Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19 EYLÜL 1998 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
15
İkinci baskıya ekCHP, REFAHYOL ve ASASOL-
D iküdarları dönemindeki
olumsuzlukları toparlamış. kitap
yapmış. Kitabın adı "Bu Halk
Bunları Unutur mu? "
REFAHYOL dönemindeki irtica.
yolsuzluk, çele ilişkileri
akhmızdan çıkmaz. ANASOL-D
ortaklığındaki yolsuzlııklar.
özelleştirmeler; tarikat
destekçiliği. kadrolaşmalar,
peşkeşler de unutulmaz,
unutulmavacak elbette.
Ancak! Gerek DYP-SHP, gerek.se
Kaleboğaa
İngilizcesi
Büyüyünce babası gibi
Cumhuriyet okuru
olacak 5 yaşmdaki
Can Erdoğan,
tatilini geçirdiği Ama.syu 'nın
Kaleboğazı köyünden
döndükten sonra
yüzünü bunıştuntp
derdini ailesine açmış:
"Köyde hep İngilizce
konuşuyorlardı yav..."
Bu sözler, evde kısa bir
sessizliğe neden olmus.
Acaba çocuk ne demek
istedi? Sormuşlar: "\asü
yani İngilizce
konuşuyoHar? " Aldıklan
karşılık, Can 'ın Kaleboğazı
şivesiyle "İngilizce "sini
epeyce ilerlettiğini
kanıtlamıs:
"Looo Satiiii!
Looo Fatooo!
Looo Haciii! "
DYP-CHP ortaklığı dönenünde
de tanhimizf geçmiş öyle
olaylar var ki. belleklerden
silinemez. İste akhmıza gelen
birkaç örnek:
"Uğıır Mıımcu nun öldürülmesi
ve katillerinin yakalanmasına
iliskin sözlerin tutıılmaması.
Sıvas katliamı. Birinde
ma/var/ığına iliskin kurulan
komisyonun çerçevesi
genişletilmek, diğerinde
bozulaıı hükiimet ortaklığı
yeıüdeıt kurulmak üzere iki kez
Tansıı Çiller'in kurlarılması.
Türkiye 'nitı apar topar
Giimrük Birliği'ne sokulması.
Et ve Balık Kurumu
tesislerinin, arsa fîyatının bile
altında sutıhnası, televizyona
çıkmak uğruna çimento
fabrikalurınm bölgesel tekel
yurutaeak biçimde bir gruba
devredilmesi.
İsçilere sıfır zam önerilmesi.
Serpilmeye baslayan çetelerin
ayırdına varıtamaması.
Zorunlu tasarruflann
değerlendirildiği ABD
Doları 'ııa endeksli özel tertip
lahvillerin Tiirk Lirası'na
çevrilerek, yüzbinlerce
çalısandan kesilen paralann
pııl edilmesi. İLKSAS, İSKİ
skandalları..."
tnanıvoruz ki: iyi nivetli,
partisinin neden viizde 10lara
düsiügiinü sorgıdayan
C HP liler ellerini vicdanlarına
kovdıtkları an, "Bu halk
bunları da unutmaz "
divect'k/erdir.
CHP. 30 bin basılacak
kiiupçığın ikinci basktsına
DYP-SHP ve DYP-CHP
tlönemliTİni eklemeli.
Eger annmak, özeleşliri
vupmak istivorsa...
1995 seçimlerinin hemen ertesinde,
sandığa gitmis sol seçmenin
çoğıınluğu. sözlerini biraz mahçup,
biraz pişman şöyle bitiriyordu:
".... partisine verdim, ama kerhen."
".... partisine verdim, ama
mecburen."
Ne demek bu? "Sol seçmen isteyerek,
beğenerek, canı gönülden oy
vermedi" demek.
O coşkulu. geleceğe umutla bakan sol
seçmen gitmiş, verine küskün. uzun
vollar yorgunu. bezgin insanlar gelmis
sanki: "Kaderimse çekerim..."
Kader ne? Sağpolitikalan sol dive
Turgul Özal ve eski
Maliye Bakanı Adnan
Kahveci'den. işçi ve
memurlara yadigâr kalan
zorunlu tasarruf
kesintileri yine gündemde.
Bilindiği üzere. DSP 'li
Çaltfma Bakanı Sami
Çağan. katrilyona ulaşan
bu paralann "fiktif
olarak var olduğunu
açıklama cesaretini
göstermisti. Yani. kâğu
üzerinde varmış da,
aslında yokmuş.
Hazine Müsteşarlığı ise
geçen ağustos sonunda
"fiktif" zorunlu
tasarruflann 10 yıl
içindeki "kümüiatif"
nema oranının ulastıgı
rakamı kamuovuna
seçmene mektupvutturmayu çalısan profesyonel
sivasetçiler elimize bir halat
tutuşturmuşlar. Sol seçmenin bir
böliimü bir ucundan. diğerleh de öbür
ucundan çekistiriyor Bir seçimde bu
vandakiler, diğer seçimde de ötekiler
devrilivor.
Işin içinde cinlik de var. "Bunlar bize
mecbur" deyip erken seçime
haztrlanıyorlar.
Bu oyun can sıktı...
Sol seçmenin halat verine, el ele, omuz
omuza halay çekme zamanı geldi.
Eger bugünku kadrolar güven
vermivorsa, karınca karannca
Fiktif diinya
duvurdu:
"Yüzde 270.63"
liifjf. if. amma artmış! Tif
tiftif nazara gelmese
bari...
Zorunlu tasarnıfile ilgili
vasamn yürürlüğe girdigi
1 Nisan 1988 tarihinde I
dolar, 1220 lira imis.
Bugû'n 275 bin lira
dolaylannda. 10 vıllık
arhf yitde 22 bin 540.
Zorunlu tasarruflardaki
nema oranı ile
karsılastırmava değnıez...
Her neyse. gelelim
zorunlu tasarrufun
faydalarına...
Çalışma Bakanlığımız,
yeni bir tasarı
hazırhyormuş.
Çalışanlann şimdiye
değin biriken paralan ya
Telekom hissesi
olacakmtş, ya uzun vadeli
mevduata çevrilecekmiş
ya da devlet tahviline. Seç
beğen all
Ya sonra? Zorunlu
tasarruf primleri. ifsizlik
sigortası primlerine
dönüsecekmiş. Tasarı
hazırlanıyormuş.
Bildigimiz kadarıyla
yaklasık 7yıldır issizlik
sigortası kurulacak da, bir
topluma katkıda bulunanlar
yüreklendirilmeli.
Gidişten hoşlanmayanlar, kenarda
köşede edilgen olmaktan sıyrılıp
etken kdmmalı. Cumhurivetin 75.
kurulus vıldönümünde, kurtuluş ve
kuruluşun coşkusu. öz\-erisi ve
üretkenliği gümimüze taşınmah.
Pısmış, pörsük, sağın stepnesi olmaya
aday sol görünümlü politika ve
politikacdarda umar yok!
Toplayın ilkeler çıkımnızı, sırtlayın
sorumluluk yükünü, volculuğa çıkın...
Dağ başını duman almış,
yüriiyelim arkadaşlar...
türlü kaynak
bulunamıyordu. Şimdi, bu
yöntemle bulunmuş
oluyor.
Işsizlik sigortası primleri
de. Özal döneminde ileri
sürüldüğü gibi, Ödenecek
KDV'ler sayesinde sözüm
ona vatandaşa dönecek
olan hizmetlerin, vani
otoyolların, barajlarm
finansmamnda, faizlerin
yüzde 100 lerde do/aşttğı
dönemlerde yüzde 30-35
faiz getiren hesaplarda
"değer"lendirilir Hiç
merak edilmesin, işsiz r
kalanlara da üç kuruş
aylık bağlamr.
Şu fiktif dünyada,
çalışanlar daha ne ister
bilmem ki...
ISSIZ ODA YAZILARI
VEDAT ÖZDEMİROĞLU
Mega-Magazin Çağı
Cindy Cravvford, Sibel Can'ın global olanı. Bütün dünya ona
"güzelkadın" diyor. 10yılönceünlü Playbloydergisineçıplakpoz-
lar vererek şöhrete ulaşmıştı. Bu 10 yıl içinde, kimler nasıl karar
verdi bilinmez, "top model" oldu. Aslında gayet net biliniyor, mo-
da ve medyanın küresel azmanlan, star sistemiyle besleniyor. Cindy
Cravvford olmazsa, başkası olacak. Top modeller çoğaldı mı, mo-
da, kozmetik ve "show" sektörlerinin girdileri artıyor. Medya da
hem bunun reklamını yajjtypr, hem de yaratıfen ünün rantından
besleniyor. SonuçtaİDİz "paslf dk~uyucular" Cindy Cravvford'u
"top model" olarak benimsiyor ve onunla ilgili her habere en azın-
dan şöyle bir göz atarak, bilinçaltımıza hem onun biçimli enda-
mını, hem de tanıtımım yaptığı ürünün adını yerleştiriyoruz. Böy-
lece kim kimi tanıtıyor, belli olmuyor. "Top modellik" adeta "diş
doktorluğu" kadar doğal ve gerekli bir meslek gibi yansıtılıyor. Oy-
sa bu onların tanımı. Tıpkı "seksi sarışın, asi genç, ölümsüz kov~
boy" imajlan gibi.
Cindy Cravvford güzel olmasına güzel. Ama hepsi bu kadar iş-
te. Gerçi o da bu 10 yıl içinde yeni bir açılım sağlamak ve "Vay
be, bu kızaynı zamanda yetenekliymiş de" dedirtmek için bir "ac-
tion" filminde başrol oynamadı değil, fakat bu başarısız girişim-
den sonra özüne döndü, 10 yıl sonra Playboy'a yeniden soyun-
du. Herhalde bir dahaki soyunma için 10 yıl beklemeyecektir, çün-
kü zaman top modeller ve mankenler için de geçiyor, onca ba-
kıma ve estetik müdahaleye rağmen.
Hadi Cindy Cravvford güzel. Sibel Can olayı nedir? "Türkiye'nin
starı" paparazzi programlarmda ve magazin eklerinde "sanatçı"
olarak lanse ediliyor. Merak ediyorum. Sibel Can ne zaman ve
nasıl sanat yaptı? Söylediği "fantazi" şarkılar, oynadığı kalitesiz
TV dizileri, yaptığı tuhaf göbek dansları, hepsi sonuçta Sibel
Can'ın emek verdiği çalışmalar, ama bunların içinde sanat var mı?
Kimine "Gayet seksi, balıketlibirhanım" gibi gelebilir. Öyle oldu-
ğunu kabul etsek bile. bütün balık etli. seksi hanımların potansi-
yel sanatçı olduğunu varsaymak gerekiyor. Çok net bir soru: Si-
bel Can bakımsız, cılız bir kadın olsaydı, medyadan ve halktan
aynı ilgiyi görür müydü?
Biri global, diğeri yerel bu iki yıldız, yani Cravvford ile Can, ge-
çenlerde bir ticari tanıtım toplantısında bir araya getirildi. Sibel
Can da durumun farkında ki. "Bu kendim için, bu eşim için, bu
Bakırköy'den Sezai ve yirmi arkadaşı için" diyerek Cindy Cravv-
ford'u öpüp durdu. Çünkü biliyordu ki, ona ne kadar yakınlaşır-
sa, değerii medyamızda o kadar fazla yer bulacak. (Izinsiz fotoğ-
raf çekmenin yasak olduğu toplantıda, sadece acar Türk papa-
razzilerinin görüntü alması ve bu yüzden basın açıklamasına Türk
gazetecilerinin sokulmaması apayrı bir konu!)
Magazin çağı öylesine güçlü ki, magazinel boyutu olmayan hiç-
bir olay ve konuk, ana haber bültenlerine giremiyor. Bir dövizze-
denin görüşlerini açıklaması için medya önünde pantolonunu in-
dirmesi gerekiyor. Türkiye, Reha'sıyla, Hakan'ıyla birlikte bela-
sını da mı buluyor acaba? Yapış yapış bir televole kültürü. Fut-
bolcu fıkralan, manken vücutları, kalantor yöneticiler, siyasiler ve
daha neler neler.. 1990'11 yılların anahtar cümlesi: Maraba Tele-
vole! Büyük gazetelerin bol çıplak kadınlı pazar ekleri için ise
söylenecek fazla bir söz yok. Bakınız, bu dergilerden birinde bir
popçu kızımız ne diyor: "Burnuma kesin estetik yaptıracağım,
bana öyle mert ifade veriyor ki, ben olmaktan çıkıyorum."
Magazin, "âlemi" mertliği ve doğallığı. görünüşte bile kabul
edemiyor. Bize de kimin kimi. nerede, ne yaptığını takip etmek
kalıyor!
HAYVANLAR ISMAÎL GÜLGEÇ
KİM KİMEDILM DÜMA BEHIÇ AK behicak((?tark.net
ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACl
r
BULUT BEBEK SURAYÇİFTÇÎ
ILANEN TEBLIGAT ÇERKEZKOY
İCRA MÜDÜRLÜGÜ'NDEN
DosyaNo: 1998 936 E.
Alacaklı: Atilla Dinç
Vekili: Av. Salih Şanlı. Beledıye Meydanı Çerkezköy
Borçiu: Muzaffer Çay - Mehmet ve Münev\ er oğlu. 1948 d.lu.
Öztrak Cad. No: 34 Çerkezköy Borç: (Masrafsı"z) 363 000.000.- TL asıl
alacağın ıcra masraflan ile vekaler ücreti ve takip tarihinden ıtibaren işleye-
eek o
ol40 temerrüt faizi ile birlikte ödenmesi.
Alacaklı tarafından yukarıda yazılı alacağının tahsili için hakkınızda ilam-
sız takipiere mahsus haciz >olu ile yapılan icra takibinde: Yukarıda yazılı ad-
resinize gönderilen ömek: 49 nolu ödeme emrınin bıla tebliğ iade edılmış ol-
ması ve zabıtaca yaptırılan tetkikaı ve tahkikatta da edresinizın tespiti müm-
kün olmadığından kanunı sürelen 10 gün ilavesi ile ödeme emrinın ilanen teb-
liğine karar verilmiştir. Borcunuzu \ e takip masratlarını işbu ödeme emrinın
kanunen ilan yoluyla tebliğ edildiği tarihten itibaren ödemeniz gereken 7 gün-
lük süreye 10 gün ilavesi iie 17 gün içinde ödemeniz. borcun tamamına veya
bir kısmına veya alacaklının takıbat icrası hakkına daır bir itirazınız varsa. se-
net altındaki imza size ait değilse yine bu 7 günlük süreye 10 gün ilavesi ile
17 gün içinde ayrıca ve açıkça bildirmeniz. aksi halde icra takibinde bu sene-
ıdin sizden sadır olmus sayılacağı. imzayı reddettiğınız takdirde merci önün-
de yapılacak duruşmada h'azır bulunmanız. buna uymazsanız vaki itarızınızın
muvakkaten kaldırılacağı senet ve\a borca itırazınızı yazılı veya sözlü olarak
icra dairesine yine bu 7 günlük süreye 10 gün ilavesi ile 17 gün içinde bildir-
mediğiniz takdirde aynı müddet içinde 74. madde gereğince mal beyanında
buiunmamz, aksi halde hapisle tazyik olunacağmız. hiç mal beyanında bulun-
maz veya hakikate aykın beyanda bulunursanız hapis ile cezalandırılacağı-
nız. borcu ödemez veya itiraz etmezsenız. cebri icraya devam edıleceğı husus
ilanen ihtar olunur. 20.08.1998 Basın: 40599
TARİHTE BLGÜN MÜMTAZ ARIKAN 19EYIÜ1
Ç£K LOKOMOT/FH.
f922'DE BüGÜN, (JMLÛ <1SCOSU7\//VCATLETİ BMtL.
•ZA-roPEK, PHAG'DA OOĞPU. /948 LONOIBA OLİMPI-
YAT OYUMLARJ'NA /CAT7LAM4/C İOBW M£77Z£Pe
OL/tOt/t: \/£ AP/AJf TÜM PÜNYAYA £>U-
. ANCAK, SU g/#
OÖe.T Y/L SONflA YAPfCACAK OLAN
OUMPİYATLAIZJ ONUN 8ÜYÜK:
e AAAGATDN tcoç
, UZUN M£SAFB
GELMİŞ GEÇMİÇ £N 'Yi
YEfZiNİ ALACAfCTflZ.
ÇeJc Lokomotifi*dıye adtlandırıtar) Za
pe.k-, 19S2- OfimnpiudtHatf'i'rıın Sbi t
tcoşucunet* göriiluyor.
GÖRÜŞ
TURAN ALTUNTAŞ / ımcı
8 Yıl: Eğîtimde Devrim
8 Yıllık Zorunlu Temel Eğitim Yasası 1. yılını 17
Ağustos 1997 günü tamamladı. Yasalaşan 'llköğ-
retim ve Eğitim Yasası' ile Türkiye eğitim sistemi,
1940 Köy Enstitülerinden sonra, ikinci aydınlık
dönemecini döndü. Bu yasa ile Türk çocuklan, var-
sılı ve yoksulu ile 5 yıl yerine, 8 yıl kesintisiz eği-
tim öğretim görecekler. Herkes ortaokul 'ilköğre-
tim' mezunu olacak. Ağanın, eşrafın, işbirlikçinin
iftiraları ile kapatılan köy çocuklannın Köy Ensti-
tüleri okulundan sonra, bu eğitim yasası 'Eğitim-
de Devrim Yasası 'dır. Evet 'llköğretim ve Eğitim Ya-
sası'yla yani, 8 Yıllık Zorunlu Temel Eğitim Yasa-
sı'yla devrim yapılmıştır. Ne var ki bu başarı, Türk
milli eğitimine devrim getirememiştir. Milli eğitimin
en üst bakanlık kadrosundan, en alt ilköğretim
yönetim kadrosuna dek tarikatçılarla, antilaikler-
le, Atatürk ve cumhuriyet karşıtlarıyla doludur. Mil-
li eğitim müdürlerinin içinde yeminli sağcılar, tari-
katçılarvar. Hükümetin atadığı ilk Milli Eğitim mü-
dürlerinden Adana Milli Eğitim Müdürü, laik eği-
timden yana öğretmenlerin sevdiği, desteklediği
biriyken kısa sürede görevden alındı; şimdi Ada-
na Milli Eğitim Müdürlüğü dikensiz gül bahçesi, her-
kes atını istediği gibi oynatıyor. Öbür illerin de baş-
ka türlü olduğunu sanmıyorum. Tüm illerin ilköğ-
retimindeki tarikatçı, antilaik kadrosu olduğu gibi
korunuyor. Tüm bu olumsuzlukları Milli Eğitim Ba-
kanı Sayın Hikmet Uluğbay'm sırtına yüklemenrn
haksızlık olacağı inancındayım.
• • • ;
' - '
Bu yasa ile köy çocuklarının yüzde 88'i, kız ço,-
cuklannın yüzde 79'u ilköğretim yolu ile okulda oku-
ma olanağına kavuşmuştur. Bu kıvanca katılma-
mak olanaksız. Türkiye gelecekte, eğitimli anaların
çocuklarıyla yönetilecektir. Güllü Bacı'nın. Fadime
Nine'nin torunları 8 yıl kesintisiz ilköğretim okuFla-
nnda okuyup ortaokulu da okumuş olacaklar. Bir dü-
şünün.. köyde köy kızlan ortaokul mezunu.. hayal
bile edemediğimiz bir olay! Bundan sonra gerçek
olacak.
Bundan 58 yıl önce kurulan Köy Enstitüleri jçjn
de şom ağızlılar: "Bu kadar köy çocuğunu okuta-
cak bina nerede? Öğretmen nerede? Öğrenciyi ne-
reden bulacaklar" demişlerdi. Sabırla, koruk helva
olur. O zaman her şey bulundu, yaratıldı, köy ço-
cuklan okudular. Bundan 50-60 yıl önce. köy ktefa-
n, köylerinde mandolin, akordeon çalıyorlardı. Yıl
1998, şimdi var mı mandolin çalan köy kızı?
Benzergerekçelerie 8 yıllık eğitim için de nefersöy--
leyeceklerdir: "öğretmen hazır değil; okul-dersha-
ne yok; kitabı yazılmamış daha; bir derslikli köyler-
de bu iş nasıl olacak; 5 yıllık eğitimi yapamadık ki.,
8 yıllık eğitimi nasıl başaracağız" gibi benzer eleş-
tirilere devam edeceklerdir. Bir kısmında haklı o|a-
bilirler; önemli olan yapıcı eleştiridir. Göç gide gide
düzelir. Başlamak, eksiklikleri gidermektir. Hiçbir
şey yapmayan elbette hata yapmaz. Hata yapıycy>
sa iş yapıyordur. Tüm eksiklere karşın 8 YıllıkZo-
runlu Temel Eğitim'e geçmek, çağdaş eğitimin tÂr
gereksinmesiydi. Ulusal eğitimimizin zorunlu ğe-
reksinmesiydi. Ülkemize zarar değil yarar getirmiş-
tir; aklın, bilimin, çağdaşlığın yolunu açmıştır.
llkokuldan sonraokula gidemeyen UOO.OOOço-
cuk, bu yasa ile öğrenim olanağına kavuşmuştur;
ilkokuldan ortaokula gidemeyen nüfusumuzun yüz-
de 6O'ı, köy çocuklarının yüzde 80'i, kız çocukjan-
nın yüzde 79'u okula kavuşmuş, 8 yıl okuma ölâ-
nağı bulmuştur; ortaokullarda okullaşma oranı, es-
kiden beri yüzde 65 iken bu yasa ile yüzde 10û"e
kavuşmuştur; bu yasa ile parası olan da olmayan
da 5 yıl yerine 8 yıl parasız eğitimden yararlanacak-
tır; 'Öğretim Biriiği Yasası' yaşama geçirilmiş. eği-
timin dinsel-bilimsel ikiliğine son verilmiş, böylece
iç barış sağlanmaya çalışılmıştır; elbette temel eği-
timin 8 yıl olmasıyla her şeyi oldu bitti görmüyoruz.
Elbette eksiklikleri var. Ökul, öğretmen, ders kita-
bı, program yetersizliği vardır ve de olacaktır. Da-
ha önce de söylediğimiz gibi "Göç gide gide düze-
lir". Zaman içinde, olumsuzluklarolumluya dönüş-
türülür. Yeter ki aymazlığa düşüp bu eğitim yasası-
na siyasal tercih olarak karşı olanları göz ardı etme-
yelim. Imam-hatip kökenli okul müdüründen, tari-
katçı ilköğretim müfettişinden. türbanlı öğretmen-
den bu yasanın uygulanmasını, başarısını istemek
aymazlık, safdillik olmaz mı? Devrimler inanmış ye-
ni kadroların işidir.
B U L M A C A SEDAT YAŞAYA\
SOLDAN
SAĞA: 1/ Sesi
kalınlaşmasın
diye çocukken
igdiş edilmiş
şarkıcılara veri-
len ad. 2/ Kaz
Dağı'nın antik
dönemlerdeki
adı... Boğa gü- 6
reşi yapılan alan.
3/ Argoda yaşlı
kimseye veriien
ad. 4/ Bir ili-
miz... Gemi içi-
1 2 3 4 5 6 7 8
ni aydmlatmaya yarar si-
perli fener. 5/ Ağızdan.
sözlü olarak. 6/ Karade-
niz kıyısı halkının giydi-
ğidarpaçalıpotur...Her- 3
hangi bir toplulugu oluş- 4
turan bireylerden her bi-
ri. 7/ Birgösterme sıfa-
tı... 2iyan. 8/ E! tezgâhm-
da dokunmuş kaba yün-
lü...Türkresimsanatın- 8
da önemli bir grubunad 9
olarak benimsediği har-
fin okunuşu. 9/ Ilkel bir silah... Bir nesneye zorunlu ola-
rak bağlı olmayan ve onun özünde bulunmayan nit^mi.
YLKARIDArV AŞAĞIVA: 1/ tsrail de\ letınde koİeİ'tif
tanm işletmesi... ttalya'nın en uzun ırmağı. 2/ AdlaVT^y-
m olanlardan biri... " — Yenersu": Tiyatro oyuncıfljiçrz.
3/ Seyrek dokunmuş astarlık ince bez. 4/ Bir süs tasj\..
Atasözlerine dayanan didaktik Çin şiiri. 5/ ttaat eden j>ö-
yun eğen... " Say": Piyanistimiz. 6/ Keskin koiyîlu
doğal madde... Gelecek. 7/ Belirme. ortaya çıkma. 8/0ir
sayı... Bir çift kürekle yönetilen hafif bir kayık. 9/ Her
yani suyla çevrili kara parçası... Maksat. ., •;.
ŞİŞLİ JSV3. SULHHUKUK
MAHKEMESİ'NDEN ; ft
1998/813
Davacı Sait Altunkaya tarafından mahkememizeaçi-r
ı
lan vasi tayini davasında: » 5
Ortabayır. Ahenk Sok. No: 5 D: I Gültepe Kâğıtbk-
ne-Ist. adresinde ikamet eden küçükler Selçuk Altun,--^
kaya ve lnci Altunkaya'nın amcaları Sait Altunkaya.
;
mahkememizin 1998 813 esas. 1998 920 karar sayılj*
18.8.1998 tarihli ilamı ile vasi tayin edilmiş olduğu ilanT_
olunur. 14.9.1998 "
Basın: 44210 "^