Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 HAZİRAN 1998 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
UYCARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCİ
Bebek'teki 250 yıllık ahşap konak, Vakıflar'ın 'rant hırsma' kurban ediliyor
Kavafyan Konağı'na vefasızhk..."Artık mülkiverJerinde olmadığı
hakJe bu tarihi ahşap konağı sadece
kendi çabaianyla ayakta tutup. ya-
şatarak koruduklan için, Sayın Sa-
muel Kavafyan'a ünjversitefnizin bir
teşekkürü olarak. aynızamanda fah-
ri doktora anlamına gelen bu ma-
dalyavı veriyor ve eşi Bayan Beat-
ris'le birlikte daha uzun yülar aynı
konakta sağlıklı bir yaşam diliyo-
nım_"
MimarSinan Üniversitesi (MSÜ)
rektörü Prof. Tamer Başoğlu bu ko-
nuşmayı yapınca, oditoryumun kol-
tuklanndan nemlenmiş gözlerle sah-
nedeki ödül törenini izleyenlerin bir
bölümüartıkgözyaşlannı tutamamış-
lardı.L'zun ve anlamlı alkışlararasın-
da bu kez kendi "şükran plaketfcri-
ni" vermek için kürsüye gelen Tür-
kiye Tarihi Evleri Koruma Derneği
Başkanı Perihan Bakı ise 94 yaşın-
dakı Samuel Bey'in 77yaşındaki eşi
Beatris kavafyan a elini uzatarak
şunlan söylüyordu: "Bizim size bu
plaketi vermemizûı nedeni, İstanbul
kültürüne olan eşsiz katkılannızdır.
İstanbul'da sayısı artık çok azalan
18. yüzvüa ait tepe pencereli bu ko-
nâğı eğersiz korumasaydıniA ne şim-
diki ne de «elecek kuşaklar bu mima-
riiten0nliğimİ2İtanıyabileceklerdiJ'
Aynı "hüzünlü" alkışlann ardın-
dan teşekkür sırası bu kez Kavaf-
yanlar'a geldı. Samuel Bey kısa ko-
nuşmasında: "Bütün arzumuzodur
ki MimarSinan İJniversitesi'ninöğ-
rencileri bu evden ilham alarak da-
ha güzel evler yapsınlar-." dıyerek
yine herkesin gönlünü fethetti.
Çünkü "dik®" sadece tarihi ko-
nağın kendilerinden sonra MSÜ ta-
rafından yaşatılmasıyla sınırlı de-
ğildi. Istanbul'un da bu kona-
ga ve diğer tüm tarihi yapıla-
nna "yakışır'' bir özen ve in-
celik içinde gelişebilmesi için,
öncelikle mimarlık eğitimine
bu zenginlikten "ilham ahnan"
bir temelin kazandınlmasını
istemek, gerçek bir kent kül-
türünün yine gerçek bir tstan-
bul şevgisiyle yoğrulmuş "çağ-
daş bekientisini'" özet1iyordu...
Aslında Türkiye Tarihi Ev-
leri Koruma Derneği 'nın 7-1^
Mayıs/1998'dedüzenlediği 16.
Tarihi Tiirk Evleri Haftası nı
bu kez bir Anadolu kentıne de-
ğil, sadece Ka\afyan Kona-
ğı'na ay ırmış olması da benzer
bir çagdaş beklentiden kay-
naklanıyordu. "Kavafyanlar'a
şükran'" töreninde salonu kap-
layan "hüzünlü ortamın" asıl
nedeni ise Beatris ve Samuel
Kavafyan'ın ılerlemış yaşla-
nndan çok. bu iki güzel "İstan-
bullu" vatandaşımıza ve onla-
rın ulusal kültürümüze olan
bağlılık ve katkılanna karşı
Türkiye'yı >önetenlerin göster-
digi "vefasızük"tı...
Çünkü 250 yıllık Kavafyan
Konağı, bir o kadar yıldır bu
konağı yaşatan. şenlendiren ve
IstanbuPun uygarlık kimliği-
ne armağan eden Kavafyan-
lar'ın "eünden ahnımş"
1
ve ger-
çekten tam bir vefasızhk öme-
ği sergilenerek VakıflarGenei
Müdürlüğü'nün mülkiyetine
geçirilmişti. Dahası yine Vakjf-
lar tdaresi. bir yandan konağın
gerçek sahiplerinı "kendi mülk-
• Sonzamanlarda yeniden gündeme gelen sözde Ermeni
soykınmı savlanna karşı sadece tarihin siyasi belgeleriyle
uygarlık kimliğimizi savunmak yerine, örneğin Kavafyan
ailesinin ulusal külrürümüze armağan ettiği 250 yıllık
konağı yine "Kavafyanlar'ın anılanyla birlikte korumak"
çok daha anlamlı ve etkili olacaktır...
leri içinde kiraeT olarak yaşamaya
mahkûm ederken, öbür yandan ay-
nı konağı özel bir dershaneye de ay-
nca "bütünüyle" kiralayıvermişti.
Sözde "devtet" adına hareket eden-
ler. bu devletin kiiltür tarihindeki ve
hatta "vakıfgeJenegJndeki" insanlık
erdemlerini bile unutarak, uygarlık
kimliğimizi şu acımasız özelleştir-
me hırslanna kurban etmişlerdi...
12 EyKil 'uyanıklığr
Boğaziçi'ndeki Bebek semtinin
"kuruhışuna" tanık olmuş Kavaf-
yan Konağı'run Vakıflar'a gecmesiy-
le ilgili "yasalsüreç" bir bakıma ga-
rip bir "uyamklık" örnegi.
Konağın son "tapulu" sahibi olan
Hırant Ksvafyan 1960'da ölünce,
^•arisleri" olan kansı ve çocuklan
vergileriniödeyerek evlerinde yaşa-
maya devam ediyorlar. 12 EyliH
1980'dek.i askeri darbeden "hemen
sonra" ise VakıflarGenei Müdürlü-
ğü'nün 3 Ekim 1980tarihli talebiy-
le Beşiktaş Tapu Müdürlüğü kona-
ğın tapu tescılini. vârislerin değil
Vakıflar'ın üzerine yapıyor.
Çünkü Vakıflar, dede Hırant Ka-
vafyan'ın "flrari" (kaçak) olduğu-
nu ve I927tarihli "talimat ahkirm-
na" göre de yurtdışına kaçan azın-
lıklann mülklerinin Vakıflar'a geç-
mesini öngören hükümlerin bu bi-
nada da uygulanmasını bildiriyor.
Bunun üzerine tapu idaresi de 12
Eylül döneminin "emir-komuta ru-
hu" içersinde geregini hemen yapı-
yor.
Oysa ki dede Hırant Kavafyan.
1877'de Arnavutköy'dedoğrnuş, kü-
çük yaşta Bulgaristan'daki akraba-
lannın yanına gitmiş, 1922'dede(ya-
ni birçok azınlık aile Türkiye'yi terk
ederken) ailesıyle birlikte Istanbul'a
gelerek yine kendilerine ait olan Ka-
vafyan Konağf nda yaşamaya başla-
mıştı. Cumhuriyet dönemindeki ka-
dastro uygulamalan sonucunda da
konağın yeni tapusu yine Hırant
Bey'in üstüne çıkartılmıştı...
Vakıflar'ın l4
fîrari"dediği işte bu
"İstanbulsevdahsT Ermeni vatanda-
şımız, 1922'den sonra 1960 yılında
ölünceye kadar da Kapalıçarşı'daki
Varakçı Han'da "saatçT olarak ça-
lışıyor. Kansı Ester ile birlikte çar-
şı esnafınm da çok sevdikleri ve say-
gı duyduklan bir aile olarak mutlu
yıllargeçinyorlar.
Lale Dev ri'ne tanık olan \ e Bebek
semtinin ilk iskâna açıldığı yıllarda
insaedilerek Boğaziçi'nin köy içi mi-
mari kültürüne de "öncülük'" eden
Kavafyan Konağı, 1980'deasıl sahıp-
lerininelindenalmınca. Vakıflar bu-
nunladayetinmiyor. 1960-1980 dö-
neminin "kirasını" da talep ediyor.
Neye uğradıklannı saşıran ve aynı 20
yıl içinde düzenli olarak ödedikleri
emlak vergilerinın dışında yaşlı ko-
nağı genç tutabilmek için de tüm pa-
rasal olanaklannı kullanan Beatri.-, \e
Samuel Kavafyan son çare olarak
yargıya başvurduklannda yınc sonuç
alamıyorlar. Çünkü "mülkiyetdev-
ri" kendilenne zamanında bildirilme-
miştirveancak2yıl sonra buel koy-
mayı öğrendiklerinde ise dava aç.a-
bilmelerı ıçın gereken yasal "süre"
(90 gün) çoktan geçmıstir...
^şgal projeleri'
Kavafyanlar. bugünlerde yeniden
gerilim içindeler. Kendi'evlerinde
kiracı olarak yaşamaya artık boyun
eğrnişlerken, şimdi de konağı Va-
kıflar'dan kiralayan özel eğitim şjr-
ketinın "Size başka bir kiralıkevbu-
lalım" mesajlany la bunalıyorlar. Ay-
nı şirketin. konağı "özel okul" yap-
mak üzere hazırlattığı projeler ise
Koruma Kurulu'na onay için çok-
tan sunulmuş durumda. Eğer Kurul.
bu "işgal projelerini'" onaylarsa. ar-
dından "inşaat ruhsan*alınacak ve
Kavafyanlar üzerindeki "tahliye"
baskısı daha da artacak...
MSÜ'deki toplantı birçağnyla so-
nuçlanmıştı. Bilime ve kültüre du-
yarlı tüm katılımcılar. Kavafyanlar'a
karşı butalihsizuygulanıanınbiran
önce durdurulmasını. tarihı bınanın
"tarihi anılanvla" birlikte koruma-
ya alınmasını. bunun ıçın de yine
MSÜ'nün
<
*hima>esindeki*'müzeev
önerısinın yaşama gecınlmesinı is-
temişlerdi...
Bu uygarca çağnya Vakıflar hep
"susarak'"yanıt veriyor. Zaman iler-
ledikçe konağı kıralayanların rant
projelen de "onay sürecinde" >ol al-
maya devam ediyor...
1970'lerdeinşa edilen Kavafyan Konağı İstanbuPun ayakta
kalan en eski ahşap mimariık örnekJerinden birisi olarak
>oğurtçu Zülfii Sokagı'nı süslüyor...
Mimar Sinan Üniversitesi yanıt bekliyorKavafyan Konağı'nı Vakıflar'dan kira-
layan Yeni Yıldız Dershaneleri. binayı
özel okula "dönüştürmek" üzere proje
hazırlıklannı biletamamlarken, MimarSi-
nan Üniversitesi'nin (MSÜ) bir "rnimar-
bk ve Istanbul kühürti müzesi" şeklinde
korunabilmesı amacıyla aynı konağın ken-
dilerine tahsıs edilmesi yönûndeki 21 Nî-
san 1998 tarihli başvurusu ise hâlâ sonuç-
lanabilmiş değil.
Oysaki konağın "gerçek sahipleri" ve
"son sakinieri" olan Beatris ve Samuel
Karafyan da, eğer mülkiyet devlette ka-
lacaksa bu kültür mirasının yine bir "de>-
let kunımu" olan MSÜ'ye emanet edil-
mesini yegliyorlar.
Çünkü MSÜ'nün müze ağırlıklı kulla-
nımıyla tarihi konak tüm özellikleriyle
korunabilecek ve hatta içindeki 250 yıl-
lık geçmişin izlerini, anılannı \e duygu
yüklü bir yaşamın belgelerini yansıtan
eşyalan da "aynı mirasın mimariyle bü-
tünleşen öğeleri" olarak yine kültüre hiz-
met edebilecekler...
MSÜ Rektörü Prof. Tamer Başoğlu,
aynı okulun ünlü hocası Prof. Sedat Hak-
kı Eldem'e ait "Kavafyan Konağı rölöve-
lerini" de ekledigi başvurusunda Vakıf-
larGenei Müdürlüğü'nediyorki: "Konı-
manın bilimsel araştırmalarla. restitüs-
yonlara ulaşılarak, yıkjlmadan ve olabil-
dtgince az müdahale ile yapılması gerek-
mektedin-"
Madam Beatris, aynı zamanda müzisvtn bir aile olan Kavafyanlar'ın 18. yüzvıldan
bu yana sören yaşama kültüıierine ait eşyalan, fotoğraflan ve heJgeleri, vaktiyle
kendilerine ait konağın •kiracısı'olarak dakorumayısürdüriJvor.lİPlK YEZDANİ)
Yeni Yıldız Dershaneleri ise bunun tam
tersi bir yaklaşımla, binanın özellikle iç
mimarisinde büyük oranda değişiklikler
yaparak ve dahası okul kullanımı için ge-
rekli ">ıkımlan"da öngören bir uygula-
manın peşinde.
Kavafyan Konaği'nın böylesi bir"kim-
lik ve kültür kavbına" uğraması tehlike-
sine karşı- alınabilecek tek yasal önlem
ise Koruma Kurulu'nun binayı öncelik-
le "l.gnıp kültürvarlığT olarak tescil et-
mesi. Sonra da aralannda MSÜ"den öğ-
retim üyelerınin de bulunduğu aynı Ko-
ruma Kurulu'nun. Yıldız Dershanesi'ne
ait proje önlerine geldiği zaman bunu tek
seçenek olarak görmeyip, yine MSÜ'nün
Vakıflar'a yaptığı başvuruyu da "dikka-
te alarak" kararlannı vermeleri...
MSÜ bu talebinde özetle şunlan belir-
tiyor:
"Kavafyan Konağı bir müze-e\ şeklin-
de korunurken, Mmıarhk Kölrürünü Ara$-'
tırma Enstitüsii işlevi de verilerek kendi ta-
rihine ve konumuna savgılı bir kullanım-
la da yaşatılmış olacaL (_) Bu nedenle. böy-
lesi bir konağın kâr bekJentileriyle belir-
lenecek yeni işlevler alhnda kimliğine ve
vaıiığına zarar verilmesini de önlemck
üzere, vakit geçirilmeden Türkiye'nin en
eski sanat eğitimi veren bir kunımu olan
MSÜ'ye tahsisi uygun olacaktır..."
Bakalım, Kavafyanlar'ın da gönlünde
yatan bu bilimsel ve duyarlı öneri mi ka-
zanacak. yoksa Vakıflar'a ayda sadece
" 180 mihtMi Bra" kira geliri sağlayacak olan
bir özel paralı okul projesi mi?..
Evet. Bu sorunun yanıtı, sadece eski
bir konağın kurtanlması açısından değil,
Türkiye'nin son zamanlarda yeniden ateş-
lenen "sözdeErmeni soykınmT savlan kar-
şısında iç ve dış şoven ve gerici güçlere
bir "uygarlıkdersi" v erebilmesi açısından
da güncel ve tarihi bir önem taşıyor. Ka-
vafyanlar'ın bu ülkeye armağanlan "ran-
ta" kurban edilirse. tarihin derinliklerin-
de tartışıp haklılığımızı kanıtlamaya ça-
lışmanın acaba ne anlamı olabilir ki?..
Celeneksel Müzlk Konserler!
TRT îstanbul
Radyosu Solistleri
Topluluğu AKM'de
Kültür Servisi - TRT tstan-
bul Radyosu Genç Solistler
Topluluğu bugün, 26. Ulusla-
rarası İstanbul Müzik Festiva-
li'nin Geleneksel Müzik Kon-
serleri bölümünde bir konser
verecek. Atatürk Kültür Mer-
kezi Konser Salonu'nda saat
21.30'da gerçekJeştirilecek olan
konserin birinci bölümünde
Karcığar Köçekçeler, ikinci bö-
lümünde ise İstanbul Şartala-
n seslendirilecek.
İstanbul Teknik Üniversite-
si Türk Müziği Devlet Konser-
vatuvan'ndan mezun olan ses
ve saz sanatçılanndan oluşan
TRT İstanbul Radyosu Genç
Solistler Topluluğu. 1996'da
İTÜ Türk Müziği Devlet Kon-
servatuvan 'nın 20. kuruiuş yı-
lını kutlamaetkinlikleri çerçe-
vesinde kuruldu. Repertuvarla-
nndaki klasik yapıtlann yanı
sıra, Türk müziğinin çağdaş
yapıtlannı da özgün bir üslup-
la yorumlayan.topluJuğun sa-
nat yönetmenliğini ve şefliği-
ni TRT İstanbul Radyosu saz sa-
natçısı ve koro şeflerinden Ah-
met Kadri Rizeli yapıyor.
Ahmet Kadri Rizeli. Sadi
Hoşses'ten Türk müziği reper-
tuvan, İstanbul'da Necdet Va-
rol'dan da kanun ve nazariyat
dersleri aldı. î 972'de Türk Mü-
ziği Devlet Konservatuvan'na
gırerek Kamran Erdoğdu (ke-
mençe), Yavnz Ozüstün (Türk
müziği nazariyatı) ve Demir
Altuğ (Batı solfeji ve armoni-
si) ile çalıştı. 1981 *de mezun
oldu ve Kamran Eroğlu'nun
asistanlığına getirildi. Bu göre-
vini öğretim görevlisi olarak
halen sürdüren Rizeli, aynı yıl
TRT'nin açtığı sınavı kazana-
rak kuruma kemençe sanatçı-
sı olarak girdi. Rizeli bu göre-
vinin yanı sıra, 1995 'ten bu ya-
na TRT'de aranjör-yönetmen
olarak dahizmet veriyor. 1981-
83 yıllan arasında Belediye
Konservatuvan Türk Müziği
tcra Heyeti'nce kemençe sa-
natçısı olarak konserlere kati-
lan sanatçı, 1988'den bu yana
Türk. Alman, Italyan. Ingiliz
ve Lübnanlı müzikçilerden olu-
şan Sarband topluluğuyla yur-
tiçinde ve dışında birçok kon-
ser verdi, festivallere katıldı ve
topluluğun yayımladıgı beş
CD'deyeraldı. 1995'tedörtkız
kardeşiylebirlikteGrup Beşi-
biryerde'yi kurarak, çalışma-
lannı kapsayan bir aJbüm ha-
zırladı.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası bugün AKM'de
ŞefGürerAykal, solistSelma GökçenKültür Servisi- İstanbul Kültür ve Sanat Vak-
fı tarafından düzenlenen 26. Lluslararası İs-
tanbul Müzik Festivali'nin bugünkü konuğu
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası. Atatürk
Kültür Merkezi Büyük Salon'da saat 19.00'da
Gfirer Aykal'ın yöneteceği ve viyolonselci Sel-
maGökcenin solist olarak katılacağı konser-
de, Ferit Alnar'ın "Iki Dans". Saint-Seans'm
'Viyolonsel Konçertosu No. 1' ve Franck'ın
'Re Minör Senfonisi' yorumlanacak.
1826 yılında II. Mahmut döneminde kuru-
lan ıVlızıka-ı Hümayunun bir devamı niteli-
ğinde olan orkestrayı bugüne kadar G. Donizet-
û, Pizani, Adnan Saygun, Hindemith gibi ünlü
şefler yönetti. Cumhuriyetin ilanından sonra.
İ924'te Ankara'da Rivaset-i Cumhur Orkest-
rası adıyla çalışmalannı sürdüren orkestranın
şefliğini 1946'ya kadar Zeki Bey, Adnan Say-
gun ve I935'te evrensel ve Türk çoksesli mü-
zik eğitimi ve kurumlannın programlannı yap-
mak üzere Ankara'ya gelen Paul Hindemith'in
önerdiği, Alman şef Ernst Praetorius yaptı.
Teknik yönden orkestrayı uluslararası düzeye
çıkaran Praetorius'un 1946'daölümünden son-
ra. 1936'dan beri şef yardımcısı olarak görev
yapan Hasan Ferit Alnarbirinci şefliğe atandı;
onu Hans Hörner. Helmut Thierfelder. Robert
Lawrence, Bruno Bogo, Otto Matzerath ve
1963 te de Gotthold Efraim Lessing izledi. 1971
yılına kadarvönetıcilik yapan Lessing, özellik-
le orkestranın repertuvarlannı genişletti, çağ-
da!; Türk bestecilerinin eserlerinin ilk çalınış-
Konserde, Ferit Alnar, Saint-Seans w Franck'ın eserieri seslendirilecek.
larını ÇSO ile gerçekleştirdi. Bunları, orkest-
ranın hem yurtiçi ve yurtdışı konserlerinde yö-
neterek. hem de bant kayıtlannı yaparak geniş
kitleleretanıttı. 1972'den sonraCSO'nunbirin-
ci şefliğini Jean Perrison yürüttü. 1957-68 ara-
sında HikmetŞimşekşef yardımcısı olarak hiz-
metler verdi. 1974'te şef yardımcı olarak ata-
nan. 1988'de birinci şefliğe getirilen Gûrer Ay-
kal bu görevi sürdürüyor.
1953'te NecdetAtak'ın öğrencisi olarak An-
kara Devlet Konservatuvan keman bölümüne
giren Gürer Aykal, 1962'de Adnan Saygun'un
kompozisyon sınıfına geçti. Keman bolümünü
bitirerek Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestra-
sı üyesi oldu. Dev let bursuyla Londra'ya giden
Aykal. Guüdhall MüzikOkulu şeflik yüksek sı-
nıfına girerek Andre Previn ve George Hurst
gibi şeflerle çalıştı. 1971'deSiena'daChigiana
Akademisi, ertesi yıl da Guildhall ve Kraliyet
Müzik Akademisi şeflik bölümünden mezun
olan Aykal. 1972-73 yıllan arasında şeflik eği-
timıni Roma'da FrancoFerraraile sürdürdü ve
SantaCeciliaOrkestrasını yöneterek mezun ol-
du. CSO'nun genel sanat yönetmeni ve birin-
ci şefi olan Aykal ayrıca, Lubbock Teksas Sen-
foni Orkestrası Genel Müzik Direktörü, Oulu
Senfoni Orkestrası birinci konuk şefi ve Bilkent
Üniversitesi öğretim görevlisi olarak çalışıyor.
Konsere solist olarak katılan Selma Gökçen,
ABD'de katıldığı yarışmalarda Kuzey Caroli-
na Senfoni Bryan Ödülü. Houston Senfoni ile
Kuzev- Amerika Genç sanatçılar yanşmalan ve
Flagler.Mathevvsodisyonlan ödüllerini kazan-
dı.SuisseRomande. ÇSO, İstanbul Devlet Sen-
foni, Houston Senfoni gibi orkesrralarlaçalışan
Gökçen. ABD'nin birçok kentiyle Belçika, Ital-
ya ve Türkiye'de resitaller verdi. Aynı zaman-
da oda müzikçisi olan sanatçı, San Francis-
co'da yapılan Oda Müziği Batı Festivali, Gü-
neydoğu Müzik Festivali, Hendemith Festivali
ile Siena'daki Accademia Chigiana'ya katıldı.
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Kafkas Tebeşip Dairesi...
Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konserva-
tuvan Tiyatro Anabilim Dalı öğrencileri. gerıde
bıraktığımız haftayı Ortaköydekı Afıfe Jale Sahne-
si'nde birkaç gece boyunca Bertolt Brecht'ın ün-
lü oyunu "Kafkas Tebeşir Dairesi"ni sergılediler. Ho-
caları Zeliha Berksoy'un rejisiyle sahnelenen
oyunda öğrenciler, üstün başarılarıyla amatörlüğün
sınırlarını epey geride bırakarak profesyonelliğe
adım attıklannı kanıtladılar.
Brecht'in 1944-45 yıllarında, Amerika sürgünü
sırasında kaleme aldığı "Kafkas Tebeşir Dairesi",
ilk kez 4.5.1948 tarihinde Amerika'da, Carlston
College'da Ingilizce oynanmıştı. Oyunun Alman-
ca metni ise ilk kez 7.10.1954'te Beriin'de, ünlü "8er-
liner Ensemble" tarafından sergilendi.
Brecht'in bütün oyunları arasında "epik tiyatro-
nun klasik örneği" diye nitelendirilegelen "Kafkas
TebeşirDairesi" özellikle bu niteliğinden ötürü ya-
zann oynanması en güç eserterinden biridir. Bu oyu-
na ilişkin notlannda: "Dolaysız söylem, epik sana-
tın en önemli araçlanndan biridir..." diyen Brecht,
oyunun nasıl sahnelenmesi gerektiği bağlamında
şu noktalara dikkati çeker: "Deîay, çok büyük
önem taşıyacaktır, ama bu, aynı zamanda ekono-
minin de önem taşıdığı anlamına gelmektedir. Ha-
yalgücü, yalın biranlatım için de kullanılabilir. Bu-
rada önemli olan, zengin içerikli bir konuda kala-
bilmektir..."
Zeliha Berksoy'un rejisi, bütün ayrıntılar üzerin-
de olabildiğince titizlikle odaklanmasına karşın.
bu ayrıntıları sonuna kadar hep bütüne hizmet
eder konumda tutabilmesiyle, epik sanatın anla-
tım yalınlığını eksiksiz gerçekleştirebilen bir dü-
zenleme. Hayal gücünden ve ınce buluşlardan ya-
na çok zengin olan bu düzenleme çerçevesınde
izleyicinin hiçbir zaman bir "fazlalıkla" karşılaştığı
duygusuna kapılmaması, her ayrıntının "gereklıli-
ğini" algılaması, kalabalık kadronun yoğun sahne
trafiği içerisinde ağırtık noktalannı yitirme tehlıke-
siyle hiç karşılaşmaması, kanımca oyunun başa-
nsının temelleriydi.
Oyuncuların "üsluplan "nagelince, birdeğeryar-
gısı belirtmeden önce Brecht'in yine "Kafkas Te-
beşir Dairesi'"yle ilgili olarakgerçekçiliğe nasıl bak-
tığını alıntılayalım: "Oyuncular... genelde üslup-
laştırmalarını gerçekçiliğin sırtından kazanırlar...
Her sanatın güzelleştiımeyi amaçladığı açıkPr. Her
şeyden önce gerçeğe tat almayı katmak zorunda
olduğu için güzelleştirmeye gider. Ama bu güzel-
leştirmeler; çarpıtmalar ve anlamdan yoksun kıl-
malarolmamalıdır..." Afife Jale Sahnesi'ndekı tem-
silde, tek tek her oyuncu üzerinde üslup bakımın-
dan titizlikle durulduğu belliydi. Ama -örneğin Az-
dak gibi- en zengin üsluplar bile gerçekliğın dışı-
na asla taşmayan, her tüıiü çarpıtmanın önünü tı-
kayan bir dengeyi korumayı başardı.
Can Yücel'in epik anlatım için biçilmiş kaftan
olan çevirısiyle Paul Dessau'nun özgün müzığiy-
le ve Seyhan Doğrusöz'ün zengin masklarıyla
sunulan oyunun Metin Deniz'e ait olan dekor ve
kostümleri, tek kelimeyle mükemmeldi. Dekor par-
çalan olarak kullanılan "esirt
J
''görünümto sandık-
lar, bir yandan Brecht'in booyun.için sahnede ta-
lep ettiği yalınlığı sağlarken, öte yandan da sahne
değişimlerinde trafiği kolaylaştırıyordu.
Temsillerden yaklaşık bir ay kadar önce "Kafkas
Tebeşir Dairesi'mn birprovasinı izlemiştim. Daha
provada bir nokta, çok dikkatimi çekmiştı: Oyun-
da rol alan öğrencilerden her biri. kendi rolünün kap-
samı ne olursa olsun. oyun metnmin bütününe
tam anlamryla egemendi. Sahne iletişimi açısından
son derece önem taşıyan bu noktada sağlanan ba-
şarı, sonradan doğal olarak asıl temsile de dam-
gasını vurdu.
MimarSinan Üniversitesi Devlet Konservatuva-
n Tiyatro Anabilim Dalı öğrencilennce sergılenen
"Kafkas Tebeşir Dairesi", yaklaşık bir yıllık yoğun
ve yorucu bir çalışmanın ürünü. Ama alman sonuç,
içinde bulunduğumuz Brecht Yılı'na yakışmış. Baş-
ta yönetmen Zeliha Berksoy olmak üzere bütün top-
luluğu kutlamak, böyle bir başarı karşısında du-
yulması gereken şükran borcunu ancakksmen öde-
yebilme anlamını taşıyabilir.
BUGUN
• Bonısan Kültür ve Sanat Merkezinde saat 19.00-
21.00 arasında şef Saim Akçıl ile 'Oda
Orkestralannın İşlevi' üzerine söyleşi
• gerçekleştıriliyor. (292 06 55)
• Aksanat'ta saat 12.30'da Thelonious Monk
'Straight No Chaser' başlıklı caz konseri laser-
disc'ten gösteriliyor. (252 35 00)
• Yapı Kredi Festivali kapsamında Cemil Topuzlu
Açıkhava Tiyatrosu'nda saat 21.15'te Randy
VVeston's African Rh\thms konseri ver alıvor
26. ULUSLARARASI İSTANBUL MÜZİK FESTJVAÜ
BUGÜN
• Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası. saat
19.00'da AKM Büyük Salon'da. TRT tstanbul
Radyosu Genç Solistler Topluluğu da saat 21 30da
AKM Konser Salonu'nda konser verecek.
YARIN
• AKM Konser Salonu'nda saat 19.00'da Ayşegül
Sanca'nın piyano resitali yer alıyor.
1. ULUSLARARASI İSTANBUL COCUK TİYATROSU FESTtVAÜ,
BUGUN
H Kadıköy Meydam'nda saat 21.00'de La Terro
Sokak Tiyatrosu 'Salti In Banco' adlı oyunu
sergiliyor.
• Kenter rıyatrosu'nda saat 10.30 ve 13.30'da
Rijeka Kukla Tiyatrosu 'Alice Harikalar Diyannda'
adlı oyunu sahneliyor.
• Afıfe Jale Sahnesi'nde saat 10.30 ve 13.30'da
Grips Tiyatrosu'nun sahneledigi 'Dikkat Sınır' adlı
oyun yer alıyor.
• Taksim Sahnesi'nde saat 10.30 ve 13.30'da
Ankara Deneme Sahnesi 'Memiş Dayı' adlı oyunu
sahneliyor.
YARIN
• Kenter Tiyatrosu'nda saat 10.30 ve 13.30'da
Rijeka Kukla Tiyatrosu 'Alice Harikalar Diyannda'
adlı oyunu sahneliyor.
• Afife Jale Sahnesi'nde saat 10.30 ve 13.30'da
Grips Tiyatrosu 'Dikkat Sınır' adlı oyunu sergiliyor.
• Taksim Sahnesi'nde saat 10.30 ve 13.30'da
Ankara Deneme Sahnesi'nin sahneledigi 'Memiş
Dayı' adlı oyun yer alıyor.