anadolu
Bölgesi'ne taşınması fikrimizi
açıkladığımızda, oradaki terör
olgusu hatırlatılıyor, bubölgeye
senfonik konser vermek bir ya-
na, gitmenin bile sakıncalı ola-
cağı söyleniyordu. Kötülenme-
dik ne suyu kaldı. ne yolu.
Kavurucu sıcaklar başlıbaşı-
na tehlikeydi. Hiç olmazsa Bat-
man "daki akreplerden korkma-
lıydık Üstelık sonuçsuz. karşı-
lıksız bir gırişımdi. Doğu Ana-
dolu artık müzik zulmüne karşı
hazırlıklıydı. Bu gibı sanat olay-
lannı dikkate değer bulacak kü-
çük bir kesım ise zaten yaz tati-
lındeydı. Kocaşehirstadyumun-
da ellı, bilemedik yüz kışi bula-
cak. rezıl olacaktık. Bunlara inan-
sak 'gidip de dönmemek' ya da
'hiç gitmemek' vardı.
Enstrümanlara dokundular
Oysa biz bu festivali sanatsal
boyuttan başka insani boyutlan
temel alarak gerçekleştiriyorduk.
Bu illenmizle iletişimı engelle-
yen, muhtemelen yaünmlan cay-
dıran, görevlendirilmelerde is-
teksizlik yaratan 'gidibnez, kahn-
maz, yaşanmaz' görüşlerinden
bu nedenle etkilenmedik.
-Doğu ve Günev doğu Anadolu
illerini kapsayan festival bazı çev-
relerce; 'aç ınsana müzik ne ge-
rek' şekünde eleştiriklL Sizin bu
konudaki izlenimleriniz neler?
Anadolu Festivali, bugüne. al-
dığı yoğun destekle ulaştı. Bu
yıl da sanatsever kişi, kurum ve
kuruluşlann yoğun desteğini gör-
dü. Sözlü ve yazılı basınımızın
>üreklendiricı övgülerini. deste-
ğini aldı. Her şeyden önce buna
şükranlanmızı sunmak isterim.
Farklı görüşlerin olması ise do-
ğaldı.'Aşa.işeihtivacıolanaçin-
sanlara neden müzik götürdu-
nüz'denıldi. 'Sefaletin karşısına
geçip, obua çalmanın.trombon
üfiemenin komik olduğu' söy-
lendı Kımıleri'müzikruhungj-
dasL sancı ise bağırsak sedası' gi-
bı başlıklarla düzeyi ıyice duşür-
düler. 'O yöreterdeld insanlar o
Lnadolu insanı müzik sanatına
ilgi ve duyarlığı, gelişmiş estetik
sezileriyle büyüledi müzik
kervanını. lyi, güzel ve gelişmişten
yana esirgemedi ilgisini.
Bilmediğinden çekinmedi. Ben
anlamasam da çocuklanm anlasın
dedi geldi konserlere.'
illur zekâsıyla bizden ne iş
istedi ne aş. Bizim verebileceğimizin
ne olduğunun, nelerden ibaret
olabileceğinin hiç güçlük çekmeden
ayırdına vardı. Sunduğumuzu
sevgiyle kabul etti.'
Tîyatro Tempo, Pakistan'a gidiyor
.\NKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Tiyatro Tempo, Pakistan'ın Lahor
kentinde 17-27 Ekim tarihleri
arasında yapılacak "Uluslararası
Kukla Festrvali"nde Türkiye'yi
"Cazular" adlı oyun ile temsil
edecek.
Kültür Bakanlığı ile Milletlerarası
Kukla ve Gölge Oyunu Birliği'nce
(UNIMA) karagöz ve kukla
sanatlarının tanıtılması amacıyla
yurtiçi ve dışında çok sayıda etkinlik
düzenlenecek.
Cumhuriyetin 75. kuruluş
yıldönümü kutlamalan çerçevesinde
25 Ekım-15 Kasım tarihlen arasında
Afyon, Bilecik, Çanakkale,
Diyarbakır, Erzincan. Gaziantep,
Giresun, Hatay. tçel, Kastamonu,
Ordu, Samsun ve Şanlıurfa'da
ücretsiz karagöz kukla gösterileri
yapılacak. Özellikle anaokulu ve
ilköğretim okulu öğrencilerine
seslenecek olan etkinlikler süresince,
13 karagöz ve kukla grubu
tarafından 36 gösteri
gerçekleştirilecek.
Yurtdışı tanıtım doğrultusunda
Tiyatro Tempo gnıbu 17-27 Ekim
tarihleri arasında Asya'nın en büyük
kukla festivallerinden biri olan
"Pakistan Uluslararası Kukla
Festivali"ne katılacak.
Tiyatro Tempo. festivalde "Cazular"
adlı oyunu sergileyecek.
Bolu'da 26 Kasım'da
düzenlenecek olan "Geleneksel
Tiyatronun Sorunları ve Çözüm
YoUârı'' başhklı sempozyum da 2
gün sürecek. Geleneksel tiyatronun
bugünkü durumu, problemlen ve
çözüm yollannın tartışılacağı
sempozyuma çok sayıda bilim
adamı, uzman ve sanatçı katılacak.
müzikten ne anlar' dendi.
Anadolu insanı ise billur zekâ-
sı> la bizden ne iş istedi ne aş. Bi-
zim verebileceğimizin ne oldu-
ğunun, nelerden ibaret olabilece-
ğinin hiç güçlük çekmeden ayır-
dına vardı. Böylesi kavTam ka-
nşıklığına hiç mi hiç düşmedi.
Bizı ne devlet sandı ne de
devlet yerine koydu. Sunduğumu-
zu sevgiyle kabul etti. Belki de
ilk kez acılannı. sıkıntılannı unut-
tu. Her şeyden önce kendisine
gösterdiğimiz saygıdan mutlan-
dı. Aranmaktan, erişilmekten
hoşnut oldu. Bunun için katlan-
dığımız güçlükler için de şük-
ran duygulannı dile getirdi. Bin-
lerce insan izledi etkinlikkri. Be-
ğenilerini ayakta alkışlanyla gös-
Terdiler. 'Yinegelin'dediler. Yüz-
lercesı uğurladı dostluk ve banş
kervanını.
Müzikten anlamadıklan ko-
nusuna gelince: Müzik insanın
doğasında olan bir şeydır. Bu ne-
denle müziği algılamada bölge-
sel, hatta eğitimsel farklann ol-
mayacağını düşünüyorduk.
Nitekim böyle oldu; dinledik-
leri müzikleri sevdiler. Kasetle-
rini istediler. Konserin şef ve so-
listlerine saatlerce konser bro-
şürlerini imzalatrılar. Enstrüman-
lar hakkında bilgi aldılar. Onla-
ra dokunmak istediler. Müzikle,
eğitimiyle düzeyli sorular yö-
nelttiler. Öğrenim koşullannı sor-
du gençler. Mutlu aynldılar kon-
ser mekânlanndan.
Saz şairieriyle bir arada
- Festival \erel müziklerin der-
lenmesi ve işlenmesi misyonunu
da yüideniyordu»
Çoksesli müziğe açılımla mey-
dana gelen çağdaş Türk müziği,
kendisine özsuyunu veren halk
müziklerimize karşı gösterildi,
bu alandaki sentezlere karşı kim-
selerce. Bu haksız tutum bu alan-'
da yeni sentezlere varma yolun-
da önemli bir tıkanıklığa yol aç-
tı.
Anadolu Festivali çerçevesin-
de, bu gereksiz karşıthğın gide-
rilmesi amacıyla yerel saz şair-
ieriyle, uluslararası düzeyde ün-
lü sanatçılanmız ilk kez bir ara-
ya getirildiler. 'Müağiınizin öz ve
gelişmiş biçimleri' olarak tanım-
layabileceğimız halk müziği ve
yansıdığı büyük formlu eserlerin
düzeyli sunurnlarda bir arada ola-
bileceğini örneklemek, ihtiyaç-
lı olduğumuz yeni sentezler için
yerelden-evrensele özgür bir et-
kileşim ortamı oluşturmak, fes-
tivalin hedefleri arasına alınmış,
Anadolu Festivali'nin yöresel
müzik ve danslarla buluşturulma-
sı tasarlanmıştı. Bu buluşma ve
uzmanlaşmanın gelecekte yara-
tı ve icra alanlannda olumlu so-
nuçlar vermesıni beklıyoruz.
- Peki 'müziğe üstün yetenek-
li" çocuklara yönelik tarama ça-
lışmalan sonuç verdi mi?
Müzik eğitim kurumlannın
birkaç büyük kentte bulunması,
müzikte yetenekli çocuk ve genç-
lerin bu alanda fırsat eşitliğiyle
eğitim görmelerinde önemli bir
engel oluşturmakta. Bu engel
özellikle bu ıllerden uzak ve dar
gelirli ailelerin çocuklan için da-
ha da aşılmaz bo>Titlarda.
Anadolu Festivali'nin ^lda 17
ile ulaşan etkinlikleri çerçeve-
sinde, bu sorun dikkate alınarak
gerçekleştirdiğimiz yetenek tara-
ması büyük ilgi gördü. Bu yıl
Güneydoğu Anadolu illerinde
açılan smavlarda üstün yetenek-
li on çocuk belirlemiş bulunu-
yoruz. Çeşitli enstrüman dalla-
nnda temel eğitim alacak bu ço-
cuklann yaratıcılık alanında be-
lirlenen yetenekleri de değerlen-
dirilecek, kendilerine lise düze-
yinden itibaren aynı zamanda
kompozisyon eğitimi de verile-
cek. Bu çocuklar ilk, orta, lisans
ve mezuniyet sonrası eğitimleri-
ni Bilkent Üniversitesi bursu ile
tamamen parasız-yatılı statüde
gerçekleştirecekler. Yetenek ta-
raması gelecek yıllarda da sür-
dürülecek.
ODAK NOKTASI
AHMETCEMAL
'Rönesans jnsanı'
Ne Zaman Öldii?
Ünlü tiyatro incelemecisi Martin Esslin, çağı-
mızın bir başka çok ünlü tiyatro ve sanat eleştir-
meni olan Polonyalı Jan Kott'un "Bedenin Belle-
ği" başlıklı deneme kitabı için kaleme aldığı önsö-
zün bir yerinde şöyle diyor: "Kott, yalnızca olağa-
nüstü bir tiyatro eleştirmeni ve önemli bir tiyatro-
bilimci olmanın ötesindedir... O, aynı zamanda
Avrupa'nın edebiyat tarihinde önemli bir rol oy-
namış, şimdi ise ne yazık ki can çekişmekte olan
bir geleneğin, edebi deneme geleğinin de tem-
silcilerindendir..."
Esslin, bu sözlerin ardından Montaigne ve Fran-
cis Bacon'ın kurucusu oldukları bu geleneğin
temsilcilerinin işlevleri üzerinde de duruyor: "Bu tür
deneme yazarlan, çok önemli bir görevi yerine
getirirler. Zamanın nıhunu bir noktada yoğunlaş-
tınp, ardından onuyine uzmanlaşmanın katı sınır-
lannı aşacak biçimde etrafa yansıtırlar; zamanla-
nnın başı çeken düşünceleri arasında diyalektik bir
süreci başlatırtar; gerek çelişkiyi, gerekse uzlaş-
mayı kıştırtıhar ve yine onlar çoğu kez, katkılan çe-
şitli alanlardaki uzmanlan yeni tahminlere ve araş-
tırmalara yönelten, gerçek anlamda yaratıcı dü-
şünüherdir. Lessing, büyük Alman klasik drama-
sının canlanmasını böyle sağlamıştı. Brandes, Ib-
sen 'e esin kaynağı oldu: Kott da Peter Brook 'u ve
başka çağdaş yönetmenleri etkiledi. Böyle yazar-
lar, bu tür bir etkiyi yalnızca düşüncelerinın derin-
liği ve görüşlerinin özgünlüğüyle değıl, fakat bu dü-
şünce ve görüşleri genel ve anlaşılabilir bir biçim-
de iletmeleriyle de yaratırlar."
Esslin, bu noktada sözünü ettiğı türden dene-
menin zamanımızda neden can çekiştiğini açıklı-
yor ve bu durumun meydana geliş nedenleri ara-
sında "Rönesans lnsanı"n\n artık tehlikede olma-
sını da göstenyor: "Zamanımızın eğitim sistemin-
de var olan ve korkutucu biçimde artan parça-
lanma, edebi deneme türünü ölümle tehdit edi-
yor. Doğa bilimleri ile sosyal bilimler alanlannda
klasik ve edebi öğretim malzemesinden oluşma
sağlam bir çekirdek, hepsi için aynı bir temel bil-
gi zemini eğitimin de temeli olarak kaldığı sürece,
bir Rönesans Insanı'nı, başka deyişle düşünebi-
lecek en geniş ilgiyelpazesine sahipve sığlığa kay-
maksızın kapsamlı bir eğitim almış bireyi yetiştir-
mek de mümkündü. Böyle bir birey için her bilim
dalının aynntılannı bilmek gerekli değildi; kabarık
sayıda uzmanlık alanına aityöntemlehn ve kavram-
lann bilincinde olmak ve belki de daha önemli ve
daha güç olanı yöntemlerin geçirdiği önemli de-
ğişikliklere ayak uydurabilmek, onun için yeterliy-
di. Ebedi deneme türünün son temsilcilerinden bır-
kaçının,
eğitim sisteminin uzmanlaşmanın baskısına Ba-
tı A vrupa 'ya ya da Kuzey Amerika 'ya oranla daha
uzun karşı koyabildiği Orta Avrupa'dan gelmele-
ri, yalnızca rastlantı değildir."
Esslin'in sözünü ettiği "Rönesans İnsanı", Rö-
nesans'ın son buluşuyla birlikte tükenmiş bir tür
değildi. Rönesans'ın her alana getirdiği akılcılıkla
ve yine Rönesans döneminde, Erasmus'un ön-
derliğinde ortaya çıkan Batı hümanizminin bilim-
lere ve sanatlara düşkünlüğüyle beslenen "Röne-
sans İnsanı", bir başka deyişle ortaçağın dogma-
lar dünyasının ardından "yeniden doğan" insan,
bilgiye rastladığı yerdeonu "alanıma girermi?"ya
da "pratik yaşamda işime yarar mı?" sorulannı
sormaksızın alan, kendini bilmek zorunda sayan
insandı.
Özellikle yüzyılımızda görünüşte "gıttikçe artan"
bireysel özgürtüklere, bu arada gerçekten artan bil-
giye ve ona erişme yollarına karşın "uzmanlaşma "
eğiliminin bireyleri bir anlamda sığlığa sürukleme-
si, birey-toplum ilişkisine bakış açılarından da kay-
naklanmaktadır. "Kürese/teşme'yolundaki birdün-
yada, başta ekonomik modeller olmak üzere, top-
lumlarda geçerli kılınmak istenen modeller bağla-
mında aslında en sak/ncalı bulunan şey "Rönesans
Insanrrun anlayışını ve donanımmı taşıyan birey-
lerin bu modelleri sorgulamalandır. "Globalleşme-
si" istenen birdünyada "global" sorgulamalann önü-
ne geçmenin en iyi yollanndan biri de "uzmanlaş-
ma"y\ istisnası olamayacak bir ilke diye dayat-
maktır. Çünkü bu anlamda bir küreselleşmenin
gerekliliğine, başta eğitim sistemleri olmak üzere,.
türlü araçların yardımıyla inandırılan bırey, artık
"alanı dışında" bilgi edinmeyi, dolayısıyla da dü-
şünmeyi gereksiz sayacaktır. Modelin bütününü sor-
gulaması ise hiç söz konusu olmayacaktır.
Kendini sınırsız özgür sayarken gerçekte "bil-
mekzorunda olmak"tan bilincine varmaksızın vaz-
geçmiş bireylerden oluşma birdünyanın. ne ölçü-
de "insana", Goethe'nin deyişiyle "isterse, geliş-
mesi hiç son bulmayacak olan" o varlığa yakışa-
cağı, günümüzde hâlâ düşünmekte dırenenler ıçın
yaşamsal bir sorudur!
email:ahmetcemal(a superonline.com
BUGUN
• AKSANATta saat 12.30 ve 17.00'de vıdeodan
Archie Sbepp caz konseri. saat 19.00"da Fuat
Erman'm katılacağı "Yarun kalıp, diğer besteciler
taranndan tamamlanan eserleri bcnimsemeli mi> iz"
başlıklı söyleşi izlenebilir.
• BORUSAN KLTTÜR VE SANAT MERKEZİ nde
18.30-20.00 arası Edip Günavın katılacağı
u
Müzik
Terapi" başlıklı söyleşi yer alıyor.
• AKBANK AYA tRİNİ BACH GLNXERİ
kapsamında saat 19.30'da İdil Biret, piyano resitali
verecek.
• tFSAK'ta saat 19.30 ve 20.15'te Boğaziçı
Üniversitesi Fotoğraf Kulübü Karma Gösterisi yer
alıyor.
• BELGESELStNEMACILARBtRLİĞİ nde
15.00-16.00-17.00 ve 18.00 saatlerinde Halit Refiğ'in
yönettiği 'Atatürk ve Sanat" adlı belgesel film
gösteriliyor.
ÜÇ KUŞAK CUMHURİYET SERGİSİ ETKÜLİKLfiU
BUGUN
• Tarih Vakfı'nın Tarihi Darphane Binalan'nda
düzenlediği "Üç Kusak Cumburiyet Sergisi
1
"
etkinlikleri kapsamında saat 11.00'de Türk müziği
sazlannı, saat 15.00'te ise yaylı sazlan tanıtmak
amacıyla düzenlenen açıklamalı dinletiler. saat
11.00- 13.00 arası belgesel film gösterimi. saat
15.00'te sergi yapımcılan eşliğinde rehberli sergi
gezisi, 18.00-19.30 arası sinema gösterimi yer
alıyor.