Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 19 HAZİRAN 1998 CUMA
OLAYLAR VE GORUŞLER
Taberî'nin Tarihini Okurken...
NURERUGURLU
T
anınmışlslamtarihçisi\e
bilginiTaberî (839-923),
Iran'ın Tabenstan bölge-
sinın Amul şehrinde doğ-
muştur. Asıl adı Ebu Ca-
fer Muhammed bin Cerir
bin Vîzidel-Taberîolan ünlü tarihçı, kü-
çük yaştan başlayarak kendisini öğreti-
me \ermiş. bir söylentiye göre yedi va-
şında Kuran okumaya başlamış. dokuz
yaşında (baştan sonuna kadar hıfz et-
miş) ezberlemiştir. Ilkögrenimini doğdu-
ğu şehirde yapan Taberi, daha sonra, ol-
dukça variıklı babasının yüreklendırme-
siyle. zamanın ünlü bilim merkezlerini
dolaşmış, Rey'e gitmiş. Bağdat'ta bu-
lunmuş, hadis öğrenimi için Suriye şe-
hirlerinde kalmış, iki kez Mısır'a yolcu-
luk etmiştir. Mısır'da bulunduğu yıllar-
da tanınmış bir bilgin olarak ün kazanan
Taberi, yine Bağdat'a dönmüş, burada bir
vezirin oğluna öğretmenlik yapmış. iki
Taberistan yolculuğu dışında ölünceye de-
ğin Bağdat'ta yaşamıştır.
Taberi, Mısır'dan döndükten sonra Şii
mezhebinin ilkelerini benimserruş, daha
sonra kendisı de Bağdat'ta bır mezhep
kurmuş, bu mezhebe müritleri tarafindan
babasının adı verilerek Ceririye denilmiş-
tir. Bu mezhep, ilkeden çok uygulama ala-
nında Şiilikten aynlmış. daha sonra da
etkisini yitirmiş ve unutulmuştur.
Ünlü tarihçinın eserlerinin tümü zama-
nımıza kadar gelememiştir. Örnegin,
kendi mezhebi Ceririye ile ilgili yazdı-
ğı yapıtı ortada yoktur. Buna karşılık bü-
>ük Kuran tefsiri olan ;Cami ül-Beyan
fi te'vili âyat-ül el-Kur'an' adlı yapıtı bi-
linmektedir. Taberi, bu yapıtında ilk ola-
rak gelenek ve tefsırle ilgili pek çok bıl-
gi toplamış ve kendisinden sonra gelen
araştırmacılara önemli bir kaynak ol-
muştur. Taberi. tarihten başka fikıh, şi-
ir. sözlük, sarf, nahiv, ahlak, matematık
ve tıp gibı bılim. kültür ve sanat dalla-
nyla da uğraşmış, bu alanlarda da eser-
ler vermiştir.
Ama Taberi'nin en tanınmış yapıtı,
Arapça yazdığı ve bir 'dünya tarihi' ola-
rak nitelendirebileceğimiz 'Tarihd-ümen
ve+mülûk' ya da 'Tarih el-rüsıü ve+
miiiûk' (Mılletler ve Hükümdarlar Ta-
rihi ya da Peygamberler ye Hükümdar-
larTarihi) adlı kıtabıdır. Özellikle 1879-
1901 yıllannda Leıden'deki Brill Kuru-
mu ve I939'da Kahire'de Mustafa Mu-
hammed tarafindan yapılan ve metin ya-
yını yoluyla bize tanıtılan bu yapıt, ne ya-
zık ki günümüze kadar tam olarak gele-
memiş, bir bölümü kaybolmuştur. Bunun-
la birlikte, özet olarak bıze kadar gelen
metin bile 12 tam ve bır yanm cilttir. Ne
var ki, bu özet, zamanla değerini yitir-
memiş, sonraki dönemlenn tarihçileri
Taberi'nin tarihinden çok yararlanmış-
lardır.
Taberi. bu tanınmış yapıtında, evrenın
yaratılışından 914 yılına değin olan dün-
ya tarihi olaylannı anlatmıştır. Müslüman-
lığın ilk dönemleri ve Islamıyetle ilgili
genış bilgiler veren tarihçi, bu bilgilerin
doğru ve gerçek olmasına büyük özen
göstermiştir. Onun için Taberi, dünya
tarihi için kendisine gerekli olan malze-
meyi, öğretim amacıyla yapmış oldufu
uzun geziler sırasında toplamıştır. Bun-
lar, genellikle o zamanlar için çok geçer-
li olan öyküler ve söylentilerdir. Ünlü ta-
rihçi, her şeyden önce belge olarak bu
öykü ve söylentilere dayandığını söyle-
yerek, kendisinin tarih anlayışını şöyle
açıklamıştır:
"Benim bu kitabımı gözden geçirenJer
bilsinler ki, bu eserimde dercedilen her
bilgi ve haber. pek azı hariç olmak iize-
rc, akli delillere. insanların fıkir ve akıl-
tanyiadüşünerek bulduklan sebeplere da-
yanmayıp, ancak senederiyle ravı 'lerini
(rivayet edenlerini) gösterdiğim haber ve
rtvayetlere dayanır. Çünkü geçip giden-
iere ve sonradan gelenkre dair olan ha-
berve hadiselerden her biri, bunlan göz-
lerrv legörmeyen veozamanlan idrak et-
meyenlere, ancak o halleri gören ve işi-
tenlerin haber vermeleri.o habcrteri nak-
letmeteriv le bilinir. akıl ve fikir ile bilin-
mez. Gecip gidenlerin bazılanna dair
naklettiğiıniz haberierin bir kısnunı doğ-
ru ve hakik bulmayıp inkâr edenler ve-
vahutçirkin sayanlar bulunursa.onlarbil-
sinler ki, bu haberier tarafımı/dan uydu-
ruimadan ra\ ilerce nakJedilnıiştir.O ha-
berier bize nasıl nakledilmiş ise, biz de o
şekilde alarak dercediyoruz." (Taberi,
Mılletler ve Hükümdarlar Tarihi, I. Cilt,
Milli Eğitim Bakanlığı Yayınlan, tstan-
bul 1991)
Taberi'nin ünlü tarihini yazarken iz-
lediği yöntemi ortaya koyan bu sözlen-
ne karşın, o, yazılı kaynaklardan da çok
yararlanmıştır. Bunlardan bilinenlerden
bazılan şunlardır: "Ebu MinhaTuıbirese-
ri; Haşim el-Kelbrnin, VakidL İbn Sa'id
-Medainî,Seyfbin Ömer, Ibn Tayfijr vb.
eserleri." (Prof. AhmetTemir, tslâm An-
siklopedisı, Mıllı Eğitim Bakanlığı Ya-
ymlan, Istanbul 1940)
Taberi, söylentilerden ve yukanda adı
geçen yapıtlardan topladığı zengin mal-
zemeyi kullanırken. olaylan birbirine
ekleyerek sürekli birdizi oluşturmaktan
çok, elindeki belgeleri sıralamakla yetin-
miştir. Onun için tarihinde, bir olaylail-
gılı, birbirinden değışik birçok söylenti
yer almıştır. Bu açıdan, onun tarafindan
toplanan malzemenin yeniden, nesnel
bir anlayışla düzenlenmesi Taberi'nın
tarihinin değerini ve önemini daha da
arttıracaktır. Bununla birlikte, bugün bi-
le. tslamiyetin ilk dönemleriyle ilgili
olaylan araştınrken Taberî'nin tarihin-
den çok şey öğrenebiliriz. Çünkü Tabe-
ri'nin tarihinin en önemli özelliği, onun,
lslamiyet ve fslam tarihiyle ilgili verdi-
ği bilgilerdir.
Taberi, eserinde. lslamiyetin ilkdönem-
lerine ve Müslümanlığa çok gerçekçi ve
eleştirel bir tarih anlayışıyla yaklaşmış;
önemli kişileri tanımış. olaylan görmüş
ve yaşamış insanlann ağzından anlatılan-
lan derleyerek çok ilgi çekici girişler ve
değerlendirmeleryapmıştır: "BanaAb-
duilah bin Zevd soyledi, ona ve arkadaş-
lannaSülyan Sevrflden nakkdipZeyd bin
Hâris söylemiş, o, Ca'fer bin Muharn-
med'e, o, babasından, babası da Câ-
bir'den şunu rivayet eder: Taıın, elçisine
Medine'yehicretten önceiki defa, hicret-
ten sonra Umre haccı ile birlikte bir de-
fa olmak üzere hepsi üç defa hac kıldL"
Taberî, tarihinde çok olayı böyle tanık-
larla kanıtlamaya. belgelemeye ve değer-
lendirmeye çahşmıştır.
Taberi'nin ünlü tarihinde lslamiyet ve
tslam tarihi ile ilgili verdiği bilgileri, an-
lattığı olaylan ve kişileri, aradan bin yı-
lı aşkın bir zaman geçmiş olmasına kar-
şın, bugün bile, çağdaş, demokratik, la-
ik Türkiye Cumhuriyeti'nde onun gibi
anlatmak, degerlendirmek ve yazmak
sanınm hiç de kolay ve rahat bir iş de-
ğildir. Taberi. tarihini kronolojik sıraya
göre düzenlemiştir. Bu yapıt, özellikle ad-
lannı verdiği kişileri tanımak, sözünü
ettiği olaylan bilmek bakımından gerçek-
ten çok önemlıdir.
Yüksek Sağlık Okullan ve Öğretim Elemanı Yetersizliği
Prof. Dr. MÜBERRA K. IŞIKSOLUĞU
Abanı lzzet Bavsal Üni. Bolu Saglık Yüksekokulu
(1995) lise ve önlisans dü-
U
lık hizmetlenn- zeylerinde eğitime son veril-
de nıtelığı (ka- mesi; hemşıre, ebe ve sağlık
liteyı) yükselt- memuru gibi sağlık persone-
mek ve daha lının üniversitede dört yıllık
niteliklı sağlık lısans eğitimı ile yetiştiril-
lkemizde sağ-
lık hizmetlenn-
de nıtelığı (ka-
HteyOyükselt-
mek ve daha
niteliklı sağlık
personelı yetıştırmek ama-
eıyla sağlık eğitimi politika-
sı değiştınlmiştir. Bu amaç-
la 1992 yılında başlatılan
"Saglık Egitimini Yeniden Ya-
pılandırma Projesi" çerçeve-
sınde. "ebe. hemşire \e sag-
hk memurluğu eğftiminin A\-
rupa Birligi normlan parale-
iindelisans diize>indeyükse-
kokullarda yürütüünesi" ka-
ran alınmıştır. Sağlık Meslek
Liselen ve iki yıllık önlisans
eğitimi veren Sağlık Hızmet-
lerı Meslek Yüksekokulla-
n'nda istenilen nıteliklerde
sağlık elemanı yetiştirileme-
yeceğı görüşü benimsenmiş-
tır. Tıp ve Sağlık Bilimleri
Eğitim Konseyi (1994) ve
Yüksek Sağlık Şûrası'nda
mesi kararlan alınmıştır. Ba-
kanlar Kurulu karan (1996)
ile lisans düzeyinde 79 Yük-
sek Sağlık Okulu kurulmuş-
tur. Önlisans düzeyındekı sağ-
lık okullan dört yıllık Yük-
sek Sağlık Okullan"na dö-
nüştürülerek 1997 yılında
eğitime başlanmıştır.
Değişikliklerın nasıl uy-
gulanacağı Sağlık Bakanı ile
YÖK. Başkanı tarafindan im-
zalanan (1996) protokolde
açıklanmıştır. Protokol ve ye-
ni düzenlemeleryapılmadan
önce üniversitelere görüş sor-
ma gereğı bile duyulmamış-
tır. Hemşırelik ve öbür sağ-
lık personeli eğitim politika-
smdakı yenı yaklaşım isabet-
li olmakia birlikte, uygula-
maya konma şekli ve zaman-
laması hiç de uygun olma-
mıştır. Bakanlık yazılanndan
anlaşıldığına göre, kurulan
79 Yüksek Sağlık Oku-
lu'ndan 57'sinde öğretime
başlanmış, 22'sinde ise baş-
lanmamıştır. Bır anda man-
tar gibi çok sayıda yükseko-
kul açılması, sorunlan da be-
raberinde getirmiştir. Eğiti-
min niteliği büyük ölçüde öğ-
retim elemanına bağlı oldu-
ğuna göre. öğretim elemanı
olmadan lisans düzeyinde
eğitimnasıl venlecektir? Aka-
demık yönden en iyi durum-
da olan hemşırelik eğitimi
ele alındığında. lısansüstü
eğitim yapanlann ve akade-
misyenlerin sayılannın az ol-
duğu bilınmektedir. Akade-
mısyenlenn çoğu daJiemşi-
relık Yüksekokullan'ndagö-
re\_yapmaktadır.
Öğretim elemanı yetersiz-
Bğiyeni kurulan yüksekokut-
larda inanılmaz boyutlarda-
dır. Hiçbir öğretim elemanı
da olmayan okullara bile öğ-
renci alınmıştır. Neredeyse
sağlık meslek liseleri savisına
vakın yüksekokui açılmış, li-
sebinâlanverilerek fizik me-
kân sağlanmış, bu vükseko-
kuüarbiranlamda liseleştiril-
nıişvt doğuştan özüriü duru-
ma düşürülmüştür. Öğretim
kadrosu sağlanamayan yük-
sekokullara Öğrenci alınma-
ması. açılanlann düzeltilme-
si ve liselerin bazılannda eği-
timin sürdürülnıesi daha uy-
gun olurdu.
Bir değerlendırmede
(1996) önlisans hemşırelik
programlanndan ancak 16'sı-
nın lisans eğitimine geçebi-
lecek özellıklere sahip oldu-
ğu belirlenmışti. Bunlardan
biri olan Abant tzzet Baysal
Ünıversitesi Saglık Hizmet-
lerı Meslek Yüksekokulu
(Bolu Sağlık Yüksekokulu)
Hemşirelık Bölümü son bır-
kaç yıldır akademısyen hem-
şirelerce tercih edilen okul
haline geldiğinden öğretim
elemanı sağlamada zorluk
çekilmemektedir. Bazı okul-
larda ise durum içleracısıdır.
Gerekçesi ne olursa olsun,
öğretim elemanı olmayan
yüksekokui larda eğitime baş-
lanması ve sayısal artışınni-
teliğe feda edılmesi, sağlık
hizmetleri açısmdan talihsız-
lik olmuş, bu okullar doğuş-
tan özüriü duruma düşürül-
müştür. Daha niteliklı ve
"uluslararası normlarda"
sağlık elemanı yetiştirme
amacının. yakın gelecekte
özlem olmaktan öteye geçe-
meyeceği şimdiden bellidir.
Bu yüksekokullann öğre-
tim elemanı açığı. aslında
protokol yapan taraflarca da
düşünülmüş, kestirme ve ko-
layından bır çözüm yolu da
bulunmuştur!.. Protokol ve
Bakanlık yazılanndan, yük-
sekokullann öğretim elema-
nı gereksinmesınin lise öğret-
menlenyle karşılanması ön-
görülmüştür. Hem lise öğ-
retmenlerine üniversitelerde
istihdam fırsatı verilmiş hem
de yüksekokullann öğretim
Mazda bayilerinde büyük fırsat!
Faizsiz
peşin fîyatma
8 taksitle
Mazda 626
mazoa
hlh Scilılll Tflillİlı
Ozfllililtrll-'ull)
2.0. 16 sııpnplı.
4nılJ. ll> I'S
IHHIC muiur
»Mıısıi olahilcıı
raııılıır rı ayııalur
•hapı ivi çrlili barlıır
*SııtıJiıını rıı iifiıiş
hıı/mj hııpasilrsi
•)iil;sclî lıızlıınlıı ıln
'lUuhıı-lıyp
»>nlıır rc volı
Hemen teslim
* " * ' ortn,
626 Sedan Sld.
626 Hatchbark Std.
626 StaüonVVagonStd.
%0
"oO
Peşin Fiyaü
KDV dabil'
4.45O.OO0.0O0 TL
Taksit Tutan
S x 5D6.250.O0O.TL
4.610.000.000 TL|8 \ 576.250.0OO.TL
4.850.000.000 TL 8 x 6O6.250.00O.TL
ISO 9001 kalitt belgelu gûçtü, ergononuk ıt ekonomik
Mazla 626 Sedan, Hatchback veStation ll'agon'lar
Mazda ietlali Sahast'na gelin, hayalknma susleyen
626'rape^inea kaıuşun, taksüle odeyin.
' Dıger \ergıler hançür.
• u ı//;/>
aırpnnılıınlıtıı
Lnnınnıa sislrnıi
'Dloınıılik rilcs
itıtvilrıitHiz
f.itntıırtı-si l'ııziır
zhıılrri ttrılilır.
' '»A kıstt hir siırc
î<ttı iitt-ı'iti tıftırt
Sız neredeysenız MAZDA 11 SUPER SEBVIS 365 gun 24 saaî orada' Mazda M« ' Türfcly» nı tuuı ın n n nıı m, ımıı ısı n K
•DU2CE0nuriı ?:i :
-CORUM V BendcOî
•DIVAfiBAKIROc^ 412 2230İK
-ESKISEHIREsOtg 2
•EDIRNE H Mtatrtrs ırdil 225 52 16
•£LAZ>GM A«t«'<2123333M
•aamuhf tat<u«>212216i
-M£RSlN Genta 122i > 375 02 '
•SAMSUNAfOto 362(43? 42 6û
-S UWA Tapısılt Otom in> V70347
•IZMTKurtEI ?(•? V
-tSPABTA H*ı Perrol .
-K MAfiASSezAllar
:
ı :
•KAVSöWGumusl« ^r
•KBSEHIRM Sey^furt
•KONVA Aydınlar -?;
•TRAMON A K HMp^u -MJ•
•TIK*OAG A Vunculn 23? 2b
elemanı açığı kapatılmak is-
tenmiş, böylece bir taşla iki
kuş vurulmuşfur. Bakanlık,
üniversitenin işine kanşıyor-
mus görüntüsü vermek iste-
mese de, meslek dersi öğret-
menlerinin üniversiteye dev-
rini beklemekte, ıstemekte
ve hatta dayatmaktadır. Pro-
tokolün konuyla ilgili mad-
delerinde "sağlık yükseko-
kullannın daimi ögretûn de-
manı ihtiyacını karşılamak
üzere sağlık meslek liselerin-
deki öğretmen kadroları usu-
lüne uygun olarak üniversi-
teleredevredilir.":
u
... meslek
dersleri öğretmenleri ile sağ-
lık eğitim enstiriisü mezunla-
nndan ihtiyaç kadan ilgili
ünKersitelerin karan ile sağ-
lık vüksekokullarına atana-
bilirleı;'' denmektedır. Sonra-
ki yazılarda da yerine göre
özendirici ya da zoriayıcı
söylemlere yer venlmekte-
dır.
Üniversitelere öğretim ele-
manının nasıl alınacağı 2547
sayılı yükseköğretim yasa-
sında gösterilmiştir. Aynca,
üniversitelerde öğretim ele-
manı alımına ilişkin temel il-
keler belirlenmiştir. Akade-
mik personel ilanına öğret-
menler de dahıl olmak üze-
re, aranan niteliklere sahip
her eleman başvurabilir. Sı-
nav ve değerlendirmeden
sonra uygun aday ilgili fa-
külte ve yüksekokula alın-
maktadır. Sağlık yükseko-
kullan için farklı bir yol iz-
lenmemesı gerekir. Sıradan
bir devir, nitelikli eleman ye-
tiştirme çabalannı zedeleye-
bılir ve "usuhlneuygun" alm-
mış elemanlara haksızhk ya-
pılmış olur. Lise öğretmen-
leri arasında yükseköğretim-
de görev alan ve görev ala-
bilecek niteliklere sahip, eği-
timde deneyimli nice öğret-
men bulunduğu kuşkusuz-
dur. Öğretmenlerin, üniver-
site personel ilanına başvu-
rulannı engelleyen bir hü-
küm yoktur. Zaten öğretim
elemanlanndan bir bölümü li-
selerden gelmişlerdir. Öğret-
menlenn "usulüne uygun"
yolla alınmalan mümkün
iken, sıradan devir yapılma-
sı kendilerine de haksızhk
olur. Durum böyle iken, Ba-
kanhğın ilgili protokol mad-
delerine gönderme yaparak
"- meslek dersteriöğretmen-
lerinin sağlık >üksekokulla-
nna kadrolu geçişleri ile ilgi-
li çalışmalara. ilgili rünı rek-
törlüklercedaha olutnlu vak-
laşılmahdır." ıfadesinı anla-
mak zordur. Eğer zorla da
olsa sıradan geçiş yapılacak-
sa. kayırma ya da haksızhk
yapılmasını önlemek için bir
ölçüt geliştırilmelidir. Örne-
ğin, lisansüstü eğitim yap-
mış ve yapmakta olan ya da
meslek alanıyla ilgili yeterlı
sayıda ve nitelikte yayınlan
bulunan, verebileceği yeter-
li ders olan lise öğretmenle-
rinin devri yapılabilir.
Sağlık personeline gerek-
sinim vurgulanarak. bütün
yetersızliklenn bılınmesine
karşın, açılmayan Sağlık
Yüksekokullan'na öğrenci
alınması ve kontenjanın art-
tınlması; yenı Sağlık Eğitim
Fakülteleri açılması da isten-
mektedir. Üstelik, Sağlık Eği-
tim Fakülteleri'nde Sağlık
Ekonomisı, Sağlık Hukuku.
Sağlık Işletmeciliğı gibı alan-
larda bölümler açılması da
önerilmektedir. Hukukçu,
ekonomist ve işletmecilerin
üniversitelerde hangi fakül-
te ve yüksekokui larda yetiş-
tirildiği ve nasıl uzmanlaş-
tıklan bılınen bir gerçektir.
Anılan fakülteler de bu alan-
larda eleman yetiştirme yan-
lışına düşerse, mezunlann
karmaşa yaşaması kaçınıl-
maz halegelebilir.
Sağlık alanında en çok ya-
kınılan konulardan biri sağ-
lık hizmetlerinin nitelik ve
nicelik yönünden yetersizli-
ğidir. Hemşireler ve öbür sağ-
lık çalışanlan sağlık hizmet-
lerinin can damandır. Nite-
likli sağlık elemanı olmadan
sağlık hızmetlerinde lyileşme
beklenemeyeceği açıktır. Ge-
rekçesi ne olursa olsun, ge-
rekli koşullar en alt düzeyler-
de de olsa hazırlanmadan, bu
yüksekokui lara öğrenci alın-
mamalı. öncelikle açılanlar
geliştirilmeli ve desteklen-
meli, Sağlık Yüksekokulu
öğretim elemanı alımında da-
yarma yapılmamalıdır. Aynı
üniversiteye bağlı birden faz-
la yüksekokui açılmışsa, alt-
yapısı ve öğretim elemanı ol-
mayan yüksekokui öğrenci-
leri, daha yeterli Sağlık Yük-
sekokulu ya da üniversitele-
re kaydınlmalı. yeterli öğre-
tim elemanı bulunan okul-
lardan destek istenmelidir.
PENCERE
SOPU veSorun
"Kemalist" sözcüğü Mustafa Kemal Anado-
lu'ya çıktıktan sonra Batı'da kullanılmaya başladı;
"Atatürkçülük" çok daha sonra ortaya çıktı.
21 'inci yüzyılın eşiğindeyiz; bu iki sözcük çevre-
sindeki tartışma sıcaktır.
Yalnız bizdemi?..
Tüm Islam coğrafyasında, özellikle Orta Asya Türk
haritasında yaşayan toplumların önünde iki model
var: Ya Atatürk'ün laik cumhuriyeti yeğlenecek ya
da Islam cumhuriyeti modeli benimsenecek!..
Kavga Türkiye'de de sürüyor.
Atatürkçülüğü ya da Kemalizmi "katı bir dokt-
rin" gibi anlamak olanağı yok...
Ancak Kemalizmin felsefesi saydam:
Aydınlanma felsefesi!..
Uygarlık tarihinde 18'incı yüzyıl "Aydınlanma
Çağı" diye anılır; bu çağı yok sayınca uygarlık ta-
rihi anlaşılamaz.
"Aydınlanma felsefesi" insan aklına ışık tutma-
dan önce her şey dinseldi..
Felsefenin kendisi bile...
"Aklın inançtan, bilimin dinden bağımsızlaşma-
sı" uygarlık tarihinde bir dönemeçtir; "Laiklik, de-
mokrasi, insan haklan, uluslaşma, temel özgürtük-
ler" bu dönemeçle birlikte Batı'da toplum yaşamı-
nı belirleyen kavramlar olarak ortaya çıkıyorlar.
Kemalizm, 'Aydınlanma Çağı'nın Islam coğraf-
yasında ilk kez Anadolu'da yaşanmasının adıdır.
•
'Felsefe'den 'ideoloji'ye yöneldiğimizde, önü-
mike "altı ok" çıkıyor. 1931'de "Halk Fırkası"nın
3'üncü Büyük Kongresi'nde parti programına gi-
ren "altı ok" bu alanda yol göstericidir: "Cumhu-
riyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik, dev-
rimcilik, laiklik..."
Toplumbilimde "ulusal demokratik devrim" di-
ye anılan süreç, Kemalizm adı altında Türkiye'de
yaşandı...
Veyaşanıyor...
'Padişahlık' ve 'Hilafet' gibi ortaçağ kurumlan-
nın yıkılarak laik cumhuriyetin kurulması tartışma-
sız "milli demokratik devrim''dir; Islam şeriatçılığı
yerine çağdaş hukuk benimsendi, altı okun vurgu-
ladığı ilkeler bu dönüşümün programıdır.
•
Mustafa Kemal Atatürk bir devrimi gerçekleştır-
di; bunun bir karşıdevrimi olacaktı. Doğal olarak
bu ikisi arasındaki hesaplaşma yaşanıyor. Ata-
türk'e yemini billah düşmanlığı din gibı benimse-
yenler diyorlar ki: "Kemalizm cumhuriyeti kurdu,
ama, demokrasiyi kurmadı."
1923 Devrimi demokrasinin temelini attı.
27 Mayıs devrimiyle gerçekleşen 1961 Anaya-
sası, demokrasi temelini açık seçik devlet düzeni-
ne dönüştürdü.
Nasıl:
"Türkiye Cumhuriyeti,
laik,
demokratik,
sosyal,
bir hukuk devletidir."
k h j h l
• ^ ' ^
> i r f
' '*
Kemalistler bu temel ilkeler>27 Mayıs Devrirrt'yle
anayasaya yazdılar.
•
Anayasaya cumhuriyeti de, laikliği de, demok-
rasiyi de, sosyal hukuk devletini de yazanlar Ke-
malistlerdir.
Gerçek bu!..
Yaşadığımız tarih elle tutulurcasına somuttur;
ama, yaşadığımız tarih daha tarih olmadı.
Kavga sürüyor.
Atatürk'e karşı öfke ve kınlerini bu kavgada bı-
leyenler, karşıdevrimi Türkiye'de sürekli bir yaşam
biçimine dönüştürebilecekler mi?..
Soru ve sorun budur.
MUDURNU ASLİYE HLKUK
MAHKEIVIESİ'NDEN
DAVALI YAŞAR KÖSEOĞLUNA
DosyaNo.: 1997 221 Esas
1997,414 Karar
Davacı TEK. GN. MÜD.'lüğü tarafindan davalılar
aleyhine mahkememize açılan 2942 sayılı kanunun 4.
ve 17. maddeleri uyannca tescil davasının yapılan
açık yargılaması sonunda:
Mudurnu ilçesi, Çamurluk köyü 17 Cılt 1644 Say-
fa 1663 Parsel sayılı taşınmazın Can ve Mal emniye-
ti yönünden enerji nakil hattı altına ısabet eden 807
m2'lik kısmında elektrik kuvvetli akım tesisleri yö-
netmeliğinin 44. maddesi gereğınce 1.331.5OO.-TL
bedel mukabilinde mahkememızce T.E.A.Ş. Genel
Müdürlüğü adına ırtifak hakkının tesisine karar \ enl-
miş olup tüm aramalara ragmen adresı tespıt edileme-
yen davalı YAŞAR KÖSEOĞLLTNA ilanın yaym ta-
rihinden itibaren 7 gün sonra tebliğ edılmiş sayılaca-
ğı karar tebliğı yerine kaım olmak üzere ilanen tebliğ
olunur. 30.12.1997
Basın: 343
-B0PHUM KMpofbı -VANGet u:- 2Vİ2356
-ZONGULOUC A Ohtfy • V2i 253 20
-OEVREK A Ottay '3721S56 '0 06
YATAŞDASIŞMAUERKE2URI vc BAÛtJ OLAN IUER ADANA !(^322) 322 68 M (MATAV) -AOAPAZAni (0 264,278 10 79 AFYON |0-272, 215 42 S2 -A&RI (0-472) 215 2S 65 • AASARAY ,0 382, 2T2 59 W 2l3 2B0fl.
AMASyA(O-35«i513 33«7-ANKAflA(O-3l2)351 08 00 (5 h«() (ÇANKIR1 lSPAHTA,KIRIKKAL£). ANTAKYA (0-3281 216 15 94 - ANTALYA (0-2421 243 02 03 (BUflDURı • BALJKESİR (0 266 245 93 T4 242 31 31 -ÇORUM
(0-364) 2132254. DCMİ2LH0-2S8) 281 3915 • MYArtBAKîfl {0-412)221 50 60 - 22t 24 48 (BATMAN HAKKARI hlAROİN SttRT ŞtRNAK) • ELAZIĞ (O-»241 218 34 72 237 88 91 (BİNGÖL BİTUS MUŞ
T
UNCELİ VAN •
ERZİMCAN (0-448, 214 80 33 (3 Ul) (AROAHAN. IĞD« KAHS) • EHZURUl (O-4«) 216 82 02 235 05 40 • ESKIŞEKR 10-222) 221 09 99 |Bl£C!K KÜTAHYA) • GA21AWEP 10-342] 220 70 31 220 20 11 ıKklS ŞANLIURFA, •
OlR6SUX(0-454)2i2 74 19t3(»l!>BX)|OBOU).ISTAI«BUU(0-216)308 54i0(PBX)B»im>l BOLU BUBSA ÇANAKKALE EDİRNE KARABUK «İRKLABEU KOCAEU TEK1RDAĞ »ALOVA. MNGULDAK • 1ZMİR 10-2321
853 1300 «53 13 13 (AYD1N MANİSA. MUGLA UŞAX) • MMRAMANMARAS (0-344) 231 42 1» • KAFAMM (0-331) 213 50 71 (2 tm) • «STAMOMU tO-386| 214 19 31 • KAYS€RI (»352) 245 04 00 (20 h«, (HIBRlS KIRŞEWR)
• «O*JYA (0-332} 251 04 14(2h«l) • MALATYA ((W22) 322 76 88 • 325 48 81-68 (AD*YAMAN) • MERSIN <0-324) 327 38 80 (5 tw!) • NEVŞfHİR (0-384) 2ı 3 75 05 • NlGDe (0-368, 213 44 26 • RtZE (0-464) 213 18 73 (3 Mat)
(ARTVIN) - SAMSUN (0 362» 268 87 29 (TOKAT) • SIVAS (0-348) 225 05 05 • SINOP (0 3681 261 1 5 44 • TRASZON (0 462) 321 22 03 321 1 7 36 (BAYBURT GUMÜŞHANE) • YOZGAT (0 354r
21 7 23 66
I U 3? H 1**8 h k d l « • k T C S T 6 1 ZI940
arınlar>
* 3? H«ı.r.« 1**8 «
olık,ltc:*k 4a|ıf>kllkl«r .n«« karııl
0 *.T
6u kacnpan t A 5 «•» ıa*,l ff»at (arantııl
d « «
l Türfc Lır ı'dır