Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 HAIİRAN 1998 SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Rumlann tam üyelik görüşmelerinin tartışmaya açılmasına Ingiltere karşı çıktı
Adaylar 7 yû beldeyecek
REŞATAKAR
CARDIFF-Avrupa Bırliğı dönem
başkan tngiltere, Fransa"nın Kıbrıs
Rum kesimiyle tam üyelik
görüşmelerinin askıya alınması
konusınun Cardiff'te tartışmaya
açılması önerisıni reddetti. Avrupa
Parlamentosu Başkanı Jose Maria Gil
Robles. CardifF'te düzenlediği basın
toplantısında, aday ülkelerin birlığe
girebilmek ıçın 2005 yılına kadar
beklemsleri gerektiğini söyledi.
Dışişleri bakanlığı sözcüleri, AB"ye üye
15 ülkenin aralık ayındaki Lüksemburg
zirvesınde "Türkiye dahiL hiçbir ülkeyi
veto etmeyecekleri konusunda ortak"
karar aldıklannı söyledi. Sözcü, "Tam
üyelik görüşmelerini başlatmaya biriikte
karar verdik. Görüşmeler başlamıştır,
nasıl gittikJerini biriikte göreceğiz'' dedi.
Fransa Cumhurbaşkanlıgı Sözcüsü
Cathnerine Colonna, curaa günü yaptığı
açıklamada, adayı bölme noktasma
getirmenin doğru olmadığını savunarak
Cardiffzirvesinde, Rum kesimiyle tam
üyelik görüşmelerinin askıya
• Fransa, Rumlann tam üyelik görüşmelerinin tartışmaya
açılmasını istedi; AB dönem başkanı tngiltere karşı çıktı. Avrupa
Parlamentosu Başkanı Jose Maria Gil Robles, CardifF'te yaptığı
basın toplantısında, aday ülkelerin birliğe girebilmek için 2005
yılına kadar beklemeleri gerektiğini belirtti. Dışişleri bakanlığı
sözcüleri, Avrupa Birliği'ne üye ülkelerin Lüksemburg
zirvesinde "Türkiye dahil, hiçbir ülkeyi veto etmeyecekleri
konusunda ortak" karar aldıklannı açıkladılar.
ahnmasının tartışılmasını ıstemişti.
lngiltere, AB'ye üye 15 ülkenin
liderlerinin katılımıyla dün başlayan ve
ikı gün sürmesi planlanan Cardiff
zirvesinde, Türkiye'nm AB ıle
ilişkilerini düzeltecek yenı bir "statü*
geliştirilmesı konusundaki çabalannı
sürdürdü. AB dönem başkanlığı bu
toplantıyla sona eren Ingiltere'nin,
hazırladığı taslak bildiride Türkiye'nin
durumunu gündeme getirdiği ve ülke
ısmi vermeden "12 aday ülke aynı
kriterler altında değerlendirilir"
ifadesine yer verdigi bildinldi. Aralık
ayında gerçekleşen Lüksemburg
zirvesinde AB, 10 Orta ve Doğu Avrupa
ülkesi ile Kıbrıs Rum kesiminin
adaylığını kabul etmiş, Türkiye'yi
genişleme sürecinden dışlamıştı.
Ingiltere'nin hazırladığı kapaniş
bildinsinın genişleme bölümünde. bu
kez tam üye olmak ısteyen 12 ülkeyle
genişleme sürecine öncelik verileceğı
belirtildi. Ancak Almanya ve
Yunanistan'ın, bu ifadeye muhalefet
etmesi bekleniyor. Ingiltere Dışişleri
Bakanlığı sözcüleri de zirvenin ilk
oturumundan sonra düzenledikleri basın
toplantısında, "12 aday ülke ifadesi
kullanılacak mı" şeklindeki bir soruyu,
"Bu konuda fazla ryimser değüiz" diye
yanıtladılar. tngiliz sözcüler mali
yardımlar önündeki Yunanistan
engelınin aşılmadığmı sözlerine
eklediler. lngiltere Başbakanı Tony
Blair'inse zirve öncesinde Başbakan
Mesut Yılmaz'ı telefonla arayarak,
AB-Türkiye ilişkilerini yumuşatacak bir
formülün benimsenmesi için ellerinden
geleni yapacaklannı söylediği bildirildi.
Tony Blair, dönem başkanlığına veda
konuşmasında daha çok AB'nin
önündeki ekonomik sorunlar ve
bunlann çözümü üzerinde durdu.
Avrupa'da giderek artan işsizlikle
mücadelenin AB'nin en büyük ödevi
olduğunu söyleyen Blair, tüm üyeleri
ortak çözüm üretmeye çağırdı.
Almanya Maliye Bakanı TheoVVaigel.
toplantı öncesinde yaptığı açıklamada,
Almanya'nın AB bütçesine yaptığı
katkının belirgın ölçüde azaltılmasını
isteyeceğini söylemişti.
Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chlrac.
pazar günü BBC televizyonunda yaptığı
konuşmada, yeni bir ülkeyi daha birliğe
kabul etmeden önce yapısal reformlann
gerçekleştirilmesinin şart olduğunu
söyledi.
TÜRKİYE-ALMANYA İLİŞKİLERİ
Schröder'den 'yeni
başlangıç' mesajı
BONN (AA) - Almanya'da
ana muhalefetteki Sosyal De-
mokrat Parti'nin (SPD) baş-
bakan adayi Gerhard Schrö-
der, Türkiye ile Almanya ara-
sındaki ilişkilerin, son döne-
min aksine çok daha hassasi-
yetle ele alınması gerektiğini
söyledi.
Aşağı Saksonya Eyaleti
Başbakanı ve Eyaletler Mec-
lisi Başkanı Schröder, dün
Bonn'da yabancı gazeteciler-
le yaptığı toplantıda. Türki-
ye-Aİmanya ilişkilerine de
değındi.
Türkiye ile serbest dolaşım
konusu üzerinde konuşulma-
sı gerektiğine işaret eden
Schröder, "Özellikle serbest
dolaşım konusundan kaynak-
lanabileçek sorunu biliyorsu-
nuz. Bu sorun. mevcut koalis-
yon hükümetinin son zaman-
larda sergilediği tavirdan da-
ha hassas davranılması ve
Türkhe'nin çıkaıiannın da
değerlendirilmesi halinde da-
ha kolay çözülebilir" diye ko-
nuştu. Türkiye'nin Avrupa'ya
adım adım yaklaşması yö-
nündeki pozisyonu doğru
bulduğunu belirten Schröder.
"Tabii ki serbest dolaşım
önemli bir pazarlık konusu
olacakbr. Ancak bu sorunun
çözümünde balyozla çalış-
maktan bir yarar bektemiyo-
rum" dedi.
Schröder, şunlan söyledi:
"Geçmişte, deta>1ara ilişkin
kararlardan çok. birbirine
karşı tavır ve davranışlarda
hatalar yapüdığını sanıyo-
rum. Yeni bir hükümetle, bu
zor psikolojik ortamda bulu-
nan Oişkilerdeyeni bir başlan-
gıç yapılabüir ve yapılacaktır.
Ben bunun için çalja göster-
mek istivorum."
İngiltere'nin dönem başkanlığındaki son toplantıya ev sahipliği \apan Başbakan Ton> Blair, Afananya Başbaka-
nı Helmut Kohl \e Almanya Maliye Bakanı Theo VVaigel,CardifTte \apılan AvTupa Birligi Zirvesi öncesinde.
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Yaktılar Çocukları
REFAHYOL hükümeti kurulduğu za-
man, bu koalisyonu bekleyen en ciddi
tehlikenin, Refah Partisi içindeki "aşın-
lar" olduğunu söylemiş ve eğer buniar
denetlenemezse, bu hükümetin sonu-
nun hüsran olacağını vurgulamıştım.,
Refah içerisindeki bu "aşınlar", be-
nim tahminlerimi de aşan bir gürültü
kopardılar. Ve Refah'ın deneyimli ve so-
ğukkanlı olması gereken lider kadrosu
da bunlann havasına kapılınca, kaçınıl-
maz son, beklenenden önce gerçek-
leşti. Hem hükümetin sonunu hazırla-
dılar hem de Refah Partisi'nin.
Beni en çok şaşırtan husus, Erbakan
Hoca'nın Tansu Çiller'in "dolduruşu-
na gelmesi" olmuştu. "Benim bildiğim
Erbakan Hoca, kazısanız koltuğu bırak-
maz" derken bir baktık "tıpış tıpış" Çan-
kaya'ya çıkarak ıstifasını sundu. Ve
oyun orada bozuldu...
Refahlıların. iktidan yitirmelerini haz-
metmeleri çok güç oldu. TBMM içinde
hırçın davranışlara girdıler, son derece
sert çıkışlar yaparak akıllanna gelen
herkesi "demokrat olmamakla" suçla-
dılar. Ancak "Şubat 1997'nin" ne anla-
ma geldiğini daha sonra fark ederek
göreceli birsessizliğegirdiler. Fakatar-
tık ok yaydan çıkmıştı.
Refah'ın radikalleri ise; önce, "Sekiz
yıllık kesintisiz temel eğitim" sorununu
bahane ederek bir "imam hatip sava-
şımına" girdiler. Hemen her cuma, ca-
mileri miting alanına çevirdiler. Pazar
sabahlan Eyüp Camisı'ni siyasal arena
olarak kullandılar. Fakat sonunda, ken-
di tabanlannı da bıktınnca bu işten vaz-
geçtiler. Ve bu kez bir başka 'nümayiş
bahanesi" buldular: Başörtüsü...
Bundan önceki yazılarımda birkaç
kez, başörtüsünün bızim "yumuşak
karnımız" olduğunu vurgulamıştım.
Gerçekten, hem "düşünce özgürlü-
ğünden" yana olmak ve hem de muh-
temelen düşünce ve inancının gereği
başını örtmek isteyen öğrencilere üni-
versitelerin kapılannı kapatmak, biraz
çelişıyordu.
Fakat mesele, çok girift bir meseley-
di. Herşeyden önce, başörtüsü müca-
delesine girişen öğrencilerden önemli
bir bölümünün, bunu bir "inanç gere-
ği" olarak değil, "siyasal mücadele
amacıyla" yaptıklan biliniyordu. Kaldı
ki; hanımlann nasıl örtünmeleri konu-
sunda da bir "consensus" yoktu. Kimi
kızlanmız "şık eşarplarla" örtünürken
kimileri koyu renkli başörtüleri kullanı-
yor, kimileri de salt gözlerini açıkta bı-
rakan bir biçimde, çarşafa bürünüyor
ve okullanna böyle girmek istiyorlardı.
Acaba bunlardan hangisi, "kitaba"uy-
gundu?
Bu konuda soruyönelttiğimiz zaman,
"terpihlçnnj" böyle kullandıklannı dile
ge^iriyoriarai. Kesin bir tann buyruğu
konusunda "tercih" söz konusu olabi-
lir miydi? Aynca, başını ortmeyen kız-
lanmız, Müslümanlığın dışına mı düşu-
yorlardı? Acaba böyle bir "yoruma"
hakları olabilir miydi?
Ve her şey bir yana, kız öğrencılerin
okullanna sadece "başları açık" girebi-
lecekleri, yasalarla ve yönetmeliklerle
düzenlenmış bir konuydu. Bu yasa ve
yönetmelikleri uygulayan yöneticileri en
ağır biçimlerde suçlamak doğru muy-
du? Bu yasaların ve yönetmeliklerin
"düzeltileceği" yer, TBMM idi. Hal böy-
leyken gösterileri üniversitelerin kapı-
sında yapmanın ne anlamı olabilirdı?1
Fakat amaç, "üzüm yemek değil,
bağcı dövmek"t\. Amaç, "Müslüman-
lann (!) nasıl zulüm gördüklerini" afişe
etmekti. Amaç, siyasal prim yapmaktı.
Ve iktidarda ojdukları aylar boyunca,
bu yasa ve yönetmeliklerle ılgilı en ufak
bir adım atmayan kımi tutucu milletve-
killeri, Istanbul Üniversıtesi'nın kapısın-
da siyasal "show" yapmaya başladık-
lannda, inanın mıdem bulandı.
Demokrat olmakla bir ölçüde çelişse
bile; ben, "devrim yasalarının" korun-
masından yanayım. Bu yasalar bize,
"nerelerden geldiğimizi" anımsatan
belgelerdir ve "nelerin" tehlikeye dü-
şebileceğinı gösteren işaretlerdir. Ve
eğeryasalanmızdakı "demokrasiyeay-
kın", ya da en azından "demokrasiyle
bağdaşmayan" unsuriarın "temızlen-
mesine" girişilecekse, sıra "devrımya-
salanna" geiene kadar, üzerinde duru-
lacak daha pek çok yasa ve yasa mad-
desi vardır.
Fakat biravuç radikal, bızlerı "yumu-
şak kamımızdan" kargılamak ve bun-
dan siyasal sonuçlar çıkarmak amacıy-
la, işi "ya hep, ya hiç" noktasma getir-
diler ve yüzlerce öğrenciyı "afeşe attı-
lar."
Sorun böylesine "radikal" bir biçim-
de gündeme getinlmeseydi, çoğu kez
olduğu gibi "Bir hak olarak tanınmasa
bile, rrrüsamaha sonucu" bu çocukla-
nmızdan önemli bir bölümü sınavlarına
girebilirlerdi. Aynca muhtemelen bir bo-
lümü, "zor altında oldukları için" baş-
larını da açabilır ve mağdur duruma
düşmezlerdi. Şimdi bu "mağduriyetle-
ri", onlarda bir "militanlaşma" eğiliminı
de ortaya çıkardı.
Gösteriler hâlâ sürüyor ve bir avuç
"radikal"', siyasal beklentileri nedeniy-
le, bu çocuklan ateşe atmayı sürdürü-
yor. Yann öbürgün, "Hadi bıze müsa-
ade." diyerek çekip gidecekler ve bu
çocuklan, kelimenın tam anlamıyla ka-
derierine terk edecekler.
Ve elbette, hiçbir şey de sağlayamal-
yacaklar. Zaten işi "ya hep, ya hiç" nok-
tasma taşıdıklan anda davayı yrtırmiş-
lerdi. '
Yaktılar çocuklan...
DEVLET BAKANI GÜREL: LÜKSEMBURG AMBALAJLI SUNULACAK
Ankara zirveden luııutsıız
LALE SARltBRAHİMOĞLU
ANKARA-Kıbns ve Avrupa Birli-
ği (AB) ile ilişkilerden sorumlu Dev-
let Bakanı Prof. Dr. Şükrü SinaGürel.
Avrupa Birliği'nin (AB) dün başlayan
Cardiff zirvesinden Türkiye'ye yöne-
lik bir açılım olacağı konusunda umut-
lu olmadığını belirterek, "Lükseın-
burg zirvesi bü\ük olasıhkla aynı am-
balajla önümüze getirilecek" dedi.
ABD'nin Türkiye'nin AB'ye tamüye-
liği konusunda yeni bir girişimde bu-
lunduğunu doğrulayan Gürel, Cardiff
sonucundan ABD'nin de tatmin olaca-
ğını zannetmediğini belirtti. Kıbns
Rum kesiminin S-300 fuze rampalan-
nın inşaatına başladığı da bildirilirken
Gürel, "S-300'ter konusunda biz raha-
üz, bizekönlemierie bu tehdkliortadan
kaldınnz anıa füzeler konusunda ilgj-
liülkeler ne yapacaklannı bilmiyorlar"
şeklinde konuştu.
AB ile ılişkiler konusunda Dışişleri
Bakanı tsmail Cem ekibıyle kimi za-
man görüş aynlıklanna düştüğü belir-
tilen Gürel, Türkiye'nin birlik ile iliş-
kilerinin netleştirilmesi amacıyla Baş-
bakan MesutYümaz' ın katılımıyla bir
toplantı yaptı. Gürel. Avrupa'da yaşa-
• Devlet Bakanı Gürel,
Cardiff zirvesinden Türkiye'yi
tatmin edecek bir karar
çıkması konusunda umutlu
olmadığını belirtti. Kıbns Rum
kesiminin S-300 tîize
rampalannın inşaatına
başladığı belirtilirken Gürel,
"S-300'ler konusunda biz
rahatız; biz ek önlemierie bu
tehdidi ortadan kaldınnz ama
ilgili ülkeler ne yapacaklannı
bilmiyorlar" dedi.
yan Türklenn serbest dolaşımı ve
AB'nin karar alma sürecine Türki-
ye'nin katılımı konulannda Yılmaz ile
uzlaşma sağladıklannı belirtti.
Gürel'in ortaya koyduğu bu iki un-
surun devlet politikası olarak resmen
açıklanması Türkiye \e AB arasında
önemli bir yol aynmına gırilmesi an-
lammı taşıyor. AB, yükümlülüklenne
karşın özellikle Türklenn serbest do-
laşımını kabul edılemez buluyor.
Türkiye'nin AB polıtikasını netleş-
tirip, herkesin anlayabileceği hale ge-
tirmek istediklerine işaret eden Gürel,
"Şimdrye kadar iç kamuovuna birta-
Sina Cürel ve İsmail Cem bulustu
AB politikasında
hükümette çelişki
ANKARA (Cumhoriyet Bürosu)
- İngiltere'nin Avusturya'ya dönem
başkanlığuu devretmesi öncesi Av-
rupa BirUği (AB) üyesi ülkeler Car-
difTte dün bir araya gelirken Anka-
ra da birliğe ilişkin hükümet içinde
farkîı yakîaşımlanTi sergilendigi po-
Htikalannı yakınlaştırma arayışma
girdi.
Bu amaçla dün AB ve Kıbns işle-
rinden sorumlu Devlet Bakanı Prof.
Şükrü SinaGürel, kendisınden fark-
lı görüşler ortaya atan Dışişleri Ba-
kanı İsmail Cem ile buluştu.
Bu buluşma öncesinde Dışişleri
Bakanı Cem, Cardiff zirve toplantı-
sına ilişkin Türk Dışişleri Bakanlığı
-kaynak gösterilerek basında çıkan
haberlerin yanlış anlamalara yol aç-
üğmın belirtildiği bir yazıh açıklama
yaptı. Açıklamada Cem, Ingiliz dö-
nem başkanlığmın, zirveye sunmak-
ta olduğu öneride, iyiniyetli ve yapı-
cı bir yaklaşım içinde görüldüğüne
işaret etti.
Bakan Cem şunlan söyledi:
"BaegöreyanlışolanbazıABvak-
laşımlannın gerkk bırakılması için
bakanbfımız kendi düşüncelerini
muhataplanna ukşttrmaktadır. Ay-
nca ben de bazı ilgili dışişleri bakan-
larnla doğrudan görüşmekteyim.
Ancak AB Cardiff zJrvesinm karar-
lan şekiOenip AB'nin Türki)«'ye dö-
nük politikası açıklık kazandıktan
sonra Dışişleri Bakanlığunız kendi
değerlendirmeüini yapacakve kamu-
oyuna açıkla>acaktır. Bundan önce
Chşişleri Bakaniığı'na atfen verilen
haberier \ akışlırnıadan ibaretnr."
kım şeyleri satabilmek uğruna vç gös-
terişini yapabilnıek uğruna bazı hükü-
metler geçmişte bazı şevleri kabul et-
mişler. Bizim böyle bir ni\ctimi/ yok.
Şu anda ben Cardiff 'ten. 14 Aralık po-
zisyonumuzda bir milimlik değişiklik
yapmamıa gerektiren bir nedenin or-
taya çıkacağı kanısında değüim" dedi.
Gürel, Cardiff zirvesinde AB'nin,
Türkiye'ye ilişkin bazı sözleri, termi-
nolojiyı değiştirmeye çalışıp Türki-
ye'ye Lüksemburg'u yeniden aynı am-
balaj içinde sunmaçabasının bulundu-
ğuna işaret etti. Gürel şu değerlendir-
meyi yaptı:
"AB'nin Türkiye'yi 12. ada> olarak
nitelendirmesi çok fazla önemiolan bir
şe>- değil. Yani bize aday deseler bile as-
lında bir tam üyelik sürecini başlat-
maktan geri bırakıriar. İçini doldura-
mazlar. Aynca bence bazı AB üyeleri
Kıbns ve Yunanistan konulannda Tür-
kiye'yi yeniden siyasal dhalog alanına
çekmekistiyorlar. Asıi amaçlan bu. AB.
Türkiye'yıe 'Nasıl bir somut tam üye-
lik stratejisini sunabiliriz" di>e baknu-
yor. Ama Türkiye'ye 'Neyi kabul etti-
rebiliriz ki Türkiye Kıbns'ı. başka ko-
nuları konuşmaya razı olur' diye bakı-
yorlar. Yani bakış açısı bu olunca Lük-
semburg'dan daha farklı bir şey bekle-
memiz de doğru değüdiıf
ABD girişimi
Türkiye'nin AB'ye tam üyelik süre-
cine katılımını destekleyen ABD'nin
kısa süre önce Türkiye'nin Washing-
ton Büyükelçiliği nezdinde girişimde
bulunarak. "Cardiff konusunda mü-
dahale>^pma> ın, biz halledeceğiz" de-
dığı öğrenildı. ABD'nın Türkiye'nin
tam üyeliği konusunda girişimlerini
yoğunlaştırdığını doğrulayan Gürel.
"Ben ABD'nin Cardiff zirvesisonuçla-
nndan tatmin olacağını zannetmiyo-
rum" dedi.
S-300 rampalan inşa edüiyor
Bir hükümet yetkilisi, Rusyapımı S-
300 füzelerinin ana sistemı olan radar-
lann Rum kesımine konuşlandınldığı
yolundaki haberleri doğrulayamazken
Rum kesiminde füze rampalannın in-
şaatına başlandığını söyledi. Aynı yet-
kili. "Rum kesiminde füze rampalan
inşaedili>or.Rampa>a ekolarakkomu-
ta merkezi ve bir de radar kuracaklar"
dedi.
De\ let Bakanı Gürel de S-300 füze-
Ieri adaya yerleştirildiğinde Türki-
ye'nin ne yapacağını düşünmekten çok
Kıbns Rum tarafı, Yunanistan ve NA-
TO üyelerinin bu füzelen ne yapacak-
lannı bilmediklerine işaret etti.
çotı altında...
uşuk
Bankaalıkta daha faziasını arayanlar
daima Emlak Bankası'na gelirler.
ÇUnkû Emlak Bankası'nda müjterileri
memnun etmek bir gelenektir.
Emlak Bankası düşük faizli,
uzun vadeli ve dilerseniz
2 ay ödemes/z taşıt kredisi
sunuyor.
Gelin, Emlak Bankası'nm uzmanlıkla
bütünleşen ürtün bankaalık
hizmetieriyfe ya^ammaı ko/oyfojünn.
fşrt *
kredisi
7
EMLAK BANKASI
B i r b a n k a d a n f a z l a s ı . . .