28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 TEMMUZ 1998 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER İşçilep DSP'yi ettî DIYARBAKIR (Cumhurnet Bürosu) - Diyarbakır Köy Hizmetleri Bölge Müdürlüğü'nde çalışan 200 işçi Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit'in 'kadro' sözünü tutmadığını gerekçe göstererek DSP il binasını işgal etti. Binada oturma eylemi başlatan işçiler. "Kadro için sınava girdik ancak kadroya alınmadğımız gibi smav sonuçlannı dahi ögrenemedik. Verilen sözler tutulana kadar eylemımiz sürecek" dediler. 7 terömst oMurıridu • DtYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Olağanüstü Hal Bölge Valiliği'nden yapılan açıkJamaya göre, güvenlik güçlerince sürdürülen operasyonlarda, Bingöl'ün Genç ilçesi Doğanevler kırsalında 3. Tunceli'nin Mazgirt ilçesi Geçitveren köyü ile Hozat ilçesi Kımıkdere bölgesinde 3 ve Hakkâri'nin Şemdinli ilçesi Beyaztaş Tepe bölgesinde bir olmak üzere, toplam 7 terörist öldürüldü. Örgürten kaçan bir terörist, Yüksekova ilçesinde güvenlik güçlerine teslim oldu. Mardin'in Kızıltepe ilçesi Atatürk Mahallesi'nde bir evde sıkıştınlan Seyfettin Aydemir adlı PKJC'li intihar etmek isterken kendini yaraladı. Güçlükle engellenen terörist, helikopterle Dicle Üniversitesi Hastanesi'ne kaldınldı. Sayıştay'da yeni I ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sayıştay 8. Daire Başkanlığı'na, yaş haddinden emekli olan Necdet Güvenç'in yerine Enis Hadi Erdem seçildi. Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesinde doğan Erdem. 196l'detstanbul Üniversitesi lktisat Fakültesi'nden mezun oldu. Sayıştay'da 1964 yılında göreve başlayan Erdem, 11 yıl Hazine Grubu Başkanlığı'nda bulundu. 1991 yılında Sayıştay üyeliğıne seçilen Erdem, Fransızca biliyor. Yaprak cinayeti • GAZİANTEP(AA)- Gaziantep Barosu avukatlanndan Burhan Veli Torun'un öldürülmesi olayı ile ilgili olarak 5'er yıl hapis cezasına mahkûm edilen. ancak cezalan Yargıtay tarafından arttınlması istemiyle bozulan Yaprak TV sahibi Mehmet Ali Yaprak, işadamı Hasan Nehir ve oto galerisi işleticisi Nevzat Aşkın'ın yargılanmasına yeniden başlandı. 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, Yaprak, Nehir ve Aşkın katılmadı. Sanık avukatlan Zihni Kutlar, Süleyman Bakır ve Mehmet Balcı, karann düzeltilmesini istediklerini bildirdiler. AçıMama • Haber Merkezi - Petrol Ofisı Genel Müdürlüğii, gazetemizin 14 Haziran 1998 tarihli sayıstnda yayımlanan 'POAŞ'ta kayıt oyunu' başlıklı haberle ilgili olarak bir açıklama yaptı. Açıklamada şöyle denildi: "POAŞ'm bilançolan her yıl denetimden geçmekte. Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu arafindan denetlenmekte ve denetçi raporlan ile önerildiği şekilde, hesaplan ler yıl Genel Kurul arafından ibra edilmekte, iynca TBMM KİT Comisyonu'nda jörüşülmektedir. Bagımsız ienetimden geçen POAŞ lilançolan üzerinde bugüne cadar ortaklar veya İMKB arafından Ticaret Kanunu, vergi Usul Kanunu ve vluhasebe Standartlan /önü ile soruşturma »çılmamış. suç iuyurusunda julunulmamış, şirket cezai nüeyyideye muhatap talmamıştır. Zira PÖAŞ'ın Dİlanço ve diğer mali ablolan genel kabul jörmüş, tek düzen •nuhasebe prensipleri ile •nali mevzuata uygun îekilde hazırlanmaktadır." Deniz Baykal, MGK kararlanna karşın hükümetin tavnnın net olmadığını söyledi 'Irticada sorumlu hükümet'• tzmir'de gazetecilerin sorulannı yanıtlayan Baykal, "îrtica konusunda izlenmesi gereken yöntemler gerçekleştirilmiyorsa sorumlusu hükümettir. Bu hükümetin kurulmasındaki amaç olan normalleşme, sağlanmış değildir" dedi. MERlHAK İZMtR-CHP Genel Başkanı Deniz Baykal. MGK'de irticayla ilgili alınan kararlara karşın dev- leti yönetenlerin bu konuda ber- raklaşmadığını söyledi. Baykal, son günlerdeki irtica tartışmala- nnda hükümetin "kendi emrin- deki kamu görevlileriyle sijasi tarüşmaiçinegirmesinin" üzün- tü verici olduğunu belirtti. Baykal, " İrtica konusunda iz- lenmesi gereken yöntemler ger- çekleştirilmiyorsa, sorumlusu hükümettir. Bu hükümetin ku- rulmasındaki amaç olan normal- leşme, sağlanmış değüdir" diye konuştu. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, bir grup Parti Meclisi üyesi ve milletvekiliyle birlikte dün Izmir'e geldi. Baykal, Adnan Menderes Ha- vaalanı"nda gazetecilerin son sı- yasi gelişmelerle ilgili sorulan- nı yanıtladı. 'Tartişma günceF Baykal, Türkiye'nin uzun sü- redir içinde bulunduğu irtica tar- tışmasından hâlâ kendini kurta- ramadığını ve bu tartışmanın sı- caklığını koruduğunu vurguladı. Baykal, Türkiye'de irticanın önemini yitirip yitiımediğinin. irtica tehdidi karşısında izlenme- si gereken politikalann izlenip • Baykal, hükümetin memura IMF angajmanı nedeniyle yüzde 20 zam vermekte kararlı göründüğünü belirterek, yüzde 20'lik zam oranının kesinleşmesi halinde meydan meydan dolaşarak ANAP ve DSP'den hesap soracaklannı söyledi. izlennıediğinin "devletin yöne- dan üzüntü duyuyorum. Hangi tûn kademeierinde hâlâ avdınlı- ğa kavuşturulamamış olduğu- nu" dile getirerek, şunlan söyle- di : "MGK'de her ay bu konulan konuşan insanlann hâlâ farklı değerlendirmelerde olduğunu. sivasi polemik içinde yürütülen tartışmalardan öğreniyoruz. Bu kaygı verici, üzüntü verici bir du- rumdur ve bunu anlamak nıüm- kün değildir. MGK'de bir araya gelenlerin yaptığı değeriendirmelerin orta- ya koyduğu sonuç açıktır. MGK'nin atdığı kararlann siya- si polemikyapılması. bizim anla- yacağımız bir konu değildir. Bun- hesaplaria, hangi bekleyişlerle yapıüyoroldugu, hiçbir önem ta- şımaz. Bu tartışmanın gerçekze- minde ve doğru bir biçimde so- nuçlandu-ümış olduğunu düşü- nüyordum ama hâlâ anlaşılıyor ki dok-ti yönetenlerin bu konu- daki fikirleri berraklaşmış değil- dir. Bir toplantıda bir türiü, baş- ka bir toplantıda başka türiü davranma ahşkanlığı içine gir- mişler. Hükümetin kendi emrin- deki kamu görevlileriyle sivasi tartısma içine girmesi, olayuı bir başka üzüntü verici yönüdür." İrtica karşısında izlenmesi ge- reken yöntemlerin izlenmediği konusunda hükümet üyeleri ta- ikisi de bugün Elazığ'da Erbakan-Erdoğan kavgası büyüyor ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Kapatılan RP'nin eski Genel Başka- nı Necmettin Erbakan ile îstanbul Büyükşehir Be- lediye Başkanı RecepTay- yip Erdoğan arasındakı kavga büyüyor. Erdoğan FP'li belediyelerin koor- dinasyon toplantısı için bugün gideceği Elazığ'da gövde gösterisi yapmaya hazırlanırken, FP'li bele- diye başkanının daveti üzerine Erbakan da Ela- zığ'a gitmeye karar verdi. Erbakan'ın karşı çıkışı- na rağmen bir süreden be- ri yurt gezilerini sürdüren Tayyip Erdoğan, FP'li be- lediye başkanlannın koor- dinasyon toplantısını ba- hane ederek Elazığ'da da bir miting yapmayı karar- laştırdı. Bir süre önce Milli Ga- zete'nin Elazığ ekinde kendisini "Amerikanalık- la" suçlayan bir yazının çıkmasından oldukça ra- hatsız olan ve gövde gös- terisi ile meydan okumayı planlayan Tayyip Erdo- ğan, Elazığ programını yaklaşık 10 gün önce An- kara'da bir grup milletve- kiliyle yaptığı toplantıda açıkladı. FP'li çok sayıda milletvekilinin de Erdo- ğan'a eşlik edecek olması parti yönetiminde rahat- sızlık yarattı. FP yönetiminin Elazığ Belediyesi ile yaptığı te- maslann ardından ara bir foımül olarak Genel Baş- kan Recai Kutan' ın da ko- ordinasyon toplantısına ve açılış törenlerine katılmak üzere Elazığ'a girmesi ka- rarlaştınldı. Ancak daha sonra hakkındaki siyaset yasağına rağmen bazı top- lantı ve konferanslan ba- hane ederek yurt gezisine çıkmayı planlayan Erba- kan da Elazığ'a gitmeye kararverdı. Erbakan'ın sı- yaset yasağı engelini aş- mak için belediye tarafin- dan yapımı tamamlanan Orduevi ve Şeyh Şamil Bulvan'nın açılış törenle- rine katılacağı belirtildi. Aynı törenlere katılarak buralarda halka seslenme- yi düşünen Tayyip Erdo- ğan'ın, Erbakan'ın son dakika programı nedeniy- le rahatsızlık duyduğu kaydedildı. Ydmaz'ın maskesi düştü FP Grup Başkanvekili SaBh Kapusuz, parlamen- toda düzenlediği basın toplantısındaTBMM gün- deminde bulunan irtica ile mücadele yasa tasanlannı eleştinrken. "Bu hükümet irtica ile değil demokrasiv- le, halkla mücadeleetmek- tedJr" dedı Kapusuz, u ir- tica paranoyası ile gergin- ligin körüklendiğjni" öne sürerek. "Mesut Yılmaz milliyetçi, muhafazakâr, dindar tabanın oylannı toptan CHP'ye teslim et- miştir" diye konuştu. İrti- ca ile mücadele yasa tasa- nlannın büyük sorunlara yol açacağını öne süren Kapusuz. "Bu kâbus el- bette sona erecekrir. Her şer'de bir hayırvardır. Bu- radaki hayır da gizli solcu Mesut Yılinaz'ın maskesi- nin düşmüş olmasıdır. Yd- maz'ın başına ANAP'ta bir şey gelirse.. mutlaka CHP listelerinde yer bula- cakür" dedi. CHP lideri Deniz Baykal, irtica politikalan nedeniyle hükümeti sert eleştirdl rafından görüş bildirilmesini -izah edilemeyecek büyük bir çe- Bşld" olarak değerlendiren Bay- kal, "İrtica konusunda izlenme- si gereken yöntemler izlenmiyor- sa, sorumlusu hükümettir. Hü- kümetin irtica konusunda izlen- mesi gereken yöntemlerle ilgili bir tartısma açmış olması, irtica ile mücadele konusundaki irade- sini güçlendirmez. Bu mücade- leye hiçbir şekilde katkı yapmaz. Bu hükümetin kurulmasındaki amaç olan normalleşme sağlan- mış değüdir." dedi. Baykal, TBMM'nin işleyişi konusunda da CHP'nın tavnnın net olduğunu dile getirdi. Bay- kal. "Parlamentonun gerekirse bu yaz tatil yapmadan çauş- masını sürdürmesi gerektiği- ne inanryoruz" diye konuştu. k Memur maaşlarT Ekonomiyle ilgili yeni bir dönemin geldiğini belirten Deniz Baykal, "Çokciddi sı- kıntılar var. tzlenen politika görülüyor ki, reel ekonomiyi önümüzdeki günierde büyük sıkıntıya sokacak. Bu, top- lumsal huzursuzluklara ne- den olacaktır. Başta memur maaşlan olmak üzere çok ciddi sıkıntılar yaşanacak" dedi. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, hükümetin IMF'nin güdümünde bir ekonomik po- lıtıka izlediğini dile getirerek, memurlara yapılacak olan yüzde 20 zammın kabul edi- lemez olduğunu bildirdi. Baykal, hükümetin IMF angajmanı nedeniyle memu- ra yüzde 20 zam vermekte di- rettiğini belirterek, "Yüzde 20 verûierse, meydan meydan dolaşıp bunun hesabını A1NAP ve DSP'den saranz" dedi. Baykal, Genel Kurmay Başkanlığı'nın yaptırmış ol- duğu bir ankette partisinin yüzde 10 barajının aitında kaldığı yolundaki haberlerle ilgili bir soruya da "CHP'nin kamuoyundaki konumunu çok >akından izliyonız. Bu konuda hiçbir kaygımız yok. CHP önümüzdeki seçimde oylarını önemli ölçüde arttı- racak ve bir sjçrama yapacak- ür" yanıtını verdi. Başbakan Mesut Yılmaz, yardımcılan ve bazı bakanlarla bir araya geldi Koalisyonda zam zirvesiANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Memur maaşlanna yılın ikinci yansı için verilecek zam oranı nedeniyle hükümette oluşan buna- lım dün gerçekleştirilen hükümet zirvesinde de aşılamadı. Hükümet ortaklan, oran konu- sunda uzlaşmaya varamazken, konunun önü- müzdeki hafta Bakanlar Kurulu'nda ele alın- ması kararlaştınldı. Başbakan Mesut Yılmaz, dün hükümet ortaklannın üyeleriyle Başba- kanlık Konutu'nda bir araya geldi. Bakanlar Kurulu'nun dün yapılması planlanan toplan- tısını. gerginliği tırmandıracağı endişesiyle er- teleyen Yılmaz. zirve yapmaya karar verdi. Yılmaz'ın başkanlığında Başbakanlık Ko- nutu'nda gerçekleştirilen zineye, DTPkana- dından Başbakan Yardımcısı ve Milli Savun- ma Bakanı tsmet Sezgin ile De\ let Bakanı Rı- fat Serdaroğlu. DSP kanadından da Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevtt. Maliye Bakanı Ze- keriva Temizel ve Devlet Bakanı Hüsamettin Ozkan katıldı. Yaklaşık 2.5 saat süren zirve- de; memur maaşlanna yapılacak zam. vergi yasa tasansının vergi indırimlerini düzenle- yen hükümleri. IMF'ye yakın izleme anlaşma- sı çerçevesinde sunulan mektup ve bugün or- taklann yapacağı basın toplantısı ele alındı. Zamda uzlaşmaya vanlamadı Toplantıda, memur maaşlanna yapılacak zam oranında uzlaşmaya vanlamazken, hazi- ran ayı enflasyon oranlannın açıklanmasının ardından konunun Bakanlar Kurulu'nda yeni- den görüşülmesi kararlaştınldı. Başbakan Yardımcısı Ecev it. toplantının ar- dından yaptığı açıklamada. bugün hükümetin 1 yıllık icraatının anlatılacağı basın toplantı- sının görüşüldüğünü söyledi. Ülkenin ekono- mik ve mali durumunu da ıncelediklerinı kay- deden Ecevit, "Maaşlar konusunda henüzbir kararalınmadı. Onunla ilgili ön çahşmalar, bil- 0 edinme çalışmalan yapıldı" dedi. Ecevit, memur maaşlanna yapılacak zam konusunda önümüzdeki hafta başında koalisyon ortakla- n ve Bakanlar Kurulu'nda yapılacak görüşme- ler sonunda karar verileceğini söyledi.. Başbakan Yılmaz'ın, memurlara yüzde 20 oranında zam yapılacağı konusunda IMF'ye güvence vermesi. hükümette sıkıntı yaratır- ken ortaklann tepkisini çekmişti. Yılmaz'ın "Yüzde 20'nin üzerinde bir ku- ruş fazla vermem. DTP imzalamazsa sıfir zam verilmiş olur" demesi üzerine. Ecevit, hiçbir şeye angaje olmayacaklannı belirtirken, ora- nın Bakanlar Kurulu'nda belirleneceğini ve partisinin bu konuda bir çalışma yaptığını kay- detmişti. DTP, hükümette kalmalannın koşul- lan arasında memur maaşlanna yüzde 40 ora- nında zam yapılmasını göstermişlerdi. Cindo- ruk, Türkiye'yi IMF değil Türk hükümetinin yönettiğini vurgulamıştı. IRMIKI AYDIN ENGİN aengin (« posta. cumhuriyet. com. tr Iki gündür Petrol Ofisi'nin özelleştirilmesini bahane edip kamu mülkiyeti üstüne tırmık- lanmaya çalışılıyor. Yakın çevre- nin "A/eeeee, üçüncü kez aynı konuda bir Tırmık mı?Aaaa, a- ma gına geldi artık" yollu teh- dit-uyanlanna boş verip şu -ke- yifli yazılar yazmaya çabalan- ması gereken- tatil gününde, gene kamu mülkiyeti üstüne yazsak... Atlayıp başka yazıya geçme- diğinize, hâlâ Tırmık okuyor ol- manıza bakılırsa doğru bir yeğ- lemede bulunmuşuz. Yani de- vam... • • • Bu pişkin girişten sonra ka- mu mülkiyetine dönelim. Herhalde farkındasınız, iki gündür, Türkiye'ye özgü bir so- runu, Petrol Ofisi gibi bir kamu işletmesinin özelleştirilmesini fi- lan değil, insanlığın çok temel birsorununu, üretim araçlannın özel mülkiyeti ile üretimin ko- lektif karakteri arasındakı uzlaş- maz çelişkiyi tartışmaktayız. Haydi daha kestırme söyle- yelim: Kapitalizm ile onun bağ- nndan dogmuş sosyalizmin ça- Özelleştirmenin Türkçesi tışmalannın odak noktasında, göbeğindeyiz. Kapitalizm şöyle diyor: Insanın ekonomik etkinliği gücünü, ataklığını, yaratıcılığını üretim araçlannın özel mülkiye- tinden alır. "Kâr, daha çok kâr, en fazla kâr" güdüsünün peşi- netakılan gözü kara, risklerden korkmayan, zekâsının bütün yaratıcılığını bu hedefe kilitle- miş kapitalist(ler) pazardan hammadde, makine ve işgücü satın alır; bunlan bir araya geti- rir, üretime geçirir ve eşgüdümü sağlar. Sürecin sonunda, işçi, ücretini alır, çeker gider. Ham- madde, işlenip mamul madde- ye (meta) dönüşür. Makineler bir miktar aşınır, ama daha epey meta üretecek konumdadır. Bütün bunlar için servetini (na- kit para, hisse senedi, kredi, borç) harekete geçiren, serma- yeye dönüştüren kaprtalist, el- de ettiği metalan, pazarda sa- tar ve kâr elde eder. Kânnı ye- niden yatınma dönüştürür.Yani pazardan yeniden hammadde, makine, işgücü satın alır ve üre- tim sürecini yineletir. Yeniden ve bu kez daha çok meta elde eder. Onlan satıp yeniden ve bu kez daha çok kâr elde eder. Bu kârla yeni yatınmlara girişir. Ül- ke ekonomisi canlanır. Üretim artar ve hep artar. Pazarda iş- gücüne ihtiyaç durmadan bü- yür. Istihdam ha bire genişler. Işsizlik gitgide azalır. Ekonomi düze çıkar. Ülke refaha erer. Sıkıldınız mı? Ama kapitalist hiç sıkılmaz. Her anlamda sıkılmaz. Kâr etmekten hiç sıkılmaz. Bir üst paragrafta anlattıklannın mükemmel bir palavra olduğu- nu bilir. Ama bundan da hiç sı- kılmaz. Sözünü ettiği ekonomik can- lılığın bile örtemediği ahlaksal çöküntüyü, burjuva demokra- sisinin en temel ilkelerinin bile, kârlartehlikeye girdiğinde hun- harca çiğnenmesini, altta kala- nın canı çıksın diye özetlenebi- lecek bir "orman kanununun" hukukun yerini alışını, tam istih- dama hiç vanlmayışını ve hiç vanlamayacağını, her zaman bıryedekişsizlerordusunun ka- pitalizm için zorunlu olduğunu, üretim bu kadar kolektifleşmiş- ken, üretim araçlannın özel mülkiyetinin, satt bireysel (sınrf- sal) çıkarların değirmenine su taşıdığını filan domuzuna bilir ve durmaksızın gözden uzak tutmaya çabalar. Becerir de... (Yaşasın med- ya! Yaşasın propaganda araç- ları! Yaşasın kutsal mülkiyeti kutsayıp insanı lanetleyen ya- salari Yaşasın düşmanlari) Yukanda parantez içindekı paragrafın son cümlesıni bir kez daha okuyun: Yaşasın düş- manlar!.. Vaat ettiği cennetin bir türiü gerçekleşmeyişini, kapitalizm, kendi sırtından atmak için en çok "düşmanlar" bahanesine sığınır. Aslında her şey iyiye gi- decektir. Ülke cennete döne- cektir. Işsiz kalmayacak, herkes için refah hedefine ulaşılacak- tır... eğerşu düşmanlann engel- leri, bozgunculuklan olmasa. Düşmanlar? Tanıyorsunuz canım. Gün olur onlar iç düşmanlar- dır. Örneğin komünistlerdir; sendikalardır; sosyal demokra- sinin doğum günlerindeki ilke- lere bağlı kalan aptal inatçılar- dır, bölücülerdir... Gün olur dış düşmanlardır: Kahpe Yunan, kalleş Suriye, namussuz Irak, rezil Ermenis- tan, gaddar Bulgar, kahrolası Moskof, nankör Azeriler, 1. Dünya Savaşı'ndaki silah arka- daşlığını unutuvermiş nobran Almanlar... Say sayabildiğince. Ömür biter düşman bitmez. • • • Şimdi bana, özelleştirmenin, yukanda yalınlaştınlarak, popü- larizeedilerektanımlanan kapi- talizmi savunmaktan başka bir anlama geldiğini kim söyleyebi- lir? Söyleyen çıkarsa bunu na- sıl kanıtlayabilir? Görüyorsunuz ki bu yazının yarın da sürmesi kaçınılmaz. Bir, bilemediniz iki gün daha sı- kın dişinizi... Zaten ondan son- ra bir daha tırmıklayamayacak bile olsak gam yemeyeceğiz... POLTltKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA 7ordur Zorda Gülmek../ Oğuz Güven... 78 kuşağından bir gazeteci... Kitabının adı: "Zordur Zorda Gülmek" Güncel Yayıncılık'tan çıktı... 78 kuşağı, hüzünleri ve sevinçleri birlikte yaşa- dı; ölümleri gördü, kalleşlikleri... 78 kuşağı bugün 40 yaşında... Benim kuşağım ise 68... 12 Eylül 1980 sonrası ben de o kuşakla birlikte gözaltına alındım, tutuklandım... Eh, kimilerine "78 kuşağındanım" dıyebılirim... Yolun alacakaranlığında peşınde koştuğumuz neydi? Umut mu yoksa umutsuzluk mu? Eski birtutkunun birden hareketlenmesi, yaşa- mın özündeki sevinçler insanı kimi zaman bir yol- culuğaçıkanr... Saat geceyarısıdır... Kapının zili çalar... Eli silahlı üç insan o saatte şöyle seslenir: "Polis!" Salona alırsınız. Eşiniz, çocuklarınız uyanır... önce kitaplığınız... Kitaplar benim ülkemde suç öğesidir... Kitaplar toplanır ve bir çuvala doldurulur. Sizin kolunuza girerler. Dışarıda beyaz bir araç vardır... Arka koltuğa oturursunuz... Sağınızda ve solunuzda iki sivil polis... Kimlik saptaması ve hücre... Gözler bağlıdır... Oradaki tüm polislerin ise adı "Haydar"d\r... 30-45 gün artık hücredesıniz... Sonra askeri cezaevi... Oğuz Güven'in kitabını bir solukta okudum... • • • Yaşam umutlarımızı çoğaltmıyor mu? 12 Eylül 1980... Aradan 18 yıl geçmiş... Umutlanmız hep umutsuzluğa yenik düşüyor... Şimdilerde cezaevi anılarımızı anlatırken gülüm- süyoruz... Yıl 1982. Yer Selimiye Kışlası. Müvekkıli ile gö- rüşmek isteyen Avukat Recep, tutukluların bu- lunduğu kata inmek istedi. Önünü bir onbaşı kes- ti. "Hemşerim nereye gidiyorsun?" "Müvekkilimle görüşeceğim. Işte vekâletna- mem." Onbaşı, vekâletnameyi aldı. Ciddi bir ıfadeyle uzun uzun okudu. Işin içinden çıkamadı onbaşı. "Siz bekleyin" dedi ve gitti. Bir süre sonra yanın- da çavuşla geri geldi. Bu kez çavuş vekâletna- meyi uzun uzun okudu. Kaşını kaldırdı, dudağını büktü. Kafasını salladı, "Bu olmaz" dedi. "Nasılolmazkardeşim" diye çıkıştı Avukat, "No- terden tasdikli vekâletname bu." Çavuş bu sert çıkış karşısında, "Teğmenime so- rayım" diyerek yanlanndan ayrıldı. Vekâletname bu kez teğmenin ellerindeydi. Uzun uzun o da okudu. O da işin içinden çıkama- yıp, yüzbaşısına götürdü. Uzun uzun okuma sı- rası bu kez yüzbaşıdaydı. Olay yüzbaşı ile de çö- zümlenemedi, binbaşıya intikal etti. Binbaşı, alba- yına havale etti. Bir süre sonra en yetkili kişi ola- rak albay, Avukat Recep'in yanına geldi: "Avukat Bey, siz müvekkilinizle görüşemezsi- niz." "Neden? Işte vekâletnamem var. Niçin görüşe- meyeyim?" "Burda, ahzu kabz'a yetkiniz olduğu yazıyor" "Olabilir. Bu her vekâletnamede vardır. Para çekme alma yetkisidir bu." Albay suratına çok bilmiş bir ifade takındı ve sinsi bir gülümseme ile üsten bakarak konuştu. "Avukat Bey... Avukat Bey... Siz boşvehn bu iş- leri. Ne yani şimdi ahzu kabz yetkisiyle içeri gire- ceksiniz. Müvekkilinizi çekme ve alma yetkisinı alacaksınız değil mi? Biz de buna göz yumaca- ğız. Olmaz öyle şey." • • • Oğuz Güven'in "Zordur Zorda Gülmek" kitabı beni 12 Eylül 1980 ve sonrasına götürdü... Oğuz, 19 yaşındaki Remzi'nin öyküsünü anla- tırken bir babanın korkusunu, oğluna karşı gös- terdiği sevgiyi ustaca yansıtıyordu... Baba, oğlu Remzi'yi evden kovduğunda şöyle demişti: "Birgün vuracaklarseni, Izmir'e ağabeyinin ya- nına git..." Remzi, babasını sevdiğini cezaevine gırdiği gün anlamıştı ve görüş günlerini iple çekiyordu... Remzi'nin babası öldü... Remzi bunu annesinden öğrendi... Sarsıla sarsıla ağladı... Oğuz Güven, "Zordur Zorda Gülmek" kitabın- da sevgiyi, hüznü, umudu, umutsuzluğu anlatı- yor... Seveceksiniz!.. hckaya(« posta.cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 C A G D A S Y A Y I N L A R ÇAĞININ TANIİI ÜÇ YAZAR 2 BASI 100 000 TL KUBİLAY OIAYI VE TARİKAT KAMPIARI 4. BASI 550XOTL SAMCIU YIILAR KUfAHUIIŞ SOKAKLAR 4. BASI «ooaon KUZU POSTUNDA KURT 2. BASI 8OOOO0TL ZAMBAK SANA DA BUULJTI KAN 2. BASI KOOOÜTl DİN BARONUNUN KAZLARI 2. BASI 900 00CTI. Â$IK KADINLAR SOKAĞI BOOOOOTl JERİATPA2ARI 8X000 TL SEVDANIN ADRESİ BELLİ DEĞİL 1 0OO0OCT1 Çağ Pazartama A.Ş. Tûrkocağı Caddesı No.39/41 (34334) Cağaloğlu-lstanbul Tel: (0212) 514 01 96
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle