Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 29 TEMMUZ 1998 ÇARŞAM
12 KULTUR
Erhan Bener, 'Yaralı Aşklar'da bireyin aşk ve cinsellikteki özlemlerini sorguluyor
Aklııı yaraladığı sevdanın öyküsü
FECİR ALPTEKİN
Yazın dün>amızın usta isimlerinden
Erhan Bener'ın yeni öykü kitabı Yaralı
Aşklar kısa bır süre önce Remzi Kitabe-
\ ı' nden çıktı Bu kitapta. akıl ile aşkın sa-
\aşında ateş altında kalıp yaralanan se\ -
dalan. aklın açîiğı sevda yaralannı anla-
tı\ or Bener. Hem hüzne \ e umutsuzluğa
hem de o ustalıklı mizah anlayışıyla aş-
kın gtılünç yüzüne tanık ediyor okuru. Kes-
kın psıkolojık çözümlemeleri ve samimı
anlatımıyla. bıreyın aşk ve cinsellikteki
özlemlerini sorguluyor.
Bener. Yaralı Aşklar ve 50 yılı geride
bıraktığı >azın vaşamına ilişkin sorula-
nmızı yanıtladı.
"Aşkı hilme\en devTJmci oiamaz'
- Kitaoııuzda, toplum tarafından yar-
gılannıaK kaygısıyla yaşanamayan, yara-
la\an se\ dalan anlatnorsunuz. Aşk acı-
ya özdeş mi sizce?
Yaralı Aşklar'da sızin tanımınıza uyan
dört öykü \ar sanınm. Ilk Aşk, Kaçış, Ya-
taklı Vagonlar Mabudesi ve Eski Defter.
Belkı. Sabırlık \e Nazife Hanım'la Kız-
lan da bu sınıflama> a sokulabilir. Ne var
kı ben, yalnız sanatsal yapıtlarda değil,
bılimsel düşüncelerde bile. genelleme-
lere. kesin hükümlere karşıyımdır. Bu
sa> dığım ö\ külere deği^ik açtlardan ba-
kacak olursak, kahramanların belki de
toplum tarafından yargılanmaktan çok,
kendılerine > önelik ka> gılan, çekincele-
ri \e kuşkuları nedeniyle acılı denebile-
cek süreçler > aşadıklannı ve aşklannı yı-
tirdıklenni görürüz. Çünkü, bu öyküler-
de. daha doğu^ları sırasında eksik ya da
yaralı olarak oluşan aşklardır anlatılan.
Örneğın, !lk Aşk'ta. deney\msiz bır lıse
ögrencısıvle kendısınden yedi sekiz yaş
büyük taşralı bır genç kadın arasında,
başlangıçta çok du> gusal bır ilişki görü-
nümü veren. o_\sa, temelınde bastınlmış
cınsellığın veraldığı bırtutku sözkonu-
sudur. Burada. se\gilılerindavranışlann-
da. toplum tarafından yargılanma korku-
sunun varlığı gozlemlenirse de, aslında
ıkısı arasında aşkı tanımlayış bakımından
ortaya çıkan uyumsuzluk, bu romantik se\ -
danın. acılı-gülünçlü bır biçimde nokta-
lanmasına neden olur. Kaçış öyküsünde,
yargılanmaktan öte. belkı de yakın ve
uzak toplumsal çevrenin katı ve bağnaz
tutumlanna karşı adeta ölüme
meydan okuyan kahramanca
bir se\da anlatılmaktadır ilk
bakışta Ovsa, bu ö>küdekı
yaralı yapıdaki aşk, belki de
o iki genç arasında oluşan de-
ğil. gazetecinın \ üreğınde fi-
lızlenen tutkudur Bu açıdan
bakılınca. acılı olmaktan çok,
trajikomik bir sevda öyküsü-
diir Kaçış Aynı çözümleme-
leri ötekı öyküler için de ya-
pabılırız. Örneğin. Sabırlık
öyküsündekı yaşlı ressamın
tutumunda. toplum tarafın-
dan yargılanmak kaygısının
değil. kendisıne yönelik çekin-
celerin ağır bastığı açıkça gö-
rülür.
Böv le bir çözümleme dene-
mesı. sanınm benım aşkla acı-
nın özdeş olduğu biçiminde
bir yargıda buİunmadığımı
açıklamaya yeter. Ne var ki,
aşkın oluşumunda her çeşit-
ten engellerin varlığı önemli
bir belırlev ıcıdır. Yaş. toplum-
sal sınıf f'arklılıklan, eğitım,
dinsel görüş, dünva görüşü
aynlıklan gibi nedenlerlebü-
tünleşemeyen yakınlıklar: bır
yandan sahte \e yaralı bır aş-
kın doğuşuna yol açarlar, ama
aynı zamanda. bu aşklann acı-
lı- gülünçlü bır biçimde sona
ermelerıne de neden olurlar.
- Kitabınızdaki ö\kiilerde
akıl \e aşkın çatışmasıyla kar-
şılaşıjoruz. Akıl bu denli mu-
halif mi aşka her zaman?
Akıl. bır tanımıyla, duyu-
lar yoluyla algılanan verileri
en tutarlı \ e uyumlu bır biçim-
de kullanabılmevetısidir. Bu
aralı Aşklar'daki öyküler, bir bakıma, bugüne dek kitap haline
gelmemiş -yayımlanmış ya da yayımlanmamış- öykülerim arasından,
aşkın bu pek üzerinde durulmamış olan yansımalanna yer verenlerden
oluşturduğum bir seçkidir diyebilirim. Yani, benim için, artık herhangi
bir noktaya ulaşmak söz konusu değildir. Bu münasebetle, dağanmda
henüz kitaplaşmamış, yirmi-otuz kadar öykü olduğunu da belirteyim!
açıdan aklın daha çok tutucu bir nıtelık
taşıdığı düşünülebılır. Insanlann dünya-
yı. toplumlann yapılannı değıştırmelen-
ne. doğav a egemen olmalanna. hatta dün-
ya coğrafyasını olduğu kadar doğanın bı-
yolojıkyapisinıbılealtu>tetmelenneola-
nak sağlayan yetılen ısc zekâlan. duygu-
sallıklan ve düş guçleridır. Aşk, durgun
akan bır ırmağa benzeyen ınsan yaşa-
mında uzun ya da kısa >üreli. ama kesen-
kes köklü değışıklıklere yol açan bır ça\ -
landır; bu açıdan devnmcı bırkarakterta-
şır. çünkü karşısına çıkan bütün engelle-
re karşın, yoluna devam etmek ister. Bu
sözlerim. aşkı akılsızhk olarak yorumla-
madığımı yeterınce açıklığa kavuştur-
muştur sanınm. Akıllı insanlar da delıce
âşık olabılırler. Akıllannı \ıtırmeseler
bıle, inanılanm aksine devnmci olurlar.
Aşkı bılme\en. tanımayan insan. gerçek
bır devrımcı olamaz!
- Kahramanlannız cinsel dürtüleriyle
vönleniyoriar aşka. Cinselliği aşkın nere-
sine ko>Tiyorsunuz?
Tam ortasına dersem bırtakım duygu-
sal okurlanmı incıtmiş mi olurum dersi-
niz° Elbette. aşk olmadan da cinsellik
\ardir. hatta çok tutkulu bır biçimde ya-
şanan cinsellıkleri aşk olarak nitelendi-
renler de olabilir. Daha çok, cinsel dev-
nmın başlamasından önce. tutucu top-
lumsal \e özellikle de dinsel baskılara
karşı. aşkın gerçekte cinsellikten uzak
51. Locarno Film Festivali 5-15 Ağustos tarihlerinde gerçekleştirilecek
GençyöneimenleryarışıyörKültür Servisi -51. Locarno
Film Festivali, bu yıl 5-15 Ağus-
tos tarihleri arasında gerçekleş-
tirilecek. 50. yaşını kutladıgı
1997'de 170 bin izleyıcıyle bü-
yük bir başanya ulaşan festıval.
bu yıl da renkli bir program su-
nuyor sinemaseverlere
Festivalin yarışma bölümün-
de20filmyeralıyorbu\ıl. Bun-
lardan sekizi birer ılk film. üçü
ise yönetmenlerinin ikincı film-
leri. Kırgızistan. Almanya, Mı-
sır ve tsviçreli genç yönetmen-
lerin. gençlik sorunlannı ırdele-
yen filmleri çogunlukta.Yıllarca
Iran'da karantinada kalmış bır
film de meraklabeklennor. Y'i-
ne yanşmaya katılan \e günümüz
Çin burjuvazisınde bir aldatışın
öyküsünü anlatan filmin yönet-
meni ise Zhang Yimou'nun ka-
meramanı Lu Yue.
Yanşmada ltalya'yı Mazza-
curati'nin 'Lestate di Davide1
adlı filmi temsil ediyor. Fılmde.
Polesine'nin sisleri araynda Bos-
nalı bir yaşıtıyla dostluk kuran
küçük bir çocuğun ö\ küsü anla-
tılıyor. Fransa'dan yanşmaya ka-
tılan iki filmden "Le Ombre'.
Perrault usulü bır kara masal.
'FuoriGioco* ise iki aktöriin öy-
Cannes Festhali'nin ödüllü fümi, Benigni'nin'Yaşamak Güzeldir'i.
küsü üzerine kurulu bir film. Ya-
nşmada Japonya'> ı Kjtano, Mı-
sır'ı Chahine'nın çalışmaları
temsil ediyor.
Festivalin yanşma dışı bölü-
münde 10 önemli film yer alıyor
bu yıl. Yönetmen Marco Mul-
ler'in "Yenilikçi ve deneysel bir
yapım" olarak nitelendırdiği.
Cook \e Bancroft imzalı yeni
Disney çizgi filmi 'Mulan'la
başlıyor gösterimler. Cameron
Dia/\e MattDillon'ın başrolle-
rini paylaştıklan son Imamura
filmi 'Thene'sSomethingAbout
Mary', Capuano'nun "Polvere
di Napoli',Benigni'nin "La VTta
e Bella'' isimli filmleri ve festi-
valde kariyer ödülü alacak olan
JoeDante'nin yeni filmi 'Small
Soldiers' da bu bölümde göste-
riliyor. 'Gremlins'.'Matinee' gi-
bi korku türündeki çalışmalany-
la tanınan Dante. 'Small Soldi-
ers'ta ikınci Amenkan iç sava-
şını anlatıyor.
Locarno'da bu >ıl kjsa met-
rajlı fılmlere genış yeraynlmış.
Programda 23 Ital) an ve pek çok
Ingiliz filmi yer alıyor. Bu bö-
lümde Leigh,Greenaway ve Lo-
ach gibi günümüzün tanınmış
isimlerinin çalışmalan da var.
Festivalin retrospektıf bölü-
mü ise Marco Beüocchio'yu se-
lamlıyor. Sanatçının 27 filmi,
daha sonra da Milano'daki Pic-
colo Ti\atrosu"nda gösterilecek.
Bu yıl ilk kez Locarno da, Ve-
nedik ve Cannes film festivalle-
ri gibi Milano'da bir uzantıya sa-
hıp olacak. Mılano gösterimle-
ri eylül ayında gerçekleştirile-
cek.
Festivalin 'Cineasti del pre-
sente' isimli bölümünde de çok
ılgınççalışmalar yer alıyor. Fac-
cini, Agosti, Kramer, Ca>
F
alier,
Sokuro\ ve Leheman. bu bö-
lümde filmlen gösterilecek isim-
lerden bazılan. Sokurov'un 5.5
saatlik çalışması. bir baba ile kı-
zının Hong-Kong'un geleceği
üzerine dıyaloglanndan oluşuyor.
Leheman' ın 4.5 saatlik çalışma-
sı da çeşitli röportajlan bir ara-
ya getiriyor.
bir duyarlı se\ı olarak gösterilmek ve
böylece meşrulaştınlmak istendiğini bi-
liyoruz. Cinselliğın yer almadığı bır aşk,
hastalıklı bir ruh hali olarak nitelendın-
lebilir. Gerçekte. ana-babaya, kardeş ve
arkadaşlara karşı duyulan aşk ölçüsünde-
ki sevgilerin. hatta Tann sevgisinin kö-
kenınde bıle. dolaylı olarak cinsel dürtü-
lerin varlığı ıleri sürülmektedir. Mevla-
na, ölümü zifaf gecesi (şeb-ı aruz) ola-
rak nitelendirir. Katoliklerde de ergenlik
çağına gelen genç kızlar. törenlerle Tan-
n'nın oğlu diye kabul edılen İsa ile nı-
şanlanırlar(ilkkominyon).
t
Gerçek, yazann yarattığıdır'
- Kitabınızda, her yaştan insanın aşk-
lannı ustaca bir biçimde anlatıyorsunuz.
Bunu gÖ2İenı veteneğinizle açıkla\ abilir mi-
viz?
Sözünüzün ilk bölümünü birövgü ola-
rak kabul ettikten sonra, soru kısmına
geçecek olursam, aslında "Yoksa bunlar
kendi dene>imleriniz mi" dediğinizi du-
yargibi oiuyorum. Ûncebelirtmeliyimki,
yazar için dışa dönük gözlemler kadar, içe
dönük gözlemler de büyük değer taşır. Yet-
miş yaşına gelmış. elli yıldır yazı yazan
bir edebiyatçının yaşamında İcimi yaralı
aşk öykülerinin bulunabileceğini ne dı-
ye yadsıyayım ki? Ama sanınm, önemli
olan, iç ve dış gözlemlerden yararlana-
rak yepyeni bir kompozısyon yaratılma-
sıdır. Attilâ Ilhan ya da Buket Lzuner gi-
bi, bu öykülerdekı kahramanlann ger-
çekte yaşayan ya da yaşamış insanlarla
hiçbir ılgıleri yoktur, desem neye yarar?
Çünkü bunun tam tersini savunsam bile
yanlış bir şey söylemiş olurum. Gerçek,
öykücü ya da romancının yarattığı ger-
çektir.
- Bazı öykülerinizi birinci, bazılannı
ise üçüncü tekil kişinin ağzından yazı>a
dökmüşsüniiz. Bu iki anlatımı karşdaştı-
nr mısınız?
llgınç bır soru. Çünkü, yalnız birinci
ya da üçüncü tekıl kışi anlatımını değil.
(kimi yazarlar, ikincı tekil kişıyı de kul-
lanırlar) öykümü anlatırken kullanaca-
ğım anlatımsal özellıklen saptamak. ışi-
mın hep en güç >anı olmuştur. Yaralı
Aşklar'da kimi öykülerde birinci, kimi-
lerinde üçüncü tekil kışi anlatımını yeğ-
lemem, öykünün yapısından kaynaklan-
maktadır. Örneğın, Kaçış öyküsünde ge-
nel olarak hep üçüncü tekil
kişiyı kullanmış olsaydım, yu-
kanda değındığım gerçek ya-
ralı aşk öyküsünü anlatamaz-
jdım. Öte yandan, sanınm hiç-
bir erkek anlatıcı. sonuncu
öyküsündekı maganda erkek
görünümünü kolayca kabul-
lenemeyeceği ıçın. bu öykü-
yü büyük bölümüyle üçüncü
tekıl kışi ağzıyla kaleme al-
dım.
- 44 yılhk bir >aan serüve-
ni ve on yedi romanın arduv
dan 1992'de ilk ö> kü kitabını-
a yavimladımz. Vlışılmışın dı-
şındaki bu geçişinizi nasıl de-
gerlendiri\orsunuz?
Ünlü bır eleştırmenimizin,
çok beğendiği genç ve yete-
nekli bır öykücümüze. "Eh,
arük roman yazmayı deneye-
bilirsin_" demesinden bu ya-
na, roman yazmak için önce
öykücü olmanın gerekip ge-
rekmediği tartışıhr oldu! Şa-
ka bır yana, önce ben, yaza-
rın neyi, ne zaman \e nasıl
anlatacağına kendisinin öz-
gürce karar \ereceğıni düşü-
nürüm. Bunun öncesi, sonra-
sı olmaz. Aziz Nesin galiba
yetmişınden sonra şiirlerini
yayımlamaya başladı. Kaldı ki
ben, öykülerımı kıtaplaştır-
maya geç başlamış olsam bi-
le, onlar çok eskiden beri de-
ğişık dergilerde \ayimlan-
maktaydı. Bu son kitabımda-
ki öykülerin kimilen de, dıp-
notlarında belırtıldığı gıbı,
çok eskiden yazılmış, yayım-
lanmış; bu kez sadece göz-
den geçirilmiştir.
78 yaşındaki sitar sanatçısı Ravi Shankar, 'Raga Mala' adlı otobiyografısini tamamladı
Sevgiden ve ruhsal birlikten gelen illıaııı
"Geçmişeait güzel anılanm var,herşe>i netşekildehadrlıyorum."
Küttür Senisi- Hınt müziği ya da sitar sa-
natçısı denildiğinde akla ilk gelen isim olan
Ravi Shankar, geçen haftalarda Londra'da
müzıkse\ erlerle buluştu. Sanatçı son dönem-
de 'Raga Mala' adını \erdığı otobiyografi-
sını de tamamladı. Son ıkı yıldır bu kıtabın
uzennde çalıştığını belırten Shankar. \ azma-
va nasıl karar \erdığinı şövle anlatıyor: "İn-
sanlar sürekli olarak hayatımı yazmam için
öneride bulunuyorlardı. Bir şekilde \ akri gel-
di veyazmay a başladım. İnsanın anılanm yaz-
ması bazı zamanlarda giiçleşiyor. Ancak geç-
mişe ait çok güzel anılanm var. Her şeyi net
bir şekilde haöruyorum. Ban zamanlarda ar-
kadaşlarımla birbirimize yazdığımız mek-
tuplardan bazı şe>leri anımsıyomm. Ve kar-
deşim bda> ın mekruplarından..."
Yaklaşık 65 yıldır sitar çalan Shankar, 20.
yüz> ıl müzığının şekıllenmesinde önemli bır
yere sahip. Doğu ezgileri. Beatles'tan Ame-
nkan caz müzısyenlerine kadar hemen her-
kesi etkısi altına aldı. Yenilikçi bir besteci ola-
rak dünyanın önde gelen orkestralan; caz,
pop \e folk sanatçılanyla bırlikte çalıştı ve
Hint müziğinı dünyaya tanıtmak için büyük
uğra^lar\erdi. 78 yaşındaki Shankar, yorul-
mak bilmeden müzikle uğraşıyor ve hatta es-
kısinden daha da hareketli ve enerji dolu.
Shankar. son olarak George Harrison'la
beraber'Cbantsoflndia" adlı bır albüm çıkar-
dı. 'bütün bunlann pop müzik alanında bir
şey leryapmak için olduğunu' belirterek 'bir-
çok insanın düşündüğünün aksine. farklı mü-
zik türierinibirteştirmeyeçalışmadığını' açık-
1ıyor Shankar. "Dahaçok Hint kökenli olnıa-
> an enstrümanlan \e müzis>enleri kullann o-
rum yaptığım müzikte."
Kıa Anoushka ile konserler veri\or
Farklı nesıllerden. ırklardan msanlar Shan-
kar'ın müzığıyle kendinden geçıyor. Shankar'a
göre bunun asıl nedenı doğaçlama. "Tekrar
edilebilecek >azılı müziği sevmiyorum. Do-
ğaçlamayta müzik hakkında düşünebilirsi-
niz \e bu da kendinizi iyi hissetmenizi sağlar."
Shankar ıçın dün>adakı en güzel mutluluk-
lardan bın de tepki \eren bir dinleyici kitle-
sineseslenmek: "Sizinsöylcdiklerinizitekrar
eden 5 bin ya da 10 bin kişilik bir kalabahk
düşünün. Bu. ender rastlanan bir mutluluk."
Shankar. son dönemde 17 yaşındaki kızı
Anoushka ile düzenli konserler vermeye baş-
ladı. Eleştirmenlere göre 9 yaşında sitar çal-
mayı öğrenen Anoushka da. babası gibi ol-
dukça yetenekli sitar konusunda. Shankar.
kızının müzisyen olması konusunda baskı
yapmadığını söylüyor. "Annesi Sukanya onu
bu konuda destekledi. Evde o\uncak bir si-
tar \ardı. Sitara ilgisinin olup olmadığını an-
lamak için ona bu oyuncağı verdik. Sitar ko-
nusundaoldukça\etenekli. Son dört >ıldır bu
konuyu çok ciddive alı\or. Bazı zamanlarda
çok parçalara a\rılı\or \e \eterince pratik
yapmadığını düşünüyorum. Ama ben eski
gelenekten geldiğim için de böyle düşünüyor
olabilirinı."
Anoushka da. Shankar'ın 20 öğrencisinden
biri. Ancak Shankar. öğrencilerinı 'mürit-
ler'ı olarak tanımlıyor.
Ona göre ınanç ve ılham bırbınnden ayn-
lamaz. "Benim Ohamımsevgiden geliyor. Ddn-
ci olarak da ruhsal biıiik. Bence din gerçek-
ten de özel olmalı. İnsanlann din konusunda
karmaşalar > arattıklarını göriince gerçekten
de üzülüyorum. Ben içinde vetiştiğim eski ge-
lenek ve sisteme inanıyorum. Sanınm benim
ilham kaınağım da bu. Yaptığım müzikte de
kendini gösterijor."
DEFNE GOLGES
TURGAY FtŞEKÇt
... Gibi Olmak
Kimi semtlerde akşamları içki içilirken şiir ol
nan/dinlenen yerler var. Birkaç kez Beyoğlu'r
böylesi ortamlarda bulundum. Buralarda karşıl
tığım, şiire ilgi duyan insanlar beni birkaç yönc
şaşırttı.
Gördüğüm. bu insanların şiir meraklannı bile
le besleyeceklerı yerde, söylencelerin kanatla
la uçmakta olduklarıydı.
Sözgehmı bir Rimbaud söylencesidirgidiyor
Sanki Rimbaud'un yaptıklarını yapabilseler (
tür otoriteye karşı çıkmak, eşcinselliği denem
uzak diyarlara gidip oralarda yıllar geçirmek, g«
sayılacak yaşlarda ölmek...) onlar da o denli I
yükşairolacaklardı.
Bir başka "takıntı" da Orhan Veli benzeri,
yatlarının genç ve trajik bir biçimde son bulma;
dı. Bu durumda da, yazdıkları şiirierin artlarınc
ünleneceğini düşünüyorlardı.
Bütün bu düşünce ve davranışların yoğun bir
kol yükü altında gehştirildiği, konuşulduğu, uğ
na kavgalar edecek denli benimsenildiği de uı
tulmamalı.
Bu tablo, geleneklerımizde son derece güçlü
leri olan sözlü kültürle beslenmenin altını ç\z\)
Duyduklarınızı önce inanıp benimsiyor, sonra
geliştirip yüceltiyorsunuz.
Şiir de öteki sanatlar gibi öğrenilebilir bir sa
türüdür. Okulu olmasa da şiirin dününü bugüı
nü öğrenebileceğimiz kıtaplar vardır. Şiir yazm
dahası yazdığı şiirle kalıcı olup gelecekte de an
sanmayı isteyen birinin önce yapmak istediğ
ögrenmesi gerekmez mi? Bir isin öğrenilmeden
pılabildiği nerede görülmüş? Ilhan Berk, "Yer
zünde benım haberim olmadan şiir yazılam,
der, dünyanın her yerinde yazılan şiirle ne den!
gili olduğunu göstermek için. Bırakın yeryüzü
şiir meraklılannın geniş çoğunluğunun çağdaş
irimizin büyük şairlerinı bile tek tük ömekler dış
da bilmedikleri sık sık karşıma çıkıyor.
Hem bu insanlar şiirle ciddi biçimde ilgileni
olsalar, başka sanatlarda olduğu gibi şiirde de I
şarı kazanmanın yolunun başka sanatçılara b
zemek değil, benzememekle, her sanatçının k
dine özgü dünyasından bir özgün sanat topl;
çıkararak başanya ulaşabileceğini öğrenmiş o
lardı.
Bir sanatçının yapıtlanndan etkilenmek, dah
onun ürünlerine öykünmek anlaşılır bir şeydir. /
cak farklı bir çağda bambaşka koşullann sonuc
da ortaya çıkmış bir sanatçının yapıtına da de
doğrudan yaşamına öykünmeyi gerçekçi bir d
ranış olarak nitelemek olanaksız.
Bir de şu var: Mutlaka büyük şairler, büyük
yatların sonucu mudurlar?
Hiç de değil. Çağdaş şiirimizde pek çok bü;
şair yetişmiştir. Ama bunlar içinde Nâzım Hiloi
dışında büyük bir hayatı olan yoktur. Son der<
sıradan sayılabilecek bir hayatı olan Behçet 1
catigil de büyük bir şairdir.
Büyük hayatlar. kişilerin ellerinde olmayan
şullar sonucu doğar. On Üokuzunda hem de k
di ülkendeki Kurtuluş Savaşı'nı hem de komşu
kedeki tarihin en büyük devrimlerinden birini
şayabilmek, ancak yazgı olabilir. Bu süreç Nâ
için yetişme dönemidir. Mevlana'dan Mayako
ki'ye uzanan geniş bir kültürle donanmıştır. Ül
ye döndüğünde iktidarlarca rahat bırakılsa, b
onun da sabah işine gidip akşam evine döndi
sıradan bir hayatı olacak, yaratı dünyası belki bc
başka bir seyir izleyecek. onu dünyanın ilgi od
durumuna getiren gelişmeler olmayacaktı.
Şairlerin hayatları elbette şiir merakhlan için
çekicidir. Sanatçıların hangi ürünlerini hangi yaş
koşulları altında verdikleri, o ürünleri ve sanat
daha yakından tanımamıza ve anlamamıza ya
Ama sonuçta, bir sanatçıyı sanatçı yapan ha;
değil, ürünleridir. Tek başına ilginç hayatlar dil
den ve belleklerden zamanla uçar gider, kalıcı c
ise yapıtlardır.
TC Kültiir Bakanlığı Yayımlar
Dairesi Başkanlığı'ndan yarışr
• Kültür Servisi - TC Kültür Bakanlığı Yayımlaı
Dairesi Başkanlığı cumhuriyetin 75. yıldönümü \
Atatürk'ün ölümünün 60. yılı nedeniyle yanşma
düzenliyor. Yanşma; roman. öykü, şiir. çocuk
edebiyatı, deneme, inceleme. oyun, karikatür,
biyografi ve bilimsel içerikli araştırma eseri
dallanndan oluşuyor. Bilimsel içerikli araştırma
eserinin konulannın 75. yıhnda Cumhuriyet
Türkiyesi ve en iyi tasarlanmış kitap olarak
belirlendiği \ anşmaya başvurular en geç 1 Eylül
gününe kadar yapılacak. Yanşmayla ilgilı bilgi;
Kültür Bakanlığı Yayımlar Dairesi Başkanlığı,
illerdeki kültür müdürlüklen \e halk
kütüphanelerinden, \-urtdışında ise yurtdışı
temsilciliklennden ücretsız olarak temin edilebili
Aynntıh bilgi almak için ise 0312 232 19 65 No"
telefon aranabilir.
Sunullah Arısoy Türk Dili Ödiili
I Kültür Servisi - İlkı 1996 yılında \erilmeye
başlanan Kuşadası Eeitim ve Geliştirme Vakfı M.
Sunullah Ansoy Türk Düi Ödülü. 1997 yılında
katılımın az olması \ e \ apıtlann yanşma koşulları
uymaması nedeniyle gerçekleştirilemedı. Bu yıla
ertelenen ödülün konusu "Dılimizin Yabancılaşma
Türk Dilinın yabancılaşması konusunu ıçeren bir
yapıt ya da on sa\fadan az olmayacak bir araştırm;
inceleme yazısının aday gösterilebıleceği yanşma\
son katılım tarihi 5 Ekım. (Aynntılı bilgi için: 025
633 22 95-633 22 35)
Rumeli Hisarı konserleri
• Kültür Servisi - Rumeli Hısan konserleri bu
akşam saat 21.00"de başlayacak olan Beyaz Shov
devam ediyor. Rumeli Ffisan konserleri kapsamıı
Kayahan, perşembe. cuma ve 1. 2. 3 Ağustos
tanhleri arasında müziksev erlerle buluşacak.
Ağustos ayında ise George Moustaki, Grup
Gündoğarken. Kubat. Haluk Levent, Erol Evgin,
Cahide Müzıkali. Müzev
r
yen Senar. Sibel Can.
Zuhal Olcay. Cem Yılmaz ve Mustafa Sandal yeı
alacak.
Açık havada sinema
• Kültür Servisi - Akademi Sanat ve Bakırköy
Belediyesi işbırlığıyle düzenlenen "Bakırköy Ya;
Geceleri' organizasyonu bu akşam başlıyor.
Saat 21 00'de "Masumiyet" ve 'Aile Bağlan' oln
üzere biri yerlı. diğeri yabancı iki film
gösterimıyle başlayacak organizasyon 15 Eylül'<
dek sürecek. Gösterimler çarşamba, perşembe v<
cumartesi akşamlan Bakırköy Fildamf nda
gerçekleştirilecek. Aynntıh bilgi için 0 212 251
99 numaralı telefon aranabilir.