Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 30HAZİRAN1998SALI
12 KULTUR
PORTAL DİKMEN GÜRÜN
Dünya ldasflderi, yeniden...u
Her Eve Bir Aydınlanma
Kitapuğı"... Haberi okur okumaz
keyiflendim birden. Çalışma odama
geçtim. Kitaplığımda özenli bir yeri
olan küçük, sararmış, yer yer
sayfalan birbırinden ayrılmış kitaplar
arasına gelişigüzel elimi attım, birini
çektim: Marlone, "Doktor Faustus",
1943. Çeviren Doçent İrfan
Şahinbaş. Bir başka kitaba uzandım.
Eflatun, "Alkibiades", 1942. Yine
Şahinbaş çevirmiş. Moliere, "Gülünç
Kibarlar", 1943 İ. Galip Arcan
çevinsi... Sophokles, Terentius,
Plautus, Lessing Racinc, Diderot,
Voltaire, Hebbel, Aristoteles, Kleist,
Goethe, Schiller, Descartes, Çehov,
Tolstov, JVlevJana \e daha pek çok
isim, pek çok yapıt... Bunların bir
kısmı Cumhuriyet'in bugün
başlattığı "Aydınlanma Kitaplığı"
listesinde yok şimdilik, ama yine de
ben hepsinin arasında gezindim.
Istanbul Üniversitesi "Dramaturji ve
Tiyatro Eleştirmenliği'" bölümünde
öğrencilerimizle birbirimizden
fotokopilerçekerek sahaflann altını
üstüne getirerek okuduklanmızı
düşündüm. Giderek gençlerin bu
kitaplarla, bu yazarlarla ne kadar
çabuk ve ne kadar güzel iletişim
kurduklannı ve de olayın ders
boyutlannı nasıl aştığını. yapılan
çalışmaların onlara düşünce zengini
bir dünyanın kapılannı nasıl
araladığını
anımsadım.
Descartes "Akluı
İdaresi İçin
Kurallar"da
"Okumanın sonu
(yani tahsilin
ga\esi)düşünceyi,
karşısma çıkan
bütün şeyler
üzerine, sağlam ve
doğru hükiimler
verecek şekilde
idare etmek
olmalıdır" diyor.
Cumhuriyet'in 75.
yılında
Cumhuriyet
tarafından yeniden
yayımlanacak olan
dünya klasikleri,
aydınlık bir eğitim
için aydınlık
düşünce için
çağdaş bir dünya
için öylesine önemli bir adım ki. Yaş
sınırlaması olmayan bir egitim bu.
Insana insanlıgını yaşatacak bir
eğitim.
u
Ilim inkişaf için en müsait iklimini
hürriyette bulur™" Dönemin Maarif
Vekili Hasan Ali YüceL 2 Mayıs
1939'da Birinci Türk Neşriyat
Kongresi'ni açarken yaptığı
konuşmada "gençlerin his ve fikir
PUTON
SOKRATESİN
SAVUNMASI
dünyaJannı aydınlatacak yaşamsal
yollardan biri olarak ders
manuellerinin dar kadrosu dışına
çıkılnıası gerektiğini söylüyor ve
bunun için de "çocuklarunızı her
tiirlü yanlış ve batıl inanışlardan,
muzir telakkilerden uzak tutan, (-.)
insani du> gulannı yüksetten
yapıtlarla zenginleşmis gençlik
kütüphaneleri"nden söz ediyordu.
Cumhuriyet'in
kurulmasıyla
birlikte laik bir
anlayışla
beslenmeye
başlayan bir
eğitim sisteminin
gerekleriydi bu
söylenenler ve
yapılanlar. O
yıllarda üzerinde
önemle durulan
bir başka husus
"-.geçmiş
asuiardaki ilim
ve sanat
adamlarunızın
biiyiik kıymet
taşıyan eserleri"
ile tarihimizi,
kültürümüzü
aydınlatan (...)
kaynaklar"tn
değerlendirilmesi
için çalışmalann
başlatılmasıdır. Geniş kapsamlı ve
bilinçli bir "tercüme seferberüği'' altı
önemle çizilen bir başka girişimdir.
"Garp kültür ve tefekkür camiasının
seckin bir uzvu olmak dilediğinde ve
azminde bulunan Cumhuriyetçi
Türkiye, medeni dünyanın eski ve
yeni fikir mahsullerini kendi dilinc
çevirmek ve bu alemin duyuş ve
düşünüşü ile benliğJni
• "Eski Yunanlılardan
beri milletlerin sanat
ve fikir hayatında
meydana getirdikleri
şaheserleri dilimize
çevirmek, Türk
milletinin kültüründe
yer tutmak ve hizmet
etmek isteyenlere en
kıymetli vasıtayı
hazırlamaktır... Bu
sebeple tercüme
külliyatının
kültürümüze büyük
hizmetler yapacağma
inanıyoruz."
ismetlnönû 1.8.1941
kuvvetiendirmek mecburiyetindedir.
Bu mecburiyet, bia geniş bir tercüme
seferberiiğine davet ediyor."
19 Mayıs 1940'ta, "Tercüme"
mecmuasının yayımı nedeniyle
yaptığı konuşmasında şu sözlerle
başlar Hasan Âli Yücel: "Medeniyet
bir büründür. Şarkı, garbı, yeni veya
eski dünyası; şahsivet farklan ne
olursa oisun, bu bürünün birer
tezahürü sayılabilir." Milli Eğitim
Bakanhgf nın çeviri işi üzerine
önemle eğilmesinin temel amacmın
bu hareketin yaygmlaşmasını
desteklemek olduğunu belirtir;
çünkü "Hümanizma ruhunun ilk
anlayış ve duy uş merhalesi, insan
varuğının en müşahhas şekilde ifadesi
olan sanat eseıierinin
benimsenmesiyle başlar. Sanat
şubeJeri içinde edebiyat, bu ifadenin
zihin unsurian en zengin olanıdır.
Bunun içindir ki bir milletin, diğer
milletler edebiyatını kendi dilinde,
daha doğrusu kendi idrakinde tekrar
ermcsi: zekâ ve anlanıa kudretini o
eserler nispetinde arttırması,
canlandırması ve yeniden
yaratmasıdır."
Teşekkürler "Cumhuriyet".
Kaynakca
"Milli Eğitimk- İlgili Söylev ve
Demeçler" (Hasan-Âli Yücel) T.C.
Kültür Bakanhğı/Ankara 1933.
Sanatçının yapıtları Ceorges Pompîdou Merkezi'nde sergileniyor
Heykel yaparken eğlenen
heykeltıraş: MoxErnstKültürServisi -Heykeltıraş Max Ernst'ın yapıtlannın hemen
hemen lanıamı Fransa"da ilk kez Georges Pompidou
Merkezi"nde sergıleniyor.
"Heykelle her buluşmamda kendimi tatildeymişim gibi
hissediyorum. Hev kelle kendimi ifade edebilivorum. Çocukken
deniz kenannda kumdan şatolar yaparken nasıl eğlendivsem.
he> keile uğraşırken de a> nı şekilde eğleniyorum."
Max Ernst (1891-1976). bu tümcelerle heykelın onun
hayatındaki yerini özetliyor. Dadaizm yıllannda (1919- 1921).
üçboyutlu yapıtlar oluşturan Ernst için heykel çalışmaları;
ikincil derecede bir pratik, ressamlık olgusunun
içinde bir ara veriş. oyuna değgin bir etkınlikten
ibarettı. Sanat ortamindan uzakta kaldığı
zamanlarda. özellikle yaz aylannda heykele
yöneliyordu Ernst. Heykelle 1934 yılındaki ilk
buluşmasını ise GiacomettTye borçlu sanatçı. Ernst,
sanatçının daveti üzerine İs\ içre'deki yazlık evine
gıder ve orada gördügü Forno'nun buzlu cam
çalışmalarından çok etkilenır. Kendısinın birkaç vıl
öncesınden üzennde çalışarak 'Vumurta', 'Görünüşün
İçinde' gıbı yapıtlannı oluşturdugu yumurtanın şeklının
ömek alındığı başka yapıilar gönnek onu şaşırtır. Evın
terasma 20 tane kadar blok yerleştırerek yüzeylennde
yorıtma kalemı kullanarak çalışır. Dogayla bu
bütünleşme sonucunda ortaya biomorfik bıçimler ve
Ernst'in yapıtlarında o günden sonra sıklıkla
karsılaşılacak olan mitolojik kahramanı
k
kuş' figürü
ortaya çıkar. O yaz yaptığı çalışmalar. Ernst için yeni bir
dönemin başlangıcını oluşturur. Paris'e döndüğünde 10'a
yakın alçıdan heykel yapar. Bunlardan bir kısmı daha
sonrakı yıllarda ortadan yok olmuş; bir kısmı da 50'li
yıllarda bronz kalıplara dökülmüştür. Bu seriyle Ernst,
tamamıyla kişisel bir teknık ortaya ko>arak bu
çalışmalann kendısıni, plajda yapılan kumdan şatolardan
çok daha fazla eğlendirdigini ispatlamıştır. Heykelı, bir
bloktan ya da tam tersine temel kalıptan yola çıkılarak
oluşturulan bütünsellıkten çok. kaplann ve çiçek
saksılannın kalıplanndan yararlanılarak oluşturulan
yapıt olarak ele alır Ernst ve bu çalışmaları şöyle bir
betimlemeyle açıklar: "İnsan biçiminde yapıöar
oluşturma o> unu."
Bu parçaların bileşiminden görülmedik ve tuhaf yapılı
kişilıkler meydana geldi. •Habakuk' adlı
yapıt da üç çiçek saksının kalıpları
kullanılarak gerçekleştirilen
çalışmanın ürünüdür. Bu yapıtta
kullamlan kalıplardan bir tanesi ağız.
bir tanesi burun. dığeri de gözleri
temsil etmektedirler. Bırçok ögenin bir
arada kullanılarak ortaya bütünsel \e
görsel bir heykel tasansının
çıkarılması. Picasso'nun yapıtlanyla
benzer özellikler içermektedir. Picasso
da heykellennde. gerçeklıkten alıntı yapılarak
kullanılan eşyalardan yararlanmıştır. Ancak Max Ernst'te. her
eleman geometrik biçime daha yakındır. Geometrik biçimler
yapıtlarda geçış bölümlerini oluştururlar. Çok belirgin bir
dengeyi de içinde banndıran ilkel biçimler tasanmı, 'ükel'
adıyla anılan bazı yapıtlarla da beklenmedık benzerlikler
göstererek bütün \ e parça arasında gidip gelmektedır. Sanat
tarihçisi VVılliam Rubin "20. Yüzyd Sanannda İlkelcUik'
başlıklı sergisinde bu olaya aynı bakış açısıyla yaklaşmıştır
Aynı şekilde 'Güzel Alman Kıa' adlı yapıtla Baoule de Cote-
d'Ivoire masklanndan kimileri arasında bazı benzerlikler göze
çarpmaktadır. İlkel sanatlann. Ernst'in heykel çalışmaları
üzennde doğrudan bir etkısi olduğuna inanmak gerekir mi?
Max Emst'in, Avrupa dışındakı sanat çalışmalannı da iyı
gözlemleyen bir sanatçı neslinden geldiği düşünülecek olursa,
bunun yalın bir etkileşım olduğu varsayılabilir.
Ernst'in 10 yıl kadar sonra uzun yıllar birlikte olduğu
Dorothea Tanning'le birlikte New York'a kısa mesafedeki
yazlık evmde yaptıgı.heykellerde, ilkel sanatlarla ilişkisı dahua
açık biçimde ortaya çıkar. Kullanılan teknik aynı olsa da
"***>" yapıtlann daha detaylı ve gelişmiş
çalışma düzenlenyle oluşturulduğu
görülmektedir. Böylece daha
gelişmiş ve bölge bölge daha
anlaşılmaz olan temel elemanlar,
önceden üzerinde biraz düşünülmüş
ya da hiç düşünülmemış
biçimlere cevap verir gibidirler.
Bu yeni biçimlerın, Ernst'e,
Afnka'ya özgü yapıtlarda
görülen plastik yapılar üretme
özgürlüğünü de tanıdığı açıktır.
İnsan bedenı biçimindeki
y apıtlan, farklı öğeleri bir araya
getirerek oluşturma
düşüncesinden 1926'lı yıllarda
Giacometti de etkılenmış ve 'Femme-
cuillere' adlı yapıtı oluşturmuştur.
Ernst, farklı dönemlerde. farklı ev lerde
yaşamını sürdürmüştür. Bu evlerin çoğunda
Ernst'in düşsellikten yola çıkılarak
oluşturduğu, bazılan işle\ sel yapıtlar yer
almıştır. O, ev lenni 'düşsel saravlar' olarak
adlandınyordu. Bu saraylann ilklerinden olan
bir tanesi Saint- Martin-d'Ardeche'de yer
almaktadır. Ernst, 1938 yılında satın aldığı bu
evin yenilenmesini de üstlenmiştir. O
dönemlerde sanatçı. gerçeküstücü grubundan
Andre Breton'un tenkitleri üzenne aynlmıştır.
Andre Breton bu grubun, ellerindeki tüm
olanaklan sonuna kadar kullanarak Paul
Eluard'ın şiırselliğinı sabote ettiğini
söyleyerek bir skandal
yaratmıştır. Bu dönemden
sonra Emst'in heykel
çalışmalannda, erkek ve
kadın bedenine
oturtulmuş 'kuş
kafalan". balık ve
timsah kuyruklan
görülmektedir. Daha
sonraki yıllarda sanatçı,
kullandığı figürlerde.
mitolojik yaratıklan göz önüne
alarak çalışmalanna farklı bir boyut getirmiştir. 1946 yılında.
Dorothea Tanning'e Arizona Sedona'da bir yer satm almış,
buraya bir e\ inşa etmiştır. Bu e\ m bahçesine çımentodan
'Oğlak' adını verdiği en önemli heykellerinden birini
yapmıştır. Yine biçimlerin birliğinden oluşan bu yapıt da ilkel
sanatlara gönderme yapmaktadır. Bir görüşmesinde Ernst,
yapıtlanndaki kişılikleri ailesinin bireyleri gibi takdim eder.
Zaten Mas Ernst için heykel, kimi zaman fantastık. kimi
zaman içli dışlı bir dünyanın dışa vurum biçimi değil miydi?
Disney yeni çizgi füminde feminist Çin prensesinin onur sa\asıru anlaüyor.
AşkyŞİddetve
sihirolmadaru..KültürServisi - Muhafazakâr Disney,
şu günlerde mezannda ters döneceğe
benzıyor. Kurucusu olduğu ve tüm dün-
yada klasikleşmiş, değişmez çizgisiy-
le bılinen Disney stüdyolannın üretti-
f i yeni çizgı film Vlulan. bir feminist
manifesto nitelığınde.
Mulan, güzel giysileri ve mücevher-
leri bir kenara itıp geleneklere başkal-
dıran ve bağımsızlığı için savaşan bir
Çin prensesi. Eleştirmenler. Mulan'ın
da Aslan Kral gibi bir hit olacağı fikri-
ni paylaşıyorlar. AvTupa \e Amerika'da
hasılat rekorlan kıran, Pocahontas, Not-
re Dame'ın Kamburu. Herkül gibi ya-
pımlardan sonra Disney stüdyolann-
dan farklı bir şey beklenemezdı zaten.
Izleyiciyi, özellikle de sinemayla yakın-
dan ilgili olduğu biünen feminist kesi-
mi yeniden fethedebilmek için yeni bir
hit yapacaklardı bu kez. Sonunda orta-
ya Anita Garibakfi, Gloria Steinem ve
Gianna Nannini kanşımı bir kahraman
çıktı. Erkeklerle vakit geçirmek yerine
vatanını. imparatorunu ve aile şerefinı
kurtarmak için savaşan bir kahraman.
Mulan. ünlü bir Çin efsanesinden
esinlenılerek üretilmiş. Çizgi filmde
Mulan'ı. Aladdin'de Jasmine'e sesmı ve-
ren Lea Salonga seslendinyor. Mulan,
Çin geleneklenne baş eğemeyecek ka-
dar bağımsız ruhlu bir genç kız. Koca
bulmak gibi bir derdi yok, zaten kadın-
sı oyunlar konusunda da pek başanlı de-
ğil. "Bir eş olabilirsin. ancak asla aile-
nionuriandırdmaouı" sözlennı duyduk-
tan sonra, Mulan'ın yolculuğu başlı-
yor. Mulan'ın bu imkânsız yolculuğu-
nun amacı, kendine ve dünyaya, bir ka-
dının onurunun iyi bir eş' olmak anla-
mma gelmediğini kanıtlamak. Çin top-
raklan düşmanlar tarafından istila edil-
diğinde, erkek kılığma girip hasta ba-
basının yerine orduya katılıyor ve sa-
vaşıyor Mulan. Sonunda vatanını düş-
manlardan temızliyor ve soyunun onu-
runu kurtanyor. "Babam içindeğiL ken-
dim için yapöm" diyor Mulan ve o an-
da kadınsılığı, Dısney'in diğer kahra-
manlan Denizkm,Güzel ya da Pocahon-
tas' ın sahip olduğundan çok daha etki-
lı göriinüyor.
Newsweek'te yayımlanan bir yazıda
Mulan'ın, bir Barbie'ye benzemediği ve
Barbie'nin yaptığı gibi beyaz atlı pren-
sin hayaliyle yaşamadığı belirtiliyor.
İşte Mulan'ın yaptığı asıl de\Tİm bu.
Aşk. çizgifilmin içine ancak son sah-
nede giriyor. Mulan'ın getirdiği bir baş-
ka yenilik de filmde büyü ya da sihir
gibi doğaüstü öğelere yer verilmemiş ol-
ması. Yine Nevvsvveek'te "Mulan sade-
ce kendi gücüyle sa>'aşı\or. karşısında-
ki düşman kendinden dahagüçlü oldu-
ğunda ise akJını kullanıyor" deniyor.
Amenkalı eleştırmenlerin övgü dolu
sözlerle üzennde durdukları son nok-
ta. filmde yok denecek kadar az şiddet
kullanılması.
Mulan. Hollyvvood'daki etten kemik-
ten tüm kahramanlardan daha kompli-
ke bir kişilik. Disney sonunda aile bo-
yu ızlenip beğeni toplayacak bir yapı-
ta imza atmış göriinüyor.
MusicaAntiquaKölnAyaîrinVde
Kültür Servisi - İKSV
tarafından düzenlenen 26.
Uluslararası İstanbul Müzık
Festhali kapsamında Musi-
ca Antiqua Köln (Köln An-
tik Müzık Topluluğulbu ak-
şam Aya tnni Müzesi'nde
saat I9.00'da bir konser ve-
recek. Topluluk. Florian De-
uter(keman ve violetta), \bl-
ker Möller(v iyola ve keman),
\Volfgangv. Kessingerf viyo-
la ve keman), Markus Möl-
lenbeck(v ıyolonsel)ve Chris-
tıan Rıeger'den (klav sen) olu-
şuyor. Reinhard Goebel'ın
yöneteceğı topluluk Ziani,
Albrict Furcheim, Charpen-
tier. Vlerdanck ve Rebel'ın
yapıtlannı yorumlayacak.
Musica Antiqua Köln ve
Reinhard Goebel, 17. \e 18.
yüzyıllara ait bestelerin. vır-
tüözlügünü ve tarihını yeni-
den canlandırmasıyla dikkat
çekiyor. Reinhard Goebel v e
onun Köln Konservatuva-
n'ndaki öğrencileri tarafın-
dan 1973'tekurulan Musica
Antiqua Köln önceleri yal-
nızca barok. oda vedini mü-
zik yorumluyordu.
Musica Antiqua Köln ve
Reinhard Goebel, 1978yılın-
dan bu yana Archive Pro-
ductıon için kayıt yapıyor.
Topluluğun yaptığı son kayıt-
lar arasında Anne Sofie von
Otter'insolist olarak katıldı-
ğı Haendd'in 'Menem Kan-
tatlan ve ,\ryalan'. Rebel' in
"Les Elemens', Gluck'un
•Alessandro' balesı bulunu-
yor.
Topluluğun son kaydı
Bach'ın 'SeacularKantaÜa-
n'. Musica .Antiqua Köln, bu
sonbaharda Berûfi, Schmel-
zer. Biber. Pezel ve Valenti-
ni'nin yapıtlanndan oluşan
birCDkavdedecek.
15. Hürriyet Uluslararası
Karikatür Yarışması
ÜçüncülükÖdülü.Sergeev Aleksandr, Rusya Federasyonu
KültürServisi-Aydırı Do-
ğan Vakfı tarafından düzen-
lenen 15. Hürriyet Ulusia-
rarası Karikatür Yarışma-
sı'nı kazananlar belirlendı.
Yanşmada Belçikalı Dann>-
De Haes birinci olurken. Be-
yaz Rusyalı sanatçı Andrej
Puchkaniov ikincilik ödü-
lüne, Rusya Fedarasyo-
nu'ndan SergeevAleksandr
üçüncülük ödülüne değer
görüldü.
81 ülkeden çizerlerin ka-
tıldığı yanşmada Çinli sanat-
çı Wang Fuyang başkanlı-
ğında Gürbüz Doğan Ekşi-
oğiu. Pancho. Salih Meme-
can. Gani Müjde, Hüsamet-
tin Koçan. Turhan Selçuk,
Mike Turner, Heliolores,
Bert Whte'den oluşan seçi-
ci kurul, 269 sanatçının 344
yapıtını değerlendirdi.
Yanşmaya katılan yapıt-
lar 5 Temmuz tarihine dek
Antalya Falez Otel'de ser-
gilenecek. 15. Hürriyet Ulus-
lararası Karikatür Yanşma-
sı'nda dereceye giren sanat-
çılannödülleri 11 Kasım'da
Ankara'da verilecek.
YAZI ODASI
SELİM İLERİ
Suat Dervişlen Kitaplar
Suat Derviş için gündem oluşturulabilir mi?
Nice yıllar önce 'genç' Suat Derviş üzerine Refik
Ahmet Sevengil şunları yazmış:
"Suat Derviş Hanım, edebiyatımıza, karanlıkveka-
nşıkdehlizlerden çıtırdayan eski tahtalann sesinde du-
rup, boşlukta korkunç akislerle halkalanan ayakses-
lehni dinleyerek, ruhunda bir ürperiş ve gözlerinde bir
karartı ile geldi. Onda yeni olan, edebiyabmızın birek-
siğini tamamlayacak olan bu korkudur."
Biraz çetrefil anlatım. Yine de Suat Derviş'le ede-
biyatımıza ürperişli bir söyleyişin geldiği hissolunuyor.
Suat Derviş'ten okuduğum ilk kitap Çılgın G/to/'ydi.
Semih Lütfi Kitapevi'nin yıprak, sarank kâğıtlı kitap-
lan arasında bulmuştum bu romanı.
Ankara Yokuşu'nun başında daima loş, en acak yaz
günü bile serin, neredeyse rutubetli, geniş bir korido-
ru andınr kitapevi. Yaşlı bir kadın iskemledeoturur. Bu
kitapevine giren çıkan olmaz. Tek müşteri galiba be-
nim.
Hanımdan azar işitirim. Vitrindeki kitaplan çıkar-
maz. Git, tekrar gel, depodan çıkaracağım, der. Çı-
karır da. Böylece Güzide Sabri'lerim, Mükerrem
Kâmil'lerim, Selâmi Izzet'lerim birer ikişer o depo-
dan kitaplığıma çıkagelmiştir.
Romanlar arasında Çılgın Gibi'nin depodan çıka-
nlmasına gerek yoktu. Zaten üst üste en az on beş
yinmi Çılgın Gibi bir arada durmaktaydı. Kimbilir, uzun
zamanlar içinde alınmayı, okunmayı bekliyoriardı...
Sonra o ince anlatım:
U
-Bu gece niçin böyle mahzunsunuz?
"Sana bu kadar yakın ve senden bu kadar uzak
olduğum için."
Hasat Yayınlan'nın yeniden okura sunduğu, bugü-
nün okurlarına armağan ettiği bu roman, Çılgın Gibi,
Suat Derviş'in bence en güzel eseridir.
Gerçi eski yazıda kalakalmış bazı eserieri var. Oku-
yamadığım bu eserieri bilemem ama, Çılgın Gibi'nin
inceliklerini asla gözardı edemem. Bu roman, edebi-
yatımızın, gerçekten farklı bir aşk romanıdır.
Aşkla paranın böylesine iç içe yaşatıldığı, para gü-
cünün aşka nasıl düşman olduğunu bunca dile geti-
ren çok az roman okudum. Sözgelimi, bir de Emile
Zola'nın 7az/ Pay/'nda o endişeyi yaşamışımdır
Refik Ahmet Sevengil, Suat Derviş'teki ürperişi, ya-
nılmıyorsam, metafizik bir anlatıma bağlıyor. Oysa
Suat Derviş'teki karanlık, iç karartıcılık, doğrudan
doğruya, toplumsal ilişkilerin tahlilinden ileri gelir.
Sermayenın fırtınasında savrulmuş bir düzen, Su-
at Derviş'in eserlerindeki derin huzursuzluğu var et-
miştir, denebilir. Çılgın Gibi'nin son sayfalan bir yıkı-
lışı söylediği kadar, çok etkileyici bir reddi de söyler.
Suat Derviş'ten bir başka yeni kitap da Oğlak Ya-
yıncılık'tan. HepimizBirbirimizin ûrneğiyiz. Yazann öy-
külerinden birderleme. Derlemeyi, Zehra Toska yap-
mış.
Bu öyküler yeni yazıda ilk kez yayımlanıyor.
Hepimiz Birbirimizin Örneğiyiz, Suat Derviş'in ya-
man bir hikâyeci olduğunu kanıtlıyor. 1920'lerdeyep-
yeni bir yaklaşım. Kesik, kopuk sahneler; şiirle bes-
lenmiş söyleyiş; zaman zaman ince bir mizah. Zaman
zaman keskin bir hüzün.
Yetmiş, neredeyse seksen yıl öncesinin bu öyküle-
ri, günümüz insanına ses yöneltebilecek nitelikte.
Hepsi lezzetle okunuyor.
Siyasal seçimi, siyasal görüşleri nedeniyle büyük
sıkıntı çekmiş, edebiyatımızdan adeta silinmek isten-
miş Suat Derviş, inanıyorum ki asıl yarının sağduyu-
lu, kofluklardan, günün çiğ modalanndan uzak okur-
lanna ulaşacaktır.
Başka bir ülkede yaşasaydı Suat Derviş, bugün
ciddi bir gündem oluştururdu. Hayatı, siyasal görü-
şü, edebiyatımıza katkısı tartışılır, irdelenirdi.
Oysa burada -herhalde- yapayalnız öldü. Feriköy
Mezarlığı'nda gömülüymüş.
Takvimde İz Bırakan:
"Geniş kanepenin birer ucunda oturuyoriar. Odaya
boncukla işlenmiş, yeşil ve mavi renkte, acayip hay-
van resimleriyle süslü kızıl abajurdan dökülen yeşil,
mavi ve kırmızı gölgeler doluyor. Dışarda bir yaz fırtı-
nası başlangıcı var." Suat Derviş, "Bir YazGecesi" (He-
pimiz Birbirimizin Örneğiyiz). Oğlak Yayınlan, 1998.
1. Kapadokya Fılmleri Haftası
• NEVŞEHİR(AA)-Nevşehir Ürgüp Belediyesi
tarafından bu yıl ilkı düzenlenecek olan 'Kapadokya
Filmleri Haftası' başladı. Ürgüp Belediye Başkanı
Kürşat Numanoğlu yaptığı açıklamada. sanat
çalışmalanna destek vermenin yanı sıra Kapadokya
bölgesinde geçmişte çekilen filmleri yeni nesillere
göstererek, geçmışle bugünkü Kapadokya arasındaki
yapısal ve sosyal degişimi görmelerini saglamak için
film haftası düzenledıklerini belırtti. Yunanistan'ın
Lanssa kentınden gelen 40 kişilik bir ekibin de
katılacağı film haftası 3 Temmuz'a dek sürecek.
Kapadokya Filmleri Haftası çerçevesinde,
Kapadokya'da çekilen 'Kaşık Düşmanı", 'Derviş Bey',
'Küçük Kovboy' ve "Ağıt' filmleri ile Yunanistan
yapımı bir belgesel Belediye Kongre Salonu'ndaki
Protoki Bar'da gösterilecek.
Açıkhava'da Ramenko
• Kültür Servisi - 2. Uluslararası Boğaziçi
Festivali'nin son konugu Paco Pena Flemenko Dans
Toplulugu. Topluluk bu akşam saat 21.30'da Harbiye
Açıkhava Tiyatrosu'nda sahne alacak. İlk defa 12
yaşında sahne alan Paco Pena. 1989 yılında Nevv
York konserinin ardından kariyerinde unutulmaz bir
yer edindi. Toplulukta yer alan Angel Munoz, Charo
Espino ve Rafael Martoz da danslanyla büyük
beğeni topluyor.
Reyhan Abacıoğlu'nıın resim sengisi
• Kültür Servisi - Reyhan Abacıoğlu'nun resim
sergisi. 4-17 Temmuz tarihleri arasında Kuşadası
Sanat Kuydaş Galerisi'nde yer alacak. Iz Grubu üyesi
olan sanatçı bugüne dek açtıgı 15 kişisel sergının
yanı sıra karma sergilere de katıldı. Sanatçının tuval
ya da kâgıt üzerine akrilik tekniğinde çalıştığı
resimlerinde lekeci bir anlayış egemen. Reyhan
Abacıoğlu çaliimalannı halen Izmir'de sürdürüyor.
AgatJıa ile İstanbul'da
• Kültür Servisi- Ispanya'nın başanlı yazarlanndan
Cristina Fernandez Cubas'ın 'Agatha ile İstanbuFda'
adlı yapıtı Yıldız Ersoy Canpolat'ın çevirisiyle Yapı
Kredi Yayınlan'ndan çıktı. Bağımsız beş öyküden
oluşan kitapta, sıradan. sakin yaşamlan içinde
yuvarlanıp giden insanlann öyküleri anlatılıyor.
Ancak her sakın yaşantı altmda büyük sırlar, acılar,
mutsuzluklar saklıyor.
19. Günümüz Sanatçılan İstanbul Sengisi
• Kültür Servisi-Resim ve Heykel Müzeleri
Derneği tarafından bu yıl 19.'su düzenlenen
Günümüz Sanatçılan Sergisi için yapıt kabulü 7-14
Eylül tarihleri arasında Kabataş Erkek Lisesi'nde
yapılacak. 15 Eylül Salı günü toplanarak
sergilenecek yapıtlan seçecek jüri Ali Akay, Ahu
Antmen, Hasan Bülent Kahraman. Nilgün Özayten
ve Yalçın Sadak'tan oluşuyor. Sergi 16 Ekim-6
Kasım tarihleri arasında Atatürk Kültür Merkezi
salonlannda yer alacak.