25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5HAZİRAN1998CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER ADD'nin Varlık Nedeni... Prof. Dr. MUSTAFA ALTEVTAŞ K uruluşu, 19 Mayıs 1989'da, ve donemın tek partısı CHP tarafından Prof Dr Muammer \kso> desteklenen Halkev lennn 1932-1952 >ıl- tarafından bırbasın toplan- lan arasında vardığı sa\ı 47 8dır Yırmı tısı ıle Turk ve dun>a kamu- yılda Halke\ lennın vaıdıgı savıva karşın o\ una duyurulan Ataturkçu ADD ler. son beş y ıl ıçıncie ?ube sa> ısını Prof Dr Muammer \ksov tarafından bır basın toplan- tısı ıle Turk ve dun>a kamu- .o\ una duyurulan Ataturkçu Diışünce Dernegi (<\DD), onuncu>ılında onemlı bır kavsak noktasma gelmış bu- lunmaktadır Başlangıçta çok uyelı-çok şubelı bırder- nek olmavı amaçlamavan ADD. önce ku- rucu Genel Başkanı Sav ın Prof Aksoy'un sonra kurucu uvesı Saym Doç Dr Bahri- ye Lçok un ve en sonra ıse Sevgılı L'ğur Mumcu nunarkaarkavaaramızdan kopar- tılmalanndan sonra toplumsal bır sığına- ga donuşmuş ve yurdumuzun her koşe- sınde bırbın ardına açılmıştır ADD'ler yalnızcaulkemızdedeğıl \BD'den <\vust- ralya'ya kadar uzanan bırcoğrafy ada, yurt- dışında da > aygmlık ve etkınhk kazanmıi}- lardır Sı>asal partıler. sendıkalar, meslek örgutlen ve kımı dernekler gelışme gos- teremez tam tersıne uye ve destek yıtınr- ken ADD'lerınbuyumesı toplumun ıster- lennın hangı yonde olduğu konusunda ıl- gılılennı uyancı olmalıdır Bır karşılaştır- ma yapmak ıstersek çahşmalan, devlet 36"lara v e uye sayısını da altmı$ bınlere var- dırmıştır ADD, Ikıncı DunvaSa\a;i sonrasında oluşturulan "Yeni Dunna DuzenTne Tur- kıye'yı eklemlemek, bağjmlı kılmak ıste- yenlerın başlattığı ve Atatürkun fızıksel varlığının yokluğundar da vureklenen ıç v e dış kımı guçlenn \rudolu a>dınlanma- sının onunu tıkamak ve jnadan kaldırmak ıçın başlattıklan \e gıcfc'ek hızlandırdık- lan "devrim karşıtbğrıa orgutlu bır kar- şı koyuş gereksınımından doğmuştur L'l- kemızın bağımsızlığırı .e ulusumuzun egemenlığını vok etmfyı erekleven kal- kışmalarakarşı. devlet Lırumlannın yar- gı organlannın. unıverstdenn ve sıyasal partılerın alması gerek«en rutumlan alma- malan, tam tersıne, Atatürkçu duşunce- nın tam karşıtını oluşturaı ve gerçekte Ata- turk dev nm ve ılkelenn. -once sessızce ve daha sonralan açıktan yok etmek ıçın ya- ratılmış bulunan Turk- ibLam Sentea ben- zerı, sözde sentezlerı desteklemelerı, ADD'nin varlık nedeni olmuştur Anadolu aydınlanmasını çokertmek, ul- kemızın bağımsızlığını ve ulusumuzun egemenlığını ortadan kaldırarak Turkı- ye'yı yenı dunya duzenının efendılennın somuru alanına donuşturmek ıçın varatıl- mış olan Turk-tslam Sentezı benzen soz- de sentezler ıle duşun savaşımı vererek Ataturk'un devnm ve ılkelennı tanırmak savunmak ve bu duşunce sıstemının top- lumumuzun sorunlannın çozulmesınde ışık tutucu olmasını sağlamak ıçın kurul- muş bulunan ADD, fazla bır şey ısteme- mektedır ADD Turkıye Cumhunyetı Ana- >asası'nın"Başlangıc''ından "devrimya- salannın konınmasrnı duzenleyen 17 4 maddesıne kadar sıkça dıle getınlen Tur- kıye Cumhunyetı'nın demokratık. laık ve sosyal bır hukuk dev letı olmasını ıstemek- te Turk toplumunu çağdaş uygarlık duze- yının ustune çıkarma ereğıne sıkı sıkıya bağ- lı bulunmaktadır ADD Turkıye'nm"insanhakveözgür- lukieri konusundasabıkalı ve hukumlu ol- mamasnu", "etnikvedinsd yoba/lıgın ege- men kılınmamasını". "btrejsd ve bolgesd gelir uçurumlanmn ortadan kaldınlması- nı", "işsizliğin veaşscdığuı vokedılmesınt". "sosyal hukukdevletiningeçerii olmasjnı", "ülkemizin tarikatlarca. cemaatlarce, aşi- reöeree.çeteterce, ma fyasal güçtercesoku- lan parçalanmaya son vçrilmcsini". "Tür- kiye'nin dunya uluslartopiuluğunun özgür, bağımsız ve onuriu bir uyesi olmasını", "ulusun ulkesinde vebölgesinde banş için- de vaşamasınT ıstemektedır ADD. vapmakta oldugu kurulta>ı ıle demokrasınm, laıklıkten ve sosyal hukuk dev letınden ulusal bağımsızlıktan ve ulu- sun egemenlığınden >ana olan ınsanlan- mızaguvenvermekzorundadır Büyume- nın ıkı olumsuz sonucundan kendısını ko- rumak zorundadır Buvumenın bınncı olumsuzluğu, nıcelığın, nıtelığı oteleme- sı ve bununyanında kimı guçlenn, ADD yı kendı denetımı ve gudumune alma çaba- landır (kıncı olumsuzluk, ADD'nın ken- dısıne ozellıklesıyasal ışlev bıçmesıvesı- vasal partılenn yenne geçmek ıstemesıdır ADD duşurulmek istenebıleceğı ya da du- şebıleceğı bu ıkı olumsuzluktan da kendı- sını korumak zorundadır ADD yukanda sıralanan olumsuzluklardan kaçınırken toplumsal banştmıza katkıda bulunacak projelenn sahıbı olmaJı. ozellıkle gençle- nmızın ulkemızı tanımalanna olanak ve- ncı gezılerduzenlemelı, onlann kaynasma- sında ve bırbırlennı anlamasma olanak ve- recek gençlık kamplan oluijturmalıdır ADD, demokratık. laık ve sosyal hukuk dev- letınden gen adımlann amansız ızleyıcısı ve savaşımcısı olmalıdır ADD ozellıkle kamusal alandagorev yapanlann dort goz- le bekledıklen "Y ılhk Laiklik Raporu"nun sahıbı olmalıdır ADD ınsanımızın este- tık gelışmesıne ve yaratıcı gucune katkı- da bulunucu kurslar, etkınlıkler duzenle- melıdır \DD. Tiırk ve dunya kamuovu- nun tartışmasına araştınnalar ıncelemeler raporlar, yayınlar belgeler sunmalıdır ADD, "Atatiirkçü Düşünce Derneği Kiıl- tür ve Sanat MerkezJeri" oluşturmalıdır ADD ler 19 Mayıs 1919'da M Kemal Ataturk'un, Turk ınsanmaguvenerek baş- lattığı "ulusal bağunsızJık utkumuz" ıle taçlanan ve msanlık tanhının en buvuk de- mokratık devnmlennden bınnedonuşen u\- garlık \e çağdaşlık yuruyuşumuzun onu- nu kesmek ısteyenlenn çarpacaklan v e un- ufak olacakları burçlar olmalıdırlar ADD'ler ulkemızın ıçınde yaşadığı bu- nalımı kesınlıkle aşabılecek gızıl guçler- den bırı olmalıdır Kurultav bu ereğın yenıden haykınlmasınj sağlarken bu eregm gereğını >enne getırecek kadrolan da belır- leyecektır ARADABIR BAHATrtNFDSTINA£ğı,tımcı Okul Gazete Ekmek gıbı, su gıbı aksatılmayan gun- luk gereksınımlerden bırı oldu Cumhu- riyet Gazetesi, yaşamımda 54 yıl Dıle kolay, 54 yıl onsuz olamadım, olamam da Nedır bu bıriıktelığı sağlayan gızem'' Nıce can ve kan karşılığı kazanılan, 27 Mayıs Akdevnmı'nde sosyal, hukuk dev- letı ılkelerıyle varsıllaşan bağımsızlık, la- ık, demokratık cumhunyetımızı koruma, kollama, savunma, gelıştırme savaşı- mında, kuruluşundan bu yana gorev ust- lenmış olması ve bu eylem ve ozlem te- melınde onunla ozdeşleşmemızdır Cumhurıyetımıze duşman karşıdev- nm, hıçbırzaman yok olmadı Zaman gel- dı sındı, zaman geldı dışlennı gosterdı Değışık yontemlerı benımsedı, kışılıkle- re burundu .. Sozde Cumhurıyetçı ve Atatürkçu ay- mazlann koltuklamalarıyla gonjnur ıktı- dar bıle oldu Şımdı gızlı ıktıdardır Işte bu kara, umutsuz ve bunalımlı gunlerde hıç susmayan, uyaran, tehlıke- lerı duyuran, kesıntısız gorev başında olan tek cumhurıyetçı ve devnmcı guç odağı (tabya) Cumhunyet gazetesi oldu Doğru ve guvenılır habercılığı ıle tanı- nan Cumhunyet gazetesi, yalnız bır sa- vaşım organı olarak kalmadı Bır aydın- lanma okulu oldu Bana, benı, ulkemı, dunyayı, sanatı, guzelı, doğruyu ve ın- sanlığın tanh surecınde uğruna savaştı- ğı ve yarattığı evrensel değerlen akı ka- rasıyla oğrettı Cumhunyet gazetesının bu alandakı ış- levını kanıtlayan bıranıyı yazmadan ede- meyeceğım 1961 yılı olabılır llkoğretım mufettışı Hüsnu Cilâ, Edremıt'te, okuma-yazma okulu yonetıcısıdır Okulda, eriere oku- ma-yazma oğretmek ıçın yedeksubay oğretmenlerden yararlanılmaktadır Oğ- retmenlerden ıkısı de Cılâ'nın yardımcı- lığını yapmaktadır Bırgun Cılâ, yardımcılannın odasınagı- rer Ortada bır H gazetesi vardır Cılâ "Kım okuyorbunu" dıye sorar Yardım- cılardan bırı "Ben okuyorum" der Cılâ, "H ı evde kalmış kızlar okur Cumhunyet'ı başlangıçta okumakzor- dur, sıkıcıdır Anlamakta zortanırsın Ama bır yıl surdurebılırsen okumayı, bu su- re sonunda, kendını bıryuksekokul oğ- renımı yapmış hıssedersın" der Aradan uzun bır sure geçer, yedı-se- kız yıl belkı 1968'de, bu eskı yardımcı- sıyla Husnu Cılâ, Bornova'da karşılaşır- lar Yardımcısı, ona bırden "Hocam, Cum- hunyet okuyorum, haklıymışsınız" der Husnu Cılâ, olayı unutmuştur Nıçın haklı olduğunu sorunca, yardımcısı ona, yukardakı olayı anlatır Kent, Uygarlık ve Çevre Dr.MİNEBORA Y izlerce > ıldan ben duşunurler, sanatçı- lar ve bıîım adamlan ınsan uygarlığının 3ir sacavağmdan (ya da uçluden) soz et- •nektedırler Bu. felsefe, sanat, bılım jçlusudur Bızler bırey olarak sanatçı, bılım adamı, düjunur ya da başka ugraşlar ıçınde ola- bılınz, bu aşarnalan gerçekleştırmek ya da bunlan bırarayagetrebılmenın. ınsanın fızıksel. psıkolojık ve sosyal kapasıtelen ıle sıkı sıkıya baglı oldugudu- şunulebılır. ve ne yazık kı, yuzyıhmmn çok hızlı ma- teryalıst dongüıen ıçınde bızlenn bırey olarak, bır alandabınkınımızıoluştururkenoburalanlanıhmal etmemız olagar karşılanabılmektedır Fakatbuyak- laşım. ozellılle modern çagın metropollennde çok ust duzeylen y^kalavan bılım-sanat-duşun çevrele- nnden kendı mızı soyutlamamızı açıklayamaz Ak- sme, bırev ler o larak bu çok hızlı yaşam dongusünu yavaşlatmam-zın mumkun olup olmadığını bır du- rup duşunmeıntz gerekmez mı° Ornegın, artık dün- yada yaşam hızının vavaşlatılması gündemdeyken, kışısel bılgısâyarlarla (PC) ev yaşamınm ışyenne bağlanması s^ğlanırken, pek çok toplumda hâlâ me- kanıze yaşam tarzınm hıç sorgulanmadan surdurul- mesı, acaba hilâ B'rleşmış Mılletler'ın (BM) "sör- durulemez kaikınma" ılkesını sonuna kadar, buyuk bır ıtaatkârlıkıa (bılınçlı ya da bılınçsız) uyguluyor oluşumuzdan rnı kavnaklanmaktadır'' Sabahlan erken saatlerde, akşamustlen sokaklar- da koşuşturaa taşıtlardakı ınsanlara bır bakınız, pek çoğu sankı günu /amanı yakalama telaşı ıçındedır, ama bu telaşn çınde gerçek yaşamın yanlanndan akıp geçtığının •arkında mıdırlar'' Hıç küçûk bır ıl- kokul oğrencı^ı ıken papatya toplamak ıçın okula geç kaldığınu oldu mu 9 Ve bunu anlatınca, oğret- menınızı şaşırtrgınızı anımsıyor musunuz 0 Sekız- dokuz > aşlan nda bır çocukken doğada boylesıne bır canlanma ba>lını^Nen ve doga ıle aranızda guçlu bır çekım v arken.n eden karanlık sınıflara doluştuğunu- zu, kırlar. çıçeUer ıçınde koşmak, oynamak ya da kı- tabını açık ha/ada okumak yenne, neden loş kon- dorlarda koşastiırduğunuzu hıç kendı kendınıze sor- dunuz mu 9 B*lkı butun bunlan (kendınız, çocukla- nnız. yakınlannızın yaşamlan ıle bağlantılı olarak) sorgulamaya ba>lamanız, sızın gerçek yaşam nıtelı- gını arama> a ta^ladığınızm gostergesıdır. pekı, kos- koca kentlenr dıslıten arasında donerken, yanı ba- şınızdakı muzelenn galenlenn, kıtapçılann, muzık dınletılennın -tzı çagırdığını duyuyor ya da anımsı- yor musunuz 0 Dunyanın tum metropollen her gun bırbınne daha çok benzerken, benım sokağımdakı "gokdelenin" v anında "yedi asıriık bir Idlise hâlâ kimliğinikoruvabilnıektedir"dıyebılıyor musunuz 0 Ya da "Benim kentimın mevdanlan ince eknip sık doJaınrmıştasanm aşamalanndangeçtiktensonra son sekiz-doku/ yiUık. bir zaman dılımi içinde tanınmaz hakgebnemiş*r"dı\ebılı>or musunuz 17 Oyle> se sız. kentleşme surcc ındekı bır yorenın "kentfileşmiş." bır bıreyısınız Sonyıllarda üun\ada"kentleringelecefivarmı T ' sorusu pek çok çev rede daha sıklıkla sorulmaya baş- landı Bunda. «entlenn 18 vy dan ben. bır yandan kultur, bılım vcestetığın odaklan (ve donıklan) olur- ken, dığer yandan da gıderek, moral ve ozyaşamsal değerlenn yoz^ >tığı ortamlara donuşmesının de ro- lu vardır Kentle' son yanm yuzyıldan da ozellıkle Kuzey Amenka. Avrupa ve Okyanusya ulkelennde "yeşil toplum T *o uşumlannın da katkılan ıle *^aşa- ıulabilir" alan jjra donuşturulme çabalannın yogun- laştığı yerler olrnay a başlamıştır Ancak, buna koşut olarak suregefcr kentsel yaşamın da sorgulanması ve sorunlann tjplumsal (yanı sosyolojık), çevresel. etık ve estetık açılardan ele alınması gereklı gorun- mektedır Bu açılımda. ozellıkle yaşadığımız kent olan Istanbul'da (bunun Ankara ıçın de pek farklı ol- dugunu sanmıyorum) ınsanlar, kente bağlılık ve ona sahıp çıkma bılıncını gelıştırmek yenne, daha çok yoresel bağlılıklann suregeldığı (hemşenlık bağla- n), ancak "İstanbulJu" olmak tutkusunun da hıç azalmadıgı çelışkılı tutumlar ve gorunumler sergı- lemektedırler Insanlann pek çogu adeta gunah çı- kanrcasına. bırdığennı taşralılıkla, kendısınden da- ha yenı "tstanbul göçeri" olmakla nıtelemeye çalış- maktadır Bu arada ne yazık kı Istanbul "henişeri- siz" bır kent olarak kendı kadennı yaşamaktadır Aslında bu rurkonuşmalarla, nıtelemelerle bırye- re vanlamaz ve sosyolojık bır olgu goz ardı edılmış olunur, bu da Istanbul'un, son on yıldır bır "metro- pol''(hatta''megapol'')olduğu gerçegıdır Metropol- ler çok buyuk kentlerdır Boyle yerleşım alanlann- da, ınsanlann orada doğup buyumuş olmalan değıl, yaşamakta olduklan kente bır "kentii" bılıncı ıle uyum saglamış olmalan onemJıdır, onlann kentın tum doğal tanhsel ve külturel degerlenne, sokaklanna, bınalanna, meydanlanna. yeşıl alanlanna, kurumla- nna, denızıne, akarsuyuna, her şeyıne u sayp", "sev- gj M ve "içtenlikle" bağlanmış olmalan onemlıdır, kentteyaşamak, sorumluluk taşımayı gerektınr, kent- Iı tnsan kentte yaşamanın sorumluluğunu bılmelı ve bunu taşımalıdır Eger boyle hıssetmez ve yaşamaz- sa, Octavia Paz'm "Paçikolan" gıbı, sonsuza dek bulunduklan ortama yabancı kalırlar lygarfak-kent Kent, doğal surecı ıçınde, uygarhklann evnmleş- tıgı bır alan olmalıdır Yuzyıllarboyukentınsanının "uygarhğı'' ve "kültürü", ust duzey "yaşam tara" ıle yaşamakta olduğu duşunulmuştur Bunu, dunya- nın en eskı dıllennden Latınce ve Arapçada "uygar- hk" ve "kent" sozcukiennın aynı kokten gelmış ol- duklan gerçeğı bıze daha açık olarak vurgulamak- tadır, Latıncede "dvTtas^ttnt" sozcuğunden türeme i *dvilis(z)atioıı'' kelımesı uygariıgı ıfadeetmektedın ote yandan, Dogu'nun eskı dıllennden Arapçada "medine=kent" sozcugu "uygarlık" anlamındakı "medeniyet" sozcugu ıle aynı kokenı paylaşmakta- dır (Kıbçba>,IM^.) Aynı şekılde, Ingılızce ve Fran- sızcanın Latın kokenlı "urban=kent; şehir" (Latın- cesı "urbanus") sozcugu, ınce tavırlı, medenı anla- mındakı "urbane"(Latıncesı aynı, urbanus) sözcü- gu ıle aynı etımolojık kokene sahıptır Bu kökenbı- lımsel (etımolojık) venler ve baglantılar bıze, btzım Turk toplumu ve Istanbul halkı olarak da ıç ıçe bu- lunduğumuz ıkı kulturun, uygarlığı her şeyden on- ce bır kentsel olgu olarak gorduğunu ya da bunun karşıtını duşunursek, kentı bır uygarlık beldesı ola- rak algıladığını göstermektedu" Uygarlık da demok- rası ıle anlam kazanan bır olgu ıse bunu en seçkın bıçımde bu yerleşım alanlannda gorme oncelığı ol- malıdır ama kentı yaşamayan kamusal alanlann or- taklığını bılmeyen kentlılere "uygarlık'' zorla kabul ettınlemez Dunyanın unlu ve hemen aklımıza ge- len metropollennden Nevv York. Pans. Los Angeles, Londra ya da Tokyo'yu duşunelım, bu kentlerde, orada yaşayan ınsanlann nereden (yanı ulkenın-hat- ta dunyanın hangı yoresınden) geldıklen değıl, o kente uyum sağlayabılmelen onemlıdır, buralarda, o kışının, kenttekı demokratık duzene ve kurumla- ra saygısına, vergısını venp vermedığıne ınsanlara ve çevresıne nasıl davrandığına, uretıcı mı yoksa sı- radan bır tüketıcı mı olduğuna bakılır Eger gerçek- ten bu tur nıtelıklennız gelışmışse, bu kentlerde ya- şamınızı surdürmenız, kabul edılmenız kolaydır An- caJc boyle bırseçkınhğınız >oksa, kentın varo^iarın- dakı yaşam savaşına katılmanız olasi, ancak guçtur, çunkiı orada nereden geldığınız onemlıdır ve aynca "gecekondu vapma" vs gıbı buım buyuk kentlen- mızdekı "demokratik haklardan" yararlanmanız da soz konusu değıldır Son yıllarda ulkemızde yerlı \e yabancı pek çok kent tasanmcısı, mımar, bılım adamı ve duşunurun de belırttığı gıbı Istanbul, Ankara ve Izmırgıbı bu- yuk kentlenmız ve dıger pek çok kentımızın "plan- lı kenlleşrnesi" gerçek anlamda Cumhunyetın esen- dır Cumhunyetın ılk 15yılındagerçekleştınlenplan- lı kentleşme çalışmalan ıle bır yandan kent kımlığı- nın en onemlı ogelen kamusal alanlar, kamusal ya- pılar, caddeler, kopruler, alışverış alanlan, termınal alanlan, okul ve kultur merkezlen yapılırken. dıger yandan da tum maddı ımkânsızlıklara karşın altya- pı getınlmeye çalışılıyordu. butun bu gayretler ıçın- de tek bır tanhsel, doğal, külturel mekânın, alanın tahrıp edıldığıne ılışkın ven yoktur Sonra neden boyle estetık yoksunluğu ve rant kıskacına gırdığı- mızı tanhsel sureç ıçınde sosyolog ve tanhçılenn ın- celemelenne bırakmak gereklığını belırtırken dığer yandan ben, ıznınızle butun bu sorunlar yumağının. çagımızda geometnk oranda artan kuresel ve bolge- sel sorunlann en onemlı boyutunun 'ekolojik" ve "çevresel'' sorunlarda duğumlendığını vurgulamak ıstıyorum Insanın "psikolojik", u 'sos>olojik''ve "eko- nomik" yapılannın, doğa ıle butunle^me surecınde, yenıden ele alınması ve bu konuda "ekotoji" verıle- nnden yararlanılarak "ekobenük" gehştırmemız ge- rektığınt duşunmekteyım Bız ınsanlık oiarak, turumuzün zafennı kutladı- ğımız 20 yy'da bır de madalyonun otekı yuzüne ba- karak, bu nufus patlaması ve kentlere akınm sonuç- lannı gozden kaçırmamalıyız insan topluluklannın kenttere akını eskıden venmlı tanm topraklan olan yorelenn yapılaşmasına neden oimakta, böyle bır bu- yume keza ormanlar, korular, ulusal ve kent ıçı park- lar ve sulak alanlar gıbı daha once el değmemış eko- sıstemlen tahnp etmekte ya da yok etmektedır Bu olguyu. kentsel bağlamda yenıden ele alırsak, kav- bedılen park ve korular aynı zamanda kaybedılen es- tetıktır Sah Faik "Her şe> sevgi ile başlar" demıştı. ulkemızın ılk ekolojıst. doğa tutkunu yazan olan Fa- ık'ın bu sozunu. "Her şey estetikle, guzeli aramakla başlar" dıye "kentseJekoİoji"soylemınedonuşture- bılınz Çunku, doğal tahnbatın ozunde etik sorun- lar ozellıkle rant tutkusu ve dunyamızın ekolojık dengelenne yonelık bılgı eksıklığı bulunmaktadır sevgısızlık, estetık yoksunluk da bu butunun (olgu- nun)bıleşenlendır Çevre bunalımı(knzı) aslında bır tasanm knzıdır, bu urunlenn nelerden ve nasıl ya- pıldığının, bınalann nasıl ınşaedıldığmın ve peyzaj- lann nasıl kullanıldığının bır sorunudur Yenı gelen yuzyılda, turumuzün "Pinıszaferlerin- den" vazgeçmelı ve artık, bılım, sanat \e felsefe ıle daha fazla ılgılenerek yaşam hızımızıdüşürmeü. bo> - lece yaşamın tutsak eden çarklanndan kendımızı uzakta tutarak doğaya daha çok yardımcı olma>a çahşmalı, onu, nufus artış hızımızı duşurerek, bılı- mın değerlı katkılan ıle oluşturacagımız "veniden ka- zanma vöntemJeri"nı uygulayarak ne değın dennden algıladıgımızı gostermelıyız Doganın etkıleyıcı eko- sıstem modellennı ornek alarak kendı ıç butunsellı- ğımızı yakalamalı, tum canlılarla eşıt paylaşmalara yonelmelıyız Bu yolda atacagımız her adımın. ga- İaksımızde, bılındığı kadar. bılınen boyutlardakı ya- şamın enyoğun olduğu gezegenımızın ve bağlı ola- rak da kendı turumuzün geleceğının en onemlı gu- vencelennden olduğunu hep aklımızda tutmahyız PENCERE Geçmişten Bir Tutam Nükte... Topçu Ihsan, istıklal Mahkemesı Reısı yken Hü- seyın Cahıt'ı sorguya çekıyormuş - Tanın gazetesını çıkarmak ıçın kaç lıra serma- ye koydunuz"? - Uç bın' - Nereden buldunuz bu uç bın lırayı? Huseyın Cahıt yargıcının yuzune bakmış - Sızden bıle ısteseydım, venrdınız1 • Turk tıyatrosunun ılk kadın oyuncusu Afife Ja- le'yı polısyakalamayagelınce, 'EdebıHeyet'uye- len kaçmışlar, yalnız Celal Sahir kalmış Komıser muavını bır yaz mehtabında şaın kara- kola gotururken konuşmaya başlamış - Ah beyefendı, sızı tanırım hatta bazı şıırlennız ezberımdedır - Hangısı9 Komıser muavını "Sahır' Benımle gel, gecenın halı pek güzel Ormanda neftı golgelerın raksı pek şıır" • Içtıhat'çı Abdullah Cevdet zamanın akımlann- dan hıçbırıne sıgmıyordu Ne Turkçu ıdı Ne de Islamcı Bır ıkılısınde ınsancılıgını dıle getırmıştı "Mılletçıler, vatancılar dıncıler var sınende, Bır ınsancı çok mu? Bırak, bır ınsan da yaşa- sın' " • Abdullah Cevdet 'Içtıhat' dergısını uzun yıllarçı- kardı ama en ucuz matbaada, en ucuz kâğıda, en ucuz murekkeple bastınrdı Bır gun dergısını elı- ne almış evınp çevırerek - Ah demış, şu Içtıhat'ı evladım gıbı sevenm Yusuf Ziya: - Ustad dıye yanrtlamış, oyleyse dergıye evlat gıbı bak, evlatlık gıbı değıl • Mrthat Cemal hastalanmış, unlu hekım Ekrem Şenf dostunu muayene edıyormuş Mıthat Cemal hayranlıkla doktorun genış alnına bakarak taşı gedığıne koymuş - Bu adamın başı kafasına sığmıyor 1 • Hekımler Ahmet Haşım'e kesın perhızı oğutle- mışler ama şaır dayanamıyor durmadan yıyor Dostları bır gun evıne gelınce gormuşler kı Ha- şım yataktan kalkmış mutfakta domateslı pılavı kaşıklıyor - Ustad bu ne haP Ahmet Haşım - Bırakın, demış, ban ağız tadıyla oleyım 1 • Ataturk'un Meclıs'e başkanlık ettığı bıroturum- da Mehmet Emın Yurdakul kursuye çıkmış, bu- yuk bır coşkuyla manzumelennı okumaya başla- mış "Bız devlerın fıllerın Dız çoktuğu mılletız" Beş dakıka geçmış şıırler suruyor, Mustafa Ke- mal uyarmış Beyefendı sadede gelıniz r . Mehmet Emın - Sadede arkadaşlar gelecekler efendım Yahya Kemal dermış kı - Ah, Mehmet Emın Bey, şıırde de bır turlu sa- dede gelemedı JlAcu BelloTİa Şimdi Bellona'da her şey peşin fiyatına taksitle, 13 aya varan taksit seçenekleriyle. Özel tasarımlar, uygun fiyatlar, gerçek kalite Bellona'da, Mutlaka kıyaslayın, bu avantaj kampanyasını sakın kaçırmayın. BELLONA 0M0M189U * - »« H* »*<•«
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle