23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 EYLÜL 1998 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 15 İkinci baskıya ekCHP, REFAHYOL ve ASASOL- D iküdarları dönemindeki olumsuzlukları toparlamış. kitap yapmış. Kitabın adı "Bu Halk Bunları Unutur mu? " REFAHYOL dönemindeki irtica. yolsuzluk, çele ilişkileri akhmızdan çıkmaz. ANASOL-D ortaklığındaki yolsuzlııklar. özelleştirmeler; tarikat destekçiliği. kadrolaşmalar, peşkeşler de unutulmaz, unutulmavacak elbette. Ancak! Gerek DYP-SHP, gerek.se Kaleboğaa İngilizcesi Büyüyünce babası gibi Cumhuriyet okuru olacak 5 yaşmdaki Can Erdoğan, tatilini geçirdiği Ama.syu 'nın Kaleboğazı köyünden döndükten sonra yüzünü bunıştuntp derdini ailesine açmış: "Köyde hep İngilizce konuşuyorlardı yav..." Bu sözler, evde kısa bir sessizliğe neden olmus. Acaba çocuk ne demek istedi? Sormuşlar: "\asü yani İngilizce konuşuyoHar? " Aldıklan karşılık, Can 'ın Kaleboğazı şivesiyle "İngilizce "sini epeyce ilerlettiğini kanıtlamıs: "Looo Satiiii! Looo Fatooo! Looo Haciii! " DYP-CHP ortaklığı dönenünde de tanhimizf geçmiş öyle olaylar var ki. belleklerden silinemez. İste akhmıza gelen birkaç örnek: "Uğıır Mıımcu nun öldürülmesi ve katillerinin yakalanmasına iliskin sözlerin tutıılmaması. Sıvas katliamı. Birinde ma/var/ığına iliskin kurulan komisyonun çerçevesi genişletilmek, diğerinde bozulaıı hükiimet ortaklığı yeıüdeıt kurulmak üzere iki kez Tansıı Çiller'in kurlarılması. Türkiye 'nitı apar topar Giimrük Birliği'ne sokulması. Et ve Balık Kurumu tesislerinin, arsa fîyatının bile altında sutıhnası, televizyona çıkmak uğruna çimento fabrikalurınm bölgesel tekel yurutaeak biçimde bir gruba devredilmesi. İsçilere sıfır zam önerilmesi. Serpilmeye baslayan çetelerin ayırdına varıtamaması. Zorunlu tasarruflann değerlendirildiği ABD Doları 'ııa endeksli özel tertip lahvillerin Tiirk Lirası'na çevrilerek, yüzbinlerce çalısandan kesilen paralann pııl edilmesi. İLKSAS, İSKİ skandalları..." tnanıvoruz ki: iyi nivetli, partisinin neden viizde 10lara düsiügiinü sorgıdayan C HP liler ellerini vicdanlarına kovdıtkları an, "Bu halk bunları da unutmaz " divect'k/erdir. CHP. 30 bin basılacak kiiupçığın ikinci basktsına DYP-SHP ve DYP-CHP tlönemliTİni eklemeli. Eger annmak, özeleşliri vupmak istivorsa... 1995 seçimlerinin hemen ertesinde, sandığa gitmis sol seçmenin çoğıınluğu. sözlerini biraz mahçup, biraz pişman şöyle bitiriyordu: ".... partisine verdim, ama kerhen." ".... partisine verdim, ama mecburen." Ne demek bu? "Sol seçmen isteyerek, beğenerek, canı gönülden oy vermedi" demek. O coşkulu. geleceğe umutla bakan sol seçmen gitmiş, verine küskün. uzun vollar yorgunu. bezgin insanlar gelmis sanki: "Kaderimse çekerim..." Kader ne? Sağpolitikalan sol dive Turgul Özal ve eski Maliye Bakanı Adnan Kahveci'den. işçi ve memurlara yadigâr kalan zorunlu tasarruf kesintileri yine gündemde. Bilindiği üzere. DSP 'li Çaltfma Bakanı Sami Çağan. katrilyona ulaşan bu paralann "fiktif olarak var olduğunu açıklama cesaretini göstermisti. Yani. kâğu üzerinde varmış da, aslında yokmuş. Hazine Müsteşarlığı ise geçen ağustos sonunda "fiktif" zorunlu tasarruflann 10 yıl içindeki "kümüiatif" nema oranının ulastıgı rakamı kamuovuna seçmene mektupvutturmayu çalısan profesyonel sivasetçiler elimize bir halat tutuşturmuşlar. Sol seçmenin bir böliimü bir ucundan. diğerleh de öbür ucundan çekistiriyor Bir seçimde bu vandakiler, diğer seçimde de ötekiler devrilivor. Işin içinde cinlik de var. "Bunlar bize mecbur" deyip erken seçime haztrlanıyorlar. Bu oyun can sıktı... Sol seçmenin halat verine, el ele, omuz omuza halay çekme zamanı geldi. Eger bugünku kadrolar güven vermivorsa, karınca karannca Fiktif diinya duvurdu: "Yüzde 270.63" liifjf. if. amma artmış! Tif tiftif nazara gelmese bari... Zorunlu tasarnıfile ilgili vasamn yürürlüğe girdigi 1 Nisan 1988 tarihinde I dolar, 1220 lira imis. Bugû'n 275 bin lira dolaylannda. 10 vıllık arhf yitde 22 bin 540. Zorunlu tasarruflardaki nema oranı ile karsılastırmava değnıez... Her neyse. gelelim zorunlu tasarrufun faydalarına... Çalışma Bakanlığımız, yeni bir tasarı hazırhyormuş. Çalışanlann şimdiye değin biriken paralan ya Telekom hissesi olacakmtş, ya uzun vadeli mevduata çevrilecekmiş ya da devlet tahviline. Seç beğen all Ya sonra? Zorunlu tasarruf primleri. ifsizlik sigortası primlerine dönüsecekmiş. Tasarı hazırlanıyormuş. Bildigimiz kadarıyla yaklasık 7yıldır issizlik sigortası kurulacak da, bir topluma katkıda bulunanlar yüreklendirilmeli. Gidişten hoşlanmayanlar, kenarda köşede edilgen olmaktan sıyrılıp etken kdmmalı. Cumhurivetin 75. kurulus vıldönümünde, kurtuluş ve kuruluşun coşkusu. öz\-erisi ve üretkenliği gümimüze taşınmah. Pısmış, pörsük, sağın stepnesi olmaya aday sol görünümlü politika ve politikacdarda umar yok! Toplayın ilkeler çıkımnızı, sırtlayın sorumluluk yükünü, volculuğa çıkın... Dağ başını duman almış, yüriiyelim arkadaşlar... türlü kaynak bulunamıyordu. Şimdi, bu yöntemle bulunmuş oluyor. Işsizlik sigortası primleri de. Özal döneminde ileri sürüldüğü gibi, Ödenecek KDV'ler sayesinde sözüm ona vatandaşa dönecek olan hizmetlerin, vani otoyolların, barajlarm finansmamnda, faizlerin yüzde 100 lerde do/aşttğı dönemlerde yüzde 30-35 faiz getiren hesaplarda "değer"lendirilir Hiç merak edilmesin, işsiz r kalanlara da üç kuruş aylık bağlamr. Şu fiktif dünyada, çalışanlar daha ne ister bilmem ki... ISSIZ ODA YAZILARI VEDAT ÖZDEMİROĞLU Mega-Magazin Çağı Cindy Cravvford, Sibel Can'ın global olanı. Bütün dünya ona "güzelkadın" diyor. 10yılönceünlü Playbloydergisineçıplakpoz- lar vererek şöhrete ulaşmıştı. Bu 10 yıl içinde, kimler nasıl karar verdi bilinmez, "top model" oldu. Aslında gayet net biliniyor, mo- da ve medyanın küresel azmanlan, star sistemiyle besleniyor. Cindy Cravvford olmazsa, başkası olacak. Top modeller çoğaldı mı, mo- da, kozmetik ve "show" sektörlerinin girdileri artıyor. Medya da hem bunun reklamını yajjtypr, hem de yaratıfen ünün rantından besleniyor. SonuçtaİDİz "paslf dk~uyucular" Cindy Cravvford'u "top model" olarak benimsiyor ve onunla ilgili her habere en azın- dan şöyle bir göz atarak, bilinçaltımıza hem onun biçimli enda- mını, hem de tanıtımım yaptığı ürünün adını yerleştiriyoruz. Böy- lece kim kimi tanıtıyor, belli olmuyor. "Top modellik" adeta "diş doktorluğu" kadar doğal ve gerekli bir meslek gibi yansıtılıyor. Oy- sa bu onların tanımı. Tıpkı "seksi sarışın, asi genç, ölümsüz kov~ boy" imajlan gibi. Cindy Cravvford güzel olmasına güzel. Ama hepsi bu kadar iş- te. Gerçi o da bu 10 yıl içinde yeni bir açılım sağlamak ve "Vay be, bu kızaynı zamanda yetenekliymiş de" dedirtmek için bir "ac- tion" filminde başrol oynamadı değil, fakat bu başarısız girişim- den sonra özüne döndü, 10 yıl sonra Playboy'a yeniden soyun- du. Herhalde bir dahaki soyunma için 10 yıl beklemeyecektir, çün- kü zaman top modeller ve mankenler için de geçiyor, onca ba- kıma ve estetik müdahaleye rağmen. Hadi Cindy Cravvford güzel. Sibel Can olayı nedir? "Türkiye'nin starı" paparazzi programlarmda ve magazin eklerinde "sanatçı" olarak lanse ediliyor. Merak ediyorum. Sibel Can ne zaman ve nasıl sanat yaptı? Söylediği "fantazi" şarkılar, oynadığı kalitesiz TV dizileri, yaptığı tuhaf göbek dansları, hepsi sonuçta Sibel Can'ın emek verdiği çalışmalar, ama bunların içinde sanat var mı? Kimine "Gayet seksi, balıketlibirhanım" gibi gelebilir. Öyle oldu- ğunu kabul etsek bile. bütün balık etli. seksi hanımların potansi- yel sanatçı olduğunu varsaymak gerekiyor. Çok net bir soru: Si- bel Can bakımsız, cılız bir kadın olsaydı, medyadan ve halktan aynı ilgiyi görür müydü? Biri global, diğeri yerel bu iki yıldız, yani Cravvford ile Can, ge- çenlerde bir ticari tanıtım toplantısında bir araya getirildi. Sibel Can da durumun farkında ki. "Bu kendim için, bu eşim için, bu Bakırköy'den Sezai ve yirmi arkadaşı için" diyerek Cindy Cravv- ford'u öpüp durdu. Çünkü biliyordu ki, ona ne kadar yakınlaşır- sa, değerii medyamızda o kadar fazla yer bulacak. (Izinsiz fotoğ- raf çekmenin yasak olduğu toplantıda, sadece acar Türk papa- razzilerinin görüntü alması ve bu yüzden basın açıklamasına Türk gazetecilerinin sokulmaması apayrı bir konu!) Magazin çağı öylesine güçlü ki, magazinel boyutu olmayan hiç- bir olay ve konuk, ana haber bültenlerine giremiyor. Bir dövizze- denin görüşlerini açıklaması için medya önünde pantolonunu in- dirmesi gerekiyor. Türkiye, Reha'sıyla, Hakan'ıyla birlikte bela- sını da mı buluyor acaba? Yapış yapış bir televole kültürü. Fut- bolcu fıkralan, manken vücutları, kalantor yöneticiler, siyasiler ve daha neler neler.. 1990'11 yılların anahtar cümlesi: Maraba Tele- vole! Büyük gazetelerin bol çıplak kadınlı pazar ekleri için ise söylenecek fazla bir söz yok. Bakınız, bu dergilerden birinde bir popçu kızımız ne diyor: "Burnuma kesin estetik yaptıracağım, bana öyle mert ifade veriyor ki, ben olmaktan çıkıyorum." Magazin, "âlemi" mertliği ve doğallığı. görünüşte bile kabul edemiyor. Bize de kimin kimi. nerede, ne yaptığını takip etmek kalıyor! HAYVANLAR ISMAÎL GÜLGEÇ KİM KİMEDILM DÜMA BEHIÇ AK behicak((?tark.net ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACl r BULUT BEBEK SURAYÇİFTÇÎ ILANEN TEBLIGAT ÇERKEZKOY İCRA MÜDÜRLÜGÜ'NDEN DosyaNo: 1998 936 E. Alacaklı: Atilla Dinç Vekili: Av. Salih Şanlı. Beledıye Meydanı Çerkezköy Borçiu: Muzaffer Çay - Mehmet ve Münev\ er oğlu. 1948 d.lu. Öztrak Cad. No: 34 Çerkezköy Borç: (Masrafsı"z) 363 000.000.- TL asıl alacağın ıcra masraflan ile vekaler ücreti ve takip tarihinden ıtibaren işleye- eek o ol40 temerrüt faizi ile birlikte ödenmesi. Alacaklı tarafından yukarıda yazılı alacağının tahsili için hakkınızda ilam- sız takipiere mahsus haciz >olu ile yapılan icra takibinde: Yukarıda yazılı ad- resinize gönderilen ömek: 49 nolu ödeme emrınin bıla tebliğ iade edılmış ol- ması ve zabıtaca yaptırılan tetkikaı ve tahkikatta da edresinizın tespiti müm- kün olmadığından kanunı sürelen 10 gün ilavesi ile ödeme emrinın ilanen teb- liğine karar verilmiştir. Borcunuzu \ e takip masratlarını işbu ödeme emrinın kanunen ilan yoluyla tebliğ edildiği tarihten itibaren ödemeniz gereken 7 gün- lük süreye 10 gün ilavesi iie 17 gün içinde ödemeniz. borcun tamamına veya bir kısmına veya alacaklının takıbat icrası hakkına daır bir itirazınız varsa. se- net altındaki imza size ait değilse yine bu 7 günlük süreye 10 gün ilavesi ile 17 gün içinde ayrıca ve açıkça bildirmeniz. aksi halde icra takibinde bu sene- ıdin sizden sadır olmus sayılacağı. imzayı reddettiğınız takdirde merci önün- de yapılacak duruşmada h'azır bulunmanız. buna uymazsanız vaki itarızınızın muvakkaten kaldırılacağı senet ve\a borca itırazınızı yazılı veya sözlü olarak icra dairesine yine bu 7 günlük süreye 10 gün ilavesi ile 17 gün içinde bildir- mediğiniz takdirde aynı müddet içinde 74. madde gereğince mal beyanında buiunmamz, aksi halde hapisle tazyik olunacağmız. hiç mal beyanında bulun- maz veya hakikate aykın beyanda bulunursanız hapis ile cezalandırılacağı- nız. borcu ödemez veya itiraz etmezsenız. cebri icraya devam edıleceğı husus ilanen ihtar olunur. 20.08.1998 Basın: 40599 TARİHTE BLGÜN MÜMTAZ ARIKAN 19EYIÜ1 Ç£K LOKOMOT/FH. f922'DE BüGÜN, (JMLÛ <1SCOSU7\//VCATLETİ BMtL. •ZA-roPEK, PHAG'DA OOĞPU. /948 LONOIBA OLİMPI- YAT OYUMLARJ'NA /CAT7LAM4/C İOBW M£77Z£Pe OL/tOt/t: \/£ AP/AJf TÜM PÜNYAYA £>U- . ANCAK, SU g/# OÖe.T Y/L SONflA YAPfCACAK OLAN OUMPİYATLAIZJ ONUN 8ÜYÜK: e AAAGATDN tcoç , UZUN M£SAFB GELMİŞ GEÇMİÇ £N 'Yi YEfZiNİ ALACAfCTflZ. ÇeJc Lokomotifi*dıye adtlandırıtar) Za pe.k-, 19S2- OfimnpiudtHatf'i'rıın Sbi t tcoşucunet* göriiluyor. GÖRÜŞ TURAN ALTUNTAŞ / ımcı 8 Yıl: Eğîtimde Devrim 8 Yıllık Zorunlu Temel Eğitim Yasası 1. yılını 17 Ağustos 1997 günü tamamladı. Yasalaşan 'llköğ- retim ve Eğitim Yasası' ile Türkiye eğitim sistemi, 1940 Köy Enstitülerinden sonra, ikinci aydınlık dönemecini döndü. Bu yasa ile Türk çocuklan, var- sılı ve yoksulu ile 5 yıl yerine, 8 yıl kesintisiz eği- tim öğretim görecekler. Herkes ortaokul 'ilköğre- tim' mezunu olacak. Ağanın, eşrafın, işbirlikçinin iftiraları ile kapatılan köy çocuklannın Köy Ensti- tüleri okulundan sonra, bu eğitim yasası 'Eğitim- de Devrim Yasası 'dır. Evet 'llköğretim ve Eğitim Ya- sası'yla yani, 8 Yıllık Zorunlu Temel Eğitim Yasa- sı'yla devrim yapılmıştır. Ne var ki bu başarı, Türk milli eğitimine devrim getirememiştir. Milli eğitimin en üst bakanlık kadrosundan, en alt ilköğretim yönetim kadrosuna dek tarikatçılarla, antilaikler- le, Atatürk ve cumhuriyet karşıtlarıyla doludur. Mil- li eğitim müdürlerinin içinde yeminli sağcılar, tari- katçılarvar. Hükümetin atadığı ilk Milli Eğitim mü- dürlerinden Adana Milli Eğitim Müdürü, laik eği- timden yana öğretmenlerin sevdiği, desteklediği biriyken kısa sürede görevden alındı; şimdi Ada- na Milli Eğitim Müdürlüğü dikensiz gül bahçesi, her- kes atını istediği gibi oynatıyor. Öbür illerin de baş- ka türlü olduğunu sanmıyorum. Tüm illerin ilköğ- retimindeki tarikatçı, antilaik kadrosu olduğu gibi korunuyor. Tüm bu olumsuzlukları Milli Eğitim Ba- kanı Sayın Hikmet Uluğbay'm sırtına yüklemenrn haksızlık olacağı inancındayım. • • • ; ' - ' Bu yasa ile köy çocuklarının yüzde 88'i, kız ço,- cuklannın yüzde 79'u ilköğretim yolu ile okulda oku- ma olanağına kavuşmuştur. Bu kıvanca katılma- mak olanaksız. Türkiye gelecekte, eğitimli anaların çocuklarıyla yönetilecektir. Güllü Bacı'nın. Fadime Nine'nin torunları 8 yıl kesintisiz ilköğretim okuFla- nnda okuyup ortaokulu da okumuş olacaklar. Bir dü- şünün.. köyde köy kızlan ortaokul mezunu.. hayal bile edemediğimiz bir olay! Bundan sonra gerçek olacak. Bundan 58 yıl önce kurulan Köy Enstitüleri jçjn de şom ağızlılar: "Bu kadar köy çocuğunu okuta- cak bina nerede? Öğretmen nerede? Öğrenciyi ne- reden bulacaklar" demişlerdi. Sabırla, koruk helva olur. O zaman her şey bulundu, yaratıldı, köy ço- cuklan okudular. Bundan 50-60 yıl önce. köy ktefa- n, köylerinde mandolin, akordeon çalıyorlardı. Yıl 1998, şimdi var mı mandolin çalan köy kızı? Benzergerekçelerie 8 yıllık eğitim için de nefersöy-- leyeceklerdir: "öğretmen hazır değil; okul-dersha- ne yok; kitabı yazılmamış daha; bir derslikli köyler- de bu iş nasıl olacak; 5 yıllık eğitimi yapamadık ki., 8 yıllık eğitimi nasıl başaracağız" gibi benzer eleş- tirilere devam edeceklerdir. Bir kısmında haklı o|a- bilirler; önemli olan yapıcı eleştiridir. Göç gide gide düzelir. Başlamak, eksiklikleri gidermektir. Hiçbir şey yapmayan elbette hata yapmaz. Hata yapıycy> sa iş yapıyordur. Tüm eksiklere karşın 8 YıllıkZo- runlu Temel Eğitim'e geçmek, çağdaş eğitimin tÂr gereksinmesiydi. Ulusal eğitimimizin zorunlu ğe- reksinmesiydi. Ülkemize zarar değil yarar getirmiş- tir; aklın, bilimin, çağdaşlığın yolunu açmıştır. llkokuldan sonraokula gidemeyen UOO.OOOço- cuk, bu yasa ile öğrenim olanağına kavuşmuştur; ilkokuldan ortaokula gidemeyen nüfusumuzun yüz- de 6O'ı, köy çocuklarının yüzde 80'i, kız çocukjan- nın yüzde 79'u okula kavuşmuş, 8 yıl okuma ölâ- nağı bulmuştur; ortaokullarda okullaşma oranı, es- kiden beri yüzde 65 iken bu yasa ile yüzde 10û"e kavuşmuştur; bu yasa ile parası olan da olmayan da 5 yıl yerine 8 yıl parasız eğitimden yararlanacak- tır; 'Öğretim Biriiği Yasası' yaşama geçirilmiş. eği- timin dinsel-bilimsel ikiliğine son verilmiş, böylece iç barış sağlanmaya çalışılmıştır; elbette temel eği- timin 8 yıl olmasıyla her şeyi oldu bitti görmüyoruz. Elbette eksiklikleri var. Ökul, öğretmen, ders kita- bı, program yetersizliği vardır ve de olacaktır. Da- ha önce de söylediğimiz gibi "Göç gide gide düze- lir". Zaman içinde, olumsuzluklarolumluya dönüş- türülür. Yeter ki aymazlığa düşüp bu eğitim yasası- na siyasal tercih olarak karşı olanları göz ardı etme- yelim. Imam-hatip kökenli okul müdüründen, tari- katçı ilköğretim müfettişinden. türbanlı öğretmen- den bu yasanın uygulanmasını, başarısını istemek aymazlık, safdillik olmaz mı? Devrimler inanmış ye- ni kadroların işidir. B U L M A C A SEDAT YAŞAYA\ SOLDAN SAĞA: 1/ Sesi kalınlaşmasın diye çocukken igdiş edilmiş şarkıcılara veri- len ad. 2/ Kaz Dağı'nın antik dönemlerdeki adı... Boğa gü- 6 reşi yapılan alan. 3/ Argoda yaşlı kimseye veriien ad. 4/ Bir ili- miz... Gemi içi- 1 2 3 4 5 6 7 8 ni aydmlatmaya yarar si- perli fener. 5/ Ağızdan. sözlü olarak. 6/ Karade- niz kıyısı halkının giydi- ğidarpaçalıpotur...Her- 3 hangi bir toplulugu oluş- 4 turan bireylerden her bi- ri. 7/ Birgösterme sıfa- tı... 2iyan. 8/ E! tezgâhm- da dokunmuş kaba yün- lü...Türkresimsanatın- 8 da önemli bir grubunad 9 olarak benimsediği har- fin okunuşu. 9/ Ilkel bir silah... Bir nesneye zorunlu ola- rak bağlı olmayan ve onun özünde bulunmayan nit^mi. YLKARIDArV AŞAĞIVA: 1/ tsrail de\ letınde koİeİ'tif tanm işletmesi... ttalya'nın en uzun ırmağı. 2/ AdlaVT^y- m olanlardan biri... " — Yenersu": Tiyatro oyuncıfljiçrz. 3/ Seyrek dokunmuş astarlık ince bez. 4/ Bir süs tasj\.. Atasözlerine dayanan didaktik Çin şiiri. 5/ ttaat eden j>ö- yun eğen... " Say": Piyanistimiz. 6/ Keskin koiyîlu doğal madde... Gelecek. 7/ Belirme. ortaya çıkma. 8/0ir sayı... Bir çift kürekle yönetilen hafif bir kayık. 9/ Her yani suyla çevrili kara parçası... Maksat. ., •;. ŞİŞLİ JSV3. SULHHUKUK MAHKEMESİ'NDEN ; ft 1998/813 Davacı Sait Altunkaya tarafından mahkememizeaçi-r ı lan vasi tayini davasında: » 5 Ortabayır. Ahenk Sok. No: 5 D: I Gültepe Kâğıtbk- ne-Ist. adresinde ikamet eden küçükler Selçuk Altun,--^ kaya ve lnci Altunkaya'nın amcaları Sait Altunkaya. ; mahkememizin 1998 813 esas. 1998 920 karar sayılj* 18.8.1998 tarihli ilamı ile vasi tayin edilmiş olduğu ilanT_ olunur. 14.9.1998 " Basın: 44210 "^
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle