28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 TEMMUZ 1998 ÇARŞAM 12 KULTUR Erhan Bener, 'Yaralı Aşklar'da bireyin aşk ve cinsellikteki özlemlerini sorguluyor Aklııı yaraladığı sevdanın öyküsü FECİR ALPTEKİN Yazın dün>amızın usta isimlerinden Erhan Bener'ın yeni öykü kitabı Yaralı Aşklar kısa bır süre önce Remzi Kitabe- \ ı' nden çıktı Bu kitapta. akıl ile aşkın sa- \aşında ateş altında kalıp yaralanan se\ - dalan. aklın açîiğı sevda yaralannı anla- tı\ or Bener. Hem hüzne \ e umutsuzluğa hem de o ustalıklı mizah anlayışıyla aş- kın gtılünç yüzüne tanık ediyor okuru. Kes- kın psıkolojık çözümlemeleri ve samimı anlatımıyla. bıreyın aşk ve cinsellikteki özlemlerini sorguluyor. Bener. Yaralı Aşklar ve 50 yılı geride bıraktığı >azın vaşamına ilişkin sorula- nmızı yanıtladı. "Aşkı hilme\en devTJmci oiamaz' - Kitaoııuzda, toplum tarafından yar- gılannıaK kaygısıyla yaşanamayan, yara- la\an se\ dalan anlatnorsunuz. Aşk acı- ya özdeş mi sizce? Yaralı Aşklar'da sızin tanımınıza uyan dört öykü \ar sanınm. Ilk Aşk, Kaçış, Ya- taklı Vagonlar Mabudesi ve Eski Defter. Belkı. Sabırlık \e Nazife Hanım'la Kız- lan da bu sınıflama> a sokulabilir. Ne var kı ben, yalnız sanatsal yapıtlarda değil, bılimsel düşüncelerde bile. genelleme- lere. kesin hükümlere karşıyımdır. Bu sa> dığım ö\ külere deği^ik açtlardan ba- kacak olursak, kahramanların belki de toplum tarafından yargılanmaktan çok, kendılerine > önelik ka> gılan, çekincele- ri \e kuşkuları nedeniyle acılı denebile- cek süreçler > aşadıklannı ve aşklannı yı- tirdıklenni görürüz. Çünkü, bu öyküler- de. daha doğu^ları sırasında eksik ya da yaralı olarak oluşan aşklardır anlatılan. Örneğın, !lk Aşk'ta. deney\msiz bır lıse ögrencısıvle kendısınden yedi sekiz yaş büyük taşralı bır genç kadın arasında, başlangıçta çok du> gusal bır ilişki görü- nümü veren. o_\sa, temelınde bastınlmış cınsellığın veraldığı bırtutku sözkonu- sudur. Burada. se\gilılerindavranışlann- da. toplum tarafından yargılanma korku- sunun varlığı gozlemlenirse de, aslında ıkısı arasında aşkı tanımlayış bakımından ortaya çıkan uyumsuzluk, bu romantik se\ - danın. acılı-gülünçlü bır biçimde nokta- lanmasına neden olur. Kaçış öyküsünde, yargılanmaktan öte. belkı de yakın ve uzak toplumsal çevrenin katı ve bağnaz tutumlanna karşı adeta ölüme meydan okuyan kahramanca bir se\da anlatılmaktadır ilk bakışta Ovsa, bu ö>küdekı yaralı yapıdaki aşk, belki de o iki genç arasında oluşan de- ğil. gazetecinın \ üreğınde fi- lızlenen tutkudur Bu açıdan bakılınca. acılı olmaktan çok, trajikomik bir sevda öyküsü- diir Kaçış Aynı çözümleme- leri ötekı öyküler için de ya- pabılırız. Örneğin. Sabırlık öyküsündekı yaşlı ressamın tutumunda. toplum tarafın- dan yargılanmak kaygısının değil. kendisıne yönelik çekin- celerin ağır bastığı açıkça gö- rülür. Böv le bir çözümleme dene- mesı. sanınm benım aşkla acı- nın özdeş olduğu biçiminde bir yargıda buİunmadığımı açıklamaya yeter. Ne var ki, aşkın oluşumunda her çeşit- ten engellerin varlığı önemli bir belırlev ıcıdır. Yaş. toplum- sal sınıf f'arklılıklan, eğitım, dinsel görüş, dünva görüşü aynlıklan gibi nedenlerlebü- tünleşemeyen yakınlıklar: bır yandan sahte \e yaralı bır aş- kın doğuşuna yol açarlar, ama aynı zamanda. bu aşklann acı- lı- gülünçlü bır biçimde sona ermelerıne de neden olurlar. - Kitabınızdaki ö\kiilerde akıl \e aşkın çatışmasıyla kar- şılaşıjoruz. Akıl bu denli mu- halif mi aşka her zaman? Akıl. bır tanımıyla, duyu- lar yoluyla algılanan verileri en tutarlı \ e uyumlu bır biçim- de kullanabılmevetısidir. Bu aralı Aşklar'daki öyküler, bir bakıma, bugüne dek kitap haline gelmemiş -yayımlanmış ya da yayımlanmamış- öykülerim arasından, aşkın bu pek üzerinde durulmamış olan yansımalanna yer verenlerden oluşturduğum bir seçkidir diyebilirim. Yani, benim için, artık herhangi bir noktaya ulaşmak söz konusu değildir. Bu münasebetle, dağanmda henüz kitaplaşmamış, yirmi-otuz kadar öykü olduğunu da belirteyim! açıdan aklın daha çok tutucu bir nıtelık taşıdığı düşünülebılır. Insanlann dünya- yı. toplumlann yapılannı değıştırmelen- ne. doğav a egemen olmalanna. hatta dün- ya coğrafyasını olduğu kadar doğanın bı- yolojıkyapisinıbılealtu>tetmelenneola- nak sağlayan yetılen ısc zekâlan. duygu- sallıklan ve düş guçleridır. Aşk, durgun akan bır ırmağa benzeyen ınsan yaşa- mında uzun ya da kısa >üreli. ama kesen- kes köklü değışıklıklere yol açan bır ça\ - landır; bu açıdan devnmcı bırkarakterta- şır. çünkü karşısına çıkan bütün engelle- re karşın, yoluna devam etmek ister. Bu sözlerim. aşkı akılsızhk olarak yorumla- madığımı yeterınce açıklığa kavuştur- muştur sanınm. Akıllı insanlar da delıce âşık olabılırler. Akıllannı \ıtırmeseler bıle, inanılanm aksine devnmci olurlar. Aşkı bılme\en. tanımayan insan. gerçek bır devrımcı olamaz! - Kahramanlannız cinsel dürtüleriyle vönleniyoriar aşka. Cinselliği aşkın nere- sine ko>Tiyorsunuz? Tam ortasına dersem bırtakım duygu- sal okurlanmı incıtmiş mi olurum dersi- niz° Elbette. aşk olmadan da cinsellik \ardir. hatta çok tutkulu bır biçimde ya- şanan cinsellıkleri aşk olarak nitelendi- renler de olabilir. Daha çok, cinsel dev- nmın başlamasından önce. tutucu top- lumsal \e özellikle de dinsel baskılara karşı. aşkın gerçekte cinsellikten uzak 51. Locarno Film Festivali 5-15 Ağustos tarihlerinde gerçekleştirilecek GençyöneimenleryarışıyörKültür Servisi -51. Locarno Film Festivali, bu yıl 5-15 Ağus- tos tarihleri arasında gerçekleş- tirilecek. 50. yaşını kutladıgı 1997'de 170 bin izleyıcıyle bü- yük bir başanya ulaşan festıval. bu yıl da renkli bir program su- nuyor sinemaseverlere Festivalin yarışma bölümün- de20filmyeralıyorbu\ıl. Bun- lardan sekizi birer ılk film. üçü ise yönetmenlerinin ikincı film- leri. Kırgızistan. Almanya, Mı- sır ve tsviçreli genç yönetmen- lerin. gençlik sorunlannı ırdele- yen filmleri çogunlukta.Yıllarca Iran'da karantinada kalmış bır film de meraklabeklennor. Y'i- ne yanşmaya katılan \e günümüz Çin burjuvazisınde bir aldatışın öyküsünü anlatan filmin yönet- meni ise Zhang Yimou'nun ka- meramanı Lu Yue. Yanşmada ltalya'yı Mazza- curati'nin 'Lestate di Davide1 adlı filmi temsil ediyor. Fılmde. Polesine'nin sisleri araynda Bos- nalı bir yaşıtıyla dostluk kuran küçük bir çocuğun ö\ küsü anla- tılıyor. Fransa'dan yanşmaya ka- tılan iki filmden "Le Ombre'. Perrault usulü bır kara masal. 'FuoriGioco* ise iki aktöriin öy- Cannes Festhali'nin ödüllü fümi, Benigni'nin'Yaşamak Güzeldir'i. küsü üzerine kurulu bir film. Ya- nşmada Japonya'> ı Kjtano, Mı- sır'ı Chahine'nın çalışmaları temsil ediyor. Festivalin yanşma dışı bölü- münde 10 önemli film yer alıyor bu yıl. Yönetmen Marco Mul- ler'in "Yenilikçi ve deneysel bir yapım" olarak nitelendırdiği. Cook \e Bancroft imzalı yeni Disney çizgi filmi 'Mulan'la başlıyor gösterimler. Cameron Dia/\e MattDillon'ın başrolle- rini paylaştıklan son Imamura filmi 'Thene'sSomethingAbout Mary', Capuano'nun "Polvere di Napoli',Benigni'nin "La VTta e Bella'' isimli filmleri ve festi- valde kariyer ödülü alacak olan JoeDante'nin yeni filmi 'Small Soldiers' da bu bölümde göste- riliyor. 'Gremlins'.'Matinee' gi- bi korku türündeki çalışmalany- la tanınan Dante. 'Small Soldi- ers'ta ikınci Amenkan iç sava- şını anlatıyor. Locarno'da bu >ıl kjsa met- rajlı fılmlere genış yeraynlmış. Programda 23 Ital) an ve pek çok Ingiliz filmi yer alıyor. Bu bö- lümde Leigh,Greenaway ve Lo- ach gibi günümüzün tanınmış isimlerinin çalışmalan da var. Festivalin retrospektıf bölü- mü ise Marco Beüocchio'yu se- lamlıyor. Sanatçının 27 filmi, daha sonra da Milano'daki Pic- colo Ti\atrosu"nda gösterilecek. Bu yıl ilk kez Locarno da, Ve- nedik ve Cannes film festivalle- ri gibi Milano'da bir uzantıya sa- hıp olacak. Mılano gösterimle- ri eylül ayında gerçekleştirile- cek. Festivalin 'Cineasti del pre- sente' isimli bölümünde de çok ılgınççalışmalar yer alıyor. Fac- cini, Agosti, Kramer, Ca> F alier, Sokuro\ ve Leheman. bu bö- lümde filmlen gösterilecek isim- lerden bazılan. Sokurov'un 5.5 saatlik çalışması. bir baba ile kı- zının Hong-Kong'un geleceği üzerine dıyaloglanndan oluşuyor. Leheman' ın 4.5 saatlik çalışma- sı da çeşitli röportajlan bir ara- ya getiriyor. bir duyarlı se\ı olarak gösterilmek ve böylece meşrulaştınlmak istendiğini bi- liyoruz. Cinselliğın yer almadığı bır aşk, hastalıklı bir ruh hali olarak nitelendın- lebilir. Gerçekte. ana-babaya, kardeş ve arkadaşlara karşı duyulan aşk ölçüsünde- ki sevgilerin. hatta Tann sevgisinin kö- kenınde bıle. dolaylı olarak cinsel dürtü- lerin varlığı ıleri sürülmektedir. Mevla- na, ölümü zifaf gecesi (şeb-ı aruz) ola- rak nitelendirir. Katoliklerde de ergenlik çağına gelen genç kızlar. törenlerle Tan- n'nın oğlu diye kabul edılen İsa ile nı- şanlanırlar(ilkkominyon). t Gerçek, yazann yarattığıdır' - Kitabınızda, her yaştan insanın aşk- lannı ustaca bir biçimde anlatıyorsunuz. Bunu gÖ2İenı veteneğinizle açıkla\ abilir mi- viz? Sözünüzün ilk bölümünü birövgü ola- rak kabul ettikten sonra, soru kısmına geçecek olursam, aslında "Yoksa bunlar kendi dene>imleriniz mi" dediğinizi du- yargibi oiuyorum. Ûncebelirtmeliyimki, yazar için dışa dönük gözlemler kadar, içe dönük gözlemler de büyük değer taşır. Yet- miş yaşına gelmış. elli yıldır yazı yazan bir edebiyatçının yaşamında İcimi yaralı aşk öykülerinin bulunabileceğini ne dı- ye yadsıyayım ki? Ama sanınm, önemli olan, iç ve dış gözlemlerden yararlana- rak yepyeni bir kompozısyon yaratılma- sıdır. Attilâ Ilhan ya da Buket Lzuner gi- bi, bu öykülerdekı kahramanlann ger- çekte yaşayan ya da yaşamış insanlarla hiçbir ılgıleri yoktur, desem neye yarar? Çünkü bunun tam tersini savunsam bile yanlış bir şey söylemiş olurum. Gerçek, öykücü ya da romancının yarattığı ger- çektir. - Bazı öykülerinizi birinci, bazılannı ise üçüncü tekil kişinin ağzından yazı>a dökmüşsüniiz. Bu iki anlatımı karşdaştı- nr mısınız? llgınç bır soru. Çünkü, yalnız birinci ya da üçüncü tekıl kışi anlatımını değil. (kimi yazarlar, ikincı tekil kişıyı de kul- lanırlar) öykümü anlatırken kullanaca- ğım anlatımsal özellıklen saptamak. ışi- mın hep en güç >anı olmuştur. Yaralı Aşklar'da kimi öykülerde birinci, kimi- lerinde üçüncü tekil kışi anlatımını yeğ- lemem, öykünün yapısından kaynaklan- maktadır. Örneğın, Kaçış öyküsünde ge- nel olarak hep üçüncü tekil kişiyı kullanmış olsaydım, yu- kanda değındığım gerçek ya- ralı aşk öyküsünü anlatamaz- jdım. Öte yandan, sanınm hiç- bir erkek anlatıcı. sonuncu öyküsündekı maganda erkek görünümünü kolayca kabul- lenemeyeceği ıçın. bu öykü- yü büyük bölümüyle üçüncü tekıl kışi ağzıyla kaleme al- dım. - 44 yılhk bir >aan serüve- ni ve on yedi romanın arduv dan 1992'de ilk ö> kü kitabını- a yavimladımz. Vlışılmışın dı- şındaki bu geçişinizi nasıl de- gerlendiri\orsunuz? Ünlü bır eleştırmenimizin, çok beğendiği genç ve yete- nekli bır öykücümüze. "Eh, arük roman yazmayı deneye- bilirsin_" demesinden bu ya- na, roman yazmak için önce öykücü olmanın gerekip ge- rekmediği tartışıhr oldu! Şa- ka bır yana, önce ben, yaza- rın neyi, ne zaman \e nasıl anlatacağına kendisinin öz- gürce karar \ereceğıni düşü- nürüm. Bunun öncesi, sonra- sı olmaz. Aziz Nesin galiba yetmişınden sonra şiirlerini yayımlamaya başladı. Kaldı ki ben, öykülerımı kıtaplaştır- maya geç başlamış olsam bi- le, onlar çok eskiden beri de- ğişık dergilerde \ayimlan- maktaydı. Bu son kitabımda- ki öykülerin kimilen de, dıp- notlarında belırtıldığı gıbı, çok eskiden yazılmış, yayım- lanmış; bu kez sadece göz- den geçirilmiştir. 78 yaşındaki sitar sanatçısı Ravi Shankar, 'Raga Mala' adlı otobiyografısini tamamladı Sevgiden ve ruhsal birlikten gelen illıaııı "Geçmişeait güzel anılanm var,herşe>i netşekildehadrlıyorum." Küttür Senisi- Hınt müziği ya da sitar sa- natçısı denildiğinde akla ilk gelen isim olan Ravi Shankar, geçen haftalarda Londra'da müzıkse\ erlerle buluştu. Sanatçı son dönem- de 'Raga Mala' adını \erdığı otobiyografi- sını de tamamladı. Son ıkı yıldır bu kıtabın uzennde çalıştığını belırten Shankar. \ azma- va nasıl karar \erdığinı şövle anlatıyor: "İn- sanlar sürekli olarak hayatımı yazmam için öneride bulunuyorlardı. Bir şekilde \ akri gel- di veyazmay a başladım. İnsanın anılanm yaz- ması bazı zamanlarda giiçleşiyor. Ancak geç- mişe ait çok güzel anılanm var. Her şeyi net bir şekilde haöruyorum. Ban zamanlarda ar- kadaşlarımla birbirimize yazdığımız mek- tuplardan bazı şe>leri anımsıyomm. Ve kar- deşim bda> ın mekruplarından..." Yaklaşık 65 yıldır sitar çalan Shankar, 20. yüz> ıl müzığının şekıllenmesinde önemli bır yere sahip. Doğu ezgileri. Beatles'tan Ame- nkan caz müzısyenlerine kadar hemen her- kesi etkısi altına aldı. Yenilikçi bir besteci ola- rak dünyanın önde gelen orkestralan; caz, pop \e folk sanatçılanyla bırlikte çalıştı ve Hint müziğinı dünyaya tanıtmak için büyük uğra^lar\erdi. 78 yaşındaki Shankar, yorul- mak bilmeden müzikle uğraşıyor ve hatta es- kısinden daha da hareketli ve enerji dolu. Shankar. son olarak George Harrison'la beraber'Cbantsoflndia" adlı bır albüm çıkar- dı. 'bütün bunlann pop müzik alanında bir şey leryapmak için olduğunu' belirterek 'bir- çok insanın düşündüğünün aksine. farklı mü- zik türierinibirteştirmeyeçalışmadığını' açık- 1ıyor Shankar. "Dahaçok Hint kökenli olnıa- > an enstrümanlan \e müzis>enleri kullann o- rum yaptığım müzikte." Kıa Anoushka ile konserler veri\or Farklı nesıllerden. ırklardan msanlar Shan- kar'ın müzığıyle kendinden geçıyor. Shankar'a göre bunun asıl nedenı doğaçlama. "Tekrar edilebilecek >azılı müziği sevmiyorum. Do- ğaçlamayta müzik hakkında düşünebilirsi- niz \e bu da kendinizi iyi hissetmenizi sağlar." Shankar ıçın dün>adakı en güzel mutluluk- lardan bın de tepki \eren bir dinleyici kitle- sineseslenmek: "Sizinsöylcdiklerinizitekrar eden 5 bin ya da 10 bin kişilik bir kalabahk düşünün. Bu. ender rastlanan bir mutluluk." Shankar. son dönemde 17 yaşındaki kızı Anoushka ile düzenli konserler vermeye baş- ladı. Eleştirmenlere göre 9 yaşında sitar çal- mayı öğrenen Anoushka da. babası gibi ol- dukça yetenekli sitar konusunda. Shankar. kızının müzisyen olması konusunda baskı yapmadığını söylüyor. "Annesi Sukanya onu bu konuda destekledi. Evde o\uncak bir si- tar \ardı. Sitara ilgisinin olup olmadığını an- lamak için ona bu oyuncağı verdik. Sitar ko- nusundaoldukça\etenekli. Son dört >ıldır bu konuyu çok ciddive alı\or. Bazı zamanlarda çok parçalara a\rılı\or \e \eterince pratik yapmadığını düşünüyorum. Ama ben eski gelenekten geldiğim için de böyle düşünüyor olabilirinı." Anoushka da. Shankar'ın 20 öğrencisinden biri. Ancak Shankar. öğrencilerinı 'mürit- ler'ı olarak tanımlıyor. Ona göre ınanç ve ılham bırbınnden ayn- lamaz. "Benim Ohamımsevgiden geliyor. Ddn- ci olarak da ruhsal biıiik. Bence din gerçek- ten de özel olmalı. İnsanlann din konusunda karmaşalar > arattıklarını göriince gerçekten de üzülüyorum. Ben içinde vetiştiğim eski ge- lenek ve sisteme inanıyorum. Sanınm benim ilham kaınağım da bu. Yaptığım müzikte de kendini gösterijor." DEFNE GOLGES TURGAY FtŞEKÇt ... Gibi Olmak Kimi semtlerde akşamları içki içilirken şiir ol nan/dinlenen yerler var. Birkaç kez Beyoğlu'r böylesi ortamlarda bulundum. Buralarda karşıl tığım, şiire ilgi duyan insanlar beni birkaç yönc şaşırttı. Gördüğüm. bu insanların şiir meraklannı bile le besleyeceklerı yerde, söylencelerin kanatla la uçmakta olduklarıydı. Sözgehmı bir Rimbaud söylencesidirgidiyor Sanki Rimbaud'un yaptıklarını yapabilseler ( tür otoriteye karşı çıkmak, eşcinselliği denem uzak diyarlara gidip oralarda yıllar geçirmek, g« sayılacak yaşlarda ölmek...) onlar da o denli I yükşairolacaklardı. Bir başka "takıntı" da Orhan Veli benzeri, yatlarının genç ve trajik bir biçimde son bulma; dı. Bu durumda da, yazdıkları şiirierin artlarınc ünleneceğini düşünüyorlardı. Bütün bu düşünce ve davranışların yoğun bir kol yükü altında gehştirildiği, konuşulduğu, uğ na kavgalar edecek denli benimsenildiği de uı tulmamalı. Bu tablo, geleneklerımizde son derece güçlü leri olan sözlü kültürle beslenmenin altını ç\z\) Duyduklarınızı önce inanıp benimsiyor, sonra geliştirip yüceltiyorsunuz. Şiir de öteki sanatlar gibi öğrenilebilir bir sa türüdür. Okulu olmasa da şiirin dününü bugüı nü öğrenebileceğimiz kıtaplar vardır. Şiir yazm dahası yazdığı şiirle kalıcı olup gelecekte de an sanmayı isteyen birinin önce yapmak istediğ ögrenmesi gerekmez mi? Bir isin öğrenilmeden pılabildiği nerede görülmüş? Ilhan Berk, "Yer zünde benım haberim olmadan şiir yazılam, der, dünyanın her yerinde yazılan şiirle ne den! gili olduğunu göstermek için. Bırakın yeryüzü şiir meraklılannın geniş çoğunluğunun çağdaş irimizin büyük şairlerinı bile tek tük ömekler dış da bilmedikleri sık sık karşıma çıkıyor. Hem bu insanlar şiirle ciddi biçimde ilgileni olsalar, başka sanatlarda olduğu gibi şiirde de I şarı kazanmanın yolunun başka sanatçılara b zemek değil, benzememekle, her sanatçının k dine özgü dünyasından bir özgün sanat topl; çıkararak başanya ulaşabileceğini öğrenmiş o lardı. Bir sanatçının yapıtlanndan etkilenmek, dah onun ürünlerine öykünmek anlaşılır bir şeydir. / cak farklı bir çağda bambaşka koşullann sonuc da ortaya çıkmış bir sanatçının yapıtına da de doğrudan yaşamına öykünmeyi gerçekçi bir d ranış olarak nitelemek olanaksız. Bir de şu var: Mutlaka büyük şairler, büyük yatların sonucu mudurlar? Hiç de değil. Çağdaş şiirimizde pek çok bü; şair yetişmiştir. Ama bunlar içinde Nâzım Hiloi dışında büyük bir hayatı olan yoktur. Son der< sıradan sayılabilecek bir hayatı olan Behçet 1 catigil de büyük bir şairdir. Büyük hayatlar. kişilerin ellerinde olmayan şullar sonucu doğar. On Üokuzunda hem de k di ülkendeki Kurtuluş Savaşı'nı hem de komşu kedeki tarihin en büyük devrimlerinden birini şayabilmek, ancak yazgı olabilir. Bu süreç Nâ için yetişme dönemidir. Mevlana'dan Mayako ki'ye uzanan geniş bir kültürle donanmıştır. Ül ye döndüğünde iktidarlarca rahat bırakılsa, b onun da sabah işine gidip akşam evine döndi sıradan bir hayatı olacak, yaratı dünyası belki bc başka bir seyir izleyecek. onu dünyanın ilgi od durumuna getiren gelişmeler olmayacaktı. Şairlerin hayatları elbette şiir merakhlan için çekicidir. Sanatçıların hangi ürünlerini hangi yaş koşulları altında verdikleri, o ürünleri ve sanat daha yakından tanımamıza ve anlamamıza ya Ama sonuçta, bir sanatçıyı sanatçı yapan ha; değil, ürünleridir. Tek başına ilginç hayatlar dil den ve belleklerden zamanla uçar gider, kalıcı c ise yapıtlardır. TC Kültiir Bakanlığı Yayımlar Dairesi Başkanlığı'ndan yarışr • Kültür Servisi - TC Kültür Bakanlığı Yayımlaı Dairesi Başkanlığı cumhuriyetin 75. yıldönümü \ Atatürk'ün ölümünün 60. yılı nedeniyle yanşma düzenliyor. Yanşma; roman. öykü, şiir. çocuk edebiyatı, deneme, inceleme. oyun, karikatür, biyografi ve bilimsel içerikli araştırma eseri dallanndan oluşuyor. Bilimsel içerikli araştırma eserinin konulannın 75. yıhnda Cumhuriyet Türkiyesi ve en iyi tasarlanmış kitap olarak belirlendiği \ anşmaya başvurular en geç 1 Eylül gününe kadar yapılacak. Yanşmayla ilgilı bilgi; Kültür Bakanlığı Yayımlar Dairesi Başkanlığı, illerdeki kültür müdürlüklen \e halk kütüphanelerinden, \-urtdışında ise yurtdışı temsilciliklennden ücretsız olarak temin edilebili Aynntıh bilgi almak için ise 0312 232 19 65 No" telefon aranabilir. Sunullah Arısoy Türk Dili Ödiili I Kültür Servisi - İlkı 1996 yılında \erilmeye başlanan Kuşadası Eeitim ve Geliştirme Vakfı M. Sunullah Ansoy Türk Düi Ödülü. 1997 yılında katılımın az olması \ e \ apıtlann yanşma koşulları uymaması nedeniyle gerçekleştirilemedı. Bu yıla ertelenen ödülün konusu "Dılimizin Yabancılaşma Türk Dilinın yabancılaşması konusunu ıçeren bir yapıt ya da on sa\fadan az olmayacak bir araştırm; inceleme yazısının aday gösterilebıleceği yanşma\ son katılım tarihi 5 Ekım. (Aynntılı bilgi için: 025 633 22 95-633 22 35) Rumeli Hisarı konserleri • Kültür Servisi - Rumeli Hısan konserleri bu akşam saat 21.00"de başlayacak olan Beyaz Shov devam ediyor. Rumeli Ffisan konserleri kapsamıı Kayahan, perşembe. cuma ve 1. 2. 3 Ağustos tanhleri arasında müziksev erlerle buluşacak. Ağustos ayında ise George Moustaki, Grup Gündoğarken. Kubat. Haluk Levent, Erol Evgin, Cahide Müzıkali. Müzev r yen Senar. Sibel Can. Zuhal Olcay. Cem Yılmaz ve Mustafa Sandal yeı alacak. Açık havada sinema • Kültür Servisi - Akademi Sanat ve Bakırköy Belediyesi işbırlığıyle düzenlenen "Bakırköy Ya; Geceleri' organizasyonu bu akşam başlıyor. Saat 21 00'de "Masumiyet" ve 'Aile Bağlan' oln üzere biri yerlı. diğeri yabancı iki film gösterimıyle başlayacak organizasyon 15 Eylül'< dek sürecek. Gösterimler çarşamba, perşembe v< cumartesi akşamlan Bakırköy Fildamf nda gerçekleştirilecek. Aynntıh bilgi için 0 212 251 99 numaralı telefon aranabilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle