Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 20 EYLUL 1998 PAZAR
HABERLER
Demirel,
Diyanbakjp'a
gidiyor
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Cumhurbaşkanı
Süle>man Demirel. bazı
açılış ve temel atma
törenlerine katılmak.
çeşith etkinliklerde
bulunmak ilzere bugün
Diyarbakır'a gıdecek.
Cumhurbaşkanlığı Basın
Merkezı'nden venlen
bılgiye göre Demirel, ilk
olarak Batıkent'te bir lise
ve ilköğretim okulunun
açılış törenine katılacak.
HADEP'ten
Barışa Çağnı'
mitingi
• ADANA (AA) - Halkın
Demokrası Partısi'nce
(HADEP)düzenienen
"BanşaCağn" Mitingi.
Adana'dayapıldı. HADEP
Genel Başkan Yardımcısı
Osman Özçelık, partısının
Adana II örgütünce
düzenlenen mıtıngde,
"üüneydoğu ınsanının
zorunlu olarak büyük
ijehirlere göç ettığını;
buralarda ışsızlik.
bannma, eğitim ve sağlık
sorunlanyla sıkıntı içinde
yaşadığını" belırttı.
BayındırTıp
Merkezi ödülleri
• ANKARA (Cumhuriyet
Biirusu) - Bay ındır Tıp
Merkezi 3. Tıp Ödülleri
Bilkent Otel'de
düzenlenen törenle
sahiplenni buldu. Törene.
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel. TBMM Başkanı
Hıkmet (,'etın. Sağlık
Bakanı Halıl Ibrahım
Özsoy. Tunzm Bakanı
İbrah'ım Gürdal, YÖK
Başkanı Kemal Gürüz \e
İhsan Doğramacı katıldı.
Bu yıl Bayındır Tıp
Merkezi "Hızmet
Ödülü'nü Prof. Dr. Altan
Onat. "Bılim Ödülü"nü
Doç. Dr. Levent Türkeri.
"Teşvık Ödülü"nü ıse
Doç. Dr. Semih Keskil
aldı
Uluğbay: En
başarılı il Yozgat
• YOZGAT (.\A)-Millı
Eğıtim Bakanı Hıkmet
L'lugbay. 8 yıllık kesintisiz
eğitim uygulamasında,
Yozgat"ın en başanlı il
olduğunu söyledi. Erdoğan
Akdağ \ e Müzeyyen
Çokdeğerlı tarafından
yaptınlan ilköğretim
okullan ile Mıllı Eğitim
Bakanhğı tarafından
yaptınlan anaokulunun
açılışını yapan Milli
Eğitim Bakanı Hıkmet
Uluğbay, Yozgat'ın 8 yıllık
eğitimde gösterdiği
başannın artarak devam
etmesi ıçın gerekli yardım
\e desteğın >apılacağını
söyledi
Türban
tartışması
• ÇA\ CT.MA
(Cumhuriyet) - Çaycuma
Atatürkçü Düşünce
Derneği'nin açılışına
katılan Devlet Bakanı
Hasan Gemici. birtakım
genci güçlerin Atatürk
ılkelerıne saldırmak
istediğini ve bu nedenle
Türkiye'yi Afganistan ve
Iran benzeri bir yönetime
çekmeye çalıştıklanru
söyledi. Gemici, "türban
tartışmalan mutlaka
çözümlenecektir.
Okullanmızda
üniversitelerimizde türban
krizi, dinı siyasete alet
etmek isteyen, Türkiye'yi
ortaçağ karanlıgına
sürüklemeyi hedefleyen
birtakım güçler tarafindan
körükleniyor. Laik ve
demokratik Türkiye
Cumhunyeti'nin
yasalanna herkes uymak
zorundadır. Türkiye
Cumhunyeti'nin devrim
yasalan var ve herkes
uymak zorundadır" dedi.
İP'den kutlama
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Işçi Partisi (İP),
Atatürk"ün 'Halkçılık
Programı"nı TBMM'ye
sunmasının \e 'Halkçılık
Beyannamesi'nin
duyuruluşunun 78.
v ıldönümü nedeniyle
îstanbul'un ardından
Ankara'da da toplantı
düzenledi. İP Ankara tl
Başkanlğı'nca dün Türk-lş
Konferans Salonu'nda
düzenlenen toplantı. Erkan
Yücel Halk Tiyatrosu'nca
"Halkçılık Programı"nın
TBMM'ye sunulmasını
konu alan oyunun
sahnelenmesiyle başladı.
Bölge ülkeleri ulus devlet olmak için komşusundanfarklı olmak zorunda
'Bizi bağımsız bıraktılar'
SUNUŞ
1980 'lerin sonıında Sovyetler
Birliği 'nin çözülmesiyle birlikte
Orta Asya cumhuriyetleri de
coğrafyadaki yerini aldı.
Moğolistan 'ın başkenti
Ulanbatur'danbaşlayıp adım adım
Gürcistan 'a geldinı. Tarihi eski,
veni ülkelerin sorunları-olanakları-
• • zbekjstan'ın başkenti Taşkent'ten,
Otanhi şehn Semerkand'a gidıyo-
ruz. tkı yanımız pamuk tarlası. El-
malar dallan yıkıyor. Toprağı ge-
niş bulmuş, \a> ıla yavıla akan Sırderya'vı
geçtik. Az sonra kocaman bir tabela:
"Kazakistan"
Yanında da bayrağı... Şaşırdım...
Taşkent-Semerkand yolunun 23 kilomet-
relik bölümü Kazakistan sınırlan ıçmde kal-
mış. Yoludolaştırsalarolmaz. kapatsalarol-
maz... Çarey i, bu tür > ollarda birbırlerinm sı-
nın içinde kalan bölümlen. "on yıllıgına ki-
ralamakta" bulmuşlar..
Orta Asya cumhuriyetlen arasındaki sı-
nırlann. etnik ayrıma dayalı çizildiğini söy-
lemek olanaksız. Nüfus dağılımı da bunu
ortaya koyuyor. Her bırinin ötekınde "soy-
daşı" \ ar.
Bağımsızlığın savaşla değil, çözülmeyle
gelmesi ülke sınırlannı da aynı doğallıkla
oluşturmuş.
Topraktaki iç içelik. doğal pa> laşım, kim-
lik için de geçerlı mi?
Çok yanıtlıbirsoru...
L'lusal kımlik?
Dızıye "Orta(daki) Asya ÜlketerP başlı-
ğı koymamıza neden olan olgulardan bin...
Lenin'den Marco Pblo'va kadar tarihte
bölgeye ilişkin araştırma yapanlar, düşünce
ortaya koyanlar. gezenler Hazar'dan Çın
Seddı'ne kadar olan. yüzölçümü dört mil-
yon kılometrekareyi bulan bölge için tek
sözcük kullanmışlar:
"Türkistan.''
Sözünü ettığımız coğrafyada bugün beş
devlet var. Her bırinın yönetimınde dikkatı
çeken çabalardan bıri şu:
"Uusyaratmak."
Özbek. Kırgız, Kazak. Türkmen, Azeri...
Ikı nehir arasında toprak anlamına gelen
Sırderya ıle Amu Derya arasındakj Özbekıs-
tan coğrafyasmda hemen her yerleşim yeri-
nin girİ!}-çıkı$ındaDe\ let Başkanı İslam Ke-
riniov imzalı sözler var.
"Özbekistan Keleceği Büyük Davlatnr"
Kımı yerlerde de şu sözler asılı:
"Vatanı sevmek imandandır."
Altında da kaynak:
"Hadis'tan."
Türkmenıstan'da benzer sözlerin altında.
Devlet Başkanı Saparmurat Türkmenba-
şı'nın adı var. Adım başı. "Halk-Vatan-
TürkmenbaşL"
Şehirlerarası yollarda da neredeyse kılo-
metre taşı kadar çok. "Türkmenbaşriı.
"Türkmenistaıı*'lı yazı var:
*Dünya Dursun Sen Dur Türkmenistan."
"Yaşasın Garasızlık ve Bharap Türkme-
nistan."
"Ağzıbirtik, Asudaylık. Cebislik."
Kazakıstan ve Kırgızıstan'da da devlet
başkanlannın adıyla bütünleşen yapılar var
ama. adını dağa-taşa yazdırmada birinci sı-
ravı Türkmenbaşı alıyor. Yettsin geçen yıl-
lardaki Rusya'h Orta Asya zırv elennden bi-
rinde Saparmurat Türkmenbaşf natakılmış:
"Süpermurat Türkmenpaşa!"
Cöçebelikten ulus devlete
Söz Türkmenistan'dan açılmışken devam
edelim. Bayrağında beş halı motifi var. Ül-
kede yaygın beş aşireti temsıl ediyor:
Teke. Yamut. Ersan. Salır. Sank.
Yönetımde ayncalık ıddıalan olursa bu
şöyle dıle getınlıyor:
"Tekeler fazla kaynhyor!"
Kırgızıstan'm bayrağındaki belirleyici
simge ıse "çadır tepesL"
Bölgede ilk yerleşik yaşama Özbekistan
geçti. Kentlerin tarihi 2500 yılı buluyor. Öte-
kilerde ise göçebelik yakın geçmişe kadar
devam ettiği gibi, bugün de toplumsal yaşam
kültürünün kökenini bu öz oluşturuyor. Dev-
gelecek beklentileri birbihne çok
benziyordu.
Bu yüzden diziyi ülkelerle değil,
konularla bölümledim. Uluslaşma
süreci, Türkiye'nin bölgedeki yeri,
Rusya 'nin konıımu, dinci eğilimler
ve bölgenin geleceği olmak üzere
beş bölüm halinde gözlemlerimi
aktardım. Bu dizi yazısı, bilimsel
inceleme değil, geziselgözlem...
Şair Ömer Hayyam'la özdeşleşen Semerkant şehrinde bir pazar yeri.
let başkanlan ülkelerinm bu yapısını da dık-
kate almak durumunda kalıyor.
Moğolistan'dan Hazar'akadargeçerlı or-
tak sımgelerden bıri çadır. Özellıkle kırsal
kesimde günlük yaşamda kullanılan malze-
melenn çoğu yüzyıllardırdeğişmemiş. Ko-
nu müzelerdi. bir yöneticı takıldı:
"Burada müzdik eşya bulmak biraz zor.
Zira. bin j ıl önceki akrierinçogu hâlâ gün-
lük kullanımda_."
Asya cumhuriyetlennın ayakta kalması-
nı sağlayacak temel unsur, bağımsızlık duy-
gusunun yerleşmesi, bunu sağlamak için de
ulus bilincınin kökleşmesi gerekıyor. Bunu
kökJeştırmek ıçın, -komsudanfarklnE-po-
lıtıkası ızlenıyor. Güçlü olmak için birbirle-
rine yaslarunak durumundalar. bağımsız
devlet olmak için birbirlerinden farklı ol-
duklannı kanıtlamak durumundalar. Bunu
çelişkı olarak tanımlamak çok doğru olmaz.
Belki de "iç içe girmiş doğnılar" demek ye-
nnde olur.
Konu birbirine yaslanmak olunca iki uç
öne çıkıvor:
Panıslamızm. Pantürkizm.
Her ikı kavram da çok eski \e çok yeni.
Eski; kölderi yüzyıllara, bin yıla dayanıyor.
Yeni; 1990'larla birlikte değışen bölge coğ-
rafyasında hangi kavram öne geçerse, du-
rumdan sadece bölge değil çe\ resi de etki-
lenecek...
Bugünkü ülke yönetimleri iki kavrama
da, "ulus devletyaratnıanın" rakibi gözüy-
le bakıyor.
Orta Asya başkentlerinin tümünde "ortak
yerier" var. Bunlann başmda "Lenin müze-
leri" geliyor. Bağımsızlık sonrası bu müze-
ler daha çok "ulusal tarih müzesi"ne dönüş-
türülmüş. "ulusaJbilinç"gelişiminin birhal-
kası haline getırılmış.
Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'te ise du-
rum bıraz farklı. Çuy Caddesi üzerindeki
eski Lenin Müzesı'nin bugünkü adı aynen
şöyle:
"Memlakat Tarihh IMüzesi".
Müzenın önündekı Lenin heykeli duru-
yor. Kaldırmak ıstemışler. halk karşı çık-
mış. Bu tepkinin bir yansıması olarak ıçen-
de de fazla oynama yapılmamış. Müze be-
deli on sumu ödedıkten sonra ıçeri yönelir-
ken iki görevli birden daha ışıklı sol köşe-
dekı bölümü gösterdi... Oradan başlamak
bir bakıma "zorunlu".
Gınşinde beş metreye iki metre bir halı.
Tam ortasında Demirel. onun iki vanında
.4kaye\.INazarbay«. Kenmov, Türkmenba-
şı...
Devamında Kırgızıstan'ın bağımsızlık
sonrası attığı adımlar, Akayev 'ın sözleri...
Bol ışıklı bu bölümden sonra Lenin Mü-
zesi'ne geçilıyor. Lenin. Marx, Engebhey-
kelleri. temsili mıtıng fıgürlen...
Dolaştığım ülkelerde pek çok kişiv le "ba-
ğunstztık sonrası ulusal bilincT konuşrum.
En ılgınç yanıtı Bişkek'te aldım. "Adım
önemli değil, muhalifolmak hâlâ sorun" dı-
yen bir ünıversite öğrencısı şunlan sövledı:
"İşin özü bizi bağımsız bıraktılar. Eski dö-
nemin j önetkileri önce ne j apacağız diy e ka-
ra kara düşündüJer. Sonra bağımsız devlet
olmanın gereklerini yerine getirmeve çaltşû-
lar-"
Keçiyolunun belirlediği
sınırlar
Kazakistan'ın durumu ötekilerden bıraz
daha farklı. Ülke nüfusunun vüzde 40"ı Rus.
yüzde beşı Alman, Kırgız, Özbek, Uygur...
Yüzde45'ı Kazak. Ülkenın Rusya'yayakın
kesımlerinde ise Rus nüfus yer yeryüzde 60-
70'i buluyor.
1990'lann başındakı başkent Almatı gü-
neyde. Çin sınınna yakın ve ülkenin yeraltı
zenginliklerinin olduğu batı kesime uzak
Bu y üzden başkent değıştirildi ve Kazakis-
tan'ın orta-kuzeyıne düşen Astana oldu.
Gerek Kazakistan gerekse öteki ülke sı-
nırlannın hangi mantıklı gerekçeye dayana-
rak çızıldığı çok net değil. Tarih yazımı da
halen devam ettığı için. bu konudakı bulgu-
lar da ham. Almatı'da bir yetkiliden dınle-
dığim o ki, Kazakistan'ın kuzey sınırlan
hayvanlannı otlatan göçebelenn oluşrurduk-
lan patıkalar dikkate alınarak çizilmış.
Göçebe yaşamın "doğasr, katı sınırlan
reddediyor!
Gezı boyunca "miDiyetçi" eğilimlerle kar-
şılaşınca aklıma şu soru geldı:
"Komünistpartitektigüıinyerini miüivet-
çiliği kullanan parti tekligi mi alır?"
Her ülkede dozu farklı ama, milhyetçilık
vazgeçilmez bir unsur. Bunu besleyecek pek
çok "haklT etmen de var. Bıri şu;
"Arük ağabe> istemijoruz!"
Bu yaklaşım öncelıkle Rusya'ya yönelık
olarak kullanılıyor. Ama, temel amaç şu-
"Rusya dinlesin, Türkiye anlasın."
Azerfaaycan 40 milyondur!'
Milliyetçiliğin etkin olduğu ülkelerin ba-
şında Azerbaycan geliyor. Pek çok yerde,
"Yedi mihon nüfuslu Azerbaycan" dey ınce,
sözüm kesiidi:
"Hayır_ 40 milyon nüfuslu Azerbaycan.
Güncyi neden saymıyorsunuz—"
Bakû'den Tiflis'e trenle gıderken, Azer-
baycan-Gürcistan sınınndaki kontrolde
önümdekı haritayı gören Azeri görevli, sı-
nav yaparmış gıbı sordu:
-Azerbaycan nerede?
Gösterdim...
-Sınırlan, sınırlan...
"Bak tşte, Hazar'ın batısu İran'ın kuze-
yL."
Haritayı önüne aldı. Hazar'ın güneyine
indi, Tebnz'ı özenle bulup devam etti...
tran'daki 25-30 milyon dolayındakı Aze-
ri, Azerbaycanlılann ilgi odağı.
tran'ın bu yüzden Ermenistan'la ilişki
içinde olduğu. Azerbaycan'ın öteki yerler-
deki sorunlarla uğraşmaktan güneye baka-
mayacak hale gelmesini istedıği. düşüncesi
etkin.
Halk Cephesi'nin lideri Ebulfez Elçi-
bey'ın gücünün kökenlerinde toplum için-
de bu yaklaşımın zemin bulması var.
Elçıbey'le Bakû'de Halk Cephesi'nin
kendısıne kiraladığı evde iki saat kadar soh-
bet ettim. Odasındaki harita yukanda sözü-
nü ettiğim "Büyük Azerbaycan"ı gösteri-
yor. Kırmızı ağırlıklı hantanın üzerinde be-
yazla yazılı "Tebriz" ilk göze çarpan oluyor.
Ben haritaya bakınca, sesıni yükseltti:
"Bütöv (bütün) .\zerbaycan."
Kendisini "milliyetçi sağ" olarak tanım-
layan Elçibey'ın üç ilkesi var:
-Türklük.
-Çağdaşhk.
-İslam.
Aliyev "Pantürkiznr tarumını kabul et-
mıyor. Savunması şöyle:
"Bir Alman. kendi ülkesinin daha iyi ol-
masını isterse ona Panalman mı diyorlar?
Bir lngiliz aynı şeyi yaparsa ona Paningiliz
mi diyorlar? HayTr."
Elçibey'in odasırun bir köşesinde de ha-
lıya işlenmiş Atatürk portresi var. Fotoğra-
fi çekerken seslendi:
"Mustafa Kemal'i az tebrik ettik_"
SÜRECEK
NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR ocalislar(5 cumhuriyetcom.tr
Dünya Basın Konseyleri Bir-
liği 4. Genel Kurulu, Cumhur-
başkanı Süleyman Demi-
rel'in açış konuşmasıyla baş-
ladı. Hemen Demirel den son-
ra söz alan, eski ingiliz Basın
Konseyi Başkanı Kenneth
Morgan, konuşmasının ba-
şında ilginç bir noktayı vurgu-
ladı. Morgan özetle şunları
söyledi: "Cumhurbaşkanı'nin,
Meclis Başkanı'nin, Başba-
kan'ın, Başbakan Yardımcı-
sı 'nin bu kongreye ilgi göster-
melerine, bize ev sahipliği et-
melerine teşekkür ediyorum.
Ancak ben devlet ve basın
arasındaki ılişkinin bu kadar
yakınlaşmasından yana deği-
lim. Politikacılarla gazeteciler
arasındaki ilişki, meslek ve ha-
ber alma ilişkisinin ötesine
geçmemelidir."
Morgan'ın dikkat çektiğı bu
ilişki, aslında basın ahlak ilke-
leri açısından evrensel bir il-
keyi içeriyor. Ancak anlaşılıyor
ki Ingiliz gazeteci, Türkiye'de-
Devlet ve Basın
ki kongrenin devlet ilişkisinin
boyutlarından hoşlanmamış.
Aslında Türkiye'de bu ilke en
fazla ihlal edilen ılkelerin belki
de başında geliyor.
Bu ülkede "itibarlı" gazete-
ci olmak, devletin başındaki
yöneticilerle "sıkı-fıkı" olmak
anlamına geliyor neredeyse.
Bu yüzden yükselen, piyasa-
da prim yapan gazetecilerin
"devletlû" ile ilişkisi, onlann te-
mel niteliği haline geliyor. Dün-
ya Basın Konseyleri Birliği
Kongresi'nin de bir meslek ku-
rumu olarak sanırım buna dik-
kat etmesi gerekiyor.
Devlet ve basın arasındaki
denge, bizim ülkemizde hep
meslek ilkelerinin aleyhine
oluşuyor. Örneğin, bu konuda
en çok gündeme getirilen ko-
nu: "Milli çıkarlar". Bu ülkeyi
yönetenler, kendi belirledikle-
ri politikalara "milli çıkar" adı-
nı veriyorlar. Gazetecilere de
buna uymaları gerektiğini em-
poze ediyoriar.
Bu noktadan itibaren, gaze-
teci-devlet ilişkisi yeni bir şe-
kil alıyor. Siz artık, belirlenmiş
bu "milli çıkariar"a uyacaksı-
nız. Türkiye'de uzun yıllardır
gazetecilik yapıyoruz. Bu ül-
keyi yönetenler,''milli çıkarlar"
adını verdikleri politikaların so-
nunda iki askeri darbeye, Gü-
neydoğu'da binlerce insanı-
mızınyaşamınıyitirdiği "düşük
yoğunluklu savaş "a neden ol-
dular. Gelirdengesini altüst et-
tiler.
İşin acı verici yanı: Türki-
ye'de "güvenilir" gazetecilik
yapmak, ne yazık ki devletle
"iyi ilişkiler" üzerıne kuruluyor.
Bu da evrensel ölçülere uyma-
yan "devlet yanlısı", "iktidar
destekçisi" bir basının doğ-
masına neden oluyor. Dünya
Basın Konseyleri Birliği Kong-
resi'nde belki bunun evrensel
ölçüleri bol bol konuşulacak.
Ama bütün bu seremonik
konuşmalar bitince yeniden
kendi gerçeğimize döneceğiz,
yine devletle "iyi ilişkisi" olan
gazetelerin transfer piyasala-
rını altüst ettiklerini görerek
hayıflanacak ve umutsuzluğa
düşeceğiz. Gazeteci arkadaş-
larımızın bir kısmını ise sırf dü-
şüncelerini söyledikleri için
cezaevine yollamaya devam
edeceğiz.
Kongre devam ederken, biz
Türkiyeli gazeteciler daha çok
medyadaki yeni alım- satımla-
n konuşuyoruz. Hangi gaze-
te, hangi TV kime satılmış?
Kım bu değiş- tokuş sırasında
ne kadar transfer bedeli ka-
zanmış? Bunlar daha ilgi çe-
kici konular olarak gündeme
damgasını vurdu.
Türkiye'de "basın özgüriü-
ğü ve medya etiği" konulu
toplantıları dünyanın gözü
önünde düzenlemek belki de
paradoks. Çünkü Türkiye bu
konuda özürlü. Ancak işin bel-
ki de ilgi çekici yanı, buraya
gelen herkesin, bizim içinde
yaşadığımız gerçeği büyük öl-
çüde bilmeleri. Buna rağmen
bazı Türk gazetecileri, "milli
onur"u kurtarmak için yaşadı-
ğımız olumsuzluklara gerekçe
arıyorlar. Burada yaşadıkları-
mız, biryönüyle baktığımız za-
man evrensel özellikler taşı-
yor. Bu evrensel gerçeklik için-
de, basın özgürlüğünün bu
kadar geri olmasının bir ölçü-
de sorumlusunun biz gazete-
ciler olması. Kendimize do-
kunmadıkça, özgürlük ihtiya-
cı hissetmiyoruz. Bunun bir
meslek sorumluluğu olduğu-
nu kabul etmek istemiyoruz.
Kongrede bunları konuş-
mak mümkün mü?
Konuşacak mıyız?
Sendikacılar: Diker yanlış
hedef gösterdi
'3,5 trilyonluk
yolsuzlııkta
sorumlu TKF
CELAL YILMAZ
İZMİR- ANAP Manı-
sa Millervekili Tevfik Di-
ker'in Soma Ege Linyıt
Işletmeleri'nin (ELİ) kö-
mür havzalannda faaliyet
gösteren bir şirketin dev-
lete aıt 3.5 trilyon liralık
kömürü sınır tecavüzüyle
çıkararak haksız kazanç
sağlamasına yönelik
ELl'yi hedef alan açıkla-
malannın eksik ve yanlı
olduğu savunuldu. İddı-
alara göre yolsuzluğun
asıl sorumlusu Türkiye
Kömür Işletmeleri (TK.1)
Genel Müdürlüğü.
ELİ üzerinde REFAH-
YOL döneminde başla-
yan, ANASOL-D hükü-
metiyle hız kazanan siya-
si kadrolaşma ve baskılar
sürüyor.
Hüsamlar Madencilik
ve Ticaret AŞ'nın (HÜS-
TAŞ) Önen-Eynez Hav-
zası'nda 1990 yılından
itibaren üretime geçtigını
ve 1998'e kadar devîete
aıt 3.5 trilyon lıralık kö-
mürü sınır tecavüzüyle çı-
kararak haksız kazanç
sağladığını doğrulayan
Türkiye Maden İ:J Sendı-
kası Genel Merkez Toplu
Sözleşmeler Sekreten
Fikret Bengisu ve Maden-
Sen Soma Şube Başkanı
Hulusi Ceyhan. sorumlu-
luğun ELt Bölge Müdür-
lüğü'ne. dolayısıyla da
çalışanlara yüklenmeye
çalışıldığına dikkat çektı-
ler. Sendikacılar,"Soma
ANAPİlçeÖrgütü'nceve-
rilen eksik ve yanlış bilgi-
lere dayanarak kurumu
ve dolayısıyla çahşanlannı
suçlu gösteren Tevfik Di-
ker'in açıklamalan, ku-
rum üzerinde siyasi üs-
tünlük saglamayayöneük
birajitasyomJur" görüşü-
nü dile getirdıler.
Bengisu ve Ceyhan.
HÜSTAŞ'a aıt Önen-Ey-
nez Havzasf ndaki üçgen
biçimli alanın ELİ'ye ka-
zandınlması ve bu konu-
da TKJ tarafından gere-
ken çabanın gösterilmesi
konusunda Başbakanlık
Teftiş Kurulu'nun rapor-
lan olduğunu anımsata-
rak şu açıklamayı yaptı-
lar:
"1985-89yıllan arasın-
daki raporlarda HÜS-
TAŞ'ın sahip olduğu ala-
nın sınır tecavüzüyle ka-
çak üretime neden olaca-
ğı belirtilerek, ELİ'ye ka-
zandırılması için TKİ Ge-
nel Müdürlüğü'nce giri-
şimlerde bulunulması is-
teniyordu. Bu doğrultuda
ELİ Bötge Müdürlüğü de
17 Haziran 1986 tarihin-
deki yazısıy la söz konusu
alanın kuruma kazandı-
nlması konusunu TKİ'ye
bildirmiş, ancak, hiçbiriş-
lem vapılnıamışür. Tam
tersine, HÜSTAŞ'ın üç-
gen biçimindeki alanı 24
Nisan 1989'da yapılan
protokolledörtgen biçimi-
ne dönüştürülerek firma-
nın 199ü'da üretime geç-
mesine olanak sağlarımış-
ûr."
ELt'nin 21 Haziran
1991 'de HÜSTAŞ'ın sınır
tecavüzü yapabileceğı
uyansıyla TKl'den dene-
tım yetkisi aldığını v urgu-
layan Bengisu v e Ceyhan,
yapılan üç denetımde sı-
nır tecavüzü olduğunun
saptandığını veraporlann
da TKJ've gönderildiğmı
belirterek şöyle devam et-
tiler:
"1992-95 ve 98 tarihü
komisyon raporlan
TKİ'ye ulaştınlmıştır.
TKİ son raporun ardın-
dan 27^. 1998 tarihü y azı-
sında mahkeme aracılı-
ğıyla bilirkişi incelemesi
yapılmasını istemiş ve bu
doğrultuda da cumhuri-
yet savcılığına suç duyu-
rusunda hulunulnıasını
talimallandırmıştır. ELİ
Bölge Müdürlüğü. Soma
Asliye Hukuk Mahkeme-
si'ne 98/47D. iş sayılı dos-
ya ile tespit davası açmış-
tır. Bilirkişilcrce düzenle-
nen raporun 5. maddesin-
de HL'STAŞ'uı ruhsat sı-
nırlan dışında üretim yap-
öğı saptanmıştır. ELİ'nin
bilirkişi raporuna dayana-
rak 98/387 dosya numara-
sıyla HÜSTAŞ aleyhine
aynı mahkemede da>a
açılmıştır. Mahkeme da-
valı şirketin talebi üzerine
bir bilirkişi heyeri daha
oluşturmuş, duruşma bu
raporun değerlendirilme-
si için 21 Eylül 1998
%
e er-
telenmiştir. KİT'lerin po-
litikalarını. 233 nolu
KHK'nin 9-2 maddeleri-
ne göre TKİ yönetim ku-
rullan belüier. Bu neden-
,,,iç ^ 5 triKonluk z^rani|
oluşmasından Diker'in id-^
dia ettiği gibi ELİ Bölge
Müdürlüğü değil. TKİ
Genel Müdürlüğü sorum-
ludur. Aynca. HÜSTAŞa
yaptınm uygulama yetki-
si de,3213 sayılı madenya-
sasının 11. maddesine gö-
reEnerji ve Tabii Kay nak-
lar Bakanhğı Maden Da-
iresi'ne aittir. ELİ dene-
timlerini düzenli olarak
yapmış olup, sınır teca-
vüzlerini TKİ'ye bildir-
miş, buna karşın 1998 v>
lına kadar hukuksal iş-
lemlerin yapılması için
ELİ'ye yetki verilmemi$-
tir. Bakanuk maden daire-
si de yetkilerini Hİ STAŞ
için kuUanmamıştır. Buna
rağmen ANAP Soma İlçe
Örgütü'nün dilekçesine
dayantlarak Savın Diker
tarafindan kanıuoy u yan-
uş bilgilendirilmekte, üç
kez sürgüne giderek mah-
keme karaıianyla yeni-
den görevine iade edilen
ELİ Bölge Müdürii Rıfat
Dağdelen hedef alınarak
kurum üzerinde siyasal
üsrünJüksağlanmayaçalı-
şdmaktadır."
Slnema ÖğrencileTİ Kısa Füm Destek ProgTamı Proje
Yan^ması
Cumhuriyefin 75. Yılı onuruna gerçekleşarilecek olan
"1. Dhıalararaaı Sinema - Tarih Bnluşması"
kapsamında yer alan,
Sinema öğrencileri Kısa Film Destek Programı Proje
Yanşması'nın başvuru sûresi
29 Ektm 1998 Ptrştmb*
gününe kadar uzatılmıştır.
Aynntlll Bilgi İçin :
Türsak Vakfi, Q. Erol Demek Sk.
HanifHan,ll/2 8072 Beyoğlu/İST.
Tel-Falu: (0212) 231 67 70/244 52 51
TC BattMunlık TanıtTna Fcru
TAŞKIŞLA GÜNÜ
DAVETİ
İ.T.Ü. Mimarlık Fakültesi mezunları ile
26.09.1998 Cumartesi günü, Saat: 10.30 -
16.00 arasında Taşkışla'da buluşuyoruz.
Mezunlanmızı bekliyoruz.
İ.T.Ü. Mimarlık Fakültesi
Dekanlığı