25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Imtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yavın Yonetmenı Orhan Erinç • Genel Yayın Koordınatorü HikmetÇe- tinkaya 9 Va/ıı^lcn Muıiuru Ibrahim Vildız # Sorumlu Mtıdur Fikret İlkiz 9 Haber Merkezı Muduru Hakan Kara # Görsel Yonetmen. FikreJ Eser D15 Haberler Şinasi Danışoğlu • Istıhbarat Cengiz V ıldınm 9 tkonomı Mehmet Saraç 9 Kultur Handan Şeaköken 9 Spor Abdülkadir v ücelman 9 Mdkaieler Sanıi Karaören 9 üuzchme vbduJlah > aacı 9 rotograf Krdoğan Köseoğlu 9 Bılgı-Bclge Edibe Buğra 9 \ urt Haberlen Vlehmet Faraç Yayın Kurulu llhan Selçuk (Ba^kanl. Orhan Erinç, Okfaj Kurtböke, Hikmet (,cıinka>a. Şükran Soner, Ergun Balcı. Ibrahim V ıldız, Orhan Bursalı. Mustafa Balba\. Hakan Kara. Ankara Temsılcısı Mustafa Balba> AtatürkBuKanNo 125.Kat-4.Bakanhklar-AnkaraTel 4l95O2O(7hat). Faks 4195027 9 izmır Temsılcısı Serdar Kızık, H Zıya Biv. î 352 S 2 3 Tel 441122ü, Faks 44191 P 9 Adana Temsılcısı Çetin Viğenoğhı, tnonuCd. 119 S No 1 K.at 1. Tel 363 12 11, Faks 363 12 15 MucM>ese Muduru İ stun Vkıntn • Koordınator Ahmet Korulsan # Muhaaebe Bülent VenCT#ldare Hüsevin Gürer • !,letme Önder Çeük • Bılgı- lşlem Nail fnal 6 Bılgısa_\ar SıMem Mûrü>et Çiler • Salı, Vazilet Kuza MEDV \ C": • > onelım Kunılu Bajkanı - Genel Mudur Gûibin Erduran # KoordınJlor Reha Işıtman # üenel Mudur Yardınx"isı Se\daÇoban Te) 514 07 53 - 513958<J-5l3S460^1>aks 5138463 Ya>ımla>aa ve Basan: Yenı Cjun Haber Ajansı. Basm \e Yavmcıhk A Ş Turkocağ'ı Cad W 41 Cagaloglu 34334 Ist PK 246 Istanbul fel (0 212) 512 05 05 (20 hat) Faks (0 212)513 85 95 5HAZIRAN1998 Imsak; 3.27 Güneş: 5.26 Öğle: 13.10 İkindi: 17.07 Akşam: 20.39 Yatsr 22.29 Paris'te Seles- Vicario finali • PARİS(AA)- Sezonun ikıncı "Grand Slam" turnuvası olan Fransa Açık Tenis Turnuvası'nda, (Roland Garros) tek bayanlarda finale çıkan isim dünya sıralamasmda birinci durumda bulunan Isviçreli Martina Hingıs'i, 6-3 ve 6- 2'lik setlerle 2-0 yenen Monica Seles oldu. Seles finalde, yan finalde Lindsay Davenport'u 2-0 yenen turnu\anın 4 numaralı seribaşı fspanyol Arantxa Sanchez Vicario ile karşılaşacak. Jandarma bandosu • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Jandarma Genel Komutanlığı Bandosu, 4-8 Haziran günlennde yapılacak Askeri Bandolar Müzik Festivali'nde Türkiye'yi temsil etmek üzere dün Polonya'nm Krakovvkentinegitti. Şefliğini Jandarma Bando Binbaşı Suat Yılmaz'ın yapacağı jandarma bandosu, 14 ülkenin askeri bandosunun katılacağı festivalde Türkiye'yi temsil edecek. Gençtere indîpimli tatfl • Haber Merkezi- Fethiye'de bulunan Hillside Beach Club. iki yıl önce başlattığı Gençlik Indirimı'ne, 1998 yaz sezonunda da devam ediyor. Tatil köyüne gınş tarihinden önceki son 7 gün içinde rezervasyon yaptıran 29 yaşından gün almamış tüm gençler yüzde 40 ındirim avantajından yararlanabiliyorlar. ÖYS sınavı ücretlepl • ANKARA (AA) - Öğrenci Yerleştirme Sınavı - na (ÖYS) gireceklerın smav ücreti olan 3 milyon lirayı, bugün mesai saati bitimine kadar yatırmalan gerekiyor. 1998 ÖYS Sınava Giriş ve Kımlık Belgesi, sadece smav ücretini yatıran adaylara gönderilecek. trü Vakfı ödüfterı • Istanbul Haber Servisi - İTÜ Vakfı'nın "Mühendislik Bilimleri Dalında Kuramsal ve Uygulamalı Araştırmalar" konulu 1997Bilimve Teknolojı Ödülü, 20 Mayıs'ta İTÜ Maçka Sosyal Tesisleri'nde düzenlenen bır törenle sahiplerine verildi. Prof. Dr. Mıthat Idemen ve Prof. Dr. Eren Erdoğan'ın ortak hazırladıklan yapıtın 1997 Bilim ve Teknoloji Ödülü kazandığı yanşmada. "Hücresel Yapay Sinir Ağlan" adlı çalışmasıyla Dr. Cüneyt Güzeliş'e de özel teşvik ödülü verildi. Isı artışıyla buz dağlan eriyor; gel-git olaylannda değişimler yaşanıyor; salgın hastalıklann önüne geçilemiyor Diüıya soluk alamıyorX^"anada, asit §C yağmurlannın -X J L olumsuz etkisi altında. Çin'de ormanlar yok oluyor. Kongo'da sağlıklı içme suyu sınırda. Etiyopya, her yıl bir milyar ton toprak kaybına uğruyor. Almanya'da asit yağmurlan ormanlan hızla yok ediyor. Italya'da Adriyatik Denizi vahim bir durumda. Kenya, içme suyuna hasret. Filipinler'de ormansızlaştırma. ölümcül sellereyol açıyor... ÜMÎTOTAN tZMİR- Hindistan'la Pakistan'ın milliyetçi du>gularla desteklenen niikleer deneme yanşı; aynı günler- de Afganistan ve Çin'de meydana ge- len depremler; çeşitli adlar takılarak hafifealınan fırtınalar. seller, mevsım değışimi; çöken atık barajlanyla kir- liliğe bulananlann feryatları; tüm olumsuzluklara karşın gerçeklen söy- lemekten kaçınan, süreklı konuşan, ama bır şey söylemeyen, yalanda di- renen yetkilıler... Dünya Çevre Gününü "yas"a dö- nüşrüren. hüzne boğan gerçeklerden bırkaçı bile insanı ürkütmeye yeti- yor. Dogasmı. dünyasını korumaya ça- lışanlarla, daha çok üretim için ille de tüketım diyenlerin kıyasıya savaşı- mında ne yazık ki "para" ağır bası- yor. Bugünkü sözümona varsillıgın ge- lecek kuşaklarda yaratacağı yoksul- luk veçaresizlığınayırdına vardıkla- n halde dünyamızı yok etmekte di- renenlere doğa gereklı dersleri ver- mekten 'yoruldu'. Gen kalmış ülkelere nükleer tek- nolojiyı pazarlayanlar, bomba yapı- mındagerekli olan hammaddeyi ver- mekten kaçınmayanlar, bugün üzün- tülerini diie getiriyorlar, gözdağı \e- nyorlar. Kendı ülkelennde kurdukla- n nükleer santrallann atıklannı nere- ye koyacaklarını bilemeyenler geri kalmış ülkelere yeni santrallarkurmak için kuşruğa giriyorlar. "AJtın ara- yacağnn" diye yüzlerce yerde arama izni alanlar, bu bölgelere kazacakla- n çukurlara nükleer atıklan nasıl gö- mebıleceklerinın hesabını >apıyor- lar. Ormanlan yakılan. sökülen, yok edilen dünyamız, kuraklığı yaşıyor; "ateşi yökseliyor". Isı artışıyla buz dağlan eriyor, denizlerdeki gel-git olaylannda büyük değişimler yaşanı- yor Iklim değişikliğiyle hastalıklann yayılmasının önüne geçilemiyor. Dün- yalılar sıtma. astım, verem. kolera gibi hastalıklann tehdıdinde yaşıyor, Artan ısıyla böcek nüfusunda da bü- yük patlama gözlenıyor. Ormanlar. meralar böcek saldınsına uğrarken. çekirge süriileri hızla çoğalıyor. Kanada, asit yağmurlannın kötü etkisi altında. Kalıtesiz kömür kullan- ma>ı sürdürüyor. Çin, dünyada sera etkisi yapan gaz üreten ülkelerin ba- şında geliyor; ormanlan hemen he- men yok oluyor. Kongo'da sağlıklı içme suyu sınırda. Etiyopya, her yıl bir milyar ton toprak kaybına uğru- yor. Almanya'da asit yağmurlan or- manlan hızla yok ediyor. Ülkede ze- hirli atık bırakıian 35 bin bölge oldu- ğu belirtıliyor. Hindıstan'da bellı baş- lı yağmurormanlan yok olmuş. Çev- re kirüliği büyük boyutlarda. Son nükleer denemelerin faturasının da gelecek yıllarda ortaya çıkması bek- leniyor. Endonezya'da 10 bin millik mercan kayalıklan yok oldu. Italya'da Adnyatik Denizi vahim bir durum- da. Kenya, içme suyuna hasret. Ma- lezya, ormanlannı ve sulak alanlan- nı hızla yıtinyor. Meksika, su ve ha- va kirliligını büyük boyutlarda yaşı- yor. Filipinler'de ormansızlaştırma, şiddetli ve ölümcül sellereyol açıyor; 2010 yılında ormansız kalacağı he- saplanıyor. Zaire. içme suyu kirliliği en yüksek düzeyde olan 25 ülkeden biri olarak anılıyor. Dünyamız biyolojik çeşitlilik açı- smdandagıderekyoksullaşıyor. 1600- 1800 yıllannda 38 tür yok olurken, 1800'den günümüze 112 tür yok ol- du. Yok olnıa hızındaki artış korku- tuyor. Dünyadayaşanan kirülikle ilgili,>öneticilerin vaptığı açıklamalar sözde ka!ı>or,>apılan zirveler düş kınklığı varatıyor. Hüküıııetbı 'çevre karnesi kırık' OKTAY EKtNCt DünyaÇevreGünü nede- nıyle düzenlenen etkınlik- lerde hemen herkes Çevre Bakanı tmren Aykut'u tar- tışıyor. Bergama ve Göko- vagıbı son yıllann en önem- li çevre gerilimlerinin ya- şandığı örnekJerdeki "ka- çamak" tutumları eleştın konusuolurken, başında bu- lundugu bakanlığın "işeya- ramadığmı" söylemesi de duyarlı çevrelerde "istifa" taleplennin yükselmesıne yol açıyor. 5 Haziran 1972 tanhli Dünya Çevre Bildir- gesi'nın 2. maddesınde dıyor ki: "Çevrenin konınması, ekonomik kalkınmanın da temelidirvc bütün hükümet- lerin görevidir." Bu bağlanı- da 55. hükümetin tüm ügiii bakanhklannı>e "davTanış- lannı" mercek altına aldık • MESLT Y1LMAZ - Baş- bakan: GökovaTermikSant- rah'nm çahştınlmaması yö- nündeki yargı kararlanna da aykın "radikal" tutumuyla • Her yıl bayram yapılarak kutlanan 5 Haziran 1972 tarihli Dünya Çevre Bildirgesi, çe\renin korunmasından sadece Çevre Bakaniığı'nı değil, "tüm bakanlıklan" sorumlu tutuvor. tepkı topladı Yağmaya dö- nük "Turizm Merkezleri" kararnamesınde de notu kı- nlan Mesut Yılmaz, Istan- bul - Ka\acık'takı "imar mevzuaüna ajkırı" ış mer- kezlennin açılış törenıne de katılarak içme suyu havza- sını koruma hukukunu çiğ- neyenlere destek verdı... • BÜLENTECEV İT-Baş- bakan Yardımcısı: Koruma Kurullan'nın StT kararlan- nı durduran ve bu kararlan alan üyeleri göre\ den uzak- laştıran DSP'li Kültür Ba- kanlığı yönetimine karşı u uyan" görevini yerine ge- tırmedi. • İSNIET SEZGİN - Baş- bakan Yardunaa: Llaştırma Bakanlığı'ca savunulan ve tstanbul'un doğal ve kültü- rel degerlerini de koruya- cak olan "deminolu tüpge- çiş" projesine karşı ANAP'lı Bayındırlık Bakanlığı yöne- timinin "3. karayolu köprü- sü" dayatmasına "sessiz" kalıvor. • GÎ'NEŞ TANER - De\ let Bakanı (Ekonomi): KİT'lo- re yönelik "özelleştirme" politıkasında, işletmelerin satışı yerine "arazilerinin pazarlanmasına" dayalı uy- gulamayı destekliyor. • IŞ1LÂY SAYGIN - Devtet Bakanı (Tapu-Kadastro): Tanm aJanlanndakı parselas- yon yasağı ve "hisseli mül- Idyet" satışlan yasalara ay- kın olarak sürüyor. • SALİH Y1LDİREV1 - De\- iet Bakanı (GAP): Hasan- ke>ftanhı kentinin GAP kap- samındaki baraj sulan altın- da kalmasına engel olmak is- teyen çevrelere destek ver- tniyor. • İV1ETİN GÜRDERE - Devlet Bakanı (\'akıflar): ts- e-posta : tan (n prizma. net. tr Mimarlar Odası 6 MAI, çevrenin küresel düşmanı' ANIC4JU(Camhııri>irtBûrosu)-MiınarlarOda- sı Genel Başkanı Oktay Ekinci, Dünya Çevre Gü- nü'nün yeni bir "küresel tehdit" altında kutlandıgı- nı belirterek "küreseUeşmenin anayasa»" olarak ni- telenen Çok Taraflı Yatınm Anlaşması'nın (MA1) sa- deceekonomik yaönmiardadeğil, küJtürveeevre hak- lan konusunda da benzer bir tahakküm kunnayı he- deflediğını bıldirdi. Ekinci. kültür ve çevre degerle- rini "kamu vp ülkeyaranna'1 korumayı öngören u]u- sal hukuk sistemini devre dişı bırakan MAFnin, sö- mürgeci bir yeni dünya düzenini hedeflediğine dik- kat çekti. Mimarlar Odası'nın açıklamasında, MAI'nin ço- kulusluşirkederinyatınmlannakarşıulusalçıkarla- n gözeten hukuk sistemlerini etkisiz kılacak kural- lan dayattığı beiırtilerek "Aynı uiusal hukuk düzen- ieri içindeki küJtür ve çevredeğerierini kamıı ve ülke varanna korumayı öngören yasal önlemkri de dev- redışma çıkartarak, somürgeci bir yeni dünya düze- nini hedefliyor" denildi. BM Çe\Te Bildirgesi'nin "ırk ajnnunı. sömürgecilik ve diğer eziyet çeşhieri- ni, yabancı tahakkümünü destekleten ve devanıfa kı- lan poütikalan" yasaklayan en temel ve birinci mad- desiyîe. MAÎ'nin somürgeci poiitikalarının çeliştiği vurgulandı. tanbul-Bebek'tekı250yıl- (ık Kavaftan Konağı'nın ger- çek sahiplennın elinden alı- narak özel ginşımcilere peş- keş çekılmesıne karşı tep- kiler sürerken. bu işlemı ya- pan vakıflardan sorumlu de\ let bakanlığı aylardır •"susmaoı" yeğliyor... • IŞINÇELEBİ-DevletBa- kanı(DPT): Hükümetin nâ- zım planlara aykın ve çev- reyi göz ardı eden kararla- nna karşı da DPT'den so- rumlu devlet bakanlığı tam bır "ilgjsizlik" içinde... • REFAİDDİN ŞAHİN - Dc\ let Bakanı(Toplu Konut Idaresi): Tarihı kent dokula- rının ve kültürel çevrenin korunması için eski yapıla- ra TOKİ fonundan "restoras- yon kredisi" \ erilmesine oia- nak sağlayacak yönetmelik taslağmı ımzalamıyor • EYÜPAŞIK-Devlet Ba- kanı(TEKEL): Özelleştrme programmdaki KİT'lerara- sında arazi ve binalan "çev- resddeğer" taşıyan en önem- li kuruluş TEKEL. TE- KEL' in bu mülkleri toplum- sal amaçlı kullanımlar yeri- ne özel yatınmlara açmak ıstiyor. • OLTA.V SUNGURLU - Adalet Bakanı: Adana'daki imar planına aykın ve tari- hi birparkı betonlaştıran ye- ni Adalet Sarayı inşaatı, "ka- çak" olarak sürdürülüvor. • MURAT BAŞESGIOG- LU - İçişleri Bakanı: Hukuk dışı imar uyguyamalanyla doğal ve kültürel çevre üze- rinde süreklı tahribat yapan belediyelere müdahale et- miyor. •ZEKERİYA TEMİZEL - Maliye Bakanı: Çevre üze- rinde en büyük tahribatı ya- pan arsa ve arazi yağmasın- dan elde edilen "ranü", ye- ni Vergi Yasası taslağında da "vergi dışı" tutuvor. • HİKMET ULl'GBAY - Milli Fğiıim Bakanı: llköğ- retım'deki çe\ re dersi prog- ramına geçışte, zorunlu olan. "si>asal ve savaş tarihi yeri- ne uygarhk vesanattarihi öf- renimi" ılkesini önemsemi- yor. • YAŞARTOPÇL-Bayin- • ArkasıSa. 1S, Sü. 2'de Sonııçsıızkalanzhreler 1865 'ten bu yana çevrecilerin 'temiz bir dünya' için mücadelesi sürüyor C\\ PA7AI f i Karşı Korunması Sözleşmesf konusunda küresel sorunlar gündemıCAN GAZALCI ANKARA - Çevrecilenn çabaları. siyasılerin duyarsızlığına takılınca. doğanın dengesi her geçen gün bıraz daha bozulusor ODTÜ öğretim üyesı Yrd. Doç. Göksel Demirer, fstanbul Ünıversitesi öğretim üyesı Yrd. Doç. Metin Duran. gazetecı Temel Demirer ve Ozgür Orhangazi, "Gündemdeki Sonı(n):Çe\Te"başlıklı araştırmalanyla, çevre tanhınde bugüne kadar yaşanan önemlı olayları derlediler. Araştırmadakı bılgılerşöyle: 1865: DünyanınUkçevregrubu. "Açık Alanlann ve Yüriiyuş Vblİannın Konınması Topluluğu" adıyla Ingıltere'de kuruldu. 1952: Ingıltere'de hava kirliliği neden/yle4 bin kışi öldü. 1972: Stockholm Konferansı ile çevre konusu ilk kez dünya gündemıne girdi. 1972: Ilk yeşıl parti, Yeni Zelanda'da kuruldu. 1976: "Akdenız'in Kirlenmesme Karşı Korunması Sözleşmesf Barcelona'da ımzalandı. Italya'nın Seveso bölgesmde "triklorefenor üreten fabnkada meydana gelen kaza sonucu yörede yaşayanlann tümü göç etmek zorunda kaldı. 1984: Hindistan'da tanm ılacı üreten fabnkada mevdana gelen MIC (metil-ızo- siyanat) sızıntısı 2 bin kışının ölümüne, 200 bin kişinın de körolmasına yol açtı. 1986: Çernobıl-nükleer facıası ile dünyanın bırçok ülkesı radyoaktif kırlenmeye maruz kaldı Reaktördeki toplam yakıtın yüzde 70'i radyoaktif serpintı olarak dünvaya yayıldı. Kazanm olduğu bölgede radyasyon alan 28 kışi ilk üç ayda, 14 kişi de sonrakı yıllarda yaşamını yitırdı. 1989: Besal Anlaşması ile tehlıkeli atıklann uluslararası taşınımı ile ilgili düzenlemeler getirildi. Ancak dünyanın en büyük tehlıkeli atık üreticisı ülkeler bu anlaşmayı imzalamadı. 1992: Brezilya'nın Rio De Janerio kentinde düzenlenen BM Çevre ve Kalkmma Konferansı'nda çevre konusunda küresel sorunlar gündeme geldı "BM tkiim Değişikliği SözJeşmesi" ve "BiyolojikÇeşitiilik Sözleşmesi" ımzalandı. Zırveye katılan lıderler dünya ormanlannın korunması karan aldılar. Ancak zırveden bugüne kadar Amozonlar'da Belçika'nın 2 katı büyüklüğünde orman yok edıldi. 1997: New York'ta 2. Çevre Zırvesı toplandı. Rıo konferansı sonrasında, 5 yıllık değerlendırme yapıldı. BM venlenne göre. Rıo zırvesmden 5 yıl sonra çevre kirliliği devam ediyor, sera etkisi sürüyordu. Katı atık miktarı artmıştı. Çevrecıler, Nevv York zırvesini. hükümetlerin "başansıziıgı'' ve 1992'de alınan kararlan "üianet" olarak niteledıler. Aynı yıl Japonya'da Kyoto zirvesi toplandı. Sera etkisi yapan gazlann yüzde 15 azaltılmasına ilişkın anlaşma imzalanması beklenıyordu. Japonya ve ABD'nin diretmesiyle anlaşılan oran yüzde 5.2'de kalınca çevTeciler büyük düş kırıklığına uğradılar. SOYLEŞİ ATTILAILHAN Asi' Başka, 'Devrimci' Başka! 12 Eylül 'sath-ı mâili'ne girilmişti; zincirleme et- ki/tepkı 'eylemleri', ülkeyi paldır küldür, bir 'mü- darta/e'zemininekaldırıyor; 12Mart 'sürec/'somut bir gerçek olarak, daha önce yaşandığı halde, o ku- şağın gençlerine lâf anlatabdmek, mümkün değil! 1976, Ankara. Utangaç bir karın, Tunalıhilmi'ye pul pul dağıldığı, soğuk ve karanlık kış aylannı ha- tırlıyorum; ağır sigara dumanını, sıcak çay buğusu- nu; ODTU, Hacettepe, Siyasal Bilgiler öğrenci- leriyle, urettiğimiztartışmalan!... '68 Hareketi', amip ler gibi bölünmekle kalmıyor; sinsi sinsi bir "Türki- ye'y/ bölme" hareketine dönüştürülüyor: 65 sonra- sında, Fıkir Kulüpleri Federasyonu (FKF) tek ör- güttü; 75'ten itibaren 'fraksıyonları' bırbırinden ayır- dedebilmek için, alfabedekı harfler yetmez oldu. O da bir şey mi? 'Kemalist' Cumhunyet'in tarihe göm- düğü, Tanzimat aynlıkçılığı, sağda solda, hortlatılı- yor: o Kürt, bu Aievi, ötekı Sünnî, berikı Çerkes, vs. llkbahara doğru, Politika'da haftada bir yazıyo- rum; solda, çizgisi hafif marginal bir gazete; daha çok edebiyatla ilgiliyim ama, o zaman -ve her za- man- herkesi ilgilendireceğini zannettiğım, bir tefrik yapmayı deniyorum, önemli birtefrik bu; çünkü kla- sik şemaya uymayan gelişmesinde, Türk toplumu- nun -gizli servıslerin yönlendirmesiyle- 'peçetelerle havlulan'fena halde kanştırdığı fikrindeyim; sözge- lişi 'devrimci' sıfatı uluorta kullanılıyor, üstelik 'âsi' anlamında! Ikisi o kadar farklı kavramlar ki, en iyisi bir 'tespit' denemesinde bulunmak! Bakar mısınız, becerebilmiş miyim? Köroğlu' ile Lucky Luciano'!... 1. Tespit/. "...âsi dediğin ne bir kere.. belirli za- man ve yerde, belirli kurallara başkaldıran adam değil mi? Tamam! Şimdi soru şu; başkal- dırıyor da ne yapıyor? O koşulları beğenmediği için ya öfkeli bir çıkışı oluyor, ya da içinde gözü- pekliği filan da bulabileceğiniz davranışlan! Bu türden başkaldıncılar, tetiği gevşek kişilerdir, si- lahla oynamayı severier; koşullar biraz ağır bas- tı da onlan bunalttı mı, bakarsınız bu baskıyı so- mutlaştıran adamı vuruverrnişler, dağa çıkıver- mişler..." "...yo olmadı, âsinin de çeşidi var, feodal dü- zenin âsileri, kapitalist düzenin âsileri değil ki! Sâhi yahu, alalım feodal bir topium yapısını, ora- daki âsi ne yapar; ağaya kafa tutar, dahası kızı- nı kaçırır, dahası sürüsünü dağıtır, yolunu keser, dahası herifi vurur; öyle ki sonunda, kuşaktan ku- şağa adı aktanlacak bir destan haline gelir. Ka- pitalist toplumda öyle mi ya... İş bir kere o ka- dar basit değil; zira topium karmaşık, toplum- sal ifişkiler karmaşık; ayrıca yaşantının ağırlığı, kırsaldan kentsele kaydığı için, varsıllık toprak- la moprakla ölçülmüyor; kapitalist kazanç ve kâr başannın ölçütü olmuş; ee, böyle bir ortam- da, koşulları beğenmeyen âsi dağa çıkabilir mi? Elbette, çıkamaz; onun başkaldırması, kentsel koşullar içinde olur: dağa çıkmaz, banka sqyar, gücüyle çevresini yıldırır, iş hayatıyla 'vurgun'u birfeştirir, böylelikle öfkesini ve isyanını somut- laştnr..." 2. Tespit/. "...o zaman iki ayn topium türünde, iki âsi saptamış olmuyor muyuz? Birisi bildiği- miz 'eşkıya' bunların, öbürü de 'gangster'! Her ikisi de, içinde yaşadıklan topluma başkaldırı- yoriar; hayatlannı ortaya koyarak, sırasında bü- yük belaları göze alarak, o toplumun başanlı gö- rülen değerterine saldınyor, onlan yıkmaya uğ- raşıyoıiar. Bakın bakın.. nasıl da meydana çıkı- yor: bunlann ortaklaşa özellikleri, 'yıkıcılık'; ya- hut, ikisi detoplumsal koşulları beğenmiyor, kar- şı çıkıyon bunu da yıkıcılıklarıyla göstermeye çabalıyorlar: üstelik, tepkilerinin kökeni toplum- sal bile olsa, onlar farkında değil bunun: bu ba- kımdan, eylemleri de bireysel ve bireyci oluyor; daha da ileriye gidilerek, hatta bencil oluyor de- nebilir..." (Politika, 27 Haziran 1976) İki de örnek vermişim: a/ Bolu Beyi ile Köroğlu, ikincisi ilkine isyan ediyor, ama onun düzeni yerine önerdıği başka düzen yok, Bolu Beyi'nin düzenini, bencılliği ile aynen sürdürüyor. b/ Kapitalist toplu- mun âsileri gangsterler: Al Capone, Lucky Luci- ano: liberal düzene, bireysel tepki; önerisi yok, ben- cilliği aynı düzeni sürdürüyor. Devrimcinin farkı büyük!... 3. Tespit/. "...âsi toplumsal ve ekonomik koşul- lara bir tepkidir, bir kere bireyseldir, ikincisi ciddi dönüşüm önerileriyle gelmez, tepkisini kar- şı çıktığı sistemin nitelikleri içersinde örgütlen- meye dönüştürür, aradaki fark sadece birisinin yasal olmasıdır, öbürünün yasadışı!.." 4. Tespit/. "...oysa 'devrimci'nin farkı büyük, o bir kere bireysel değil, sınıfsal bir tepkiyi somut- laştınyor, böyle olduğu için de düzene hemen bir alternatif öneriyor: üstelik bu önerisi gerçekle- şemeyecek birhayal olmaktan çok, içinden çık- tığı, ya da benimsediği sınıfın katılmasıyia gele- ceği güvence altına alabilecek bir model! Smrf- sallık, hemen toplumsallığı çağırdığı için, örgüt- lenmesi tabanda ve enine, işçi sınıfıyla ilgili ol- duğu için üretim kademeieriyle ilişkili; devrim- ci, derin sularda çalışan dikkatli ve titiz bir işçi; heyecandan çok akılla, coşkudan çok bilinçle iş görüyor; tekil tepkinin yararına değil, çoğul bi- rikimin gücüne inanıyor; böyle olunca da onda göz kamaştıncı atılımlar, aklıkısalan etkileye- cek mithos yaratma çabaları yok; hele kişiliğini, yaptıklannın önüne geçirme hevesi, hiç; tam ter- sine eyleminin ardında kayboluyor adam; kimin ne yaptığını bilemiyorsun bile, sadece ilmiklerin sürekli ve sağlam bir çalışmayla, aşağıdan yu- kanya örülmesifarkediliyor." (Politika, 27 Haziran 1976) şimdi, çok rica etsem... > imdi. çok rica etsem, bu 'tespitler'm aydınhğın- >da '68 Kuşağfnın 'mûktesebatı'ru ve bıraktığı fıirası' şöyte bir gözden geçirir misiniz? Hangisi, han- gisinin tarifine daha çok uyuyor? 'Miras' bahsinde, özel bir dikkat isterim; kimse oralı olmuyor ama, Türkiye'ninyıllardıryaşamakta olduğu, iki büyük tra- gedya, gerçekte '68 Hareketi'nin tersli/yüzlü iki uzantısından ibarettir; PKK ve Susurluk Çetesi. http://www. prizma.net. tr/ AILHAN http://www.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htlm
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle